19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 24 Mart 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Bu yiğit daha fazla kırbaç kaldıramaz 4 Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne borç ve faiz damga vurdu. Şim 4 Faiz artışlarının hızlanacağına dikkat çeken Şimşek, borç şek, iş dünyasına borç yerine ortak alın derken Derimod’un tan uzak durmak gerektiğini belirtirken, TÜİSAD Başkanı Bi Patronu “Donumuza kadar ipotekliyiz” diye konuştu. lecik de artık OHAL kalksın, enflasyon dizginlensin” dedi. Başbakan Yardımcı rak, ortak almaya çağırdı. Altyapı için sı Mehmet Şim gereken adım şek, tüm dün lara destek ve yada senkro receklerini di nize bir şekil le getiren Şim de yaşanan bü şek, şöyle de yüme döneminin sonuna ge vam etti: “Or lindiğine dikkat çekerek, faiz ar tak alın. Amacımız daha çok taba tışlarının hızlanacağını söyledi. na yayılmış sermaye ile bu işi gö Şimşek, iş dünyasına “Aman borç türmek. Bankacılık sektörünün fi almayın ortak alın, sermaye piya nans piyasalarındaki payı yüzde salarına açılın. Gelirleri ve harca 82. Bu çok yüksek. Bir de banka maları kontrol altına almak sizin lara bir çağrım var: Her bankanın elinizde ancak gelirleri artırmak bir aracı kuruluşu var ama gerçek sizin elinizde değil. Borç yiğidin kamçısı olmakla birlikte bu dönemde büyük bir sorun” uyarısında da bulundu.tCapital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlenen 7. Uludağ Ekonomi Zirvesi “Gelecek” ana temasıyla başladı. Fırtına yaklaşıyor Şimşek, burada iş dünyasına seslenerek ekonomiye ilişkin bir özet sunarak, yağmur ve fırtınanın yaklaştığını dile getirdi. “Çatıyı hava güneşli iken tamir etmemiz gerekiyor. Şu an dünyada bol para var faizler düşük ama bu küresel senkronize büyüme devam etmeyecek, belki yağmur yağmur yağacak belki fırtına çıkacak” diye konuşan Şimşek, şirketleri bu dönemde anlamda neden yatırım bankası olmuyorsunuz? Start up’lara yatırım yapın, gelecek orada.” Yeni bir dönem var Mehmet Şimşek, yeni bir evreye girildiğini belirtti. Aleni bir şekilde ABD’den başlayan güçlü bir korumacılık eğiliminin olduğunu ve bir karşılık göreceğini kaydeden Şimşek, dünya ekonomisinin en önemli motorunun ticaret olduğunu dile getirdi. Küresel kriz sonrası ortaya çıkan gelir dağılımı adaletsizliğinin korumacılığa dönmesi durumunda büyük bir riskle karşı karşıya kalacağını söyleyen Şimşek, “Bu dönemde yapısal reformlara ihtiyaç var. Ancak, hem gelişmekte olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde yapısal reformlar yavaş bir şekilde devam ediyor. Yatırımlar durağan. Dünya büyük bir borç batağında, dünya OHAL’den çıkmamız gerekiyor TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD’ın ana ajandasında AB sürecinin bulunduğuna işaret ederek, katılım müzakerelerinin devamını başka formüllere ihtiyaç duymadan devam etmesi gerektiğini söyledi. Bilecik, “Son yıllarda AB ülkelerinin bazılarından muazzam biçimde negatif elektrik almamıza rağmen öncelikle kendimize demokratik gidişatımıza bakmamız gerekiyor. İki yıldır devam eden OHAL sürecinden normalleşme sürecine geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Normalleşme sürecinin hılanması lazım” diye konuştu. Hemen hemen her gün kurların yükseldiği in ruz. Bunlar olmazsa olmaz diği bir dünyada mücade ana noktalardan biridir” le ettiklerini anlatan TÜSİ ifadesini kullandı. Bilecik, AD Başkanı, “Sık sık faizle Türkiye’nin 20022007 dö rin arttığı bir dünya içinde neminde iyi bir öykü yara yiz. Enfalasyonu yeneme tığını, şu anda Türkiye’nin den faizlerin düşürülme yeni bir öyküye ihtiyacı ol si mümkün değil. Hep be duğunu, bu öykünün kat raber aynı gemideyiz. Ge madeğeri yüksek teknolo minin hızının yükseltilmesi jiden çıkabileceğini anlattı. önemli. Eğitim Türkiye’nin daha rekabet ve istihdam çi olması için güçlü kurum alanındaki lara sahip olması gerektiği reformların ne işaret eden Bilecik, “Sü acilen haya rüdürülebilir makro ekono ta geçmesi mik politikalara ihtiyaç var. ni arzu Verimliği artıracak re ediyo formlar için varımızla yoğumuzla çalışma lıyız. İstikrar ve ve rimlilik ekonomi için Erol Bilecik çok önemli. halka ve ser toplam borcunun milli gelire ora maye piyasala nı yüzde 320’lere ulaştı. Şu an so karşıyayız bu da büyümeyi li gelire oranının yüzde 69 kısa vadede döviz birik rına açıla run yok ancak faizler yükselirse sınırlıyor” dedi. olduğunu açıkladı. Şimşek, tirmişler bir yıllık vadede bu borçların ödenmesi sorun olacaktır. Dünya faizleri sürekli yük Reel sektör mutsuz şöyle devam etti: “Burada en önemli konu döviz bor döviz açığı yok, ancak orta vadede sorun. Bizim re seltemez. Bu dönemde kaldıraç Türkiye’nin borcunun cu. Reel sektörün döviz açı el sektör mutlu değil ama oranını azaltmamız gerekiyor. Ge milli gelire oranının yüz ğı net pozisyonu 213 mil kusura bakmayın size rağ lişmiş ve gelişmekte olan ülkeler de 141 olduğunu söyleyen yar dolar. Kısa vadede akıl men tedbir almak zorunda Mehmet Şimşek de büyük bir borç yükü ile karşı Şimşek, reel sektörün mil lı davranmış firmalarımız yız.” l BURSA İZLENİM Asıl konuşulan Hürriyet’in satışı Bu yılki Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde her ne kadar oturumlarda ekonomi konuşulsa da ana gündem maddesi Hürriyet’in satışıydı. Katılımcıların hepsi birbirine Demirören ile Doğan Holding arasındaki satışın etkilerini sordu. Zirve kalabalık olmasına rağmen geçmiş yıllardaki canlılık yoktu. Bazı isimler zirveye katılmaktan son anda vazgeçmiş. Üstelik bazı isimlerde zirveye katılmayacağını daha erken bildirmesine rağmen program güncellenmemiş isimler silinmemişti. İki gün boyunca Türkiye’den ve dünyadan 1200’e yakın iş insanını ağırlayacak Zirve, bu yıl ayrıca büyük bir start up yarışmasına da ev sahipliği yapacak. Teknoloji oturum ve yapay zekâya ilişkin oturumlarda bugün yapılan bir işin yapay zekâ sayesinde 1520 kat daha iyi yapılabileceği ileri sürülürken, tüketicinin de artık çok daha bilinçli olduğu dile getirildi. Özellikle milenyum kuşağının bir ürünü alırken yüzde 90’nın, ürünün yapım sürecini de incelediği belirtildi. Zirve kapsamında Bakan Mehmet Şimşek’in ve CEO’ların katılımıyla basına kapalı öğlen yemeği düzenlendi. Yemekte özellikle yükselen döviz kurları ve faizler damga vurduğu belirtilirken, Şimşek’in iş insanlarına 2019 seçimlerine kadar büyük yapısal reformlar yapılmayacağı açıklaması yaptığı ifade edildi. 2012 yılından beri düzenlenen zirveye bugüne kadar nouriel Roubini, Marc Faber, Muhtar Kent, Jack Straw, Bülent Ecvacıbaşı, Cem Boyner, Emine Kamışlı, Hüsnü Özyeğin ve Ali Kibar gibi pek çok isme ev sahipliği yaptı. Hakan Ateş Muharrem Yılmaz KORKU TACİRLİĞİ İŞ YAPIYOR Zirve kapsamında düzenlenen Tarımın Geleceği konulu konferansta ise kasket devrimi yaşandı. Deniz Bank Üst Yöneticisi (CEO) Hakan Ateş’in moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, sektörün önde gelen isimleri çiftçiliğin sembolü sayılan kasketleri taktı. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, gıda sektöründe uzun vadeli yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu belirterek, Türkiye’nin toplam top raklarının yüzde 30’unun ekilebilir alan olduğunu dile getirdi. Türkiyede süt sektörünün önemli gelişme kaydettiğini ve üretimin 20 milyon tona çıktığını anlatan Yılmaz, “Türkiye’de korku tacirliği iş yapıyor. Hepiniz çiftliklerden süt almaya çalışıyor evde yoğurt yapmaya çalışıyorsunuz” dedi. Çoban bulamayacağız Sektörün önde gelen Hacıince Şir ketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, hayvancılıkta kullanılan 11 milyon hektar alanın şehirleşmeye kurban gittiğine dikkat çekerek, yeni neslin tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istemediğini dile getirdi. “Mülteciler olmasa çalışacak çoban bulamayacağız. Türkiye’nin üretmesi gerekiyor. Türkiye’de ormanları korumak için 15 bin silahlı kadrosu var meraların sahibi yok” dedi. Üç yaşımdan beri oradaydım, duyguluyum Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, aralarında medyanın amiral gemisi olan Hürriyet’in de yer aldığı medya organlarının De mirören Grubu’na satışına ilişkin soruları gözleri dolarak yanıtladı. 40 yıllık gü zel bir yolculuk yaptıklarını ve uygun zamanda teklifi değerlendirerek satış Begümhan kararı aldıklarını kaydetti. Doğan Satışa konu olmayan dergi Faralyalı grubu ile ilgili olarak Faralyalı, şu anda bir satış düşünmediklerini kaydederek, şu açıklamayı yaptı: “ Dergi grubunda şu anda bir satış yok. Blue TV de grupta kalacak. Daha çok geleneksel medyanın dışında şeyler yapacağız. Oturacağız, stratejik bir plan yapacağız” dedi. Doğan Faralyalı, satışa ilişkin hislerini gözleri dolarak şöyle ifade etti: “İnsanız ve duyguluyuz. Ben 3 yaşındaydım.... Doğrusu bu sektöre hak ettiği her şeyi sonuna kadar verdiğimizi düşünüyorum çok huzurluyum, elimizden gelen her şeyi yaptık.” Donumuza kadar ipotekliyiz Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim, bu faiz oranlarıyla firmaların büyümesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, “Bırakın dünya markası olmayı kıçımızı nasıl kurtaracağız, şu anda bu aşamadayız. Banka yöneticilerimiz de burada merak etmeyin paranız güvende. Donumuza kadar ipotekliyiz” dedi. Zaim, hükümetin Turquality kararını eleştirerek, “Devletin aldığı kararlarda istikrarlı olması gerekiyor. Değiştirmemesi ge rekiyor. Başta Turquality 5 yıldı şimdi tek ülkey le sınırlıyor ve başının çaresine bak deniyor. Ekonomi Bakanlığı’nın tekrar bu kararı göz den geçirmesin de fayda var. Yo la çıkıyorsu nuz birden ka rar değişiyor” diye konuştu. Ümit Zaim ekonomi 9 UÇK’nin dayanılmaz düş kırıklığı... Ülkemiz için bu kadar ağır, yaşamsal sorunlar yumağının yakıcılığında, bu kadar bayat gündemli başlığa bakıp sakın okumaktan vazgeçmeyin... Bizim için yaşamsal, en güncelinden gelişmeler için de ders çıkarılacak satır aralarını, günün güncel yanılgıları içinde hep atladığımız nedensonuç ilişkilerini sadece paylaşmak istedim... Öncelikle önceki günün televizyon ana haberlerinde hemen hemen bütün kanallarda görüntülü, uzunca verilen Kosova Priştine Meclisi’ndeki gaz bombalı görüşmeleri, trajikomik havada haberleri atlamış olamazsınız. Milletvekilleri kameralar önünde, meclis görüşmelerinin ortasında tam dört kez gaz bombası patlatarak görüşmelere ara verilmesini sağladılar. Yakından izlediğim halde, ben bile şu anda mecliste UÇK içinden bölünmüşler ağırlıklı kaç parti olduğunu bilemiyorum. Bildiğim, bu tür şiddet eylemleri ile 4 yıldır, yine UÇK bağlantılı oluşturulmuş Hükümet’in imzaladığı KaradağKosova sınır anlaşmasının yürürlüğe girmesi engelleniyordu. Bu kez gaz bombalı eylem bile umursanmadan, çoğunluk oyu ile, Kosova devletçiğinin imzalamaya zorlandığı sınır anlaşması yürürlüğe sokulabildi. Yine ayırımına varmamış olanlar için, tarihleri belleğimde değil, birçok kez aynı mecliste yapılan görüşmelerde, bu kez de Sırbistan sınırı için zorlanılan anlaşmayla ilgili çok şiddetli benzer kavgaların sahnelerinin canlı yayın haberlerinde yayımlandığını anımsatmalıyım... Sırbistan sınırında en tartışmalı Mitroviça’dan, iki ülkeyi bağlayan köprüden ne kadar da çok çatışmalı eylem sahneleri verilmişti... Güncel ders çıkarma adına demem o ki, bilimsel teknolojik devrim çağında, çekici, çarpıcı, görüntülü, bir anlamda belgeli yayın ve haberlerden de kasıt, bizim ne olup bittiğini bile algılayamadan, “vah vah, beterin de beteri varmış...” dememizse, en güncel en yaşamsal sorunlarda bile, medyatik güdüleme ile uyutulmamız sanatında da sınır tanımaz gelişmeler gündemde... Öyle olmasa aynı görüntüler, kimi güdülenmesi hedeflenmiş kitlelere yönelik, kimi teknoloji katkılarıyla da, gerçeklerin çarpıtılmasında bu kadar işlevsel, ters amaçlarda kullanılabilir mi? Kosova Meclisi’nde çoğunluk Arnavut kökenli milletvekillerinin kuşakdaşıyım. İçlerinde aynı ilkokulda okumuş arkadaşlarım olabilir. Tito Yugoslavya’sında mutlu çocuklardık. Sabah spor eğitimi ile gözümüzü açar, ailelerimizin özgür seçimleriyle üç ana dinden, birçok mezhepten, en az üç ırktan anadil seçimi yapmışlar olarak sınıflarımıza giderdik. Öğleden sonra ağırlık yeteneklerimize göre kültürel etkinlikler, müzik, tiyatro, özgür yetenek ve seçimlerimize göre paylaşılırdı. Aynı bahçe, mahallelerde çocukça kardeşliğin, çokkültürlülüğün sınırsız keyifleri yaşanırdı. Hem ramazanda sahura kadar sokaklarda oynar, hem de en bağnaz yorumlu Ortodoks bayramlarında renkli yumurtaları kırıştırırdık... Amerika’nın, AB’nin en gelişmiş insan haklarından yana örgütlenmelerinin çatısı altında bile, AB sınırları içinde yine farklı sınırlar içinde hepsi de AB üyeliğinde uzun dönemde garantili aday 9 devletçiğin yaratılması adına neden bu kadar kan akıtıldığının akılcı, mantıklı yanıtını alamadım. Hani AB dünyanın en gelişmiş, demokratik çokkültürlülük çabasının ürünüydü? Tito Yugoslavya’sı göreceli dünyanın çokkültürlülükte yol almış ülkesi iken, AB’nin yürüyüşünde çok olumlu katkı yapabilecekken neden böyle acımasızca oyunlarla yaraların kolay kolay kapanamayacağı kanlı çatışmalar sonucu, hepsi de çaresizlik içinde çırpınan ülkecikler konumuna düşürüldüler? AvusturyaGermen kültürel bağları içinde Hırvatistan, Slovenya’nın daha gelişmiş bölgeler de olarak öncelikli, çok da kan akıtılmadan ayrılmalarının desteklenmesini kirli çıkarlar adına da olsa anlamanın hiç değilse bir mantığı var. Bosna en kanlısından, Slav kökenli Müslümanlığı seçmiş Boşnakların çok kanlı katliamlarının ardından nasıl üç devletçik olabildi? Makedonya Amerika’nın ilk korumaya aldığı üssü olarak sanki ayakta durabilen bir devletçik olabildi mi? Yakın gelecekte iç parçalanmaları, gettolaşmalarının sonucu olarak Yunanistan’la zıtlaşma içinde farklı sınırlarda devletçikler oluşabileceği gerçeği benim öngörüm değil. Aklı başında Yunanlı Felsefe Birliği başkanı da içinde, örneğin Makedon Kültür Bakanı 10 Kasım Manastır Atatürk sempozyumu açılışında, Balkanlar’ın barış içinde yaşayabilmesi için yeniden Tito ve Atatürk gibi liderlere gereksinimden söz etti... Akfen’den temiz enerjiye 1.6 milyar liralık yatırım Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına 2020’ye kadar 4 milyar TL yatırımla 1000 MW’lık ‘temiz kurulu güce’ ulaşmayı hedefleyen Akfen Yenilenebilir Enerji, Çanakkale ve Denizli’deki 4 projede toplam 242 MW güce sahip ilk rüzgâr santrallarının kurulumuna başlıyor. Toplam 1.6 milyar TL’ye mal olacak 4 projedeki 79.5 metre yüksekliğindeki 81 rüzgâr türbini Siemens Gamesa tarafından sağlanacak. Yılda 835 milyon kWh enerji üretilmesi hedeflenen projeler bu yılın sonu itibarıyla devreye girmeye başladığında 310 bin hanenin yıllık enerji ihtiyacını da karşılayacak. Rüzgâr, güneş ve hidroelektrik olmak üzere sadece yerli ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmeye odaklanan ve bu alanda 2020 yılına kadar 1000 MW’lık “temiz kurulu güce ulaşmayı hedefleyen Akfen Yenilenebilir Enerji, ilk rüzgâr projelerini Çanakkale ve Denizli’de hayata geçiriyor. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle