19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 24 Mart 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN / ASLAN YILDIZ TASARIM: EMİNE BİLGET Parayla kapattılar haber 11 Torunlar Center inşaatında 10 işçinin öldüğü kazaya ilişkin davada yargılanan 9 sanık, 60 bin 800’er lira adli para cezasına çarptırıldı Mecidiyeköy’de 2014’ün eylül ayında Torunlar Center inşaatında asansörün ye ‘2 DURUŞMADA BİTİRDİLER’ atındaki iş güvenliği eksikliğine dikkat çekerek, suçlunun işveren olduğunu söylediler. re çakılması sonucu hayatını kaybeden 10 işçinin ölümüyle ilgili davanın karar duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Torunlar GYO’nun avukatları Geda Majör Asansör Firması’nı suçlarken, firma Acılı baba Mustafa Genç, karara tepki gösterdi. Genç, “Ben bu ülkede adalet olmadığını biliyordum. Bir kez daha tescillenmiş oldu” dedi. Avukat Yıldız İmrek ise kararın, işçi yaşamını, sermayenin kârı için, kâr hırsı berheva etmeye onay veren bir karar olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Karara itiraz edeceğiz. Karar, sorumluları adeta ödüllendiren bir karar olmuştur. Yargılamanın en başında Torunlar işvereni yargılama 8 yıl hapis paraya çevrildi Mahkeme heyeti 16 sanık hakkında beraat kararı verdi. Sanıklar Önder Türksoy, Ümit Savul, Turgay Dalkılıç, Adem Akyıldız, Murat Ay nın avukatları ise yaşa dan muaf tutuldu. Buna yönelik itirazımız Anayasa Mahkemesi’nde. Bu timur, Bünyamin Keskin, Emre Öz, nan facianın sorumlu kararı veren 4. heyet, iki duruşmada davayı bitirdi.” Ahmed Said Demir ve Mert Çanak sunun Torunlar GYO ol çı, “Taksirle ölüme sebebiyet ver duğunu söyledi. Mah me” suçundan 10’ar yıl hapis ceza keme, 16 sanığın bera yıla kadar hapis cezası ile cezalandı madığının asansör firmasına defalar sına mahkum edildi. Sanıkların geç atine karar verdi. 9 sa rılmasını istedi. Mağdur ailelerin avu ca iletildiğini, firma ile eposta üze mişi, sabıkasız oluşları ve duruşma SEYHAN AVŞAR nık ise tali kusurlu oldukları gerekçesiyle 3 bin 40 gün üzerinden katlarından Yıldız İmrek sorumluların en üst sınırdan cezalandırılmasını istedi. Yaşanan faciada oğlu Hıdır rinden yapılan konuşmalar sonucu 29 Mayıs 2014 tarihinde asansör firmasından, “Dünyadaki bütün asan lardaki davranışları ise takdir indirimi nedeni sayıldı. Ceza, 8’er yıl 4’er ay hapse indirildi. Mahkeme, sanık belirlenen, 60 bin 800’er lira adli pa Ali Genç’i kaybeden Mustafa Genç ise sörlerden emin olduğumuz gibi buy ların suçu taksirle işlediklerini belir ra cezasına mahkum edildi. Sanıkla Torunlar Center inşaatında hiçbir ön run siz de kullanın. Arıza giderilmiş terek, tali kusurlu oldukları gerekçe rın, ekonomik durumunu, paranın sa lem alınmadığını söyledi. Genç, inşa tir” şeklinde bir cevap geldiğini ak siyle de hapis cezasını 60 bin 800 TL tın alma gücünü ve cezanın miktarı atta çalışan gençlerin “asansörün sü tardılar. Asansör bakımı görevli Tur adli para cezasına çevirdi. Hakların nı dikkate alan mahkeme, para ceza rekli bozuk olduğunu” söylediklerini gay Dalgıç’ın avukatı ise müvekki da ceza verilen sanıkların 3 ay sü sının 24 ay taksitle ödenmesine ka belirterek, “Çocuklarımız bilerek öl li hakkındaki iddiaları reddederek, reyle meslekten uzaklaştırılmalarına rar verdi. dürüldü” dedi. “Asansöre en son Turgay Dalgıç bin da karar verildi. Bilirkişi raporunda Duruşma savcısı, geçen celse sunduğu esas hakkındaki görüşünü yine Birbirlerini suçladılar miş diyorlar. Müvekkilim bile bile ne tali kusurlu bulunan, yetkisiz persoden o asansöre binsin? Bu kaza asan neli operatör olarak asansör kulla ledi. Torunlar İnşaat’ın proje müdürü Torunlar İnşaat’ın Proje Müdürü sör switch’lerinin çıkarılması sonu nımında görevlendiren sorumlunun Murat Aytimur ve Geda Majör asan Murat Aytimur’un avukatları asan cu oldu. Parmak izlerinin alınıp so ve yetkisiz şahsın çalışmasına karşı sör firmasının teknik sorumlusu Ön sörün düşmesinde müvekilin kusur ruşturmanın genişletilmesini talep çıkmayan iş güvenliği uzmanı hak der Türksoy’un da aralarında olduğu lu olmadığını iddia ederek asıl kusur ediyorum” dedi. Geda Majör Asansör kında da Cumhuriyet Savcılığı’na 9 kişinin, “Bilinçli taksirle ölüme ne lunun asansör firması olduğunu söy Firması’nın avukatları ise yaptıkları suç duyurusunda bulunulmasına Bana kim pardon diyecek?denolmak”suçundan3yıldan22.5 lediler. Avukatlar, asansörün çalış son savunmada Torunlar Center inşa hükmedildi. Yrd. Doç. Dr. İrfan Mukul, ‘6 yaşında çocukla evlenilebilir’ diyen Nurettin Yıldız’ı protesto eylemine katıldığı için 21 kişiyle birlikte yargıç karşısına çıktı HİLAL KÖSE Sinop Üniversitesi’nden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. İrfan Mukul’un da aralarında bulunduğu 22 kişinin, Sinop’ta, 9 yaşındaki kız çocuğunun evlenebileceğini ileri sü ren Nurettin Yıldız’ı protesto ettikle ri için yargılandığı dava Nisan ayına ertelendi. Eğitim Sen’li öğretmenler, KESK üyeleri ve onlarca Sinoplunun katıldığı eylem, 12 Mayıs 2016’da yapılmıştı. Gözaltına alınanlar bir gün nezarette tutulmuştu. Sinop 1. As liye Ceza Mah kemesi’nde ki 16. oturum da savunma ya pan Mukul, ifa de özgürlüğü nün bir insan hakkı olduğu nu, anayasanın 34. maddesi ge reğince izin al İrfan Mukul maksızın herkesin toplantı, gösteri düzenleme hakkının olduğu nu belirtti. Nurettin Yıldız’ı protesto yürüyüşüne katılmanın hangi huku ki metinde suç sayıldığını soran Mu kul, eylem nedeniyle öğrencilerinin gözü önünde mezuniyet yemeğinde gözaltına alındığını dile getirdi. Mu kul, Yıldız’ı protesto ettikten son ra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Önce 667 sayılı KHK ile çalıştığım fakül tedeki komisyon üyeliklerim sonan dırıldı. Üniversite yönetimi tarafın dan iki ayrı soruşturma açıldı. Bu so ruşturmadan aklandım. Sonra tekrar bir soruşturma açıldı. Soruşturma da Nurettin Yıldız protestosuna ne den katıldığım soruldu. Soruşturma sonuçlanmadan 695 sayılı KHK ile ihraç edildim. Üniversiteden ihraç edilmeden önce Almanya Humbolt Üniversitesi’nde düzenlenen kongre ye üniversitenin kaynak vermeme si sebebi ile katılamadım. Öte yan dan Kıbrıs’ta düzenlenen ulusara sı kongreye katılmaya giderken An kara Esenboğa Havalimanı’nda pasa portuma el konuldu. 24 Aralık’ta açı ğa alındım. Üniversitede final sınav ları dönemiydi. 12 ayrı derse giriyor dum. Sınavlarımı yapamamamdan kaynaklı Eğitim Fakültesi’nde infaal yaşandı. Öğrenciler dolayısıyla tep ki gösterdi. Bütün bunlar başıma Nu rettin Yıldız prostestosuna katıldı ğım için geldi. Demokratik bir ülke de bir öğretim üyesi bunları yaşaya bilir mi? Mahkeme heyetine soruyo rum, yakında doçent, 5 yıl sonra da profesör olacaktım. Cumhurbaşkanı ve Danıştay Başkanı’nın da bizimle paralel söylemlerinden sonra mağdu riyetimin bedelini kim ödeyecek ya da bana kim bir ‘pardon’ diyecek?” Yüksel Direnişi’nin 500. gününde yine gözaltı “İşimi geri istiyorum” eyleminin 500. gününde Yüksel Caddesi, TOMA ve polis bariyerleriyle kapatıldı. Polis, eylemcileri sürükleyerek gözaltına aldı. Akademisyen Nuriye Gülmen’in Yüksel Caddesi’nde başlattığı “İşimi geri istiyorum” eylemi 500. gününü geride bıraktı. Tam 500 gündür günde iki kez gözaltıyla sonuçlanan, basın açıklamalarıyla devam eden eylem, bugün yine gözaltıyla bitti. Saat 13.30’da öğretmen Mehmet Dersulu ile mimar Alev Şahin, “Selam olsun Yüksel Direnişi’ni yaratanlara” diyerek aylardır abluka altında kalan İnsan Hakları Anıtı’na çiçekler attı. İki kişilik eyleme, çok sayıda polis müdahale etti. Eylemcilerin Yüksel Caddesi paralelindeki Konur Sokak’taki Mimarlar Odası önünde buluşmak için çağrı yapması üzerine tüm alan, TOMA ve çevik kuvvet ekipleri tarafından kapatıldı. Pankartları elinde sokakta yürüyen eylemciler, anıt önüne yürümelerine izin dahi verilmeden sürüklenerek gözaltına alındı. Acun Karadag, Mehmet Dersulu, Selvi Polat, Nazan Bozkurt, Alev Şahin’in gözaltına alınmasının ardından sokakta yurttaşların yürümesi de yine polis ekipleri tarafından engellendi. Olaya tepki gösteren yurttaşlar, polislerin gözaltına alma tehditleriyle karşılaştı. l ANKARA/Cumhuriyet Hamzaoğlu’nu serbest bırakın Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen ve Kocaeli Dayanışma Akademisi kurucularından olan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, barış talep eden basın açıklaması nedeniyle 17 Şubat’ta tutuklandı. 43 gündür özgürlüğünden uzak. Hamzaoğlu’nun mücadelesini tanıtmak ve serbest bırakılması talebiyle açılan “onurhamzaoglunaozgurluk.org” adresinde, Hamzaoğlu’nun özgeçmişi, çalışmaları ve basında çıkan haberler yer alıyor. Profesörler Okan Akhan, Korkut Bo ratav, Necati Dedeoğlu, Ayşe Erzan, İskender Sayek, Taner Timur, Hasan Yazıcı, Doç. Dr. Alaaddin Şenel ve araştırmacı yazar Orhan Silier’in ortak açıklaması da sitede yer alıyor. Meslektaşla43 GÜNDÜR TUTUKLU rı, “Kamuoyu onu daha çok ülkenin en büyük sanayi havzalarından olan Dilovası’nda (Kocaeli) hava kir liliğinin kanserle ilişkisi kapsamında bebeklerin kakası ve anne sütünde yaptığı çalışmalarla tanıdı. Hamzaoğlu tıp doktoru, bir halk sağlığı uzmanı, akademisyen. Toplum hekimliği öğretisini özümsemiş bir bilim insanı olarak sağlığı bozan, en fazla öldüren, sakatlayan, önlenebilir hemen her konuda çalışmış, ürün vermiş bir isim. Ülkenin doğru bildiğini gizlemeden, paylaşarak ve tutum alarak yaşayan böyle insanlara gereksinimi var” diyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet Kürt halkının başına gelenler Diyarbakır Barosu 2005’te “Herkes İçin Adalet Seminerleri”nin yedincisini Milliyetçilik, Toplumsal Barış ve Demokrasi temasına ayırmıştı. Baronun o dönemdeki başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun yönettiği konferansta, Hrant Dink de konuşmacıydı. Aşağıdaki sözler Hrant’ın Diyarbakır’daki konuşmasından alıntıdır: “Benim halkım, geçmişteki halkım, kendilerini kurtarır diye Avrupalılara güvendi. Bazen Ruslara güvendiler. Osmanlının zulmü altında inliyorlardı. Güvendiler. Altta bir şeyler oluyor gibi oldu. Ama sonra ne oldu, nasıl oldu, olduğu gibi ortada bıraktılar o halkı. Benim tek temennim ve nefesimin son kertesine kadar bunun mücadelesini veririm ki, aman dikkat, ele güne güvenerek bir milliyetçilik oluşturmayalım. Aman dikkat, Amerika geldi Kuzey Irak’ta, bakın ne güzel başardı gibi bir noktaya heveslenmeyelim. Daha zor olan bir şey var. Bu halk üzerine bütün baskı ve dayatmalara, bütün entrikalara, bütün pisliklere zulme rağmen ki hâlâ devam ediyor, ne ederiz, nasıl ederiz de birlikte ve yan yana değil, iç içe yaşamayı gerçekleştiririz. Eğer demokrasi gibi bir kavramdan bahsedeceksek, çokkültürlülük gibi bir gerçeklikten bahsedeceksek, Türk halkın da Kürt halkın da önündeki temel engel budur. Ayrı ayrı yaşamak, yan yana yaşamak ya da paralel yaşamak değil, iç içe yaşamanın, eşit yaşamanın, birlikte özgür yaşamanın şartlarını bulmaktır. Diğeri, dua edelim, ben çok dua etmem ama bunun için dua ederim ki benim halkımın başına gelen Kürt halkının başına gelmesin.” Benim de konuşmacı olduğum bu konferansın üzerinden on üç yıl geçti. Bu konuşmadan iki yıl sonra Hrant Dink katledildi. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü girişimleri inişli çıkışlı giderken, 2015 ilkbaharında aniden kesildi. Reis, çözüm adımlarının partisine oy getirmediği gibi, önemli ölçüde oy kaybettirdiğini görmüştü. O zamandan beri, ağır bir baskı ve sindirme politikası, şiddeti artarak yürürlükte. TSK’nin Özgür Suriye Ordusu öğeleriyle, başka bir ülke toprağında, Afrin’de yürüttüğü askeri operasyon bunun uzantısında yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın “fetih” olarak tanımlamaktan geri kalmadığı, yabancı bir ülke toprağına Türk bayrağı dikilerek kutlanan bu askeri operasyonun, savaş veya işgal olarak tanımlanmasına iktidar ve hatta ana muhalefet pek öfkeleniyor. Hrant Dink, 2005’te Diyarbakır’daki konuşmasında, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin ardından, Iraklı Kürtlerin ABD ve Batılı müttefiklerin himayesine esas olarak güvenerek politika geliştirmelerine karşı uyarmıştı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin düzenlediği bağımsızlık referandumu sonrası yaşananlar ortada. Afrin’de TSK ve ÖSO’nun bir Orwell klasiği tadındaki isimle başlattıkları “Zeytin Dalı” operasyonunda da durum farklı değil. ABD’nin kendi ilgi alanı olmadığını ilan ettiği, Rusya’nın ABD ile çok iç içe olan YPG’ye ders vermeyi tercih ettiği bir ortamda, Afrin’deki YPG ağırlıklı Kürt siyasal oluşumu birdenbire tek başına kaldığını gördü. Afrin kentini aniden terk etme kararı aldı. Bu kararın alınmasında Rusya ve ABD’nin ortak telkininin etkili olmuş olması kuvvetle muhtemel. Zaten PKK’ye yakın yayın organlarında, Afrin ricatından bir iki gün önce, Beşşar Esad’a yakın milislerin ve rejimin askeri güçlerinin Afrin’e gelmesini Rusya’nın engellediği yönünde serzeniş içeren yorumlar yer almaya başlamıştı. ABD ve Rusya’yı aynı zamanda müttefik olarak kullanma politikası, YPG’nin Afrin’den çekilmesiyle sonuçlandı. Menbiç’te de kalma ihtimali artık çok zayıf gözüküyor. ABD ve Rusya, Suriye Kürtlerine Fırat’ın doğusunda özerk bir bölge güvencesi verecekler ve ileride bu politikalarında kararlı biçimde duracaklar mı, göreceğiz. Hrant’ın bundan on üç yıl önce yaptığı, acılı bir kadim tecrübeye dayalı uyarının o günden beri aklımın bir köşesinden hiç çıkmadığını itiraf etmeliyim. Silahlanma için araştırma önergesi HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Türkiye’de bireysel silahlanmanın artışı konusunda hükümetin sorumluluğunun tespit edilmesi ve bireysel silahlanmaya karşı önleyici tedbirler alınması amacıyla meclis araştırması açılmasını istedi. Baydemir,15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK envanterine kayıtlı silahların kaybolduğunun ortaya çıktığını, 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı KHK ile sivillere adeta cezasızlık zırhı getirildiğini belirtti. İçişleri Bakanlığı’nca 14 Mart’ta ateşli silahlar ve av silahı bayilerine gönderilen genelgeyle 200 adet mermi alma hakkının bin adede çıkarıldığının basına yansıdığına dikkat çeken Baydemir, “HDP olarak; bireysel silahlanmayla ilgili hükümetin sorumluluğunun tespit edilmesi ve yine bireysel silahlanmanın azaltılması hususunda tüm partilerin eşit oranda üyeliğiyle bir komisyonun kurulmasını elzem görmekteyiz” dedi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle