18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 2 Nisan 2018 8 Bi sus be!.. Geçen hafta elektronik medyada (galiba Twitter’da) hoş ve bir o kadar da ciddi bir tartışma yaşandı. Tartışma pek yalın bir soru üstüne başladı: Hiç kimsenin olmadığı bir ormanda devrilen bir ağaç ses çıkarır mı? Kimi kuantum fiziğinden, kimileri felsefeden, kimileri akustik biliminden yola çıkıp soruyu tartıştılar. Aralarına profil fotoğrafına bir futbol kulübünün amblemini yerleştirmiş, kendi adının başına bir TC kondurmuş biri de karıştı. Şöyle yazdı: Ben görmediysem, duymadıysam bana ne yani. Benim için o olmamıştır yani. Ormanda ağaç devrilmiş, ses çıkarır mıymış… Tartışmacılardan biri ağzını bozmadan cevapladı: Kardeş haydi sen maça git ya da bi sus. Ayrıca sen görmüyorsun ama dünya dönüyor... HHH Yeditepe Bienali adı verilmiş bir kültür etkinliği var. “Geleneksel Türk sanatının tanıtımı” için düzenlenmiş. Böylesine yerli ve milli bir etkinlik AKP Reisi’ni elbette heyecanlandırır. Açılışta konuştu. Sanatta yerli ve milli’den ne anladığını uzun uzun anlattıktan sonra bir kültürel etkinlikte olduğunu unuttu ve gürledi: “…AKM için de çok bağırdı Geziciler. İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın, yıktık. Aynı şeyi Ankara’da yaptık. Cumhuriyet tarihi boyunca bir tane eser ortaya koyun be!..” Yukarıda aktardığım ormanda devrilen ağaç tartışmasını hatırlayın. Hani “Ben görmediysem, duymadıysam o olmamıştır” diyen adamcağızı… AKP Reisi de benzer düşüncede. O görmediyse, duymadıysa; görmek, duymak istemiyorsa o yok demektir. Yoksa “Cumhuriyet tarihi boyunca bir tane eser ortaya koyun be” demezdi... HHH Peki Reis, koyalım be!.. Cumhuriyet tarihi boyunca, sen doğmadan önce de sen doğduktan sonra da pek çok eser ortaya kondu. İlk akla gelenleri sayayım: Topluiğne bile yapılamayan bir ülkede “Anayurdu demir ağlarla örmek” ortaya bir eser koymak değilse nedir be? Kefen bezinin bile ithal edildiği bir ülkede Kayseri, Nazilli, Malatya başta olmak üzere kumaş, bez, basma, patiska dokuyan fabrikalar kurmak ortaya bir eser koymak değilse nedir be? Divriği’nin demiri ile Zonguldak’ın kömürünü Karabük’te evlendirip çelik üreten bir bebek dünyaya getirmek ortaya bir eser koymak değilse nedir be? Rusya’dan kelle şekeri ithal edilemeyince çayı kuru üzümle içmek zorunda kalmış bir ülkede Turhal’da, Alpullu’da, Susurluk’ta ilk şeker fabrikalarını kurmak, ardından yenilerini eklemek ortaya bir eser koymak değilse nedir be? Daha sayayım mı? HHH Bir de Reis, sana akıl vermek gibi bir niyetim yok, öğüt vermek haddim değil. Sadece soracağım: Bir ülkede, hem de 95 yıldır cumhuriyetle yaşayan bir ülkede, hem de AB’ye üye olmak isteyen bir ülkede cumhurbaşkanları “Koyun be!.. Ne diyorsun sen be!.. Ananı da al git be” gibi cümleler kurar mı? Yani yakışır mı? Mesela Reis, ben tutup sana “Yav bi sus be” desem yakışır mı? O yüzden ben demiyorum. Sana gelince.. Valla karar senin... Olmayan maaşa kesme cezası Aydın’ın Efeler ilçesindeki Zafer İlkokulu’nda İngilizce öğretmeni olarak görev yaparken, 7 Şubat 2017’de yayımlanan 686 Sayılı Kararname ile kamudan ihraç edilen Eğitim Sen Aydın Şubesi Örgütlenme Sekreteri Savaş İlhan’a, İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından maaş kesme cezası verildiği belirtildi. Evrensel gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, İlhan hakkında, OHAL’in kaldırılması, kararnamelerin iptal edilmesi ve kamudan ihraç edilenlerin görevlerine iade edilmesi için başlatılan kampanyaya imza attığı için disiplin soruşturması başlatılmıştı. Soruşturmaya gerekçe olarak imza metninin içeriği gösterilirken Milli Eğitim Müdürlüğü İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen tebligat, İlhan’ın imzaladığı metin için ‘korsan dilekçe’ benzetmesinde bulunuldu. İlhan’a gönderilen tebligatta “657 sayılı kanunun 125/C(ı) ‘Hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak’ maddesi kapsamında ‘1/30 oranında aylıktan kesme’ cezası ile tecziye edilmeniz tarafımca uygun görülmüştür’ denildi. l Haber Merkezi haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Halkevleri’ne mühür Ankara Valiliği, Halkevleri’nin iki şubesini ve bir kütüphanesini ‘izinsiz eğitim öğretim faaliyeti yapıldığı’ gerekçesiyle kapattı Ankara Valiliği, Halkevleri’nin Batıkent şubesine bağlı, aralarında tiyatro salonunun da bulunduğu 3 odayı, Seyran Umut şubelerinin tamamını, Keçiören şubelerinin tamamını ve Mamak’ta bulunan Ethem Sarısülük Kütüphanesi’ni ‘izinsiz eğitim öğretim faaliyeti yapıldığı’ gerekçesiyle mühürledi. Ankara Valiliği tarafından oluşturulan bir komisyon, geçen gün sabah saatlerinde Çevik Kuvvet ve TOMA eşliğinde Batıkent Halkevi’ne baskın yaparak fotoğraf çekip arama yaptı. Komisyon, Batıkent Halkevi’nde bulunan, çocuklar için sosyal ve kültürel faaliyetler için kullanılan sınıfları ve tiyatro odasını, Seyran Umut Halkevi’ni, Keçiören şubesini ve Tuzluçayır Mahallesi’nde bulunan Ethem Sarısülük Kütüphanesi’ni ‘izinsiz eğitim öğretim faaliyeti yapıldığı’ gerekçesiyle mühürledi. Seyran Umut Halkevi’nde mühürleme işlemine tepki gösteren Halkevleri üyelerine Emniyet güçlerine bağlı Çevik Kuvvet ekipleri müdahele etti, aralarında Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Nebiye Merttürk’ün de bulunduğu dört Halkevci gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından gözaltına alınan üyeler serbest bırakıldı. Polis müdüründen tehdit Batıkent Halkevi yetkililerinden gazetemize yaptıkları açıklamada, “Operasyonlar devam edecek gibi gözüküyor, her dakika şubelerimizden baskın haberi alıyoruz” bilgisini verdi. Batıkent Halkevi’nin önünde toplanan halk, mühürlemeye gelen Yenimahalle Emniyet Müdürü’ne, “Parkları’da mı mühürleyeceksiniz? Sokaklarıda mı mühürleyeceksiniz?” tepkisini ve rince, Emniyet Müdürü’nden “Hodri meydan” tehdidi geldi. ‘Tarikatları mühürleyin’ CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, Halkevleri şubelerinin mühürlemesine yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. İktidarın kendine muhalif bütün çevreleri çeşitli bahanelerle sindirmeye çalıştığını kaydeden Usluer, “Halkevleri’ni değil kaçak tarikat yurtlarını mühürleyin. Bu mühürlerin ne anlama geldiği, AKP’nin ne yapmaya çalıştığı ortadadır; bilimden yana bir kuşak yetiştirilmesini engellemek. Özgür düşünmeyi, hayata eleştirel bakabilmeyi temel alması gereken eğitim sisteminin, her geçen gün bu özelliklerini yitirerek geleceğimizin karartılmasına karşı mücadele eden Halkevleri’nin yanındayız” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet TUTUKLAMALARA TEPKİ NEMO SON ANDA KURTULDU İzinsiz eğitim verildiği iddiasıyla mühürlenen odaları gösteren Batıkent Halkevi yetkilileri, Halkevi üyelerinin çocuklarının, tiyatro, müzik ve satranç gibi faaliyetlerde bulunduğunu odaların mühürlendiğinin bilgisini vererek, “Çocuklara oyun alanı bırakmadılar” dedi. Batıkent Halkevi’nin en genç üyesi, küçük Eylül’ün satranç takımları mühürlenen odalarda kaldı. Yetkililere seslenen küçük Eylül, “Satranç takımları içeride kaldı, şimdi biz ne yapacağız?” dedi. Çocukların resim yaptığı boya kalemleri, müzik aletleri ve test ki taplarının mühürlenen odaların içinde kaldığını belirten Halkevciler, “İktidarın bizimle sorunları var biliyoruz, ama çocuklarımızı bu işe karıştırmasınlar” dedi. Tiyatro, müzik ve oyun odalarını mühürlemeye gelen ekipler, çocukların ‘Nemo’ adını verdiği balıklarını da odanın içindeyken mühürlemek istedi. Başta Halkevciler olmak üzere çevre halkın müdahalesi ile ‘Nemo’ mühürlenmeden odadan kurtarıldı. Oyuncakları ve resim kitapları mühürlenen çocuklar, mühürlenmiş odaların kapısının önünde gözyaşlarını tutamadı. Yurttaşlık hakkım Referandum sonuçlarını protesto etmek için Ankara’ya yürüyen Dr. Şen, açılan idari soruşturma kapsamında savunma yaptı Referandum sonuçlarını protesto ederek İstanbul’dan An kara’daki Yüksek Seçim Kurulu (YSK) merkezine yürüdükten sonra hakkında idari soruşturma açılan 25 yıllık hekim Hül ya Şen, savunmasını yaptı. Şen, kendisine yöneltilen sorulara, “Bugün de aynı fikir ZEHRA ÖZDİLEK leri savunurum. Bu benim yurttaşlık hakkımdır. ‘Evet’ demek kadar ‘hayır’ demek de milli irade dir. Milli iradeye saygı ve sahip çık mak esastır. YSK yanlış ve çelişkili kararlar vermiştir” yanıtını verdi. Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma sı kapsamında Şen’e, sosyal medya paylaşımları, gazetelere verdiği de meçlerle ilgili düşüncesinin ne ol duğu soruldu. Şen ise sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili, “Anayasa de ğişikliği halkoylamasıyla ilgili yap tığım paylaşımların o günün koşul ları gereği herkes tarafından yapı labilecek paylaşımlardan farklı ol madığını düşünüyorum. Tercihini açıkça ifade edebilmek hakkına sa hip olduğum gibi evet demek kadar hayır diyebilmenin de doğal oldu ğunu düşünüyorum. Halkoylaması nın asıl amacı bu değil midir?” dedi. ‘Anayasaya aykırı’ Şen, gazetelere demeç vermesiyle ilgili ise şöyle konuştu: “Bu ortamda oylara sahip çıkmayan hem iktidar hem muhalefet görevini eksik yapmıştır. Tüm bu olanlara itirazım üzerine bir tepki olarak yürüyüşe başladım. Ancak devlet memurluğu kimliğim ile yaptığım eylemlilik örtüşmeyeceği için en doğ Hülya Şen, Yüksek Seçim Kurulu’nu protesto etmek için Ankara’ya yürüdü. ru olanın istifa etmek olduğuna karar verdim. Önce istifa ettim. Sonra sıradan bir yurttaş kimliği ile bu açıklamaları yaptım. Ama Zonguldak Halk Sağlığı Müdürlüğü istifamı işleme koymamış. Tarafıma yöneltilen sorular ve bu soruşturma anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır.” OHAL’de seçim olmaz Soruşturmayı gazetemize değerlendiren Şen, OHAL’de yapılan hiçbir seçimin meşru olmadığını dile getirerek, “Anayasalar toplumsal uzlaşı ile yapılır. Toplumsal uzlaşı yoksa anayasanın varlığından söz edilemez. Bu yüzden değiştirilen anayasa kâğıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Ortada tartışmalı bir anayasa ve tartışmalı bir rejim değişikliği varken şimdi de genel seçimlerden bahsetmek tüm yanlışları doğru saymak, rejim değişikliğini kabul etmek ve ‘tek adam’ iktidarını onaylamak demektir” dedi. “OHAL’de seçim konuşmaya hayır diyoruz” diyen Şen, şöyle devam etti: “OHAL koşullarında seçimden bahsedenler, iktidarı ve muhalefeti ile bizim oy vererek seçtiklerimiz, bizim temsilcilerimizdir. Fakat siyasi partiler toplumun dönüşümüne ayak uyduramayıp toplumdan kopmuş; sorun çözmek bir yana üyelerine bile umut vermekten uzak, tabanları olmayan tuhaf örgütler şeklinde havada sallanıyorlar. Yakından bakınca tüm partilerin yönetim kadrolarının gizli ya da açık ‘OHAL ittifakı’ yaptığı görülecektir. Bunun ispatı, seçim ittifak yasasının Meclis’ten geçmesidir.” Çok sayıda Alevi örgütü ve çeşitli sivil toplum örgütleri, tutuklanan yönetici ve arkadaşlarının bırakılması için Kadıköy Sü ‘Korkmuyor,reyya Operası önünde bir araya geldi. sinmiyor, yılmıyoruz’ Alevi örgütleri, aralarında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Erol Yeter ile Erzincan Şube Yöneticisi Akın Demir’in de bulunduğu 16 kişinin tutuklanmasını protesto etti. Tutuklu bulunan yönetici ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Aleviler, “Aleviler ve Alevi kurumları hedef alınarak provokasyon yaratılmak istenmektedir”dediler. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) İstanbul Şubeleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Alevi Kültür Derneği (AKD), Alevi Dernekler Federasyonu (ADFE), Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nin (HSAKD) de aralarında olduğu çok sayıda Alevi örgütü ve çeştli sivil toplum örgütleri, tutuklanan yönetici ve arkadaşlarının bırakılması için Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya geldi. “Tutuklu Can’larımız serbest bırakılsın Korkmuyoruz, sinmiyoruz, yılmıyoruz”, “Dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan” ve “Devletin Alevisi olmayacağız” yazılı pankart ve dövizler taşıyan gruptakiler,“Her yer Erzincan her yer direniş”, “Pir Sultanlar ölmez direniş sürüyor”, “Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganları attı. Amaç provokasyon PSAKD İstanbul Şubeleri adına açıklamayı okuyan Songül Tunçdemir, OHAL ve KHK’ler ile hayatın her alanında gerici ve antidemokratik uygulamaların yerleştiğini belirterek,“ OHAL ve KHK’ler aracılığı ile gerçek anlamda mücadele muhaliflere karşı yürütülmektedir. Onlarca muhalif gazeteci içeridedir. Binlerce akademisyen, aydın, yazar, çizer hapse atılmış veya haklarında adli soruşturmalar açılmıştır. Ve bu baskı ve sindirme rejimi hız kesmeden devam etmektedir. Bu zulmü gerçekleştirenler bilinçli bir biçimde Aleviler ve Alevi kurumlarını hedef alarak provokasyon yaratmak istemektedir” dedi. Tutuklu yönetici ve üyelerinin serbest bırakılmasını isteyen Tunçdemir, “Tutuklanan canlarımız derhal serbest bırakılmalı ve AKP iktidarı, Aleviler üzerinden ülkeyi içine sokmaya çalıştığı politikadan bir an önce vazgeçmelidir” diye konuştu. Susturma operasyonu ABF adına konuşan Genel Başkan Muhittin Yıldız ise “PSAKD Genel Başkanı Yardımcısı ve şube üyelerinin tutuklanması Erzincan bölgesinde Alevi örgütlenmesini ve hak talep mücadelesini sekteye uğratma çabasıdır. PSAKD Erzincan Şubesi şahsında bu operasyon ve tutuklamalar demokratik Alevi hareketini susturmaya yönelik bir operasyondur” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından bir süre daha slogan atan grup dağıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle