24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 25 Haziran 2018 14 haber TASARIM: İLKNUR FİLİZ Ne yazık ki iyi geçmedi. Üzücüydü. Muhalefet partilerinin eylemleri, mitingleri görülmek istenmedi, görenler de yalan yanlış, eksik, küçümseme eğilimiyle gördüler. Daha baştan milyonluk mitingleri gülünç rakamlarla duyurmayı ilke edinenler, sosyal medyadan ya da hâlâ gazetecilik yapmakta direnen bir iki gazete, TV kanalı, radyodan gerçeği öğrenen okurizleyicidinleyici karşısında mahcup bile olmadılar. Aynı pişkinlikle yalan haber üzerine kurulu yayınlarını sürdürdüler. Bu yazı seçim sonuçları açıklanmadan önce yazıldı. Ama sonuçları bilseydik de yine aynı yazı yazılacaktı. Çünkü gazetecilik siyasete göre kendini ayarlamaz. Onun ölçütü ilkesi öncelikle halkın haber alma hakkıdır. Gazeteci halka kendi siyasi yaklaşımı, dünya görüşü ne olursa olsun gerçeği aktarmakla yükümlü olan kişidir. Örneğin milyonluk bir gösteriyi, mitingi, “üç yüz, beş yüz kişi katıldı” diye veremez. Siyasetçilerin hasımlarını küçümsemek için yaptıkları çarpıtmalara alet olamaz. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin son Maltepe mitingine polis kayıtlarına göre 5 milyonun üzerinde bir katılım oldu. Bu mitingi küçümseme eğilimindeki medyanın hali doğrusu içler acısıydı. Bu arada titizlikle, aman yanlış rakam vermeyelim kaygısıyla, gerçeği aktarmak için çaba gösteren gazeteler de bu türden verileri aktarırken kimi kuralları unuttular. Kısaca söyleyelim. Bir mitinge, toplantıya 100 bin kişi katılmışsa 10 binler katıldı denilebilir; 300 bin kişi katılmışsa söz konusu olan yüz binlerdir; 1 milyon kişi katılmışsa ve siz tam rakamı bilemiyorsanız yaklaşık 1 milyon kişiden söz edebilirsiniz; ama örneğin 5 milyon kişinin katıldığı İzmir mitingini yüz binler diye vermemelisiniz. Orada doğru bilgi, mitinge milyon Seçim Döneminde Medyanın Sınavı... ların katıldığını söylemektir. Seçimlerin birinci aşaması tamam landı. Bu yazı da söylediğimiz gibi sonuçlar belli olmadan önce ama cumhurbaşkanını seçmek için bir ikinci turun gerekeceği tahmini ile yazıl dı. Eğer bu tahminimiz gerçekleşmişse, gazeteler bu ikinci tur öncesi daha gerçekçi yayın yapmaya özen göstermek, ilkeleri hatırlamak için bir fırsat daha elde etmişler demektir. Yok ilk turda sonuç alındı, cumhurbaşka Taciz eden ile tacize uğrayan 20Haziran 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesi son sayfasında yer alan “Tacize uğradı,12 yıl sonra polis oldu, tecavüzcüsünü hapse attı” başlıklı haber konusunda yazma ihtiyacı duydum. Cumhuriyet gazetesinde ilk değil “tecavüzcüsü” ibareli haber, daha önce de benzer haberler oldu. Tecavüzün ne olduğunu herkes biliyordur, tecavüze uğrayanın yaşadığı travmalar hakkında da herkesin bir fikri vardır. Tecavüz eden ile tecavüze uğrayanı normal bir şekilde ilişkilendirme havası yaratıyor bu söylem, bu yüzden çok rahatsız edici. Cinsel şiddet uygulayan ile bu şiddete maruz kalanı doğru ifadelerle ayırmak gerekir diye düşünüyorum, tecavüzcü tecavüz ettiği kişiye zimmetleniyor mu yoksa. Cumhuriyet ve diğer basında sıkça karşımıza çıkan “tecavüzcüsüyle” diye başlayan cümleler cinsel şiddeti normalleştiriyor kanımca. İyi çalışmalar... Özgür Elçin Okur Temsilcisinin notu: Haberin cinsel şiddeti normalleştirdiği kanısında değilim, tam tersine iki yıl boyunca küçük bir çocuğu taciz eden kişinin yıl nı seçildiyse o zaman da kendilerini her kim seçilmişse onu dikkatle izleme, eleştirel bakışla eylem ve işlemlerini öğrenme, halka duyurma görevine hazırlamalıdırlar. Üstelik bunu daha ilk saatlerden başlayarak yapmalıdırlar. Oy verenler ya da karşı adaya oy vermiş olanlar, “dur bakalım, biraz izleyelim de sonra eleştiririz” diyebilirler ama gazeteci bunu diyemez. O eleştirel, ama kuşkusuz doğru, gerçek habercilikten sapmadan halkı bilgilendirmeye seçim sonrasının ilk dakikalarında başlamalılar. Bu kuşkusuz yalnızca yermek anlamına da gelmez. Gerçeği aktararak halkın övgüsüne aracılık etmek de gazetecilik kapsamındadır. Yeter ki yayınınız gerçeği yansıtsın ve halkı bilgilendirmeyi amaçlasın. Yeni dönemin gerçek gazetecilik için bir fırsat olacağını umuyor; gerçeği, yalnız gerçeği yazmaya yeminli gazetecilerin sayısının artmasını diliyoruz. lar sonra da yargılanabileceğini göstermesi açısından ilginç. Haberin tümünde taciz eden ile tacize uğrayan normal bir şekilde ilişkilendirilmiyor. Kuşkusuz “tecavüzcüsü” diye bir sözcüğün kullanılması doğru olmamış. Dahası habere gölge düşürüyor. Brezilya’da geçen olayı BBC haberleştirmiş, Cumhuriyet de kaynak göstererek aktarmış. Kuşkusuz tacize uğrayanın yıllar sonra polis olarak tacizciyi hücresine götüren kişi olması da haberi ilginçleştiriyor. Haberin sonunda çocukları başlarına geleni ailelerine anlatmaya, aileleri de onları dinlemeye, onlara inanmaya çağıran cümleleri ise önemli ve yerinde buldum. ABD ile ilişkiler yönünü SEÇİM DIŞ BASINDA ‘Demokratik kaygılar artabilir’ Türkiye’deki seçimler dış basında da geniş yankı buldu. AFP, Reuters ajansları seçim sonuçlarını an be an abonelerine duyurdu. Haberlerde Başkanlık modeliyle birlikte ülkede demokrasinin daha da erozyona uğrayacağı kaygılarının arttığı yorumlarına dikkat çekildi. AFP’deki haberde, Erdoğan’a yönelik sivil özgürlükleri çiğnediği, otokratik tutumu nedeniyle eleştirilerin olduğu yorumlarına da yer verildi. BBC’nin haberinde, seçim öncesi yorumlara işaretle ülkede Kürtlerle milliyetçiler, İslamcılarla laik gruplar arasıdaki bölünmüşlüklere işaret edildi. Guardian gazetesi, AKP hükümetinin Türkiye medyasının büyük kısmını “sadık basın” haline dönüştürdüğü yorumu yapıldı. Fransız Le Monde gazetesi, seçim sonuçlarını, “Resmi olmayan sonuçlara göre Erdoğan önde, muhalefet kabul etmiyor” başlığıyla gördü. Le Parisien gazetesi ise Fransa Komünist Partisi’nden seçim gözlemleri için Türkiye’de bulunan, üç kişinin gözaltına alınıp bırakılmasını öne çıkardı. Amerikan Washington Post gazetesinin haberinde “Parlamento ve yargı sisteminin otorite alanını daraltmak üzere tasarlanmış olan yeni sistem, Erdoğan’a geniş yetkiler tanıyacak. Muhalifler, bunun tek adam rejiminin önünü açacağını söylüyor” dendi. Wall Street Journal “Seçmenler, Erdoğan’a ve giderek otoriterleşen yönetim biçimine destek verdi” yorumuna yer verdi. l Dış Haberler arıyor Seçim sonuçları Türkiye’nin derin sorunlar yaşadığı ABD’de de büyük merakla takip ediliyor. Uzmanlara göre sonuç Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından beklentileri karşılamıyor. Ancak bu endişelerin Beyaz Saray’ın rotasını etkilememesi muhtemel Şebnem arsu ABD çevrelerince merakla beklenen Türkiye seçimlerinde sonuçlar ikili ilişkilerde radikal bir değişimi beraberinde getirmeyecek. Derin yaralar alan stratejik ortaklığın, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis’in muhalefet elinde toplandığı düzende iyileşebileceği öngörüsünde bulunan uzmanlara göre sonuç Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da beklentileri karşılamıyor. Sıkça Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini kaybettiği, adaletin siyasileştiği, özgürlüklerin kısıtlandığı ve sivil toplum üzerinde baskıların arttığı yorumları yapılan Washington’da, sorunların bir kısmının seçimlerde demokrasiye sahip çıkılması ile çözülebileceği konuşuluyordu. Bazı uzmanlara göre ise seçim baskısından kurtulan Erdoğan hem yurtiçine hem de yurtdışına yönelik söylem ve politikalarını yumuşatabilir. “Washington’daki siyasi çevrelerin bir çoğu ikili meselelerin bir gece içinde alınan oranlara bağlı olarak çözümlenemeyeceğinin farkında” şeklinde konuştu seçim sonuçlarını Washington’dan takip eden Amerikalı bir diplomat ve ekledi: “Türkiye demokrasisinde, daha etkin bir muhalefet, koalisyon çabaları, taviz verilmesine yönelik baskıların arttığı bir iyileşme, mevcut sorunların biraz daha İki ülkenin 4 Haziran’da anlaşmasının ardından TSK’ye bağlı birlikler Mınbiç’te devriyeye başladı. kolay çözümlenmesine imkân verebilir diye düşünüyorum.” HDP’nin Meclis’te temsiliyet kazanması ise olumlu sonuçlar doğurabilir. Parlamentoda HDP’nin varlığının muhalefete farklı bir enerji getirebileceği konuşuluyor. “HDP’nin Meclis’e girmesi çok olumlu” diyor Amerikan İlerleme Merkezi’nde Türkiye uzmanı olan Max Hoffman: “Meclis dışında kalmaları durumunda milyonlarca Kürt vatandaş için siyasi bir ifade aracı kalmayacaktı.” Mınbiç seçim jesti miydi? Seçim döneminde en çok konuşulan konu ise ABD ve Türkiye arasında Mınbiç konusunda varılan anlaşma. Mınbiç üzerinde varılan anlaşmanın bir seçim hediyesi olarak değerlendirilmesinin adil olmadığını belirten Amerikalı diplomat, “Suriye konusunda oldukça karmaşık birtakım ikili sorunlarımız var, ancak kesinlikle Türkiye’nin iç siyasetini etkilemek gibi bir niyetimiz yok” diye konuştu ve “Bu sadece üzerinde ilerlenecek, karşılıklı olarak mutabık kalabileceğimiz bir yol arayışı” ifadelerini kullandı. Ancak anlaşma, seçim döneminde, AKP iktidarı tarafından milliyetçi bir diplomasi zaferi olarak lanse edildi. İçeriğine bakıldığında ise anlaşmanın bir zafer olarak nitelenemeyeceği söyleniyor. “Türkiye, başından beri Mınbiç Askeri Konseyi’nin dağıtılmasını istiyoruz diyordu, bu olmadı. ABD tarafının tavizi ise YPG’nin buradan çekileceği garantisi,” diyor Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü Türk Çalışmaları Direktörü Gönül Tol ve “Dolayısıyla Mınbiç anlaşmasını bir jestten ziyade karşılıklı taviz olarak görüyorum” diye ekliyor. Hükümete yakın medyanın normal şartlarda eleştiri yağmuruna tuttuğu ABD hakkında Mınbiç anlaşması öncesi görülen suskunluk bazı uzmanlar kadar ABD dışişlerinin de dikkatini çekmişti. “Hükümet medyasına bakarsak, son üç ay içinde hiç antiABD demeç yok” diyor Washington Enstitüsü uzmanlarından Soner Çağaptay. Mınbiç konusunda varılan bu anlaşma ilişkilerin düzeleceği anlamına da gelmiyor. “İktidar ABD’ye ne zaman ihtiyaç hissetse söylem değişiyor ve işi bitince Amerikan aleyhtarlığı yeniden başlıyor, ilişkilerde yapısal bir iyileşme olduğunu da düşünmüyorum” diyor Çağaptay. F35’ler göründüğü gibi değil Hükümet çevrelerinde ABD senatosunda çıkan F35 savaş uçaklarının sa tışını bloke eden karara rağmen geçen hafta iki F35 uçağının teslim edildiği duyurulmuştu. Türkiye’nin ağırlığını koyduğu söylenen bu gelişmenin aslında bir teslimat olmadığı, yalnızca bir tür ‘test sürüş’ fırsatı tanındığı belirtiliyor. Senatonun satış blokesinin ardındaki nedenlerin, dün sandıktan çıkan sonuçla değişmesi pek de olası görülmüyor. ABD kamuoyunda Ankara’nın iadesini talep ettiği Fethullah Gülen’in iadesine dair gelişme sağlanamamışken Amerikalı Evangelist rahip Richard Brunson’ın terör suçlamaları ile tutuklanması Washington’da rehine siyaseti olarak değerlendirilmeye devam ediyor. Erdoğan’ın Rusya ile derinleştirdiği işbirliği kapsamında satın aldığı S400 savunma sistemi ABD’de halen NATO’nun ruhuna aykırı bir adım olarak nitelenmekte. Seçimlerde usulsüzlük olabileceği şüphesi belki de aynı oranda hissediliyor Amerika’da, diyor Tol. Ancak bu endişelerin Beyaz Saray’ın rotasını etkilememesi muhtemel. Seçim sonuçlarına dair ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğunu söyleyen Amerikalı yetkili, “Eğer seçimler güvenilir olarak algılanırsa, Washington’un ve Kongre’nin Türkiye algısında bir iyileşmeye az da olsa katkıda bulunabilir” diye konuştu. 25 HAZİRAN 2018 SAYI: 33864 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:25 03:18 03:52 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:26 13:13 17:12 05:14 12:57 16:54 05:42 13:20 17:13 Akşam 20:47 20:28 20:46 Yatsı 22:39 22:15 22:28 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle