17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Onurlandırdınız bizi ve büyük ustayı’ Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi’ndeki ayinde Güler için dua eden Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan “Hizmetleri ve katkıları anlatılıyor her yerde... İşte bu kilise de tıklım tıklım, insan almıyor. Herkes burada; Ermenisi, Rumu, Süryanisi, Yahudisi, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Arnavut’u, Gürcüsü, Lazı, Boşnak’ı tüm Türkiye mozaiği burada. Onurlandırdınız bizi ve büyük ustayı. Biz de buradayız elbette, onun öz halkı” diye konuştu. Pazar 21 Ekim 2018 [email protected] Ara Güler’in dini tören için getirildiği Beyoğlu Üç Horan Kilisesi, aynı zamanda 90 yıl önce vaftiz edildiği kiliseydi. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Istanbul ağladıRuhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan tarafından yönetilen dini törende, kilise içine giremeyen çok sayıda kişi de avluda bekledi. Fotoğrafın duayen ismi Ara Güler, dün son yolculuğuna uğurlandı. Ustanın cenaze töreninde sevdiği şarkılar çalındı, sevenleri gözyaşlarını tutamadı Duayen foto muhabiri Ara Güler, dün İstanbul’da son yol culuğuna uğurlandı. Çarşam ba günü tedavi gördüğü has tanede 90 yaşında hayatını kaybeden Gü ler için ilk ola rak Galatasaray Meydanı’nda tö ren düzenlen di. Ardından us ORHUN ATMIŞ ta fotoğrafçının naaşı Be yoğlu Üç Ho ran Ermeni Kilisesi’ne getiri lerek dini tören yapıldı. Ara Güler daha sonra Şişli Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildi. Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Anneleri eylem ya pamasın diye haftalardır po lis barikatlarıyla insansız laştırılan 50. Yıl Cumhuri yet Anıtı’nın çevresi dün bir hayli kalabalıktı. Dünyanın en iyi fotoğrafçılarından Ara Güler’in cenaze töreni için meydanda bir platform kurul du. Güler’in fotoğrafları ile ha yatını anlatan bir film platfor ma kurulan ekrandan göste rildi. Meydana “Güle güle bü yük usta, seni asla unutmaya cağız” ve Güler’in “Yaşam si ze verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın” sözlerinin yer aldığı büyük bir poster asıldı. Ara Güler’in Türk bayrağına sarılı tabutu da platforma getirildi. Karan fillerin yer aldığı platformda, mumlar yakıldı. Yakınları na aşın başında sırayla nöbet tut tu. Ara Güler’in fotoğraf maki nesi çantası da tabutun başına konuldu. ‘Sarı Gelin’le veda’ Ardından Nebil Özgentürk’ün “Bir Yudum İnsan” belgeselinde Ara Güler’i konu alan video gösterimi yapıldı. Törenin açılış konuşmasını da Özgentürk gerçekleştirdi. Daha sonra sahnede duduk ve keman sanatçıları, “Dle Yaman”, “Grunk” ve “Sarı Gelin” türkülerini seslendirdi. Saygı duruşunun ardından Ara Güler’in yakınları, sevenleri ve siyasetçiler birer konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ara Güler’in bir dünya sanatçısı olduğunu söyledi. Kalın konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taziye mesajını okudu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da Ara Güler’in 70 yıllık arşivini ve huzur dolu gülümsemesini miras bıraktığını belirtti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ara Güler’in Türkiye’nin bir markası oldu Usta gazeteci Coşkun Aral da törende konuşma yaptı. Aral, platforma gelirken Ara Güler’in tabutunu öptü. Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi’ne gelenler ise Güler’in tabutuna karanfil bıraktı. ğunu dile getirerek, Güler tarafından keşfedilen Afrodisias Antik Kenti’nin Dünya Mirası Listesi’ne alındığını kaydetti. Törende AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da birer konuşma yaptı. ‘Şiir gibi anlatırdı’ CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise “Ara Güler, İstanbul’u şiir gibi anlatırdı. İstanbul’un ve insanlığın temiz yüzünü fotoğraflarında görürdük. Kendisi fotoğrafçılığı bir sanat olarak kabul etmezdi. Sanatçı olmanın en ko lay yolu fotoğrafçı olmaktır, sıkıysa gidin müzisyen olun demişti. Bunda biraz tevazu var. O sadece bakmıyor, görüyordu. Yüreği ile görüyordu. Bakmak ile görmek arasındaki o farkı fotoğraflarına yansıtıyordu” diye konuştu. ‘Bana son kez baktı’ Ara Güler’in asistanı Fatih Aslan da törende konuştu. Aslan, “Umuyorum huzurlu gitti. Son anına kadar yanındaydım. Her şey istediği gibi oldu. Müzesini açtı, arşivini, önemli ellere, kıymetli insanlara ve bütün Türk milletine emanet etti... Hastanede yanındaydım. törende her renk vardı Galatasaray Meydanı’ndaki törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Vasip Şahin, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Sekreteri Mehmet Akif Hamzaçebi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AKP Milletvekili Hasan Turan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Garo Paylan’ın da aralarında bulunduğu milletvekilleri, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile Türkiye Ermenileri Patrikliği Patrik Vekili Aram Ateşyan, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, fotoğrafçılar Tanju Akleman, Gültekin Çizgen, Ozan Sağdıç, sanatçılar Salih Kalyon, Menderes Samancılar, Ercan Kesal, Can Kolukısa ve Güler’in çok sayıda seveni katıldı. Gözlerime baktı son kez. Elini kaldırdı, tuttum. Ben genç yaşta annemi, kardeşimi kaybettim. Hiç bu kadar üzüleceğimi tahmin etmemiştim. Elini kaldırdığında gözlerini açtı bana baktı. Sanki benden güç almak istedi. O arada hâlâ nefes alıp verebiliyordu. Sonra gitti, uyudu. Sonsuzluğa uyudu. Nur içinde yatsın” ifadelerini kullandı. Güler’in yakın dostlarından Coşkun Aral, “Ara Güler’in yereli ulusala, ulusalı da evrensele bağlayan bir köprü” olduğunu vurguladı. Ara Güler ile anılarını anlatan Aral, “İnsan olma özelliğini yitirmeyen, yaşamların hepsine saygı duyan bir insandı. Onun geçmişte yapmış olduğu röportajlar benim gibi foto muhabirlerinin hepsine örnek oldu. Ara’nın diğer gazetecilerden farkı birincisi sadakate önem vermesi, ikincisi insanları yargılamadan eylemleri sorgulaması. En nefret ettiği kişileri bile kaybettiğimiz haberini duyduğumuzda ‘Allah rahmet eylesin’ diyen bir insan. Bütün inançlar arasında, kültürler arasında empati kurarak onları anlamaya çalışırdı” şeklinde konuştu. Ara Güler’in babasının memleketi olan Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinden toprak ve yemiş getirildi. Güler’in vasiyeti üzerine bunlar mezara konuldu. Her kare, bir ilanı aşk... Sene 1972... Aylardan eylül... Bir avuç insan heyecandan ölüyoruz... “Türkiye’de ilk kez yüz binlere seslenen bir sanat dergisi” diye duyurular yapmışız. Milliyet’in her hafta gazete eki olarak vereceği, ama adını, “ek” değil, ilk günden sezgilerimizle “Sanat Dergisi” koyduğumuz dergimizin ilk sayısını çıkaracağız. Her şey hazır. Yazılar gelmiş, sayfalar çizilmiş... Tek eksiğimiz, Ara Güler’den beklediğimiz fotoğraflar. 1972, sanat dünyasında “Picasso Yılı” ilan edilmiş. Ressamın 90. yaşı nedeniyle, Skira Yayınevi muhteşem dev bir kitap hazırlamış. Kapakta Ara Güler fotoğrafı... Biz de dergimizde Picasso yazısına illaki o kapak fotoğrafını ve Ara Güler’le Picasso’nun birlikte fotoğraflarını bekliyoruz. İnternet yok, WhatsApp yok, faks bile yok... Gözlerimiz yolda, Ara Güler duasındayız Akal Atilla ve ben... Ara Güler odamızdan içeri Hızır gibi girer... Boynuna sarılır öperiz. Biz 2 beklerken, o 12 dia getirmiştir... Bir hafta sonra Tiyatro sayımız var. “Ara imdat, bize en muhteşem, en özgün Muhsin Ertuğrul fotoğrafı gerek...” Bir sonraki sayı Şakir Paşa Ailesi’nin sanatçıları: Aliye Berger, Fahrünnisa Zeid, Füreya... “Araaaa yetiş, bizi sen kurtarırsın ancak...” “Sevgili Ara, biricik Ara, muhteşem Ara... Seni bekliyoruz... Sensiz biz mahvoluruz!” Bir iki nazlanacakmış gibi olur, sonra birbirinden parlak önerilerle gelir, biz bir istedikse o, on verir, derginin neferleri arasına karışıverir. Cömerttir. Eli açıktır. Karşılık beklemez. Üstelik bizden bin kat daha heyecanlıdır, bin kat daha çocuktur! 1980’lerin başı... 12 Eylül faşizmi üzerimize çöreklenmiş! “Ara, önümüzdeki sayı, ‘Osmanlı’dan Günümüze Toplumumuzda Ermeni Sanatçılar’ dosyası hazırlıyoruz, bize bir kapak fotoğrafı lazım...” Kendine özgü konuşmasıyla “Siz başınızı belaya sokacaksınız” diye öfkelenirmiş gibi yapar, sonra önümüze seçenekleri serer... Kapağımızda şafak vakti Ara Güler’in martıla rı uçuşur... Yeryüzünün en muhteşem, en olağanüstü fotoğraf sanatçılarından biri 30 yıl boyunca, dergimin neferi ve en önemli destekçisi oldu, omuzdaşım oldu, arkadaşım oldu. Minnetim sonsuz. Kısa bir süre önce Ara Güler Müze ve Arşivi’nin açılış töreninde kucaklaştığımızda, sadece birbirimizle değil, sanki geride kalan 40 küsur yılı ve o yıllar boyu yitirdiğimiz dostları da kucaklıyorduk... HHH Sevgili Ara Güler, Yukarıdaki sana “fotoğraf sanatçısı” dediğimi duysan bana çok kızardın. Daha 1970’te seninle ilk röportajımı yaptığımda sıkı sıkı tembihlemiştin. “Bana sakın sanatçı falan deme. Ben gazeteciyim, foto muhabiriyim.” Çünkü sana göre “Dünyayı kameradan görmek, sanat değildir.” ... “Bunlar, anılardır. Çektiğiniz fotoğraf deklanşöre bastığınız anda geçmişe ait tir.. Bir ikinci kez aynı fotoğrafı çekmenize imkân yoktur. Çünkü dünya bir daha kendini tekrarlamıyor.” Çünkü sen elindeki makineyle tarihi durduruyordun. Bugün seni dinlemiyorum. Sen sanatçıydın. Yaratıcıydın. O deklanşöre bastığın ana dek ne müthiş bir düşünce ve duygu birikimin olduğunu biliyoruz. Sonsuz bir merak, sonsuz bir keşfetme azmin olduğunu da... Ama asıl var olan: Senin sonsuz insan sevgin, Anadolu sevgin, dünya sevgin, birikim sevgin, keşfetme sevgin... O kocaman yürek ne çok, ne çok sevdi! En kısadan söylemem gerekirse: Senin çektiğin her kare bir ilanı aşk... İnsana, sanata, sanatçıya, birikime, doğaya, tarihe, güzelliğe ve değerlere... Her kare bir ilanı aşk olunca, her kare bir öykü... Her kare bir ya da birkaç roman... Her kare şiir... Bizleri de o baktıklarımızı görmeye, gördüklerimizi sevmeye yönelttin. İnsanları, kentleri, yöreleri, ülkeyi ve dünyayı... Ne denli teşekkür etsek, hakkını veremeyiz... İyi ki varsın sevgili Ara Güler... Seni çok özleyeceğim. Çizgen Sağdıç Arkadaşları: Bize üç büyükler derdi Ara Güler’in en yakın iki arkadaşı Ozan Sağdıç ve Gültekin Çizgen de yitirdikleri dostlarının cenaze törenine katıldı. İki isim sahnedeki tabutunun başında nöbet tuttular. Sağdıç ve Çizgen, arkadaşlıklarını şu sözlerle anlattı: n OZAN SAĞDIÇ: 6 Nisan 1956’da Hayat Mecmuası çıktı. Çok önemli bir dergiydi o. Ara Güler’le ikimiz o derginin ilk iki foto muhabiriydik. 1956’dan beri hiç tükenmeyen bir dostluğumuz var. Tabii, hayatlarımızın çeşitli dönemlerinde kesişmiş anılarımız var. Her bakımdan çok sevdiğimiz, her fırsatta beraber olduğumuz bir dostumuzu kaybettik. Acımız büyük. Ama tecelli bu. Şunu söylemek isterim; duayen, her meslekte bir tanedir. Onu yitirdik. Galiba şimdi duayen benim, yolda olan benim. n GÜLTEKİN ÇİZGEN: Rahmetli, bize “3 büyükler” derdi. Kendisi gitti, Ozan’la ben kaldık. Ara için her şey söyleniyor, hakkıdır. Özelini kimse söylemiyor. Ben Ağaoğlu (Ahmet) tarafından Suna’nın akrabasıyım, son eşinin. Nikâh şahidi de bendim. O da benim iki nikâhımın şahidiydi. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Evinin atölyesinin anahtarını üç kişiye teslim etmiştir. Biri Ozan (Sağdıç), biri ben, diğeri de Serkis. Hep burada çalışırdık. Gönül adamıydı. Üzülünüyor, ama bence üzülünmemesi lazım. Kim 90 yaşına kadar yaşayacak, kimin müzesi olacak? Mükemmel bir hayattı. Keyifliydi, verimliydi. Hergelenin tekiydi... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle