18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 17 Mayıs 2018 6 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Uçuruma yuvarlıyor’ Akşener, ekonomi ve dış politikayı değerlendirdi. Türk ekonomisini otobüse benzeten Akşener, Erdoğan için ‘yorgun şoför’ nitelemesi yaptı İYİParti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası’na ilişkin sözlerini eleştirerek, “Türk ekonomisinin sahipsizliğini dünya kamuoyuna göstermiştir. Ülkemizin durumu, uçuruma yuvarlanacak bir otobüse benziyor” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Akşener, parti genel merkezinde ekonomi ve dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran sonrası Merkez Bankası’nın durumuna ilişkin “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz andan itibaren, oradaki etkinliğimiz çok daha farklı olacak” sözlerine tepki gösteren Akşener, “Erdoğan’ın yaptığı konuşma, Türk ekonomisinin sahipsizliğini, temel ekonomik realitelerden bile kopuk bir anlayışla zorlandığını, dünya kamuoyuna göstermiştir. Kimse ülkesinin ekonomisini, hem de uluslararası bir ortamda, kendi şahsında toplayamaz. Aklı başında hiç kimse, bağımsız olması gereken kurumlara, seçim sonrası müdahale edeceğini söyleyemez ve halkı korkutmaktan beslenemez. Bir devlet başkanının işi, ekonomiyi yönetmek değildir. Burada da yamuk bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. Onun işi, ekonomiyi yönetenleri yönetmek olmalıdır” dedi. ‘Şoför yorgun’ Erdoğan’ın ekonomi politikaları yönündeki açıklamalarını sert sözlerle eleştiren Akşener, “Türkiye, ağzından çıkan laflara mukayyet olamayan biri tarafından yönetiliyor. Seçmeni korkutarak seçim kazanmak gibi, kendi çıkarlarına, ülkeyi feda eden yaklaşım kabul edilemez. Bunu, en İYİ Parti lideri Akşener, ekonomiyi işinin ehli kadrolara teslim edeceklerini söyledi. üst düzeyde bir sorumsuzluk örneği olarak görüyoruz” dedi. Türkiye ekonomisinin durumunu ‘uçuruma yuvarlanacak bir otobüse’ benzeten Akşener, “Maalesef, hepimizin içinde olduğu o otobüsün direksiyonunda da yorgun bir şoför var. Direksiyon o yorgun şoförün elinden alınmazsa, ülkemizin o otobüsün içinden canlı çıkma ihtimali yoktur” dedi. Bağımsız Merkez Bankası Merkez Bankası’na yönelik politikaları nedeniyle AKP iktidarına ve Erdoğan’a güven kalmadığını belirten Akşener çözüm olarak ise “Öncelikle ekonomiyi işinin ehli kadrolara teslim edeceğiz. Biz, Merkez Bankamızın bağımsız hareket etmesini sağlayacağız. Bugün Merkez Bankası’nın hem paramızın dolar karşısında değer kaybetmesini engellemesi, hem de enflasyonu düşürmek için, paramızın fiyatı olan faiz oranlarını ekonominin gereği şeklinde düzenlemesi gerekmektedir. Maliye politikasında da istikrarı tekrar tesis etmek ve bozmamak gerekir. Vergileri tabana yayarak, daha fazla vergi geliri yaratmayı, böylece vatandaşın üzerindeki vergi yükünü azaltmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan Meral Akşener, Ankara İl Başkanlığı’nın düzenlediği iftar programında Ramazan Ayı’nın ilk gününde engelli yurttaşlar ve aileleri ile bir araya geldi. Akşener, “Ailesinde engelli bulunan bir insan olarak ailelerin nasıl içlerinin titrediğini çok yakından yaşayarak gelmiş bir insanım. Engelli yakını olanlar evde olmak zorunda olduklarından bu kişilerin sigortalı yapılması gerektiğine inanıyorum. Devlet olarak bu ailelerimizi şüphesiz, şartsız birinci sınıf koşullarda yaşatılması gerekiyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘İNSANLIK SORUNU’ Hükümete ve İsrail’e tepki ABD’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşımasıyla başlayan protestolarda onlarca Filistinli öldürülmesine ilişkin Akşener, “Kudüs’te yaşananlar, artık bir bölgesel sorun olmaktan çok daha öte bir insanlık sorunudur, bir katliamdır. Bir tarafta dünyanın en acımasız saldırganlarının, diğer tarafta eli kolu bağlanmış olanların yaşadığı, insanlık tarihinin en adaletsiz, en eşitsiz savaşı yaşanmaktadır” dedi. Hükümetin katliamı kınamakla yetindiğini belirten Akşener, “Sadece kınamak, mevcut durumun devamını sağlamaktan öteye gitmez. Kudüs’te yaşanan, bizim acılarımızın parçası olan vahim durumun en büyük yanlışlarından biri, Türkiye’nin tutarsız ve içi başka dışı başka dış politikasıdır. Bir yandan, Müslüman dünyanın temsilcisi, iddiasını taşıyıp diğer taraftan, o Müslüman dünyaya, eziyet yapanlarla çıkar birliktelikleri kurmaya devam etmek yanlıştır” dedi. Akşener, “Türkiye Cumhuriyeti’ne ve bölgeye yapılacak en büyük iyilik, ülkemizi yönetenleri, lafla peynir gemisi yürütmekten, men etmektir. Ekran önündeki bir ‘one minute’ ile, 9 yıl idare ettiler, bu 9 yılda, binlerce Filistinli kardeşimizin katledilmesi hiç durmadı. Filistin halkına desteğimizi göstermek istiyorsak, bundan daha etkin ve sonuç alıcı bir dış siyaset tavrı olamaz” ifadelerini kullandı. Tutuklular liste dışında HDP’de cezası kesinleşen ve kesinleşme ihtimali olan isimleri milletvekilliği için aday göstermeme eğilimi öne çıktı. Haklarında hüküm bulunmayanlar ise listeye girecek Yarkadaş’tan çağrı: ‘Casus yazılım’ı TBMM araştırsın CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun Adalet Yürüyüşü sırasında CHP’lilerin telefonlarına bir Alman şirketinin dinleme izleme amacıyla ürettiği virüs programının yerleştirildiği iddialarının tüm boyutlarıyla araştırmasını istedi. Yarkadaş, “Alman gazetelerinde yer alan iddialar, bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor” dedi. TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun hemen toplanması ve konuyu tüm boyutlarıyla ele alması gerektiğini de belirten Yarkadaş, “Bu skandala sessiz kalmak, yapılanı onaylamaktır” ifadesini kullandı. Yarkadaş, komisyon başkanı AKP’li Alpaslan Kavaklıoğlu’nun, MİT ve Emniyet İstihbarat Dairesi yetkililerini de toplantıya davet etmesini istedi. Komisyonun denetim alanında bulunan MİT’e de çağrı yapan Yarkadaş, “MİT yetkililerini de iddiaların araştırılmasına ilişkin çalışma yapmaya davet ediyoruz. MİT, bu iddialar doğruysa partimize bilgi vermeli ve bu faaliyetin tüm boyutlarını ortaya çıkarmalıdır” diye konuştu. Yarkadaş, Başbakan Binali Yıldırım’ı da konuya ilişkin açıklama yapmaya davet etti. Yarkadaş, “İddialar doğruysa, Türk İstihbarat birimlerinin de büyük bir zaafiyet içinde olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet MAHMUT LICALI HDP’de aday listesinin hazırlanmasına yönelik çalışmalar devam ederken, tutuklu olan ve haklarındaki cezaların kesinleşme ihtimali olan 3 vekilin tekrar aday gösterilmemesi görüşü öne çıktı. Bu kapsamda cezaevindeki vekillerle görüşmeler yapıldığı; İdris Baluken, Çağlar Demirel ve Gülser Yıldırım’ın tekrar aday gösterilmeyeceği iddia edildi. Tutuklu durumda olan ve henüz hakkında hiçbir hüküm bulunmayan Leyla Güven ve Onur Hamzaoğlu’nun ise aday listesinde yer alacağı konuşuluyor. Cezaevinde olan ve cezaları kesinleşen Figen Yüksekdağ, Ferhat Encü, Selma Irmak ve Abdullah Zeydan gibi tutuklu isimler tekrar aday gösterilemeyecek. Cezaevinde olmayan ancak vekilliği düşen Osman Baydemir, İbrahim Ayhan, Ahmet Yıldırım, Besime Konca gibi isimler de siyasi olarak yasaklı hale geldikleri gerekçesiyle tekrar aday olamayacak. Dayanışma tartışması HDP’de haklarında yerel mahkeme tarafından ceza verilen ancak cezası üst mahkeme tarafından henüz kesinleşmeyen tutuklu durumdaki milletvekillerinin durumunun ne olacağı konusunda farklı görüşler dile getiriliyordu. Partide dayanışma gösterilmesi amacıyla bu isimlerin tekrar aday gösterilmesi gerektiği konuşulurken, söz konusu isimlerle yapılan görüşmelerin ardından hükmü kesinleşme ihtimali olan isimlerin tekrar aday gösterilmemesi eğiliminin öne çıktığı ifade ediliyor. Bu yönde bir kararın alınması durumunda haklarında henüz kesinleşen bir ceza olmayan İdris Baluken, Çağlar Demirel ve Gülser Yıldırım’ın aday gösterilmeyeceği ifade ediliyor. Cezaevinde tutuklu durumdaki HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, DTK Eş Sözcüsü Leyla Güven’in aday gösterileceği konuşuluyor. Parti içinde eski HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay’ın da aday gösterileceği ifade ediliyor. Leyla Zana ve Ahmet Türk’ün sağlık sorunlarını gerekçe göstererek aday adaylığı başvurusunda bulunmadığı, bu kapsamda her iki ismin de aday olmayacağı belirtildi. l ANKARA LEYLA Güven’e tahliye yok ‘Bana ceza verecekseniz Erdoğan’a da vereceksiniz’ MAHMUT ORAL DTK Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında “silahlı örgüt kurma ve yönetme”, “örgüt propagandası yapmak” ve “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 46.5 yıl hapis istemiyle açılan davanın görülmesine dün başlandı. Diyarbakır 9. Ağır ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Güven ve avukatları katıldı. Duruş mada savunma yapan Güven, iddianamede yer alan “Kürdistan” ifadesinin suç olarak gösterilmesine ilişkin “Kürdistan kelimesi anayasada mevcuttur. Kanunda vardır. Erdoğan da konuşmasında aynı ifadeleri kullanarak ‘Lazistan ve Kürdistan vardır’ demişti. Bana bunun için ceza verecekseniz ona da ceza vereceksiniz” dedi. Mahkeme, Güven’in tutukluluğuna devam kararı vererek duruşmayı 11 Temmuz’a erteledi. l DİYARBAKIR Başak Demirtaş: Akşam miting var, bir kişi katılıyor HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde ziyaret eden eşi Başak Demirtaş, “Cumhurbaşkanı adayımız herkese selam söyledi. Akşam mitingi var, hepimizi temsilen bir kişi katılıyor :) mesajı ile sosyal medya hesabından paylaştığı videoda “Merhabalar, cumhurbaşkanı adayımızla cezaevi görüşünden çıktım şimdi. İçeride seçim kampanyasına dair çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Bugün de çok sayıda röportaj cevaplamış. Akşam da Abdullah Bey’e miting yapacakmış” diye konuştu. l Haber Merkezi Demirtaş’ın avukatı: Bence yakında tahliye edilecek HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, “Hiç kuşkum yok birkaç gün içinde Sayın Demirtaş bence tahliye edilecek” dedi. Karaman şöyle konuştu: “Sayın Demirtaş’ın şu ana kadar bırakılmaması zaten başlı başına bir ayıp. Özellikle cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra ve adaylığı resmi olarak açıklandıktan sonra tutulması hukuki bir kabul edilemez. Hiç kuşkum yok birkaç gün içinde Sayın Demirtaş bence tahliye edilecek.” l Haber Merkezi 164 trilyon borcu bir büyük savaş mı temizler? Tamamen spekülasyon yapacağım. Ama kapitalizmin sonuçsuz kaldığı noktada dünya düzenini yıkıp yeniden inşa etme alışkanlığını bilenler için spekülasyon yerine geçmeyebilir.  Konu önce bir Alman ekonomi gazetesinin (Handelsblatt) manşetinde vardı. Arkasından da World Economic Forum’un haberinde daha farklı bir tablo vardı; dünyanın borcunu duyuruyorlardı! Bir krizin haberci mi diyorlardı.  Ben de bundan bir sonuç çıkarmaya yöneldim. Yazının ana teması: Bu borç temizlenebilir mi veya nasıl temizlenir?  164 trilyon dolar borç  Dünyada ülkelerin ve özel sektörün toplam borcu dudak uçurtuyor: 164 trilyon dolar. Bu borcun 48 trilyon doları ABD’ye, devlet ve özel sektör toplamı olarak.  Sadece dünyada toplam özel sektörün borcu 66 trilyon dolar. Bu borcun sadece Çin özel sektörüne ait olan kısmı 20 trilyon dolar! Gazete diyor ki, eğer ekonomik büyüme durur veya anlamlı sürmezse, kimse bu borcu ödeyemez ve büyük bir kriz patlar.  Şirket satacak, kâr edecek ve borcunu ödeyecek: Bana lafla peynir gemisini yürütmek gibi geldi bu kadar büyük borç karşısında! Bir başka kaynak  WEF’in başka bir kaynaktan aktardığı hesap daha var: Buna göre devletlerin borcu toplam 63 trilyon dolar ve ABD tüm bu küresel borcun yüzde 31.8’ine sahip ve gayri safi milli hasılasının yüzde 107’sine ulaştı. Japonya’nın borcu ulusal gelirinin yüzde 240’ına ulaşmış. Bunları Çin, İtalya, Fransa izliyor. Tabii, borçları ve milli gelire yüzdeleri farklı... Toplam borç açısından iki kaynağın hesapları farklı olabilir, bunu incelemeyi bir yana bırakıyorum, her durumda devlet ve özel sektörün 100 trilyonu aşan bir olağanüstü küresel borcu söz konusu. Tüm ülkelerin ayakları, yorganlarının beş on misli dışarısına çıkmış durumda. Devletler “bolluk içinde” görüntüsünde yaşıyor. “Nasıl olsa para bana ait değil, dünyada herkesin borcu var, harcayalım hele” tavrı tüm dünyayı sarmış durumda. ABD, ekonomisinde karşılığı olmayan trilyonlarca dolarına dayanarak, borcunu büyütmüş.  Ucuz faiz, bol para  Gelişmiş zengin ülkeler için faizler ucuz... Faizlerin ucuz olmasının temel nedenlerinden biri de, dünyada korkunç bir sermaye kâr birikiminin olması. Bu para tabii ki para kazanacak, borç verecek, faiziyle büyüyecek. Vermezse parası küçülecek. Bu “fazla” sermayenin trilyonlarca düzeyde olmasının temel nedenlerinden biri de dünyadaki korkunç eşitsizlik. ABD’de zenginliğin önemli bir kısmının (tüm varlıkların yüzde 90’ı yüzde 1’in elindekinden daha fazla) yoğunlaşmasının nedeni de, bu iç ve dış büyük sömürü. Geçen yıl küresel zenginlik yüzde 6.4 artmış. Amerikalılar 8.5 trilyon dolar pay almış bu artıştan.  Bu borç ödenir mi?  Bu borç yeni bir kriz yaratır diyenler çok. Büyüme ve kazanç olmazsa borç ödenmez ve kriz çıkar.  Bunların hepsi kâğıt üzerinde. Olayların normal seyrettiği koşullarda bu kâğıt üzerindeki borçlar geçerli gözükür.  Peki bu borçların ve küresel servetin artık yönetilemez duruma geldiğine ilişkin inanç giderek artarsa?  Yoksa bahsedilen bir büyük savaş olasılığının kaynağı bu olabilir mi? İsrail yeni bölgesel ve giderek genişleyen bir savaşın bahanesini, istemeden de olsa yaratabilir mi? Trump’ın politikası “dünyada düzenin yeniden kurulması noktasına” getirir mi? Kapitalizm ve yönetiminin geçmişe göre esas mantığı değişmiş değil. Soru baki: 160 trilyonluk borcun temizlenmesi ve durmadan yenilenerek sürdürülebilir olması ne kadar mümkün? Bir de duruma bu açıdan bakın... NOT: Robot başkan daha mı iyi? Yarın, 18 Mayıs’ta HBT’nin BAU ile birlikte düzenlediği Geleceğin Dünyası başlıklı dijital dünya yapay zekâ konferansı var. Konu: Bir robotik başkan daha iyi mi yönetir? Saat 17.00, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde. Cem Say ve Tanol Türkoğlu’nun şahane sohbetleri. Ücretsiz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle