Katalog

Çarşamba 19 Aralık 2018 4 Sokak tartışması Cumartesi, halkın algısında ekonomik sorunların güvenlik kaygılarının önüne geçtiğini; iktidarın ekonomiyi iyileştiremeyeceği için temel sorunları yeniden güvenlik zeminine taşımaya çalışacağını belirtmiştim. Nitekim işaretler yoğunlaştı. Haftasonu Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gazeteci Fatih Portakal’a ağır şekilde yüklenmesi de bunun uzantısı. Ve konu bir anda “sokak” tartışmasına sıkıştırıldı. Muhalefetin sokak üstünden güçlendiği ülkelere dair iki çözümleme var siyaset biliminde. İlki, demokrasinin olmadığı, sandığın geçersiz kılındığı ülkelerde kurumsal kanal bulamayan muhalif siyasetin sokak üstünden akmasına ve bunun rejim değişikliklerine kadar uzanmasına dayalı. Bu, rejim değiştirmek isteyen sokak. İkincisi ise temel hak ve özgürlüklerde, insan haklarında iyileştirme talebiyle bağlantılı olarak yükselen, demokratik protestolara dayalı sokak. Bu da mevcudu iyileştirmek isteyen sokak. İlki; sokağın kurumsal siyasetin yerine geçerek iktidarı değiştirmesi (devrim); ikincisiyse sokağın, yani demokratik protesto ve hak taleplerinin kurumsal/demokratik siyaseti beslemesi, güncellemesi, yer yer de tamamlaması hedefine yönelik (reform). AKP Türkiye’de birincisinin gerçekleşeceğini söylüyor. Böylece hak arayışlarını da “güvenlik” riski, söylemi içine alıyor. Ama aslında hedefinde ikincisini bastırmak var. Kanıtlarla açayım. Ortada ima ettikleri gibi sokak üstünden rejim değişikliği, “iktidarı devirme” arayışı var mı? Yok. Aksine, siyasetin kurumsal kanallardan akışının en yoğun şekilde hissedildiği dönemlerden birindeyiz; yani seçim/sandık döneminde. Türkiye’de yurttaş tüm hilelere, mühürsüzlüklere rağmen sandıkla bağını birçok ülkeye göre güçlü şekilde koruyor. Bizde siyasallaşmanın ana ekseni hâlâ sokak değil sandık. Öyle ki 1 Kasım seçimlerinde ve 16 Nisan referandumunda yüzde 87.4 olan yurtiçi seçime katılma oranı, 24 Haziran’da yüzde 88.2’ye çıktı. Yani yurttaş sandığa henüz küsmemiş; aksine katılım oranı artmış. İktidarın iddia ettiği ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı olarak sunmaya çalıştığı gibi, sandıkla bağını koparan, sokak üstünden hükümeti devirmeye çalışacak bir girişimin sosyal, siyasal tabanı yok. Bunu geçelim. İktidar seçimlerde ne yapacak ki seçmenin sandıktan kopacağını, “rejim değişikliği isteyen sokak” seçeneğinin güçleneceğini düşünüyor? Ama bunu da soralım. Bu nesnel tabloya bir de muhalefetin stratejisi üstünden bakalım. Muhalefet partileri seçmenlere “seçimi boykot edelim, bu iktidar seçimle gitmez” diye bir çağrı yapıyor mu? Yani bu nesnel tabloya seçim dışı bir müdahale çağrısı, hazırlığı ya da halkı sokakta koruyacak bir öncüsü var mı? Hayır. Aksine; herkes adayları, seçimi konuşuyor. Dolayısıyla muhalefetin iktidarı sokak üstünden devirmeye çalıştığı tezinin de gerçekliği yok. İktidar bunu bilmiyor mu? Biliyor. Fakat hem “güvenlik” risklerini öne çekerek tabanı sıkılaştırıyor (seçime kadar); hem de kriz derinleştikçe artacağını düşündüğü ekonomik nitelikli iyileştirme taleplerini, demokratik/ barışçıl ve anayasal hak arayışlarını şimdiden “darbeci” ilan ederek korku salıyor, “izin vermem” diyor (seçim sonrası). Ekonominin kötüleşeceğinin itirafı aslında. “Maaşına zam isteme, geçinemiyorum deme, darbeci ilan ederim, ezerim”; söyledikleri bu. Bu sayede de krizin faturasını halka keserken, iç içe geçtikleri sermaye sınıfına da selam gönderiyorlar. Bu açıdan özel olarak Kılıçdaroğlu ve Portakal’ın hedef alınması tesadüf mü? Kılıçdaroğlu’nun hangi açıklamasına yükleniyorlar? “Havalimanı işçileri hak aradı, hapse atıldılar. Bütün meydanların dolması lazımdı. Hak verilmez, alınır” açıklamasına. Niteliği rejim değişikliği mi, ekonomik hak arayışı mı? Ekonomi. Fatih Portakal’ın hangi açıklamasına yükleniyorlar? “Haydi barışçıl bir eylemle zamları protesto edelim. Kimse çıkar mı?” açıklamasına. Niteliği rejim değişikliği mi? Hayır, ekonomi. Yani AKP, “rejim değişikliği isteyen sokak” algısını öne çıkararak aslında her türlü anayasal, demokratik/barışçı protesto ve hak talebini bastırmak istiyor. Her şey açık; bu tartışma sadece “gündem değiştirme” değil; aksine ekonomiyle, krizle açıktan bağlantılı. İktidar kendi tabanındaki ekonomik rahatsızlıklarla siyasal muhalefetin birleşmesinden korkuyor. Bu yüzden ekonomik konuları güvenlik riski gibi yansıtıyor, kendi siyasi söylemi içinde hikâyeleştiriyor. Muhalefet, “gündem değiştiriyorlar, yanıt vermeyelim” demeden, ekonomiyle güvenliği kaynaştıran bir başka hikâyeyi siyaset olarak sunmalı. Cumartesi örneklerle açalım. haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN YÜKSEK TANSİYON CHP’li Özel, Akar’ı seçime gölge düşürmekle, Balyoz kumpasında silah arkadaşlarına sahip çıkmamakla, 15 Temmuz’da ‘birlikleri terk etmeyin’ emrini vermemekle suçladı Meclis’te, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel arasında sert tartışma yaşandı. Özel, Akar’ın “MİT Başkanı’yla birlikte helikopterle bir önceki Cumhurbaşkanı’nın bahçesine inip, seçime militarizmin gölgesini düşüren birinin şu anda Milli Savunma Bakanlığı’ndan bahsediyoruz” dedi. Akar’ın “Balyoz davası sürecinde cezaevindeyken yaşamını yitiren “Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’ın cenazesine bile gitmediğini, silah arkadaşlarının bedduasını aldığını” belirten Özel, “Olmaz olsaydı öyle Genelkurmay Başkanlığı” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün Özel, Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesiyle ilgili aleyhte söz aldı. Özel, “3. Kolordu Komutanı’yken, şu an hepimizin ama o zaman sadece CHP ve cesur bir avuç yurtseverin ‘kumpas’ dediği davalarda, ‘kumpas’ mağduru bütün subay, astsubay, amiral, general bir şeyi bekliyordu ‘Bir bilirkişi raporu gelsin de bunun kumpas olduğu ortaya çıksın’ diyordu. O günün 3. Kolordu Komutanı, bugünün Millî Savunma Bakanı kendi icra subayını görevlendirdi, herkes şaşırdı, Ahmet Erdoğan berbat bir uzman görüşü yazdı ve Balyoz’un gerçek olduğu sonucuna varıldı; bütün hayaller çöktü. O Ahmet Erdoğan bugün FETÖ’den firaridir” dedi. ‘Madalya aldı’ TSK’nin “atama ve terfi düzeninin tamamen FETÖ’nün eline geçtiği” ifade eden Özel, 2013’teki YAŞ’ta general yapılan 25 karacı albayın 15’inin, amiral yapılan 9 denizci albayın da 8’inin 15 Temmuz’un ertesi günü sürüldüğünü anlattı. O YAŞ’ta beklenen Kara Kuvvetleri Komutanının Orgeneral Bekir Kalyoncu olduğunu ancak tüm beklentilerin ve teamüllerin aksine Akar’ın atamasının yapıldığını ifade eden Özel, “ABD’nin aleni bir şekilde YPG’ye silah vermeye başlamasından birkaç ay sonra, 2003’te Mehmetçiğin kafasına Süleymaniye’de çuval geçiren Odierno’dan bugünkü Millî Savunma Bakanımız üstün liyakat lejyonu madalyasını almıştır” dedi. ‘Emri vermedi’ Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz günü, saat 16.00’da, darbeyi haber alıp, darbeye karışanların oranı yüzde 1.5, karışmayanlar yüzde 98,5’ken eski bütün mevkidaşları, Genelkurmay Başkanları, ‘Kimse birliklerini terk etmesin’ emri verilseydi, 98,5 oradayken o 1.5 darbeye karışmazdı’ derken darbeye karışmayacakları evine yollayıp, karışacaklara kışlaları teslim eden birinden bahsediyoruz. Bir gizli tanık var, adı Abdullah. Onun söylediği herkesle FETÖ’nün en önemli damarı de CORA’YI ZOR SAKİNLEŞTİRDİLER Özel’in konuşması sonrasında AKP Trabzon Milletvekili Salih Cora, CHP sıralarına doğru yürüdü. Cora’yı, AKP milletvekilleri engellerken, tartışmanın sürmesi üzerine Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, birleşime ara verdi. CHP’li Özgür Özel, Akar’ı eleştiri yağmuruna tuttu. CHP’Lİ Tanal dava açacak Hulusi Akar ile Özgür Özel arasında yaşanan tartışma sonrasında, CHP sıralarından Akar’a, “Ali Tatar’ı anlat” tepkisi geldi. Bu arada, AKP’li Salih Cora, CHP’lilere “Oturun yerinize terbiyesiz” diye laf atınca CHP’li Mahmut Tanal’dan Cora’ya, “FETÖ’cü. Kardeşin FETÖ’cü, kardeşini ara. Ailece FETÖ’cüsünüz” diye bağırdı. Bunun üzerine Cora, Tanal için “Adi adam. Sen kardeşine bak, köpek. Şerefsiz” karşılığını verdi. Cora’nın bu sözleri üzerine de Tanal, dava ile karşılık verecek. Tanal, Cora hakkında “hakaret davası” açacak. şifre edilmiş. Yeni Şafak yazarları Abdullah’ı yere göre sığdıramıyor. Abdullah şöyle bir ifade kullanıyor, ‘Hulusi Akar bizim kardeşimizdir, şu ana kadar çok hizmetler yaptı, bundan sonra da esas büyük bir hizmeti olacaktır’ demiş biri Abdullah’a. Kim? Fethullah Gülen söylemiş, bunu itibarlı gizli sanığınız Abdullah söylüyor.” ‘Gölge düşürdün’ Akar’ın MİT Başkanı’yla birlikte, helikopterle, bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bahçesine indiğini anımsatan Özel, “O seçime apoletlerin ve militarizmin gölgesini düşüren birinin şu anda Milli Savunma Bakanlığı olduğunu” kaydetti. Akar’ın dava arkadaşlarının cezaevindeyken, bizzat kendisine, “Bizi bir kere bile ziyarete gelmedi” dediğini aktaran Özel, Akar’ın Mamak Cezaevi’ndeyken yaşamını yitiren Deniz Kurmay Albay Murat Özgenalp’in “cenazesine bile katılmadığını” vurguladı. ‘Olmaz olsaydı bakanlık’ Buna karşılık Hulusi Akar’ın, “1923, değerlerimizden kopma dönemidir” diyen, Atatürk’e “firavun” nitelemesi yapan Nuri Pakdil ile Akit gazetesinin yazarı Mehtap Yılmaz’ı üniformasıyla ziyaret ettiğini vurguladı. Özel, “Biz CHP olarak makamlara saygılıyız ama keşke öyle bir Genelkurmay Başkanlığı yapmasaydınız. Olmaz olsaydı öyle Genelkurmay Başkanlığı, olmaz olsaydı öyle Milli Savunma Bakanlığı” dedi. Akar: Hasdal’dan çıkmadımSUÇLAMALARA YANIT VERDİ Aranın ardından Özel’e yanıt veren Bakan Akar, “Bilirkişi raporlarında kendisinin bir dahli bulunmadığını” ileri sürdü. “Ahmet Erdoğan adlı kişinin, kendisinin icra subayı olmadığını, onun bilirkişi olarak atanmasında da dahli bulunmadığını, bilgisi olmakla birlikte kendisi dışında diğer personel tarafından böyle bir görevlendirme yapıldığını” dile getiren Akar, Mehtap Yılmaz ziyaretine ilişkin de Gaziantep Devlet Hastanesi ziyareti sırasında, kendisini Rektör, Vali ve Belediye Başkanı’nın karşıladığını ifade etti. Hastanede yatan gazilerin ziyaretinin ardından, bir üst kata kadar asansörle çıktıklarını, tam bu sırada Rektör’ün “Burada eşim yatıyor” dediğini, gazeteci Yılmaz’ı da orada gördüğünü anlattı. Akar, Hasdal’daki arkadaşlarını ziyaret etmediği eleştirilerine ise “Arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal’dan çıkmadım ben. Arkadaşlarımın hayatını kolaylaştırmak için her türlü riski aldım. Savcıya, adli müşavire, hapishane müdürüne rağmen, her türlü riski aldım” yanıtını verdi. Akar, Pakdil ile ilgili ziyaretini de “terör örgütünün başına, hırsıza, uğursuza gitmediğini, ziyaretin bir hasta ziyareti niteliğinde olduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Pakdil’e ödül verdiği, Cumhurbaşkanı’nın da devlet madalyası verdiği bir sanat, devlet adamı olduğunu” anlatarak savundu. 15 Temmuz gecesinde başına silah dayandığını söyleyen Akar, “Kafamıza tabanca dayayıp başımıza geçeceksiniz dediler. Kafanızda tabanca varken, ‘ha Bakan Hulusi Akar’ın, suçlamalar karşısında oldukça sinirlendiği görüldü. yır’ diyebilecek kaç kişi var? Denemeden söylemeyin, deneyin” dedi. Akar, Özel’e de “Keşke Atatürkümüzün partisinde sizin gibi bir grup başkanvekili olmasaydı” dedi. ‘Arkadaşların beddua etti’ Akar’a yanıt vermek üzere kürsüye gelen Özel’e, AKP’li milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak engel olmaya çalıştı. Özel, Akar’ın sözleri üzerine, “Benim partimde bir tane bile ‘Keşke Özgür Özel gibi grup başkanvekili olmasaydı’ diyen yok ama senin silah arkadaşların sana hakkını helal etmeyerek öldüler. Sen silah arkadaşlarının bedduasını alan adamsın” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet KURTULMUŞ, İŞBİRLİĞİNİN ORTAK ADAYIN ÖTESİNE GEÇECEĞİNİN SİNYALİNİ VERDİ ‘Ortak miting yapılabilir’ AKP Genel Başkan Vekili Nu hazırlık içinde olduğunu biliyoruz, hatta artık man Kurtulmuş, yerel gözle görülüyor. Çukur seçim ittifakı ile ilgili lar kazılıyor, mevziler olarak “Bugünyarın li oluşturuluyor. Birtakım derler tekrar görüşür. lojistik destekler sağla Erdoğan ve Bahçeli nıyor. Amerikan askeri önemli bazı illerde ortak miting düzenleye Kurtulmuş nin varlığı, orayı, oradaki operasyonları zorlaş bilir” ifadelerini kullandı. tırıyor; ama Amerikan asker Bir TV programında soru lerinin de o bölgeden tahliye ları yanıtlayan Kurtulmuş, edilmesi, eğer yapıyorsa bir “Aday tespitinde son rötuş an evvel Menbiç’ten PYD’yi lar yapılıyor. Bugünyarın li çıkararak zaten böyle bir derler tekrar görüşür. Çok operasyona gerek duyulma başarılı sonuç alacağımızı yacak bir noktaya getirmeleri ümit ediyoruz. Erzurum, De gerekiyor” dedi. nizli, Aydın adaylarının çekildiğini MHP lideri açıkladı. Er ‘Bizi bağlamaz’ doğan ve Bahçeli yerel se Kurtulmuş, operasyon için çimde önemli bazı illerde or “kötü bir fikir” diyen ABD’nin tak miting düzenleyebilir. Suriye Özel Temsilcisi James Ankara’da görkemli bir lans Jeffrey’e “Orada birtakım fe man olacak. Bütçe görüşme deral yapıların oluşması gi leri cuma günü bitiyor. İstan bi bazı fikirleri gerçekleştir bul adayının bağımsız bir top mek, bunlar, asla kabul edi lantı ile duyurulur” dedi. lemez. Jeffrey’in sözlerini hiç Kurtulmuş ayrıca, Fırat’ın bir kıymeti harbiyesi olma doğusuna hazırlıkları yapılan yan, Türkiye’yi bağlamayan operasyonla ilgili olarak da, görüşler olarak görmemiz ge “Burada PYD/PKK unsurları rekiyor” karşılığını verdi. nın Türkiye’ye karşı ciddi bir l ANKARA/Cumhuriyet iğneli fırça zafer temoçin Sarıgül’den 20. miting ‘Hedefim Şişli’de rekor oy almak’ Şişli Belediye Başkanlığı için yeniden aday adayı olan Mustafa Sarıgül, henüz resmi adayların açıklanmamasına karşı 20. mitingini yaptı. Kurtuluş’ta düzenlenen mitingde konuşan Sarıgül, “Hedefim sadece seçimi kazanmak değil, rekor oy alarak İstanbul’da partinin oy oranını yükseltmek” dedi. Şişli’yi örnek bir model haline getireceklerini söyleyen Sarıgül, “Biz geçmişte hayata geçirdiğimiz projelerle, yaptığımız hizmetlerle Şişli’yi bütün Türkiye’de örnek bir model haline getirdik. Şimdi dolaştığım her yerde görüyorum ki Şişli’nin ışığı sönmüş; yurttaşlarımız eski hizmetlerimizi özlemiş. Onların bu özlemini boşa çıkarmayacağım. Gece gündüz demeden kapı kapı dolaşıyoruz. Bugün 20. mitingimizi yaptık. Yine çok ses getirecek önemli projelerle dönüyoruz. Şişli’nin ışığını yeniden yakacağız. Hedefimiz sadece seçimi kazanmak değil, daha önce olduğu gibi rekor seviyede oy alarak partimin İstanbul’daki başarısını da yükseltmek” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B