23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 30 Nisan 2018 2 Dede ocağımdayım! Bugünden itibaren, pazartesileri bu köşede, pazar günleri ise Cumhuriyet Pazar’da siz Cumhuriyet okurlarıyla buluşacağım. 2001 yılında Radikal gazetesinde başlayan gazetecilik yolculuğum, 2003’te Milliyet, arkasından 2009’da Hürriyet derken, beni 17 yıl sonra Cumhuriyet’e getirdi. Ama sanmayın ki bu gazetenin yabancısıyım... Cumhuriyet, benim hayatımda ilk adım attığım gazete aslında. Dedem Tayyar Eraslan Cumhuriyet gazetesinde çalışırdı ve ben daha küçük bir çocukken, hafta sonlarında beni Cumhuriyet İzmir büroya götürür, bir daktilonun başına oturturdu. Bilmezdim, meğer orada gazetenin tozunu yutmuşum, hiç hesapta yokken bir gün içimden bir gazeteci çıkaracakmışım!.. Dedem kiminin Tayyar Abisi, kiminin Tayyar Amcası idi ama en çok “Devrimci Tayyar” diye anılırdı. Öyle ki, gazeteye gelen kimi zarfların üzerinde sadece “Devrimci Tayyar... Cumhuriyet... İzmir...” yazarmış, doğru dürüst isim ve adres olmadan. Büyüyünce anladım ki herkes kendine “devrimci” diyebilir ama bir şehir size “devrimci” diyorsa, gerçekten de o lakabın hakkını vermişsinizdir.   Dedem torunlarına da, çocuklarına da kendini anlatmazdı. Askeriyeden erken emekli olmuştu, onu bilir, öncesini bilmezdik. Darbelerden hiç hazzetmezdi ama… 80 darbesinden söz açıldığında, “Kızım onlar 12 Eylül’ü alkışladılar” diye kimi tanıdıklara sitem ederdi. Öldükten sonra Erkin Usman’ın yazısından okuyup öğrendim, meğer dedem Hava Muharebe Okulu’ndan emekli olduk tan sonra hemen Cumhuriyet’te çalışmaya başlamamış, 16 yıl boyunca debelenmiş durmuş. Giriştiği kimi işlerde başarısız olunca, kendini bazen küreğe mahkum etmiş, bazen taşocaklarına. Taş kırmış, kürek çekmiş, mıcır toplamış, kireç söndürmüş, duvar örmüş, köprü temizlemiş. Mahkumiyet kararlarını kendi verir, kendi uygularmış. Kendi verdiği cezayı çekip arkadaşları arasına dönünce ya kafası yarıkmış ya da elleri kan revan içinde. Bu yüzden adı “Devrimci Tayyar”a çıkmış.   ‘Eğilmezdi, bileği bükülmezdi!’ Ben dedemin bana Cumhuriyet gazetesinden taşıdığı kitaplarla, mutlaka okumamı önerdiği Cumhuriyet gazetesiyle, gazetenin ekleriyle büyüdüm. Dedem sayesinde erkenden sanata, edebiyata merak sardım. Dedemin aynısı olmadım pek tabii. Ama hayatım, özlemlerim, ideallerim, hepsi dedemden izlerle dolu. 2014’te dedem ölmeden hemen önce, eski dostu Hikmet Çetinkaya onunla ilgili bir yazı yazmış ve onu “umutsuzluğun içinde umudunu yitirmeyen, karanlığın içinde aydınlığı görebilen, en zor koşullarda özgüvenini kaybetmeyen, evrensel gerçeği kucaklayabilen çağdaş, uygar insanın bilincine sahip biri” diye anlatmıştı. Dedem Tayyar Eraslan Ve demişti ki, “Eğilmezdi, bileği bükülemezdi!” Dedemin bana bıraktığı miras bu. Bence paha biçilmez! Doğan Grubu’nun medya organlarının satışıyla Türkiye basın tarihindeki en büyük el değiştirme ile iktidara daha yakın olacak bir medya grubu ortaya çıkmış oldu. Bu olayın grubun yayın organlarını teksesliliğe doğru götüreceğini gördüğüm için, uzunca bir süredir köşe yazarlığı yaptığım Hürriyet gazetesinden hiç beklemeden istifa ettim. Bu beni çoksesli Cumhuriyet’e getirdi. Hangi konularda yazdığıma gelince... Özellikle son yıllarda, sesini kitlelere duyuramayanların sesi olmaya çalıştım. Toplumun en dezavantajlı grupları, konuşma yetisi olmayan doğa ve hayvanlar; çığlıklarını duyuramayan şiddet mağduru kadınlar ve çocuklar; güvencesiz işçiler, tarumar edilen kent, sansürlenen sanat; hak ihlallerine uğrayan mahpuslar; zulüm gören kim varsa benim konum ama daha ötesi, benim derdim oldu. Böyle de devam edecek. Bu mesleğin gereklerini ne raddede yerine getirebildiğimi okur takdir eder. Ama şunu bilin ki, gazeteciliği hep kalbimle yaptım. Dertleri dert edindim; iş cesaret gerektirdiğinde cesur olmaya çalıştım, yüreğim öfkeyle dolup taştığı zamanlarda tarafsızlığımı yitirmemek adına sustum. Başkalarının hikâyeleri benim hikâyem oldu. Yazdıklarım beni dönüştürdü, değiştirdi ve umuyorum ki daha iyi, daha adil, daha “yargılamaya değil, anlamaya meyilli” bir insan yaptı. Sırf bu nedenle bile, bu mesleğe çok şey borçluyum. gCuumruhruvreiyreiyt’oter!yazmak Etrafıma ve çalışma hayatımın geçtiği egemen medyanın durumuna bakınca Cumhuriyet’te kendimi gurbette değil, evimde gibi hissediyorum. Dede ocağım, ötesi yok!..   Cumhuriyet Pazar’da yazmak da eski dostların arasına, lezzetli bir muhabbete dönmek gibi. Ekin editörü Tayfun Atay, benim meslekteki hocalarımdandır. 2000’lerin başında, Prof. Ünsal Oskay, Can Dündar, Tayfun Atay ve Ahmet Tulgar’la beraber Milliyet’te Popüler Kültür ekini çıkardık. O zamanlar onların bir nevi talebesiydim. Ve şimdi mesleğin içindeki gazetecilik okulunun sınavlarını iyi kötü vermiş bir mezun olarak, aynı zamanda Tayfun Hoca’yla çalışma fırsatını da elde ediyorum. Ne mutlu bana. Cumhuriyet gazetesine, muhabirlerine, yazarlarına ve yöneticilerine büyük bedellerin ödetildiği bu zor günlerde, bu gazetenin bir parçası olmak bana ayrıca gurur veriyor.    Tarihin doğru tarafında yer almanın, doğrunun, gerçeğin yanında durmanın, hepsinden öte haklı olmanın verdiği güçle ve gönül rahatlığıyla tüm zorlukların üstesinden gelinebileceğini biliyorum. Bugünler de geçecek... Yeter ki biz, ne kadar zor olursa olsun, karanlığın içindeki aydınlığı görebilelim. Var çünkü. Aydınlığın olmadığı yerde karanlık da olmaz; unutmayalım!..   haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET KKJKOIİONBNRENGIKUSROŞ’ETLUSAOİLNKDJİDİUE Gıdadaki hormon üremeyi etkiliyor SİBEL BAHÇETEPE Tarımda kullanılan Türk Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, son yıllarda hormonlar, kimyasal gübreler, pestisitler (böcek öldürücü ilaçlar), stres, çevresel etkenler hem kadın hem de erkeklerde gibi pek çok neden infertilite (kısırlık) oranlarının arttığını, bunun en önemli nedeninin besinlerdeki pestisitler, çevresel faktörler, toksik ve teratojen maddeler (ka annebaba olmayı güçleştiriyor. Türkiye’de çiftlerin yüzde 15’i çocuk sahibi olamıyor lıtımsal değişikliğe yol sdyÜvhbKhraAkkSaaçeaiuoaooılnırTfkambnynrrğıfklnümmalnrüdıutıaaonırrrde,rnsknnnoooaktaa’aöunnilmtyttinJymsrnaiyai.üsoskraneeidgyöıalgzsum’necseüanytıelakübırslzlidllgşaeçonizidaetıerednlalnjiinşorlviğkrirşıaınelej.leıineleiirdkkmeePklvn)dKıkitşymrğeidleioütolooadğıniadlTnfnln.eie.oenAıg1gilr2JliEea.sVrTCiı,ünithraıanktÜnlügmbnldlaaüieirn.anbeıdBınitrldukıeıvy,einaaolelcmsrll9nliredrierayaöu.5ırkıraioaÜyTkk0blgevasrmilkonaieşke.ıalsbdaknltllkadHralııiiüidesın.nnriihlnaa,y:ırimtBadinkstyiöek“bmnupialeıKvz;aiıvnkelenatı“msdıieokayast”n1pdyallrrıotaaceaeuçrdrşeıyrdmıormlmeırsçşılzıdmnkıladğauieakdeuf,tdıihlndtnaodnl.hreiüveiıljetnorarğakeerzaaikm,rıneurgçttıtnoailoi Kongrenin en önemli konu rımda kontrolsüz bir şekilde sunun çocuk sahibi olamama hormon kullanılıyor. Hormon olduğunu belirten Prof. Ün satışının yasaklanması gereki lü, Türkiye’de çocuksuz çift yor. 1960’ta yazılan bir kitap sayısının hızla arttığına dik ta erkeklerin sperm sayısı 250 kat çekti. Türkiye’de infertili milyondu, günümüzde erkek te oranının yüzde 15 olduğu te normal sperm sayısı 16 mil nu anımsatan Örnek, yaklaşık yona kadar düştü.” l GİRNE Anne karnında ameliyat Türkiye’de de çok yeni uygulanmaya başlayan ve bebek ölümlerinin azalmasını sağlayan, anne karnında bebek ameliyatı ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Jan Deprest ise bebek ölümlerinin bu yöntemle azaldığını söyledi. Deprest “Bu bebekler daha 30. haftasında anne karnındayken kapalı ameliyat (endoskopi) yöntemi ile anne karnı hiç açılmadan ameliyat edilebiliyor ve saptanan kalıtımsal bozukluk düzeltiliyor. Bunun yanı sıra yapay rahim gibi uygulamalarla riskli bebekler çok erken dönemde doğurtulup yapay rahim içinde 1015 hafta kadar büyütülebilmektedir” diye konuştu. Bu karikatürler flamingolar için KÖRFEZ GEÇİŞİ ZARAR VERECEK YUSUF ÖZKAN AKP’nin İzmir’e dayattığı Körfez Geçiş Otoyolu’nun Gediz Deltası’nda koruma altındaki flamingolara vereceği zarar, karikatürlere konu oldu. AKP, Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamındaki Gediz Deltası’ndan otoyol geçirerek İzmir Körfezi’nin iki kuzey ve güney yakalarını birbirine bağlamak için proje hazırlamış ve ÇED süreci başlatmıştı. Kentlilerin, “Artık İzmir’in iki yakası bir araya gelmez” itirazlarına ne den olan projeyle ilgili endişeler, karikatürlere de yansıdı. Doğa Derneği ve Karikatürcüler Derneği işbirliğiyle hazırlanan “Flamingolara Karikatür” adlı sokak sergisi, Konak Belediyesi desteğiyle Alsancak’ta açıldı. Türkan Saylan Kültür Merkezi önündeki sergide 22 karikatürcünün eserleri yer aldı. Sanatçılar, körfez otoyolunun yapılması durumunda dünyadaki 10 flamingodan birinin yaşadığı Gediz Deltası’nın büyük tehdit altına gireceğine ve koruma alanının geri dönüşü olmayacak şekilde zarar göreceğine dikkat çektiler. l İZMİR KIRMIZI LİSTEDE Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü’nce Aksaray’da yapılan arazi çalışmalarında, nesli tehlikede olan alaca sansar (Vormela peregusna) görüntülendi. Alaca sansar, yiyecek kaynaklarının azalması ve yaşam alanlarının daralması nedeniyle küresel tükenme riskleri yüksek olan türlerin sınıflandırıldığı ‘IUCN Red List Categories and Criteria’nın kırmızı listesinde yer alıyor. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle