18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 12 Nisan 2018 4 PLAN DEĞİŞTİ AKP’de ince ‘uyum’ hesapları Erdoğan’ın uyum yasalarıyla ilgili yeni talimatı nedeniyle planlamada değişikliğe gidildi EMİNE KAPLAN Meclis’in tatile girmesinden önce ikinci uyum paketini çıkarmak isteyen AKP yönetimi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın teknik uyumla ilgili tasarıya öncelik verilmesi yönündeki talimatı üzerine planlamada değişikliğe gitti. 5 seçim yasasının tek bir yasa altında toplanmasına ilişkin çalışma geri plana alınarak, 3040 maddelik yasaların yeni sisteme göre düzenlenmesine ilişkin taslağın hazırlanmasına hız verildi. Bu taslakta cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin uyum maddelerinin de yer alabileceği kaydediliyor. Yeni sistemde başbakanlık olmayacağı için tüm mevzuattaki ‘başbakan’ ifadesi kaldırılarak yerine ‘Cumhurbaşkanı’ ya da ‘Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ ifadesi getirilecek. Yine yasalardaki ‘hükümet’ ifadesi çıkarılarak yerine ‘yürütme’ ifadesi konulacak. Anayasa değişikliğiyle ‘ana muhalefet partisi’ kavramı kaldırıldığı için uyum tasarısında da Meclis grubu bulunan partiler için ‘birinci ve ikinci parti’ tanımlaması yapılacak. Cumhurbaşkanlığı Seçim Yasası’nda yapılacak değişikliklerle 100 bin seçmenin cumhurbaşkanı adayını göstermesiyle ilgili olarak imzaların nasıl toplanacağı, propaganda sürecinde bağış alıp almayacakları netleştirilecek. 100 bin seçmenin tek tek noter aracılığıyla imza vermesi yerine bir komisyon oluşturması, bu komisyon aracılığıyla seçmenden imza toplanması formülü üzerinde duruluyor. Teknik uyum paketine, cumhurbaşkanının partiyle bağının nasıl kurulacağına ilişkin de bir düzenlemenin eklenebileceği kaydediliyor. Bu konuda iki görüş bulunuyor. Bazı parti yöneticileri, bunun için yasalara bir düzenleme konmasına gerek olmadığını, siyasi partilerin kendi tüzüklerinde düzenleme yapabileceğini dile getiriyor. Buna karşı çıkan parti yöneticileri ise Siyasi Partiler Yasası’na mutlaka bir düzenleme konması gerektiğini vurguluyor. l ANKARA KIZILCAHAMAM MHP seçim için kampa giriyor SELDA GÜNEYSU MHP Genel Başkanı Dev let Bahçeli, seçim startını verdi. Bah çeli, bu kapsam da 21 Nisan’da, Kızılcahamam’da milletvekilleri, par tisinin merkez yö netim kurulu üyele ri ve il başkanlarıy Devlet Bahçeli la bir araya gelerek, seçimlere yönelik yol haritasını belir leyecekken, yerel seçimlerde de AKP ile kurulan “Cumhur İttifakı” çerçeve sinde “fiili ittifak”ın şekilleri konuşu lacak. Genel merkez yönetimi, teş kilatlara, “Cumhur İttifakı”nın çerçe vesine ilişkin belge, dokümanlar ha zırlarken, seçim çalışmaları kapsa mında yerel seçimlerde de milletve killiği seçimlerinde de adaylar çok önceden belirlenerek, kamuoyuna açıklanacak. Bahçeli’nin yerel se çimlerde de MHP’li belediyelerin bir çoğunda aynı isimlerle yola devam edeceği dillendiriliyor. Siyasi kulislerde dillendirilen “er ken seçim” iddialarına karşı da par ti içi toplantılarda değinen Bahçeli, partililerine “seçimlerin 2019’da ya pılacağı, MHP’nin erken seçim tartış malarının içinde olmaması gerektiği” uyarısında da bulundu. l ANKARA AKP’LİLER REDDETTİ Manisa’da ittifak sıkıntı yaşıyor! AKP ve MHP arasında kurulan ‘Cumhur İttifakı’ Manisa’da sallantıda. MHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin “borçlanma yetkisi ve komisyona gitmesi” AKP’li üyelerin oylarıyla reddedildi. Bu gelişme sonrasında açıklama yapan MHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün AKP’yi eleştiren ifadeler kullandı. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin resmi internet sayfasından yayımlanan açıklamada, AKP için “Hukuka aykırı olarak, vatandaşa hizmet götürülmesi engelleniyor” denildi. Resmi sayfadan yapılan açıklamayı, Belediye Başkanı Ergün sosyal medya hesaplarından kamuoyuna duyurdu. l Haber Merkezi haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Halk değişim istiyor’ u Bekir Ağırdır’ın 8 yıldaki seçmen davranışlarını analiz ederek hazırladığı ‘TÜSES 2019’a doğru stratejik değerlendirmeler’ raporu seçmen davranışını, halkın endişe ve beklentilerini ortaya koydu. u Raporda Türkiye’de 4 partinin de ‘kimlik ve kutuplaşma’ siyasetine sıkıştığı vurgulanarak 2019’a giderken, muhalefetin ‘korku değil, umut üzerinden siyaset dili oluşturması’ önerisi dikkat çekiyor. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın geçen hafta CHP Parti Meclisi’nde su numunu yaptı ğı “Daha iyisini nasıl başaraca ğız? 2019’a doğ ru stratejik de AYŞE SAYIN ğerlendirmeler” raporu, Tür kiye’deki seç men davranışları ile ilgili çar pıcı saptamaları ortaya koy du. Türkiye Sosyal ve Ekono mik Araştırmalar Vakfı (TÜ SES) çalışmaları kapsamın da hazırlanan ve son 8 yıldaki seçmen davranışlarına ilişkin analizlerin yer aldığı raporda, Türkiye’de 4 siyasi partinin de “kimlik ve kutuplaşma” siyasetine sıkıştığı vurgula narak, 2019’a giderken, mu halefetin “korku değil, umut üzerinden siyaset dili oluş turması, statüko yerine de ğişimin ön plana çıkarılma sı, parti aidiyeti olmayan seç men kitlesini kazanma stra tejisi oluşturulması” önerileri dikkat çekiyor. CHP Genel Başkan Yardım cısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’ın Cumhuriyet’le pay laştığı rapor ve sunumda, seç men davranışı, halkın endişe leri, beklentileri ve nasıl bir seçim stratejisi izlenmesi ge rektiğine ilişkin şu tespit ve öneriler yer aldı: n kimlik ve kutuplaş maya sıkıştı: Türkiye siya seti artık tamamen konsoli de oldu. 8 yıl boyunca AKP ve CHP seçmeni değişmedi. 4 parti de kimlik ve kutuplaş ma siyasetine sıkıştı. Muha lefetteki 3 partide de (CHP, MHP, HDP) sıkışmışlık yaşa nıyor. Toplumun siyasal tu tum ve davranışlarını iktidar belirliyor. n Yüzde 45 gri alanda: Seçmenlerin çekirdek, sempa tizan ve “gri alandakiler” ola rak 3’e ayrıldığı çalışmaya gö re AKP’nin çekirdek seçmeni yüzde 21.6, sempatizanı yüz de 8.8; CHP’nin çekirdek seç meni yüzde 4.8, sempatiza nı yüzde 7.7; HDP’nin çekir dek seçmeni 5.2 sempatizanı 1.8; MHP çekirdeği 2.9, sem patizanı 1.9 olarak belirlendi. Türkiye’de seçmenlerin yüz de 45.3’ü ise çeşitli partilere oy vermesine karşın, “hiçbir siyasi partiye aidiyet duygu su” taşımıyor. Çalışmada “gri alandakiler” olarak ifade edi len bu seçmenin, doğru aday ve yöntemlerle seçimlerin ka derini belirleyeceğine dikkat çekiliyor. Raporda, çekirdek Doğrudan tercihlerde ‘kararsızlar’ın artışı dikkat çekiyor. seçmenin oyunu değiştirmenin mümkün olmayacağı vurgulanırken, siyasette dönüşüm ve değişimin bu “gri alandaki” seçmeni kazanmaktan geçtiğine vurgu yapılıyor. n Yeni çıkış lazım: Alışılagelmiş siyaset yöntem ve söylemleriyle seçime gidilirse sonuç değişmez. Çünkü herkesin pozisyonu aşağı yukarı belli oldu ve herkesin kime oy vereceği biliniyor. Siyaset iki eksen üzerinde tarif ediliyor. Birisi sosyo ekonomik gelişmişlik ekseni, birisi de etnik kimlik ekseni. Oy verme davranışlarına baktığınızda insanlar sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyine göre ve etnik kimlik pozisyonlarına göre, partilere yö neliyor. Örneğin, gelir düzeyi yüksek olanlar CHP’ye, sola oy veriyor, eğitim düzeyi düşük olanlar AKP’ ye oy veri yor. Kürt kimliği ile tanımlayanlar HDP’ye oy veriyor veya milliyetçi tanımlayanlar MHP’ye oy veriyor. Bunu değiştirecek bir çıkışa, başka bir dile ihtiyaç var. Böyle eksenlere bölünmüş, alışılmış dilin içine siyaseti sıkıştırırsanız aynı sonuç çıkar. Siyaset bu sıkışmışlıktan kurtulmalı. n Göçlerin dili: Son 40 yılda Türkiye’de 31 milyon insanın göç ettiği belirtiliyor. Göç, başlı başına yeni bir süreç yaratıyor. Kültürü, davranış kodlarını, ilişkileri dili oluştururken böyle oluşturmak gerekiyor. Mesela göç bir dönem gecekonduları yaratırken, şimdi kentsel dönüşüm sonrası yeni yaşam alanları ortaya çıkıyor. Siyaset yeni dili bu değişim ve dönüşüm süreçlerini dikkate alarak kurmalı. n En temel talep, adalet: Rapora göre toplumun en önemli beklentisi “adalet.” Yurttaşların, anayasanın temel esasları, ilkeleri arasında en fazla vurgu yapılmasını istedikleri konular; sırasıyla haksızlığa karşı “adalet”, Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi her türden farklılıklar arasında “eşitlik”, Herkesin kendini kısıtlamadan yaşayabilmesi için “özgürlük”, her türlü bölünme ve yıkıcılığa karşı “devletin bekası” olarak ifade ediliyor. n Korku değil umut dili kurulmalı: Bugünkü Türkiye’yi tarif eden “değerler bulutu”nda terör, işsizlik, suçşiddet, cehalet, yoksulluk, saldırganlık, çevre kirliliği, kin ve nefret ilk sıralarda yer alıyor. “Arzulanan Türkiye için değerler bulutu”nda ise adalet, saygı, güven, ahlak, huzur, eşitlik, refah, aile ilk sıralarda yer alıyor. Bu veriler ışığında, korku üzerinden değil, umut üzerinden siyaset dili oluşturulmalı. Çünkü devletin ve hükümetin korkutma araçları muhalefetten çok fazla. Korku üzerinden bir dil oluşturulursa, bu iktidarın işine yarar. O nedenle muhalefet, iktidarınki gibi korku dili değil, umudu besleyecek dil kullanmalı. n Küresel ara buzul dönemi yaşıyoruz: Dünyanın her yerinde popülizm, şövenizm otoriterleşmede yükseliş var. Bu çerçevede, küresel terör güçleniyor ve yayılıyor, küresel göç artıyor. İklim değişikliği, su başta olmak üzere doğal kaynakların azalıyor oluşu bu süreci yaratıyor. İnsanlığın tüm bu sorunlarıyla uğraşacak küresel kurumlar oluşmadığı için ulus devletlere geri dönüş, tüm ülkelerde şövenlik, lümpenlik, otoriterlik artıyor. Raporda, bu süreç “küresel ara buzul dönem” olarak tanımlanıyor. n Statüko yerine değişim: Türkiye için kritik eşik “orta gelir tuzağından çıkmak, demokrasi krizini aşmak, kutuplaşma ve kimliklere sıkışmaktan kurtulmak” olarak tarif ediliyor. Bunun için yeni anayasayla, devletin ve yönetim düzeninin yenilenmesi, yeni bir toplumsal uzlaşı ve dönüşüm, yeniden ortak yaşam, ortak gelecek hedefi doğrultusunda “biz” duygusunu oluşturacak bir siyasi söylem benimsenmeli. l ANKARA ‘Bu çalışmadan da yararlanacağız’ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Ağırdır’ın yaptığı sunumun CHP’nin 2019 seçimlerine yönelik strateji hazırlığı kapsamındaki çalışmalardan sadece birisi olduğunu belirterek, “Bu sunum bizim strateji belgemiz değil. Bunun gibi çok farklı çalışmalar, çok farklı sunumlar geliyor, dinliyoruz veya okuyoruz. Bu farklı çalışmalardan yararlanarak, 2019’a gidiş yolunda bir strateji belgesini oluşturaca ğız” dedi. Tezcan şunları söyledi: “Bu çalışmalardan siyaset dilini be lirlemede yararlanacağız. Çünkü siyasette güçlerin mevzilenmesini tarif ederken, dilimizi belirlemede bu tespitler önemli. İttifakların belirlenmesinde önemli; kiminle ittifak yapacağız, kiminle olunamayacak, bu stratejik analizler önemli. İlkeler üzerinde ittifak deniyor ya, hangi ilkeler üzerinde buluşma sağlanacak, toplumun geniş kesiminin umutlarını hareke te geçecek siyasal pozisyon almalar nasıl olacak, bunların tespitinde yararlanacağız. Bu çalışma genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgiliydi. CHP olarak ayrıca, yerel siyaset stratejileri ile ilgili de bilimsel çalışmalardan yararlanacağız. Zaten yerel seçim bildirgesiyle ilgili bir çalışma yürüyor. Genel seçimlerin yanı sıra yerel seçimlerde de, yerel yönetim vizyonumuzu tarif etmede bunun gibi sunumlar önemli olacak.” Bülent Tezcan ‘28 Şubat’ın farklı bir türü’ Karamollaoğlu, Türkiye’de şu anda savunma hakkının büyük yara aldığını hatta verilmediğini söyledi Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında konuştu. Adana’da Furkan Vakfı’na yapılan operasyonlare değinen Karamollaoğlu, “Furkan Vakfı eğer AK Parti’ye karşı bir tavır sergilemeseydi, acaba böyle bir muameleye maruz kalır mıydı? Bazıları bunu anlamıyor ama ben yine söyleyeceğim. Biz 28 Şubat’ta yaşadıklarımızı bugün başka bir yönden yeniden yaşıyoruz. O dönemde mahkemelerde bazen doğru kararlar çıkıyordu, yanlış karar veren vardı, baskı altında olan vardı ama hiç bu kadar savunma hakkı verilmeme durumu olmadı” dedi. “Furkan Vakfı ile irtibatımız olmadı” diye konuşan Karamollaoğlu, “Milli Görüş prensiplerini benimsediklerini de söyleyemeyiz. Yeri gelmiş bizim düşün celerimize eleştiri getirmiş insanlar... İftira etmedikleri müddetçe, kimseye fikirleri nedeniyle baskı kurulamaz. Bu evler hangi gerekçeyle kapatıldı? Bunun cevabının verilmesi lazım. Furkan Vakfı eğer AK Parti’ye karşı bir tavır sergilemeseydi, acaba böyle bir muameleye maruz kalır mıydı? Davranışları tasvip edilmeyen ama hükümete yakın kuruluşlar var ve kim se onlara dokunamıyor” dedi. Karamollaoğlu, Doğu Guta’da ki kimyasal saldırının Suriye’deki devlet veya muhalif güçler tarafından yapıldığına inanmadığını ancak İsrail’in parmağı olabileceğini söyledi. Karamollaoğlu, kim tarafından hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın yapanlara bedelinin ödetilmesi gerektiğini söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle