21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 14 Mayıs 2018 2 Okulda şiddetin üstü örtülüyor Yer Ankara Gölbaşı Hacılar İlköğretim Okulu. Öğretmenlik uzmanlık gerektiren bir alan olsa da imamların din derslerine girmesinin önünün açılmasıyla, bu okulda da din derslerine öğretmen olarak Hacılar köy camisinin imamı C.D. giriyor. Velilerin iddiasına göre, 25 Nisan’da 5. sınıf öğrencisi S. ayakkabısının bağcıklarını bağlarken, din dersine giren C.D. ona tekme atmaya başladı. Okuldaki rehber öğretmen görüp çocuğu imamın elinden kurtarsa da, çocuğun ailesine haber veren olmadı. O gün çocuk ayağı şiş halde, yürümekte epey zorlanarak eve geldi. Ailesine hiçbir şey söylemedi. Ama kız öğrencilerden biri olayı annesine anlattı. Ne zaman ki o anne tekmelenen çocuğun ailesini arayıp çocuğun durumunu sordu, çocuğun ailesinin ve diğer velilerin o zaman olan bitenden haberi oldu. Çocuklarıyla konuştuklarında öğrendiler ki, din derslerine giren bu imam aylardır okuldaki (8 sınıflar hariç) neredeyse tüm erkek çocuklara sopayla, metal değnekle şiddet uyguluyor. 11 yaşındaki A’nın, civardaki bir sitede bahçıvanlık yapan babası Bekir Demirbilek anlatıyor: “Çocuk derse biraz geç girse ya da sorunun cevabını bilemese sopayla dövüyormuş. Benim oğlan sırada otururken ayağını dışarıya uzattı diye kaval kemiğine sopayla vurmuş. Çocuk 3 gün yürüyemedi. Bize ‘Düştüm’ dedi. Çocuklar korkmuş, söylememişler bize.” 5. sınıfa giden bir çocuğun yine bahçıvan olan babası İsmail Can ise oğlunun vücudundaki morlukları şeker hastalığına ve bu nedenle kullandığı insüline bağlamış: “Benim çocuğumun sırtında metal fırça sapını kırmış. Sırtında defalarca morlukları gördük fakat söylemedi, ‘Bilmiyorum’ dedi. Biz de ‘İnsülinden dolayı vücudu morarma yaptı herhalde’ diye düşündük. Son olayla haberimiz oldu. Öğretmenlerin olan bitenden haberi varmış, müdürün baskısı nedeniyle bize söyleyememişler, öğrencilere ‘Velilerinize söyleyin’ demişler.” Aileler öğrenince, çocuğu tekmelenen velinin darp raporuyla birlikte sunduğu şikâyet dilekçesinin altına 5 veli daha im za attı. Buluşup jandarmaya, kaymakama, ilçe milli eğitime, müftülüğe gidip şikâyetçi oldular. Bilmesine rağmen olayı sakladığı için okul müdürünü de şikâyet ettiler. “Bir hafta sonra savcılığa giderken 3 aile kalmıştık. Birkaç gün sonra, asıl şikâyetçi olan, çocuğuna darp raporu alan veliyi okul müdürü ikna etmiş, o da şikâyetini geri çekmiş. Şimdi sadece 2 veli kaldık şikâyetçi olan” diyor Demirbilek, “Müdüre gidip ‘Bakın olay yargıya intikal etti, siz de gizliyorsunuz, ben bu olayı basına da yansıtacağım’ deyince bana ‘Elinizde delil var mı, nasıl ispat edeceksiniz’ dedi.” Savcılığa gittiklerinde nöbetçi savcı “Böyle şey olur mu!” diyerek hemen şikâyetlerini işleme aldı ve jandarmaya talimat verdi. İlçe milli eğitim iki müfettiş görevlendirileceğini söyledi. Okul müdürü ise, velilerin aktardığına göre, “Müfettiş gelse ne olacak sanıyorsunuz? Burada oturup çay, kahve içecek. Hiçbir şey yapamazsınız. Benim arkamda devlet var, hükümet var” gibi laflar etti. Veliler bir hafta sonra ilçe milli eğitime yeniden gidip okul müdürünün kendilerine bunları söylediğini, olayın üstünü örtmeye çalıştığını, kendilerini okuldan kovmaya çalıştığını söylediklerinde ise şube müdür yardımcısının sert tepkisiyle karşılaştılar: “Okulda ne işiniz var? Siz karışmayın!” Çocukların psikolojisi bozuldu Can, “İşin aslı şu...” diyor, “Birincisi, çoğu veli ‘İmamdır, yapar’ diyor. İkincisi, imamları din öğretmeni olarak direkt hükümetin atadığını düşündükleri için, korkudan sadece 5 veli gelebildi şikâyete. Ondan sonra da asıl darp raporu olan çocuğun velisi şikâyetinden vazgeçti. Diğer ikisinden hiç bilgimiz yok, ulaşamıyoruz, Bekir’le ikimiz kaldık.” Perşembe günü müfettişler okula geldi, çocuklara imamın kendilerine şiddet uygulayıp uygulamadığını sordular. Çocuklardan birinin iddiasına göre, çocuk “Sopayla vurdu” dese de müfettiş elindeki kâğıda “Hafifçe vurdu” yazmış. Cuma günü ise jandarma tarafından uzman eşliğinde çocukların ifadesi alındı. Demirbilek, “İmam hâlâ okulda derslere giriyor. Benim çocuğumun psikolojisi tamamen bozuldu, okula gitmek, derslere girmek istemiyor” derken Can da “Sesimizi duyun. Ülkenin okullarının halini görün” diyor. Gaziemir sağlıkta Türkiye birincisi Eğitim ve sağlık alanındaki sosyal projeleri ile ilklere imza atan Gaziemir Belediyesi, Evde Sağlık ve Sosyal Hizmetler Derneği (EVSAD) tarafından düzenlenen ‘En İyi Evde Sağlık Hizmetleri Yarışması’nda Türkiye birincisi oldu Türkiye evde Sağlık ve Sosyal Hizmetler Derneği (eVSAD) tarafından düzenlenen 5. Uluslararası evde Sağlık ve Sosyal Hizmetler kongresi’nde, Türkiye’nin ‘en iyi evde Sağlık Hizmetleri’ yarışması düzenlendi. Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve belediyelerin katılımı ile gerçekleştirilen kongrede açıklanan yarışma sonuçlarına göre, Gaziemir Belediyesi birinci, etimesgut Belediyesi ikinci, kahramanmaraş Belediyesi ise üçüncü oldu. insani Geliştirme Vakfı tarafından ‘Çok yüksek insani Sınıf’ ile ‘yeşil Bölge’de Türkiye’de 23. Sırada yer alan Gaziemir Belediyesi, şimdi de ‘en iyi evde Sağlık Hizmeti’ ile sosyal belediyecilikteki başarısını tescilledi. yarışmaya, Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen Sosyal Alarm Butonu&Düşme Dedektörü, Ata evi Sağlıklı yaş Alma Merkezi ve evde Bakım Hizmetleri projeleri ile giren Gaziemir Belediyesi sosyal projelerini ödülle taçlandırarak Türkiye’ye örnek oldu. ‘Eğitime ve sağlığa önem veriyoruz’ EğİTİmlİ ve sağlıklı insanların yaşadığı kentlerin hızla gelişeceği anlayışı ile hayatlara dokunuş adı verilen sosyal projeler hayata geçiren Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, “Göreve geldiğim 2009 yılından bu yana, eğitimden sağlığa, gencinden yaşlısına, hastasından engellisine, işsizinden yoksuluna kadar Gaziemir’de yaşayan herkesin hayatına dokunan projeleri hayata geçirdik. Kentin 20 yılını göz önüne alarak hazırladığımız fiziki projeler ve altyapı çalışmalarıyla birlikte sosyal projeleri de çok önemsiyoruz. Çünkü bir kentin ileriye gitmesinde, o kentte yaşayan insanların eğitimi, sağlığı önemli. Hayata geçirdiğimiz bu projelerin Türkiye’ye örnek olması ve ödüllendirilmesi bizim için gurur verici. Bu ödülde katkısı olan Evde Sağlık Hizmetleri Birimimize ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyor, başarılarımızın daim olmasını diliyorum” dedi. BU BİR İLANDIR haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Belediye, üreticiYLE çiçek alım sözleşmesi de imzaladı İzmir doğal yaşama kavuştu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, kırsal kalkınma projesi kapsamında Urla’nın Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi arazisinde yaşama geçirdiği Doğal Yaşam Köyü, törenle açıldı. Belediye ayrıca, kooperatifle 4 milyon lira tutarında çiçek alım sözleşmesi de imzaladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Daha yolun başındayız. İzmir’in başarısını artık sadece Türkiye değil, tüm dün ya duydu. Giderek daha sağlıklı bir kent haline geleceğiz” diye konuştu. Bademler’de konukların her türlü ihtiyacını karşılayacak bungalovlarda kalarak, doğayla, toprakla ve üretimle iç içe yaşayacakları bir tesis oluşturduklarını da dile getiren Kocaoğlu, “19 köy evimize uzun süreli müşteri bekliyoruz. Bunu başaracağımıza, insanları burada yaşamaktan mutlu kılacağımıza inanıyorum” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet ECZACILAR EKONOMİK KRİZ VE SAHTE REÇETEYLE BOĞUŞUYOR AsertsıikmyizeitdeuryE14ucGzMüaacnnyıülaısr Eczacılar, 14 Mayıs Eczacılar Günü’nü yine bir dizi sorunla karşılıyor. AKP iktidarı döneminde sorunları katlanarak artan yaklaşık 25 bin eczanede eczacılar ekonomik kriz, fakültelerin hızlı artışına bağlı istihdam sorunları, sahte reçeteler gibi sorunlarla karşı karşıya. Eczacılar “artık yeter” diyerek yetkililerin bir an önce seslerini duymasını istiyor. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, eczanelerin Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte son 15 yıldır ciddi anlamda ekonomik daralma yaşadığına dikkat çekerek “Her türlü olumsuzluğa rağmen, daha güzel yaptığımız proto günlerin yakın oldu kole dayanan is ğu inancıyla mücade kontolar ve ilaç lemize devam ediyo ların kademelen ruz” diyor. dirilmesi sonucu İssotrihudnaum SİBEL BAHÇETEPE yüzde 815’e kadar düşüyor. Artan masraflar, da Sarıalioğlu, 14 Mayıs’ın ha kaliteli eczacılık hiz bayram havasında kutla meti verebilmek için yapı namayacağını belirterek lan yatırımlar gibi neden “Maalesef, bir 14 Mayıs’ı lerle pek çok eczacı, ecza daha mesleki sorunlarımı nesini kredilerle döndürü zın gölgesi altında karşıla yor ya da kapatma maliye maktayız. Biz bugünü bay tini karşılayamadığı için ram havasında kutlamak sürekli zarar ederek mes isteriz ancak can yakıcı leğine devam ediyor. Eko sorunlarımız buna engel nomik sıkıntılar dışın oluyor” değerlendirmesini da mesleğimizin, eczacı yapıyor. Sarıalioğlu, şöyle lık fakültelerinin hızlı ar devam ediyor: tışına bağlı istihdam soru “Yasal olarak yüzde 25 nu da var. Her türlü olum olan kârlılığımız, SGK ile suzluğa rağmen, daha gü zel günlerin yakın olduğu inancıyla mücadelemize devam ediyoruz. Örneğin Sağlık Bakanlığı’nın da desteğiyle son 2 yılda muvazaa ile mücadelede çok önemli bir yol kat ettik. Meslek hakkının bir an önce verilmesi ve reçete hizmet bedellerinin makul seviyelere çıkarılması, zor durumda olan pek çok meslektaşımıza rahat bir nefes aldıracaktır. Rehber Eczanem Programı ile eczacının danışmanlık rolünün daha öne çıktığı, tüm meslekler de olması gerektiği gibi eczacının mesleki tatmin yaşadığı, eczacıların ekonomik sorunlarla boğuşmadığı 14 Mayıs’lara kavuşmayı diliyorum.” SORUNLAR DAĞ GİBİ İstanbul Eczacı Odası tarafından düzenlenecek etkinlikler, önceki gün Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulmasıyla başladı. Etkinlikler, aynı gün Grand Cevahir Hotel’de “Eczacılık Buluşması 2018” zirve toplantısıyla devam etti. Panele CHP milletvekili Selin Sayek Böke, çocuk istismarına karşı yürüttüğü mücadeleyle tanınan öğretmen Saadet Özkan, iletişim uzmanı Yaprak Yapsan konuşmacı ola rak katıldı. Odanın eczacıların sorunlarına dair hazırladığı “Eczacılıkta Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri” adlı kitapçıkta yaşanılanlar ortaya koyuyor. “Dağ gibi sorunlarla uğraşılmak zorunda” denilen kitapçıkta, özetle şu problemler sıralanıyor: “Günümüzde birçok eczacılık fakültesi kadro ve teknolojik altyapı olarak yetersiz. İlk kez YÖK tarafından 20142015 yılı üniversite yerleştirmelerinde tıp ve hukuk fakültelerinde uygulanan taban puan sistemi eczacılık fakülteleri için de getirilmeli. İkinci ve yardımcı eczacı maaşları da TEB tarafından belirlenmeli. Eczanelerde satılan Gıda, Ta rım ve Hayvancılık Bakanlığı ruhsatlı ürünler için de Sağlık Bakanlığı denetimlerinin yeterli olması sağlanmalı. İnternet satışları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çığ gibi artmaktadır. Bu ürünlerin kontrolü yapılmadığı için sahte, tahşiş edilmiş, içine ilaç etken maddesi karıştırılmış ürünler bile doğal diye satılmakta ve halk sağlığını tehdit etmektedir. Eczacının birebir dahil olduğu durumlar dışında, sahte reçete bedelinin söz konusu reçetenin düzenlenmesi sürecinde dahil olan 3. kişilerden ve sahte reçetenin düzenlendiği sağlık tesisinden tahsil yoluna gidilmelidir.” l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle