19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 7 Kasım 2018 Yyaaeevtekimsiazhekluemmbainri Ders kitaplarında, Atatürk ilkeleri kaldırılarak yeni bir tarih anlayışı yaratılıyor. Laik hukuk yerine şeriat hukukuyla insan onuru, kadının özgürlüğü ortadan kaldırılıyor Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl uygulamaya koyduğu yeni müfredatta; lise din dersleri ve imam hatip okullarındaki meslek dersleri diye bilinen Fıkıh, Kelam, Akaid ve Temel Dini Bilgiler adındaki derslerin konuları içinde birçok sorun var. Yeni müfredatla birlikte kadınların bazen aşağılandığına, bazen aile ve toplumda küçük rollerin figüranı, bazen de hem yaşamdan hem de dinde ağırlıkla yapabileceği etkinlikten elinin ayağının çekilmesi adına güya dini metin ve geleneksel din kaynaklarıyla motive edilmeye çalışılan varlık olarak ele alındığına tanık oluyoruz. Kadınların etkisiz eleman ya da sadece eve mahkum birey olarak görülmesi, Hz. Muhammet’e ve ilk dönem Müslüman bilginlere (selef) ağır hakarettir. DERS KİTAPLARI MERCEK ALTINDA ATATÜRK LAİKLİK VE KADIN SİLİNİYOR 1Tarihçi yazar MUSTAFA SOLAK İlahiyat uzmanı yazar NAZİF AY Çokeşliliğe kapı açılıyor İmam Hatiplerdeki Fıkıh Kitabında: “Bir kadın bir erkekten fazla kişiyle, aynı anda evlenemez.” (10) cümlesinin ters mantıkla karşılığı, “Kadınlar, aynı anda çok erkekle evlilik yapamaz ama erkekler yapabilir” demektir. Dahası “Bir adam aynı anda kadının teyze, hâlâ ve kız kardeşi ile evli olamaz” cümlesiyle de KİTAPLARDAN ÖRNEKLER ŞÖYLE: açıkça, erkeğin çokeşli olabileceği belirtilmiştir. “Boşama Sonrası İle İlgili Yaratılış konusu işlenirken kadın ikinci konuma İtiliyor Kitapta kadın meselesinin ilk basamağı olarak Adem’in yaratıldığı ve ardından eşi Havva’nın, yani kadının Allah tarafından var edildiği ifade edilir. Aslında evrim gerçeği de elenip inkâr edilerek insanlığın başladığı iddia edilmekte ve Adem’in eşi vurgusuyla kadın, daha en baştan ikinci pozisyona indirilmektedir. “Yüce Allah insanları Hz. Âdem (a.s.) ve eşi Hz. Havva’nın çocukları olarak yaratmış ve onları çeşitli ka  ‘İffet’ konusunda kadın Kadını bire bir ilgilendiren “if fet” konusunda “İffet daha çok nikah ve aile kavramıyla birlikte değerlendirilmiştir” (4) ifadesiyle sosyal yaşamdaki kadın erkek birlikteliğine İslam hukukundaki muamelat bakış açısıyla yaklaşılmış ve radikal din görüşü öne çıkarılmıştır. Bir sonraki sayfanın hemen başında yukarıdaki yaklaşım ve anlamlandırmayla çelişen bir ifadeye yer verilerek “İffet kelimesi Kuranıkerim’de gözü ve gönlü tok olma anlamında da kullanılmıştır” ibaresi yer almıştır. Hükümler” de (11), İddet (boşanma sonrası bekleme) süresinin kadın ile ilgili olduğu vurgulanarak, erkeğin zaten her şartta çok evlilik (teaddüdü zevcat) yapabileceği iması yapılmış oluyor. Boşanmada kadının iradesi erkeğin iznine bağlanmış Nikâhın rükün ve şartları sayılırken “Koca üç talakla boşadığı kadınla evlenemez.” (12) cümlesinde, erkeğe boşanma hakkı verdiği, bu noktada kadının vimlere ve kabilelere ayırmıştır.” Tesettür konusunda söz hakkı ve iradesi (1) cümlesiyle geleneksel din an kadına yüklenen dini layışına yaslanılmış ve evrim ger emirler çeğine zımnen meydan okunmuş Akaid kitabında, kâfir olma tur. özellikleri sayılırken İslamcılırsrmleSelkknlrÇemrtrdirbgeeeliueaeiaivdüeiiairüroezrııllDnşrnvmlenkkyşşreednivaktgkseeınealt,uuirrüiykkkeu eiliıvirryeiderrkmlkbrokrlneeün.sleçuuvi.mukaluivrokİurdoiitlllTkmmboyisnaşlilneiiaelkmıikin,loilaattrşhll mlukiuutaliepsaşriıdkıkay rddİmtsknihı“oırlye.piseiöidşinuıuZadaçnludtşlkşad,dltiandakimiıaüişısşşaiginınşdttmadrrkşbaiüeiiöıfdaaebı.ellılaeliukhzntpcieiayrölKidiüenmşlilledıre“hdlraiauekkauiArşcitgaeyşndntiiuyeö,igiomanzakilçkbdüiaaerliuykdkaktrlıyştaeei”namnr addbbceabıasuiırrhyinkkya.rıl”ıeunelik(kş.2kGfko)ouitylnloaiumnğstnğrrglntnneıaürıiueılıüıenlaranşnrilidfdenyiügımpç.pe1coaenAeirae2nrtkçfroiknf,a.ieraap“rısiFpr“ntvlazazeMeıdgeygknysoaıefeıbeeralnh“nst.uddsttdeeİiuOerüılmantnkc(kkbTldklfmvdsağrkiiaa5scaedekaıaaeiiaekaunıusnınmtKF)itşsayrlmşa sngıytivımipıaşiateanl.müalpbskfibuaüaeambartdyadveraçırHıntuozrnaandıhis”küoiuaalatüpnmknanzaiıefıbrdarnzkfmnaO“nitıâırk”şso”pagulniuGoıgfvimüaiipâktşgiaa1ikrçnlaokebifrrkpyauuuneti2ylodeonuğdiinmıüeusmteymltzin4kdörsdieagrmiabzdlohrank.auiuulvasamöbüh”nieraf“esumselrsalsitı.vnKaacnlaapıuntaılstakneidldü.yrıeaıai.lıazae.ışr Konu, sonunda bir ayete bağlan dının yabancı erkekler karşısında mış ama ayetteki “Zinaya yaklaş avret yeri ise yüzü, elleri ve –Hamayın” uyarısı, “Sakın ola ki, sağ nefi mezhebine göre ayakları halıklı kadın erkek ilişkisine (sevgili riç bütün vücududur. Şafiiler da olamayacağı savunulmuş. Boşanma konusunda “Fıkıh literatüründe boşanma, erkek tarafından yapılabildiği gibi boşama hakkı talep eden kadın tarafından da gerçekleşebilir.” (13) ifadesiyle, kadının boşanmadaki rolü erkeğin önceden bu şartı kabulüne ve kadına bu hakkın verilmesinin ana şarttan ziyade tali şart olduğuna vurgu yapılmaktadır. Yukarıdaki cümleden açıklıkla söylediğimiz anlam çıkmasa da İslam hukuku ile ilgili kitaplara müracaat edildiğinde sözünü ettiğim hususların gerçekliğinin ortaya çıktığı görülecektir. Din dersi kitaplarında kadın hakkında sonuç değerlendirmemiz İ ncelediğim tüm din dersi ve imam hatip meslek ders kitaplarının içerisinde “kadın ve kadının değeri” ile ilgili şeri hukuka dayandırılan ya da atıf yapılan konuların varlığına ve kadın hakkında olumsuz ifade ve vurgulara tanıklık ettik. Yine, tüm ders kitaplarının kadın görsellerinde türbanlı ve ya başörtülü, hatta kara çarşaflı kadın fotoğraflarına yer verilerek açıkça tesettür propagandası yapıldığını belirtmeliyiz. Kanaatime göre, tüm din dersi müfredatının baştan sona yetkin kişilerce tekrar ve ivedilikle ele alınması, kadına karşı olumsuz algı ve yaklaşımların düzeltilmesi gerekmektedir. Evlilik (nikâh) konusunda kadına biçilen rol Evlilikte Kadının Söz Hakkı, İrade Beyanı Elinden Alınıyor olmak, karşı cins ile oturup kalkmak ve gezmek vb.) girişmeyin” mesajlı yasak zihniyetine yol açılmıştır. İslamcı bakış açısındaki “kızlıerkekli” yasağına paralel söylem kullanılarak erkek ile kadının birbirlerini tanımalarının sınırı zamanımızın modern koşullarına hiç mi hiç uymayan yöntem tavsiye edilmiştir: “Buna göre taraflar, yanlarında üçüncü bir şahsıntercihen kızın bir yakını bulunması kaydıyla bir araya gelebilir, bir hil diğer mezhep fakihlerine göre kadının ayakları da avrettir” şeklinde verilmektedir. Yine aynı kitabın 124. sayfasında, kadınların kapanmalarının emredildiği söylenen ayetler çarpıtılmış ve Ahzab suresinin 59. ayeti verilmeden önce “kadınlar bir ihtiyaç için dışarıya çıkmadan önce” kaydına vurgu yapılarak, hem kadının eve mahkum kalıp sosyal yaşama iştirak etmemesi gerektiği ima ediliyor hem de dışarıya çıktığı anda zoraki bir gi Evlilik konusuna oldukça sert girişle başlayan Fıkıh kitabının 156. sayfasında “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse (evlenmezse) benden değildir (Buhari, Nikah, 23; Müslim, Nikah, 13)” anlamlı hadis kaynak olarak verilmiş. Halbuki peygamber zamanına göre evlenme meselesi konjonktürel olabilir ama bağlayıcı olması düşünülemez. Çünkü en çok hadis nakleden sahabe Ebu Hureyre bile bekâr yaşayıp ölmüştür. Nikâhın Rükün ve Şartları adlı bölümde “Evlenmede velinin söz sahibi olması (velayet). Kadının velisi; babası, dedesi, abisi vs. olabilir.” (8) ifadesi, “Kadın, evlenme akdinde bulunmayabilir, onun vekili olarak bir aile bireyi erkek olabilir, yani görücü usulü ve kadına irade beyanı tanımayan durum normaldir ve kadın hakları bakımından negatif ayrımcı mantık ve İslam hukukundaki bu sağlıksız ve çağdışı yöntem dine göre geçerlidir” anlamındadır. birlerini görüp konuşabilirler.” (3) yime razı olması isteniyor. Evlilik Meselesi İnanca Endekslenmiş ve Fetvaya Mehir Nedeniyle Erkeğe ‘Aile Reisliği’ Statüsü Tanınıyor (cbYsy1.euıa)1, p5rş9st5a..Ö,.9rSFoz(8uı1dğn0.rilık()ruf4 eaF,D)knıs ki,A.n Öı3AhgK6zdekü.ün, id(ltast6aoü.n9)bğr M4Füır,ıu.kesv,(ım.e5h1s5).dAk17A2uih.t6hkl(aa,oa1b1k(iğ)dı2 ,lBF)usKıi k,lF. gi1ıİıt5hkbias7ırbkhi.aiık(ht,O 7iaUitkm)ba .uFbıM,mYııks,ıuaıl.Ahm1rl5aabka8trdizı.tKu,ak( lı1Aibll2taaıha),hv mbFsuBıı.ze,k1e5,tAı kh7VÖbt.ekadz(ilşu8dit,alKe)lM bamaFıhuır,kiasrsKı,tth.aaa1s5kh.fş95ai,rt .5aNaN(.mbi 1eh(3ıa3z,a)n)i sthF ,.F iMı1Skı5Pkoıe5hıehrr.svgk(eOeü9itntkl)a,, u BFbESmıaıbik,nyaaıshaıl.naMn1k5drüiÖı7ıtrska.z,l ibiRtmıae, Bağlanmış “Evlenmesi Haram Olan Hısımlar” bölümü erkeğe göre belirlenmiş, kadın ikinci sınıf kategoriye alınarak kendisi için sadece öğrencilere kıyaslamalı soru hakkı verilme lütfu (!) tanınmış. “Geçici Evlenme Engelleri” konusundaki maddelerde “Evlilikte inanç ayrımına dikkat edilmesi, örneğin müşrikle (Uzakdoğu dinleri, ateistler, deistler, agnostikler vb.) evlenilmemesi gerektiği” vurgulanmış. (6)  “Süt Akrabalığı” konusunda fetva makamı, yani karar verme mercii olarak Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde toplanan Fıkıh Akademisi’nin verdiği hükmün geçerliliği ve yetkinliği savunulmuştur. (7) Medeni hukuka hiçbir atıfta bulunmayarak aile hukukunda erkeğin kadına vermesi gereken “Mehir ve Nafaka” konusunda “İslam hukukuna göre dinen evin reisi kabul edilen erkeğin ailenin tüm fertlerinin geçim masraflarını üstlenmesidir” ve “Ailede, bütün masraflar kocaya aittir. Kocanın zengin veya fakir olması hükmü değiştirmez. Nafakanın kapsamına yiyecek, içecek, tedavi, ilaç ve bazı durumlarda hizmetçi masrafları girer. Mesken temini ve tefrişi de kocaya aittir” (9) denilerek erkek egemen mantık kutsanıyor. Kadının sosyal hayattaki çalışma ve aile geçimine katkı sağlayabileceği gerçeği verilmiyor. YARIN: DERS KİTAPLARINDA LAİKLİK VE ATATÜRK İLKELERİ dizi 9 Amerikan yüzyılı! ABD’nin İran’a ambargo uygulama kararı bölgemizde zaten yerinden oynamış olan taşları bir kez daha oynattı. Konunun ABD ile İran arasında kalmayacağı aşikâr. Trump yönetimi daha ilk günden dünyayı parselledi; ambargoya kesin katılması gereken ülkeler, altı ay kapsam dışı bırakılan ülkeler... Ambargonun taraflarını sütuna yatıralım... Amerika’da yönetim gücünü elinde tutan yapının kamuoyuna da yansıyan değerlendirmesi şu: Önümüzdeki süreçte Ortadoğu’da yeni savaşlar ve gerilimler çıkmazsa silah sanayii zora girer, binlerce kişiyi işten çıkarmak zorunda kalabiliriz. Bunun devamındaki bakış da şöyle: İran, bölgedeki oyun planlarımızı etkileyecek bir güce ve nüfuza ulaştı. Trump, bu tür oyunları savaş eksenli kurmayı seven bir yapıya sahip.  Sonuçta geldik bugüne. ABD, İran üzerinden dünyadaki ağırlığını yeniden test edip onaylatma niyetinde. 21. yüzyılın başında Amerikalı ve Amerikan yanlısı stratejistler bu dönemin adını şöyle koymuşlardı: Yeni Amerikan yüzyılı! Son hece, yani “kan” kısmı tamam, bakalım devamı nasıl gelecek... HHH İran, bu tür ambargolara karşı, deyim yerindeyse şerbetli. Aslında İran tipi yönetimler için ambargoların zararı ile yararı at başı gider.  Yararı ülke yönetimindedir. Memlekete dış güçler göz koymuşsa, üstelik ambargo uygulamaya da kalkmışsa, en gerekli olan şey birlik ve beraberliktir. Yönetime omuz vermekten başka bir şey düşünmemek gerekir. Muhalefet etmeye kalkan, dış güçlerin adamıdır, haindir, başka bir şey değildir. Zararı ise halkadır. Toplum ambargo altında inler. Buna ilişkin haberler ülkeyi yönetenlerin yerini sağlamlaştırır. Libya, Irak gibi ülkelerde ambargolar böylesi sonuçlar doğurdu. Ancak devamında devleti yönetenler zayıfladı, yıprandı. Ne var ki, İran’ı öteki ülkelerle karşılaştırmamak gerekir. İran’ın devlet geleneği var. Tahran’ın son yarım yüzyıllık nükleer güce ulaşma serüvenine bakıldığında, bu net ortaya çıkacaktır. 1970’lerde Şah yönetimi ABD ile işbirliği yapıp nükleer teknoloji anlaşmasına gitti. Amerika, dönemin Sovyetler Birliği’ne karşı İran’ı yanında tuttu. 1980’lerde Şah gitti, Humeyni geldi. Bocalama döneminden sonra Almanya ile nükleer işbirliğine gidildi. 1990’larda Sovyetler çöktü, işsiz kalan Rus nükleer uzmanlarını Tahran aldı. İran nükleer yolculuğunu sürdürdü. 2000’lerde Çin’le yakınlaştı. Sonuçta Buşehr nükleer tesisleri tamamlandı. Bu zaman diliminin son halkalarına ABDİsrail’in İran nükleer gücünü durdurmak için ambargo girişimleri eşlik etti. HHH Bu denklemde Türkiye ne yapacak? Ambargodan altı ay muaf tutulmamız büyük bir başarı olarak sunuldu. Ancak asıl olan bu sürecin nasıl işleyeceği...  Böylesi krizler, yönetim yeteneklerini ya da yeteneksizliklerini de ortaya koyar. Bölge ülkeleri Amerika’nın bu hariçten gazel okumasına karşı bir plan üretebilir mi? Yapabilir... Tarihimizde bunun güzel örnekleri var. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Türkiye, Batı’da Balkan Paktı’nı, Doğu’da Sadabad Paktı’nı kurarak, çevresinde bir barış halkası kurmuştu. Tarihten husumet değil de ders çıkarmak isterseniz, geleceği de iyi kurabilirsiniz! Sarıkaya’nın gözaltı süresi uzatıldı FETÖ terör örgü tü üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alınan eski savcı Ferhat Sarıkaya’nın gözaltı süresi uzatıldı. Van 100. Yüzyıl Üniversitesi’de Rektör Yücel Aşkın’ın da aralarında bulunduğu kişilere yönelik 2005’teki operasyon ile kumpas sürecini başlatan, ardından Şemdinli’de Umut Kitapevi’nin bombalanmasına ilişkin olaya Yaşar Büyükanıt’ın adını karıştıran Sarıkaya, 2 Kasım’da Çankaya’daki evinde gözaltına alınmıştı. Nöbetçi sulh ceza hâkimliğine çıkarılan Sarıkaya’nın gözaltı süresi uzatıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Santoro’nun katili Bodrum’da vuruldu Trabzon’da 5 Şubat 2006’da, Santa Maria Katolik Kilisesi’nin İtalyan rahibi Andrea Santoro’yu (61), 16 yaşındayken tabancayla vurarak öldürmekten 18 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan ve 2 yıl önce tahliye edilen Oğuzhan Akdin, bir süre önce Bodrum’a yerleşti. Oğuzhan Akdin ve ağabeyi Alparslan Akdin, pazar gecesi, Ortakent Mahallesi Alikelle Ormanı mevkisinde, henüz belirlenemeyen bir nedenle tartıştıkları kişilerce, tabancayla bacaklarından vurularak yaralandı. Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayla ilgili Antalya’da 2 şüpheli gözaltına alındı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle