18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 10 Aralık 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET haber 9 Macron’la birlikteSarı Yelekliler eylemlerine katılan Türk vatandaşı gazetemize konuştu Avrupa da korkuyor Basında en çok Paris sokaklarından görüntülerle gündeme gelse de Sarı Yeleklilerin eylemleri ülkenin her yanında. Halk, Sarı Yeleklilere kendi illerinde yaptıkları eylemlerle destek veri 12 Eylül darbesinin ardından Fransa’ya yerleşen Türk vatandaşı Ali Ekber Başaran, eylemlerin tüm Avrupa’yı sarstığını dile getiriyor. Eylemcilerin taleplerinin karşılanması gerektiğini söyleyen Başaran, Türkiye’deki Gezi eylemleri gibi halkın katılımına dikkat çekti. yor. Öğrencisinden öğ retmenine, şoförün den emeklisine her va tandaş kendi sorunu için kendi ilinde so İKLİM ÖNGEL kağa çıkıyor. Sarı Yelekliler Fransa’nın yanı sıra Hollanda ve Belçika’da da alanda. Eylemlere ya şadığı kent Strazburg’da katılan 61 yaşındaki Sarı Yelekli Türk, Ali Ek ber Başaran, “Eylemler Avrupalı laşmaya başlıyor. Şayet çözülmez se yaygınlaşır. Bu kartopunun çı ğa dönüşmesi hem Makron’u hem Avrupa’yı korkutuyor” diyor. Paris’in yanı sıra kurucu üyesi ol duğumuz Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa İnsan Hak ları Mahkemesi’nin bulunduğu, Av rupa Birliği’nin önemli kentlerinden Strazburg’da da Sarı Yelekliler alan da. Eylemlerin başladığı günden be ri Strazburg’daki halk meclisleri ne ve yürüyüşlere katılan Sarı Ye lekli Türk, Ali Ekber Başaran, 39 yıl dır Fransa’da yaşıyor. 61 yaşında ve Fransa Eğitim Bakanlığı’nda Türk çe öğretmeni. “Temel’in Bilgelikle ri ve Muziplikleri”, “Bektaşi Fık raları”, “Keloğlan” gibi kitap ları hem Fransızca hem Türk çe basılan Başaran’ın eylemcili ği aslında çok önceye uzanıyor. Türkiye’den ayrılma niyeti olma yan Başaran’ın kaderi, 12 Eylül darbesiyle değişiyor ve kısa sü reliğine gittiği Fransa’dan dar be olunca dönmekten vazgeçiyor. Türk Sarı Yelekli Başaran ile Sa rı Yeleklileri, Gezi ile benzerlik lerini ve bu işin nereye gidebile ceğini konuştuk. n Belki hâlâ bilmeyenler vardır, neden Sarı Yelek? Fransa’da her şoför yasal bir zorunluluk olarak aracında iki yelek bulunduruyor. Biri kendi di 12 Eylül’den sonra Fransa’ya yerleşen ve burada Türkçe öğretmenliği yapan Başaran, eylemlere en ğeri de yolcu için. Kaza ya da yol başından itibaren da kalma anında bu yelekler gi katıldığını yiliyor ve yeleklerin renkleri de söylüyor sarı. n Sokak olayları akaryakıt lecek bir yurttaş bilinci mevcut. Bu zammı ile başladı... nu elde etmek için üniversite okuma Akaryakıt zammı ilk önce şoförleri ya gerek yok. Tarihsel birikim de ola etkiledi. Şoför denince de akla ilk sa bilir... Siyahi bir Fransız sosyal med rı yelek geliyor. Bu nedenle sarı yelek yadan “Yeter Artık” diyerek, bir im bir sembol oldu. “Ben bir sürücüyüm, za kampanyası başlattı ve destek iste akaryakıta yapılan zamma karşıyım” di. Sel gibi destek geldi. Ardından da dendi. Yani Sarı Yeleğin hiçbir politik insanlar sokağa döküldü. Ne bir örgüt anlamı yok. ne de bir sendika daveti oldu, olay Vergiler yükü artırdı kendiliğinden gelişti. O nedenle idare edilmesi de zor. n Akaryakıt zammı için “Bardağı n Halk destek veriyor mu, sokak taşırdı” deniyor, bardağı neler dol ta kimler var? durdu? Okumuş, işsiz, emekli, öğrenci her Macron’dan önce başlamıştı ama kesimden insan var. Örneğin yol ke Macron ve hükümetiyle daha çok do senlerin büyük çoğunluğu emekli. lan bir hal aldı. Bir: servet üzerinde Gelirlerinde ilk kez ciddi düşüş his ki dayanışma vergisi kaldırıldı. Bu, settiler ve sokağa çıktılar. geliri 1 milyon 300 bin Avro’dan faz n Liseliler de sokakta... la olan insanların devlete verdiği ver Onlar için de umut oldu. Onlarca li gi idi ve yüzde 0.5 civarındaydı. Bu sede ders yapılamadı. Gözaltına alı na “Asgari Topluma Kazandırma Geli nanların yanı sıra eller başta, diz ri (Fransızca RMI)” deniyordu ve ver çöktürme görüntüleri Fransa’yı aya gi geliri dar gelirlilere veriliyordu. ğa kaldırdı. Böyle bir görüntü İkinci Macron bunu kaldırdı ve bu açığı ka Dünya Savaşı’ndan beri bir ilk. patmak için Sosyal Dayanışma Vergisi getirdi. Bu her kesimden insanın Kibir öfkelendirdi katılacağı bir vergi türü oldu. İki: dar n Hükümetin tavrı nasıl değerlen gelirlilere yapılan lojman yardımla diriliyor? rı vardı. O yardımlar azaltıldı. Üç: yi Tepkilere hükümetin aymaz bir tav ne dar gelirlilere Aile Yardım Para rı oldu. Yaptıkları ilk konuşmalarda sı veriliyordu, onda da kesintiye gi “Sizi duyuyoruz ama vazgeçmeyece dildi. Dört; emekliler dahil 1200 Av ğiz” benzeri ifadeler kullandılar. Bu ro alan her vatandaşa Sosyal Yardım açıklamalar insanların onurunu kır Fonu’na katkı payı kondu. Bu; insan dı ve tepki daha da büyüdü. Devle ların 50 Avro eksik maaş alması anla tin olanaklarını kullanarak halk üze mına geliyor. Fransa’da vergi oranları rinde psikolojik şiddet uygulandı. Bu her geçen gün yükseldi. Hatta Fransa durum, esasında katılımın artmasına AB’nin en çok vergi alan ülkesi oldu. neden oldu. n Akaryakıtla bardak taştı... n Yakma yıkma hatta yağmadan Tüm bunlar bir araya geldi. Halk söz ediliyor ... bir süredir “sağılan inek yerine kon Bu işten faydalanmak isteyenler de oldu tabii. Aşırı sağ kesim özellikle. Ulusal cephe dediğimiz ırkçı bir parti var. Onun da sağında, vurmaktan kırmaktan çekinmeyecek aşırı sağcı küçük gruplar var. Bunu iktidara karşı kullanmak istediler. Bunların temelini aşırı sağ oluşturdu. Bunu hükümetin kendisi de söylüyor. n Ama hükümet geri adım atmak zorunda kaldı. Bunda yıkım yapmanın etkisi oldu mu? Hükümet ilk 10 gün direndi, çatışmalar gerçekleşti, “Halk ayaklanması”ndan söz edilir oldu ve hükümet geri adım atmaya başladı. Macron, “Akaryakıt, elektrik ve gaz zamlarını tümden kaldırdık” dedi. İnsanların bir kısmı, “Olaylar çıkmasaydı bunlar bizi ciddiye almazdı, çatışmadan sonra geri adım atıldı” düşüncesine kapıldı. İki türlü provokasyon n Peki, ya provokasyon? Ben ve benim gibi düşünenler iki türlü provokasyon olduğundan şüpheleniyor. İlki hükümetin polis aracılığıyla çatışma çıkarıp eylemlerin meşruluğunu yitirmesine katkıda bulunmak. İkincisi aşırı sağcılar ve anarşist gruplar, siyah giyinenler. Emperyalist sembol diye gördükleri markalara saldırdılar. Yağma hareketi oldu. n Geçen cumartesi nasıl geçti? Paris’e yığılma olmadı. İnsanlar kendi bölgelerinde kaldı. Strazburg dahil farklı şehirlerde yüzlerce eylem gerçekleşti. Eylemin Paris’e yığılma yerine bölgeselleştirilmesiyle geniş katılım sağlandı. n Bu olaylar Avrupa’nın geneline nasıl etki edecek? Hollanda ve Belçika’da da eylemler oldu. Korku şu: Bunun Avrupa’da kriz haline dönüşmesi. “Kriz olmadan çözmek gerekir” deniyor. n Macron hâlâ açıklama yapmadı... Macron’dan kamuoyunu yatıştıracak bir açıklama yapması bekleniyor. Bu kesim, kaybedecek bir şeyi olmadığı için kolay sokağa çıkıyor. Bu kesimi ya sakinleştirecek ya da bu iş çok ciddi. Avrupa genelinde bir krize dönüşebilir. Eylemler zaten Avrupalılaşmaya başlıyor. Şayet çözülmezse yaygınlaşır. Macron’un riski göze alacağını sanmıyorum. Çünkü bu kartopunun çığa dönüşmesi hem Makron’u hem Avrupa’yı korkutuyor. l ANKARA Macron olaylara ‘Fransız’ Fransa İçişleri Bakanlığı, önceki gün ülke genelindeki en büyük “Sarı Yelekliler” protestolarında 1723 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan bin 220’sinin hâlâ gözaltında tutulduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un polislere yönelik “Tüm güvenlik güçlerine, gösterdikleri cesaret ve profesyonelliklerinden dolayı teşekkür ederim” mesajı ise tepki çekti. Macron’un bugün işçi ve memur sendikalarıyla bir araya geleceği açıklandı. Fransa’da Macron iktidarının ücretli çalışanların alım gücünü gittikçe düşüren ekonomi politikalarına, eğitimden yargıya birçok alanda toplumsal uzlaşı olmadan getirdiği “reformlara” karşı süren Sarı Yelekliler hareketinin önceki gün düzenlediği “4. Perde” eylemlerinin yankıları sürüyor. Yaklaşık bir ay önce akaryakıt zamlarına karşı başlayan, daha sonra ise hükümet karşıtı karaktere bürünen protestolarda yankılanan “istifa” çağrıları nedeniyle gözlerin çevrili olduğu Macron cephesinden, polise teşekkür açıklaması geldi. Dün televizyondan bir ulusa sesleniş konuşması yapması beklenen Macron’un, “Fransız halkına bir özür niteliğinde” olduğu ileri sürülen söz konusu açıklamayı bu hafta başlarında yapmayı planladığı da gündeme yansıdı. Öte yandan Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire eylemlerin ülke ekonomisine korkunç zararlar verdiğini ileri sürdü. ABD Başkanı Donald Trump ise, Fransa’da yaşanan gösterilere ilişkin Twitter mesajında “Paris’te çok üzücü bir gün ve gece. Belki de gülünç ve son derece pahalı Paris Anlaşması’nı sonlandırmanın ve parayı daha düşük vergiler yoluyla halka geri ödemenin zamanı gelmiştir? ABD, bu konuda çağının çok ötesindeydi ve geçen yıl emisyonların azaldığı tek büyük ülkeydi!” diye yazdı. l Dış Haberler ‘Sizinleyiz’Ünlülerden Sarı Yelekliler’e destek Fransa’da akaryakıt fiyatlarına gelen zamları protesto etmek için başlayan ve kitleselleşen ‘Sarı Yelekliler’ hareketine dünyaca ünlü isimlerden de destek gelmeye devam ediyor. Önceki gün yüzlerce kişinin gözaltına alındığı Paris’teki eylemlere Amerikalı oyuncu Uma Thurman da katıldı. Thurman, eylemden bir kareyi Instagram hesabından paylaştı. Sarı Yeleklilere daha önce de duğunu” düşünüyordu. İçten içe kıpırdama vardı. Akaryakıt zammı son damla oldu. Yurttaşlık bilinci var n Örgütlenme nasıl oldu, sokağa ilk nasıl çıkıldı? Fransız halkı son 1015 yıldır büyük ölçüde örgütsüz. Sendikalaşmada azalma var. Ancak Fransa’da gelişen olaylara tepki verecek, sokağa dökü talepler gezi’yle aynı Sarı Yeleklilerin eylemleri ile Türkiye’deki Gezi eylemleri mevcut yönetimin uygulamalarındaki sıkıntıların dışa vurulması. İkisi de örgütsüz. İkisinde de her kesimden insan var, halk var. Ancak Fransa’daki olayların medyada sunulmasında farklılık var. Türkiye’de ana akım medya ge rek korkudan gerek kendi iç dinamiklerinden dolayı Gezi olaylarını korkak bir şekilde ele aldı. Fransa’da ise Sarı Yeleklilerin görüşleri ve eylemleri medyada kendine yer buldu. İktidar da dolaylı olarak destekleniyor ama medya tamamen iktidarın borazanı değil burada. Amerikalı oyuncu Pamale Anderson destek vermiş, Twitter’dan “Şiddeti hoş görmüyorum. Ama Fransız ve küresel elitlerin yapısal şiddeti ile kıyaslandığında, bu insanların şiddeti ve lüks arabaları yakması nedir ki?” diye yazmıştı. Eylemlere destek için sosyal medya hesabından paylaşım yapan bir diğer isim de Fransız oyuncu ve hayvan hakları aktivisti Brigitte Bardot oldu. Bardot, eylemlere destek amacıyla sarı yelek giydiği bir fotoğrafını “Sizinleyiz” (Avec vous) notu ile Twitter hesabından paylaştı. l Haber Merkezi Fransa’nın düşündürdükleri Fransa’da akaryakıt ücretlerindeki artışa yönelik bir tepki olarak başlayan ve haftalardır devam eden protesto gösterileri, aslında küresel boyutta daha derin bir krizin var olduğunun göstergesidir. Bu, kapitalizmin yol açtığı bir krizdir. Konu akaryakıt ücretleri değil, sınıflar arasında ekonomik açıdan oluşan uçurumdur. Yaşanan şey sınıf çatışmasıdır. Yoksulluğa karşı mücadele etmek amacıyla kurulan Oxfam adlı uluslararası araştırma kurumunun 2018 yılı raporuna göre, dünyadaki refahın yüzde 82’si nüfusun yüzde 1’inin elindedir. Sınıflar arası uçurumun bu kadar derin yaşandığı bir dünyada güvenliğin, huzurun ve barışın sağlanması olanaklı değildir. Üstelik Fransa, dünyada gelir dağılımının en kötü olduğu ülkeler içinde değildir, Almanya, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, Belçika gibi ülkelerle birlikte, dünyada sınıflar arası uçurumun en az olduğu, sosyal refah devletinin en güçlü olduğu ülkelerden birisidir. Buna rağmen söz konusu protesto eylemlerinin Fransa’da yaşanması ve son olarak Hollanda ve Belçika’ya da sıçraması önemli bir gelişmedir. Son on yılda ABD, Brezilya, Türkiye, Yunanistan, İspanya, Almanya ve Britanya’da da kitleler sokaklara dökülmüş, mevcut ekonomik, sosyal ve siyasi düzeni protesto eden eylemler gerçekleştirmişlerdi. Söz konusu eylemler, zam, çevre katliamı, eğitim ücreti, ek vergi, yolsuzluk, hükümet baskısı gibi belli başlı tikel konularla ilgili uygulamalara yönelik bir tepki olarak ortaya çıksa da, daha sonra, genel olarak düzene karşı bir kitlesel protesto eylemine dönüşmüştür. Çok partili serbest seçimlere dayalı sistem de söz konusu krizi çözememektedir. Çünkü hem siyasi partiler, hem de vatandaşların siyasi tercihlerini yönlendiren ve etkileyen medya, bozuk düzenin parçası haline gelmiş durumdadır. Ekonomik sömürü düzeninin geçerli olduğu, azınlıkta olan bir zengin sınıfın siyaset ve medya üzerinde etkili olduğu bir düzende, halk egemenliğinden söz etmek olanaklı değildir. 1789 Fransız devrimi monarşiyi, feodalizmi ve teokrasiyi yıkmış ve halk egemenliği kavramı üzerine kurulmuştu. Ancak monarşi, feodalizm ve teokrasi yıkıldığı halde halk yine egemen olamadı. Çünkü monarşinin, feodalizmin ve teokrasinin yerine sosyalizm değil, kapitalizm ve oligarşi devreye girdi. Bu nedenle Fransız devriminin “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” sloganı lafta kaldı. İnsanların iş bulamadığı, bir işe girseler de iş ortamında sömürüldüğü ve/veya yaptıkları işten yabancılaştıkları, dolayısıyla kendilerine yönelik de bir yabancılaşma süreci yaşadıkları bir dünyada, halk egemenliğinin, demokrasinin ve insan haklarının var olduğu öne sürülemez. Üretim, insanın en temel işlevlerinden birisidir. Üretim potansiyeli elinden alınmış insan boşlukta yaşar. İnsanın sömürülmeden üretim yapmasını ve insanın kendisini gerçekleştirmesini sağlayacak bir düzenin kurulması, insanlığın en temel hedeflerinden birisi olmalıdır. Bunun için de öncelikle, insanın toplumsal bir canlı olduğu gerçeği kavranmalıdır. İnsan toplumdan yalıtılmış bir biçimde tek başına yaşayabilecek bir canlı değildir. Bu nedenle, bencil birey anlayışının terk edilmesi, bunun için de, bencilliğin aşıldığı bir ahlak anlayışının geliştirilmesi ve bu ahlak anlayışının toplumsal bağlamda yaygınlaşması, bu ahlak anlayışının temelinde adalet ve dayanışma gibi erdemlerin yer alması gerekmektedir. Ancak bu ahlak anlayışının soyut kavramlardan oluşmaması, ekonomik, sosyal ve siyasi bağlamda somutlaştırılması zorunludur. Aksi halde, bu ahlak anlayışının, insanların binlerce yıl sömürülmesine yol açan dinsel ahlak anlayışlarından hiçbir farkı kalmaz.       Çavuşoğlu Fransız polisini kınadı! Türkiye’de protesto eylemlerine karşı polisin gösterdiği sert tutuma karşı sessiz kalan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fransa’da yaşanan olaylarda eylemcilere karşı Fransız polisinin tutumunu eleştirdi. Çavuşoğlu, “Vandalizme karşıyız ama Fransız polisinin kullandığı aşırı güç gerçekten ibretlik. Aşırı gücün karşısında Avrupa Birliği’nin ve Avrupa ülkelerinin tutumu da ibretlik. Basının da tutumu bu anlamda tam bir felaket. İşte biz buna çifte standart diyoruz. İşte biz buna ikiyüzlülük diyoruz” dedi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) 2017 yılı Basın Ödülleri ve Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması ödül törenine katılan Çavuşoğlu, Fransa’da yaşanan olayları da hatırlatarak, Türkiye’de Gezi olaylarında Avrupa’nın basınıyla, sivil toplum örgütleriyle birlikte destek verdiğini ve Türkiye’nin her zaman gündemde olduğunu gördüklerini söyledi. Avrupa’nın ‘dayanışma’ adı altında Fransa’da yaşananları görmezden gelmesini ikiyüzlülük olarak niteleyen Çavuşoğlu, “Dayanışma diyerek gözünü kapatırsan, susarsan hatta destek olmaya çalışırsan bizim de buna çifte standardın ta kendisi, ikiyüzlülüğün en hası deme hakkımız vardır, bunu da açıkça söylüyoruz” dedi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle