18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 30 Nisan 2018 12 İki uyuşmaz: Üniversite ve AKP! A KP iktidarı, seçim ortamının kamuoyunda yarattığı yoğun kargaşadan da yararlanarak, tamamıyla bilimsellikten uzak bir tutumla 13 üniversiteyi bölüyor! Üniversite ağrısı AKP iktidarının genel olarak bilimle, özel olarak da başta üniversiteler olmak üzere bilim kurumlarıyla, az buz değil, çok sorunlu olduğu onca yıl boyunca yaşananların kanıtladığı gibi biliniyor. Yüzüncü Yıl, İnönü ve Başkent üniversitelerinin, her biri kendi alanlarında seçkin birer bilim insanı olan rektörlerinin, sırasıyla Yücel Aşkın, Fatih Hilmioğlu ve Mehmet Haberal’ın uğradıkları baskı ve cezalandırmalar, AKP’nin üniversite anlayışının ilk ve çok ağır yıkıcı örnekleridir. AKP iktidarında üniversite sayısı üçe katlandı; ancak bu artışa büyük bir niteliksel çöküntü eşlik etti ve ediyor. Yeni üniversiteler, bilimsel ön hazırlık çalışmaları yapılmadan, ben yaptım oldu anlayışıyla kuruldu. Çoğu üniversiteye bağlı olarak ilçelere fakülteler açıldı; üniversiteler çok parçalı oluştu; üniversitenin bütüncül bir eğitim, araştırma, kültür ve sanat etkinliklerinin birlikte yaşandığı bir kurumsal yapılanma ve gençliğin bunlara dayalı toplumsallaşmasının yerleşkesi olduğu gerçeği göz ardı edildi. Çok daha olumsuz bir tutum izlenerek yeni bilim insanı yetiştirilmesi yoluna gidilmedi. Tam tersine, sayısal ve niteliksel olarak var olan bilim insanı yetersizliği ortamında son iki yılda üniversiteden beş bine yakın bilim insanı uzaklaştırıldı. Bu süreçte üniversite özerkliği ve araştırma özgürlüğü gibi üniversite kavramının olmazsa olmazlarından tamamıyla uzaklaşıldı. O kadar ki, üniversiteler bölünürken ve adları değiştirilirken, geçtik bu konularda bilimsel araştırmalar yapılmasını, kendi görüşlerinin alınması yoluna bile gidilmiyor. Kurumsal kimlikleri hiçe sayılıyor. ‘Adını anmadan titrerim hâlâ’ Geçen günlerde bir güzel şarkıyı çağrıştıran şu görüş sergilendi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) artı AKP Genel Başkanı ve 15.5 senedir ülkeyi yöneten Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerin bölünmesi ve yenilerinin kurulmasıyla ilgili yasa tasarısının TBMM’ye verildiği günlerde bakın ne diyor?: Mevcut üniversitenin, adını anmak istemiyorum, oradaki öğrenci sayısı fazla, onu ikiye böleceğiz. Turgut Özal Üniversitesi kuracağız. Erdoğan’ın adını anmak istemediği Malatya’da kurulu İnönü Üniversitesi’dir. Bu nasıl bir anlayıştır ki İnönü adını anmak istemiyor? Kuşkusuz İsmet İnönü tüm yönleriyle burada anlatılamaz. Ancak belki anlaşılır diye Arapçasıyla yazayım: El İnsaf! Kurtuluş Savaşı’nın en önde gelen komutanlarından biri; Lozan Barış Anlaşması’nın Baş Delegesi, yıllarca Başbakan ve Atatürk’ten sonra 12 yıl boyunca Cumhurbaşkanı; yurtta barış, dünyada barış ilkesine bağlı kalarak ülkeyi II. Dünya Savaşı’na sokmayan, böylece yüz binlerce çocuğun babasız kalmasını ve ülkenin varını yoğunu yitirmesini önleyen; Cumhuriyetin hukuka sonuna kadar saygılı; yolsuzluk ve rüşvete hayat hakkı tanımayan anlayışını sürdüren; ülkemizin çok partili siyasal yaşama geçişinin yolunu açan; 1950’lerde ve 1960’larda ülkenin demokratikleşmesi, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, sosyal devlet anlayışının yerleşmesi için uğraş veren, Yassıada idamlarına karşı çıkan İnönü’nün adının anılmak istenmemesinin, nasıl bir bireysel ve AKP bağlamında kurumsal kişiliğin dışavurumu olduğunu, yalnız ve ancak konunun uzmanları açıklayabilir. Burada sorulması gereken temel soru şudur: Türkiye geleceğe bu Cumhuriyet ve üniversite anlayışıyla mı yürüyecek? HHH Yarınki 1 Mayıs Emekçi Bayramınızı kutlarım. 30 Nisan 2018 SAYI: 33808 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:19 04:08 04:37 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:57 13:07 16:56 05:44 12:52 16:40 06:09 13:15 17:01 Akşam 20:06 19:48 20:08 Yatsı 21:37 21:17 21:34 yorum/haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Hrant Dink Vakfı 2009 yılından bu yana her yıl düzenli olarak medyada nefret söylemini yazılı basın kapsamında tarayan bir çalışma yürütüyor. Ulusal basının tümünü, yerel basında 500 gazeteyi kapsayan araştırmada etnik, ulusal ve dini kimliklere yönelik nefret söyleminin saptanması, gazeteler bazında yüzdelenmesi, örneklenmesi ve teşhir edilmesi amaçlanıyor. Bu çok yararlı çalışma, 2017 yılında, nefret söylemine odaklanan raporun yanı sıra ayrımcı ve ötekileştiren mesajları nefret söyleminden daha üstü örtük bir şekilde veren, dolaylı şekilde kurgulamış söylemleri de inceledi. Medyanın tüm dünyada taraflı ayrımcı önyargılı bir dilden kendini kurtarmakta zorlandığı bir gerçektir. Kimi zaman bu türden söylem ilkelere, yayımlanmış kurallara, yayın ilkelerine karşın artıyor. Zararı ise tüm topluma yansıyor, hedef alınan kişi ve gruplarda ise ağır yaralara yol açıyor. Bu kişi ve gruplar raporda da belir Medyada Nefret Söylemi tildiği gibi tedirginleşiyor, sessizleşiyor, sosyal ve siyasal yaşama katılım haklarından feragat etmek zorunda kalıyor. Raporda özenli bir dille nefret söyleminin ve ayrımcı söylemin temelinde, önyargılar, ırkçılık, yabancı korkusu / düşmanlığı, ayrımcılık, cinsiyetçilik ve homofobinin yer aldığı vurgulanıyor. Bu tür söylemlerin temelinde onları besleyen en güçlü itkinin ise farklı olana tahammülsüzlü ğün olduğu rahatlıkla söylenebilir. Yazılı basını 2017 yılı boyunca iz leyen raporda haber ve köşe yazılarında nefret söyleminin saptanmasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen tavsiye kararı esas alınmış. Bu karar, nefret söylemini, ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, Yahudi düşmanlığını, azınlıklara, göçmenlere, göçmen kökenli kişi ve gruplara yönelik saldırgan milliyetçilik ve et nik merkezcilik, ayrımcılık ve düşmanlık şeklinde ortaya çıkan, dinsel hoşgörüsüzlük de dahil tüm nefret biçimlerini esas alıyor; bunları yayan, kışkırtan eşlik eden ya da meşrulaştıran her türlü ifade biçimini nefret söylemi kapsamında inceliyor. Raporda toplam 5 bin 482 köşe yazısı ve haber içinde 79 farklı grup içinde 6 bin 782 adet nefret söylemi içeriği saptandığı belirtiliyor. Ulusal basında en üst sırada 257 haberle Yeni Akit yer alıyor. En alta ise iki gazete var: 7 haberle Cumhuriyet, 3 haberle BirGün. Bu gözden kaçmış olduğunu varsaydığım türden haberlerin, Cumhuriyet’te yer bulması üzücüdür. Bu türden haber ve yazıların 2018 yılında gazetede yer bulamayacağını, bir sonraki nefret söylemi raporunda Cumhuriyet’in yer almayacağını umuyorum. Bu tablonun dışına çıkacağımıza kesin gözüyle bakıyorum. Haber şöyle başlıyor: “...Cumhuriyet davası duruşmanın ilk oturumunda mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, ‘Önceki celse Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın tahliyesi sırasında sarf edilen sözleri jurnalci bir gazeteci bakana sordu. Her davanın iklimi, kendine göre bir gidişatı var. Ben kendim uydurmadım o sözü’ dedi. Dağ, sözlerle ilgili duruşmalardaki beyanlardan ve ‘Aydın Engin’in köşesi Tırmık’tan esinlendiğini’ belirtti.” Okurumuz Ali Niyazi Öz haberi gerekli öğeler bakımından eksik ve anlaşılmaz bulmuş. “Haberdeki sözlerin ne olduğu, kimin, ne zaman sarf ettiği, hangi gazetecinin soruyu kime, (bakana mı, hangi bakana, yoksa başkana mı) sorduğu, gazeteciye neden ‘jurnalci’ dendiği. Sözlerin neden tartışma konusu olduğu, kısacası haberin konusunun ne olduğu anlaşılmamaktadır” diyor. Okur Temsilcisi’nin Notu: Haberi, haberdeki eksiklikleri ve okurumuzun eleştirisini ilginç bulduğum için burada geniş yer ayırmakta yarar Bir haber analizi görüyorum. Önce haberin olabildiğince düzeltilmiş halini görelim: “Cumhuriyet davasının Silivri’de gerçekleştirilen dünkü oturumu, Mahkeme Başkanı Orkun Dağ’ın, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu’nun tahliye edildiği önceki oturumda sarf ettiği sözlerin gazetelerde yer alması üzerine serzenişi ile başladı. Dağ, önceki oturumda kararı, ‘Murat Sabuncu Boğaz’ı görmek istiyormuş, gitsin görsün. Soner Yalçın, Ahmet Şık’ın annesi ermiştir, onu çok üzmeyin demiş, üzmeyelim. Kaptanlar gemiyi en son terk eder, Akın Bey burada’ diyerek tahliye kararlarını açıklamış, Akın Atalay’ın tutukluluğunun devamını ise ‘kaptanlar gemiyi en son terk eder’ diyerek bir ‘espri’ ile duyurmuştu. Daha sonra bir gazetecinin Başkan’ın bu sözlerinin uygun olup olmadığını ilgili Bakana sorması ve Bakanın sözlerinin gazetelerde yer alması üzerine Dağ, ‘sarf edilen sözleri jurnalci bir gazeteci bakana sordu, ama her davanın iklimi, kendine göre bir gidişatı var. Ben kendim uydurmadım o sözleri, duruşmadaki beyanlardan ve Aydın Engin’in Tırmık kösesinden esinlendim’ diyerek savundu.” Haber özetle böyledir. Görüldüğü gibi okurumuzun aktardığı haber eksikliklerle doludur. Konu “tahliye ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların resmi bir hukuk diliyle değil, neden insanları incitebilecek esprilerle açıklandığının” ilgili bakana sorulması konusudur. Ağır Ceza Heyetinin başkanı da bu haberle ilgili açıklama yapmak gereksinimi duymuştur. Ağır Ceza Heyeti Başkanı’nın görevini yapan gazeteciden “bir jurnalci” diyerek söz etmesi her ne kadar kınanmayı hak etse de ne yazık ki, kötü yazılmış haber içinde anlaşılır olmaktan çıkmıştır. Okurumuz haberi anlamamakta, yanlış anlamakta haklıdır. Muhabirlerin ve editörlerin daha dikkatli olmasında gazetecilik ve Cumhuriyet’in saygınlığı açısından büyük yarar var. KISA KISA Tekrarda yarar var mı diyorsunuz! 14 Nisan tarihinde gazetenizde yer alan sudoku bulmacalar aynen aşağıda belirtilen tarihlerde de yayımlanmıştır. Bu uygulama sistemli olarak yaptığınız bir şey midir? Etik midir? Benim dikkatimi özel bir nedenden sadece bu grup mu çekmiştir? En kısa sürede cevaplamanızı rica ederim. Saygılarımla. Süha Tekçe Tarihler 14 Nisan 2018, 17 Şubat 2018, 18 Kasım 2017, 05 Ağustos 2017, 10 Haziran 2017 Emekli Oramiral Özden Örnek yaşamını yitirdi Balyozda yargılandı Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek dün sabah hayatını kaybetti. Örnek’in çoklu organ yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü ve durumunun ağırlaşması üzerine 3 gün önce yoğun bakım servisine alındığı bildirildi. Örnek’in cenazesi, bugün Levent Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. 41 ay cezaevinde kaldı Özden Örnek, 2007 yılının Mart ayında Nokta dergisinde yayımlanan ve kendisine ait olduğu iddia edilen “darbe günlükleri” nedeniyle yargılanmıştı. Kapatılan özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs” suçundan cezalandırılan Örnek, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce onanan kararın Anayasa Mahkemesi’nce ‘hak ihlali’ olarak değerlendirmesi sonucu tahliye edilmişti. Balyoz davası kumpası sonucu 41 ay cezaevinde kalan Örnek, verilen yeniden yargılama kararı sonrasında, beraat etmişti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Özden Örnek kimdir? Örnek, Türkiye Cumhuriyeti’nin 20. Deniz Kuvvetleri Komutanıydı. 1943 yılında İzmit’te doğan Örnek, 1960 yılında Deniz Lisesi’nden, 1962 yılında Deniz Harp Okulu’ndan asteğmen olarak mezun olup 1964 yılında Deniz Harp Okulu’ndaki eğitim ve öğretimini tamamlayarak donanmaya katıldı. 20012003 yıllarında Donanma Komutanlığı görevini yürüten Örnek, 28 Ağustos 2003 tarihinden itibaren Deniz Kuvvetle ri Komutanlığı görevine getirilmiş, 26 Ağustos 2005 tarihinde de emekliye ayrılmıştı. Örnek, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Madalyası, Türk Silahlı Kuvvetleri Şeref Madalyası, ABD Liyakat Madalyası, Brezilya Deniz Kuvvetleri Liyakat Nişanı ve Pakistan Nişanı İmtiyaz Madalyası sahibiydi. Sevil Örnek ile evli olan Örnek’in Tolga ve Burak isimli iki oğlu vardı. Burak Örnek, 3 ay önce hayatını kaybetmişti. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Turhan Atalay ikinci kez başkan Diş hekimleri seçimini yaptı İstanbul Diş Hekimleri Odası’nın yeni baş kanı bir kez da ha Prof. Dr. Turhan Atalay oldu. 8 bin 400’e yakın üyesi ile Türk Diş Hekimleri Birliği’ne bağlı en kalabalık oda olan İstanbul Diş Turhan Atalay Hekimleri Odası’nda diş hekimleri ye ni yönetimi belirlemek üzere dün san dık başına gitti. Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi’nde yapılan seçimlerde Prof. Dr. Turhan Atalay’ın başkan ada yı olduğu “Birlik Grubu” ile Prof. Dr. Ender Kazazoğlu’nun başkan adayı ol duğu “Önce Diş Hekimi Grubu” liste leri yarıştı. Seçimlerde, Atalay’ın baş kan olduğu ve 30 yılı aşkın süredir oda yönetiminde olan Birlik Grubu’nun lis tesi 1166 oy alarak seçimleri kazan dı. Diğer aday Önce Diş Hekimi Grubu Prof. Dr. Ender Kazazoğlu ise 840 oyda kaldı. İkinci kez başkan seçilen Mar mara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakül tesi emekli öğretim üyesi Prof. Atalay, sonuçların ardından yaptığı açıklama da “Seçim son derece medeni, diş he kimlerine yakışır ortamda yapıldı. Se çimlere katılan tüm arkadaşlara teşek kür ederim. Çalışmalarımız ivme kaza narak devam edecek. Diş hekimlerinin sorunlarını çözmeye yönelik çalışma larımızı sürdüreceğiz, sosyal ve özlük hakların korunması için elimizden ge leni yapacağız” dedi. l İSTANBUL ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] İTFAİYECİ TANER ÇEBİ Yaşam savaşını kaybetti İstanbul Sultanahmet’te bir otelde çıkan yangında ağır yaralanarak hasta neye kaldırılan itfaiye ci Taner Çebi, hayatını Taner Çebi kaybetti. Sultanahmet’te geçen cuma günü bir otelin sauna bölümünde çıkan yangın da itfaiye onbaşı Taner Çebi, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. Taner Çe bi, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen dün sabah hayatını kaybetti. Fa tih Grup Personelinde çalışan ve yaklaşık 10 yıldır itfaiyeci olan Taner Çebi, evli ve biri 5, diğeri 1.5 yaşında iki çocuk baba sıydı. Çebi için bugün saat 12.00’de İtfai ye Daire Başkanlığı önünde yapılacak tö renin ardından, öğle namazına müteakip Fatih Camii’nde cenaze namazı kılınacak. Taner Çebi’nin naaşı Edirnekapı itfaiye Şehitliği’ne defnedilecek. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle