22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazar 29 Nisan 2018 Geçmişle MetÜst’ten yeni dergi: PaSPaS Çarşaf, GIRGIR, Deli, ÖKÜZ, hayvan, PENGUEN, OT dergilerinin kurucusu, yazarı, çizeri ve yayıncısı Metin Üstündağ, “PaSPaS” ismiyle yeni bir haftalık mizah dergisi çıkardı. Derginin ilk sayısı yayımlandı. ‘Hafta EDİTÖR: eMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN lık Kültür Fizik Dergisi’ sloganıyla çıkan PaSPaS, her cuma bayilerde olacak. PaSPaS, her hafta geniş yelpazeli yazar ve çizer kadrosuyla okuyucunun karşısına çıkacak. İlk sayıda Sırrı Süreyya Önder, Füsun Demirel, İhsan Eliaçık, Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya gibi birçok ismin yazıları ve çizimleri dergide yer aldı. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 yüzleşmek için... Tayfun Serttaş’ın ‘Flashblack’ adlı sergisi Maryam Şahinyan’ın stüdyo fotoğraflarını izleyiciyle buluşturuyor. Binlerce fotoğraftan oluşan bu büyüleyici sergiyi Serttaş’ın rehberliğinde gezdik EMRAH KOLUKISA Kadın oturduğu yerden objektifin yukarılarında bir yere bakıyor. Başının hemen yanıbaşında da karton kapaklı bir not defteri tutmuş ve onun üzerinde de küçük bir fotoğraf daha var. Sadece fotoğraf içinde fotoğraf değil bu fotoğrafı tuhaf kılan; ya da bu kompozisyonu akıl etmek de değil, daha çok iki uzak hayatın bu şekilde bir araya gelmesi sanki. Belli ki adam muhtemelen kocası ölmüş ve kadın da onu bu şekilde ölümsüzleştirmeye yeltenmiş. Hayat içinde hayat olmuşlar bu fotoğrafta. Geçmiş ve gelecek harmanlaşmış, gözümüzün önünde belirmiş. Kadınsa yukarılara bakıyor, fotoğrafçıya mı, kocasının olduğunu umduğu yere mi, asla bilemeyeceğiz. Ve bunlardan, bu fotoğraflardan binlerce var, on binlerce... Her biri farklı bir hikâye, her biri farklı bir hayal. 1139 kutu negatif Sanatçı Tayfun Serttaş şu sıralar Pilevneli Galeri’de “Flashblack” başlığı altında sergilenen Maryam Şahinyan’ın fotoğraflarıyla ilk karşılaşmasını 2011’de yayımlanan Foto Galatasaray adlı kitapta şu sözlerle anlatıyor: “Hıdivyal Palas’ın ikinci katında, topu topu on beş metrekarelik bir deponun zemininde, üzerinde kitap kolileri yığılmış halde, yirmi yı la yakın süredir, dokuz büyük koli içerisinde, 1139 kutu dolusu negatif film bekliyordu beni.” 1139 kutu dolusu negatif... Gözümde canlandırmak istesem de beceremiyorum ve bir yandan Tayfun Serttaş ile sergiyi adımlarken bir yandan da söylediklerini dinliyorum: “Aslında çok iyi bir tasnif yapmış Maryam. Her kutunun üzerine sayılar yazmış ve bunları anlamamız biraz zaman alsa da sonunda çözünce işimiz bir neb ze kıolayladı. 1147 yazıyor mesela bir kutunun üzerinde. Bir süre sonra bunun 1947 yılının Kasım ayına ait fotoğraflar olduğunu çözdük ve tüm kutuları kronolojik bir sıraya sokumayı başardık.” Fotoğraflara baktıkça bir zamanlar nasıl da farklı bir dünyada yaşadığımızı anımsıyor ve günümüzün instagram ayarlı görsel dünyasında Şahinyan’ın fotoğraflarının ne anlama geldiğini sorguluyoruz. “Her kuşak kendi modernitesi yeniden keşfediyor” diyerek söze giriyor Serttaş ve devam ediyor: “Yani bir miras, bir birikim değil de her yeni kuşakla yeniden keşfedilen bir şey aslında modernite. O yüzden bu fotoğraflar en çok da ‘Bak bu olmuştu’ diyebilmek için önemli. Bizde jenerasyonlar biribirinden bir şeyler devralarak ilerlemiyor; genelde inkâr ve her yeni katmanın bir öncekini reddedişi söz ko 2 yıllık bir çalışma... Maryam Şahinyan’ın fotoğraf arşivi aslında ilk olarak 2011 yılında kamuyla paylaşılmıştı. Serttaş ve ekibinin 2 yıllık bir uğraş sonucu tek tek temizleyip dijitalize ettikleri arşiv SALT işbirliğiyle dijital ortamda sergilenmiş, bir hayli de ilgi görmüştü. Şimdiyse bu görkemli arşiv ilk kez fiziksel olarak da sergileniyor. nusu. Jenerasyonların arasındaki kopukluk çok acayip bir mesele bu ülkede. Bizim yok saydığımızın bize aslında çok yakın olduğunu, bizim ideal saydığımızın da o yok saydığımız şeyin içinde var olduğunu bir şekilde yeni jenerasyona gösterebilmek önemli. Burada belki her gelen birkaç fotoğrafla sadece yüzleşecek, birkaç tanesi aklında kalacak ama o ona yetecek. Oradan instagram’a geldiğiniz zaman... bir yerde şöyle dedim geçenlerde, instagram’ın olduğu yerde aşk çok zor. Stalker’lık (gizlice takip etmek) var, bunları ‘stalk’layamazsınız, kendileri için yapıyorlar bunları, dünyaya duyurmak için değil. Bugün kadar duru, bu kadar net objektife bakamıyoruz bir defa. Ağzımız burnumuz yamuluyor. Bilmem kaç tane çekip içinden seçiyoruz. Ama bakın Maryam hiç iki kere çekmemiş. Çekmiş çıkmış, öyle biri. Şimdi artık instagram fenomenliği diye bir şey var, fotografik olarak kendini belli bir şekilde yansıtmanın getirdiği bir illüzyon var... Hep kendini olduğundan farklı göstermek için kullanılan mecralara dönüştü bunlar. Oradan tanıştığım insanlar var. Instagram’da 50 bin takipçisi olan biriyle tanışıyorum mesela, çok kötü bir hayat... Orası için yaşıyor mesela, cebinde parası yok AVM’ye gidip Louis Vuitton’un önünde çekiyor kendisini. Oysa Maryam’in çektikleri öyle değil, hiç sakil değil. İçlerinde mizansen yok mu, var. Ama onu da mizansen gibi yapmış zaten, saklamamış.” Saklamamış belki ama saklanmış Maryam Şahinyan, yıllarca. Arşivi de bir şekilde saklanmış, Serttaş’ın sayesinde de korunmaya alınmış. Tayfun Serttaş Bu devasa arşivden azımsanmayacak bir bölüm de şimdi bizimle, yüzleşmemiz, anımsamamız için... Bu yüzleşmeye siz de davetlisiniz. “Flashblack” 26 Mayıs’a dek Pilevneli Galeri’de görülebilir. Botanik Bahçesi’nde Yaratılan 30 Cilt Resimli Türkiye Florası İSTANBUL ERKEK LİSESİ 134. YIL GELENEKSEL AŞURE GÜNÜ 6 MAYIS 2017, PAZAR, SAAT 10.00 OKUL BAHÇESİ TÜM SARI SİYAHLILARI BEKLİYORUZ İSTANBUL ERKEK LİSELİLER DERNEĞİ Ali Nihat Gökyiğit (ANG) Vakfı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB) Yayınları, Türkiye’nin en önemli doğal varlıklarından olan bitki çeşitliliğinin bilgisini Türkçe olarak toplamak amacıyla başlayan “Resimli Türkiye Florası” külliyatı projesinin ikinci cildini yayımladı. Tamamlandığında 30 cilt, yaklaşık 17 bin sayfa olacak külliyatta Türkiye topraklarında yetişen tüm damarlı bitkilerin bilimsel çizimleriyle yer alması hedefleniyor. Projenin yaratıcısı Tekfen Holding ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB) Kurucusu Ali Nihat Gökyiğit ile NGBB Müdürü Prof. Dr. Adil Güner 2. cildin tanıtımını bir araştırma ve eğitim merkezi olan Botanik Bahçesi’nde yaptılar. Projenin kendi alanında bir ilk olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı himayesine alındığını vurgulayan Gökyiğit, “ANG Vakfı ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi olarak, Flora Araştırmaları Derneği ile herkesin ulaşıp anlayabileceği bu projeyi yürütüyor olmaktan büyük gurur duyuyoruz” diyerek doğanın korunabilmesi için halkla bilginin paylaşılması gerektiğini açıkladı. Resimli Türkiye Florası www.turkiyeflorasi. org.tr adresinden de kamuoyuna sunuluyor. Dünya Dans Günü kutlanıyor Modern balenin yaratıcısı JeanGeorges Noverre’nin doğum günü olan 29 Nisan, 1982 yılından beri Dünya Dans Günü olarak kutlanıyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), Dünya Dans Günü’nü Süreyya Opera Sahnesi’nde klasik bale dünyasının en ihtişamlı eserlerinden biri olan Don Kişot Balesi’ni sergileyerek kutluyor. Sensiz Olmaz... Ogünü çok iyi hatırlıyorum... İki yıl önce, sonbahardı. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın birçok elemanı, Fazıl Say’dan Ataol Behramoğlu, Rutkay Aziz’e sayısız sanatçı, yazar ve gazeteci Köln’deydik... Tarık Akan için düzenlenen anma gecesinde... Tam da o sırada haber aldık sabaha karşı eve yapılan baskınlarla Cumhuriyet yazarlarının yaka paça gözaltına alındıklarını. Listede adı olanlardan biri de Köln’deki anma gecesine katılan Akın Atalay’dı. Hayır, dönmemeyi aklından bile geçirmedi. Ülkemizde adaletin siyasi erkin güdümünde olduğunu bile bile geldi, kendi gidip teslim oldu. Sonrasını biliyorsunuz... İçeride 543 gün. Çalınan hayatlardan sadece biri... Yapmak değil yazmak suç Dünya basınını ne denli izlediğinizi bilmiyorum. Türkiye’deki gazetelerin yazmadığını onlar ayrıntılarıyla yazıyor ve kesilen cezaların nasıl bir rezillik olduğunu; gazeteciliğin ve haber alma hakkının nasıl çiğnendiğini; Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün nasıl yok edildiğini ayrıntılarıyla ortaya koyuyorlar. Nicedir alıştık. Ülkemizde pislikler, hainlikler, sahtekârlıklar, rezillikler, insan ve toplum onurunu yok sayan, devlet saygınlığına leke süren utanç verici olaylar yok değil! Gelin görün ki yine ülkemizde bunları yapmak değil, bunları yazmak “suç” sayılıyor. 8 yıla kadar biçilen cezaların tek nedeni, hiç kuşkunuz olmasın, Cumhuriyet gazetesini kriminalize etmek, marjinalleştirmek; bağımsız gazeteciliğin önünü kesmeye çalışmak, gazete ve gazetecilere gözdağı vermek; tam da seçim öncesi, eleştirilerin sesini boğmak, tehditlerle korkutmak, yıldırmak... Ama boşuna... Görüyorsunuz işte, başaramıyorlar... Akın Atalay’a işinin başına hoş geldin diyorum. Onun da dillendirdiği gibi hapisteki 150’yi aşkın gazeteci ve yazarın; düşüncelerini dillendirdikleri için hapse tıkılan 70 bin öğrencinin; savaşa hayır dedikleri için yaşamları karartılan akademisyenlerin özgür bırakılmasını istiyorum. FETÖ belasını yıllardır başımıza saran ekâbir takım dışarıda işlerini yürütürken; varlığı, şöhreti, başka olanağı, başka umarı olmadığı için ülkeyi saran bu kangrene kapılanların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum. Her birinin tutuksuz yargılanmasını istiyorum. 24 Haziran’ı beklerken Ekonominin çıkmaza girmesi ve AKP’nin gözden düşüşünü örtbas etmek için dayatılan erken seçim 24 Haziran; ikinci tur 8 Temmuz için tatilden vazgeçtiniz. Ama yetmez. Yalnız iktidarı değil, sistemi, onuru, değer ölçülerini ve geleceğinizi seçmek kolları sıvamak gerek. İlk iş “nasılsa hile yapar, yine galip gelirler” algısını kırmak. Bunun için “Sensiz Olmaz” gönüllü hareketine kulak verin ve katılın. “Şikâyetle çözüm olmaz, / Emek vermeden mutluluk olmaz, / Bu memleket sensiz olmaz” diye yola çıktılar. Kendilerini şöyle tanıtıyorlar: “Sensiz Olmaz: Ülkemizin geleceğinde hepimizin rolü olduğunun bilincinde olan, çağdaş, sosyal, laik bir hukuk devletinde yaşamak isteyen, zamanını ve enerjisini bu amaç için kullanabilecek, deneyimlerini aktarabilecek herkese açık Bir Gönüllü Hareketi’dir... 1) Sandık Güvenliği için çalışır. 2) Saha çalışmaları için yaratıcı projeler üretir. İstanbul’un ilçelerinde ve yapılandığı diğer illerde uygular.” Gönüllüye ihtiyaç var Sensiz Olmaz Hareketi’nin daha çok gönüllüye gereksinimi var. İnternetten onlara ulaşabilirsiniz. Haydi kolları sıvayın! Sizleri dürtüklemek için “Biz Kimiz” başlıklı yazılarını paylaşıyorum: “Biz, Türkiye’nin huzurunu, barış ve bütünlüğünü düşünen, umursayan vatandaşlarız. Her bir bireyin değerli olduğuna inanan, halkçılıkla hareket eden, sosyal ya da kültürel farklılıkları gözetmeksizin insanlara ‘Sana ihtiyacımız var, seninle daha güçlüyüz’ diyebilen gönüllüleriz biz... Kararlıyız ve beraber olduğumuz zaman daha güçlü olduğumuzun farkındayız. Herkesin değerinin ve emeğinin çok büyük fark yarattığının bilincindeyiz.          Oy kullanmanın öneminden, gençlerin spora yüreklendirilmesine, ifade özgürlüğünden, kıyafet özgürlüğüne kadar her konuda ilerici yaklaşımları benimsiyoruz.  Şikâyet etmeden emek vereceğiz. Aydınlık bir gelecek için çalışan Sensiz Olmaz Gönüllüleri’yiz...” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle