23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Mayıs 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET haber 7 Bilal’in yöneticisi AKP’den aday adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetici si olduğu TÜGVA’nın Gaziantep İl Başkanlığı’nı yürütürken AKP’li bele diyenin özel kalemine memur olarak atanan 27 yaşındaki Mahmut Burak Kızıelma’nın “memur luk mesaisi” 5 ay sür dü. Gaziantep Şahin bey Belediyesi’ndeki görevinden istifa eden Kızılelma, AKP’den AYKUT KÜÇÜKKAYA Gaziantep milletvekili aday adayı oldu. TÜGVA’nın (Tür kiye Gençlik Vakfı) genel başkanlı ğını Bilal Erdoğan’ın arkadaşların dan İsmail Emanet yapıyor. Bilal Er doğan da vakfın yüksek istişare he yetinde yer alıyor. Erdoğan ailesinin TÜRGEV’den sonraki gözdesi olan TÜGVA 2015’le birlikte atağa geçti. Kanlı darbe girişimine kalkışan ce maatin etkin alanlarından biri olan Türkçe Olimpiyatları’na karşı ‘Ulus Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sında yöneticiyken 5 ay önce memurluğa atanan 27 yaşındaki Mahmut Burak Kızılelma, şimdi de siyasete girmek istiyor lararası Öğrenci Buluşması’nı düzenlemişti. 5 ay sonra istifa TÜGVA’yla ilgili tartışma yaratacak bir gelişme 2017 yılının aralık ayı başında Gaziantep’te yaşandı. TÜGVA Gaziantep İl Temsilcisi’nin Şahinbey Belediyesi’ne memur olarak atanması CHP ile AKP arasın ‘Merve Öğretmen’in ne günahı vardı?’ Kızılelma’nın belediyedeki işine göstermelik olarak geldiğini söyleyen CHP’li meclis üyesi Uğur Kalkan istifayı şu sözlerle değerlendirdi: “‘Üniversite mezunu dahi olmayan bu kişiyi hangi özelliğe dayanarak memur olarak atadınız? Her talep edeni ve TÜGVA Yüksek İstişare Heyeti’nde veya farklı yerde tanıdığı olan herkesi memur olarak atayacak mısınız’ diye sorduğum, Şahinbey Belediye Başkanı’nın teveccühü ile devlet me muru yapılan bu kişi şimdi de belediyedeki görevinden istifa etti, AKP’den milletvekili aday adayı oldu. Daha geçtiğimiz günlerde ataması yapılmayan öğretmen Merve Çavdar intihar etti. Yüz binlerce kişi atama bekliyor. Bu pırıl pırıl gençlerin günahı ne? TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu’nda tanıdıkları olmaması mı? Bu işlere imza atanları vicdanları ile muhasebe yapmaya davet ediyorum. En büyük mahkeme orası çünkü.” da krize neden olmuştu. CHP’nin eleştirilerine AKP’li Şahinbey Belediyesi Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, “Kurumun takdiri. Kanunsuz bir işlem söz konusu değil” açıklama sıyla yanıt vermişti. Ataması tartışma yaratan Kızılelma’nın memurluk hikâyesi 5 ay sürdü. Memurluktan istifa eden Kızılelma AKP’den milletvekili aday adayı oldu. CHP’Lİ BARIŞ YARKADAŞ: Akar, Gül’e muhtıra vermiştir CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Abdullah Gül’e “muhtıra verdiği”ni belirterek, “Saray muhtırası, seçimlere gölge düşürmüştür” dedi. Yarkadaş, MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye de tepki göstererek “Seçmeni tehdit ediyor” ifadesini kullandı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yarkadaş, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde 148 gazetecinin tutuklu olduğunu, gazeteci milletvekili Enis Berberoğlu’nun da 321 gündür haksız ve hukuksuz biçimde cezaevinde tutulduğunu söyledi. ‘Siyasette kara bir leke’ Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gerçekleştirdiği görüşmeyi de TBMM’ye taşıdığını anlatan Yarkadaş,“ Abdullah Gül, seçimlere Saadet Partisi’nin adayı olarak girmemesi için uyarılmış ve kendisine Genelkurmay eliyle muhtıra verilmiştir. Görüşmenin üzerinden on gün geçmesine rağmen, konunun muhatapları susuyor ve muhtırayı unutturmaya çalışıyor. Biz, siyaset tarihimize kara bir leke olarak sürülen bu muhtırayı unutturmayacak ve AKP’nin askerin arkasına saklandığını her yerde anlatacağız” dedi. Emekli Sayıştay Hâkimi Perihan Pulat’a yönelik polisin sert müdahalesini de eleştiren Barış Yarkadaş,“İşini, ekmeğini istemek, KHK’ye itiraz etmek ağır bir bedel gerektiriyor. İktidarı kaybetme korkusu yaşayan AKP, emrindeki polisleri, kaymakamları, valileri ve Emniyet müdürlerini muhalefeti sindirmek için kullanıyor. Pulat’a işkence yapanların hesap vermesi için mücadele edeceğiz. Bu tablo karşısında vicdanınız hiç mi sızlamıyor? Ankara’nın Perihan Abla’sına yapılan işkence vicdanlarınızda hiç mi yankı bulmuyor?” diye konuştu. l Haber Merkezi DirenciniPOLİSİN DARP ETTİĞİ 75 YAŞINDAKİ PULAT, HESAP SORACAK kıramadılar aGyüavketanldikukraanmPeuralastı’ıgaörrküandtaünleitritniğdiegsöivrüillübyiropro. lisin, Yüksel caddesi’nin ‘Perihan Teyze’si 75 yaşındaki emekli hâkim Perihan Pulat, Ankara’da ilerici kamuoyundan herkesin tanıdığı bir isim. Yıllardır birçok eylem, etkinlik ve anmalarda, evinde yaptığı dövizlerle en önde yer alan Pulat, Yüksel Caddesi müdavimlerinin ‘Perihan Teyze’si. Kızılay Yüksel Caddesi’ndeki 1 Mayıs etkinliğine polis ekiplerinin saldırdığı ana dair video görüntüleri ortaya çıktı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde polisin küçük kalabalığa önce tazyikli su sıktığı görülüyor. Ardından aralarında sivil polislerin de olduğu ekibin, kaçmayan ama sadece caddede dikilen yurttaşları ittiği görülüyor. 75 yaşındaki Perihan Pulat’ın da ayakta durduğu sırada genç bir sivil polis tarafından yere, kafası demir parmaklıklara gelecek şekilde nasıl fırlatıldığı görüntülerden seçiliyor. ‘Ölsek de kalsak da!’ Yüksel’deki saldırıya ilişkin dün Ankara Tabip Odası’nda İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası yöneticilerinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Pulat, o dehşet anlarını anlattı. Hiçbir uyarı olmaksızın, ‘saçaklı polis’ diye betimlediği bir polisin kendisini yere savurduğunu ve kafasını sert bir şekilde yere çarptığını anlatan Pulat, şunları söyledi: “Ölsek de kalsak da direnerek halkların nasıl barış getirdiklerini, nasıl emeğin iktidarını sağlayacaklarını, emekçilerin ürettiklerini tükettikleri bu dünyaya gideceklerini göreceğiz. Biz çok uzun zamandır bir mücadele veriyoruz, kimse merak etmesin, yaşıma bakmayalım, 100 yaşımıza kadar yaşayıp, güzel günleri göreceğiz. Bütün yoldaşlarımıza, bedenini ortaya koyan yoldaşlarımızla, yüreğimizle, inancımızla ve tüm dünya emekçilerini kucakladığımız için hep beraber evrensel olarak mücadeleyi sürdüreceğiz. Son nefese kadar.” İHD Yönetim Kurulu üyesi Dr. Nihat Bulut da saldırıda Pulat’ın kafasından ciddi şekilde yaralandığının bilgisini vererek, “Perihan Pulat’ın alnında oluşan belirgin kan toplanması, yüzünün çeşitli bölgelerinde ve her iki göz çevresinde oluşan şişme ve morarmanın şiddetli bir darp sonucu meydana geldiği aşikardır. Di ğer yandan Gülnaz Bozkurt’un saçlarının şiddetle çekilmesine bağlı olarak kafa üst kısımda saçlı deride saçların bölgesel kellik oluşacak şekilde köklerinden sökülmüş olduğu tespit edilmiştir. Nazan Bozkurt’un yüz bölgesinde ve sağ gözünde morarma oluşmuştur” bilgisini verdi. 1 Mayıs kutlamalarının ardından dağılmakta olan grubun, hiçbir uyarı yapılmadan, Maltepe katlı otoparkı önünde polis şiddetine maruz kaldığına işaret eden Bulut, “İki kişi darp edilip, yakın mesafeden biber gazı sıkılarak gözaltına alınmış, gözaltı aracı içine de biber gazı sıkılmıştır. Duruma tepki gösteren kişiler de saldırıya uğramış, bir kişi bizzat polis amiri tarafından tokatlanmış ve hırpalanmıştır. Ne kadar zorlaştırılırsa zorlaştırılsın, takipçisi olacağız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Suç duyurusunda bulundular Yüksel’de polis şiddetine maruz kalan Perihan Pulat, Acun Karadağ, Nazan Bozkurt ve Gülnaz Bozkurt, dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Pulat, dilekçesinde, “Kontrol edebileceği eylemi bile isteye işkenceye dönüştüren Güvenlik Şube polisleri, Çevik Kuvvet polisleri, Ankara Valisi ve talimatı verenlerden, özellikle yüzümü tanınmaz hale getiren beni ittiren polisten şikâyetçiyim” derken, Acun Karadağ ise, dilekçesinde “Polisler kalbimde pil olduğunu bildikleri halde bu saldırıyı yaptılar. Suyun şiddeti ile ölebilirdim” ifadelerini kullandı. Deran, annesini istiyor Ayşe Öğretmen hapishaneye bebeğiyle girmişti. SEYHAN AVŞAR Öğretmen Ayşe Çelik, Beyaz Show’a telefonla bağlanarak “Çocuklar ölmesin” dediği için 14 gündür Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu. İki, üç kişinin aynı ranzada uyuduğu, 30’u aşkın kişiyle aynı koğuşta kalan Ayşe Öğretmen, birçok besine alerjisi olan altı aylık bebeğini, cezaevi koşullarından etkilenmemesi için annesine emanet etmek zorunda kaldı. Deran bebeğe, 51 yaşındaki tansiyon ve şeker has tası olan anneannesi bakıyor. Anneanne, “Deran altı aylık ama annesini tanıyor. Annesinin yokluğunu hissediyor. Bu nedenle huysuzlanıyor. Birkaç gündür sürekli ağlıyor” dedi. ‘Biberona alışık değil’ Deran bebeğin her gün annesi ile görüştüğünü aktaran anneanne, “Deran’ı cezaevine götürüp gardiyanlara teslim ediyoruz. Gardiyan ise Ayşe’ye teslim ediyor. Kısa süre sonra ayrılıyorlar” diye konuştu. Torunun cezaevinden eve getirilmesinin ardından tüm kıyafetlerinin kaynatılarak yıkandığını aktaran anneanne, “Deran’ım bağışıklığı zayıf bir bebek. Mikrop kapmasın diye cezaevi dönüşü tüm kıyafetlerini kaynatarak yıkıyorum. Ancak son biriki gündür çok rahatsız. Zaten her şeyi yiyemiyor. Biberona alışık değil” diye konuştu. Ayşe Öğretmen’in, kızıyla cezaevinde ilk buluştuğu gün gözlerinin dolduğunu söyleyen anneanne, şöyle konuştu: “Ayşe’me dedim ki ‘Ben sana söz verdim. Ağlamayacağım. Sen de ağlama.” l İSTANBUL Vahşiydi Sırtlanlaşıyor Sureti haktan görünen vahşi kapitalizm sırtlanlaşma eğiliminde. Bu eğilimin politikaya yansıması ise işçilere, emekçi halka yeni dayatmalar şeklinde kendini gösteriyor. Erinç Yeldan yazdı, yinelemekte, sık sık anlatmakta, uydurma kavramlarla benimsetilmesine karşı çıkmakta büyük yarar var. Yarar var, çünkü bizim ülkemizde yaşanan süreçlerle de yakında ilişkilidir. Dünya Bankası taslak raporu bu sırtlanlaşmayı tanımladı. Kısası şöyledir: Teknolojik gelişmelere uygun toplumsal ilişkilere ayak uydurmak zorundasınız, ayak uydurmazsanız, uydurulacaksınız. HHH Küresel sırtlan kapitalizminin politikasının ülkemize yansımasını, iktidar partilerinin demagojik sözlerinde, küstah çıkışlarında da görebilirsiniz. Şimdi bakmayın siz bol keseden bayramda seyranda 1000 TL ikramiye havucuna, arkadan gelen ağırdır ve örneğin Olağanüstü Hal’in en temel işlevinin işçilerin, emekçilerin isteklerine set çekmek olduğu, en yetkili ağızlardan, sermaye sınıfına, doğrudan, aracısız duyurulmuştur: OHAL grevleri durdurmak, konuşanı susturmak içindir. HHH “Grevlerin durdurulması” ile “konuşanların susturulması” birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Kimler susturuluyorsa, onları içeri tıkan irade, hak aramaktan vazgeçmelerini istiyor onlardan. Vazgeçmeyenin, iş istemekte, eski işine geri dönmekte ısrar edenlerin, onları yazanların, çizenlerin, desteklemek için sokağa çıkanların halinin ne olacağını, özellikle işçilerin bayramında 75 yaşındaki emekli hâkim Perihan Hanım’ı başkent Ankara’nın merkezinde döverek gösterdiler. Demek ki sırtlan kapitalizminin koruyucuları ilkesel davranıyor, seçim zamanlarında, işçi bayramında bile “susmayanı susturmakta kararlı olduklarını” gösteriyorlar, HHH Küreseldir bu durum. Yineleyelim, Erinç Hoca’nın yazısından aktaralım, “teknolojik gelişmelerle birlikte toplumsal ilişkilerin de dönüşüme uğramakta olduğunu...” saptıyor dünyamızın bankası ve diyor ki “iş yaşamının da üretim sürecinde yaşanan bu değişimlere uyması gerekmektedir...” Sık sık karşımıza çıkan ülkemize bile gelen hani şu bir ara yanlışlıkla “insanları yok etmeyi düşünüyorum” deyiveren akıllı Sophia’ya sorsaydık keşke “nasıl olacak bu iş” diye. “Geçimlik düzeyde vatandaşlık ücreti yani ‘açlık parası’ alacak, sesinizi kesecek, işiniz varsa şükredecek, 7 milyonluk işsizler ordusunun eriyseniz bekleyecek, zinhar ayağa kalkmayacak, direnmeyecek, grevmrev düşünmeyeceksiniz” der miydi? HHH İşçi sınıfının giderek yok olduğu, olacağı, gelişen teknolojilerin emekçi sınıflara gereksinimi ortadan kaldıracağı propagandaları tutmadı. İşçilerin emekçilerin sayısı 21. yüzyılın başında 3 milyara ulaştı. İşsizlerin oranı yüzde 7’yi buldu. Sırtlan kapitalizmi de yedek işçi ordusunu eski görevine çağırdı. Kriz teorisyenleri “işi olan işine sarılsın, ücret artışı talebinde bulunmasın” buyurdu. Peki, bu duruma boyun eğmeyen, fabrika kapısına “grev” yazan ne yapacak? “Dönüşüme uğrayan iş ilişkilerini’ kavrayamayan, “yönetişim” gibi pek hoş, pek tatlı Dünya Bankası kavramlarına öfkeyle bakanlar ne yapacak? HHH Onların aslında yapacak işleri çok. Son 1 Mayıs’ta dünya çapında görüldü, söyleyecek sözleri de varmış. Sırtlan kapitalizminin “bundan sonra böyle olacak” dayatmalarına “hayır öyle olmayacak, artık dünyayı yönetmez olduğunuzu çok uzak olmayan bir erimde anlayacaksınız. OHAL’lerinizi sürdüremeyecek, otoriter rejimlerinizi ‘doğal yönetim biçimleri’ olarak onaylatamayacak, zorbalığa rızamızı alamayacaksınız” dediklerini duymadınız mı? HHH Ben duydum, özetle söyledikleri şudur: “Çok uzaklarda değil, tarihin çöplüğü.” Başkan ‘gündemde değil’ derken AYM reddetmiş Ayşe Öğretmen’in avukatı Mahsuni Karaman, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptıkları bireysel başvurunun 20 Nisan tarihli kararıyla reddedildiğini önceki gün duyurdu. 23 Nisan resepsiyonu sırasında AYM Başkanı Zühtü Arslan, gazeteciler kendisine AYM’nin Ayşe Öğretmen başvurusunu gündeme alıp almadığı sorulduğunda, başvurunun gündeme alınmadığını söyleyerek, “Haberler doğru değil. Şu anda da gündemde değil” demişti. Böylece AYM’nin, Arslan bu açıklamayı yapmadan 3 gün önce başvuruyu gündeme alıp reddettiği ortaya çıktı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle