24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Kadın sanatçılardan ‘Yüz Körlüğü’ sergisi On iki kadın sanatçının eserlerinden oluşan “Yüz Körlüğü” sergisi, 21 Temmuz’a kadar Yeldeğirmeni’nde açılan Bayan Yanı Art Project’te izlenebiliyor. Serginin şiddeti, kötülüğü ve gaddarlığı uzaktan izlemekle yetinen bir kalabalığa (eril tahakküm mekanizmaları) karşı körlüğün türlü yönlerini gözler önüne seren sanatçıların çalışmalarından oluştuğu ifade ediliyor. Serginin küratörlüğünü Firdevs Kayhan ve Ece Balcıoğlu yaptı. Adres: Karakolhane cad. Duatepe sk. Yeldeğirmeni Kadıköy. umudu‘Ansyi oçlouncduak...’m16bKOsüdüeöziğynniyküuldleedzyiynşüoBieiğclocgiüölrueeazTlrrnugçiunğüeizleuelkutnuladçealraaoşzdyştğıyiaıarrulind’ardpibkair EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr Pazartesi 25 Haziran 2018 sSaannaattçı vıyeı Kendine özgü tarzı ile önemli bir dinleyici kitlesine ulaşan Oğuz Boran, doğup büyüdüğü Tuzluçayır semtinde müzik yolculuğuna devam ediyor. Boran, ilk albümünde; Yıldıray Çengel, Özdemir Erdoğan, Önder Eren ve Barış Manço imzalı ezgiler yer aldı. Albümün ilk klip çalışmasını ise Tanju Duman yönetmenliğinde “Umuda Yolumsun”a yaptı. Haftalık sahne performansları dışında, televizyon, radyo ve festival etkinlikleri için yoğun bir tempoda çalışan Boran sanatına dair yaşamını anlattı. n Oğuz Boran’ın müzikal yaşantısı nasıl şekillendi? Ankara’da Tuzluçayır semtinde doğup büyümek insanı birçok anlamda şekillendiriyor. Müzikal anlamda da şekillendiriyor. İçerisinde yetiştiğim toplumun yapısı müzikal anlamda da şekillendirdi. Profesyonel anlamda müzik çalışmalarına 1994 yılında başladım. 1994 1996 yıllarında kimin eserini okursam onun gibi okuyordum. Herhangi bir müzikal anlamda kendimi şekillendirme yoktu. Ama okula gitmeden önceki dinlediğim insanların etkisi mutlaka var. Olmalı da zaten. Âşık İhsani’nin, Âşık Halil Söyler’in Pir Sultan Türküleri, Şah Hatayi, Virani gibi ozanlarımızın eserleriyle yetiştim. Ortaokul yıllarında dünya müziğine merak saldım. Ortaokula kadar o günün ozanlarını dinleyerek halk müziğinde kendimi yetiştirmeye gayret ettim. Sonra dünya müziği ile ilgilenmeye başladım. Rock müzikten klasik batı müziğine kadar blues, caz müzikleri de dinleyerek yıllarca hem dünya hem Halk Müziği içerisinde kendimi harmanlayarak bir tarz oluşturmaya çalıştım. n İlk albüm “Asi Bir Çocuk”un oluşma süreci nasıl gelişti? Asi Bir Çocuk’a kadar hem İstanbul’dan hem de Ankara’dan birçok plak şirketinden teklif geldi. Ama kendimi bu anlamda o harmanın doğru olduğunu, kendimi beste ve söz yönüyle hazır göremedim. Üretimden yanayım. Yorum bir yana ama. Sanatçılar ürettikleri kadar kendilerini ifade ederler. Ben de o anlamda kendimi yetiştireyim albüm yapayım dedim. 2005’e kadar kendimi yetiştirmeye çalıştım. Olabileceğini düşündüm ve o süreçte gelen tekliflerden birini değerlendirdim. yalobŞlüdiimar .ü.. Boran, rock müzikten klasik Batı müziğine kadar blues, caz müzikleri de dinleyerek yıllarca hem dünya hem halk müziği içerisinde kendini harmanlayarak bir tarz oluşturmuş. n Eserlerinizi seslendirirken aralarda şiirlere de yer veriyorsunuz. Şiir sizin tarzınızın bir parçası mı oldu? Tarzı oluştururken 1994’ten beri türküler içinde hep şiirler okudum. Sahnede daha önce rastlamamıştım. Bu da insanlarla buluşturduğum tarzlardan biri. Bu arada Tanju Duman’ın önerisiyle Tanju Duman Müzik Medya’dan bir şiir albümü çıkaracağız. Şiirlerimizi seçip çalışmalara başlayacağız. Şiir albümünü kışın çıkarmayı düşünüyoruz. ‘Haelksıenrlkeerinsdeinçiiyifoardueme..t.t’ iği n Kendinize özgü bir sahne performansınız var. Ne hissediyorsunuz sahnede? Sahnede okuduğum eserler farklı. Sıradan eserler değil. Özenli seçilen eserler. Halkın kendini ifade ettiği eserler okuyorum. Sahnede okuma hal ve durumu o anki eserin ruhu ile alakalı. İlk sahneye çıktığım andan itibaren böyle. İlk başta sahnedeki duruşumla ilgili tepkiler alırdım. Ben sahnede nasıl durmak istiyorsam o şekilde duruyorum. O şekilde eserlerimi okuyorum. Gazi Üniversitesi Halk Bilimi öğrencileri bitirme tezi olarak Oğuz Boran Tezi hazırladılar. Oğuz Boran’ı kendine özgü bir tarzı olmasından dolayı tez konusu yaptılar. Önemli olan yapay olmamak, içten gelerek yapmak, samimi olmak. Gönülden gelerek yapmak. Türkü sana ne hissettiriyorsa o an o şekilde hitap ediyorsun. n Peki “Umuda Yolumsun” nasıl bir süreçten geçti? Umuda Yolumsun, dört eserlik bir single albüm Tanju Duman Müzik Medya yapımı ile çıktı. Şah Turna Türküleri çalışması oldu. Bunu da Tanju Duman yapıyor. Mavi Çizgi Burhan Çelik Prodüksiyon aracılığıyla Tanju Duman’la tanıştık. Sonra bir solo albüm yapmamız gerektiğini söyledi Tanju. Biz de hemen kolları sıvadık. Çok kısa sürede dört eserden oluşan maksi single olarak 8 Haziran’da tüm müzik platformlarında yayımlan dı. Eserleri Tanju Duman’la birlikte seçtik. Tanju Duman da hayata üretim yönüyle bakıyor. Almanya’da öğretim üyesi. Bana çok büyük destek oldu Tanju Duman. Bana dört eser yapalım önerisinde bulundu. Bu dört eseri halkla buluşturmak için çalışmaya başladık. Almanya’da iki klip çektik. Şu an itibarıyla itunes’te dünya ve Türkiye sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor. n Oğuz Boran müzikal anlamda kendisini nasıl tanımlıyor? Müzikal anlamda kalıplara karşıyım. Her şeyi kalıba sokmak doğru değil. Halk Müziği, Anadolu rock, protest müzik, pop rock... Bu albümde pop rock tınılı eserler var. Gurbet türkü formunda bir eser. Lirik tonda, slow rock tarzında eser var. Çocukluktan beri Tuzluçayır’da içinde olduğum yapının etkisi var. Beni şekillendiren temel halk müziğidir. Kendi tarzımı yaratmama neden olan da müzikal anlamda, klasik Batı müziği ve caz müziğini özümseyerek dinlememdir. ‘Ruhi Su’nun hayatını oynamak gurur vericiydi' n Ruhi Su’yu oynadınız. Oyuncu Oğuz Boran’ı anlatabilir misiniz? Ruhi Su oyununun hazırlık süreci, oynarken ve sonraki gelişmeler sizde ne hissettirdi? Tiyatral bir yetenek lazım. Tiyatral yeteneğimin farkına varan dostlarımın önerisi ve desteğiyle Ruhi Su da eserleriyle birlikte büyüdüğümüz ustalarımızdan. Ruhi Su tek kişilik oyun senaryosu geldiğinde ben bunun altından kalkabilir miyim acaba? diye düşündüm açıkçası. Simurg oyuncuları ile provalara başladık. Teklif geldiğinde çok heyecanlandım. Ruhi Su’nun hayatını oynamak gurur vericiydi. İki perdelik Suya Türkü adında bir oyun sergiledik. Serdar Doğan ve Cengiz Sezin hocalarımla birlikte çalıştık. İçimden geldiği gibi oynadım. Oynarken de çok duygulandım. Birçok yerden teklifler aldık. Almanya, Fransa, Avusturya başta olmak üzere yurtdışı turneleri oldu. Geçen yıl da Yana Yana Madımak’tan Kerbela’ya adlı bir oyun oynadık. Bu oyunda da Kerbela’yı anlattık. Oyunda İmam Hüseyin’i canlandırdım. Ülkenin tarihinden Sivas, Dersim, Çorum olaylarını ele aldık. l ANKARA (Cumhuriyet) TELEVİZYON Yayın Akışı 07.30 Güne Başlarken 11.00 Ayşenur Arslan ile Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 16.00 Haber Kritik 17.00 İz Bırakanlar 18.00 Ana Haber 21.00 Gündem Özel 23.30 Gün Sonu 07.00 Dizi: Yabancı Damat 09.45 Dizi: Aşkı Memnu 12.45 Gelinim Mutfakta 15.00 Magazin D 16.30 Dizi: Arka Sokaklar 19.00 Ana Haber 20.00 Sinema 22.15 Dizi: Galip Derviş 03.15 Dizi: Tatlı İntikam 07.00 Haber Turu 09.50 Dünya Turu 11.15 18 Dakika 12.35 Ekonomi Turu 13.30 Türkiye’nin Seçimi 17.00 Aykırı Belgesel 19.00 Ana Haber 20.30 Yurttan Haberler 21.00 Türkiye’nin Seçimi 23.00 Haber Turu 01.00 Türkiye’nin Seçimi 07.00 Dizi: Fazilet Hanım ve Kızları 09.30 Dizi: Kiralık Aşk 12.00 Dizi: Ufak Tefek Cinayetler 15.00 En Güzel Bölüm 15.15 Dizi: İstanbullu Gelin 18.45 Ana Haber     20.00 Dizi: Jet Sosyete 22.45 Yerli Film: Çember 00.45 Yerli Film: Takım: Mahalle Aşkına 07.00 Güne Bakış 10.30 Biz Bize 14.30 Gündemin İçinden 16.00 Güncel 18.00 Ekonomi Haberleri 19.30 Doğru Seçim 20.00 Ana Haber 21.00 Sanatın Adımları 23.00 Misakı Milli 00.00 Gece Haberleri 03.30 Sağlıklı ve Formda Sohbetler 08.00 İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat 10.45 Dizi: Kadın 13.00 Dizi: Bizim Hikâye 16.15 Dizi: Şevkat Yerimdar 19.00 Fatih Portakal ile Ana Haber 20.00 Yaparsın Aşkım 03.30 Dizi: İnadına Aşk 05.30 Dizi: Kalbimdeki Deniz 06.00 Güne Merhaba 08.45 Günün Ekonomisi 09.00 Parametre 10.00 10’dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 19.00 Gündem Spor 21.00 Tarafsız Bölge 00.30 Gece Haberleri 08.00 Haber Bülteni 08.45 Spor 09.15 Ayrıcalıklı Rotalar 10.45 Kupa Bülteni 11.00 Haber Bülteni 15.00 Günün İçinden 18.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber  21.00 Yakın Plan 23.00 Gece Bülteni 07.00 Gün Başlıyor 07.55 Hava Durumu 09.00 Güne Bakış 11.35 Kupa Günlüğü 12.00 Gün Ortası 14.00 Manşet 16.55 Hava Durumu 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Ana Haber 20.00 20 Bülteni 21.00 Türkiye’nin Nabzı 01.00 Haber Bülteni BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bücür, kısa boylu ve sıska 1 kimse. 2/ Üstü kapalı olarak anlatma... Antalya’nın Lara bölgesinde denize dökülen 2 3 bir şelale. 3/ Hint müziğine özgü telli bir çalgı... Türk müziğinde bir makam. 4/ 4 5 Güven... Konut. 5/ Kısa ve özlü söz. 6/ Unvan... Kütüğü 6 yarmak için kullanılan ucu 7 sivri ve enli çivi. 7/ “ tutulur gözlerinde / Kaçar ufuk” 8 (Cemal Süreya)... Şaşma be 9 lirten bir ünlem... Kızgın bir demirle vurulan damga. 8/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bir kentin yakın çevresi. 9/ Kedi ya da köpek yavrusu... Anlama yeteneği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erzurum yöresine özgü bir tür tel peynir... Dinsel inançları olmayan. 2/ Taklit, sahte. 3/ Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 4/ 1 KÜÇÜKKUYU 2 UMAÇ L YON 3 K E T MA GMA 4 AR KURA 5 A L ABORA 6 EŞAS LA 7 SEGAH SAY 8 OTAĞ BAZA Azot ve hidrojen bileşimi olan, keskin 9 Y A L I K A V A K kokulu bir gaz. 5/ İlkel benlik... Tarla sınırı... Bir renk. 6/ Köy evi ya da köy görünüşü veren... Boru sesi. 7/ Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı... Hep olduğu yerde kalan büyük fıçı. 8/ Çobanların giydikleri kısa kepenek... Fas’ın plaka imi. 9/ “Pat lıcan çiçeği” de denilen bir tatula türü. Datça’da deniz kenarında tiyatro Tiyatro festivali anlayışını de ğiştirmeyi hedef leyen Datça Tiyat ro Festivali, 1618 Temmuz tarihleri arasında Datça’nın merkezinde, denize sıfır festival yerleş kesinde düzenlenecek. Aralarında Semaver Kumpanya ve Fiziksel Tiyatro Araştırmaları ekiplerinin de yer aldığı dört grubun ‘Şatonun Altında’ adlı oyun Fiziksel Tiyatro Araştırmaları tarafından sahneleniyor. katılacağı festivalde oyunların yanı sıra; fuayeler, söyleşiler, konserler, atölyeler, dans performansları gibi birçok etkinlik de yapılacak. Festival, katılımcılarına us ta tiyatrocularla izledikleri oyunlar ve ti yatro üzerine sohbet etme imkânı sağ larken programda yer alan Özgün Üre tim Atölyeleri sayesinde bu ustalarla bir likte çalışıp tiyatroya dair içerik üretme ve sergileme şansı da sunacak üç gün lük bir deneyimi içeriyor. Festivale ka tılmak isteyen sanatseverler biletlerini Mobilet’ten satın alabiliyor. Datça Tiyatro Festivali’nde şu ana kadar iki oyun açıklandı. Semaver Kumpanya’nın 3 sezondur sahneye ko yulan oyunu “Cimri”, festivalde sah nelenecek. Tansu Biçer’in yönetmen liğindeki oyunda Serkan Keskin, Roj hat Özsoy, Gözde Şencan ve Hakan Atalay gibi isimler yer alıyor. William Shakespeare’in “Macbeth”inden uyarla nan “Şatonun Altında” ise Fiziksel Tiyat ro Araştırmaları tarafından sahneye ko yuluyor. Güray Dinçol’un yönettiği oyun da Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal yer alı yor. Datça Tiyatro Festivali’ne katılacak diğer iki tiyatro grubu daha sonra bel li olacak. kucaklamak Modern Türk tiyatrosunun kurucusu olan Muhsin Ertuğrul’un en önemli kaygılarından biri her zaman Türkiye’de nitelikli bir tiyatro eğitiminin sağlanması, bu yolla yeni tiyatrocu kuşakların yetişmesi olmuştu. Darülbedayi’nin 1930’da yaptığı başarılı Ankara turnesinin ardından Mustafa Kemal sanatçılara bir akşam yemeği vermiş, Muhsin Ertuğrul’la baş başa kaldıklarında da “Siz benim ta ataşemiliterlik çağımdan beri memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanat topluluğunu kendi imkânlarınızla hazırlayıp bize getirdiniz, gösterdiniz” demişti; “Şimdi ben, Devlet Reisi olarak size soruyorum: Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz?” İnanılmaz “maddi ve manevi sıkıntılar” içindeki tiyatronun yöneticisi bir an düşünmüş, sonra “Bir tiyatro mektebi istiyorum Paşam!” demişti. ‘Gerçekleşmesi güç bir hayal...’ Aradan yıllar geçti. Önce tek parti dönemi sona erdi, sonra DP iktidara geldi. 1956’nın Ekim ayında Ankara Devlet Tiyatrosu bünyesinde Oda Tiyatrosu açıldı. Muhsin Ertuğrul bu vesileyle bir yazı yazacaktı, aynı yılın aralık ayında Reşat Nuri Güntekin hayatını kaybetti. O yazı Güntekin’e mektuba dönüştü. Muhsin Ertuğrul değerli edebiyatçı dostuna şöyle seslendi: “Bugün memleketi baştan başa saran bir tiyatro sevgisi var. Hatırlıyor musun, sana ben bu memleket tiyatrolarından ilk defa bahsettiğim zaman nasıl gözlerin parlamıştı da: ‘Güzel, çok güzel, fakat gerçekleşmesi güç bir hayal’ demiştin! (...) Bursa’dan haberin var mı bilmem? Hükümet eski Halkevi binasını Devlet Tiyatrosu’na verdi. Burada bir Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu açılacak. (...) Bugünün genç aydın valileri sanki Ahmed Vefik Paşa’nın, Ziya Paşa’nın, Ali Bey’in torunlarıymış gibi her biri bir tiyatro açmak için çırpınıyor.” İstanbul Devlet Konservatuvarı Yıl 2018. O mektubun üzerinden neredeyse 62 yıl geçmiş. Cumhuriyet’ten bir haber: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nın 19 Şubat 1985 tarihli kararıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (MSGSÜ) kullanımına tahsis edilen ve İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın yerleştiği binanın 5 gün içerisinde tahliye edilmesi isteniyor. Tahliye işleminin yapılmaması halinde binanın elektrik ve suyunun kesileceği, polis zoruyla da öğrenci ve öğretim görevlilerinin binadan atılacağı tebliğ ediliyor. Kararı alan, bugünkü TBMM Başkanlık Divanı. Cumhuriyet’i kuran “Devlet Reisi”nin bir tiyatro yaratmak için çırpınan sanatçılara benden ne istersiniz, sizin için ne yapabilirim diye sorduğu; sadece CHP hükümeti değil, DP hükümeti döneminde de genç ve aydın valilerin tiyatro için çırpındığı, devlet binalarını tiyatroya hasrettiği; Özal zamanında eski saray binalarının konservatuvar için kullanılması amacıyla üniversitelere tahsis edildiği bir Türkiye’den bu memleketin yüz akı olan bir eğitim kurumunu derhal o binayı boşalt, yoksa ben öğrencini de öğretmenini de polis zoruyla kapının önüne koyarım diyen bir Türkiye’ye geldik. Yaşanan süreci özetlemek için başka söze gerek var mı? Bu yazı 25 Haziran’da, yani 24 Haziran seçimlerinin ertesi günü çıkacak. Tüm kalbimle 25 Haziran’da bu yazının gereksizleşmesini, özgür, demokratik, huzurlu bir ülkede barış içinde, kardeşçe yaşama umudunun yeşermesini, sanatı ve sanatçıyı düşman olarak görmeyen, tam tersine kucaklayan bir yönetim anlayışının yeniden yerleşmesini diliyorum. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle