23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 14 Temmuz 2018 EDİTÖR: münevver oskay TASARIM: ilknur filiz Festivalde 310/1 9 0 340/2 5 0 250/1 9 0 320/2 3 0 320/1 9 0 280/1 6 0 270/1 5 0 280/1 7 0 390/2 3 0 370/2 4 0 310/2 0 0 340/2 5 0 260/1 6 0 370/2 7 0 270/1 6 0 270/1 7 0 290/1 7 0 340/2 0 0 240/1 3 0 350/1 9 0 300/2 1 0 360/2 7 0 TARİHTE BUGÜN 1683: Osmanlı orduları, Viyana’yı ikinci kez kuşattı. 1789: Silahlanan Paris halkının, krallık baskısının simgesi olarak gördükleri Bastille Hapishanesi’ni ele geçirmesiyle Fransız Devrimi başladı. 1942: Atılay denizaltısı battı, 39 subay ve er şehit oldu. 1971: Atatürk’ün yakın arkadaşı Kılıç Ali yaşamını yitirdi. kayboldu Gençlik festivalinde ‘sır’ olan 17 yaşındaki Tuğçe’nin telefonu plajda bulundu SİLİVRİ’DE FESTİVAL COŞKUSU Yoğurda renk katacaklar Silivri’de bu yıl ‘Yoğurda Renk Kat’ sloganıyla 57’ncisi düzenlenen Yoğurt Festivali, belediye binası önünden Atatürk Meydanı’na kadar süren kortej yürüyüşüyle dün başladı. Dans gruplarının kostüm ve şarkılarıyla renkli görüntülere sahne olan etkinlik öncesi konuşan CHP’li Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Böl gemizde bir tane manda kalmamıştı. Ama şimdi Türkiye’nin manda popülasyonu en yüksek illerinden biri İstanbul oldu” dedi. 57. Yoğurt Festivali, bugün etkinliklerle devam edecek. Festivalde bu yıl ilk kez ‘ColorFest’ de yer alacak. Festival süresince konuklara ücretsiz yoğurt da dağıtılacak. l DHA Aydın Nazilli’de yaşayan Tuğçe Yalçınkaya (17), kuzeniyle gittiği Kuşadası Gençlik Festivali’nde kayboldu. Polis, 3 gündür kendisinden haber alınamayan genç kızı bulmak için çalışma başlattı. Olay, önceki gece 23.00 sıralarında Davutlar Mahallesi Sevgi Plajı’ndaki Kuşadası Gençlik Festivali alanında meydana geldi. Nazilli’de yaşayan Tuğçe Yalçınkaya, annesi Özlem Yalçınkaya’dan (37) izin alarak bir yakını ile gençlik festivaline gitti. Festivalde kalabalığın arasında kaybolan Tuğçe’den 3 gündür haber alamayan anne, durumu polise bildirdi. Plajda telefonu bulunan genç kızın annesi Özlem Yalçınkaya, sosyal medya hesa Tuğçe Yalçınkaya bından yaptığı duyuruda, “Arkadaşlar kızım kayıp. Kuşadası’nda plajda telefonunu bulduk. Ama kendisi ortada yok” diyerek yardım istedi. ‘İzine rastlayamadık’ Anne Yalçınkaya, gözü kapıda, kulakları telefonda kızından gelecek bir haber beklediğini söyledi. Gözüne uyku girmediğini belirten Yalçınkaya, “Kızım kaybolduğundan beri yaşadığım üzüntüyü anlatacak kelime bulamıyorum. Festivalin yapıldığı alanda kızımı çok aradık ama izine rastlayamadık. Çünkü orası çok kalabalık bir yer. Şu ana kadar kızımdan en ufak bir haber alamadık. Aramalar sürüyor. İnşallah kızım bulunacak ve ona kavuşacağım” dedi. ‘Bir anda kayboldu’ Festivale birlikte giden kuzeni Süleyman Tokyay da “Festivalin ilerleyen saatlerinde Tuğçe, bir anda ortadan kayboldu. Şüphelendiğim hiçbir şey olmadı. Onu ararken sahilde telefonunu bulduk. Telefonuyla kimlerle konuştu, onu araştırıyoruz. Ancak şu ana kadar herhangi bir ize rastlayamadık. Çok üzgünüz” dedi. l DHA KAN DONDURAN OTOPSİ RAPORU İSYAN ETTİRDİ Çirkin saldırıATA’nIN heykeline satırLA ZARAR VERDİ Adana’da önceki akşam Çukurova Belediyesi’nin bahçesine giden Rıdvan K, Atatürk heykeline saldırıda bulundu. Rıdvan K’nin heykele zarar verdiğini fark eden belediye çalışanları, koşup elinden satırı aldı. Bu sırada bahçe de bulunanlar ise Atatürk heykeline satırla saldıran Rıdvan K’yi dövmeye başladı. İhbar üzerine olay yerine polis sevk edildi. Rıdvan K, polis ekiplerince kalabalığın elinden güçlükle kurtarılıp gözaltına alındı. Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Atatürk heykeline yönelik saldırıyı kınayarak “Bu saldırıyı kabul etmemiz ya da geçiştirmemiz mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerine yapılan saldırı karşısında susmayız” dedi. l ADANA / Cumhuriyet Rıdvan K’yi linç edilmekten polis kurtardı. Pakistanlı kaçak işçi öldü Tekirdağ Malkara’da, 5 katlı bir apartmanın dış cephe mantolamasını yapan ve kaçak çalıştığı belirlenen Pakistan uyruklu Rashed Mesieh (26), 20 metre yükseklikten düşerek ya şamını yitirdi. Özel bir firmada çalışma izni olmadan çalıştırılan Mesieh’in ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. Mesieh'in yanındaki işçilerin de Pakistanlı olduğu öğrenildi. l DHA Ankara’da bir plazanın 20. katından düşerek yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Şule Çet’in ailesi Twitter’da #ŞuleÇetİçinAdalet hastegi oluşturarak kampanya başlattı. ‘Adalet istiyorum’ Ankara’da lüks bir plazanın 20. katından düşerek ölen Şule Çet’in otopsi raporunda, ölümünden önce ilişkiye zorlandığına dair bulgulara rastlandı. Şule Çet’in kardeşi Şenol Çet, cinayet zanlısının tutuklanması için Twitter’da #ŞuleÇetİçinAdalet hastegi oluşturarak kampanya başlattı. Gazi Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı 2. sınıf öğrencisi Şule Çet, yanında çalıştığı Çağatay A. ile 28 Mayıs tarihinde buluşmuş, Çağatay A.’ya ait Çankaya ilçesindeki bir plazanın 20. katındaki ofisten gece saat 04.00’te düşerek ölmüştü. Olay sonra sı başlatılan soruşturmanın seyri, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen otopsi raporuyla değişti. Hürriyet’in haberine göre; soruşturma dosyasına giren otopsi raporunda Çet’in ölümünden önce ters ilişkiye zorlandığına dair bulgular yer aldı. Ayrıca Çet’in 9 parmağının tırnak altında bir erkeğe ait dokular (deri kalıntısı) ve DNA bulguları tespit edildi. Uyku ilacı bulgusu Çet’in kanında “Uyumayı tetikleyen uyarıcı madde” ile vücudunda boğuşma izlerine de rastlandı. Erkeğe ait doku örnekleri ve DNA bulgularının ise 2 kez gözaltına alınıp serbest bırakılan Çağatay A.’ya ait olduğu belirlendi. Şule Çet’in kardeşi Şenol Çet, otopsi raporunun ortaya çıkmasının ardından Twitter’da #ŞuleÇetİçinAdalet hastegi oluşturarak kampanya başlattı. Şenol Çet, “Bugüne kadar kardeşim cinayete kurban gitti dedim kimse inanmadı, otopsi raporunda kardeşimin öldürüldüğü kesinleşti. Kardeşimin katili Çağatay A. Şule’ye tecavüz etmiş. Camdan aşağı atıp intihar süsü vermiş. Ben öfkemi içimde tutarak adalet arıyorum. Onun cezasını yargı versin. Adalet istiyorum adalet” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi haber 3 Anayasa yok 13 sene önce suç unsuru bulunmamış bir karikatürü, mezuniyet törenlerinde pankart olarak taşıdıkları için öğrencileri tutukladılar. Demek ki artık 13 sene önce verilmiş kararlar tanınmıyor. Demek ki Türkiye, ifade özgürlüğü bakımından 13 sene öncesinden bile geride. Açalım 1950’lerin, 60’ların mizah dergilerini. O dönem siyasetçiler için yazılıp çizilenler bugünkü iktidar mensuplarına uyarlansa, kim bilir kaç karikatürist ve yazar içeri girerdi. Kimi bakımlardan Türkiye 5060 sene öncesinden bile geri kalmayı başarmıştır. Bu büyük başarı devam edecek. Yeni rejim, her şeyi ama her şeyi başkana bağlamak üzerine kurulu. Kendini dar bir çevreye hapsetmiş bir başkanın memleketteki bütün yetkileri bizzat kullanmasına dayanan bu rejimde hak ve özgürlüklerin giderek artan bir hızla daralacağından şüphe duymamak gerek. Cumhurbaşkanlığı referandumunu takip eden 6 ay içinde uyum yasalarının çıkartılması gerekiyordu. Bu yapılmadı ve harekete geçmek için Erdoğan’ın seçilmesi beklendi. Muhtemelen kazara bir başkası seçilirse, ona önceden kendisi için tasarladığı yetkileri vermek istemiyordu. Ancak daha büyük ihtimal ise, seçimden önce devletin en ufak birimini bile kendisine bağlayacak değişiklikler yapmasının oy kaybına neden olacağından çekinmesiydi. Görülüyor ki yeni rejimde, yargının vermiş olduğu Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen kesinleşmiş kararlar artık hukuki etki doğurmuyor. Bu saatten sonra da yargının Erdoğan’ın onaylamayacağı herhangi bir karar vermesi çok güç. Kuvvetler ayrılığı imha edilmiştir. Haliyle yargı, iktidarın hukuki jargon kullanan ve cüppe giyen bir kolundan ibarettir. Başkanın her şeye muktedir olduğu bu rejimin bırakalım demokrasiye, anayasalı bir sisteme sahip olduğu söylenemez. Anayasalar yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını düzenler. Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesi için bu kuvvetlerin, özellikle yargının bağımsızlığı şarttır. Kuvvetler birleştirilince anayasanın anlamı kalmaz. Anayasanın anlamı kalmayınca da hak ve özgürlüklerde 5060 sene öncesinden bile geriye düşülebilir. Yeni rejimde memleketin herhangi bir alanda ilerleyebilme imkânı yok. Bakanların kim olduğunun da zerre önemi bulunmamakta. İktidarı kullanmanın tek bir ölçütü var, o da Erdoğan’ın keyfi. Muhalefet partileri şimdiden uysallaşma ve demeç siyasetiyle günü idare etme eğilimi gösteriyor. Haksız da değiller. Yeni rejimin onlara bıraktığı oyun alanı bundan ibaret. Yılgınlığa kapılmış, seçim akşamı yalnız bırakıldığını hisseden kitleleri sandığa götürmek için bu muhalefet tarzı yeterli olmayacak. Sokak sokak, mahalle mahalle sivil toplum örgütleriyle desteklenen, dün Kemal Can’ın Cumhuriyet’teki yazısında belirttiği gibi, “bütün meselelerin siyasileştirilmesi”ne dayanan bir muhalefete ihtiyaç var. 14 yaşında doğurdu DAYI VE AĞABEY TUTUKLANDI Şanlıurfa Siverek’te rahatsızlanınca ailesi tarafından hastaneye götürülen 14 yaşındaki A.B’nin doğum sancısı yaşadığı belirlendi. Doğumhaneye alınan A.B., kız çocuğu dünyaya getirdi. Çocuk yaşta anne olan A.B. ifadesinde, ağabeyi ile görme engelli dayısının tecavüzüne uğradığını ileri sürdü. A.B. ile kız bebeği hastanedeki işlemlerinin ardından devlet koruması altına alındı. Dayı ve ağabey tutuklandı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle