14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 18 Şubat 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY haber 11 Sistem sorunluADALET BAKANLIĞI LAHEY ADALET MÜŞAVİRİ HAKAN YAVUZ’DAN ÇARPICI SÖZLER: Erzurum Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda düzenlenen “Suç Sosyolojisi ve Rehabilitasyon Uygulamaları” sempozyumuna Adalet Bakanlığı Lahey Adalet Müşaviri Dr. Hakan Yavuz katıldı. Sempozyumda konuşan Dr. Yavuz, Avrupa Konseyi ülkeleri arasında ceza infaz kurumlarında mahpus bulunan hükümlü ve tutuklu sayısında birinci sırada ABD’de, ikinci sırada Rusya ve 2015 istatistiklerine göre 173 bin 522 kişi ile üçüncü sırada Türkiye olduğunu söyledi. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de olağanüstü şartlar oluştuğunu belirten Yavuz, “Sorunları sınıflandırdığımız zaman 3 başlık altında tespit ya Adalet sistemindeki düzenlemelerin bilimsel temeli olmadığını söyleyen Yavuz, “Yıllarca cumhuriyet savcılığı yapmış biri olarak bir dosyada tanık dahi olmak istemiyorum. Çünkü sistemde ciddi sorunlar var” dedi pabiliriz. Aşırı yoğunluk var ceza infaz kurumlarında. Aynı zamanda denetimli serbestlik bürolarında bir kapasite sorunumuz var. Personel yetersizliği sorunu var. Öngörülen hizmetlerin yeterince verilmemesi nedeniyle temel hak ve hürriyetlerin ihlaline ilişkin iddialar ve bu konuda ciddi tartışmalar var” dedi. Yapılan düzenlemelerin bilimsel bir zemini olmadığını ifade eden Yavuz, “Denetimli serbestlik dahil, yapılan düzenlemelerin, getirilen uygulamaların bir bilimsel zemini yok. Yani bunu getirelim, bu güzelmiş Avrupa’da bakıyoruz, bu güzelmiş bunu koyalım. Hep pragmatik olarak düşünüp, krizi tabiri caiz ise dil altı hapıyla geçiştiriyoruz. Ama bir baypasa ihtiyacımız var” diye konuştu. Sistemde ciddi sorunlar olduğunu belirten Yavuz, “Mesela ben bir cumhuriyet savcısı olarak, yıllarca yapmış birisi olarak, bir dosyada tanık dahi olmak istemiyorum. Çünkü sistemde ciddi sorunlar var. Bu politik bir şey değil yani. Orada bir flu alan var. Adliyeye gittiğim zaman, başıma ne gelir bunu kestiremiyorum. Çünkü sürekli krizler içerisinde Türkiye, debelenip duruyor. FETÖ döneminde özellikle ülkeyi cehenneme çevirdiler. Şimdi toparlamaya çalışıyoruz, ama bu çok zaman alacak bir şey. Bunların hepsinin üzerinde düşünülmesi lazım” dile konuştu. l DHA DENİZ YÜCEL’DEN İLK MESAJ: Neden tutuklandım neden bırakıldım? Ahmet Altan Mehmet Altan Nazlı Ilıcak KIZI, ALTAN’IN MESAJINI AKTARDI: Dünyanın en ünlü mahkumları olduk Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan gazeteci Ahmet Altan’ın kızı Sanem Altan, “Deniz Yücel’in tahliye olmasına muazzam sevindim. Ama Deniz’in tahliyesi ile babamın müebbeti arasında şöyle bir ilişki var; bu ülkede yargı yok. Bu ülkedeki yargı Saray’dan yönetiliyor. Zannediyorum bunu herkes görebiliyordur artık” dedi. Sanem Altan, Deutsche Welle Türkçe’ye konuştu. Hukuki sürecin her adımına devam edeceklerini söyleyen Altan, “Bu karar, hukukun nasıl yok olduğunu, nasıl çürüdüğünü ve kişisel bir uygulamaya dönüştüğünü gösteriyor. Çünkü net olan şu ki bu, Erdoğan’ın muhaliflerine yönelik yapılan bir şey. O yüzden bunu gerçekten alçakça ve aynı zamanda çok komik buluyorum. Ağırlaştırılmış müebbet asla bende ağırlaştırılmış bir üzüntü, bir şaşkınlık bir endişe yaratmıyor” diye konuştu. Mahkemeden sonra babasını görmeye gittiğini söyleyen Sanem Altan, “Bana harika bir şey söyledi. ‘Bu kararla dünyanın en ünlü mahkumları haline geldik. Çünkü dünya uygulanan bu hukuksuzluğu, bu saçmalığı çok yakından izliyor’ dedi. Bu kadar net somutlaştırılmış bir hukuksuzluk tüm dünyanın ilgisini çekecek bir şey. Bu adamları yok etmek istiyorlarsa, ki ağırlaştırılmış müebbet babamın da dediği gibi sen hapishanede öl demek, bunun tam tersi oldu ve tüm ışıkları bu adamların üstüne çekti. Kötülük yapmak için bile zekâya ihtiyaç var ve burada onu bile göremiyoruz” diye konuştu. Altan, Deniz Yücel’in tahliyesiyle ilgili ise “Öyle bir güne denk getirdiler ki, bu ülkedeki yargısızlık bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Çünkü, televizyonda üstte Deniz Yücel tahliye edildi yazıyordu, altta da 18 yıl hapis cezası istenen iddianamesinin hazırlandığı geçiyordu. Harika! Sonra bir anlaşmayla ki, bunu Deniz Yücel de avukatı ya da Almanlar aracılığıyla öğrenmiştir, Deniz’i bırakacaksın, buradaki gazetecilere ağırlaştırılmış müebbet vereceksin. Sonra da bu ülkede yargı var diyeceksin.” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ÇAKIRÖZER: DEMOKRASİDE YERİ YOK CHP’li Utku Çakırözer, ağır ceza mahkemesinin Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak için verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını değerlendirdi. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce Mehmet Altan için verdiği hak ihlali kararını anımsatan Çakırözer, “AYM ‘bırakın’ diyor, mahkeme en ağır ceza olan müebbet hapis cezası veriyor. Bunun hiçbir demokratik hukuk devletinde yeri yoktur. Şiddeti övmediği, teşvik etmediği sürece düşüncesi, yazdığı yazılarla ya da televizyon kanallarında söylediği sözlerle kimse anayasayı ortadan kaldıramaz, gazetecilik bu şekilde suç haline dönüştürülemez” dedi. Yaşanan bu “adaletsiz çelişki”nin üst mahkemelerde ortadan kaldırılacağını umduğunu dile getiren Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi kararları ışığında hem söz konusu yazarlar hem de Cumhuriyet gazetesi çalışanları Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Akın Atalay ile yazısı ya da düşüncesi nedeniyle tutuklu gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerekir. Bu yönde alınacak kararlar hem vahim adaletsizlikleri geç de olsa bitirecek hem de Türkiye’nin dünyadaki yıpranan itibarını düzelmesine katkı sağlayacaktır” diye konuştu. l ANKARA /Cumhuriyet TGS: HUKUKLA AÇIKLANAMAZ Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan yapılan açıklamada, DieWelt muhabiri Deniz Yücel’in serbest bırakılması; Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak için verilen kararlar birlikte değerlendirildi. Açıklamada, “Bir yıldır hazırlanamayan iddianame hazırlanarak mahkeme dahi yapılmadan Deniz Yücel serbest bırakılarak adeta kaçırılırcasına Almanya’ya gitmesi sağlandı. Almanya ile gerilen ilişkiler nedeniyle siyasi rehine olarak tutulan Deniz Yücel ilişkilerin yumuşatılması amacıyla serbest bırakıldı. Aynı gün, Anayasa Mahkemesi’nin daha bir ay kadar önce serbest bırakılmasını istediği Mehmet Altan’a ve benzer suçlamalarla tutuklu bulunan diğer gazetecilere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesinin hukuk ile açıklanabilir bir tarafı yoktur” denildi. Açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara rağmen mahkemenin gazetecilere verdiği müebbet hapis cezası siyasi bir karardır. Mahkemelerin siyasi değil hukuka göre karar vermesi gerekiyor. Umarız üst mahkemede bu yanlıştan dönülür ve Türkiye’de gazetecilik suç sayılmaz” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA /Cumhuriyet Bir yıldır tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nden tahliye edilen 44 yaşındaki gazeteci Deniz Yücel, artık Almanya’da. Yücel, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan havalanan Aerowest Havayolları’na ait özel uçak ile önceki akşam Berlin Tegel Havalimanı’na indi. Yücel’in arkadaşlarının Twitter’da oluşturduğu #FreeDeniz hesabından gazetecinin video mesajı yayınlandı. Yücel, serbest bırakılmasına tam sevinemediğini belirterek, “Neden bir yıl önce tutuklandığımı, bir yıl önce rehin alındığımı bilmiyorum ve aynı şekilde neden bugün serbest bırakıldığımı da bilmiyorum. İddianameyi hâlâ almış değilim. Elbette seviniyorum ama buruk bir tat var. Tutuklanmamın hukuk, yasa ve hukuk devleti ile ilgisi olmadığı gibi serbest bırakılmamın da bunlarla ilgisi yok” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Gabriel iki kez Erdoğan’la görüştü AhvgkmladİltİekgetaBsemöradlıçoüknğaeeetpşrateıAğalaınkdescçtidkg,tsanlisizliveıiem.aücöanDlrtniibölmTnkeyeŞnhğimritesaunanüan”iıüreuahelninlyüaarşeS’bpndanTGieayybZdnfmziaeyefiübgiatgeeaadğtpgatrYdeeri’amilebieryditki’Ynüia,ldErdsur.aeiaiatüiçyEcdikreynannleirrdıoecglreeainanagdldyoeklbeGğkr’sDyı’’iidaGoknidlğls.iieıaan’dözlıneyağieaaadHşzbzniinıdsgaksn.bimahra“gy.eHıaneetiFirtnİabnaieiaYmllilr’zlaaaipeRddAıyecelbheşlnkbnlliiaıiiortlkleidcsm.mbaieaeabVhmyisbteiyDtilrnrielaerteaagiAraaalaürbCnfstrneöabşSfnlkt’iniemeiıudyrakranrınnçüaerşanemaanasyıniadadzgky,gınkaadkndaDnhgeadaGehpni’ıeneeduşalrıalldaatigşmdğıuirraşdhılbeyybiçebğdeihttşia,aüveadrespilıarılârdiflrerpakleEşeisalüoilâr.ülrti DIŞ BASINDA GÜNDEM TÜRKİYE ‘Ankara bir adım ileri iki adım geri gidiyor’ New York Times gazetesi Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile ilişkileri düzeltme arayışında on binlerce kişinin gözaltına alındığı OHAL’e takıldığını yazdı. Yazıda, Türkiye’nin bir ileri iki adım geri gittiği belirtilerek Alman yetkililerin tahliyesini takdir ettikleri Die Welt muhabiri Deniz Yücel hakkında 18 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame ile Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın da aralarında olduğu altı kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiği hatırlatıldı. Türkiye’de 2016 darbe girişiminden bu yana 50 binden fazla kişinin hapiste olduğu, 140 bin kişinin işini kaybettiği de gündeme getirilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece darbe şüphelilerini değil aralarında akademisyen ve gazetecilerin de olduğu muhalifleri de hapse attırdığına dikkat çekildi. NYT, Frankfurter Allgemeine gazetesi köşe yazarı Berthold Kohler’in TürkiyeAlmanya ilişkileri ile ilgili “Serbest bırakılan rehineler bahar mevsimini getirmez. Hâlâ Erdoğan’ın zindanlarında kalan Almanlar var, binlerce Türk vatandaşından bahsetmiyorum bile. Ama Yücel’in tahliyesi en azından NATO müttefiki Türkiye’nin yumuşamakla ilgilendiğini gösteriyor” yomununa yer verildi. ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın da aralarında olduğu altı kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesiyle ilgili yayımladığı açıklamada, “Bu şoke edici kararlar ve hapis cezaları Türkiye’de adalet sisteminin tamamen siyasetin kontrolünde olduğunu gösteriyor” denildi. Açıklamada, “Alt mahkemeler hükümetin katılmadığı Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayı reddediyor ve gazeteciler ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyor. Bağımsız mahkemelerin olmadığı yerde adalet olmaz” ifadeleri kullanıldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün açıklamasında ise davanın en başından beri siyasi amaçlı olduğuna dikkat çekildi, kararın halen yargılanan diğer gazeteciler, yazarlar ve muhalifler için tehlikeli bir emsal oluşturduğu vurgulandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson da Deniz Yücel’in tahliyesinin suçlamalarla karşı karşıya olduğu gibi saçma bir gerçeği örtemeyeceğini, Altan kardeşler ve Ilıcak davasındaki kararla birlikte bunun Türk hükümetinin muhalif sesleri susturmak için ne kadar ileri gidebileceğini gösterdiğini” söyledi. l Dış Haberler Yargı esprilerinden sıkıldım Deniz Yücel’in tahliyesine sevinelim mi, üzülelim mi anlayamadık. Durun bu ifadeyi hemen düzelteyim: Meslektaşımız Deniz Yücel’in tahliyesine, tabii ki sevindik. Ancak Yücel meselesi, yaşadığımız ‘hukuksuzluk’ ortamını, olabildiğince kaba bir biçimde gözümüze soktuğu için; Yücel adeta bir rehine pazarlığı yaparcasına Almanya’yla yapılan müzakereler sonucunda bırakıldığı için; artık Türkiye’de ‘siyasi tutuklular’ olduğu gerçeği yadsınamaz hale geldiği için, buruk bir sevinç yarattı. Aynı gün Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın da “ağırlaştırılmış müebbet” alması, ülkemizdeki hukukun muz cumhuriyeti standartlarında olduğunun bir başka tezahürü olarak tarihe geçti. Artık biliyoruz ki önümüzdeki ay yeniden hâkim karşısına çıkacak Cumhuriyet’in değerli isimleri Ahmet Şık, Akın Atalay ve Murat Sabuncu, hasbelkader yabancı bir pasaport sahibi olmuş olsaydı, çoktan cezaevinden çıkmış olacaktı. Ancak Türk vatandaşı oldukları için, bu ‘keyfe keder’ düzene tabiiler. Ne hazin! Bu hafta Türkiye’de yargılamanın acıklı halini hatırlatan bir başka olay da, Selahattin Demirtaş’ın Sincan’daki mahkemesiydi. Demirtaş’ın bomba gibi açıklamaları, Cumhuriyet dışında hiçbir ana akım medyada yer almadı; ancak emin olun bütün gazeteciler eski HDP genel başkanının dediklerini satır satır okudu. Neler dedi Demirtaş? İddianamenin delil bölümü, asli olarak Demirtaş’ın Meclis konuşmaları ve çözüm sürecinde attığı adımlardan oluşuyor. Demirtaş, çözüm sürecinde hükümetin Abdullah Öcalan üzerinden 2010’daki referanduma ‘Evet’ oyu devşirme teklifinde bulunduğunu anlattı. Hükümetin çözüm süreci çerçevesinde HDP’nin 2015 seçimlerine ‘parti olarak girmemesi’ yolunda baskı yaptığını söyledi. İddianameye ‘örgüt üyeliğine delil’ olarak gösterilen İmralı Cezaevi fotoğraflarının, bizzat cezaevi müdürü tarafından çekildiğini, devletin sürecin ‘ciddiyetini’ göstermek için fotoğrafa izin verdiğini söyledi. Ve daha neler, neler... Demirtaş’ın mahkeme salonunda hâkime söylediği (mealen aktarıyorum) “Şu anda Ankara’dan ‘Milletvekilleri tutuksuz yargılansın’ diye bir açıklama yapılsa, siz gece uyuyamaz, ertesi sabah koşa koşa gelir tahliyemizi onaylarsınız” cümlesine katılmamak mümkün mü? Birkaç yıl içinde Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutlayacağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin sayısız başarıları var. Sınırlarını korumak, hâlâ genişleyen bir orta sınıf yaratmak, devleti ayakta tutmak bunlardan birkaçı. Ancak başarısız olduğu, bir alan varsa, o da demokrasi ve hukuk devletini tesis etmek sanırım. Cumhuriyetin yüzüncü yılına girerken hâlâ siyasi tutukluların olduğu, ifade özgürlüğünün olmadığı, hukuk düzeninin siyasi erke tabi olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının bile uygulanmadığı bir ülke var karşımızda. Kuşkusuz ki mevcut karanlık ortam da ilelebet sürmeyecek. Nasıl mı biliyorum? Klavyenin başına oturun ve ‘Ergenekon’ ve ‘müebbet’ yazın. Ergenekon davasında ‘ağırlaştırılmış müebbet’ alan Tuncay Özkan, Dursun Çiçek, bugün milletvekili; yine ağırlaştırılmış müebbet alan Doğu Perinçek, iktidar koalisyonunun önemli bir ortağı; müebbet alan İlker Başbuğ, televizyon ekranlarında dinlediğimiz bir devlet büyüğü. Haliyle şu anda cezaevinde olan birçok insanın da 35 yıla kalmadan salıverileceğini varsayabiliriz. Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay tez vakitte; Selahattin Demirtaş, Nazlı Ilıcak da birkaç yıla bambaşka yerlerde olacaktır. Bunları hep birlikte yaşayacağız. İyi de, günün birinde bu topraklarda bir demokrasi ve hukuk devletinin tesis edilmesine şahit olacak mıyız? İşte ondan emin değilim. l AB’DEN VİZE ŞARTI Terörle mücadele yasası yumuşatılsın Avrupa Birliği’nden (AB) Ankara’ya, terörle mücadele yasalarında yumuşamaya gidilmemesi halinde vize muafiyetine yeşil ışık yakılmayacağı mesajı geldi. Reuters’ın haberine göre, AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basına konuşan Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders, Türkiye’ye vize kolaylığı sağlanmasına yönelik bir ilerleme için Ankara’nın önce terörle mücadele yasalarında yumuşatmaya gitmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Reynders, “Eğer bu yasayı AB değerlerine yaklaştırmak mümkün olursa, o zaman bir miktar ilerleme sağlanması da olası olacaktır. Buradaki bağlantı şu; Türkiye’de terör yasalarında gerçek bir evrim, vize konusunda ilerleme ihtimalini getirir” dedi. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’dan ise Brüksel’in Türkiye’nin vize muafiyeti konusunda sunduğu belgeleri inceledikleri açıklaması geldi. Hahn, “Türkiye, Avrupa’nın kendileri için en güvenilir ve en öngörülebilir komşu olduğunu prensipte anlıyor. Bazı işaretler var ama hukukun üstünlüğü konusunda durum tatmin edici değil” dedi. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle