18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi 12 Şubat 2018 Oyuncu Cathey hayatını kaybetti House of Cards dizisinde canlandırdığı “Freddy Hayes” karakteri ile tanınan Emmy ödüllü ünlü aktör Reg E. Cathey’nin, New York’ta kaldığı evde hayatını kay bettiği açıklandı. 59 yaşındaki Reg E. Cathey’nin ölüm nedeni henüz bilinmiyor. Ancak aktör uzun süredir akciğer kanseri ile mücadele ediyordu. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: eCE KURTULUŞ [email protected] 15 DüşünceninHEYKELTIRAŞ FÜSUN ONUR’UN BUGÜN DOĞUM GÜNÜ formları... 12Şubat 1938’de Kuzguncuk’ta doğan Füsun Onur’un doğum günü sıradan bir tarih değil. Ülkemizde karşılığını beklemeden en farklı, en alışagelmedik çağdaş sanat deneylerine giren Füsun Onur kelimenin tam anlamıyla sıra dışı bir yaratıcı. Onun belli bir çizgisellik içinde özveri ve mücadeleyle kurguladığı yapıtları, Türk sanatı için yeni bir başlangıç olarak değerlendirilebilecek miladı bir karaktere sahip. Füsun Onur’u bu kadar farklı, bu denli ayrıcalıklı yapan nedir? Kolay değil bu sorunun yanıtını vermek. 19561960 arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Hadi Bara ile heykel çalışan Füsun, 19621967 arasında Fulbright bursu ile Amerika’da farklı sanat okullarında bulundu. 1970 yılında ilk kişisel sergisinden itibaren deneylerini izleyicilerle paylaşan Füsun’un heykelleri öylesine farklı, öylesine KONUK YAZAR NECMİ SÖNMEZ çağdaş bir yaklaşım içindeydi ki o zamana dek ülkemizde algılanan heykel anlayışını alt üst ediyordu. Bu konuda Jale Erzen’in son derece önemli bir saptamasına kulak vermek gerekir: “Onun Türk sanat ortamına en önemli katkılarından birinin, bu ortamda tartışmalara, sorulara ve hatta şaşkınlıklara yol açmış olmasında buluyorum.” (1982). Şaşkınlık, hatta şok yaratan heykelleriyle sanatçı kendine özgü bir form dünyasını ortaya çıkarırken ülkemizdeki ilk yerleştirmeleri (installation) 1970’lerden itibaren gerçekleştirdi. Füsun’un değişik malzemeleri (ayna, sünger, plesiglas gibi) kullanarak güncel yaşama ait nesnelerle çalışması yeni bir “duyarlılık arayışı” olarak Türk sanatı içinde tekil bir duruşa sahip tir. Çok erken yaşta kaybettiğimiz Altan Gürman’la birlikte Füsun ülkemiz sanatını bir eşikten geçirmiş en önemli yaratıcılardan biridir. Onu tekil kılan, her türlü otoriteye karşı durup, istediğini yapabilme cesaretidir. 1982 tarihli Çiçekli Kontpuan sergisi Füsun’un kendi mitolojisini, kendi nesneleri ve form anlayışıyla yoğurduğu bir çalışma olarak eşsiz bir atılım niteliğindedir. Füsun’u Füsun yapan hiç kuşkusuz açık sözlülüğü, lafını esirgememesidir. 1985’te heykelde kriz mi var sorusuna “Ancak yaşayan bir şey kriz geçirebilir, yaşamayan şey kriz geçirmez” yanıtını verecektir. Yaşayan, duyguları harekete geçiren çalışmalarıyla Füsun, hem Maçka Sanat Galerisi’ndeki kişisel sergileri, hem de grup etkinliklerinde gösterdiği yapıtlarıyla, hissetmeye dayalı “yaşayan organizmaları” ortaya çıkardı. Onun 1982’den günümüze dek müzik kavramlarıyla mücadele ederek ortaya çıkardığı işleri, görme ile duyma arasındaki sınır noktalarını betimleyen form zenginliğine sahiptir. 2014 yılında Arter’de açılan kapsamlı bir sergide 1980’li yıllarda gerçekleştirdiği ancak denize attığı çalışmalarının tekrar üretilmesi onun köklü arayışlarının hangi temellerden geliştiğini ortaya çıkarmıştı. Füsun’un ablası İlhan’ın tuttuğu titiz arşiv sayesinde izini sürdüğümüz çalışmaları yeni ve farklıyı, İstanbul’a özgü duyarlılıklar yoğurduğu için eşsiz bir hazinedir. besteci Johannsson yaşamını yitirdi... İzlandalı müzisyen, film bestecisi Johann Johannsson, önceki gün 48 yaşında yaşamını yitiridi. Sanatçının ölüm nedeninin henüz belli olmadığı açıklandı. Johannsson, 2014 yılında “Her Şe yin Teorisi”, 2015’te ise “Sicario” ile Oscar’a aday gösterilmişti. “Her Şeyin Teorisi” filmiyle ayrıca Altın Küre ödülü kazanmıştı. Sanatçı dünya çapında konserler vermeyi sürdürüyordu. ‘Köleler Adası’ Ataköy’de Moda Sahnesi’nin “Köleler Adası” adlı oyunu Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın ‘Sahne Sizde’ projesi kapsamında 16 Şubat’ta saat 20.30’da Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesi’nde tiyatroseverle buluşucak. Marivaux’un yazdığı, Ezgi Coşkun’un çevirdiği oyunun yönetmenliğini Kemal Ay doğan üstleniyor. Sömürünün, sınıfsal farkların ortadan kalktığı, eşit ve özgür bir toplum ütopyası olan “Köleler Adası”nda, Alper Baytekin, Aslı İnandık, Buse Kara, Ekrem Yücelten ve Sedat Küçükay rol alıyor. (0 212 661 38 9495) ‘Hüzzam’ sahnede... Tiyatrocu, yazar ve oyun cu Güner Sümer’in yazdığı “Hüzzam” oyunu Ayşenur Özturanlı’nın tek kişilik performansı ile izleyiciyle buluşuyor. “Hüzzam”, 14 Şubat Çarşamba Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 16 Şubat Cuma ise KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde sahnelenecek. Oyun, ailenin yiten değerlerine ve hayatın acımasız akışına aynı anda vurguda bulunuyor. Barış Manisa’nın müziklerini yaptığı oyuna sanatçı Ayla Algan ise süpervizörlük yapıyor. Barokas’tan yeni albüm Duman grubunun bas gitaristi Ari Barokas ilk solo albümü, ‘Lafıma gücenme’ bugün raflarda yerini aldı. Sözü müziği kendisine ait 10 yeni şarkısını akustik grup soundu ile seslendiren Ari Barokas aynı zamanda albümün prodüktörü. Akustik gitar ve vokalde Ari Barokas’a, davulda ‘Mehmet Demirdelen’, kontrbasta ‘Ekin Bilgin’, akustik gitarda ‘Utku İnan’ ve geri vokallerde ‘Gülin Kılıçay ve Dilara Sakpınar’ eşlik ediyor. İzmir’e panoramik bakış Yurtiçi ve yurtdışında toplam 10 kişisel sergi açan ressam Hamdi Gökova’nın “Panoramik İzmir” adlı sergisi Konak Belediyesi Güzelyalı Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Gökova’nın, Slow Painting (Yavaş Resim) tekniğiyle yaptığı İzmir ve İzmir körfezinin panoramik resimleri sanatseverlerin beğenisini topladı. 2 Mart’a kadar ziyaret edilebilecek serginin açılışında konuşan Gökova, projenin 10 yıllık bir sürede tamamlandığını belirtti. Serginin ilk defa Konak Belediyesi’nin katkılarıyla İzmir’de açılıyor olmasının kendisi için büyük bir anlam ifade ettiğini belirten Gökova, “İzmir Körfezi’nin yatay ve uçsuz bucaksız, din gin görüntüsüne kayıtsız kalmam olanaksızdı. Öğrenciliğimin ilk yıllarından itibaren İzmir Körfezi’ne ilgi duyuyordum. Hatta bu konuda çalışmalarım da olmuştu ancak bunlar o dönem ki sanat anlayışımı yansıtan eserlerdi. İlerleyen yıllarda İzmir Körfezi’ne olan sevgim alevlendi ve şu an gördüğünüz çalışmaları yapmaya başladım” dedi. l İHA Kızının gözüyle Can Yücel Buca Belediyesinin “Babalar ve Kızları” etkinliklerinin bu ayki konuğu Türk edebiyatının usta şairi Can Yücel’in kızı Güzel Yücel oldu. Can Yücel’i Bucalı sanatseverlere anlatan Güzel Yücel, “Babam İzmir aşığıydı, çok severdi. Babamın sevilmesinin nedeni insanların söylemek isteyip de söyleyemediklerini dile getirebilmesinden” dedi. Güzel Yücel, Mazlum Vesek moderatörlüğünde düzenlenen söyleşide babası Can Yücel’le yaşadığı anılarını paylaştı. l İHA Hassas ülkem Bu ülkede “hassas” sözcüğü ne zaman siyasilerden, bürokrasinin ve kamu görevlilerinin çeşitli basamaklarına doğru yayılmaya başlasa, içimi bir ürküntü kaplar. Çünkü aşırı “hassaslaşan” bir devletin, “hassasiyetler”den vazife çıkarmayı seven, vazifeşinas yurttaşların elinden neler gelebileceği hakkında, son altmış yıla bizzat tanık olmuş pek çok kişi gibi elbette benim de naçizane bir fikrim var. Oysa devletlerin “hassasiyet” gibi daha çok insana, hatta tüm canlılara uygulanabilecek bir sözcükten uzak durmalarında; davranışlarını “duygusal” değil rasyonel temeller üzerinde inşa etmelerinde; kamuoyunu ve özgür tartışmayı baskı altına alıcı hassasiyet propagandaları yürütmemelerinde sayılamayacak kadar çok fayda vardır. Bu tarz alınganlıklara göre cepheleşmek, zaten oldukça yıpratılmış durumdaki toplumsal harcı iyice zedeleyeceği gibi, sağduyunun ve aklın iyice baskılanmasına, “cinnet hali” aktörlerinin sesinin makul düşünceyi bastırmasına yol açar. Çevreci Afacanlar “Hassas” sözcüğü yine nerede karşıma çıktı da bu kadar uzun uzun üstünde durma gereğini duydum? 2 gün önce Cumhuriyet’te çıkan habere göre, İzmir Toprak Sahne Tiyatrosu’nun “Çevreci Afacanlar” adlı çocuk oyunu, EğitimSen Akhisar Şubesi tarafından Akhisar’a davet edilir ve şube başkanı okullarda oyunla ilgili tanıtım yapılıp afiş asılabilmesi için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurur. Bu başvuru müdürlük tarafından şu gerekçeyle reddedilir: “Ülkemizin içinden geçtiği bu hassas dönemde savaş karşıtlığı gibi siyasal söylemlerin çocuklarımıza sunulmasının sakıncalı olduğuna karar verildiğinden okullarımızda oyun tanıtımı ve afişlerinin asılması uygun görülmemiştir.” Peki, ne yapılacak? Ülkenin içinden geçtiği her “hassas” döneme göre çocuklara sunulacak değerler ve söylemlerde değişikliğe mi gidilecek? Örneğin birçok okulda, birçok kamu binasında, meydanlarda hâlâ asılı duran şu güzel söz, bu “hassas” dönem hesaba katılarak, okullardan kaldırılacak mı: “Yurtta sulh, cihanda sulh?” Akhisar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, savaş karşıtı bir bildiri kaleme alan Türk Tabibleri Birliği’ne (TTB) ve TTB’nin fikrini değil, o fikri açıklama hakkını savunan Türkiye Barolar Birliği’ne yönelik hücumların belirlediği siyasal iklimden de etkilenerek böyle bir karar aldığını tahmin ediyorum. Yoksa 2005 yılında yazılmış ve ana temasını çevre temizliğinin oluşturduğu bir çocuk oyunundan bugünkü “hassas” döneme ilişkin sonuçlar çıkarmaya uğraşmazlardı. Ama zaten temel sorun da burada yatmaktadır: Bu tarz “hassasiyetler” suyun üzerinde zeytinyağı gibi yayılır, anlık tepkileri, korkuları, tavırları belirlerler. Aklı, sağduyuyu baskılarlar. Makul sesleri sustururlar. Sonra izin verilirse derinlere nüfuz eder, suyun yapısını bozarlar. Bunu mutlaka engellemek gerekir. Çünkü su yaşamsal bir maddedir. Bozulması felakettir. Ülkeler için de toplumsal harç öyledir, bir kere bozuldu mu onarmak zor olur. Baskılarla, “hassasiyet” gerekçeleri ardına sığınarak toplumsal harcı bir arada tutamazsınız, olsa olsa açılan çatlakları geçici bir süre gözlerden gizleyebilirsiniz, o kadar. Bunu herkesin dikkate almasında yarar var. Asıl “hassas” konu, asıl “beka” sorunu budur. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ MÜDÜRLÜĞÜ LA BELLE HÉLÈNE (GüzelHelen)* / J.Offenbach operet 2 perde 13 Şubat Saat: 20.00 Barış İçin Müzik Vakfı’nın amacı, mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi vermek... Barış İçin Müzik Yaylı Beşlisi Caddebostan’da konser verecek Amacı, mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi vermek ve barışın sesini müzikle duyurmak olan Barış İçin Müzik Vakfı, 20 Şubat Salı akşamı Caddebostan Irmak Konserleri’nde sahne alacak. Yaşları 15 ile 17 arasında değişen, ke manda Berk Tuttup ve Ela Esma Arsal, viyolada Ercan Köklü, viyolonselde Semih Kılıç ve kontrbasta Onur Yıldız’dan oluşan Barış İçin Müzik Yaylı Beşlisi, bu konserlerinde film ve latin müziklerinden oluşan, Bartok’tan Piazzola’ya, Game of Thrones’tan La Via en Rose’a örnekler sunacaklar. Irmak Konserleri’nde her zaman olduğu gibi bu kez de dinleti öncesinde Ali Pınar çalınacak eserler hakkında kısa bilgiler verecek, konserin ardından grup üyeleri ile müziğin yaşamlarında neleri değiştirdiği üzerine sohbet edecek. VIVALDI İLE SEVGİLİLER GÜNÜ /konser 14 Şubat Saat: 20.00 Grand Pera Emek Sahnesi BRAHMS’TAN MASALLAR * /konser 17 Şubat Saat: 16.00 ŞEHİR ORMAN ** / B.MurphyR.Altın / modern dans 2 perde 18 Şubat Saat:16.00 NAPOLİTEN KONSERİ 20 Şubat Saat: 20.30 Zorlu Performans Sanatları MerkeziDrama Sahnesi 24 Şubat Saat: 19.00 Kadıköy BelediyesiYeldeğirmeni Sanat * **Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Bilet satış için: www.dobgm.gov.tr / www.biletiva.com Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi: 0216 346 15 31 / 120 121 C M Y B12 Şubat ilan.indd 1 2/6/18 11:18 AM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle