14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 17 Haziran 2018 6 dizi TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Yerlimilli’ hastanelerSAYIŞTAY, ŞEHİR HASTANELERİNİN YOLSUZLUKLARINI RAPORLAŞTIRDI; CUMHURİYET AÇIKLIYOR usulsüzlük batağında 1 Şehir hastaneleri, AKP’nin en önemsediği projelerden. Açılışları hükümetin en tepesindeki isimlerle gerçekleşen hastaneler, seçim mitinglerinde de sık sık anlatılıyor. Tüm devlet kurumlarını denetleyen Sayıştay, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun (TKHK) 2017 yılı hesaplarını denetlemek için de 10 kişilik bir heyet oluştur Yargı devre dışı du. Başkanlığını Kenan Koçak’ın yap tığı heyet, bu kapsamda TKHK’ye bağ lı olan Isparta, Mersin, Adana, Yozgat Sayıştay, hastanelerin şu an yürürlükte bulunan ilgili kanun ve yönetmeliğe aykırı şehir hastanelerini de denetledi. Nisan 2018’de, ana gövdesini şehir hasta olduğunu vurguladı. Bu hastanelere yargı dokunulmazlığı sağlanmasını eleştirdi nelerinin oluşturduğu bir rapor hazırlayan heyet, şehir hastanelerinde ya pılan onlarca usulsüzlük bulgusu tespit etti. Rapor, söz konusu usulsüzlüklerin gerekçesini yanıtlanmak üzere ka Sayıştay, “tahkim yerine ilişkin hükümlerin, sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte olan kanuna ve şu an yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun hale getirilmediği”ni vurguladı. Sözleşmenin eki olan “Finansman Sağlayanların Doğrudan Anlaşması”ndan bilecek hukuki ihtilaflarda Türk hukuku uygulanır ve ihtilafların çözümünde Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri görevli ve yetkilidir. Ancak, taraflar ihtimalin esasına Türk hukukunun uygulanması ve davanın Türkiye’de görülmesi kaydıyla ihtilafın Milletlerarası Tahkim Ka li ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde halen bulunmakta ve yürürlükte yer almaktadır. Kanundaki değişiklik yönetmeliğe yansıtılmamıştır. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri 2017 yılında faal olan şehir ALİCAN ULUDAĞ mu idaresine gönderildi. Raporda AKP’nin en gözde projelerine iliş kaynaklanan veya ona ilişkin her türlü ihtilafın tahkim yerinin Yozgat, Isparta ve Adana şehir hastanelerinde Londra; nunu çerçevesinde çözümlenebileceğini kararlaştırabilirler” şeklinde düzenlenmişti. Ancak “davanın Türkiye’de görül hastanelerine ilişkin sözleşmeleri, ihale ilan tarihinin kanunun ve yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce olması kin usulsüzlük tespitleri yapılması, ik Mersin Şehir Hastanesi’nde ise İstanbul mesi” ifadesi 27 Mart 2015 tarihli 6639 nedeniyle, kapsamasa da Yozgat, Ada tidarı rahatsız edince heyetin başkanı olarak belirlendiği kaydedilen rapora sayılı kanun ile yürürlükten kaldırıldı. na ve Isparta şehir hastanelerine iliş Kenan Koçak görevden alındı. Cumhuriyet, henüz TBMM’ye gönderilmeyen göre, sözleşmelerin imzalandığı tarihte, 6428 sayılı Sağlık Bakanlığı’nca Kamu Çelişkilerin altı çizildi kin sözleşmelerin Ek6’da yer alan tahkim yerinin Londra olduğuna dair hük ve kamuoyuna açıklanmayan Sayıştay Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılma Raporda bu durum şöyle eleştirildi: mün, o tarihte yürürlükte olan kanun Başkanlığı’nın “şehir hastaneleri”ni de sı Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesi “Buna rağmen aynı hüküm 9 Mayıs hükmüne ve halen yürürlükte olan yö kapsayan denetim raporunu ele geçirdi. nin (11) fıkrası, “Sözleşmenin uygulan 2014 tarihinde yayımlanan ‘Sağlık Ba netmelik hükmüne aykırı olduğu de Varlıklar kaydedilmedi ması sırasında taraflar arasında doğa kanlığınca Kamu Özel İşbirliği Mode ğerlendirilmektedir.” Raporun en dikkat çeken bölümleri, şehir hastanelerini inşa ederek işletmesini alan şirketle yapılan sözleşmedeki “usulsüzlükler” oldu. Raporda, hizmete giren şehir hastanelerine ait varlık ve yükümlülüklerin kayıt edilmediği, devlet tarafından şirkete yapılan “kira ödemelerinin hatalı muhasebeleştirildiği” ve “muhasebe içi envanter işlemlerinin yapılmadığı” vurgulandı. Raporda, muhasebe kayıtlarının, mevzuata uygun yapılmaması sonucunda; aktif mahiyetteki 25 Maddi Duran Varlıklar ile pasif mahiyetteki 30/40 Kısa/Uzun Vadeli İç Mali Borçlar hesap grupları ve faaliyet sonuçları hesaplarının, “gerçek ve fiili durumu göstermediği”ne dikkat çekildi. Bakanlık gizledi Raporda, bu hastanelere ait sözleşmelerde atıf hataları yapıldığı, mahiyeti belirsiz hükümler bulunduğuna işaret edildi. Şehir hastanelerinin yapım işleri ve işletme döneminde hizmet alımlarının Kamu İhale Kurumu’ndan muaf tutulduğu anımsatılan rapora göre, şehir hastaneleri sözleşmesi, ana metin ve 30 adet ekten oluştu. Sayıştay, raporunda şehir hastanelerine dair sözleşmelerin işletilmesinin Kamu Hastaneleri Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu hatırlatıldı. Bu çerçevede TKHK’den şehir hastanelerine ait sözleşme ve eklerini talep ettiğini belirten Sayıştay, kurumun söz konusu dokümanların örneklerini sınırlı şekilde sunabildiğinin altını çizdi. Raporda “Bu nedenle, söz konusu eksik bilgi ve dokümanların temini Sağlık Bakanlığı’ndan yazılı olarak talep edilmiş ancak yanıt alınamamıştır” notu düşüldü. Sözleşmede belirsizlik Kamu Hastaneleri Kurumu’nda bulunan sözleşme ile şehir hastanesindeki sözleşme örnekleri arasındaki farklılıkların neler olduğu anlatılan raporda, TKHK tarafından denetim ekibine sunulan Yozgat Şehir Hastanesi’e ait sözleşme nüshasında 66 ve 67’nci maddelerinin yer almadığı, ancak mahallinde temin edilen sözleşme nüshasında bu maddelerin bulunduğu ifade edildi. Mahallinden temin edilen Yozgat Şehir Hastanesi’ne ait sözleşme örneğinde, 66’ncı maddenin “Masraflar ve Giderlere” ilişkin olduğu, 67’inci maddenin ise “Uygulanacak hukuk”u düzenlediği ifade edilen raporda, “Denetim ekibine sunulan sözleşme nüshası ile mahallinde bulunan sözleşme nüshasının farklı olması, hangi sözleşmenin uygulamaya esas olduğu konusunda belirsizliğe sebep olmaktadır” denildi. Sözleşmede değişiklik prosedürünü düzenleyen Ek22’nin madde metinle Sağlık alanındaki demokratik kitle örgütleri, şehir hastanelerini, ‘hastaneden çok AVM’ gibi inşa edilmesiyle eleştiriyor. Ulaşım da bir diğer sorun. rinde hatalı atıflar bulunduğu belirtilen raporda, ekler arasında tutarsızlıklar bulunduğu, “Söz konusu Ek’in 1’inci bölümünde “nitelikli değişiklik” tanımında yer alan “Sözleşme’nin 32.4’üncü maddesi uyarınca Yöntem Beyanları’ndaki herhangi bir revizyon nitelik değişimi olarak değerlendirilmeyecektir” ifadesi ile neyin kastedildiği tam olarak anlaşılamadığı ifade edildi, “Değişiklik prosedüründe bu şekilde belirsizlikler oluşu, sözleşme değişikliklerinde hukuki ihtilaflara sebep olabilir” denildi. İdareden habersiz Raporda, şehir hastanelerine ilişkin ihaleler bitip sözleşmeler imzalandıktan sonra sözleşmede, sözleşme eklerinde ve sözleşme bedelini oluşturan unsurlarda yapılan değişikliklerin yetkili makamlar tarafından yapıldığının ve usulüne uygunluğunun tespit edilemediği anlatıldı. Şehir hastaneleri sözleşmeleri ile uygulamadaki sözleşmelerin farklı olmasının sebebinin de sonradan sözleşmelerde yapılan bu değişikliklerin olduğunu tespit eden Sayıştay, bu konuda bakanlıktan yanıt istedi. Sayıştay, bu talebi sırasında Bakanlık ile “Sözleşmelerin ihale sonuçlandırıldıktan sonraki halleri, şu anda uygu lanmakta olan halleri ve bu iki hal arasındaki dönemde yapılan değişiklikler idareden yazılı ve sözlü olarak istenmesine rağmen cevap alınamamıştır” bilgisini paylaştı. Şartnameleri de sakladılar Faaliyette bulunan şehir hastanelerine ilişkin olarak çeşitli tarihlerde imzalanan sözleşme ve eklerinin, 26 Ağustos 2014 tarihinde toplu olarak tadil edildikleri ve bu değişiklikten bağımsız olmak üzere başka tarihlerde de değişikliklere uğradıklarının anlaşıldığı aktarılan raporda, değişiklikler şöyle açıklandı: “Sözleşme kapsamında yapılacak ödemelerin yöntemini belirleyen sözleşme ekli ‘ödeme mekanizması’ başlıklı Ek18’de yapılan tadil veya tadiller sonucu, sözleşme kapsamında yapılacak ödemelerin hesaplama yöntemlerine ilişkin esaslı değişikliklerin yanı sıra, ihale kapsamındaki isteklilerin teklif unsurlarından olan ‘toplam sabit yatırım tutarı’, ‘Kullanm bedeli’ ve ‘hizmet ödemeleri’ne esas tutarlarda da değişiklikler yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda sayılanlar dışında hangi unsurlarda değişiklikler yapıldığı ise, idareden istenen belgeler denetim ekibine teslim 25 yıl boyunca hasta garantisi “Sağlıkta devrim” yaptıklarını iddia eden iktidar partisi, 2013 yılında yüzde 70 dolulukla “hasta garantisi” vererek şehir hastaneleri projesini yürürlüğe soktu. Şehir hastanelerinin, kamuözel işbirliğiyle yapişletdevret modeliyle yapılması için 21 Şubat 2013’te Meclis’ten kanun çıkarıldı. İhaleyi alan şirket, şehir hastanesini yaptıktan sonra 25 yıl boyunca işletecek, devlet de bu kapsamda şirkete kira ve ayrıca hizmet bedeli ödeyecek. 25 yılın ardından şehir hastanesi kamuya devredilecek. Şu ana kadar 4 şehir hastanesi açıldı. Bunlar; Isparta, Mersin, Adana, Yozgat şehir hastaneleri. Otel konforunda denilerek açılan hastanler şehir dışına inşaa edildi. Bu nedenle hastalar için ulaşım eziyete dönüştü. Yaklaşık 30 şehir hastanesi daha açmayı planlayan hükümet, 2018 yılı içinde Kayseri, AnkaraBilkent, Manisa, Elazığ ve Eskişehir’deki hastanelerini faaliyete geçirecek. 2020’ye kadar da AnkaraEtlik, Konya(Karatay), Bursa, Kütahya, Tekirdağ, Gaziantep, İzmir Bayraklı, İstanbul Başakşehir ve Sancaktepe ile Şanlıurfa şehir hastanelerinin faaliyete geçmesi planlanıyor. edilmediği için tespit edilememiştir.” Sözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin olarak, ihale ilanının yapıldığı tarihte bir mevzuat hükmü bulunmadığına dikkat çekilen raporda, “Bu nedenle sözleşmelerde değişiklik yapılmasına ilişkin usul ve esasların ihale şartnamelerinde yer aldığı düşünülmekte ise de şartnamaler istenmesine rağmen denetim ekibine teslim edilmediği için sözleşmelerde yapılan değişikliklerin usulüne uygun olup olmadığının tespiti yapılmamıştır” tespitine yer verildi. İdare aleyhinde değişiklik uyarısı Şehir hastanelerine ait sözleşme ve eklerinde, ihale bitip sözleşme imzalandıktan sonra yapılan bazı değişikliklerin idare aleyhinde olduğu belirtilen raporda, “ihale tarihinde yürürlükte olmayıp şu anda yürürlükte olan mevzuata aykırı bazı sözleşme hükümlerinde ise idarenin değişiklik yapma hakkını kullanmadığı değerlendirilmektedir” denildi. Bu konuda şu tespitlere yer verildi: “Personel giderlerinin, toplam maliyet içerisinde az yer kapladığı, hizmetler için ödenecek fiyat farkının, yurtiçi fiyat endeksleri yerine, yurtiçi fiyat endeksleri ile asgari ücret artış oranından fazla olanı üzerinden hesaplanması yönünde bir değişiklik yapıldığı görülmektedir. Şehir hastaneleri sözleşme ve eklerinde, fiyat farklarının hesabına asgari ücret değişim oranının da etkisi olduğuna dair bir hüküm yokken, mahallinde yapılan denetimlerde, asgari ücretin de fiyat farkı hesabına etkisinin olduğu bir yöntem kullanıldığı görülmüştür. Sorumlulara konunun sorulması üzerine, sözleşme eklerinde, bazı hizmetlere ilişkin fiyat farklarının hesabında, yurtiçi fiyat endeksleri ile asgari ücret artış oranından yüksek olanının dikkate alınacağı yönünde değişiklik yapıldığı bilgisi denetim ekibine aktarılmıştır. Bedeli parça başı hesaplanan çamaşırhane, yemek hizmetleri ve atık yönetimi gibi hizmetlerde fiyatlamaya esas parçala rın maliyetinin sadece belli kısmını oluşturan asgari ücretin fiyat farkının tek unsuru olarak dikkate alınması sakıncalıdır. Özellikle TPN ve HBYS gibi teknolojiye dayalı ve ağırlıklı olarak makine ve teçhizatların kullanıldığı, personel giderinin hizmet bedeli içinde az yer kapladığı hizmetler ile temizlik hizmetinde olduğu gibi, malzemeler içinde de ödeme yapılan hizmetlerde kullanılan malzemeler için de asgari ücret oranında fiyat farkı hesaplanması hakkaniyete aykırı olduğu gibi sözleşme taraflarının çıkarlarının dengelenmesi açısından da tutarsızlık arz etmektedir.” l ANKARA SÜRECEK Bilmediğimiz bir şey mi var? Dip dalgası sorunu Seçimler beklenmedik bir sonuç üretir mi? Yani anketlerde görmediğimiz, sahada kesin bilgi ile doğrulatamadığımız, mesela bir “dip dalga” hareketi ve sandıktan çıkacak sonuçları? Zor bir soru, epey nesnel bir fotoğraf elde etmeye çalışarak bunu okura yansıtan bir analizci için hele çok zor ve spekülatif. Bunu yapanlar var; atma Recep denmesine aldırış etmeden, ilk turda İnce’nin kazanacağını, AKP’nin yüzde 35’lere düşeceğini yazanlar var. Fakat ilginç bir şekilde bu görüşün de okurlar arasında alıcısı var. Burada arzuların gerçekleşebilecek gibi savunulduğu bir durum ortaya çıkıyor. Mesela “MHP yüzde 10’un üzerinde oy alacak” diyenler olduğu gibi. Göremediğimiz dip dalga mı? Yeniden sorayım, yine de görmediğimiz bir muhalif dip dalga, merkezi tüm kestirimleri hallaç pamuğu gibi atabilir mi? Mesela İngiltere’de 2015 seçimlerinde tüm anketler önemli ölçülerde yanılmıştı! Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar yandaşlarında RTE’nin ilk, olmazsa ikinci seçimde kazanacağı görüşü yaygın. Muhalefet veya demokrasi cephesinde ise İnce ile yüzde 50’nin yakalanabileceği, Meclis’te ise HDP ile çoğunluğun kesin sağlanacağı görüşü var. Önce, eldeki verilerden yola çıkalım: l İktidar iniş yolunda. Oy kaybedecek. Bu kesin gibi. 7 Haziran 2015’te yüzde 41’in altına indi. 6 ay sonra yapılan 1 Kasım’ı es geçelim, çünkü ülkede iktidarın yarattığı olağanüstü durumun sonucudur yüzde 49 üstü. Referandum sonuçları ise 1 Kasım seçimlerinin düzeltmesidir. AKP+MHP, yüzde 1 kadarı şaibeli görülen yüzde 51 ile geçmiştir. AKP’nin oyunun yüzde 4243 olarak gerçekleştiği kestiriliyor. Başkanlık referandumuna evet oyu oy verirken seçmen, AKP+RTE’ye oy verdi (+MHP). Yani yüzde 51’nin içinde RTE’ye verilen oy da vardır. Sonuç: AKP oyu düşme eğilimindedir. l Düşüş bu seçimlerde de sürecek mi? Büyük olasılıkla. Anketler öyle diyor. AKP oy oranı yüzde 341 arası gibi. Bu doğal gözüküyor. Çünkü bu partiden oy kopartacak iki parti var sahada: İyi Parti ve Saadet Partisi. İlki yüzde 2, ikincisi yüzde 1 oy koparsa, AKP’yi yüzde 40’ın altına çekebilir. l AKP’nin yüzer – gezer oyları çekemeyeceği ve bunların artık adreslerinin bulunması. l Düşüşü destekleyecek başka veriler var: Ekonomi. Doların fırlaması. Yoksulluğun daha görünür kılınması ve seçimlerde yemek paketleri ve altın dağıtımlarıyla bir kesim seçmenin kandırılamayacağı. Ve seçim sonrası kaçınılmaz olarak halkın ek vergilerle daha da soyulacağı gerçeği. l 16 yıllık iktidarın yıprandığı gerçeği. AKP’ye oy veren seçmenin bir kesiminde yorgunluk ve bıkkınlık görüntüleri, bunun miting meydanlarına ve sokak sohbetlerine yansıması. l Adaletsizliğin, yargının tarafgirliğinin, adam kayırmanın daha geniş ölçüde seçmen tarafından kabul edilir olması. Dahası AKP’lilerce de dile getirilmesi. Tek adamın her şeye karar vermesine itirazların artması. Tüm bunların yansımalarını iktidarın mitinglerinde görüyoruz. Moralleri bozuk Ayrıca RTE mitinglerindeki morallere yansıyor durum. Bir çöküş var. Millete vaat ettikleri “millet parkları” dışında bir şey yok. Reklamlarına bakın, başörtüsü hikâyeleri, güçlü millete güçlü başkan teraneleri falan... Hep bitmiş geçmiş, gelecek yok! RTE’nin  İstanbul’da “mahalle başkanları”yla toplantısında HDP’lilerin saptanarak oy kullandırılmamasını ve sandık yönetiminin ele geçirilmesini isteyen konuşmaları, iktidarın içine düştüğü vahameti gösteriyor. İlginç olan, bizzat Cumhurbaşkanı’nın bunu ortalıkta yapması! İktidar paydaşları özel sohbetlerde, ilk turda cumhurbaşkanı seçilemeyecek, ama ikinci turda alırız, diyor. Meclis’te ise çoğunluğun muhalefetin eline geçeceğini görmeleri...(*) Büyük düşüş beklenmeli mi? Tüm bunlardan sonra gelelim dip dalga meselesine. Bir iniş olacak, bu iniş merdivenin bazı basamaklarının kırılmasıyla bir çöküşe dönüşür mü? İşte dip dalga tartışması burada devreye giriyor. Halkta, büyük düşüşü görmemizi engelleyecek bir “saklama” mı var, veya bizde “görememe” mi? (*) Seçim sonrası, iktidarın en önemli araştırma reklam şirketi AndyAr’ı devralacağım yolunda, CNNTürk’teki tartışmada RTE’nin yüzde 55 oy olacağını söyleyen Faruk Bey ile girdiğimiz iddia, birden beni şirket sahibi yapacak gibi! Faruk Bey’den ricam, şirketi içini boşaltmadan teslim etmesi! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle