18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 2 Nisan 2018 4 Tahammülsüzlük haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ sınırları da aştı! AKP, BM oturumunda da muhalefeti susturmak istedi. HDP’li milletvekilinin konuşmasına engel olmaya çalışan AKP’li Çakır’a oturum başkanı müdahale etti Birleşmiş Milletler (BM) Parlamentolar Arası Birlik’te (IPU) Türkiye’deki tutuk lu milletvekilleriyle ilgili raporun ele alındığı oturumda AKP’li bir lik üyeleri HDP’li Hişyar Özsoy’un konuşmasını engel lemek istedi. Özsoy, “TBMM’de her istedi ğini yapma alışkan lıkları olduğu için MAHMUT LICALI BM’de de söz hakkını engellemeye çalıştılar. TBMM’de zaten muhalefeti neredeyse tamamen sus turdular. Artık yurtdışındaki ulus lararası toplantılarda da buna engel olmaya çalışıyorlar” dedi. IPU 2428 Mart tarihlerinde ger çekleşen toplantısında parlamenter lerin insan haklarına yönelik çalış malar yapan komitesinin Türkiye’de milletvekillerinin durumuyla ilgi li hazırladığı rapor ele alındı. IPU Genel Kurulu’nda Türkiye raporu nun okunmasının ardından birlikte ki Türkiye delegasyon başkanı olan AKP’li Coşkun Çakır, söz alarak HDP’li milletvekillerinin Kürt olduk ları ya da parlamenter oldukları için değil, ‘terörist oldukları ve teröriz me destek verdikleri için cezaevin de oldukları’ görüşünü dile getirdi. IPU Türk grubu bünyesinde HDP’li Hişyar Özsoy da bunun üzerine söz almak için ayağa kalktı. Ancak bu sırada AKP’li Çakır, kendisinin bu yönde bir yetkisi olmamasına kar şın “Sizin söz hakkınız yok” dedi. Bunun üzerine Özsoy, kendi partisi nin milletvekilleri hakkında terörist dediğini, buna karşı cevap vermek istediğini belirterek, konuşma is teğini yineleyerek söz istemek için Türkiye masasının önündeki kâğıdı alıp havaya kaldırdı. Elinden kâğıdı aldı! AKP’li Çakır buna da müdahale ederek teamüllere aykırı olarak Özsoy’un elinden kâğıdı da aldı. Çıkan tartışmanın büyümesi üzerine 180 ülke temsilcilerinin hazır olduğu BM Genel Kurulu’nda oturumu yöneten IPU Başkanı müdahale etmek zorunda kaldı. PAB Başkanı Özsoy’a söz verirken, konuşma yapmak üzere Türkiye’ye ayrılan masadaki mikrofonun başında oturan CHP’li Aytuğ Atıcı’nın kalkmasına AKP’li vekiller tepki gösterdi. CHP’li Atıcı kendisine yönelen tepkiler üzerine “Başkan söz vermiş. Nerede konuşsun gidip Tunus masasından mı konuşsun” diye karşılık verdi. Özsoy, IPU Genel Kurulu’ndan sonra kendisine pek çok kesimden gelen parlamenterlerin “BM’de bu oluyorsa Türkiye’de kim bilir ne haldesiniz” dediğini ifade etti. l ANKARA Erdoğan, ilk kez kamuflaj giydi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Mehmetçiğe destek için Hatay’a gelen ünlü isimler ve sporcularla birlikte Reyhanlı’daki Oğulpınar Sınır Karakolu’nda askerlerle buluştu. Aralarında Ajda Pekkan, Yavuz Bingöl, Seda Sayan, İbrahim Tatlıses, Deniz Seki, Emel Müftüoğlu, Mustafa Sandal gibi sanatçıların bulunduğu heyette milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Beşiktaşlı futbolcular Tolga Zengin, Gökhan Gönül, Oğuzhan Özyakup, Necip Uysal ile Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Galatasaraylı futbolcular Tarık Çamdal, Eray İşcan ve sunucu Esra Erol da yer aldı. İlk kez tam askeri kamuflaj giyen Erdoğan, sanatçı ve sporculara gösterdikleri tavır için teşekkür ederek, “Dünyanın hiçbir yerinde ülkesinden ve milletinden kopuk sanatçılar sporcular göremezsiniz. Ülkemizde eskiden beri böyle bir kesim bulunuyor olsa da hamdolsun sayıları gittikçe azalıyor” diye konuştu. Yine acı haber Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin Afrin bölgesinde yürüttüğü Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında askeri bir aracın mayına çarpması sonucu sağlık personeli Burak Tatar şehit oldu, 3 asker yaralandı. Yaralı Dut kurtarılamadı Siirt’te yol yapım çalışmasında emniyeti sağlayan güvenlik güçlerine PKK’liler tarafından 30 Mart’ta düzenlenen, 6 güvenlik korucusunun şehit olduğu saldırıda yaralanan Uzman Çavuş Emre Dut (24), tedavi gördüğü hastanede dün şehit oldu. Emre Dut ‘Siyasi değil, insani’CHP’li Öztürk Yılmaz, tutuklu Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde ziyaret etti CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öz türk Yılmaz, eski HDP Eş Genel Başka nı Selahattin Demirtaş’ı, cumartesi gü nü Edirne Cezaevi’nde ziyaret etti. Zi yaretinin siyasi bir bo yutu olmadığını, “Esare ti yaşamış bir insan ola rak” tamamen insani bir ziyaret yaptığını söyle ERDEM GÜL yen Yılmaz, “HDP’ye her siyasi partiye olduğu gibi saygılıyım ama ben CHP’li olarak aynı zamanda HDP ile rakip olduğumuzu biliyorum” dedi. Yılmaz, Demirtaş ziyaretini Cumhuriyet’e anlattı. Esareti yaşamış biri olarak: Ziya ret öncesi, genel başkanımız sayın Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirdim. As la bir parti ve siyasi misyon ve öne ri için gitmedim. Benim açımdan zi yaretin bir başka anlamı var. Çünkü ben Türkiye’nin demokrasi açısın dan bu zor ve tartışmalı sürecinde tutuklu milletvekillerini, esareti ya şayan biri olarak ziyaret ediyorum. Benim ziyaretimin bu açıdan da in sani anlamı var. İnce eleyip sık dokunacak Kurultaylarını tamamlayan CHP’de yerel seçimler için düğmeye basıldı. Yerel seçimlerde; kır ve kent belediyeciliği olarak iki koldan çalışma yürüten CHP’de, “yerel yönetimlerin anayasası’’ niteliğinde bir bildiri nisan ayı ortalarında açıklanacak. Bildirinin açıklanmasının ardından adaylar da netleşmeye başlayacak. CHP Genel Merkezi’nde yerel yönetimler konusunda uzmanlaşmış kişilerden oluşan bir komisyon kuruldu. Komisyonda seçim bölgelerinin ayrı ayrı analizleri yapılıyor; bölgeler, seçmen profilinden, ihtiyaç duyulan hizmetlere kadar tek tek incele niyor. İstanbul’da kamuoyu araştırmalarına göre Kürt seçmenin oylarının belirleyici olacağından yola çıkılan CHP’de, Kürtlerden rahat oy alabilecek bir ismin aday gösterilmesi bekleniyor. Ankara’da ise milliyetçi muhafazakâr bir ismin aday gösterilme ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor. Ankara için; Ankara Milletvekili Levent Gök nabız yoklarken, 2014’te ve son seçimli kurultayda Kılıçdaroğlu’nun karşısına tek rakip olarak çıkan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin adı da geçiyor. l İKLİM ÖNGEL / ANKARA Demokrasi kaygısı: Demirtaş’la görüşmemizde siyasi değerlendirmeler yerine, hapishane koşullarıyla ilgili sohbetler öne çıkmasına rağmen elbette Türkiye’de yaşanan gelişmelerle ilgili paylaşımlarımız da oldu. Özellikle Türkiye’de bir süredir demokraside yaşanan gerileme, yaşadığımız antidemokratik gelişmeler konusunda kaygıları olduğunu gözledim. Bölgeden talep ve destek geldi: Ben doğu bölgesi milletvekiliyim. Ama aynı zamanda tüm Türkiye benim siyasal tercihlerimi bilir. Ben Atatürkçü, milliyetçi bir kişi ve siyasetçiyim. Ve teröre karşı aldığım açık tavır da bilinir. Bu nedenle ziyarete de çok rahat gittim. Ziyaret öncesi bölgeden bu ziyaret için çok talep aldım. Bölgemdeki insanlar beni bu ziyarete teşvik ettiler. Ziyaret sonrası da bölgeden büyük destek gördüm. l ANKARA Özgüven artırma kongresi n İYİ Parti kongresi hangi ihtiyaçlardan dolayı yapıldı? İYİ Parti 1. Olağanüstü Kongresi, aslında bir prosedürü tamamlama ihtiyacının sonucuydu. Atanmışlarla yapılmış kuruluş kongresinin, kongrelerini tamamlamış il delegeleriyle tazelenmesi ve seçime girme şartı açısından bir sıkıntıya fırsat verilmemesi gerekiyordu. Bilindiği üzere, Meral Akşener ve ekibinin MHP olağanüstü kongre sürecinden bu yana, hukuki meselelerle önlerine engeller çıkarıldı. Olağanüstü kongreyi gerektiren belki de daha acil ihtiyaç ise, kuruluş öncesinde ve hemen sonrasındaki güçlü rüzgârın biraz yavaşladığına ilişkin algıyı dağıtmaktı. İYİ Parti sözcüleri bu algının gerçeği yansıtmadığını söyleseler de, kendi partilileri açısından da bir “iman tazeleme” gereksinimi oluşmuştu. En azından iktidar blokunun kurduğu ittifak karşısında bir motivasyon takviyesi, bir gövde gösterisi hiç fena olmayacaktı. n Kongre ihtiyaç duyulan motivasyonu sağlayabildi mi? İYİ Parti’nin salon dışına da taşan büyük ve canlı bir kalabalığı, Türkiye’nin her yerinden Ankara’ya taşıdığı söylenebilir. Yaş ortalaması ve kadın oranı yüksek kalabalığın coşkusunun da çok düşük olmadığı görülüyordu. Yeni bir parti olma iddiasına rağmen gençler fazla ortalıkta olmasa da tribünlerdeki coşku da, partililerin de biraz “gaz almaya” ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Akşener’in konuşmasının başında parti teşkilatlarını alkışlatması da bu ihtiyaca cevaptı. Partilileri ve teşkilatları motive etmek açısından başarılı olan kongrenin genel kamuoyu üzerinde aynı etkiyi yaratıp yaratmadığına ilişkin cevap net değil. Çünkü, beklendiği gibi medya kongreye neredeyse hiç ilgi göstermedi. Açıkçası Meral Akşener’in konuşması da gündem kuracak yenilikler ve çıkışlar içermiyordu. Akşener’in konuşmasının salondan en çok alkış aldığı bölüm, Mustafa Kemal’siz Çanakkale törenlerini eleştirdiği bölümdü. n Kongre salonundaki profil, partinin olası çizgisi hakkında ne söylüyor? İYi Parti’nin iki konuda artık iyice netleştiği görülüyor. Birincisi; muhafazakâr kesimlerden dini hassasiyetlere abanarak oy alma gayretinden vazgeçilerek, açık bir seküler merkez parti görüntüsünün kabullenilmiş olması. Salon profilini oluşturan kalabalıktan da anlaşıldığı gibi, İYİ Parti, büyükşehirler ve Karadeniz hariç kıyı şehirlerinde tutunmuş görünüyor. Seçime dönük strateji açısından da bu fiili durumun zorlanmayıp kabullenilmesi ağırlık kazanmış gibi. Kongrede belirgin biçimde ortaya çıkan bir başka kabulleniş de, partinin ana kozu olarak Meral Akşener’in kullanılması. Akşener konuşmasında, parti kadrolarına, uzman ekiplere vurgu yapmış olsa da, muhtemelen seçimin de temel sloganı “Cumhurbaşkanı Akşener” olacak. Akşener’in en uygun “ortak seçenek” olarak gündemde tutulması, stratejinin merkezine oturmuş görünüyor. Bu basit strateji, belki odaklanmayı kolaylaştırıyor ama “tek sepetteki yumurta” riskini büyütüyor. n Kurulmuş ve kurulacak ittifaklar İYİ Parti’yi nasıl etkileyecek? Meral Akşener konuşmasında, “Cumhur ittifakının” İYİ Parti korkusundan kurulduğunu, kendilerinin ise milletle ittifak kurduklarını söyledi. Özetle yeni ve aslında çok bir şey söylemedi. Ama İYİ Parti’nin Akşener’in en iyi ikinci tur adayı olduğu iddiasının ortaya atıldığı andan itibaren fiilen ittifakı ilk dillendiren parti olduğu da söylenebilir. Çünkü “Cumhurbaşkanı Akşener” sloganı en azından ikinci turda bir ittifakı zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, İYİ Parti iktidarın “şer cephesi” suçlamasıyla, “açık kapı” esnekliği arasında kalmaya mecbur. İYİ Parti için en tehlikeli tuzaklardan biri de, mevcut seçim takvimi. Eğer, iktidar erken seçim yapmaz ve söylediği gibi 2019’da önce yerel seçim, son ra genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi yaparsa, İYİ Parti çok dezavantajlı olacağı yerel seçimlerde ilk tartıya çıkacak demektir. Bu da, düşük bir oy oranı ile ana stratejinin tehlikeye girmesi veya erken bir ittifaka zorlanarak iktidarın saldırılarına açık hale gelmesi gibi bir sıkışma anlamına gelebilir. n İyi Parti’nin avantajları ve dezavantajları değişti mi? İYİ Parti, bir parti içi muhalefet olarak ortaya çıktı ve MHP içindeki “değişim” arayışının yarattığı bir hareketin üzerinde şekillendi. Ne kadro açısından, ne de politik çizgi olarak çalışılmış bir arka plana sahip değildi. Bir anlamda şartların yarattığı bir hareket olarak, şartların doğurduğu bir partiye dönüştü. Şartlara bağlı bir kuruluş süreci ve yine şartların ürettiği zemin, partinin siyasi geleceğini de biraz bu koşullara bağlı hale getiriyor. Ve galiba bu biraz da razı olunan bir şey. İYİ Parti ortaya çıktığında ve büyük bir ilgi rüzgârı yarattığında hangi fırsatlara ve risklere sahipse aşağı yukarı yine aynı durumda. Ancak, partililerin bütün ısrarlı itirazlarına rağmen fırsatlar değişmese bile, ilgi aynı kalmıyor. Çünkü, İYİ Parti’ye yönelen ilgi, fırsatları beklemeye tahammülü olan bir ilgi değil. Hem kongre salonunda görüldüğü gibi parti içinde böyle, hem de dışarıda, genel kamuoyunda. Bu kongrede yine sadece gösterilen, vaat edilen fırsatlar vardı. Keöslierlleerr ve kahramanlar... KAkın Atalay’a adanmıştır. ahramanlar aslında sıradan insanlardır. Sadece kendi hayatlarını yaşamak isteyen sıradan insanlar. Ama koşullar onları ‘kahraman’ yapar. Çünkü onlar köleliği ve esir olmayı kabul etmezler. Köleliğe ve esirliğe başkaldırırlar. Böylece sıradan ayrılırlar. Onlara kahraman deriz. HHH Kölelik eşitsizlikle doğmuştur. Birisi ‘efendi’ olmuş, ötekini ‘köle’ yapmıştır. Zorla köle yapılanlar vardır. Savaşla, silahla köle yapılanlar. Bir de ‘gönüllü köleler’ vardır. Gönüllü kölelik ‘kutsal efendi’ye bağlanmakla olur. Kutsal efendi. Papa’dır, rahiptir, halifedir, imamdır. Kutsal efendi kraldır, padişahtır, imparatordur, sultandır. Köle, onların tebaasıdır. Köle, onlara tabi olanlardır. Köle, inancın kölesidir. İnandığı için gönüllü köle olmuştur. Bu köleliğe başkaldıran kişi ‘kahraman’ olur. Köle isyanları böyle yaşanmıştır. Köleliğin kalkması uygarlık mücadelesidir. Ama kölelik günümüzde de yaşamaktadır. Bir yerde ‘kutsal efendi’ varsa, Orada kölelik de olacaktır. HHH Günümüzün esirleri vardır. Borçla esir edilenler. Ev alarak on yıllık borca esir olanlar. Araba alarak üç yıllık borcun esiri olanlar. Bir telefonun iki yıllık borcunun esiri olanlar. Hayatları ipotekli esirler. İşsiz kalma korkusunun esirleri. Düşük ücretlerin esirleri. Havuzlu evlerin esirleri. Yaşamını kaybetme korkusunun esirleri. İpotek konmuş iradeler. Rehin alınmış duygular. Kapitalizmin esirleri. Küresel zincirlerle bağlananlar. Dijital dünyanın esirleri. Esir alındığını bilmeyen esirler. Esarete gönüllü esirler. İllüzyonu yaşayanlar. Modern çağın şizofrenisi. HHH Çağımız kahramanlar çağı oldu. Ülkemiz kahramanlar ülkesi oldu. Köleliği kabul etmeyenler. Esirliğe boyun eğmeyenler. Kutsal illüzyonuna karşı çıkanlar. Bilincin sahipleri. Özgür aklın insanları. Bilimin, sanatın ne olduğunu bilenler. Paraya teslim olmayanlar. Mal fetişizmine karşı koyanlar. Zorbanın tahakkümüne boyun eğmeyenler. Ayağa kalkanlar. Doğruyu söyleyenler. Haksızın yanında yer alanlar. Kahraman olanlar. Uygar olmanın kahramanlığıdır bu. Aydın olmanın kahramanlığıdır bu. İnsan olmanın kahramanlığıdır bu. HHH Elbette bu dönem geçecek. Bu zorbalık çağı tarihin bir sayfası olacak. Toplum, güvenli bir yaşam alanı olacak. İnsan gene özgür insan olacak. Hukuk, adalet için çalışacak. Eğitim, insanın daha iyi insan olması için yapılacak. O zaman kahramanlar da işlerinin başına dönecekler. Gazeteci gazetesinde olacak. Öğretmen okuluna dönecek. Yazar yazısını yazacak. İşçi işinde çalışacak. Kahraman, geçmiş yıllarını gülerek anımsayacak... Kahraman, kadınlara yasağını savundu TBMM Başkanı İsmail Kahraman Meclis’te18 Mart Çanakkale Anması’nda kadın tiyatro sanatçılarının sahneye çıkarılmamasını savundu. TBMM Klasik Türk Sanatları Merkezi’nin Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen “Revnakın İzdüşümü” sergisinin açılışını yapan Kahraman, kendisine yöneltilen eleştirilere ilişkin, “Herkesin alkışladığı, memnun kaldığı bir program. Tarih duygusuna sahip olmayan, Çanakkale’nin duygusunu bilmeyenler, ‘Meclis Başkanı ne yaptı biliyor musunuz? Ne yaptı? Kadınları koymadı.’ Ya nasıl koymadı? Orası sahne değil. Tiyatro eseri değil. Sadece türkümüzün söylendiği bir hadise. Müthiş bir faaliyet yaptık. Hiç ondan bahsetmek yok. Hanımlar konmadı. Dolu her taraf” diye konuştu. Kahraman, böyle ufak şeylerle, polemik mevzusu haline getirerek toplumu bölmenin yanlış olduğunu savunarak, “Gazetede okuduğum zaman kızmıyorum. Niye kızmıyorum? Acıdığım için. Zavallı bir güruh. İnşallah düzelirler” ifadelerini kullandı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle