23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Mayıs 2018 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN Elçilerden net mesaj Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor? Dün “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” idi. Yokluğu vesilesiyle, basın özgürlüğünün değer ve önemi hakkında hep beraber düşünmemiz için fırsat sunan bir gündü... Basın özgürlüğü alanında yıllardır istikrarlı biçimde gerilediğimizi her sene günü geldiğinde hatırlattığımız anlamlı bir tarih, 3 Mayıs. Misal, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 24 Nisan’da açıkladığı 2018 dünya basın özgürlüğü klasmanı... Türkiye 180 ülke arasında 53.50 kötü puanla 157’nci sırada yer aldı. Ülkemiz geçen yıl 52.98 kötü puanla 155’inciydi. Bir yılda iki sıra aşağıya indik, düşmeye devam ettik. Altımızda Kazakistan, üzerimizde Ruanda bulunuyor. Bu, Ruanda’daki basın özgürlüğünün bizimkinden daha az kötü durumda olduğu anlamına geliyor. RSF puanlamasını “0” ile “100” arasında yapıyor. Sıfır puan basın özgürlüğünde kusursuzluğu, “100” ise en kötü durumu gösteriyor. Türkiye, RSF’nin “zor durumdaki ülkeler” kategorisinde sondan ikinci. Haritadaki rengi kırmızı. Basın özgürlüğünde alarm verdiği için böyle kızaran 48 ülke var. Haritada “siyah”la boyanmış “çok vahim durumdaki ülkeler” ligine düşmemize bir basamak kalmış. Bu hızla gidersek seneye rengimiz kararır. Dünyanın dibinde, çok vahimden “en çok vahim”e doğru Burundi, Irak, Mısır, Libya, Azerbaycan, İran, Özbekistan, Somali, Suudi Arabistan, Küba, Çin, Suriye ve Kuzey Kore gibi toplam 21 ülke sıralanıyor. İktidar basın özgürlüğünü yok etmekte o kadar ileri gitti ki, medya modelini örnek aldığı otoriter Rusya’nın bile gerisine düşürdü Türkiye’yi. Gaz ve petrol rantıyla sübvanse edilen Kremlin medyası haricindekilere yaşam hakkı tanınmayan Rusya, RSF’nin klasmanında 148’inci sırada, “zor durumdaki ülkeler” liginde Türkiye’nin dokuz sıra üzerinde. Türkiye’de tüm medya endüstrisine devlet parasıyla el konuldu. Burada değirmenin suyu Rusya’daki gibi yeraltından fışkırmıyor, kamu kaynaklarından geliyor. Türkiye’yi yönetenler basın özgürlüğünü katletmekte o kadar ileri gittiler ki, güya referans aldıkları “üstad”ları Kısakürek’i bile geride bıraktılar. Kısakürek, bugün en güçlü ağızdan atıfta bulunulan “İdeolocya Örgüsü” adlı totaliter distopya metninde basın özgürlüğünü “milli ve içtimai bir felaket” olarak nitelendirir ve “Büyük Doğu nizamının serbest basına tahammül edemeyeceğini” söyler... İktidar da serbest basına tahammül edemediğini gösterdi ve onu birkaç mecradan ibaret bir bakiye haline getirene kadar küçülttü. Lakin bu iktidar Kısakürek’ten daha da insafsızmış. “Üstad”ları, İdeolocya Örgüsü’nde “Her nev’iyle matbuat, meşru ölçüde ve gerekirse en ağır üslup içinde, yalnız şahsi tenkid yolundadır ki, yüzde yüz hür ve serbesttir. Bu noktadaki ‘şahıs’ mefhumuna (...) Başyüceye kadar her ferd dahildir. (...) Büyük Doğu nizamında, başta devlet reisliği, hiçbir makam ve fert, mevcut tenkit ve yerinde isnat hürriyetine karşı imtiyaz sahibi değildir” der. Bugünkü rejimde “devlet reisi”ni Kısakürek’in izin verdiği üslup dairesinde eleştirdiğiniz zaman hapsi boyluyorsunuz. Sanılmasın ki basın özgürlüğünde düşürüldüğümüz son noktadayız; dibi olmayan bu memlekette serbest olan düşüştür. İktidardan herhangi bir beklentimiz kalmış olamaz ama toplumun farklı kesimleri basın özgürlüğüne sahip çıkmaya başlarsa belki bu düşüşe karşı bir direnç meydana getirebilirler. Bunun da bir önşartı var: Mesleğini bihakkın ifa etmekten başka bir önceliği olmayan gerçek gazetecileri ve gazeteciliği herhangi bir siyasetin veya siyasi duruşun temsilcileri olarak görmemek... Gazetecileri, meslek disiplini içinde kalarak yazdıkları haberler ve yaptıkları yorumlar nedeniyle olumsuz kodlamamak, karşıt siyasi ve ideolojik kutuplarda tanımlamamak. Bu çok zor biliyorum. Çünkü Türkiye’de gazetecilik demokratikleşme sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak serpilip gelişmedi, tam tersine iktidar mücadelelerinin bir parçası olarak algılandı. Dolayısıyla, kimi zaman iktidarlar, kimi zaman da muhalifler tarafından adeta düşmanlaştırıldık. Bu ülkede ezen ve ezilen, hemen her kesimin basın özgürlüğüne karşı gerçekte duyarsız olmasının nedeni bu. Ama demokrasi basın özgürlüğü olmadan olmuyor. Ve sorunlu demokrasimizi ortadan kaldıranlar önce basın özgürlüğüne saldırdılar, o halde önce basın özgürlüğünü düştüğü yerden ayağa kaldırmamız lazım. Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Ankara’daki Batılı diplomatik misyon mesajını Cumhuriyet’i ziyaret ederek verdi. Çok sayıda AB büyükelçisinin yanı sıra ABD, Kanada, Norveç, İsviçre gibi Türkiye’nin müttefiki olan ülkelerin diplomatları, Cumhuriyet Ankara Bürosu’nu toplu halde ziyaret etti. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, “Dayanışmamızı gösterebilmek için bu ziyaretimizi özellikle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne denk getirdik” derken, bir hafta önce cezaevinden çıkan Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da “Korkunun olduğu yerde hukuk ve adalet geçerli olamaz. Bizler de aldığımız cezalar nedeniyle korkuyoruz ama bir farkımız var. Bu korkudan daha büyük bir korkumuz var. Biz ona esir olmak zorundayız. O korkumuz da ‘halkı kandırmak, gazeteciliğe ihanet etmek ve tarihe kötü gazeteciler’ olarak geçmek” ifadelerini kullandı. Çok sayıda büyükelçi ve maslahatgüzarın yanı sıra Ankara’nın diplomatik misyonunu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül ağırladı. Gül yaptığı açılış konuşmasında bir sonraki buluşmanın Türkiye’de medyanın özgür olduğu bir günde gerçekleşmesini dilerken, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, şu mesajı verdi: “Bu ziyaretimizi basın özgürlüğü günü olan 3 Mayıs gününe özellikle denk getirdik ve dayanışmamızı gösterebilmek için özellikle sizin gazete Avrupa Birliği ülkelerinin büyükelçileri ve aralarında ABD’nin de olduğu çok sayıda ülkeden diplomatlar, ‘özellikle seçtik’ dedikleri Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Cumhuriyet’i ziyaret etti Büyükelçi ve diplomatları geçen hafta tahliye edilen Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ağırladı. BÜYÜK DESTEK Cumhuriyet’i ziyaret eden heyette; AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İrlanda, Estonya, Lüksemburg, Avusturya, Slovenya, Norveç büyükelçileri; ABD, Hollanda, Finlandiya, Danimarka, Hırvatistan, İsveç ve İsviçre maslahatgüzarları; Kanada, Portekiz, İngiltere, Yunanistan ve Bulgaristan’dan da diplomatlar yer aldı. nizi seçtik. Bugün sizi ziyaret edenler arasında sadece AB temsilcileri yok; ABD, İsviçre, Norveç’ten meslektaşlarımız da burada. Bu nedenle size sadece AB’nin desteğini değil bütün Batı’nın desteğini getirmiş olduk. Bugün basın özgürlüğü günü dolayısıyla dayanışma duygularımızı sunuyoruz” dedi. Büyükelçi Berger, AB Yüksek Temsilcisi Mogherini’nin basın özgürlüğü günü nedeniyle yaptığı açıklamayı da okuyarak, basın ve ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğuna dikkat çekti ve “ifade özgürlüğünün” birlik için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da özgürlüğünün birinci haftasında olduğunu anımsatarak, şunları söyledi: “Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü olması dikkate alındığında sizlerin ziyaretinin simgesel öneminin farkındayız. Bunu bizim gazetecilik anlayışımıza ve duruşumuza verilmiş çok önemli bir destek olarak görüyoruz.” Atalay, Cumhuriyet’e yönelik yargılamada iddianamede gösterilen man şetler ve haberler yerine, asıl olarak Cumhuriyet’in yayın faaliyetinin yargılandığına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de başka kesimler üzerinde olduğu gibi gazeteciler üzerinde de büyük bir baskı var. Büyük bir korku iklimi yaratılmış durumda. Korkunun olduğu yerde hukuk ve adalet geçerli olamaz. Bizler de aldığımız cezalar nedeniyle korkuyoruz ama bir farkımız var. Bu korkudan daha büyük bir korkumuz var. Biz ona esir olmak zorundayız. O korkumuz da ‘halkı kandırmak, gazeteciliğe ihanet etmek ve tarihe kötü gazeteciler’ olarak geçmek. Bu nedenle teslim olmuyoruz ve kendimizden emin olarak gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.” l ANKARA Belçika Büyükelçisi’nden Cumhuriyet’e ziyaret Belçika’nın Ankara Büyükelçisi Michel Malherbe ve İstanbul Başkonsolosu Sophie De Smedt Cumhuriyet’i ziyaret etti. Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, İcra Kurulu üyemiz Önder Çelik ve Yazı İşleri Müdürümüz Bülent Özdoğan ile görüşen Büyükelçi Malharbe, Cumhuriyet davasındaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve bu nedenle ziyaret için 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü tercih ettiklerini söyledi. AP Başkanı Tajani: Türkiye AB’den uzaklaşmak için elinden geleni yapıyor Basın özgürlüğü temel haktır Avrupa Parlamentosu (AP) Dünya Basın Özgürlüğü Günü dola ri, bu göreve 2014’de gelmesine karşın dört yıl boyunca Türkiye’de olan yısıyla, dün Avrupa Komisyonu ile bir lar nedeniyle aradan bir asır geçmiş likte “Türkiye’de ifade özgürlüğü med gibi hissettiğini söyledi. Piri, cezae yanın durumu” konulu ve özel gün vinde çok sayıda siyasetçi olduğunun demli bir oturum gerçekleştirdi. Otu da yakından bilinmediğini bu konuda rum dolayısıyla hazır Avrupa’da da yaygın bir farkındalık lanmış bilgi bültenin olmadığını söyledi. Türkiye’de 2015 de Türkiye’de medya ve seçimleri konusunda üzerlerine düşe ifade özgürlüğü alanın ni yeterince yapmadıkları özeleştiri daki baskıların, 15 Tem sinde de bulunan Piri, bundan sonra muz darbe girişiminin daha yoğun çalışmalarının zorunlu ol ÇİĞDEM TOKER ardından büyük artış gösterdiği, gözaltı, tutukluluk, kurum kapat Antonio Tajani Kati Piri Frane Maroeviç duğunu vurguladı. Erdoğan’ın kendisine karşı olanları “teröristlerle berabersiniz” diye itham ma, basın kartı iptalleri gibi yaptırım temel insan haklarından biri olduğu Tajani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o ettiğini söyleyen Piri, “Ve bu, AB ada ve uygulamalara sayılarla yer verildi. nu belirterek şöyle derdi: “Herkesin fi günden bu yana ölüm cezasından söz yı ülkede oluyor. Biz değerleri savu Türkiye’den gazeteci, meslek ör kir ve ifade özgürlüğüne sahip olduğu etmediğini belirtti. nurken, aynı anda AB içinde sesimizi gütleri ile sivil toplum kuruluşu tem ve hiçbir kısıtlama olmadan bilgi edin 24 Haziran’da yapılacak seçimlerin çıkarmak durumundayız. Türkiye’ye silcilerinin davetli olduğu oturumda, me özgürlüğü, sağlam bir demokrasi AB açısından büyük önem taşıdığını ve Avrupa tarafındadır. Türkiye’ye bir AB organlarının temsilcileri konuşma nin temel unsurudur. Dünya basın öz çok yakından izleyeceklerini belirten bir Suudi Arabistan gibi bakılamaz” yaptı. Ayrıca ifade özgürlüğü konu gürlüğü günü olan bugünü eski bir ga Tajani, “Türk halkı seçim kampanyala diye konuştu. sunda panel oturumları yapıldı. zeteci olarak kalben hissediyorum.” AP Başkanı Antonio Tajani, gerçeğin Türkiye’nin basın özgürlüğü endek rı konusunda tam anlamıyla bilgi sahibi olmalı. Bu konuda ısrarlıyız” dedi. AGİT: İzleyeceğiz peşinde koşan gazetecilerin yanında olmayı sürdüreceklerini ve bunda kararlı olduklarını söyledi. Tajani, “Tür sinde 180 ülke arasında 157. sıraya gerilediğini anımsatan Tajani, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ifade öz Piri: Türkiye’ye Suudi Arabistan gibi bakamayız AGİT İfade ve Basın Özgürlüğü Bölümü Direktörü Frane Maroeviç, Türkiye’nin yer aldığı bölgedeki “en kiye, bir yandan üye olmak istediğini gürlüğünün gereğini yapmak konu Avrupa Parlamentosu Türkiye Ra büyük gazeteci hapishanesine” dönüş söylüyor diğer yandan da uzaklaşmak sunda çağrıda bulundu. AP Başkanı, portörü Kati Piri, 24 Haziran se tüğünü söyleyerek, bu tablo içinde 24 için elinden geleni yapıyor” dedi. Söz bir araya geldiğinde Erdoğan’ın idam çimlerini izlemek için şu ana ka Haziran’da yapılacak seçimlerin çok lerine son bir yıl içinde katledilen 29 cezasından söz etmesi üzerine sert dar Türkiye’den davet almadıklarını daha kritik hale geldiğini, seçimlerin gazetecinin isimlerini tek tek anarak başlayan Tajani, basın özgürlüğünün tepki gösterdiğini, “Bundan söz bile etmemeniz gerekir” dediğini aktardı. açıklayarak bu nedenle seçimi yerinde izlemeyeceklerini söyledi. Kati Pi yakından izleneceğini söyledi. l BRÜKSEL ‘En yU.. ce dI.van, vI.cdandır’P24’ün düzenlediği etkinlikte dünyadaki tüm tutuklu gazetecilere özgürlük istendi P24 tarafından düzenlenen 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü etkinliğinde konuşan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, “İfade özgürlüğünün herkes tarafından özgürce kullanıldığı bir memleketin yaratılması için çaba sarf edeceğiz... Türkiye’de cezaevlerindeki tüm gazetecilere, Türk gazetecilere, Kürt gazetecilere, dünyadaki gazetecilere yürekten bin selam olsun” dedi. Punto 24 (P24) Bağımsız Gazetecilik Derneği’nin her yıl Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde düzenlediği Mehmet Ali Birand Konuşmaları serisinin beşincisi, dün akşam İstanbul’daki İsveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleşti. Etkinliğin açılış konuşmasını, P24 adına Andrew Finkel yaptı. Finkel, Türkiye’deki basın özgürlüğü sorunlarına değindi ve gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. ‘Tutuklu gazetecilere selam’ Daha sonra gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu “Cezaevindeki Gazetecilere Selam” başlıklı bir konuşma yaptı. 1.5 yıllık tutukluluğun ardından geçen ay tahliye edildiğini hatırlatan Sabuncu, “Tutuklu olan, tutuklu kalan sadece biz değiliz. Yüzün üzerinde gazeteci cezaevlerinde. Kendimiz için değil, bu ülkede yaşayan herkes için özgürlüğü istiyoruz. İlkelerin egemen olduğu bir hukuk sisteminde, ifade özgürlüğünün herkes tarafından özgürce kullanıldığı bir memleketin yaratılması için çaba sarf edeceğiz” diye konuştu. Kendisinden sonra konuşacak olan İngiliz PEN Örgütü’nün Başkanı Philippe Sands’in kibatında yer alan “Biz kimiz, bireyler miyiz, bir topluluğun üyeleri miyiz, yoksa hepsi miyiz?” sorusuna atıfta bulunan Sabuncu, “Benim cevabım: Biz dünyanın dört bir yanına yayılmış, özgürlüğü, barışı, insan haklarını, doğruları, hukuku savunan milyonlarız. Teker teker bireyleriz, cesaretliyiz, ama bir arada, hep beraber, kocaman bir aileyiz. Türkiye’de cezaevlerindeki tüm gazetecilere, Türk gazetecilere, Kürt gazetecilere, dünyadaki gazetecilere yürekten bin selam ol sun” diye konuştu. Sabuncu, “Bizleri; gazetecileri, yazarları, sanatçıları, siyasetçileri sadece görüşleri için sözüm ona yargılayanlar, tarihin kürsüsünde yargılanacaklar. İnsanlık tarihinin, bazılarına öğretemediği gerçek bu. Düşman hukuku ezberleriyle yargılandığımız kürsülere değil insanlığın birikimine, vicdanlardaki hükme inanıyorum. Biliyorum ki, en yüce divan, vicdandır” ifadelerini kullandı. Daha sonra toplantı serisinin bu yılki onur konuğu olan İngiliz PEN Örgütü’nün Başkanı Philippe Sands, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan yazar Ahmet Altan’a hitap eden “Burada olmayan bir sevgili arkadaşa mektup” başlıklı bir konuşma yaptı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle