22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 2 Temmuz 2018 Berberoğlu için haber 5EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ER tahliye başvurusu Sorularıbitmeyenseçim CHP’den milletvekili seçilen Enis Berberoğlu için ‘yeniden dokunulmazlık kazandığı’ gerekçesiyle tahliye talep edilerek Yargıtay’a başvuru yapıldı TBMM, 27. döneme de “tutuklu milletvekili” ayıbı gölgesinde girdi. HDP Milletvekili Leyla Güven’in milletve kili seçilmesi sonrasında tahliye edilip savcı itirazı üzerine yeniden tutuklanmasının ar dından, gözler CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na çevrildi. 24 Haziran’da yeni den İstanbul Milletvekili seçilen Berberoğlu, bugün mazbatasını alacak. Berberoğlu’nun avukatları Murat Ergün ve Yiğit Acar, dos yayı görüşecek olan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne başvurarak, Berberoğlu’nun tahli yesini istedi. Berberoğlu’nun avukatları, 26. dönemde milletvekili dokunulmazlıklarının “bir defaya mahsus” kaldırıldığına dikkat çekti, anayasa değişikliğinin gerekçesinde ve TBMM’deki görüşmelerde dokunulmaz lıklara ilişkin ilgili madde uyarınca dokunul mazlığı kaldırılan milletvekilinin yeniden se çilirse yeniden dokunulmazlık kazanacağı görüşüne yer verdiler. Avukatlar, tahliye is temini şu gerekçelere dayandırdı: CHP’den yeniden milletvekili seçilen Enis Berberoğlu, Maltepe Cezaevi’nde tutuluyor. Anayasa maddeleri... “Anayasa m. 83/4 hususta yoruma mahal bırakmayacak kadar açıktır. Anayasamıza göre “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in ye ‘Hızlandırılmış’ niden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır” hükmü, hakkında bir soruşturma/kovuşturma olan milletvekilinin tekrar TBMM üyesi olarak seçilmesi halinde yeniden ve tutuklama kendiliğinden Yasama Dokunulmazlığı zır hını giyecek olması, bu hak ve imtiyazdan faydalanacak olması sebebiyle var olan soruşturma/kovuşturmanın devamının ancak TBMM’nin yasama dokunulmazlığını ‘yeniden kaldırılmasına bağlı’ olduğunu ortaya HDP’nin Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in önce tahliye edilip sonra savcılığın itirazı üzerine tahliye kararının kaldırılması işlemlerinin 10 dakika içinde tamamlanması eleştirildi koymaktadır. Müvekkilimiz 24/6/2018 tarihli 27. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde İstanbul ili milletvekili olarak yeniden TBMM’ye seçilmiştir. Gazi Meclis’in saygın ve artık üçüncü dönemi olması nedeniyle de deneyimli bir üyesi olacak Berberoğlu, yeniden seçilen bir milletvekili olarak Anayasa m. 83/4 uyarınca hakkında devam eden soruşturma veya kovuşturmanın var HDP’den Hakkâri Milletvekili seçilen, tutuklu DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in avukatı Cemile Turhallı Balsak, müvekkilinin önce tahliye edilip sonra savcılığın itirazı üzerine tahliye kararının kaldırılması işlemlerinin den önce kendisine gelen tahliye müzekkerelerini çok geciktirmeden hemen işleme koyduğunu önceki benzer uygulamalardan biliyoruz. Ancak bu kez idarenin avukat arkadaşlarımıza, ‘savcı itiraz etti, onun sonucunu DTK Eşbaşkanı Güven halen cezaevinde olması halinde, bu yargısal faaliyetin ancak TBMM’nin yasama dokunulmazlığını ana 10 dakika içinde tamamlanmasını eleştirdi. Bal bekliyoruz’ demesi üzerine tahliye kararının kaldı ‘Hak ihlalidir’ yasa ve TBMM İçtüzüğü’nün amir hükümlerinin işletilerek yeniden kaldırılmasının ardından devam edebileceği açıktır.” ‘Tutuklama kararı yok’ Başvuru dilekçesinde Enis Berberoğlu’nun milletvekili olduğu ve kaçma şüphesi olmadığı gibi, hakkında başkaca da bir tutuklama kararı olmadığı anımsatıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, CHP’li Berberoğlu’nu “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçlamasıyla 25 yıl hapse mahkum etmişti. Ancak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi söz konusu kararı bozmuş, bunun üzerine yapılan yargılamada Berberoğlu hakkında 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti. Berberoğlu bu kararı da Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne götürerek itiraz etti. Yargıtay’a yapılan itirazın görüşmeleri hâlâ sürdüğü için Berberoğlu hakkındaki hüküm sak, “Üst mahkemeden 5 klasörlük dosya 10 dakika içinde indi ve hızlı bir şekilde UYAP kaydı yapılması beklenmeksizin, yine tarafımıza bir suret verilmeden tahliye kararı kaldırıldı” dedi. Mezopotamya Ajansı’na konuşan Balsak, 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararının cuma günü saat 11.45 sıralarında UYAP üzerinden Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildiğini belirterek, cezaevi idaresiyle yapmış oldukları görüşmede Güven’in ancak saat 15.00 sıralarında işlemlerin bitirilerek salıverileceğinin söylendiğini ifade etti. Balsak şöyle konuştu: rılacağını maalesef bekliyorduk. UYAP üzerinden yapılan kayıt işlemi ve sürelerinden müvekkilimizin serbest bırakılmasının bekleneceği saatlerde 14.17’de savcının itirazı üst mahkeme olan 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderildi. Üst mahkemeden 5 klasörlük dosya 10 dakika içinde indi ve hızlı bir şekilde UYAP kaydı yapılması beklenmeksizin yine tarafımıza bir suret verilmeden tahliye kararı kaldırıldı. Bu kararın halen UYAP kaydı yapılmadığı için cezaevi idaresine faks ile gönderilmiş olması kuvvetle muhtemel. Hâlâ UYAP kaydının yapılmaması da düşün Balsak, ellerine ulaşan tahliye kararını derhal uygulamakla yükümlü olmasına rağmen cezaevi idaresinin işlemleri bekleterek “hürriyeti tahdit” suçunu işlediğini de ifade etti. Verilen kararın adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu vurgulayan Balsak, 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına itiraz edeceklerini söyledi, “Aylarca şüpheliler hakkında iddianame dahi hazırlayamazken tutukluluk itirazlarına ilişkin mahkemeler dosyanın gelişgidiş süresi yazışmaları düşündüğümüzde en az bir hafta süren bu süreç, nasıl oldu da 10 dakikada ger kesinlik kazanmamış oldu. “Cezaevi idaresinin öğle dürücüdür.” çekleşti” diye sordu. l ANKARA / Cumhuriyet Dışişleri için 3 isim Seçimin sonuçları şaibe iddialarıyla açıklanabilir mi? 24 Haziran’da neredeyse bütün partiler olağanüstü sayılamayacak sonuçlar aldı ama öyle bir kombinasyon ve öyle bir toplam tablo ortaya çıktı ki, “normal sonuçlar” bile kimseyi tatmin etmiyor. Beklentilerden hayli farklı, bilinenlere çok yakın bu sonuçlar küçük farklarla bambaşka bir tablo çıkartabilir, sonuçların psikolojik algısı tamamen değişebilirdi. Bu yüzden şaibe iddiaları niceliksel etkisinden çok niteliksel ağırlığı ile tartışılıyor. Çıkan sonuçlarda, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura, MHP’nin ve HDP’nin barajın altında kalması gibi olasılıklar, bir milyonun altında oy değişiklikleriyle mümkün görünüyor. Bu durum, partilerin destek trendini tamamen değiştirmese bile, sonuçları maniple etmeye yetecek küçük oy hareketlerini fazla önemli hale getiriyor. Ayrıca sonuçlar, parça parça olmasa da toplamı itibarıyla fazla kurgusal duruyor. Sonuçların en tartışmalı noktaları hangileri? Listenin en başında en önemli sürpriz olarak işaret edilebilecek MHP oyları var. Ciddi bir oy kaybı beklenen MHP’nin 1 Kasım 2015 oy seviyesini korumuş olması şaibe iddialarına dayanak yapılıyor. Sandık taşıma, toplu oy kullandırma görüntüleri ile hem YSK’nin hem de muhalefet çevrelerinin çelişkili ifadeleri rakamsal tutarsızlıklar, seçim gecesi veri akışındaki normal dışılık şeklinde liste uzuyor. Bütün sandık sonuçları ve tutanaklar karşılaştırılınca, kontrollü oy kaymalarının hangi noktalarda yoğunlaştığı ve sonucu ne kadar etkilemiş olduğu daha net görülecek. MHP’nin şaşırtıcı sonuçları meselesinde ise özellikle Emniyet bürokrasisinin bazı noktalarda iktidar iç dengesi açısından bir tercih gösterdiğine dair emareler mevcut ama sonucun tamamen bununla açıklanması biraz zor. Eğer bütün sonucu değiştirecek genişlikte bir manipülasyon yapıldıysa bunun daha derin komplikasyonları olacaktır. Seçime ilişkin komplo teorileri ne kadar gerçekçi? Komplo teorisi, yapısı gereği genişlemeye eğilimlidir. Açıklayıcı olmak için, her tıkandığı noktada, komplonun kontrol ettiği alanı daha da genişletmek zorunda kalır. Dolayısıyla komployu inandırıcı bulmanın ölçüsü de, kendinizin bile komplonun parçası hatta tarafı olduğunuzu kabul etme noktasına kadar ilerler. Çünkü, komplo bu kadar büyükse, her şeyle ilgili ama sizinle ilgisiz olduğuna kendiniz dahil kimseyi inandıramazsınız. Komplo teorilerinin zayıflığı veya anlaşılabilir olanla ilişkiyi bozan fonksiyonu dışında, çaresizlik hissini besle Dışişleri ve AB Bakanlığı’nın birleşmesine yönelik hazırlıklar sürerken bakanlık koltuğu için kulislerde Kalın, Fidan ve Çavuşoğlu’nun isimleri konuşuluyor DUYGU GÜVENÇ 24Haziran seçimlerinden sonra oluşan yeni sistemle birlikte AB Bakanlığı’nın Dışişleri’ne bağlanmasına yönelik hazırlıklara başlandı. İki bakanlığın müsteşarları bir araya geldi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunmak üzere çalışmalara başladı. Bu toplantılarda her iki bakanlığın da, AB Bakanlığı’nın Dışişleri bünyesine entegre edilmesi yerine Genel Sekreterlik olarak ayrı yapının korunmasından yana görüş belirttiği öğrenildi. Yeni kabinede Dışişleri Bakanlığı’na kimin oturacağına yönelik kulisler de hızlanırken Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra İbrahim Kalın’ın da adı yine gündemde. Ancak Kalın’ın yeni sistemde Devlet Sekreterliği gibi üst düzeyde koordinasyon rolü de üstlenebileceği konuşuluyor. Yeni döneme hazırlık için Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın ile AB Müsteşarı Selim Yenel’in başkanlığında diplomat ve AB teknokratlarının geçen hafta bir araya geldiği ve yeni dönem için hazırlıklara başladığı öğrenildi. Görüşmelerde, Dışişleri’nden FETÖ ile ilişkili olduğu iddiasıyla ihraç edilenlerin yerine yetişmiş, dil bilen AB Bakanlığı personelinin Dışişleri personeline entegre edilmesi yerine, bu personelin kendi uzmanlık alanlarında çalışmaya devam etmesinin daha olumlu olacağı değerlendirildi. Üst düzey bir diplomat, “Türkiye bir gün reform sürecine geri döndüğünde AB Bakanlığı’nda yetişmiş bir işgücü var. Bu yapının korunması önemli” değerlendirmesini yaptı. Gözler bakanlık koltuğunda İki bakanlığın birleşmesinin ardından gözler bakanlık koltuğuna kimin oturacağına çevrildi. AB Bakanı Ömer Çelik’in milletvekili aday listelerinde yer almaması yüzünden, yeni sistemde görev üstlenmesi beklenirken, AKP’nin Meclis’te 301 ile çoğunluğu alamamış olmasının da bakanlık koltuklarının dağılımında etkili olması bekleniyor. Diplomasi cephesinde Çavuşoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’na devam etmesi bekleniyor. Bu koltuk için konuşulan diğer bir isim de önceki kabine değişimlerinde de adı sık sık gündeme gelen Cum hurbaşkanlığı Başdanışma nı İbrahim Kalın. Kalın için kulislerdeki diğer bir iddia İbrahim Kalın da yeni sistemde Devlet Sekre terliği gibi üst düzeyde koordinasyon rolü de üstlenebileceği. Dışişleri Bakanlığı koltu ğu için adı geçen bir diğer isim de MİT Müs teşarı Hakan Fidan. Türkiye’nin AB’ye adaylık başvurusunun kabul edilmesiyle birlikte AB bürokrasisi nin oluşturulması için ilk adımlar atılmıştı. 2000 yılında Başbakanlık’a bağlı olarak AB Genel Sekreterliği kurulmuştu. AKP’nin ik tidara gelmesinin ardından da Genel Sekre terlik Dışişleri’ne bağlanmıştı. 2005 yılın da, AB ile müzakerelerin başlamasının ar dından Genel Sekreterlik Dışişleri’nden ay rılarak yine Başbakanlık’a bağlanmış fakat kısa süre sonra, 2007’de tekrar Dışişleri’ne bağlı hale gelmişti. 2009 yılında ise bir kez daha Dışişleri’nden ayrılarak yine Başbakanlık’a bağlanmıştı. 2011 yılında, bir yandan reform süreci nin devamı diğer yandan da müzakerelerin sürdürülmesi amacıyla bakanlık statüsüne kavuşmuştu. l ANKARA Hakan Fidan Mevlüt Çavuşoğlu A Protokolü değişecek Yeni sistem ile birlikte Türkiye’nin devlet protokolü de değişecek. Geçmişte protokolde seçilmişler öncelikli yer alırken, bu defa kabineye dışardan atanacak isimlerin protokolde seçilmişlerin önünde yer alması bekleniyor. ‘A Protokolü’nde yaşanacak değişimle birlikte kırmızı plakaların dağılımı da değişecek. yen tehlikeleri de önemli. Ancak, komplo teorilerinin sorunları, hayatta komplolar olmadığı anlamına da gelmiyor. Elbette, bir sürü odak istedikleri sonuçları elde etmek için mühendislik faaliyetleri yürütüyor, komplolar kuruyor. Ve her şeyi belirleyebildikleri hissini yaratabildikleri ölçüde de başarılı oluyor. Şaibe iddiaları muhalefette bir yılgınlık yarattı mı? Şaibe iddiaları kadar, bu konudaki tuhaf tutumlar da şüpheleri veya şüphe kışkırtmalarını haklı hale getiriyor. Özellikle, seçim öncesinde bu konuda yüksek bir duyarlılık yaratan, sonra da operasyonel başarısızlığına ek olarak son derece sorunlu bir tutum takınan muhalefet sözcüleri öncelikle kendi seçmenlerini hayal kırıklığına uğratmış oldu. Seçim gecesi sergilenen performans, seçim yenilgisinden daha ağır biçimde koca bir kampanyayı boşa çıkarmaya yetti. Seçimle sonuç alınamayacağına ilişkin yaygınlaşan inanç, seçimlerin bütün sonuçlarıyla kurgulandığı iddiasındaki komplo teorileriyle çok çabuk buluştu. Seçimin, seçim yasaları ile güvenceye alınan imkânlarla kurgulanabilen kısmının, iktidar blokunun sayısal ihtiyacına ne kadar karşılık verdiği belki biraz daha tartışılacak ama muhalefet tarafındaki çaresizlik hissini geri getirdiği gerçek. Zor sağlanan özgüven, sayısal veriler büyük bir hezimet göstermese bile sonuçları karşılama biçimi itibarıyla büyük hasar aldı. Muhalefet sözcüleri ne yapabilirdi ve hâlâ ne yapabilirler? Liderlik, sadece zafer kazanırken, komutanlık sadece saldırırken yapılan bir şey değil. Yenilirken de, çekilirken de birlikte davrandığınız insanlarla ilişkiyi sürdürmeniz gerekir. Muhalefet partileri bu anlamda büyük bir umut üreten “sandıklara birlikte sahip çıkacağız” iddiasını operasyonel olarak karşılayamamanın yanında, seçim gecesi değil sandıkları, kendilerini destekleyenleri de yalnız bırakmayı seçtiler. Galiba en yaralayıcı yenilgi de burada oldu. Tamir edilmezse, erkene gelebilecek yerel seçim için ciddi motivasyon sorunu oluşturabilecek kadar ağır bir yenilgi hissi bu. Adil Seçim Platformu’nun özür dileyerek kenara çekilmek yerine, parçası haline geldiği şaibe iddiaları konusunda hâlâ yapabilecekleri var: Ellerindeki bütün tutanakları dijital veri halinde yayımlamak ve YSK’nin sandık bazlı sonuçlarıyla karşılaştırmak. Hatta, önceki seçimlerde ilgili seçim çevrelerinin sonuçlarıyla birlikte, normal veya anormal oy hareketlerini görünür hale getirmek. Elinde veri olmayan veya kontrol edemediği sandıklardaki durumun da ortaya konması gerek. Sincan Cezaevi FETÖ’nün kilit ismi ölü bulundu Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP’li eski yö neticilerin özel hayatlarına iliş kin görüntüle rin internet or tamında yayımlanmasıyla ilgi Zeki Güven li davanın sanıklarından FE TÖ yapılanmasının kilit isim lerinden eski Ankara İstih barat Şube Müdürü Zeki Gü ven, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalp krizi geçire rek hayatını kaybetti. Güven mayıs ayında eşi eski hâkim Sevda Güven ile birlikte Eskişehir’de yakalanarak tu tuklanmıştı. FETÖ/PDY örgüt yöneticiliğinden yargılanan eski İstihbarat Şube Müdürü Güven’in, dün saat 18.30 civa rında tutuklu bulunduğu Sin can Cezaevi’ndeki koğuşunda geçirdiği kalp krizi sebebiyle vefat ettiği bildirildi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle