23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 18 Mayıs 2018 6 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Sonu ANAP gibi olur’CUMHURİYET, CUMHURBAŞKANI ADAYLARI İLE BULUŞUYOR ‘Mağdurum’ diyerek gelen AKP’nin artık ‘mağdur ettiğini’ belirten SP’nin adayı Karamollaoğlu, iktidar partisinin çözülme sürecine girebileceğini söyledi Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamol laoğlu, AKP için “Politikalarını bizden ayıranlar, bizimle hiç bir alakaları kalmadığını ispat edercesine sürdürüyorlar, bu gün de kararlı lar. Milli Görüş gömleğini giye ceğiz’ deseler de, hiçbir zaman SİNAN TARTANOĞLU politikalarında samimiyet görmüyorum” dedi. Karamollaoğlu, gazetemiz An kara Temsilcisi Erdem Gül, ya zarımız Kemal Can ve parla mento büro şefimiz Emine Kap lan ile birlikte bir araya geldi ğimiz Karamollaoğlu’nun soru larımıza verdiği yanıtlar şöyle: n Geleneğimizle alakaları kalmadı: Politikalarını bizden ayıranlar, bizimle hiçbir alaka ları kalmadığını ispat ederce sine sürdürüyorlar, bugün de kararlılar. Ara sıra “Milli Gö rüş gömleğini giyeceğiz” dese ler de, hiçbir zaman politikala rında samimiyet görmüyorum. Başörtüsü meselesinin halle dilmesini önemli bir konu ola rak görüyorum. Ama başörtü sü dışında hangi meselemiz hallediliyor, o da muamma. Türkiye’nin çok önemli stra tejik problemleri, ne ekonomi, ne eğitim, ne dış politika; hal ledilmiyor. Yani bizim gelene ğimizle alakalarının kalmadı ğını söylemek mümkün. n Adalet, adalettir: Hukuku üstün tutmak mecburiyetin deyiz. İnançlı bir insana zul medilmesin dememiz, inanç sız olana zulmedilsin manası na gelmez ki. Adalet adalettir. Otoriter bir anlayış var gibi gö züküyor. Bu arkadaşlar da bu nun arkasına sığınmaya kalkı yorlar. Otoriter bir anlayış is tikrar içindir. Farklı fikirler tartışılmaz, manasına gelmez. Bunu OHAL gibi hukuku rafa kaldırarak ‘ben karar veririm, herkes de bu karara uymak mecburiyetindedir’ derseniz o zaman zulüm olur. Benim der dim Türkiye’nin derdi. İnanç hürriyeti, adalet, huhukun üs tün tutulması da bunun içine girer. Ekonomi de, dış politika da girer, basın özgürlüğü de girer. Bu bir bütün. n Garson devlet anlayışı: (Garson devlet, gardiyan dev let ayrımı) Maalesef arkadaş larımız, Allah selamet versin, özellikle OHAL ilan edildikten sonra gardiyan tarafına ağır lık vermiş gözüküyor. Garson devlet, 1995 seçimlerine gi Medya yokmuşuz gibi davranıyor (Seçmene baskı var mı?) Bir defa medya ambargosu var. Havuz medyası hakaret etmek için fırsat buluyorsa yapıyor. Ama bazen ondan bile imtina ediyorlar. Yokmuşuz gibi davranıyorlar. İkincisi bazı mekanların kiralanmasında sorun çıkıyor. Belediyeye ya da devlet ait. Burada engel çıkıyor. Bazı yerlerde insanlar tehdit edildi. Biz 350500 bin imza bekliyorduk. Ama Bahçeli çıktı, bunlara bakmamız lazım, dedi. Mitinglerde bize karşı tavrın olacağı kesin. Otoriteye karşıtlık sempati oluşturuyor Karamollaoğlu Sovyetler’in yıkılmasından sonra Batı’nın adaletle, sosyal paylaşımla alakalı bir meselesi yok. Çalışan insanın gelir meselesi doğuya nispetle yüksek. Açlık sınırına mahkum edilmiş bir grup yok. Ama başkalarını sömürme hakları gibi kanaatleri var. Ülkeleri işgal etmekten de imtina etmiyorlar. Doğu’ya gittiğiniz zaman Rusya’da da Çin’de de baskıyı görmüyorsunuz. Orada da hürriyet meydana geldi, sosyal paylaşımda da hızlı gelişme yaşandı. Bizim söylemlerimiz kapitalizme karşı sosyal adalet arayışına bir cevap mahiyeti arz ettiği için sol kesimden alaka gördük. Otoriteye karşıtlık algısı bakımından sempati oluşturuyor. Biraz da gençlerin eğilimlerinden kaynaklanıyor. Dünyada solsağ mefhumları kalkıyor. Otoriter rejimler, otoriter olmayan rejimler gibi bir kavram geliyor. ‘Gündelik tepkiyle dış politika yürümez’ Karamollaoğlu, Kudüs sorunu ile ilgili olarak “İsrail, Ortadoğu’da bir çıbanbaşı. Dünyada ilk defa kurulan suni bir devlet. BM’nin kurması ise en büyük cinayet. Batı kör ve sağır. Ne yazık ki İslam ülkeleri de gevşedi. Bu gevşemede en büyük rolü de Türkiye oynadı. Cumhurbaşkanı en üst perdeden gürlüyor. Ama alt taraf ta İsrail münasabetleri tarihinde olmadığı kadar hızla gelişiyor. Hem tenkit edeceksiniz, hem de onlarla münasebetleri geliştireceksiniz. Bu çifte standart, ikiyüzlülük olur. Biz bunu telin etmek için Cuma gününü düşünmüştük. Ya bizim konuşmalarımızı dinliyorlar, pat diye Cuma dediler. Hükümetler seçime giderken miting yapar. Ama böyle bir mesele hakkında icraat yapar, söz etmez. Sadece konuşarak tepki gösteriyorlar. Referendumdan önce Hollanda ile ilgili mesele aslında akıl almaz bir iş. Ama hükümet bundan medet umuyor. Her konuda tepki görüyorlar. Sıkıntıların içindeler, gıkları çıkmıyor da zaten. Gündelik tepkilerle dış politika yürütülmez” dedi. derken vurgu yapılan devletti. Devleti; despot, baskıcı ille de benim düşündüğümü düşüneceksin, inanacaksın mantığı ile görmememiz lazım, o istikammette değerlendirmemek lazım. Devlet hizmetle mükelleftir. Hangi sahayı ele alırsanız alın, ister ekonomi sahasında, ister sağlıkta ister eğitimide garson devlet anlayışı önemli. n Haksızlıklara rıza göstermektir: (AKP’nin ittifak talebi) Uyum yasalarıydı derdimiz. Ancak ayağa kalkarken böyle bir şey olsa dedi. Ayaküstü olduğu için ciddi teklif sunulmadı dedim. Sonra Şentop geldi. Türkiye ile ilgili, dünya ile ilgili düşüncelerimizi aktardık. Bu şartlar altında hakikaten bir araya gelmemiz, bütün haksızlıklara rıza göstermemiz manasına gelir, dedim. n ‘Münafık’ demesi kendisine zarar verdi: (Akar ve Kalın ziyaretinin Gül’ün kararına etkisi) Onun etkisi olacağını düşünmüyorum. Cumhurbaşkanlığı tamam, Meclis’te de AK Parti’nin çoğunluğu olsun demesi, münafık demesi kendisine zarar verdi. Yani aslında hakikaten Tayyip Bey o çıkıştan endişelendi. Şimdi de endişeli. Şu anda rahat değil Cumhurbaşkanlığı için. Millevekilliği için zaten farklı bir tablo çıkar. İpin ucunu kaçırdılar n AKP’den umutlu değilim: Cumhurbaşkanı gibi düşünmeyen bir Meclis, kamuoyunu ciddi etkiler. AK Parti çözülme sürecine girebilir. AK Parti’nin bundan sonra varlığını uzun zaman devam ettireceği kanaatinde değilim. ANAP gibi olur. Daha hızlı çözülür belki. AK Parti diye bir şey yok ki Türkiye’de, Tayyip Erdoğan var. O olmadığı zaman, onun etkisi ortadan kalktığı zaman, AK Parti olgusu ortada kalmaz. AK Parti menfaat ilişkileri ile ayakta duran bir kuruluştur. 15 sene iktidarda bulunan bir parti kendi kendisinden şikâyet edebilir mi? Arkadaşların meselelere yaklaşımında hiçbir konuda anlayamıyoruz. Bir yerde istişare mekanizması ortadan kalkarsa herhangi bir düzelme olmaz. Bunların içinde bulunan insanların büyük bir kısmı arkadaşımız. Başta Tayyip Erdoğan. Hakikaten ipin ucunu kaçırdılar. Düzelme ihtimali gözükmüyor, sinyal bile vermiyorlar. Başlangıçtan beri sağlam bir ipe bağlanmamışlardı. “Devlet benim” diyen bir kesim var. Bu kesim hata yaptı. O da bunu çok iyi kullandı. “Mağdurum” dediler. Şimdi ellerine o kadar bü yük imkan geçti ki, artık mağdur ediyorlar. Ellerindeki güç ve imkândan yararlanıyorlar, başkaları da mağdur oluyor. HDP barajı geçer n Güneydoğu bir sürpriz yapabilir: Bunlara rağmen HDP’nin ağırlığı var. İnsanların HDP’nin her şeyini tasdik ettikleri kanaatinde değilim. Ama kimlik arayışı içinde oldukları için HDP’ye oy veriyorlar. Bölgede ciddi bir değişiklik olma ihtimalini görüyoruz. Güneydoğu bu seçimde bir sürpriz yapabilir. AK Parti o bölgede güçlü değil. HDP barajı geçer gibi geliyor. Bölge halkına ciddi bir alternatif sunulabilse, o alternatifi biz sunabiliriz kanaatindeyim. Ama kolay değil. n Değişim olmazsa, badireli döneme gireriz: İkinci tura kalma olasılığını yüzde 90 görüyorum. İkinci tura kalmak kendisi için en ciddi risk. Türkiye’de değişim ihtiyacı var. Bir değişim olmazsa bugünkü haliyle Tayyip Bey’in mizacına baktığımız zaman, isabetli kararlar alınabileceğini de düşünmüyorum. Çok badireli bir döneme gireriz kanaatindeyim. Kim olacak meselesi değil, kim seçilirse tek başına hükmedecek, dediğim dedik olacak. Meclis eğer 400 milletvekilinin altında kalırsa önleyici kararlar çok etkili olmaz. Altan Tan’ın adaylığı... HDP’li Altan Tan’ın Saadet Partisi listelerinden adaylığı bir süredir dillendiriliyordu. Karamollaoğlu, listelerde sürpriz isimler olacak mı sorusuna, “Listede sürpriz bir iki isim olabilir. Bizim işimiz zor. Hem bize uyacak, hem de kamuoyunun biraz alakasını çekecek insanlar” yanıtını verdi. Tan ile ilgili olarak da Karamollaoğlu, “Aday olacak herhalde. Bizim eski dönemde genel idare kurulu üyeKaramollaoğlu, gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül, yazarımız Kemal Can, parlamento büro şefimiz Emine Kaplan ve muhabirimiz Sinan Tartanoğlu ile bir araya geldi. liğimizi yaptı” dedi. l ANKARA Gül’ün adaylığını bir yıl önce planladı SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, cüsü İbrahim Kalın’ın Gül’e yaptıkları ziyaret, büyük tartışmala “Geniş mutabakat buluna ra yol açmıştı. madığı için” aday olmaktan Gül formülünü gündeme ge vazgeçen 11. Cumhurbaş tiren Karamollaoğlu’nun, bu kanı Abdullah Gül’ün ismini, tam bir yıl önce 16 Nisan referandumu biter bitmez dü ERDEM GÜL konudaki hazırlıkları ve tasarlamalarına ilişkin perde arkası bilgiler ilginç boyutlar taşı şündüğü ortaya çıktı. yor. Buna göre Karamollaoğlu, SP’nin gündeme getirdiği Gül ismi Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olmasını üzerinde CHP ve İYİ Parti arasında or ilk olarak geçen yılki referandumun tak aday konusunda belli bir süre mü hemen sonrasında ilk kez düşündü. zakere yürütülmüştü. Müzakerelerin Partisi SP ile birlikte referandumda ardından Gül formülünü ısrarla savu hayır bloku içinde yer alan Karamol nan Karamollaoğlu kendisiyle de aday laoğlu, yüzde 51.5yüzde 48.5 şeklin lık konusunda son görüşmeyi gerçek deki sonuçları gördükten sonra kur leştirmişti. Adından Gül, kameraların maylarına ilk kez Gül’ün ismini ifa karşısına çıkarak, “Geniş mutabakat de etti. Gül’ün AKP’nin kurucusu ola bulunsaydı, gereğini yapacaktım. An rak sorumluluğu bulunduğu görüşün cak bulunamadığı için aday değilim” den hareket eden Karamollaoğlu, bu açıklaması yapmıştı. Bu açıklama ön sorumluluk bilinciyle hareket etmesi cesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral gerektiği görüşünü ifade etti. Gül’ün, Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı Söz hayır blokunu oluşturan geniş muta bakatın adayı olarak göreceği bir seçimi kazanağını hesap ettiğini anlattı. O zaman seçimin Kasım 2019’da yapılacağı öngörüldüğü için “Bu sonuçlarla gidilecek bir seçimde Gül aday olduğu takdirde kazanacaktır. Bu işi Gül çözer” açıklamasını yaptı. Mühendis hesabı Karamollaoğlu’nun Gül formülünü ortaya atması üzerine SP kurmaylarınca, “Temel Bey, iyi yetişmiş bir mühendis ve planlamacıdır. Referandum sonuçları üzerine Gül ismini ortaya atması tam bir mühendislik ve planlama hesabı” diye tanımlandı. Karamollaoğlu, ardından erken seçim kararı alanına kadar Gül’le iki kez görüştü. Bu görüşmelerde “Geniş bir mutabakat bulunması halinde” Gül’ün muhalefetin ortak adayı olacağı” izlenimini kesin olarak edindi. 24 Haziran’da erken seçim kararı alın ması üzerine de hızla harekete geçerek, CHP ve İYİ Parti liderlerine Gül formülünü önerdi. Aday olmalıydı Karamollaoğlu, dünkü sohbetimizde Gül formülünün neden olamadığını anlattı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kendi adaylığını çok önceden ilan etmesi ve ısrar etmesi nedeniyle de gerçekleştirilemediğini söyledi. Ancak Karamollaoğlu, Gül’le ilgili bir vurgu daha yapmak istedi: “Mutabakat sağlayamadığımız için Gül’ün adaylığı mümkün olmadı. Ancak tam mutabakat olmasa da, mutabakat sağlayanların adayı olarak Gül çıkmalıydı. Çünkü AKP’de yüzde 15’ler kadar karşılığı var. AKP’de büyüyen rahatsız kitlede karşılığı en çok olan isim o. İkinci tura kesin o kalırdı. İkinci turda da cumhurbaşkanı seçilirdi.” l ANKARA Görev, ihtiyat, sürpriz Saadet Partisi Genel Merkezi, AVM’lere benzeyen akıllı binalarında konuşlanmış yeni dönem parti merkezlerine hiç benzemiyor. Parti binası, mobilyalar ve karşılaşılan kalabalığın yaş ortalaması, çalışanların beden dili biraz sıcak, biraz daha espirili ve hayli sakin eski siyaset günlerinin nostaljisini hissettiriyor. Ama karşılaşılan hava, öyle bir görüntü verse de eskiyi, eskimişi, kapanmış / bitmiş olanı düşündürmüyor. Bu yüzden, SP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, sorduğum “AKP ayrılırken ‘yenilikçiler’ ismini kullanmıştı, şimdi baktığınızda, AKP mi siz mi daha yenilikçi görünüyorsunuz” sorusuna, Erbakan’ı hatırlatarak cevap verdi. Karamollaoğlu’na göre Erbakan siyaset sahnesine ilk çıkışında da yenilikçiydi ve özellikle 70’li yıllarda CHP ile kurduğu koalisyonla yumuşamayı sağlayarak Türkiye’ye büyük bir hizmet yaptığı gibi, o dönemde çok önemli adımlar da atılabilmişti. Bu çerçeveden Karamollaoğlu, muhalefetin şimdiki birlikteliğine de aynı biçimde bir önem atfediyor: “Bu gidişatın durdurulması gerekiyor.” Risklerin farkında Çatı aday girişiminden ittifak görüşmelerine kadar, muhalefetin ön hazırlık sürecinin yıldızlarından olan ve büyük bir popülarite yakalayan Temel Karamollaoğlu, kampanyasını daha sakin kurguladığını anlatıyor. “Benim mizacım, öyle meydanları sallayacak gürültücü bir siyasetçi tarzına uygun değil” diyor. Ancak anlattıklarında, üslup meselesinden ayrı olarak bazı rasyonel gerekçelerin de bu tercihte etkili olduğunun işaretlerini veriyor. AKP tabanındaki “endişeli ama suskun” olarak tarif ettiği potansiyelin desteğini alabilmek için daha dikkatli olmak gerektiğinin farkında olarak daha ihtiyatlı bir dil tutturmaya çalışıyor. Karmaşanın, gerilimin içinde sakinliğin daha fazla şey söylemek için isabetli ve tartışmaları ülkenin genel meseleleri başlığında tutmanın daha etkili olacağını düşünüyor. AKP’yi “mağduriyetle güç kazanıp mağduriyet yaratmakla” suçlarken yeni mağduriyet imkânları vermemenin, yaratılan mağduriyetleri vurgulamak kadar önemli olduğunu düşünüyor. “Başka çevrelerden” gelen ilgiyi de, kendi tabanından gelen soru işaretlerini de, ittifakın kazancı kadar risklerini de dikkate almaya çalışıyor. Zaman vurgusu Karamollaoğlu, seçimle ilgili beklentisi konusundaki sorulara iyimser cevaplar vermekle birlikte, seçimin aşırı erken oluşunun yarattığı dezavantaja da değinmekten geri durmuyor: “Büyük ölçüde bize yönelecek dipten gelen bir dalga vardı. Biraz daha zaman olsaydı bu dalga çok daha güçlü hale gelecekti” diyor. Ancak yine de örnek verdiği 1946, 1989, 2002 seçimleri gibi öngörülemeyen sürprizler beklediğini, “endişeli ama suskun olan seçmenin” 24 Haziran’da şaşırtıcı bir sonuç yaratabileceğini söylüyor. Partinin deneyimli isimlerinden de, alınacak sonuca ilişkin yüksek iddialardan çok, aşırı ihtiyatlı temenniler duyuluyor. Bir saati aşkın söyleşiden edindiğim izlenim, Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu’nun, “ülkeyi felakete doğru götüren bu gidişatın durdurulması” konusundaki görevi önemsediği, ancak bu görev için yaratılabilecek potansiyeli riske atmaktan kaçınmanın daha öne çıktığı. Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu’nun, iddialar kadar, tarzların da farklılaştığı seçim sürecinde, önemli bir renk olacağı anlaşılıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle