22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cumartesi 24 Şubat 2018 Borusan Müzik Evi’nde Auditive Connection konseri 2009’dan bu yana müzikal serüvenini sürdüren, Strasburglu topluluk Auditive Connection, bugün saat 20.30’da Borusan Müzik Evi’nde dinleyicileriyle buluşacak. Konserde Auditive Connection, “News!” adlı performansın prömiyerini gerçekleştirecek. Topluluk; çeşitli grafikler, işaretler, güncel haberler ve müzik oyunlarıyla geliştirdiği yapılandırılmış doğaçlamaları seslendirecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: eMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Sultanların hattatInın Kuran’ı Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, sultanların hattatının yazdığı Kuranıkerim’in Londra’dan Türkiye’ye geleceğini açıkladı... SELDA GÜNEYSU Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Osmanlı hat ekolünün kurucusu, hattat Şeyh Hamdullah’ın oğlu Mustafa Dede tarafından 16. yüzyılda ‘nesih’ tarzında yazılan tarihi Kuranıkerim’in önümüzdeki günlerde Londra’da Christie’s Müzayede Evi’nden Türkiye’ye getirileceğini açıkladı. Kurtulmuş, önceki gün TBMM Yurtdışına Kaçırılan Eserleri Araştırma Komisyonu üyeleri ile bir araya geldi. Basına kapalı olan gerçekleştirilen görüşmede Kurtulmuş, komisyon üyelerinin yurtdışındaki tarihi eserlerin yurda ia desine ilişkin görüşlerini dinlerken, bakanlığın bu konuda attığı adımları da paylaştı. Kurtulmuş, üyelere, tarihi 16. yüzyıla uzanan tarihi Kuranıkerim’in önümüzdeki günlerde Türkiye’ye getirileceği bilgisini verdi. Bakanlık, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na Yaşayan başvuran bir kişinin ihbarı üzerine eserin peşine düştü. İhbarda sultanların hat hocası olarak bilinen hattat Şeyh Hamdullah’ın oğlu Mustafa Dede tarafından yazılan Kuran’ın, “Türkiye’den kaçak yollarla çıkarıldığı” belirtildi. Bu sırada Londra’daki Christie’s Müzayede Evi de, söz konusu ese ri 120 bin sterlin başlangıç fiyatıyla açık artırmaya çıkardı. İhbarı değerlendiren ve eserin kaçak yollarla İngiltere’ye götürüldüğü ihtimali üzerinde duran bakanlık, girişim başlattı. Bakanlığa bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla müzayede şirketiyle te masta bulundu. Londra Büyükelçiliği üzerinden müzayede şirketine gönderilen yazıda, Türkiye topraklarından yasadışı yollarla çıkarıldığı yönünde kuvvetli şüphe bulunan Kuranıkerim’in satıştan çekilmesi talebi iletildi. Eserin müzayedede satışı durduruldu. l ANKARA Steven Soderbergh tamamını Iphone kamerasıyla çektiği “Unsane” ile Hollywood’a veda mesajları veriyor. bir hazineydi HEYKEL SANATÇISI ALİ TEOMAN GERMANER’İ YİTİRDİK AHU ANTMEN Türk heykel sanatının usta sanatçısı Ali Teoman Germaner yaşamını yitirdi. Germaner’in cenazesi, 26 Şubat Pazartesi saat 11.00’de uzun yıllar eğitimcilik yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde gerçekleştirilecek tören sonrasında Kılıç Ali Paşa Camisi’nden kaldırılacak. Türkiye’nin en özgün sanatçılarından biri olan Ali Teoman Germaner, namı diğer Aloş, uzun soluklu bir hayatı geride bıraktı; tuhaf bir rastlantıyla tam da doğumgünü olan 23 Şubat’ta aramızdan ayrıldı. 1934 doğumlu olan Aloş, hem sanatçı hem eğitimci olarak Türkiye’de heykel sanatının 1950’lerden itibaren modernleşme evresine tanıklık eden ve katkıda bulunan önemli bir figürdü. 19491957 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde Rudolf Belling’in yanı sıra modern Türk heykel sanatının kurucu figürlerinden Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun yanında yetişen Aloş, 196065 arasında devlet bursuyla Paris’te École des BeauxArts’da heykeltıraş René Collamarini atölyesine devam etti, 1965’ten 2000’lere kadar Akademi’de Türkiye’de yeni sanatçı kuşakların yetişmesine katkıda bulundu. Aloş’u Türkiye sanat ortamının sıradışı bir figürü kılan özelliği, salt heykelci yönü değildi; Aloş’un resim, gravür, desen gibi farklı mecralarda son derece yetkin bir üretimi vardı. Resim, gravür, desen... Fakat Aloş’u Türkiye sanat ortamının sıradışı bir figürü kılan özelliği, salt heykelci yönü değildi; Aloş’un resim, gravür, desen gibi farklı mecralarda son derece yetkin bir üretimi vardı. 1970’li yıllardan bu yana sürdürdüğü, toplumsal ve kişisel bir görsel günce niteliğindeki “Aloşname” desenleri dizisi de, başlı başına dikkat çekici görsel bir birikim olarak gelecek kuşaklara kaldı. Türkiye’nin yaşadığı sancılı politik süreçlerin örtük bir yansıması olan bu desenlerde Aloş, yerelden evrensele uzanan bir bakışla, insanlığa dair görsel masallar kurgulayarak iyilik, kötülük, vicdan, zaaf ve korkunun anlamını sorguladı. Aloş’un sanatsal ifade biçimi ni ilginç kılan, belli dönemlerde belli eğilimlerin her zaman dışında kalan, adeta zamansız diyebileceğimiz imgesel bir dünya kurabilmesiydi. Geçmişte günümüzü sezebilmek ve görsel olarak ifade edebilmek arayışı, sanatını besleyen en önemli kaynaktı. Mezopotamya, Mısır ve Orta Amerika kültürleri başta olmak üzere geçmişin görsel hafızasına duyduğu ilgiyi modern heykel sanatının ifade dağarcığına aktarırken, sanat üretiminin malzeme ve teknik bilgisine, bir anlamda zanaat olgusuna duyduğu yoğun ilgiyle harmanlaması da Aloş’un yine kendine has bir özelliğiydi. Ahşap, pişmiş toprak, tunç, bakır gibi malzemeleri yeğleyen; çok eski dönemlerde kullanılan gelenek sel kayıp mum tekniğiyle çalışmayı seven sanatçının heykellerinde geçmiş böylece yalnızca görsel çağrışımlarla değil, binlerce yıllık tekniğiyle de bugünlere taşınıyordu. Türkiye’de geleneksel anıtların dışında modern heykel sanatı üretiminin kamusal alanlara taşınamaması ve yaygınlaşamaması sonucunda Aloş’un heykelleri de kendisinin hayal ettiği daha büyük oranlarda ve hayal ettiği ortamlarda uygulanamadı. Örneğin, 1970’lerde Fatih Anıtı yarışmasında birincilik kazanan projesi ne yazık ki kağıt üstünde kaldı. Üretimiyle ve birikimiyle daha düne kadar “yaşayan bir hazine” olan Aloş’un bir heykel sanatçısı olarak çok sevdiği ülkesinde gerek kamusal alanlarda gerek müze ortamlarında daha görünür olmaması ne kadar şaşırtıcı ve ne büyük bir eksiklik. İzmir’de kukla festivali coşkusu İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile bu sene 12. kez düzenlenen “İzmir Uluslararası Kukla Günleri” 118 Mart tarihleri arasında, 26 ülkeden 50 kukla tiyatrosuna ev sahipliği yapacak. Festival direktörlüğünü Selçuk Dinçer’in üstlendiği “İzmir Uluslararası Kukla Günleri” kapsamında ise Gaziemir, Seferihisar, Bornova, Kınık, Çiğli, Selçuk, Beydağ, Torbalı, Ödemiş ve Kiraz’daki çocuklar, ücretsiz kukla gösterisi ile buluşacak. Festival kapsamında Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Fransa, İspanya, İtalya, Japonya ve Yunanistan’dan gelen sanatçılar, 15 farklı meydanda, 4 metro çıkışında ve 3 vapur iskelesinde oyunlarını sahneleyecek. l İHA Doris Lessing’den bir bilimkurgu... 2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing’in, politik bilimkurgu başyapıtı “Argos’taki Kanopus Arşivleri” dizisinin ikinci kitabı “Evlilikler”, Delidolu Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Bilim kurgu, fantezi ve siyasetin iç içe geçtiği “Evlilikler”de Lessing, cinsiyet rollerini, kadınerkek ilişkilerini ve farklı yönetim biçimlerini sorguluyor. Seriden bağımsız olarak da okunabilen kitapta yazar, Türk, Pers ve Arap toplumlarını yansıtan isimlere ve motiflere yer vererek, doğu ve batı kültürlerini politik bir bilimkurgu hikâyesinde buluşturuyor. Teknolojiler bizi özgür kılacak... ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR Steven Soderbergh, tamamını Iphone kamerasıyla çektiği psikolijik gerilim filmi “Unsane” ile geldiği Berlinale’de Hollywood’a veda edeceği mesajını yineliyor. “Ocean’s Eleven” maceralarıyla yüksek gişe hasılatına imza atarak Hollywood’un en makbul yönetmenlerinden birisi olan Steven Soderbergh belli ki artık özgürlüğünü temelli ilan etmek istiyor. Bir kaç ay önce Tokyo Film Festivali’nde konuştuğumuzda “Çok acımasız bir piyasada çalışıyorum, işimi seviyorum ama artık kendi kurallarıma göre oynamak istiyorum” diyen Soderbergh bu kez Berlinale’de karşımıza çıktığında yarışma dışı olarak gösterilen filmiyle bildik meşakkatli yapım sürecini bambaşka bir aşamaya çekmenin yaşattığı keyiften söz ediyor. Şimdilerde şahane filmi “Florida Project” ile gündeme gelen Sean Baker’ın “Tangerine”de layıkıyla yaptığı gibi filmin tamamını İPhone 7 ile çeken ilk yönetmen değil Soderbergh. Ama Baker’dan farklı olarak “Unsane”de bu teknolojyi tercih etmesinin nedenini sadece bütçe sıkıntısına bağlamıyor:”Öncelikle müthiş bir özgürlük duygusu veriyor. Kamerayı nereye koyacağınızı bulduktan sonra ışıktı, binbir çeşit mercekti, 10 saat uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz. Öbür türlü hayatınız sette dekor hazırlanmasını beklemekle geçebilir. Oysa ki al telefonu, koy istediğin yere ve çekmeye başla” diyerek heyecanla açıklıyor.” Niyeti bir zamanlarki genç ve hevesli sinemacıyı yeniden ortaya çıkarmak. “Trafik” ile aldığı en iyi yönetmen Oscar’ından da çok önce, Amerikan bağımsız sinema ortamlarının yeni yeni oluştuğu döneme, Altın Palmiye’li “Sex, Lies and Videotapes” ile adını duyurduğu zamanları özlüyor: Bir nevi ne kadar çok özgürlük o kadar az bütçe. İşte yeni teknolojiler bize bu olanağı veriyor. Diğital kameralar artık cebimize kadar girdi. Dolayısıyla bunu parasızlıktan bir çözüm olarak değil, basbayağı sinemanın geleceği olarak kullanabiliriz”. Claire Foy’un canlandırdığı genç bir kadının, tacizcisi yüzünden yaşadığı psikolojik sorunları anlatmaya gittiği bir klinikte, isteği dışında alıkonulmasını anlatan hikâyesiyle “Unsane”, gerilim atmosferini layıkıyla yaratmış yani cep telefonu kamerası türün gereklerini itinayla yerine getirmiş oluyor. Sağlık tekelinin üçkağıtlarını da açık eden, kadın tazicizini de henüz skandallar patlamadan senaryosuna dahil eden film, yine de “B tipi” filmlerin bayıldığımız aksaklıklarından ziyade senaryosundaki bazı boşluklar nedeniyle arada tekliyor. Yine de haklı olarak “Ben çok memnunum filmden. Her şeye razıyım, izleyici de eleştirmen de yorumunu yapsın, buradan yola çıktık, daha ileri gideceğimize inanıyorum. Her şey yolunda giderse artık sinemaya böyle devam etmek isterim” diyor. Suriyeli çocuklara özel modern dans İ stanbul Devlet Opera ve Balesi, bünyesinde faaliyet gösteren proje grubu “Modern Dans Topluluğu İstanbul”un bir sosyal sorumluluk projesi olan “ŞehirOrman” adlı eseri ile yaklaşık 40 Suriyeli çocuğu Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleşen temsillerinde misafir etti. Modern dansdrama olarak tasarlanan “ŞehirOrman”da, bir gencin şehir günlüğü ile beraber toplumu yakından ilgilendiren gençlik ve çevre sorunlarına hem eğlenceli hem de düşündürücü bir bakış açısıyla yaklaşılıyor. Eser sayesinde SGDDASAM (Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği)Yaşam Becerilerini Geliştirme Merkezi’nin ücretsiz hizmet verdiği Suriyeli çocuklar ilk kez bir modern dans performansı izlemiş oldular. Keman ve viyolanın ‘Parlayan Yıldızları’ İş Sanat’ın Millî Reasürans’ta düzenlediği “Parlayan Yıldız lar” serisinin şubat ayındaki ko nukları keman sanatçısı Doruk Deniz Aksu ve viyola sanatçısı Emir Keman cı olacak. Genç müzisyenlerin dinleyi ci lere enstrüman hâkimiyetlerini sergi leyecekleri konser, 26 Şubat Pazartesi ak şamı saat 20.30’da izleyiciyle buluşa cak. Ücretsiz olarak gerçekleşecek konser için 0 212 316 10 83 numa ralı telefondan veya issanat@is bank.com.tr adresinden rezervas yon yapılabiliyor. Doruk Deniz Aksu C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle