18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 24 Şubat 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 5 Yalanlanan Adalet Bakanlığı oldu! Adalet Bakanlığı’nın “gizli” bir yazısıyla, 100 kişinin öldüğü Ankara Tren Garı katliamının kırmızı bültenle aranan sanığı IŞİD emirlerinden Nusret Yılmaz’ın “yasal yollardan”, elini kolunu sallayarak Türkiye’den Gürcistan’a geçtiğine ilişkin Cumhuriyet’in haberine hem Emniyet Genel Müdürlüğü’nden hem de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan açıklama geldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında, iki farklı Nusret Yılmaz olduğu belirtilerek, “olayın isim benzerliğinden kaynaklandığının anlaşılması üzerine hakkında yaka lama kararı bulunmayan Nusret Yılmaz’ın serbest bırakıldığı, mahkemelerce hakkında yakalama kararı çıkarılan Nusret Yılmaz’ın ise hiç yakalanamadığı, dolayısıyla serbest bırakılmasının söz konusu olmadığı, yapılan haberin tamamen gerçek dışı olduğu tespit edilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında ise “Haberde bahsi geçen, Gürcistan’da yakalanarak ülkemize sınırdışı edilen ve balıkçılık ile uğraşan aynı isim ve soy isme sahip şahsın gar saldırısı ile herhangi bir ilişiği bulunmamaktadır. Bununla birlikte bu şahsın isim benzerliğinden dolayı yaşadığı mağduriyeti belirten talebi de ilgili birimlerimize ulaşmıştır. Ankara gar saldırısı sanıklarından olan ve Ankara 4. Ceza Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında arama kararı bulunan Nusret Yılmaz ise kırmızı bültenle uluslararası seviyede de aranmaktadır” denildi. Oysa haberin de dayanağı olan Adalet Bakanlığı’na ait gizli ibareli yazıda, Adıyaman Besni doğumlu Nusret Yılmaz ile ilgili olarak, “Sarp Sınır Kapısı’ndan Gürcistan’a giriş yapmak isterken, hem ülkemiz hem de ABD tarafın dan terör suçları dolayısıyla arama kararının bulunduğunun tespit edildiği, bu hadiseden iki gün sonra adı geçenin yeniden yasal yollarla Sarp Sınır Kapısı’ndan Gürcistan’a giriş yapmak üzere geldiği ve Gürcü makamları tarafından Gürcistan’a alınmadığı” belirtildi. Haberin dayanağı olan Adalet Bakanlığı yazısında bir isim benzerliğinden bahsedilmedi. Başsavcılık ve Emniyet Genel Müdürlüğünün haberle ilgili açıklamalarında Adalet Bakanlığı’nın değerlendirmelerinin bulunduğu yazıya değinmemesi dikkat çekti. l ANKARA / Cumhuriyet Çözüm sıfır baraj CHP TBMM Başkanlığı’na verdiği teklifin gerekçesinde, Meclis’te temsil adaletinin ancak barajın sıfırlanmasıyla sağlanacağını belirtti CHP, yüzde 10 olan seçim barajının kaldırılmasını öngören kanun teklifini TBMM Başkanılığı’na sundu. Teklifin gerekçesinde, “Seçim barajının tamamen kaldırılması önerimizin yeniden ele alınması, son günlerde sıkça gündeme gelen ittifak arayışlarına da kalıcı bir çözüm sunmuş olacaktır” ifadeleri kullanıldı. CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç’un imzasıyla hazırlanan Milletvekili Seçimi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin gerekçesinde temsilde adaletin önemine işaret edilerek barajın sıfır olması istendi. CHP’Lİ GÜRSEL TEKİN: Oylar yumurtadan değersiz CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleyen Tekin, “Bir ülkede seçmenin oyu namusu kadar değerlidir. Görüyoruz ki reyin yu “YSK’nin içindeki çetenin dahi bütün oyunları murta kadar değeri yoktur. Genel Başkanımız, na rağmen en az yüzde 60’ı alacağız ve bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz” sözlerine kar YSK’ye mühürsüz oylar nedeniyle ‘çete’ dedi. Rahatsız oldular, suç duyurusunda bulundular. şı YSK’nin suç duyurusunda bulunmasına tep Yumurtada mühür zorunluluğu varsa oy için ki gösterdi. İzmir’de 2015 yılında Mümin isim de var. Yasaya uymayan her şeye ‘yasadışı ve li bir üreticinin 15 tane mühürsüz yumurtasının yakalanması üzerine 15 TL ceza aldığını çete’ denir” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Baraj kritik sorun’ Teklifin gerekçesinde; Türkiye’nin içerisinde bulunduğu “siyasi krizin” temelinde, Meclis’in gücü azaltılarak, yürütmenin gücünü artıran ve Cumhurbaşkanı’na çok geniş yetkiler tanıyan 12 Eylül Anayasası’nın yattığı kaydedildi. Parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi, güçler ayrılığı ilkesi ve hukukun üstünlüğünün egemen kılınması ve Cumhurbaşkanlı’ğını parlamenter demokratik sistemini tanımladığı sınırların içerisine alacak reformlar yapılması gerektiği belirtilen gerekçede, “Bugün ülkemizdeki en kritik sorun alanlarından birisi seçim barajıdır. Çünkü parlamenter demokrasi, ancak milli iradenin Meclis’e eksiksiz yansıtılmasıyla sağlanabilir” dendi. ‘Temsil sıkıntısı’ Partilerin, milletvekili çıkarabilmeleri için yüzde 10 oy almaları koşuluna dikkat çekilen gerekçede, bu nedenle birçok partinin Meclis’te temsil edilemediği belirtildi. Seçme ve seçilme hakkının herkes için bir hak olduğu ancak yüzde 10 seçim barajının yurttaşların karar alma süreçlerine katılımı bakımından önemli bir sınırlama getirdiği kaydedildi. ‘Derhal kaldırılmalı’ İttifak tartışmalarının da seçim barajının derhal kaldırılması gerektiğini gösterdiğinin belirtildiği gerekçede şunlar kaydedildi: “Barajın kaldırılması ile 16 Nisan referandumunun ardından gayrimeşru biçimde değişen sistemde yapılacak ilk seçimlerde küçük partilerin bü ‘Biz istersek Türkiye değişir’ MAHMUT ORAL CHP Diyarbakır İl Başkanlığı bugün Diyarbakır’da “Eşit koşullarda bir arada yaşamak” adlı bir panel düzenleyecek. CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın’ın yöneteceği panele CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Yıldırım Kaya, Konya İl Başkanı Barış Bektaş, Edirne İl başkanı Fevzi Pekcanlı ile Samsun İl Başkanı Tufan Akçagöz konuşmacı olarak katılacak. Panelle ilgili olarak dün Diyarbakır’da bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan CHP PM üyesi Yıldırım Kaya, “Normal demokrasilerde savaş kışkırtıcılığı suç sayılırken, bizde tam tersi, barış savunucuları suçlu ilan ediliyor, tutuklanıyor, baskı ve şiddete maruz kalıyor. AKP’nin seçim kazanma hesaplarına endeksli barış söylemleri iflas etti. Çözüm adına uygulanan şiddet politikaları da çözümsüzlü ğün kilidi oldu. Türkiye’yi kurtaracak tek gerçeğin barış olduğu, eşit koşullarda birlikte yaşam mücadelesi olduğu bir kez daha ortaya çıktı” dedi. ‘Barış ellerimizdedir’ Yaşamı savunmak için, barış güvercini olup, Türkiye’nin dört bir yanından Diyarbakır’a geldiklerini ifade eden Yıldırım, “Panelde buluşacağız, eşit koşullarda birlikte yaşamı konuşacağız. Eşit koşullarda birlikte yaşamı sadece Diyarbakır’da değil, bütün Türkiye’de konuşacağız. Oy hesabı yapmadan, halka yalan söylemeden, barışa bir kapı açacağız. Biz Türkiye’de barış içinde, bir arada yaşamak istiyoruz! Huzur istiyoruz, silahlar susun istiyoruz, çocuklarımız ölmesin, analarımız ağlamasın istiyoruz. Barış bize uzak değil, ellerimizdedir. Biz İstersek Türkiye değişir” diye konuştu. l DİYARBAKIR yük partilere muhtaç olmasının önüne geçilecek, doğru ve adil bir temsil sistemi kurulabilecektir. Pek çok defa gündeme getirdiğimiz, TBMM’ye Demokratikleşme Paketi içerisinde de sunduğumuz seçim barajının tamamen kaldırılması önerimizin yeniden ele alınması, son günlerde sıkça gündeme gelen ittifak arayışlarına da kalıcı bir çözüm sunmuş olacaktır.” Teklif, Milletvekili Seçim Kanunu’nun ilgili maddelerindeki “yüzde 10 seçim barajı” ifadelerinin kaldırılmasını öngörüyor. l ANKARA Cumhuriyet CHP’Lİ ÖZGÜR ÖZEL: yaptıklarıNI yazdık CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Günün süprizinin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’dan geldiğini belirterek, TBMM Başkanı’nın da tıpkı bakanlar gibi gensoruyla düşürülebilmesine imkân tanıyan İçtüzük değişikliği tekliflerinin, kırmızı mühür vurularak geri yollandığını söyledi. Gerekçesinde “kaba ve yaralayıcı sözlerin olduğunun” belirtildiğini kaydeden Özel, “Gerekçede Başkan’ın yaptıkları nı yazmıştık. Meclis Başkanı, bu önergenin haklılığından rahatsız, bir tek hakaret, iftira, itham yok. Gerekirse zatıalilerin gönlüne göre yazarız ama gündemdeki yerini alacak, İçtüzük değişikliği teklifleriyle birleştireceğiz” dedi. Özel, AKP’nin, “parsel bazında imar düzenlemesi yaptığını”, seçim pusulasında ittifakın herhangi bir yerine basılsa da oyun geçerli olduğunu belirterek, bu pusulayı hazırlayanlardan ileride torunlarının utanacağını söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet FINANCIAL TIMES: Zayıf anketler Erdoğan’ı sürükledi Financial Times, “Zayıf anketler Erdoğan’ı milliyetçilerle ittifaka itti” başlıklı haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağcı eski karşıtlarını seçim adına kucaklamasının AB ve ABD’yle ilişkilere zarar verme riski taşıdığını” söyledi. Laura Pitel imzalı haberde, “Türkiye’nin ultra milliyetçi partisinin lideri Recep Tay yip Erdoğan’ın en sert karşıtlarından biriydi” dendi ve Devlet Bahçeli’nin üç yıl önce Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini artırma hamlesi için “Demokrasinin idam fermanıdır. Tek adam diktatörlüğünün beraatıdır. Hırsızlık ve yolsuzluk ruhsatıdır” dediği hatırlatıldı. Haberde şu ifadeler kullanıl dı: “Bu ittifak, kendisini klasik sağcı Türk milliyetçiliğiyle ilişkilendiren ve MHP’nin duruşuna daha da yaklaşan Erdoğan’ın son yıllardaki siyaset değişikliğini gösteriyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın moral bozucu anket sonuçlarıyla nasıl sarsıldığının altını çiziyor. Uzmanlar bunun, Türkiye’nin hem ülke içinde hem de ülke dışındaki siyasi görünümünü etkileyecek bir ittifak olduğunu söylüyor. Erdoğan, özellikle Kürt sorunu konusunda sert bir tutum takınan, idam cezasının kuvvetli destekçisi olan ve ABD, AB ve NATO konusunda derin şüpheleri olan bir partiye yakınlaşıyor.” Şeriatçı yöneticiler... Milli Eğitim Bakanlığı’nda yıllarca görev yapmış bir üst düzey yöneticiyle konuşuyordum. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugünlere nasıl geldiğini anlattıktan sonra aynen şöyle dedi: “Milli Eğitim Bakanlığı’nda Fethullah Gülen Hoca, bakandan daha etkilidir. Bakanlıkta Fethullah Gülen’in dediği olur...” Bir öğretmen lisesinde müdürlük yapan ve siyasal tercihini “Ben DYP’liyim” diyerek vurgulayan yönetici ise şöyle diyordu: “Milli Eğitim Müdürü Fethullah Hoca’nın cemaatinden. Bu yüzden ben okulda hiçbir tarikatçı öğretmen hakkında soruşturma açtıramam...” Türkiye’de gerçekten neler oluyordu? Hükümetin DYP kanadı tarikatların Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki örgütlenmelerini nedense çok geç anladı. RP’nin yerel seçimlerde başarılı olması, DYP içindeki kimi bakan ve milletvekillerini uyandırdı. Bir süre önce DYP Manisa Milletvekili Ümit Canuyar partisinin grup toplantısında şöyle dedi “Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarını RP ve MHP’li militanlar kuşattı...” 27 Mart yerel seçimlerinde Milli Eğitim müdürleri, okul müdürleri RP seçim merkezlerinde görev aldılar. Fethullah Hoca’ya yakın olan yöneticiler, açık açık şöyle diyorlardı. “Laiklerin defterini dürmek için Müslüman adaylara destek vereceğiz...” İmam hatip liseleri ve öğretmen liselerinde örgütlenen “şeriatçı yöneticiler” son 2 yıldır buraları “şeriat yuvalarına” dönüştürmüştü. Velilerin şikâyetlerine kimse kulak asmıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nda dün başlayan operasyon önce “tepe noktaları” temizlemek amacını güdüyor ve DYP’liler bu işte kararlı görülüyor. Acaba iş işten geçti mi? Takkeli liboşların savunduğu “kara yobaz çeteleri” panik içindeler. Olayı saptırmak için yoğun bir çaba harcıyorlar. Her zaman olduğu gibi “demokrasi maskesini” kullanıyorlar. Aman dikkat!.. Kara tehlikeyi DYP’nin saptaması ve üzerine gitmesi çok sevindiricidir. İlk aşamada Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanı Yusuf Ekinci, Tarihe not düşmek için 28 Teftiş Kurulu Başkanı Cemal Şeker, Personel Genel Müdürü Ersin Sapmaz ve İlköğretim Genel Müdürü Ekrem Yangın’ın görevden alınmaları olumlu bir gelişmedir. Fethullah Gülen ve ekibi üç gündür “perişan” bir durumda. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve İçişleri Bakanlığı’nda örgütlenen Fethullahçılar, DYP’ye karşı “harekât” düzenledi. Bir takkeli liboş bu olup bitenleri bakın nasıl değerlendiriyor: “DYP, tek parti dönemi uygulamalarını günümüze taşımak isteyen SHP’nin taleplerine kulak verirse ilk seçimde tokadı yiyecektir. Amerikalılar sonu önceden belli bir maceraya neden para yatırsınlar ki...” Takkeli liboş Amerika’dan destek arıyor aklı sıra. Kara yobaz çetelerini savunurken kendi düz mantığı içinde her zaman olduğu gibi senaryolar üretmekten kendini alamıyor... Ne denir böylesine? Vah zavallı vah! Refah Partisi’nin bu denli yükselişinde okul müdürlerinin ve öğretmenlerinin büyük etkisi olmuştur. Okul yöneticilerinin İstanbul, Ankara gibi kentlerde ve diğer yerleşim birimlerinde “parti militanı” gibi çalıştıkları bir gerçektir. Refah yuvalarının nerede olduğu bellidir. Fethullah Hoca ve ekibinin nerelerde örgütlendiği bilinmektedir. İşte takkeli liboşların telaşı bu yüzdendir. Taksim ve Kızılay Alanı’nda yeşil bayrak açan, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen şeriatçı güçlere destek çıkanların gerçek yüzleri iyice ortaya çıkmıştır. Kimdir bunlar? Yıllardır adlarını sergiledik, nasıl din simsarlığı yaptıklarının uzun uzun anlattık. Şimdi bir telaş ve panik içinde bağırıp çağırıyorlar: “Okullarda kim mescitleri kaparsa ilk seçimde halktan tokat yer...” DYP’nin fazla zamanı kalmadı. Milli Eğitim müdürlüklerine bakın, kime hizmet ediyorlar anlayacaksınız. O nedenle operasyon sürmeli. Laik cumhuriyet düşmanları saptanmalı, Fethullah Hoca’nın yandaşları Milli Eğitim Bakanlığı’ndan uzaklaştırılmalı... Bu yazı 20.4.1994 tarihinde yayımlanmıştır Susturamazsınız!CHP’Lİ ŞENAL SARIHAN: CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, partisinin Kadın Kolları Kongresi’nde OHAL’in kaldırılması gerekliliğinin altını çizerek, hak ihlallerinin ülkeyi demokrasiden uzaklaştırdığı, ülkenin çocuklarının bir bir şehit edilmesinin bu tabloyu daha da ağırlaştırdığını ifade ettiği konuşmanın iktidara yakın medya tarafından bilinçli olarak çarpıtılması ile başlatılan linç kampanyasına tepki gösterdi. Sarıhan, “YPG PYD’den tek bir sözcükle dahi bahsetmemişken söz konusu haberlerde onları ‘şehit’ diye nitelendirdiğim iddia edilmektedir. Oysa ‘şehit’ diye andığım kendi çocuklarımızdır.Gerçek dışı haber yaparak suç işliyorsunuz. İftiralarınız ve aba altından gösterdiğiniz sopalarınız bizi susturamayacak” dedi. bu kez ifadeyi beğenmeyip REDDETTİ CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in taşeron işçilerin kadroya geçmesine ilişkin verdiği araştırma TBMM Başkanlığı tarafından iade edildi. Önergede yer alan “FETÖ’nün yapamadığını AKP iktidarı başarmış”, “AKP OHAL fırsatçılığı yapıp parlamenter rejimi yok etmeye çalışmaktadır” ifadelerini, ‘kaba ve yaralayıcı’ gören TBMM Başkanı İsmail Kahraman, İçtüzüğe aykırılık gerekçesiyle önergeyi geri gönderdi. l İKLİM ÖNGEL / ANKARA 6 bakanlık, 11 işçi ve işveren örgütü katıldı ‘Çocuk İşçiliği ile Mücadele Deklarasyonu’ imzalandı Çocuk işçiliğine karşı Ankara’da 6 bakanlık ile 11 işçi ve işveren örgütünün katılımı ile “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Deklarasyonu” imzalandı. Deklarasyona göre, çocukların çalışma yaşamına girmelerini önlemek için eğitim, sağlık, güvenlik, barınma, ulaşım ve tüm hizmetlerin eşgüdümle sağlanmasına çalışılacak. Başbakanlık Genelgesi ile 2018’in “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” ilan edilmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ‘himayesinde’, Kalkınma, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor, İçişleri, Aile Sosyal Politikalar ile Ça lışma ve Sosyal Güvenlik bakanlarının katılımı ile TZOB, TİSK, TESK, HAKİŞ, TÜRKİŞ, TOBB, ILO Türkiye temsilcileri “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Deklarasyonu” imzalandı. Törende konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türkiye’de 2 milyona yakın çocuğun çalıştığını belirterek, çocuk işçiliğine sebep olan faktörlerin başında yoksulluğun geldiğini ifade etti. Emine Erdoğan’ın ardından konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, “Çocuklarımızı her türlü istismardan korumak önce insanlığımızı, sonra geleceğimizi korumaktır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle