18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 14 Nisan 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Biz bekleyeceğiz adalet gelmeyecek Gazi’de dur ihtarına uymadıkları iddiasıyla araçta polislerce öldürülen ço cuklar Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem’in hayattan koparılışları nın üzerinden bir yıl geçti. Adli ye koridorlarında adalet arayan acı lı aileler, ilk du ruşmadan son ra bütün umutla ZEHRA ÖZDİLEK rını yitirdi. Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul, oğlunun adını duyunca gözyaş larına boğuluyor. Oğuzhan’ın ab lası Figen Erkul, “Yarın (bugün) bir yıl olacak. Geçen yıl bu saat lerde okuldan gelmek üzereydi. Her şey normaldi. Akşamına ha yatımız durdu. Biz 14 Nisan’da takılı kaldık. Toprağın altında Oğuzhan’ı, Barış’ı arıyoruz. Ne kaşları, ne gözleri, ne de gülüşle ri var” dedi. Barış Kerem’in anne si Melike Altınışık ise “O polisle rin gözlerimizin içine bakıp kah kaha atmadıkları kaldı. Belki biri telaşlanıp ateş etmiştir. Diğerleri de onun etkisiyle hareket etmiş tir, azap çekiyorlardır diye düşü nüyordum onların yüzünü göre ne kadar. Ama gözlerinde ve yüz lerinde o ifade yoktu” dedi. Sadece 4 katil yok Gazi Kent Ormanı çıkışında, geçen yıl 14 Nisan’da polisin ateş açtığı aracın içinde hayatlarını kaybeden Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul, bugün Gazi Cemevi önünde ve yerde anılacak. Kerem ve Erkul’un aileleri, çocuklarını memleketleri Tokat’taki mezarlarını ziyaret edecek. Tokat’taki anmaya gitmek için yola çıkan Oğuzhan Erkul’un ablası Figen Erkul, artık mezar taşlarıy Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem’in Gazi Mahallesi’nde polis tarafından öldürülmelerinin üzerinden bir yıl geçti. Aileler, ilk duruşmanın ardından adalete inançlarının kalmadığını söylüyor Barış Kerem Melike Altınışık la konuştuklarını belirterek, “21 Mart’ta o katillerin yüzünü gör düğümüzden beri uyuyamıyoruz. Yüzleri ve söyledikleri aklımız dan çıkmıyor. Bir yıl olmuş. Hâlâ katilleri dışarda, korunuyor. Po lisleri ‘Gel yavrum’ diye çağıran yargıç o gün benim nezdimde katildi... Bizim adalet arayışımız devam edecek. Ama adalet gel meyecek biliyoruz” diye konuştu. Erkul, bir senenin her gününün acı, her gününün cehennem olarak geçtiğine değinerek şöyle de vam etti: “Bir seneyi hatırlayamıyorum. Bize 14 Nisan dün olmuş gibi geliyor. O duruşmaya gittiğimde umudum yoktu ama in sanların vicdanlarının bu kadar yerlerde olacağını düşünmemiş tim. Orda polislerin korunduğu nu gördüğüm zaman kahroldum. Benim kardeşimin vücundan 4 kurşun Barış’ın vücudundan ise Oğuzhan Figen Erkul 9 kurşun çıktı. Biri de telefonu na gelmişti. Ama polislerin hep si lastiklere veya havaya ateş et tiğini söyledi. Yargıç öyleyse eğer çocuklara ateş eden kim diye sor gulamadı. Biz sorguladık. O da vada gördüm ki onların sadece 4 katili yok... Bu ülkede adaleti ara mak çok komik bir kavram.” Destek istiyoruz Anma sırasında birilerinin başına bir şey gelir diye korktuklarını dile getiren Erkul, “Biz kendi canımızdan geçtik. Burada provokasyonu halk yapmıyor, polis yapıyor... Keşke benim kardeşim terörist, hırsız veya başka bir şey olsaydı öyle ölseydi. Ama benim kardeşim de Barış da tertemiz. Benim içim buna yanıyor. Sevdiği tatlılardan aldık, sevdiği yemekleri yapacağız. Mezarına kiraz ağacını dikeceğiz. Kendimi zi avutuyoruz. Benim tek isteğim herkesin bize destek olması ve yanımızda olmalarıdır. Biz İstanbul’daki anmaya katılamayacağız ama onları anmak isteyen çok insanın katılacağını biliyoruz. O insanlar anmada Oğuzhan ve Barış için bir mum yaksınlar, karanfil bıraksınlar. Oğuzhan ve Barış Gazi’nin çocukları, insanlar onlar için yürüsün, onların sevdiği türküleri söylesinler.” Çaresizlik... Melike Altınışık ise gözyaşlarına boğularak şöyle konuştu “Bir yıl oldu. Adaletsizlik devam ediyor. Çocuğunuzun katili 3 tane çocuğu olduğunu söyleyip karşınıza geçip gülüyor. Bazen insanlar kendimizi senin yerine koymaya çalışıyoruz diyorlar. Ben sakın empati bile yapmayın diyorum. O kadar farklı bir acı ki. Bir yıl mahkeme olacak diye bekle sonrada yargıç onlara ‘yavrum’ diye hitap etsin. Olay anını anlatırken dudakları titreyen Ramazan’a ehliyetsiz olduğu için hâkim hesap sorsun. Bir de dalga geçer gibi hepsi havaya ateş ettiğini söylüyor. Bugün azrail gelip canımı almak istese zerre kadar gözümü kırpmam. Her gün ölmektense bir kere ölmek çok çok daha iyi. Mahkemeye kadar soğukkanlı durmaya çalıştım. Ama mahkemede bir insan ancak bu kadar çaresiz kalabilir. Katilleri görüyorsun ve hiç bir şey yapamıyorsun. Adaletin bittiği yerde bir şey söylenmiyor.” SAĞLIK BAKANLIĞI: Barış çağrısı amaç dışı ŞEYMA PAŞAYİĞİT Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), savaşın halk sağlığı sorunu olduğu bildirisine karşı Merkez Konseyi’nin görevden alınması için dava açan Sağlık Bakanlığı, somut bir suçlama yapamazken, doktorların savaş karşıtı tutumunu “amaç dışı” ilan etti. Savaşın halk sağlığı sorunu olduğu bildirisiyle barış çağrısı yapan TTB üyelerinin görevden alınması talebiyle Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın talimatıyla Sağlık Bakanlığı tarafından açılan davanın ön duruşması dün görüldü. Mahkeme Başkanı, davalı taraflara gerekli bilgilerin iletildiğini aktararak davayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan müzekkereye yazılan cevap olmadığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı’nın avukatı, verilen şikâyet dilekçelerini aynen tekrarladıklarını söyleyerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelecek müzekkerenin beklenmesine gerek olmadığını ve davanın 3 ay içerisinde sonuçlandırılması gerektiğini ifade etti. TTB avukatı, dava dilekçesinde belirsiz zaman diliminde belirsiz olaylara atıfta bulunulduğunu dile getirerek dava dilekçesinde somutlaştırma hususunun dikkate alınmadığını belirtti. Dilekçede çelişkili ve soyut ifadelerin yer aldığını, davacının hangi somut olayla davayı açtığını olay olay açıklaması gerektiğini belirten avukat Ziynet Özçelik, “Bu bizim savunma yapabilmemizin önkoşuludur. Davanın bu şekilde açılması dürüstlük kuralına aykırıdır” dedi. Mahkeme Başkanı, TTB Merkez Konseyi’nin görevine son verilmesi ve yerine yenilerinin seçilmesinin istenildiğini söyleyerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan müzekkerenin beklenmesine karar verdi. Duruşma, 29 Haziran’a erteledi. l ANKARA 1 mayıs bildirisine 22 gözaltı İstanbul Kadıköy’de 1 Mayıs bildirisi dağıtmak isteyenlere polis müdahale ederek 22 kişiyi gözaltına aldı. Kadıköy’de 1 Mayıs’a çağrı niteliğinde, “Faşizme ve sömürüye karşı 1 Mayıs’a” başlıklı bildiri dağıtmak isteyen Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi çok sayıda kişi polis ta rafından engellendi. Kalkedon Meydanı’nda polis ablukasına alınan gruptakiler yapılan kimlik kontrolünün ardından darp edilerek gözaltına alındı. Savcılık gözaltına alınan 22 kişi hakkında yedi günlük gözaltı talep etti. Gözaltına alınan 22 kişi içerisinde Evrensel muhabiri Rojhat Turgut ve ETHA muhabiri Ömer Akın’ın da olduğu öğrenildi. l Haber Merkezi ‘Seçimleri bizDemirtaş’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi belirleyeceğiz’ Selahattin Demirtaş Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı davada, tutukluluk halinin devamına kararı verildi. Mahkemede konuşan Demirtaş, suçlamalara karşı savunma yapmak için gelmediğini, adil bir yargılama yapılmayacağını söyledi. Siyasetten yasaklı olsa da siyasetçi olduğunu belirten Demirtaş, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini belirleyecek olan bizleriz. Kilit biziz anahtar biziz” dedi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “terör örgütü yöneticiliği” iddiasıyla yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampusu’ndaki salonda görülen duruşmaya Demirtaş, avukatları ve HDP milletvekillerinin yanı sıra CHP’li Tekin Bin göl ile Murat Emir katıldı. Demirtaş duruşmanın üçüncü gününde de fezlekelerde kendisine dönük suçlamalara yanıt vermeye devam etti. Çözüm sürecini bitirdiği açıklanan 68 Ekim olayları ve Ceylanpınar’da öldürülen polisleri anlatan Demirtaş, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na ilişkin de açıklamalarda bulundu. ‘Adalet beklentim yok’ Suçlamalara karşı savunma yapmak için gelmediğini ve adil bir yargılama yapılmayacağını aktaran Demirtaş, “Ben suçları teşhir etmek için geldim. Adalet beklentim yoktur, adil yargılanma yapılacağına inancım da yoktur. Hâkimler kararlarıyla konuşurlar, ara kararlarınıza bakılınca sizin de nasıl konuşacağınız belli” diye konuştu. Yargıya güvenip güvenemeyeceği ni soran Demirtaş, “Beni siyasi yasaklı yapabilirler ama benim ölüm bazılarının dirisinden daha fazla siyaset yapar. Hakkımda ömür boyu siyaset yasağı da konulsa ben siyasetçiyim. Hücrede de siyaset yaparım” dedi. Demirtaş, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini belirleyecek olan bizleriz. Kilit biziz anahtar biziz. Siyaset yasaklı da olsam biziz, olmasam da biziz. Kilit bizim elimizdedir” dedi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na ilişkin açıklamalarda bulunan Demirtaş, Davutoğlu’nun başarısız bir kitap yazsa da önemli bir akademisyen olduğunu ama siyasetçi olarak tam bir fiyasko olduğunu ifade etti. Mahkeme heyeti ara kararında, Demirtaş’ın tutukluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 18 Temmuz’da görülecek. l ANKARA / Cumhuriyet haber 11 kesimde 1930’ların faşizan Ateş Haç lıları hareketinin anısını tetiklemiş ti. Macron’un tamir edilmesini önerdiği tahribat da, büyük ölçüde eşcinsel ev Fransa’da yeniden liliğinin Katoliklerde yarattığı travmaydı. Belki de, bu yol laiklik tartışması la, Katoliklerin üçte ikisinin karşı ol Fransa cumhurbaşkanı, Fransa Piskoposlar Konferansı önünde duğu, bütün kadınların suni döllenme ile hamile kalmalarına izin verecek bir yasa için ortamı yu yaptığı konuşmayla, laiklik tar muşatmaya çalışıyordu. Ay tışmasını yeniden alevlendirdi. nı şey, ötanazi tasarısı için de En çok tepki çeken cümlesi, geçerli. “Devletle Kilise arasında iliş Macron’un Katolikleri da kilerin tahrip edildiği izlenimi” ha fazla siyasal yaşama ka taşıdığını, iki tarafın bu ilişkiyi tılmaya çağırması da çeliş “tamir etmesi” gerektiğini söy kili yorumlara yol açtı. Yahu lemeseydi. Yürürlükteki laiklik diler, Müslümanlar kimlikçili yasası açısından aslında so ği terk ederek siyasete katıl run teşkil etmeyen bir öneriy maya çağrılırlarken, Katolikler di bu. Ama ardından, “Fran olarak diğer kesimin siyasete sa tarihini beslemiş ve ulusu davet edilmesi elbette çelişki muzu yaşatmaya sürekli katkı liydi. Ama Macron, “Kilise’nin da bulunması gereken Katolik sesinin emir verici olamayaca özsu”ya vurgu yapması, “Ka ğını” belirtirken, çoğul ve se toliklikle Fransız ulusu arasın küler bir toplumda hiçbir dinin daki yıkılmaz bağları” kutlama ve en başta Katoliklerin görü sı, solda bardağı taşırdı. şünün baskın olamayacağını Emmanuel Macron’un da vurguluyordu. konuşması, cumhurbaşkanı Üçüncü eleştiri ise, la seçildiğinden beri Fransa’da ik devletin hiçbir dinle iliş ki belli başlı dinlerin temsil ki ve diyalog içinde olmama cileri önünde yaptığı konuş sı gereğinden hareket ediyor. malar dizisinin sonuncusuy Macron’un laik devletin hiçbir du. Önce Fransa Müslüman dini ne siyasal ne mali olarak ları Konseyi’nin, ardından Pro destekleyemeyeceği, hiçbiri testanların, sonra bütün din nin içişlerine karışamayaca lerin temsilcilerinin ve ge ğı ilkesini çiğnemeye hazırlan çen ay Fransa Yahudi Kuru dığını iddia edenler, kafasın luşları Konseyi’nin önünde daki modelin AlsaceLorraine konuşmuştu. Her defasında bölgesinde geçerli olan siste 1905’ten beri yürürlükte olan mi (Concordat) ülkeye yaymak laiklik yasasının temel ilkelerini olduğundan şüphe ediyorlar. hatırlatmıştı. Ama bu kez Ka Bu bölgede devlet, 1802’den tolikler önünde konuşan, hem kalma yasayı kısmen uygula Cizvit okulunda yetişmiş bir yarak, Yahudi, Katolik ve Pro Katolik, hem de Protestan filo testan din adamlarının ma zof Ricoeur’ün tilmizi olan li aşlarını ödüyor. Müslümanlar beral bir Hıristiyandemokrattı. imamların da maaşını devletin Laikliği devletle yurttaşlar ara ödemesini talep ediyor. sında bir işbirliği olarak algıla Sonuçta liberal laiklik anla yan anlayışı dile getiriyordu. yışı Fransa’da artık Katolikre Din ile devlet işlerini kes aksiyoner ilericiCumhuriyet kin biçimde ayıran 1905 ya çi kutuplaşmasının aşıldığı sası, devletin herkesin inan nı, Cumhuriyete düşman olan cını kamusal alanda ifade et kimse kalmadığını belirterek, me özgürlüğünün güven 1905 yasasının gözden geçi cesi olduğunu belirtir. Libe rilmesi gerektiğine inanıyor. ral laiklik bunu, dinlerin ka Farklı nedenlerle, aşırı sağ ve musal alanda yerlerinin olma genel olarak sol bu fikre bü sı olarak yorumluyor. Bir ko yük tepki gösteriyor. Aşırı sağ, şulla: herkes inançlarının ge böyle bir revizyonun siyasal reğini ifade edebilmeli, kar İslam’ın önünü açacağını id şı görüşlerini dile getirebilme dia ederek, buna karşı çıkıyor. li ama Cumhuriyet’in yasala Radikal solun bir kısmı da bu rını da kabul etmelidir. Ayrıca gerekçeye katılıyor. Solun ge devlet istisnasız bütün dinle ri kalan kısmı ise, 1905 yasa re ve inançlara eşit mesafede sının Fransa’nın bugün dünya olmalıdır. da herkesin dinini, siyasal ve Macron’un Fransa’daki dört felsefi inancını özgürce ifade dinin temsilcileri önünde sıray edebildiği ender ülkelerden bi la konuşması, bu eşit mesa ri olmasını sağladığını, “laikli fe kuralına özünde aykırı de ğin yumuşatılmasının” yeni din ğil. Hatta bunu böyle yaparak, savaşlarına kapıyı aralayaca Katolikleri de azınlık dini ko ğını vurguluyor. Kadın hareke numuna getirdiği düşünülebi ti de, genel olarak, yürürlükte lir. Zaten Katolikler, her ne ka ki laikliğin feminizmin en güçlü dar Fransa’yı “Kilise’nin bü dayanağı olduğunu belirtiyor. yük kızı” olarak tanımlamaya Sonuç olarak Macron’un devam etseler de, günümüz yeniden körüklediği laiklik tar Fransız toplumunda onlar da tışmasının merkezinde devle bir azınlık. tin kesin uyması gereken dini Macron’un konuşmasına tarafsızlık ilkesi kamusal alan üç nedenden dolaylı sol ve la için de geçerli olmalı mıdır’ ik kanattan tepki geldi. Birinci sorusu yatıyor. Bu gürültü ara si, Katolik kilisesinin Cumhu sında, “aynı zamanda” yakla riyet devletine karşı geçmiş şımının ustası Macron’un, ik te yürüttüğü büyük ve şiddet tisadi alanda yürüttüğü libe li mücadelelerden bahsetme ral reformlarla zaten kaybetti mesiydi. Daha birkaç yıl önce, ği solu iyice kaybetmek paha eşcinsel evliliğinin yasallaşma sına, sağdaki rakibinin ayağı sına karşı harekete geçen Ka nın altından halıyı bir kez daha tolik ve aşırı sağ koalisyon, sol çektiğini söyleyebiliriz. 30 BİN ÜYE BUGÜN SANDIK BAŞINDA İstanbul Tabip Odası’nda seçim heyecanı yaşanıyor SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Tabip Odası’nın iki yılda bir yaptığı seçimli genel kurulu bugün Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda 14.0018.00 arasında yapılacak. Seçimler ise yarın 09.0017.00 arasında İstanbul Lisesi’nde gerçekleştirilecek. Seçimlerde şuan oda yönetiminde olan “Demokratik Katılım Grubu” ile Vatan Partisi’ne yakınlığı ile bilinen “Cumhuriyetçi Hekimler”, AKP’ye yakınlığı ile bilinen “Hekimlikte Haklar Birlik ve Haklar Platformu” ile MHP’ye yakınlığı ile bilinen “Türk Hekimleri Birliği” listeleri yarışacak. Seçim öncesi mevcut yönetimde olan Demokratik Katılım Grubu’nun havuz medyası tarafından hedef gösterilmesinin ardından, Hekimlikte Birlik ve Haklar Platformu seçimlerin ertelenmesi için başvuruda bulundu. Fatih 2. İlçe Seçim Kurulu ise talebi reddetti. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu’nca yapılan açıklamada, “100 yaşın üzerindeki 1357 üye seçmen listesinden düşürüldü. Seçimler, bu güncelleme doğrultusunda belirlenen gün ve yerde yapılacak” denildi. ETHA’ya polis baskını Etkin Haber Ajansı (ETHA) çalışanlarının evine dün gece saat 02.00’de baskın düzenlendi. Baskında ETHA editörü Semiha Şahin, muhabirler Pınar Gayıp ve Adil Demirci gözaltına alındı. Almanya’da çalışan Demirci’nin Türkiye’ye tatil için geldiği öğrenildi. Ezilenlerin Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada ise “Gözaltına alınan müvekkillerimizden Semiha Şahin, Pınar Gayıp ve Adil Demirci ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görüştük. Müvekkillerimizin sağlık durumları iyi. Gizlilik kararı nedeniyle gözaltı gerekçelerini öğrenemedik” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle