15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi Sineması’nda ‘Herkes Gibi’ GoetheInstitut Istanbul ve Beyoğlu Pera Sineması işbirliğiyle, “Pazartesi Filmleri” başlığı altında Beyoğlu Pera Sineması’nda filmi yarın gösterilecek. 2009 yılında Berlin Film Festivali’nde yarışan “Herkes Gibi” Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmış, Birgit Minchmayr’a da en iyi yönetmen Maren Ade’nin “Herkes Gibi” adlı kadın oyuncu ödülünü getirmişti. Maren Ade 14 EDİTÖR: emrah kolukısa TASARIM: ilknur filiz Cazın ‘Vitrin’i [email protected] Pazar 24 Haziran 2018 Türkiye’den başarılı müzisyen ve toplulukların sesini dünyaya duyurmayı hedefleyen ‘Vitrin’in ikincisi, 25. İstanbul Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek Türkiye’den başarılı müzisyen ve toplulukların sesini dünyaya duyurmayı hedefleyen ‘Vitrin – Türkiye Güncel Müzik Buluşması’nın ikincisi, 25. İstanbul Caz Festivali kapsamında ve SOCAR Türkiye sponsorluğunda 2730 Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleşecek. Vitrin buluşması kapsamında dünyanın önde gelen müzik kurumlarından davet edilen uluslararası müzik profesyonelleri, Türkiye’nin en başarılı müzisyenlerini İstanbul Caz Festivali sahnelerinde izleyecekler. Ayrıca uluslararası delegeler tarafından Vitrin’e katılan müzisyen ve topluluklar arasından seçilecek iki isme de “SOCAR Türkiye ‘İpek Yolu’ Turne Destek Ödülü” verilecek.Seçilen sanatçı ya da topluluklar, kendilerine takdim edilecek 2.500 Euro değerindeki bu ödülü önümüzdeki bir yıl içinde çıkacakları herhangi bir uluslararası turnedeki masraflarını karşılamak için kullanabilecek. Vitrin’e davet edilen 50 civarında uluslararası müzik profesyoneli, etkinlik kapsamında düzenlenen panel ve seminerlerde Türkiye güncel müzik sahnesini izleme ve deneyimleme fırsatı bulacak. Aynı zamanda düzen lenecek müzik sektörü odaklı toplantılarla da yerli ve yabancı müzik profesyonellerinin buluşması ve sanatçılarımızın yurtdışına açılmasını teşvik edecek ilişkiler kurması için zemin hazırlanacak. Shahin Novrasli geliyor Vitrin’in iki yıldır sponsoru olan SOCAR’ın Türkiye Dış İlişkiler Başkanı Murat LeCompte, İstanbul Caz Festivali kapsamında her yıl Azerbaycan’dan gelen bir müzisyenin konserine de destek olduklarını anlattı ve sözlerine şöyle devam etti: “Geçen yıl Azerbaycan’ın ünlü caz piyanisti İsfar Sarabski’yi ağırlamıştık. Bu yıl yine Azerbaycanlı ünlü piyanist Shahin Novrasli, kontrbasçı Felipe Cabrera ve davulcu Josselin Hazard ile bize unutulmaz bir müzik ziyafeti sunacak. 30 Haziran’daki bu konser, Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşecek.” İstanbul Caz Festivali Direktör Yardımcısı Harun İzer de, bu yıl 26 Haziran – 17 Temmuz arasında gerçekleşecek 25. İstanbul Caz Festivali kapsamındaki Vitrin Türkiye Güncel Müzik buluşmasında dört gün boyunca Türkiye’den 30’un üzerinde topluluğun sahne alacağını belirtti. ‘Vitrin’ kapsamında Erkan Oğur Band 30 Haziran’da, Selen Gülün ‘Kadınlar Matinesi’ ise 29 Haziran’da caz severlerle bir araya gelecek. ‘Vitrin’de kim, ne zaman, nerede 2730 Haziran tarihlerinde düzenlenecek olan Vitrin Buluşması’nda; Erkan Oğur Band Sakıp Sabancı Müzesi Fıstıklı Teras’ta (30 Haziran), Çağrı Sertel “Instant” ve Alike Places (27 Haziran) Salon IKSV’de, Selen Gülün “Kadınlar Matinesi” (29 Haziran) Zorlu PSM Drama Sahnesi’nde, Ediz Hafızoğlu “Nazdrave” ve Ağaçkakan ise aynı akşam Zorlu PSM Studio’da sevenleriyle bu luşacak. 30 Haziran saat 16.00’da, SSM Fıstıklı Teras’taki Vitrin Matine ise Ercüment Gül Quartet ile Coş kun Karademir Quartet’in performanslarına ev sahipliği yapacak. Taner Öngür & 43.7, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Kalben, Islandman, Focan & Bıyıkoğlu Organic Expeditions ve Melike Şahin de Kadıköy ve Moda’da çeşitli mekânlarda gerçekleşecek Gece Gezmesi’nde (28 Haziran) yer alacak. Ortaçgil’den söyleşi ve imza Beykoz Kundura’da ‘Grease’ gecesi Tüm zamanların en sevilen müzikallerinden “Grease”, 40. yılı şerefine yenilenen kopyasıyla Cannes’dan sonra Türkiye’de ilk kez Beykoz Kundura’da gösterilecek. Rydell Lisesi’nin havalı asi çocuğu Danny Zuko ile şehir dışından gelen yeni öğrenci Sandy Olson arasındaki aşkı anlatan “Grease”in, “Summer Lovin”, “Hopelessly Devoted to You” ve dünya çapında bir hit olan “You’re the One That I Want” gibi şarkıları hayatımıza katmasının üzerinden 40 yıl geçti. 30 Haziran akşamı Bir Yaz Gecesi Sineması kapsamında gösterilecek film, açık havada sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Mahmut Çınar’ın usta müzisyen Bülent Ortaçgil’in hayatı ve müziğine dair hazırladığı “Bu Su Hiç Durmaz” kitabı üzerine yapılacak olan söyleşi ve imza günü, 27 Haziran Çarşamba [mecra]’da gerçekleşecek. Mahmut Çınar’ın, Bülent Ortaçgil ile yaptığı nehir söyleşi İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı. Mahmut Çınar ve Bülent Ortaçgil, hem kitabı konuşmak hem de imzalamak için 27 Haziran Çarşamba günü sa at 20.00’de İstanbul Kadıköy’de bulunan [mecra]’da olacak. Misafir Odası programında gazeteciler Burak Abatay ve Ece Ulusum da sunu culuk yapacak. Bülent Ortaçgil ‘Şahsiyet’in ardından Geçen hafta final yapan ‘Şahsiyet’, dünyada iyi örneklerini izledikçe hayıflandığımız yapımlarla aşık atabilecek bir dizi Yönetmen Onur Saylak ile yazarsenarist Hakan olarak anlıyoruz; o yüzden fazlaca deşip, sürprizleri bozma Günday’ın ilk iş ortaklığı olan yalım. sinema filmi “Daha”nın ardın Hakan Günday senaryoyu ka dan bu kez dizi formatında ve leme alırken günümüzün en internet üzerinden yayımlanan EMRAH yakıcı meselelerinden birini “Şahsiyet” geldi. 12 bölüm sü KOLUKISA işlemiş ve ortaya kolay kolay ren ve başıyla sonuyla bir bü yadsınamayacak bir önerme tünlük arz eden dizi bitince gördük koymuş. Aslında adaleti kendi eliyle ki, dünyada iyi örneklerini izledik sağlayan adam/kadın teması çok da çe hayıflandığımız şeyi aslında biz de makbul bir şey değil gözümüzde, ne pekâlâ yapabiliyormuşuz. Yani ortala de olsa hukuğun devre dışı bırakılma ma 60 dakikalık sürelerle, akıcı, pro sını ve medeniyetin çok daha geri bir düksiyon kalitesi yüksek, oyunculuk aşamasını temsil eden bir yaklaşım performansları tatmin edici ve kolaya bu. Adaleti intikama indirgediğinizde kaçmadan kendini izleten bir dizi çek başka birçok tartışmayı da kaybetme mek çok da zor değilmiş. ye mahkumsunuz. “Şahsiyet” çok da elden ayaktan düşmeden alzaymır olduğunu öğrenen eski adliye çalışanı Agah Yenilikçi kadrajlar, hızlı kurgu Beyoğlu’nun işlediği cinayetler üzeri Ne var ki, özellikle son yıllarda, ne kurgulanmış bir dizi. Agah bey as yargı ve hukuk konusunda alabildiği lında bir katil değil, bunu daha ilk bö ne hastalıklı bir memlekete dönüştü lümün ilk dakikakalarında anlıyoruz. ğümüzü ve insanların adalet taleple Cinayet işlemek için harekete geçiyor rinin bile sert bir hukuksuzlukla kar ama vicdanı el vermediği için bir tür şılandığını düşünürseniz, Günday’ın lü bu edimini sonuçlandıramıyor. Al Agah bey üzerinden bir kez daha ısı zaymır sayesinde yaptıklarını unuta tıp önümüze koyduğu yemek öyle ba cak olmasının onda yarattığı bir vic sit bir şekilde geri çevrilecek gibi de dani oportünizm ile hareket etmeye ğil. Yani bir noktada izleyici de bu in başlayınca bu kez işler değişiyor ve tikam arayışını tasdiklemeye, hatta Agah bey nihayet ‘şahsiyet’inin asıl içten içe teşvik etmeye başlıyor. Bu gerektirdiğini yapacak cesareti bulu anlamda hem senaryo hem de reji ba veriyor. Bu cinayetleri neden işlediği, şarılı bir iş ortaya koyuyor, buna şüp peşine düştüğü şeyin aslında ne ol he yok. duğunu ise ilerleyen bölümlerde tam Rejiye, yani aslen oyuncu olarak ta nıdığımız ama kariyerinde yeni bir yol da açan Onur Saylak’ın yönetmen olarak performansına dair bir kaç kelam edelim. Saylak öncelikle alışılmadık kadraj tercihleriyle (konuşan kişiyi merkeze değil de kenara hatta köşeye konumlandırdığı kadrajlarıyla biraz “Mr. Robot”ı anımsatıyor) riskli bir işe kalkışmış belki ama bu şekilde diziye özgün bir tarz katmayı da bir ölçüde başarmış. Anlatımda ise sık sık paralel kurgu yöntemini tercih etmiş ve bunu da, biraz ölçüsünü kaçırmakla birlikte, anlatının akıcılığını sağlamakta kendi lehine kullanmayı bilmiş. Kurgu aşamasında da Ali Aga gibi usta bir isimle çalışmış olması ona sette ciddi bir özgürlük sağlamış gibi görünüyor. Standart bir dizide çekim açıları da çok sınırlıdır ve hızlı çalışmak zorunda olan kurgucunun işini bir nebze olsun kolaylaştırmak adına bu sınırların dışına çıkılmaz. Bu anlamda da “Şahsiyet” çeşitli yenilikler içeriyor, bu yeniliklerin çoğu da diziye artı değer katıyor. Başını Haluk Bilginer’in (Agah Be Çocuklar için yaz sanat okulu Bakırköy Belediyesi’nin çocuk lara yönelik ücretsiz ‘Yaz Sanat Okulu’ yarın başlıyor. Bu yıl 4. kez yapılacak yaz sanat okulunda 716 yaş arası beş yüz çocuk eğitim görecek. Bakırköy BelediyesiBASAD (Bakırköylü Sanatçılar Derneği) işbirliğiyle yapılacak okulda; yaratıcı drama, gitar, perküsyon, modern dans ve resim dersleri olacak. İki ay sürecek yaz sanat okulu, 18 Ağustos’ta sona erecek. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu yaz okuluyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yetiştirdiği sanatçılarla Türkiye’ye damga vurmuş Bakırköy’de yeni sanatçıların yetişmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklarımızı sanatla buluşmaya, sanatla aydınlanmaya çağırıyorum” dedi. (Ayrıntılı bilgi: BASAD 0 212 570 45 95) Haluk Bilginer, Agah rolünde son derece incelikli, ekonomik ve dengeli oyunculuk sergiliyor. yoğlu) çektiği oyuncu kadrosunda Şebnem Bozoklu (Agah’ın kızı Zuhal), Necip Memili (Başkomiser Tolga) ve İbrahim Selim (polis memuru Sefa) özellikle öne çıkan isimler. Müjde Ar (Nesrin), Hümeyra (Feza), Şenay Gürler (Nükhet), Ayhan Kavas (Gürkan), Hüseyin Avni Danyal (Cemil) ve Fırat Topkorur (Firuz) geniş oyuncu kadrosunda yer alan ve sağlam performanslarla diziyi sürükleyen diğer oyuncular. Dizinin en önemli karakterlerinden Nevra rolünde ise Cansu Dere ne yazık ki beklenen düzeyin altında kalıyor. Son bir söz de Haluk Bilginer’e... Bugün oyunculuk mesleğinin en önemli ustalarından biri olduğuna şüphe duymadığımız Bilginer aklı gidip gidip gelen Agah rolünde son derece incelikli, ekonomik ve dengeli bir oyunculuk sergiliyor. Hayranlıkla şapka çıkarıyoruz. Ve diyoruz ki, eğer hâlâ izlemediyseniz, geç kalmadınız, sağlam bir internet bağlantısı ve birkaç uykusuz gece şartıyla “Şahsiyet”i silip süpürebilirsiniz. “Şahsiyet” tüm bölümleriyle Puhu TV’de izlenebilir. Bugün, en uzun gün... Bugün günlerden en uzun gün... Bakmayın kitapların, takvimlerin en uzun gün 21 Haziran’dır demesine... Kitaplar, takvimler de şaşar... Bizim için, millet için en uzun gün bugün. 24 Haziran... Bugün günlerden umut günü... Hayal kurma günü... Hayalleri gerçeğe dönüştürme günü... İster Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket isterim” şiirini düşle... İster John Lennon’un “İmagine” şarkısını mırıldan içinden... “Memleket isterim / Ne başta dert ne gönülde hasret olsun / Kardeş kavgasına bir nihayet olsun...” Ya da “Sınırların, cennetin de, cehennemin de olmadığı.. öldürecek ve uğruna ölünecek bir şeyin bulunmadığı.. hırstan, açgözlülükten arınmış.. tüm insanların kardeş olduğu bir dünya, bir hayat” düşle... Sanata tahliye Bugün, günlerden cesaret günü... İşte sana meydan okuma günü... Seçimin sonucu ne olursa olsun MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’na verilen tahliye emrine karşı çık! 32 yıldır orada eğitim veriliyor. Salı gününe dek boşaltılması emri geldi. İsyan et! Durdurmak için elinden geleni yap! İlk iddia, Beşiktaş’taki bu tarihi binanın da Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne dahil edileceği iddiasıydı. (O ofis, aklıma hep, pencereden bakınca Beşiktaş vapurundan inen şortlu ya da kolsuz giyinen kızlardan rahatsız olanları aklıma getirir... Neyse, dervişin fikri neyse zikri de odur. Geçelim..) Sonradan “Hayır orası müze yapılacak” dendi... Sanata, sanatçı yetiştiren kurumlara, çağdaş eğitime düşman zihniyete geçit vermeyin. MSGSÜ Rektörlüğü, tahliye emrinin hukuka aykırı olduğunu, idari, hukuki sürecin devam ettiğini açıkladı. Önümüzdeki salı (26/6) Üniversite Senatosu’nun toplantısından sonra tüm öğrenci ve öğretim üyeleri okula çağrıldı orada bilgi verilecek... Siz de (www.change.org’dan) “İstanbul Devlet Konservatuvarı binama dokunma” kampanyasına katılabilirsiniz. Bilmez değiliz, doymak bilmeyenler, rant amaçlı kullanmak için tarihi ve tescilli kültür yapılarına göz koydu. Giderayak uygulamaya çalışıyorlar... Direnin, engel olun! Fazıl Say’dan ‘gece müziği’ Birçoğunuz gibi ben de şu son haftalarda hiç ama hiç uyumaz oldum. Gerilim, heyecan, coşku, çalışma... Umut, düş, düşüş, yükseliş, tartışma... Hepsi birbiriyle halvet oldu gündüzler ve geceler boyunca... İşte o uykusuz gecelerde bol bol, Fazıl Say’ın yeni çıkan “Chopin Noktürnler” albümünü (Ada Müzik) dinledim. Huzura kavuşmak için. Huzura kavuşmak için... Bir de... Her şeye karşın dünya harikulade... Memleket güzel... Seni seviyorum... Umutsuzluğa geçit yok... Ve bunlara benzer şeyler söyleyebilmek için... Fazıl da söylüyor ya: “Stresli ve zor hayatımızda, bu parçaların, bu yaz bizi bir suyun sakinliğine ve bir rüzgârın naif esintisine doğru çekip, ruhlarımızı dinginleştireceğine inanıyorum...” Chopin’in, romantizmin doruğundaki 15 gece müziği... Müzik, bence ölümsüz kılar geceyi... Şu zor günleri ve geceleri ölümsüz kıldığın için teşekkürler Fazıl Say. Bugün günlerden en uzun gün... Bugün günlerden sevgi günü... Türkiye’yi sevme, yeniden sevebilme günü. Bugün günlerden cesaret günü... Bugün günlerden umut günü... Bugün hayal kurma günü... Hayalleri gerçeğe dönüştürme günü... Minik ressamlara ödül 37. Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar Pınar Kültür Sanat Etkinliği’nde bir araya geldi. 19 Haziran günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşen törende kazananlara ödülleri takdim edildi. “Canım Arkadaşım” temasıyla 37. kez düzenlene Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması’nın ödül töreninde sertifikalarını alan minik ressamlara tablet ve resim malzemeleri armağan edildi. 3 öğrenci eğitim bursu almaya hak kazandı. Minik ressamların eserleri, 1124 Haziran tarihleri arasında Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sergilenecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle