23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Nisan 2018 ekonomi ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 Çiftçinin borcu 17 kat arttı Tarihi temize çekme vaktidir Suriye’de sahnelenen, kirlilik üzerinden madalyonun hangi birine verileceği saptanamayacak oyunlarda, yine çok kritik, çok çarpıcı, gerçeklik adına en büyüğünden yalanların pazarlandığı, çok adımların atıldığı bir günü daha yaşadık. BM, NATO, Amerika, AB, Rusya, İran, Türkiye.. adına yine siyah ile beyazın, görünen gerçeklik ile kuyruklu yalanların birbirine karıştığı, sadece çıkarların sürdürülebilmesi adına, bölge halkları, ülkelerinin insanlarına ödetilen ağır bedellerin umursanmadığı, “kazan, kazan..” üzerinden savaşların en güncel, stratejik atakların anlamlarını okuyabilmek için çırpındık.. Ekonomik güç, çıkar savaşları pusula, en ileri teknolojinin ürünü dehşet silahlı gücün tehdidi ile de yetinilmeyip, acımasızca kan akıtılarak sahnelenen oyunda, kitlelerin çok etkili güdülenmesi, en ilkel düşmanlıklar, ayrımcılıklarda birbirlerine kırdırılmaları strateji olunca.. oyunların bozulmasında bölge halklarının akıllarını başlarını devşirmeleri dışında bir çıkış kalmıyor. Türkiye, Osmanlı’nın paramparça edilmesinin üzerine, Anadolu topraklarında direnerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, kurtuluş, kuruluş savaşları destanlarının üzerine Atatürk devrimciliği ile, laik Cumhuriyet değerleri, kazanımlarıyla özel, tuzakların altından kalkabilecek öncelikli ülke konumunda. Gelin görün ki emperyal güç odaklarının bu kirli oyunlarında en çok İslam dünyası, Ortadoğu ülkeleri, aslında tüm sömürülen yoksul dünya İlkeleri için, önderlik yapabilecek dinamikleriyle Lozan’dan günümüze parçalamanın yollarının arandığı, hedef tahtası ülke konumunda. HHH Tamam laik Cumhuriyetin parçalanması yolunda günümüze uzanan çok fazla oyun, tuzağa karşın, paramparça edilmiş, iç savaşlar bataklığına çekilmiş ülkeler listesine hâlâ yazılamadı. İçimizdeki her türden alt kimlik ayırımcılığında, parçalanma tuzaklarında, tetikçilik yaptırılan inanç odakları, terör örgütlenmelerinin her türünün kullanıldığı pek çok plan, proğram, oyun sahnelenmesinden aldığımız yaralar ise çok.. Emperyal çıkarların maşası siyasi partiler, en çok da sağ iktidarlar kullanılarak, askeri, sivil dikatörleşmelerin her türünden oyunların sahnelendiği güçler eliyle, ülkenin gelişimine, kazanılmış haklarının gasplarında oynadıkları bilinçli ya da bilinçsiz fark etmez, rollerle kayıplarımız yaşamsal.. Dün 16 Nisan’ın, kestirmeden dünyanın rejimi demokrasi sayılabilen ülkeleri içinde en garabet, bir benzeri olmayan, demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinin tümünü ayaklar altına alan, adı başkanlık, otoriterleşme, Saray, tek adam yönetimi rejiminin yaratılması yolundaki, oylatılması bile şaibeli, adı referandum sonuç metninin yıldönümüydü. CHP “OHAL değil, demokrasi istiyoruz” sloganı ile ülkenin 81 ilinde birer saatlik oturma eylemi ile, Saray, tek adam rejiminin bu ucube referandum metni ile oylanıp yasallık kazanmadan, fiilen çok daha vahim hakadalethukuk ihlalleri ile yaşama geçirilmesi olgusuna karşı duruş sergiledi... İstanbul’dan tanıklığımla iki sahneyi paylaşmalıyım.. Cumhurbaşkanlığı kimliğini hukuksal sorumluluklarıyla ayaklar altına almış, söz konusu tek adam rejiminin geçiş hukuku maddelerinden yararlanarak AKP Genel Başkanı kimliği ile AKP’nin baştan tüm örgütlerini yaratma seferberliğine çıkmış Erdoğan’ın katıldığı Fatih ilçe kongresi evimin dibinde İstanbulspor Tesisleri’nde cumartesi günü yapıldı. Günler öncesinden kamu kaynakları, bizim paralarımızla hovardaca hizmet seferberliği başladı. Kapatılamayacak kirlilikler için, Erdoğan fotoğraflı, parlak sözlerle süslenmiş dev afişler kapak, yollar, taşlar onarılıp her taraf temizlenip süslendi. Spor tesisi tüm hizmetleriyle bir gün öncesinden, önündeki yol da araç geçişlerine, minibüs seferleri iptal edilerek kapatıldı. Burnumun dibinde nasıl bir yasal genel kurul yapıldığına da tanıklık edemedim.. CHP İstanbul örgütünün Taksim’de düzenlediği miting için metrodan indiğimde ise yayalar için Taksim çıkışının yasaklandığı anonsu ile karşılaştım. Metro ile gelmiş tek tek yolcular için dahi, Gezi Parkı çıkışı dışında olanak kalmamıştı. Meydanda Cumhuriyet Anıtı’nın polis kordonuna alındığını söylemek anlamsız bir ayrıntı mı? Eylemi düzenleyen CHP yönetimi, milletvekilleri ortalıkta yoktu. Tek tek gelmiş, meydanda dağılmış CHP’liler tanıdık yüz görünce, eylem saati geçtikten sonra dahi bir umut izin verilebileceğinin bekleyişi içinde olduklarını söylüyorlardı. Otobüslerle ilçelerinden gelmiş ya da toplu metroyla gelmeye kalkışanların tümünün yolları yine polis gücü ile kesilmişti. Akıl edip bizim haberci arkadaşları telefonla aradığımda onlardan bilgi babında öne geçmiş olarak, Fransız Kültür Merkezi önünde ancak toplanmaya izin verildiğini öğrendim. Tek tek gazeteci kimliğimle galibe eylemin başlamasından bir yarım saat sonra ancak oraya ulaşabildim. Kısa bilgilenmelerle sadece otobüslerle gönüllü gelmişlerin özünde Taksim Meydanı’nı doldurabilecek bir kitleyi oluşturmuş olabileceklerini, ancak Taksim alanı dışında her tarafa dağılmış kaldıklarını öğrendim. Önceden yapılmış gaz sıkılacağı, şiddet kullanılarak dağıtılacakları baskısının altında, kararlılıkla bölgeye gelebilmiş ve simgesel bir protesto eylemini gerçekleştirebilmiş olmanın bilgeliği ile, galiba çoğunluk kadınlar olarak birbirlerine olsun görünebilmiş olmanın, sorumluluklarının gereğini yerine getirme, sloganlarını atabilmenin kendileriyle barışık halleriyle dönüş yollarında selam verip, anı, selfi fotoğrafları çekip durdular... Türkiye’deki 2 milyon çiftçi, Dünya Mücadele Günü’nü buruk kutluyor Türkiye’deki 2 milyon 267 bin çiftçi, 17 Nisan Dünya Çiftçilerinin Mücadele Günü’nü 15 yılda 17 kat artan borcuyla birlikte kutluyor. Köy ve kasabaları ziyaret ederek, patates üreticileri ve halkının sorunlarını dinleyen CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin bankalara olan borçlarının 15 yılda 17 kat arttığını söyledi. Çiftçinin borç batağında olduğunu ifade eden Gürer, 15 yıl önce 5.1 milyar lira olan çiftçilerin bankalara borçlarının, 2017’de 85.5 milyar liraya çıktığını aktardı. Mazota her gün gelen zamların Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olup, mazot desteği alan kişilerin dahi kesesine bir katkısı olmadığı gibi binlerce kişinin sisteme dahil olmadığı için tam bir perişanlık yarattığını ifade eden Gürer, “AKP hükümeti, traktörü eve hapis ettirip karasabanlı günlerine çiftçiyi döndürecek gibi” dedi. ‘Çiftçileri özgürleştirin’ Öte yandan, Dünya çiftçi örgütü La Via Campesina üyesi olan Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (ÇİFTÇİSEN), 17 Nisan Dünya Çiftçilerin Mücadele Günü’nü kutlayan bir açıklama yaptı. Bu özel günün 1996’dan bu yana kutlandığını anımsatan ÇİFTÇİSEN, kutlamaların bu yıl ki temasının, ‘Çiftçileri Serbest Ticaret Anlaşmalarından KurtarınÖzgürleştirin’ olduğunu belirtti. 17 Nisan’ın, dünya çiftçi hareketinde önemli bir kilometre taşı olduğunun belirtildiği yazılı açıklamada, Gıda Egemenliği’nin yaşama getirilmesi için gıdaya ilişkin uluslararası ticaretin azaltılması, en başta yönetimin Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) elinden alınması gerektiğinin ifade edildi. Açıklamada, “Mesleğimize olan saygımız ve halka karşı olan sorumluluğumuz gereği belirtmek isteriz ki; tarımın küresel şirketlerin denetimine girmesini sağlamak, onarılamaz yaralar açacaktır. Küçük çiftçiler olarak başta DTÖ ve serbest ticaret anlaşmalarının ölüm fermanımız olduğunu biliyoruz ve reddediyoruz” ifadelerine yer verildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle