23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 Ya direneceksin ya tükeneceksin! Şamil Tayyar “AKP karşıdevrim partisidir” dedi. Bildiğimiz gerçeği, bir dönem vekillik yapan, yandaş gazeteci tarafından işitmek güzel oldu. Biz söyleyince liberaller ayağa kalkardı bir zaman. Dokunulmazlığı vardı karşıdevrimcilerin. Garip koalisyondu doğrusu: AKP, FETÖ, liberaller. Zaman zaman yanlarına farklı grupları kattıkları da oldu ya neyse. Siyasal yararcılık intihardır. Nitekim RTE işi biteni tarihin çöplüğüne atarak, bugün tek başına egemen olmayı başardı. Tamamlamak üzere olduğu karşıdevrimin keyfini çatıyor. “Devrim” sözcüğü kulağa hoş gelir, kitleleri etkilemek, ayağa kaldırmak için siyasetçinin ağzından kolayca çıkar. Oysa kolay değildir devrimci olmak. Var olan düzeni ortadan kaldırmak, yerine yenisini koymak cesaret ister. Devrimci giriştiği kavganın sonunda elbette yepyeni düzen düşler. Daha önce sınanmadığı için, yeni durumun nasıl sonuçlar doğuracağını kestiremezsiniz. Hesabın dışına taşar yaşam, tarih kendi bildiğince akar. Sıkça söylenir “Devrim kendi çocuklarını yer önce” diye. Değerli Marksist düşünür, yazar Terry Eagleton “Hiçbir devrimin ilk on beş yirmi yılını savunamam, orada kan ve gözyaşı vardır” derken tam da yukarıda sözünü ettiğim koşulları göz önünde tutmuştur. Türk Devrimi diğerlerine göre daha talihlidir. Dış güçlerle mücadele edilmiş olması, görece lehte sonuçlar doğurmuş, yeni devlet oluşumunu kolaylaştırmıştır. Devrimci kimse bu fırsatla yeni düzeni inşa etmeye koyulmuştur. Yazık ki yarım kalan devrimden söz ediyoruz. Cumhuriyet fikri yeni insan arzuluyordu. Bu yönde çok ciddi, büyük adımlar atıldı. Kuşkusuz, her zaman olduğu gibi derin acılar da yaşandı. Sonuçlarıyla değerlendirmek gerekir. Onca iç, dış düşmana karşı kul olmaktan kurtulup yurttaş olmaya geçen halk yaratıldı. Lakin devrime sahip çıktı mı bu halk? Esas soru, sorun budur. “Halk yaratmak” cümlesini duyunca kimilerinin beynine kan fışkırıyor. Devrim yaratı işidir. Robespierre’nin düşünü kurduğu toplumsal düzeni tüm Fransız halkının dilediğini kim iddia edebilir? O devrimciydi, sonunda kellesi giyotine gittiyse de ardından “Fransa’nın yaşaması için kral ölmeli” cümlesini bıraktı. Lenin, Rus halkının büyük düşünü yerine getiren kişi değildir! Bolşevik Devrimi insanların düşlerine sığmayacak büyüklükteydi. Ancak devrimci önder eliyle biçimlenebilirdi. Mustafa Kemal için de aynı sözler geçerlidir. Nihayetinde öyküsü olmayan, bölük pörçük insanlardan halk yaratma işidir devrim. Büyük yaratıdır! Aydınlanma kavgası güçtür. Halk; bilim, sanat, eşitlik, adalet talep etmez çoğunlukla. Karnı doyuyor mu ona bakar örneğin. Günlük sorunları çözüme kavuştukça şükreder, başkaldırmak şöyle dursun, kolayına geldiği için boyun eğer sıkça! Bundan dolayı onu suçlamak aklına gelmez devrimcinin. Lakin buna uygun davranmak, dalkavukluk etmek ihanettir halka. Sabahattin Eyüboğlu’ndan alıyorum: “Halkı sevmek başka, halka yaranmak başka: O kadar başka ki, halkı seven ona yaranmaktan kaçınır, tiksinir de, sevmeyen yaranmasını başarabilir ancak. Halkı bir parmağında oynatmak, dilediği gibi ağlatıp güldürmekle övünen kişi kendi aşağılığını halka yükler ve iğrenir ondan. Kim kıralı soytarıdan daha fazla küçümseyebilir.” Halkı sevecekseniz, itiraz ederek koyulacaksınız işe. Sevimsiz olmayı, toplum dışına itilmeyi göze alacaksınız. Karşıdevrimciler büyük gürültüler koparırken yığınlarla üstünüze yürürken geri adım atmayacaksınız. Kolay mı? Değil elbet. Bugün, sanki çöküş tamamlanmamış, her şey yolunda gibi davranan, hâlâ eski Türkiye(!) günlerini sürermiş sanısıyla siyaset yapanlara gülmem bundandır. İsteyerek ya da tersi kurulan yeni düzene taş döşemektedirler. İtirazlarının ne olduğu anlaşılamamaktadır. Sıkça dillenen “muhalefet krizi var” söyleminin kökünde bu var. Adı konmadan yapılan itiraz, itiraz değildir. Karşıdevrime, tek adım geri gitmeden itiraz edecek, direneceksin. Karşıdevrime eklenen muhalefet gericidir! Ahmet Kural’ın Sıla’ya kalkan eli… Fatih Terim’in ağzından tükürükler saçarak hakemlere sövmesi… Orhan Gencebay’ın inatla kula kulluk etmeye devam etmesi… Arda’nın elinde silahla hastane basması… Ülkenin tanıtım filminde Nusret’in rol model olarak sunulması… Acuntv’nin uyuşturan yayınlarıyla izlenme rekoru kırması… Atatürk tacirliğiyle geçinenlerin CHE muamelesi görmesi… Hepsi ve fazlası karşıdevrimin göstergesidir. Diyeceğim, harf devriminden kılık kıyafet devrimine dek “çağdaşlaşma” çabası değerli sonuçlar vermiştir, lakin her devrimin ardından olduğu gibi, çöküş sürecine girilmiştir. Burada iki yol çıkacak karşımıza, dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi ya faşizme teslim olacağız ya da güç olanı başarıp devrimi tamamlayacak eşit, adil yaşanan ülke kuracağız. Kısaca özetlersek: “Necip Fazıl da bizim Nâzım Hikmet de bizim” diyerek gidilecek yol yoktur. Ya birisin, ya öteki! AKP ile mücadele ahlaki görevdir. SAĞLIK eposta: sibelbahcetepe@gmail.com EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: İLKNUR FİLİZ Soğuk hava kaşındırıyor Çarşamba 7 Kasım 2018 EGZAMA, HAVA DEĞİŞİMLERİNDEN ETKİLENİYOR Prof. Oktay Taşkapan: Deride kuruluk ve kaşıntı ile Nemlendirici kullanmak önemli ortaya çıkan egzamada, ılık duş alınması, deriye lif ya da kese uygulanmaması, Hastanın yakınmalarını azaltmak için pratik öneriler şöyle n Düzenli ve sık nemlendirici kullanılmalı, deri bütünlüğü korunmalı, yer n Spesifik tetikleyici etmenlerden (ev tozu akarları, bazı besinler vb.) kaçınılmalıdır. Yataklar için akar geçirmeyen yatak / yastık kılıfları kullanılabilir. yatak odasının çok sıcak olmaması önem taşıyor fıstığı, yulaf gibi allerjenik maddeler içeren deri bakım ürünlerinden uzak durulmalıdır. n Nonspesifik irritanlardan (yünlü ya da sentetik giysiler, sabunlar, sıcak su vb.), sıkı giyinme ve aşırı terleme Kaşıntı ve zaman zaman deride sulu akıntılı alanların gelişimiyle kendini gösteren, alevlenme ve iyileşme dönemlerinin birbirini izlediği kronik bir hastalık olan ‘Atopik Dermatit (AD)’ ya da ‘ato n Banyo kısa sürmeli, ılık su kullanılmalı, deriye lif ya da kese uygulanmamalı, kokulu ya da sert sabunlardan kaçınılmalı; banyo sonrası yumuşak bir havluyla ve nazikçe deri durulanmalı ve ilk üç dakika içinde bolca nemlendirici uygulanmalıdır den kaçınılmalıdır. Olabildiğince beyaz renkli ve pamuklu iç çamaşırları tercih edilmelidir. n Sigara dumanından kaçınılmalıdır n Yatak odası sıcak olmamalıdır n AD’li bebeklerde en azından altı ay anne sütüyle beslenme önerilir. pik egzama’ giderek artıyor. Çocuk ve genç erişkinlerde yüzde 1520, erişkinlerde ise yüzde 210 düzeyine ulaşan oranlardan söz edilen hastalığın bulaşıcı olmadığını belirten Türk Dermatoloji Derneği Üyesi Prof. Dr.Oktay Taşkapan, “Özellikle şiddetli AD, bi Son yıllarda AD olgularında belirgin atış gözlenmektedir. Hastalık bulaşıcı değildir. AD’li hastaların çoğunun ailesinde AD ya da solunum yolu allerjisi (alerjik nezle ve astım) vardır. Hastalık çoğu kez bebeklik ya da erken çocukluk döneminde cakların kıvrım yerlerinde ortaya çıkar. Erişkinde ise genellikle daha sınırlı bir tutulum söz konusudur. Ancak genç erişkin ve erişkinlerde çok yaygın sulantılı egzama da gözlenebilir. Hastaların yarısından fazlasına solunum yolu alerjileri (alerjik nezle ve astım) eşlik eder. Kaşıntı en önemli reylerin ruhsal durumla başlar. semptomdur. Kaşınan bölgelerde de rını ve sosyal yaşamlarını ileri derecede etkilemek Yanakta kızarıklık ri kurur, kızarır, ekzematizasyon başlar, bu bulgular kaşıntıyı daha da artı tedir. Bu nedenle her has n Hastalığın belirtileri ne rır. Deri bütünlüğü bozulur, sulantılı ta için bireyselleştirilmiş, dir? alanlar gelişir, sıklıkla enfeksiyonlar özgün bir tedavi planının Prof. Dr.Oktay Taşkapan Küçük bebeklerde yüzde da bu tabloya eklenir. yapılması büyük önem taşır” dedi. Prof. Taşkapan, gazetemizin özellikle yanaklarda, boyunda, gövdede, kol ve bacaklarda; bebek Bebeklerde ağır seyreder sorularını yanıtladı. emeklemeye başladıktan sonra diz n Hangi durumlarda AD daha ağır ‘Bulaşıcı değil’ ve dirseklerde kuru, bazen sulanabilen, kızarık ve kepekli egzama plak bir gidiş gösterir? Erken başlangıç, bebek ve çocukluk n AD hangi yaş gruplarında ve ları gözlenir. Çocukluk döneminde yi döneminde ağır ve yaygın AD, ailede hangi sıklıkta görülmektedir, bula ne yüzde (yanaklarda, göz kapakla alerjik /atopik hastalık öyküsü, eşlik şıcı özelliği var mıdır ? rında), boyunda ve özellikle kol ve ba eden besin alerjisi ya da alerjik nez le/astım varlığı hastalığın daha ağır ve uzun gidiş gösterebileceğinin habercileridir. Aşırı kese de tetikler n Tetikleyici etmenler nelerdir ? Artmış deri kuruluğu ve deri tahrişi (özellikle yanlış banyo alışkanlıkları; uzun süre ve sıcak suyla yıkanma, aşırı sabun, lif ya da kese uygulaması), ısı değişimleri, aşırı kuru hava, aşırı terleme, yünlü / tahriş edici giysiler, psikolojik etmenler (sıkıntı, gerginlik), enfeksiyonlar ve alerjenler (bebek ve çocuklarda süt, yumurta, fıstık vb. besinler, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde ev tozu akarları, polenler vb.) kaşıntıyı ve hastalığı tetikler. n Hastalığın yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkisi var mıdır? Sürekli kaşıntı ve egzamadan kaynaklanan huzursuzluk, uyku bozuklukları; yine çoğu olguda hastalığa eşlik eden alerjik nezle ve astımdan kaynaklanan nefes darlığı, öksürük, burun tıkanıklığı, arka arkaya hapşırma gibi semptomlar hastaların yaşam kalitelerini ileri derecede düşürmektedir. n Tedavi planı nasıl olmalıdır? AD, tümüyle ortadan kaldırılamasa bile, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedaviler sonrasında iyileşen bölgelerde deriden biraz daha koyu, ya da açık renkte leke ve izler kalabilir, bunların çoğu zaman içinde geriler. Uygun deri bakımı ve deri bariyerinin korunması, tetikleyici etmenlerden uzak durulması ve egzama tedavisi üç ana yaklaşımdır. Ölen oğlunun kalbini bir yıl sonra dinledi Hakan Ok, “Bir çocuğum ve eşim var. Bu bekleyiş çok zor geçti. O yüzden organ bağışı çok önemli. Organ bekleyen birçok arkadaşımı kaybettim. Ben şanslıydım ve nakil oldum. Organ bağışı yapan aileye minnettarım” dedi. Anne Plamena Zhekova Hakan Ok (nakil olan) İliya Zhekov (26), geçen yıl Türkiye’de geçirdiği beyin tümörü ameliyatının ardından komaya girdi, beyin ölümü gerçekleşti. Gencin ailesi, hayatlarının en zor kararını alarak, oğullarının organlarını bağışladı. Türkiye’de bir Türk kızı ile nişanlı olan Zhekov’un kalbi Hakan Ok’a (27) nakledildi. 1 yıldır evlat acısı yaşayan anne, Türkiye’ye gelerek, bir çocuk babası Ok ile kalp nakli ameliyatının gerçekleştiği İstanbul Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde buluştu ve oğlunun kalbinin atışlarını dinledi. Acılı anne Plamena Zhekova gözyaşları içinde yaptığı açıklamada “Oğlumun çok iyi bir kalbi vardı. Bağışladığımız ilk günden beri, bu tanışmayı kabul etmeleri için dua ettim” dedi. ‘İyi bir kalbi vardı’ Oğlundan Hakan Ok’a yalnızca ‘iyilik’ geçmiş olabileceğini söyleyen baba Boyan Zhekov da “Oğlumuzdan çok iyi şeyler aldığını düşünüyoruz çünkü oğlumuzun çok iyi bir kalbi vardı. O çok iyi bir insandı” diye konuştu. lDHA Beyin tümörü ameliyatının ardından komaya giren ve organları bağışlanan avukat İliya Zhekov’un annesi Plemena Zhekov, Türkiye’ye geldi ve bir çocuk babası Hakan Ok’un kalp atışlarını göz yaşları içinde steteskop ile dinledi. İki kardeş aynı odada yaşam savaşı veriyor 6 yaşındaki Berensu 5 yaşındaki Yiğit İ zmir’de Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi’nde immün eksikliği anlamına gelen “kronik gramülatoz’ teşhisi ile tedavi gören iki kardeş Berensu Öksun (6) ve Yiğit Öksun (5) yaşama tutunmak için ilik nakli bekliyor. Açık kalp ameliyatı olan ve felç geçiren Berensu ile yüzde elli ilik nakline ihtiyaç duyan kardeşinin iyileşebilmesi için uygun donör bulunması gerekiyor. Anne Mizgin Öksun, kızının gözünün önünde günden güne eridiğini belirterek “Donör bulunamadıkça durumu daha da kötüleşiyor. Benim iki çocuğum birden hasta. Ben iki çocukla savaşıyorum ve kimin kurtulacağını kimin kurtulamayacağını bilmiyorum. Beren yaşıtlarını görünce özeniyor, onlar gibi okula gitmek ve oynamak istiyor. Ben ağladığımda o bana eşlik ediyor. İnşallah anne kız olarak her şeyi atlatacağız. Tek bir donör iki çocuğumu birden kurtarabilir” dedi. l DHA ‘Erken kalkmak meme kanseri riskini azaltır’ İngiltere’de yapılan bilimsel araştırma, sabahları erken kalkan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin, geç kalkanlara kıyasla daha az olduğunu ortaya koydu. Bristol Üniversitesi’de uzmanların yürüttüğü araştırma kapsamında, İngiltere Biobankası ve Uluslararası Meme Kanseri Birliği Konsorsiyumu bünyesindeki, 400 bine kadının genetik bilgileri inceledi. Sonuçlar, genetik olarak vücutları erken kalkmaya programlı kadınların, geç yatmaya programlı kadınlara kıyasla meme kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılardan Dr. Rebecca Richmond, BBC’ye yaptığı açıklamada, bu konuda kadınlara tavsiye vermek için henüz erken olduğunu belirterek “Akşamcı bir insanı sabahçı bir insandan daha fazla risk altına sokan şeyin ne olduğunu anlamamız gerekiyor” dedi. Organ bağışına dikkat çekmek için koştular Organ bağışı konusunda farkındalık yaratmak amacıyla “Hayat Kurtarmak İçin Yarıştayız” koşusu, İstanbul Caddebostan’da yapıldı. Medicana Sağlık Grubu’nun, Kadıköy Belediyesi işbirliğinde 39 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında düzenlediği koşuya çok sayıda yurttaş, sporcu, nakil bekleyen hasta ve hasta yakınları ile sağlık çalışanları katıldı. Etkinlikte, Türkiye genelinde organ nakli bekleyen 25 bin kişiye dikkat çekildi. Yarışı ilk üçte tamamlayan gönüllü şampiyonların ödül kazandığı etkinlikte 100 kişi organ bağışçısı oldu. Prof. Dr. Murat Tuncer, Türkiye’de organ bağışı konusundaki farkındalık düzeyinin, henüz ihtiyaca yanıt verecek seviyeye ulaşmadığına dikkat çekti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle