23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Ekim 2018 haber 4 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Borçlanmak hata’ Kriz tek başına gelmez Hâlâ “kriz var mı” diye soran veya “Ne krizi bunların hepsi manipülasyon!” diye lafı ağzımıza tıkayan Reis’ten başka bir tek kişi kalmış olacağını sanmıyorum, artık krizin varlığından kuşku duyan yok. Ekonomik krizin önde gelen kurallarından biri de, genellikle yalnız başına gelmemesidir. Tarihte bunun en çarpıcı örneği Almanya’dır. Almanya’da Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde patlak veren ekonomik kriz, beraberinde insanlık tarihinin en büyük çılgınlığı olan Nazileri iktidara getirmiştir. Dünya başka benzeri örneklerle doludur. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Ülkemizde 2001 ekonomik krizi, enternasyonal bir alicengiz oyunuyla 2002’de AKP’yi iktidara getirdi. O da dış güçlerin desteği, yerli ve yabancı kamuoyunun fütursuzluğu, “yetmez ama evet”çilerin ihanet derekesine varan aymazlığıyla otoriter tek adam rejimini zaman içinde ülkenin üstüne çökertti. HHH Artık Türkiye’ye tümüyle egemen olan tek adam rejimi, şimdiye dek eşi benzeri görülmemiş türdendir. Bu durumda, “Eh zaten yeterince otoriter bir rejim altında yaşadığımıza göre, bizde ekonomik krizin baskıcı bir rejime yol açması tehlikesi yoktur” dersek, pek doğru söylemiş olmayız. Evet, krizin zaten kendisinden önce gelip yerleşmiş olan otoritarizmi getirmek durumu yok, ama baskının derecesini artırarak yeni bir aşamaya vardırması söz konusu. Çevrenize şöyle bir bakarak, daha da ağırlaşacak olan baskının belirtilerini görebilirsiniz. 2001 krizinin Atlantik ötesinde kurgulanmış bir manipülasyon ile 2002’de AKP’yi iktidara taşıma senaryosunda başrollerden birini oynamış olan Devlet Bahçeli, Meral Akşener’e “sonuçlarına katlanırsınız” diye seslenirken, aslında partiler arası kaba kuvvet kullanımı aşamasının başlayacağı yeni bir aşamayı haber veriyordu. Nitekim birkaç saat sonra Akşener’in evi, durumdan vazife çıkaranlarca basılıvermişti. İki olay arasındaki illiyet rabıtasını görmemek için kör olmak gerekir. Meral Akşener’in Bahçeli tarafından uyarılması, evinin basılması olayının tartışmaları sürerken, artık tüm dünyanın bildiği bir simge mekân haline gelen Silivri’de de Grup Yorum davası sırasında savunman Ömer Kavili “dosyada haklı çıkmaya çalıştığı” bir tartışmaya girdiği gerekçesiyle güvenlik güçleri tarafından yaka paça yerlerde sürüklenerek mahkeme salonundan atılıyordu. HHH Yargı bağımsızlığı, kuşkusuz krizden önce de darbe yemiş durumdaydı. Ama Kavili olayı ile yeni bir aşamaya varılıyordu. Meclis’te yeni fezlekelerin sıraya girmiş olması, bazı yeni HDP ve CHP milletvekillerine hapislik yolunun açılması da, yeni aşamanın habercileridir. Bu gelişmeleri Cumhurbaşkanı’nın CHP’yi, HDP ile ilişkilerinden dolayı, teröre kol kanat germek ve ihanetle suçlamasının ışığında okuduğunuz zaman ortaya çok vahim bir tablo çıkıyor. İhanet suçlamasının nerelere kadar tırmanıp, ne yaptırım uygulamalarına kadar varabileceğini düşününce, insanın tüyleri diken diken oluyor. Kızılcahamamam kampının açılışında, terörle ilişkilendirilenlerin yerel seçimlerde sandıktan çıkmaları halinde, yerlerine derhal kayyım atanacağı açıklaması da, önümüzdeki günlerde siyaset sahnesinin daha da gerginleşeceğinin bir başka habercisi. Artık sandıktan çıkıp gelenler de yerlerinden atılabileceklerine göre, yerel seçimin de bir kıymeti harbiyesinin kalmayacağı söylenebilir. Aslında şaşacak bir durum yok, ekonomik kriz, siyasi krizi de yeni bir aşamaya sokarak derinleştirirken, aynı zamanda şimdiye dek, az çok korunmuş olan sandık iradesinin de artık rafa kaldırılabilmesi ihtimalini gündeme getirmiştir. Sandığın da artık kullanılmaz hale gelmesini izleyecek adımın bütün muhalifleri ihanetle suçlayıp, kitle halinde tutuklamalara gidilmesi olmayacağını kim garantileyebilir ki? Evet, ekonomik krizler hiçbir zaman tek başlarına gelmiyorlar. Ataşehir Belediyesi’nde 5 kişi gözaltına alındı Ataşehir Belediyesi İhale Komisyonu üyesi olan ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçunu işledikleri iddia edilen 5 kişi gözaltına alındı. Savcılıktaki ifadelerinin ardından gözaltına alınanlar serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında bir iş adamının arandığı öğrenildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5 kişi hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, bir ihaleye fesat karıştırıldığına dair Özyurt Madencilik İnşaat San. ve Tic. AŞ unvanlı şirket vekilince yapılan ihbar üzerine soruşturma başlatıldığı belirtildi. Ataşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamada ise ihale sürecinde kamu yararı gözetilerek Kamu İhale Kurumu kararları uyarınca ihalenin sona erdirildiği belirtildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet İsmet İnönü, Cumhuriyet’in 50. yılında çıktığı TRT programında Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi kendini eleştirenlere yanıt vermişti C umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin başına IMF’yi CHP’nin sardığını, Marshall yardımının öncülerinden bi Milli Mücadele’den eser kalmayan bir idare husule gelecektir. Bu endişe, bana hâkim olmuştur. Osmanlı Bankası’ndan bu cevabı aldıktan sonra teşekkür ettim, ihtiyacım zail oldu, istemiyorum para dedim. rinin İsmet İnönü olduğunu” ileri sürerek “O işe sadakati, bağlılığı o kadar ileridir ki, elindeki bayrak Türk bayrağı değil, Devlet eliyle kalkınma Bir başka mesele, Lozan Muahedesi’nin zamana bağlanarak bırakılan takıntıları vardı, onlardan kur Amerika bayrağı. Bunların geçmişi hep böyle” ifadesini kullandı. İnönü geçmişte Erdoğan gibi kendisini hedef alanlara TRT’de tulmak lazımdı. Onların her birisine ümit bağlanmıştır. Muahedeyi yapanlar, içeride mutlaka huzursuzluk olacak, mutlaka ihtiyaç artacak, yardıma ihtiyacı olacak bu yardımı da ödetiriz yayımlanan bir programda yanıt anlayışı içinde idiler. vermişti. İnönü, Cumhuriyet’in 50. yılında Nazmi Kal’ın sunduğu programda ülkenin içinde bu Böyle bir plan karşısında kalacağımı bildiğim için, hep muayyen istikametlerde nasıl tedbirli bulunacağımı biliyordum ve asıl çarenin de mutla lunduğu durumu ve ekonomik ka kalkınma olacağını, esaslı ihtiyaç bağımsızlık için yaptığı çabalarını özetle şöyle aktarmıştı: ları devletin kendi eliyle yapmasından başka çare olmadığını, olmayacağını bilerek bir idare tarzı takip ettim. “Başvekil oldum. Lord Curzon (İngiliz heyeti başkanı) ve Amerika mürahhası ile üçümüz konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım. “Lozan Muahedesi’nden memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz, neyle nasıl yapacaksınız? Geleceksiniz para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini cebimizden çıkarıp, size göstereceğim” dedi. Bunu hiçbir zaman unutmam. “Bizim burada istediklerimiz, müstakil, medeni bir devlet olarak onun bütün şartlarını sağlamaktır. Bunu temin edelim, sulh olsun ondan sonra sizin dediğiniz şartlar hasıl olur gelirsem size istediğinizi yaparsınız” diye cevap verdim. n Kal: Bu sözleri söylerken güven mamiyle Türkiye’ye muhtaç bir vaziyet hasıl oluncaya kadar yardım bahsi yalnız akıl vermeye münhasır kalmış, para hususunda hiçbir açılma, kolaylık gösterilmemiştir. Bu zihnimdedir. Hiçbir para yardımı yoktur dışarıdan. Ben zihnimde ilk günden itibaren kararlıydım. Bütçem zayıf olacak. la çıkmış ve mutlaka yeni yollar yapmak kararı içindeydik. (19231938 yılları arasında 3 bin 170 km yeni demiryolu yapıldı ve 4 bin 180 km demiryolu satın alındı.) Endüstrileşmede, mutlaka bir adım atmak lazımdı. Bu meseleleri yapabilecek yatırım usulünü bulacağım ve on 938’e kadar, İkinci Cihan Harbi’ne kadar Lozan Muahedesi’nin bütün takıntıları bitmişti. Hatta memleket her türlü askeri kayıttan, tehditten uzak olarak Boğazlar üzerinde bütün müdafaa hakkını almıştı. İkinci Cihan Harbi’ne böyle girmek mümkün oldu. Başbakan olduğum zaman memleketin, Cumhuriyetin dışardan, dışarıya karşı maruz olacağı tehlikeleri daima bilen göz önünde tutan bir insan olarak çalıştım ve neticeleri bu suretle almak mümkün oldu. Ondan sonra, büyük hata, ‘İsmet Paşa hep Lozan kafası ile idare ediyor. Halbuki dünya değişti, bilmem ne oldu’ diyerek gelişigüzel mali politika ile her türlü gedik açılmıştır. Asıl hata burada olmuştur. Hatta İkinci Cihan Harbi’nden çıkışımız bile gene büyük bir çaba mahsulü olduğu gözden kaçabilmiştir. dikleri neydi? İnönü: Güvendikleri bunlar (devrim ler) yapılmayacaktır. Türkiye içinden birçok keşmekeşlere girecektir. Bu karışıklıklar içinde uygulanabileceği düşünülmeden tayin edilmiş olan adalet müşavirleri, kabotaj hakkının ancak iki sene sürmesi hülasa kapitülasyonlara ait diğer meseleler fiilen kendi kendine sürüklenip giderek eski rejim iade olunacak diye düşünüyorlardı. Bu ümit sonuna kadar onlarda yaşadı. Ama bu benim zihnimde daimi bir görüntü olarak, bir tehlike olarak belirdi, yaşadı, taze bir halde durdu. Kal: Muhtaç oldunuz mu, yardım istediniz mi? İnönü: İkinci Cihan Harbi çıkıp ta Ne kadar zayıf olursa olsun ondan biraz daha zayıf hale getirip bir miktarını yatırım olarak ayırmak ve zaman ile memleketin ilerlemesini bu yatırımla sağlamak. Bu düşünce ağır tecrübelerin ilhamı olarak, düşman içinde, düşman karşısında en ağır baskılar altında edinilmiş bir kanaatti bende. Onun için başbakan olarak yapacağım iş, bütçeden yatırım için mutlaka para ayırmak ve esaslı ihtiyaç gördüğümüz meselelere, ihtiyaçlara devam etmek. Memleketin bütçe muvazenesini temin etmek. Mesela demiryolu bizim zihnimizde olgun bir ihtiyaç halindeydi. Paraya ihtiyacı vardı. Mutlaka bunu yabancı yapardı. Halbuki biz mutlaka bunu millileştirme kararıy ları tatbik etmeye başlayacağım. Bu kararla başbakanlığa başladım. Ve bu kanaatle isabet ettiğimi hadiselerle birer birer kendim tecrübe ettim, anladım. Bir misal olarak söyleyeyim, başbakanlığım esnasında bir sene Hazine, Osmanlı Bankası’ndan o sene içinde idare edilmek için borç para almak istemişti. Osmanlı Bankası baş üstüne diye cevap verdi. Yalnız bu dediğiniz bir istikrazdır o istikrazı görüşelim, dedi. Bu cevap bana gelir gelmez meseleyi başından sonuna kadar, geleceğini, bunun sonunun nereye varacağını anladım. Hazır para ihtiyacı içinde bulunacağız. Bu hiçbir zaman bitmeyecektir. Ve her bitişte nihayet birkaç sene içinde Lozan’dan, Bir gram altın almadık Biz tabiatı ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir gram altın almadık. 950’de iktidarı bıraktığımız zaman Merkez Bankası’nın elinde Türkiye’nin hiçbir zaman görmediği miktarda (37 ton) bir altın hazinesi var idi. Öyle bıraktık. Her şey değişti. Lozan Muahedesi’nin neticeleri, Lozan Muahedesi’nin sıkıntıları, o zaman için yenilecek büyük güçlüklerini gördükten sonra Türkiye’nin geçmişte nasıl sıkıntılarla adım adım çöküntüye gittiğini canlı olarak yaşamak hiç unutamayacağım bir ders olarak bugün de üzerimde tesirini yapar.” l Haber Merkezi ‘Bilinçli bir kampanya’lEidrdetCoerHiğpnPakdnie’na Kılıçdaroğlu “Son Cumhurbaşkanı, ikinci Cumhurbaşkanı’na saldırıyor. Bu ayıp” dedi MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de yaşanan ekonomik krize ilişkin ağır gündemi değiştirmek amacıyla İsmet İnönü ve CHP’ye saldırarak bilinçli bir kampanya yürüttüğünü ifade etti. Ana akım medyaya da tepki gösteren Kılıçdaroğlu’nun “Ülkenin son Cumhurbaşkanı, ikinci Cumhurbaşkanı’na saldırıyor. Bu ayıp” dediği öğrenildi. CHP’de yerel seçimlerde yönelik çalışmalar dünkü MYK toplantısında ele alındı. Edinilen bilgiye göre; CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla yerel yönetim stratejisinin açıklanacağı 12 Ekim’deki toplantıda bazı adayların açıklanması yönünde hazırlık yapılırken, bu konuda sürecin daha sonraya bırakılması görüşü öne çıktı. CHP’de üzerinde uzlaşılan ve kesinleşen adayların henüz aday adaylığı için resmi başvuru tarihi olan 19 Ekim bitmeden yapılmasının uygun olmayacağı kaydedildi. Bu kapsamda 19 Ekim’den sonra parti meclisi toplantısının yapılması ve MYK’ye bu konuda bir yetki verilmesi tartışılıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 12 Ekim’de açıklayacağı strateji belgesinin ardından parti içinde yerel seçimlerde aday belirleme yöntemlerine yönelik de çalışmaların yapılacağı belirtiliyor. CHP’nin yerel seçimler için ittifak içerisinde olduğuna yönelik bir algının kurgulandığı, partinin her fırsatta gündeminde ittifak olmadığı vurgusu yapması gerektiği belirtildi. MYK toplantısında ağırlıklı olarak ekonomik kriz ele alınırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsmet İnönü ve CHP’ye yönelik açıklamaları da ele alındı. Edinilen bilgiye göre; Kı Bilgehan: çarpıtma kabul edilemez İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan, Erdoğan’a tepki gösterdi. RSFM’de soruları yanıtlayan eski CHP milletvekili Bilgehan, “Gülüyorum ama vahim bir durum. Bizim için siyasi eleştiri kabul edilir. Ama burada artık, gerçeği bu kadar çarpıtarak artık hayatta olmayan bir insanı böyle eleştirmeyi ben de kabul edemiyorum” dedi. l Haber Merkezi lıçdaroğlu, Erdoğan’ın açıklamalarını “bilinçli bir kampanya” olarak tanımlarken Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz gündemini değiştirmek için CHP’ye saldırdığı değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun “Ülkenin son Cumhurbaşkanı, ülkenin ikinci Cumhurbaşkanı’na saldırıyor. Bu çok ayıp” dediği ifade edildi. Kılıçdaroğlu’nun İnönü konusunda bazı ana akım gazetelerde yayımlanan haber ve fotoğraflara da tepki gösterdiği ve “Büyük bir hayal kırıklığına uğradım” dediği belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet İnce: fotomontaj Erdoğan’ı kurtarmaz CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, İsmet İnönü ile ilgili sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sosyal medya hesabından tepki gösterdi. İnce, “Tarihi ‘keşke Yunan galip gelseydi’ diyenler den öğrenen Tayyip Erdoğan Garp Cephesi Kumandanı, Milli Mücedele ve Lozan Kahramanı İsmet Paşa’nın tırnağının paresi olamaz! Çarpıtma, yalan ve fotomontaj bu zor günlerde Erdoğan’ı kurtarmaz aksine rezil eder. Tarihin en ciddi krizini yaşadığımız günlerde ekonomiden, üretimden, işsizlikten, enflasyondan, hayat pahalılığından, iflas eden, konkordato ilan eden şirketlerden, yanan, kapanan fabrikalardan konuşamıyor, sıkıntılarımıza çözüm bulamıyor, bulamadıkça yalana, montaja başvuruyor” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi cHP SÖZCÜsü Faik ÖZTRAK: Gündemi karartma çabası CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın McKinsey konusunda tavır değiştirmek zorunda kalmasına gerekçe bulmaya çalıştığını, İsmet İnönü üzerinden Türkiye’nin gerçek gündemini karartmaya çalıştığını belirtti. Öztrak, “Sayın İsmet İnönü İstiklal Savaşı’mızın kahramanıdır. Lozan Anlaşması’nın büyük diplomatıdır. Türkiye’ye çok partili demokratik yaşamı getiren büyük bir devlet adamıdır. Ülkemizi 2. Dünya Savaşı yangınından uzak tutan büyük bir siyaset insanıdır. Bu özellikleriyle de bu ülkenin tarihindeki yerini almıştır. İnönü’nün elindeki iki bayraktan birini karartmak suretiyle bu durumu istismar ederek, ucuz şark kurnazlığına başvurmak belki AKP’nin Genel Başkanı’na yakışır, ancak Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmaz” diye konuştu. Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu söylediğini, Irak’ı işgal eden ABD askerleri için dua ettiğini kaydeden Öztrak, “Siz de bu özelliklerinizle tarihe geçeceksiniz” dedi. ‘Asıl hedef Atatürk’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise “Atatürk’e laf edemedikleri için İnönü’ye laf ediyorlar. Niyetleri Atatürk ve Cumhuriyet’e saldırmak. Oturdukları koltukları Atatürk ve İnönü’ye borçlu olanlar ne yaparlarsa yapsınlar İnönü ismini Türkiye’nin kalbinden silemezler” dedi. CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz ise “İnönü, bu memleketin vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı mücadelesinde yer almış bir insandır, Sayın Erdoğan ise BOP Eşbaşkanlığını kabul etmeyi içine sindirmiş birisidir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle