15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 16 Borusan Müzik Evi 10’uncu sezonu Ekkozone ile açıyor Borusan Müzik Evi, 10. yaşını kutlayacağı yeni sezonu, 1 Kasım Perşembe saat 20.30’da çağdaş klasik müzik ve füzyon caz arasında köprü işlevi gören ödüllü topluluk Ekkozone konseri ile açacak. Ekkozone bu konserinde, György Ligeti ve Toru Takemitsu gibi büyük bestecilerin eserlerinin yanı sıra doğaçlamalar ve sürprizlerle de müzikseverlerin karşısında olacak. EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ilknur filiz [email protected] Pazar 28 Ekim 2018 Rap’in cesur kalemi Hayki, ‘Başım derde girebilir, ama korkmuyorum’ diyor ‘SivrilinceVedat baskıARIK geliyor’ İlk günden bu yana yazdığı şarkı sözleriyle dikkat çeken rap müziğin güçlü kalemlerinden Hayki’nin “OL” isimli yeni albü mü Sony Music Türkiye & Basemo de Records etiketiy le yayımlandı. Albüm deki tüm söz ve beste ler Hayki’nin imzası nı taşıyor. 12 şarkılık ORHUN ATMIŞ albümde bir de Hayko Cepkin düeti bulunuyor. “OL” albümü ön cesi müziğe ara veren başarılı isim le bir araya geldik. n İlk olarak bir senelik aradan bahsedelim. “OL” albümü de bir geri dönüş albümü... O bir senelik arada ben çalıştım, başka işler yaptım. Aşçılık yaptım. Aşçılık eğitimim vardı benim... Çün kü, Türkiye’deki rap müziğin gidi şatını çok iyi görmüyordum. Özel likle organizasyonlar iyi değildi. İki yıl öncesine kadar böyleydi aslında. Daha yeni yeni mekânlar dolmaya başladı. Ben de yaptığım işe bunu yediremediğim için başka işler ko valadım. Ama olmadığını gördüm... Hastalandım bir de o dönemde. Günde 14 saat çalışıyordum, ayakta. İyi beslenemiyordum, uyuyamıyor dum, 65 kiloya düşmüştüm. Ondan sonra tekrar müziğe geri döndüm. ‘Rahatsız ettik’ n Son zamanlarda rap şarkıcılarının sayısında artış mı var, yoksa daha mı görünür oldular? Görünür oldular. Hep çoktuk. Ama artık dikkat çekmeye başladık biraz. İçeriklerimizin kalitesi arttı. Hem görsel, hem müzik olarak kalitemiz arttı. Biz de biraz olgunlaştık artık. Aslında baktığında bir yandan kalite artarken, sözlere dair kalite düşüyor bana kalırsa. Ama dikkat çekmemizin nedeni bu olabilir. Daha iyi klipler çekiyoruz, daha iyi mekânlarda çıkmaya başladık. Hâlâ göz önünde olanlardan daha yetenekli insanlar da var. n Bu rap müziğe olan ilginin yükselişinin, müziğin de özelliğinden dolayı, gitgide daha fazla baskı altında yaşayan bir toplum haline gelmemizle bir ilgisi var mı? Muhtemelen öyle dikkat çektik. Çünkü insanların hoşlanmayacağı şeylerden bahsettik her zaman. İn ‘Hayko’dan alacağım vardı’ n Hayko Cepkin’le bir düetin var albümde. Nasıl gelişti bu ortaklık? Hayko Ağabey’le biz bir şarkı yapmıştık. “Aldırma Gönül”ü ‘cover’lamıştık onun albümünde. Zeytinli Rock Festivali’nde söylemiştik ilk. Oradan bir alacağım vardı zaten Hayko Ağabey’den, ben de albüme okur musun dedim. O da bana müzikal anlamda çok destek olmuştur, ağabeylik yapmıştır. Şu ana kadar elimizden tutan, yol gösteren kimse olmadı benim hayatımda. Türkiye’de bu çok sıkıntılı bir durum. Hayko Ağabey bir ilktir benim için. O da “Sen ne yaparsan, ne söylersen arkandayım senin, albüm yaparsan düet yapalım” demişti. Ben de o gazla oturup bir günde falan sözleri yazıp ona yolladım, o da üç gün sonra falan şarkıyı yazıp hemen geri gönderdi. O kadar kısa sürede beklemiyordum. Benim için çok büyük bir gurur, onur. Ondan çok fazla tecrübe kazandım. Çok seviyorum onu. sanların konuşamadığı şeyleri söyledik. Yeri geldi onları rahatsız ettik. Çok fazla baskı, çok fazla yaptırım yaşadığımız için, biz bunları özgürce söyleyebildiğimiz için insanların dikkatini çekmiş olabiliriz. Ama tabii, bunu her zaman yapıyorduk. En başından beri, hatta daha sert yapıyorduk. ‘Politik söylem azaldı’ n ‘Underground’ bir rap şarkıcısı olarak kalmak daha mı rahat? Daha rahat tabii. Şirketlerle çalı şınca istediğin her şeyi yapamayabiliyorsun. Çok fazla göz önündesin. Her şeyi söyleyemiyor, gösteremeyebiliyorsun kliplerinde. n Politik baskı hali de bunu gerektiriyor herhalde. Politik durum da bir etken. Zaten çok fazla politik içerik kalmadı Türkçe Rap’te. O bir dönem popülerdi. Hiçbir şeyde kalmadı. Artık rap’çiler de nasıl yaşadıklarını anlatır oldular. Siyasi olaylarla ya da ülkenin durumuyla alakalı değil de hayatla alakalı neler düşündüklerini anlatır oldular. ‘Rap yön verir’ n Ama senin sözlerinde var hâlâ politik göndermeler. Benim sözlerimde de değişti. Bir şeyi değiştiremeyeceğimi anladım. Ben yıllardır protest rap yaparım, bütün eski şarkılarıma baktığınızda çok sert söylemler de vardır. Ama bir şeyi değiştiremeyeceğimi anlayıp, önce kendimi değiştirmem gerektiğini düşünüp, hem söz hem de müzikal içeriklerimi ben de değiştirdim aslında. Çünkü bir faydası olmuyor. Kendime zarar verdim, başım da derde girebilir belki ilerleyen zamanlarda. Şu an çok göz önünde değilim, bir basamak yukarı çıkarsam birileri kafama tık diye vurabilir. Bundan korkmuyorum, sorun değil ama bunu yaşıyoruz her alanda maalesef. n Sanatsal içeriklere hapis cezası uygulanıyor son zamanlarda. Ezhel, Khontkar gibi örnekler var mesela. Daha çok rap’çilere hapis cezası gibi bir şey çıktı. Herkes istediğini yapıyor. Ama biz bir şey söylediğimiz zaman sıkıntı çıkabiliyor. ‘Güçlüyüz’ n Niye bu hale geldi? Çünkü güçlüyüz. İyi ve güçlü söylemlerimiz var. Yeni nesil bizi anlayabiliyor, biz onlarla anlaşabiliyoruz. Çünkü aynı dertleri, sıkıntıları çekmişiz. Gençlerde de bunu görüyorum. İnsanların fikirlerini değiştirebilecek ya da yön verebilecek tarzda bir müzik rap... Bir şey sivrilmeye başladığı zaman otorite bunun üzerine basmak istiyor. Ama o biraz zor. Sen ne kadar basarsan, şişecek alt taraf, bir yerlerde patlayacak. 3. Kadın Şiir Festivali Şairler İstanbul’da UNESCO’ya bağlı Dünya Şiir Festivali’nin gözetiminde yapılan Uluslararası Kadın Şiiri Festivali “FeminİSTANBUL” bu yıl 1 3 Kasım tarihleri arasında üçüncü kez düzenlenecek. “Birlikte Çeşitlilik” manifestosuyla yola çıkan FeminİSTANBUL; kadınlığın sorunlarına dair evrensel bir fikir, sanat ve diyalog platformu olma amacı güdüyor. Festivale kadın temalı şiirleriyle, kadın, erkek, LGBT, her dilden, her cinsten, dinden, ırktan ve milletten şair katılıyor. “Birlikte Çeşitlilik” temasını UNESCO’ya bağlı Dünya Şiir Festivali organizasyonun Kıtalararası Direktörü ve Kapital Yazarlar Vakfı’nın Genel Sekreteri olan Hilal Karahan şöyle açıklıyor: “Dünyanın farklı ülkelerinde farklı kadınlık sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Biz kadınlar değişiğiz, farklıyız, çeşitliyiz. Ama temelde hepimiz dünyanın ve insanlığın üretenleriyiz. İnsanlık varsa bizim sayemizde var. Biz kadınların ortak mirası ve ortak özelliği bu çeşitliliktir. Çeşitliliklerimizi kucaklıyoruz. Kadın olmayı kutluyoruz ve bir armağan olarak kabul ediyoruz” diyerek açıkladı. Fazıl say izmir belediyesi’nin 150. yılı için ‘İZmir süiti’ adlı eseri besteledi Say’dan İzmir’e özel beste Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, İzmir Belediyesinin 150. kuruluş yıldönümü için özel bir beste yaptı. Say ilk kez 30 Ekim Salı akşamı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki (AASSM) özel programda seslendireceği “İzmir Süiti” adlı eseri için “Annemin vefatından sonra bu yıl beste yapabilmekten ümidi kesmiştim. İzmir Süiti bana çok iyi geldi” diye konuştu. Belediyenin kurumsal ve İzmir’in kentsel tarihine yakışır bir iz ve bugünden geleceğe kalıcı bir eser kazandırmak amacıyla notalara dökülen ‘’İzmir Süiti, piyano için opus 79” adlı eser, 7 bölümden oluşuyor. Eserin birinci bölümü “Körfez Dalgaları”, ikinci bölümü “Brahms İzmir’de”, üçüncü bölümü “Kordon’da Sessiz Sabah”, dördüncü bölümü “Chopin İzmir’de”, beşinci bölümü “Urla Şiiri”, altıncı bölümü “Rachmaninov İzmir’de” ve final bölümü ise “Zeybek” başlıklarının taşıyor. 30 Ekim akşamki konser, özel davetliler huzurunda gerçekleştirilecek. Ünlü sanatçı, bu özel İzmir bestesini, 27 Aralık’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin 10. yılı nedeniyle gerçekleştirilecek konserinde bir kez daha seslendirecek. Finalinde caz zeybek var İzmir Süiti’ni bestelerken yaşadığı duygu yoğunluğunu sosyal medya he sabından hayranlarıyla paylaşan Fazıl Say, şu satırları yazdı: “Son 12 gün hummalı bir çalışma içindeydim, kimi zaman sabah 5’te başladım yazmaya.. Şehirde herkes uyuyorken müthiş bir sessizlik var. Bazen, öğleden sonraları evin yakınlarında bir kafede oturup saatlerce doğaçlamalarımı temize çektim. Yani, 12 gün içinde 7 bölümlü ‘İzmir Süiti’ ve 18 dakikalık bir ‘2 piyano sonatı’ çıktı, bence bu yeni çocuklar iyi eserler oldular. Annemin vefatından sonra bu yıl beste yapabilmekten ümidi kesmiştim. ‘İzmir Süiti’ bana çok iyi geldi. Bir daldım içine İzmir hayalleri ile, ki annem zaten İzmirlidir, uzaklaştım dertlerimden, insanların severek dinlemek istediği yalın ve İzmir dokulu bir şey bestelemek istedim. Eserin finalinde ise bir caz zeybek çalışması var, caz severlerin de ilgisini çekecektir. İzmir’de de, her yerde de bol bol çalacağımı, diğer meslektaşlarımın da severek repertuvarlarına alacağını düşündüğüm, sevgi ile doğmuş bir 20 dakikalık Süit.” Cumhuriyet Adında “Cumhuriyet” sözcüğü geçen nice devlet biliyorum ki Cumhuriyetle ilgisi yok; resmen faşist devletler... Dün de böyleydi, bugün de... Adı “Demokratik” olan nice yönetim sistemi biliyorum ki, demokrasiyle ilgisi yok; tepeden tırnağa totaliter rejimler... Dün de böyleydi, bugün de... Oysa... Oysa... Benim düşlerimdeki Cumhuriyet, özgürlüktür. Cumhuriyet, bağımsızlıktır... Demokrasi, Cumhuriyet’in olmazsa olmazıdır. Cumhuriyet, önce vicdandır. İnsana saygıdır. İnsan haklarına, insan yaşamına saygıdır. İnsan emeğine saygıdır. İnsan onuruna saygıdır... Ve en önemlisi bu saygıda eşitliktir. Cumhuriyet, önce hakkaniyettir. Adalete güvendir. Yargı üstünlüğüdür. Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin değil, hukukun üstünlüğüdür. Cumhuriyet, ekmek ve emeğin, birilerinin dudakları arasındaki kelama değil, alınterine bağlı olmasıdır. İnsanın kendini güvende hissetmesidir. Cumhuriyet, yarından korkmamaktır. Çocuklarımızın bugün ya da ilerideki günlerde başlarına gelebileceklerden korkmadan yaşamaktır... Her an ölümlerle, işkencelerle, zulümlerle, haksızlıkla, yoklukla ve yoksullukla sınanacaklarını akla getirmemektir. Cumhuriyet, ayrımcılığı önlemektir. Yaşamın her alanında her tür ayrımcılığa karşı çıkmak, ayrımcılık belasını başımızdan defetmektir. Ayrımcılık kalleşliğini ve zulmünü sürdürenleri durdurmaktır. Cumhuriyet çoğulculuktur. Yeryüzü sofrasında çoğulculuğun farklı tatlarını, nimetlerini, renklerini zenginlik saymaktır. Bu zenginlikle daha da çoğalmak ve bu zenginliği paylaşmaktır. Cumhuriyet, azınlığın, mağdurun, haksızlığa uğrayanın, sömürülenin hakkını her şeyin üzerinde tutmaktır. Cumhuriyet umuttur. Daha güzel bir dünya, daha güzel bir memleket, daha güzel bir gelecek mümkün umududur. Cumhuriyet, bu umuda sarılmak, bunu gerçekleştirmek için çalışmak, bu ideal için aydınlanmadan, ilimden, bilimden, eğitimden güç almak, evrensel ve çağdaş değer ölçülerini sımsıkı kucaklamaktır. Cumhuriyet, sevmektir. Vatanını, memleketini sevmek, dünyayı sevmek, insanı sevmek, doğayı sevmektir. Şu son tümce, beni, PEN Türkiye Yazarlar Derneği olarak kamuoyuna duyurduğumuz, Cumhuriyet Bayramı açıklamamıza getirdi... Bir kez daha kayıtlara geçsin diye sizlerle paylaşırken hepinizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Cumhuriyet aşktır “Aşkolsun Cumhuriyeti kuranlara, yaşatanlara... Cumhuriyet aşktır. Aşk, yaşatmaktır. Yaşamak, iyiye, güzele, çağdaşlığa akmaktır. Akmak ışık olmak, aydınlatmaktır. Aydınlık, kadınerkek birlikte dünyayı  daha mutlu bir geleceğe taşırken, ülkenle gurur duymaktır. Biz Türkiye deyince Atatürk’ün Türkiye’si, Cumhuriyet deyince, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’le mutlu olmaya, gurur duymaya devam ediyoruz. Türkiye PEN olarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı aşkla kutluyoruz. Aşkın sonsuzluğuna inanıyoruz.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle