15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 19 Ekim 2018 kültür 16 Paraguay yapımı ‘Mirasçılar’ ikinci ikincİikbi yahaşalrııknaddaı.n..haftasında EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Çürümüş bir şeyler…’ Farklı karakterlerine karşın yıllardır rutine dönüşmüş bir beraberliği sürdürerek yaşayan, üst sınıftan, 60’lı yaşlardaki lezbiyen bir çifti odağına alan, Berlin festivalinden 3 ödül (Ana Brun’a en iyi kadın oyuncu, filme Gümüş Ayı ve FIPRESCI ödülleri) kazanarak dönen, Marcelo Martinessi’nin yazıp yönettiği Paraguay filmi “Las HerederasMirasçılar” geçen hafta gösterime girdi. Asuncion’un burjuva kesiminden, aynı evi paylaşan suskun, içedönük Chela’yla (Ana Brun) haklarını sonuna dek savunan, yırtık Chiquita (Margarita Irun) çifti, ailelerinden miras kalan, eski ama değerli mobilya, tablo, biblo, kristal bardak benzeri antika eşyalarını satarak varsıl durumlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Piyano çalan, resim yapan, sıkılgan, çocuksu bir teyze izlenimi veren Chela ondan daha dişli bir kadın olan sevgilisi Chiquita’nın ödeyemediği banka borcu yüzünden bir süreliğine hapse girmesiyle yapayalnız kalınca maddi ihtiyacı gereği, garajda duran, babadan kalma, eski moda arabasıyla çaykonken partilerinden tanıdığı, varlıklı komşu kadınların şoförlüğünü yapmaya başlıyor, bir nevi korsan taksiciliğe soyunuyor ehliyeti de olmamasına karşın. Dibe vurdukça eski edilgenliğinden sıyrılıp dışa açılarak özgürleşen Chela’nın hapisteki Chiquita’yı ziyaretleri sırasında, darbeyle gel Bir ilk filmden pek umulmayacak bir ustalığın ve olgunluğun sergilendiği, klişe deyişle meraklısının kaçırmaması gereken bir ilk uzun metraj “Mirasçılar”. miş, baskıcı bir dikta rejiminin hüküm sürdüğü Paraguay’ın genel görünümüne dair kimi nesnel gözlemlere de yer veren film, bir çeşit uyanma, büyüme ve öğrenme süreci eşliğinde, Chela’nın sonunda kendini fark etmesiyle etkinleşip özgürleşmesi hikâyesine dönüşüyor. Hatta Chiquita’ya ihanet edip kendine güvenli, neşeli, özgür bir genç kadın olan, hep özendiği komşu kızı Angy’ye (Ana Ivanova) de gizliden gizliye sevdalanan Chela, önceleri ter kokusundan rahatsız olduğu, köylü hizmetçisi Pita’ya (Nilde Gonzalez) da sevgiyle sarılıyor finalde, evden, Chiquita’dan ayrılıp kendini yollara vurmazdan önce. Paraguaylı genç yönetmen Marcelo Martinessi’nin, tekdüze yaşamını toplumsal normları artık iplemeyip özgürleşerek değiştiren, ikinci baharına hazırlanan bir yaşlı kadın portresi çizdiği “Mirasçılar”ı, baştaki ağır, durağan temposunun, nerdeyse kendini evinde tecrit etmiş, tonton kahramanımız Chela’nın kabuğunu kırmasıyla hızlanıp hareket kazanarak il giyle izlene cek ve bek lenmedik bir kaçışla tamamlana cak değişim hikâyesini ‘Bir Yıldız perdeye ta Doğuyor’ şıyor, başarı lı oyunculuk per formansları ve görüntü ler eşliğinde. Kısacası bir ilk film den pek umulmayacak bir ustalı ğın ve olgunluğun sergilendiği, kli şe deyişle meraklısının kaçırmama sı gereken bir ilk uzun metraj “Mi rasçılar”. e‘BniryYeınldisızi Doğuyor’un William Wellman’ın Fredric MarchJanet Gaynor’lu, 1937 tarihli klasiğini izleyen, George Cukor’un Judy GarlandJames Mason’u yönettiği 1954 yapımı filmin ardından ve hikâyenin 70’lerin rock müzik dünyasına taşındığı, Barbara Streisand Kris Kristofferson’lu, Frank Pierson imzalı, 1976 yapımından tam 42 yıl sonra işte yeni bir “A Star is BornBir Yıldız Doğuyor” karşımızda! Bugüne dek pek çok yeniden çevirimlerine, benzeri filmlere esin kaynağı olagelmiş bu namlı Hollywood mitosunun 135 dakikalık son ‘remake’inde Lady GagaBradley Cooper ikilisi başrolde. Ünlü müzisyen Jackson Maine’in (B.Cooper) keşfedip kolladığı ve yol gösterdiği genç şarkıcı Ally (L.Gaga) ile arasındaki büyük aşkı anlatan yeni çeviriminde, malum Jack git gide alkol ve uyuşturucu batağına gömülerek intiharı seçerken Ally büyük bir pop yıldızı oluyor. Öncekiler gibi süresi oldukça uzun tutulmuş, melodram boyutuyla hüzün öğesi artırılmış bu yeni “Bir Yıldız Doğuyor”, yarısından sonra göz alıcı bir Lady Gaga konserine dönüşürken ilk yarısı da yakışıklı gitarist şarkıcı Jack rolündeki Bradley Cooper’ın ilgisiz kalınamayan akustik dinleti performansına yoğunlaşıyor. Sonunda tüm o abartılıçıkıntılı hallerini geride bırakıp normal fiziğiyle sahne alan bir Lady Gaga’yla filmin yönetmenliğini de üstlenmiş Bradley Cooper’ın bana Kris Kristofferson’un yorumunu çağrıştıran, beklenmedik performansıyla akılda kalıyor bu gösterişli, cilalı remake’i, her ne kadar yedinci sanat açısından pek bir önem arz etmese de. Tekfen FilarMini’den çocuklara Tekfen FilarMini konserleri; bu yıl 2021 Ekim tarihlerinde saat 16.00’da Lütfi Kırdar Auditorium’unda, Şef Aziz Shokhakimov’ın yönetimi, tiyatro yönetmeni Yiğit Sertdemir’in kurgusu ve Tilbe Saran’ın anlatıcılığında gerçekleşecek. Konserin bu yılki “Düş ve Dönüşüm” temasında uygun olarak da konsere gelen ailelerin 5 10 yaş arası çocuklar için getireceği iyi durumda bulunan kitap ve oyuncaklar Tekfen Vakfı’nın desteklediği kurumlara iletilecek. Tekfen FilarMini’nin çocukları erken yaşta tanıştıracağı klasik müzik konserleri öncesinde fuaye de kurulacak mini panayırda, Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı, Darüşşafaka Basketbol Okulları, Kumbaracı 50’nin Çocuk Atölyesi, EğlenÖğren Yayınları ve Geleneksel Pazar’ın stantları etkinlikte yer alacak. Osman Ateş’in koreografisiyle hazırlanan konserler, çocukları klasik müzik yolculuğuna çıkaracak. Küçük müzikseverler, Vivaldi, Brahms, Bizet, Çaykovski, Strauss, Bernstein gibi Barok ve Romantik Dönem ile XX. yüzyılın büyük bestecilerinin dünyaca bilinen birbirinden güzel eserlerini anlatım, dans ve kukla oyunları eşliğinde dinleyecekler. Uzun yıllar, deneme ve çevirileriyle edebiyat dünyamıza düşünselliğin, sanatsallığın en seçkin ürünlerini kazandıran Ahmet Cemal’in yazıları yayımlandı bu köşede. Onu özlemle anıyor, bugünkü yazıma, aramızdan en verimli çağında ayrılan yazardan küçük bir alıntıyla başlıyorum: “Hamlet’in ilk perdesinin dördüncü sahnesinin sonunda, arkadaşı Horatio’nun, ‘Nereye varacak bunların sonu?’ sorusuna Marcellus, sonraki çağlarda politik tiyatronun tarihine geçecek şu yanıtı verir: ‘Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında...’ ” Kralın hayaleti Genç Hamlet’in annesi, bahçede uyuyan kral eşinin kulağına zehir akıtarak onun ölümüne yol açar. Kralın kardeşiyle de evlenir. Her şeyin yolunda gittiğini sanan kraliçe mutludur. Babasının hayaleti Prens Hamlet’e uğradığı ihaneti anlatınca her şey değişir. Bunu duyan Hamlet’in dünyası kararır. Sarayın dışarıyla ilişkisini kurmakla görevli Polonius, delirdiğini sandığı Hamlet’in gizini çözmeye kalkar. Oğluyla tartışan anne, ona oğlundan haber sızdıran Polonius’u perdenin arkasına saklamıştır. Prens kılıcını perdenin kımıldanan yerine batırınca, Polonius’un ölü bedeni yere düşer. Babasının ölümünü duyan Hamlet’in sevgilisi Ophelia aklını kaçırır, karşılaştığı herkese uyaklı sözlerle başına gelenleri anlatır. Marsellus’un yüzyıllar öncesinde söylediği bu söz, halkını çürümüşlüğe sürükleyen yirmi birinci yüzyılın yöneticileri için de geçerlidir. Devlette düzen çürüdü mü, halkın yaşam kaynakları kurur, çürümenin kokusu dünyayı sarar. Shakespeare’in bu ölümsüz oyununun bir yerinde, Hamlet o çürüme ortamında talihine seslenir: “Kör talih, dünyayı düzeltmek için mi yaratılmışım!” Hamlet Evet, genç Hamlet, “dünyayı düzeltmek için yaratılmışsın!” Soylu baban, senin gibi erdemli bir oğlu olan annenin ihanetini gördü... Kral amcanla, kraliçe annenin arasında dedikodu mekiği gibi gidip gelen Polonius, senin kılıcınla canından oldu... Onun biricik kızı, suçiçeklerine deyişler düzen Ophelia, senin aşkından delirip dere sularında canına kıydı... Polonius’un oğlu Leartes’in ucu zehirli kılıcıyla kolunda açtığı yara seni yaşatmadıysa da, tarihsel gelişimin gereğini yerine getirdin... Ülkesini ortaçağın karanlığından kurtarıp aydınlığa erdiren Shakespeare’in insanlığa kattığı başkişisi Hamlet’sin Sen! Onurlu her insana ruhunun izi yansıyan gücünle, ihaneti ortaya çıkarıp Danimarka’yı çürümüşlükten kurtaransın, Sen! Düşün bir; bu yüce onuru dünyada kaç kişi taşıyor benliğinde? Tekfen FilarMini konserleri Lütfi Kırdar Auditorium’unda, Şef Aziz Shokhakimov’ın yönetimi, tiyatro yönetmeni Yiğit Sertdemir’in kurgusu ve Tilbe Saran’ın anlatıcılığında gerçekleşecek. 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı etkinlik programı açıklandı TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği 1018 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki teması “Hayatı Edebiyatla Kuşatmak” olacak. Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek fuar, konukların ve Onur Yazarı Selim İleri’nin katılımıyla düzenlenecek pek çok edebiyat etkinliğine ev sahipliği yapacak. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası kapsamında Mustafa Kemal Atatürk, fuarın açılış günü olan 10 Kasım Cumartesi günü düzenlenecek etkinliklerle TÜYAP’ta anılacak. Yapı Kredi Yayınları’nın düzenlediği “Musta fa Kemal Atatürk’e Yakından Bakmak” isimli söyleşide İpek Çalışlar ve Teyfur Erdoğdu; İnkılap Yayınları tarafından düzenlenen “Atatürk Etkisi” söyleşisinde ise Sinan Meydan konuşmacı olacak. Aytül Akal’ın minik okurlarıyla buluşacağı “Atatürk Olmak” söyleşisi ise Uçanbalık Yayınları tarafından düzenlenecek. 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, ARTİST 2018 / 28. İstanbul Sanat Fuarı ile eşzamanlı gerçekleştirilecek. Girişin öğrenci, öğretmen, emekli ve engellilere ücretsiz olduğu fuar, hafta içi 10.0019.00, hafta sonu 10.0020.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek; fuarın son günü 18 Kasım Pazar akşamı ise 19.00’da sona erecektir. Türk genci Evet, Türk genci! Bir de, Atatürk gibi bir dehayı bağrından çıkarmış bir toplumun soylu çocuğu olarak Sen varsın! Hamlet’in yolundan git, çürümüşlüğün altını kazıyıp gerçeği ortaya çıkar! Çürümüşlük adaletteyse oradan, yargıya giren virüste ise oradan, eğitimdeyse oradan, yokluk yoksulluktaysa oradan, toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaktaysa oradan, özgürlükbağımsızlıkeşitlikkardeşlik duygusunun yüceltilmesinde ise oradan başla... Ülkenin geleceğini politikacıya, askere, aydına, patrona, işçiye, memura, esnafa bırakmayıp, “Ey, Türk gençliği!” diye sana seslenenin dediklerine, damarlarında dolanan kanın sesini duyarcasına kulak vermenin günü geldi de geçiyor bile... Şu partiliymişbu partiliymiş, dinliymişdinsizmiş, TürkmüşKürtmüş, türbanlıymıştürbansızmış, sağcıymışsolcuymuş deme; aklını özgür düşüncenin mihenk taşına vur, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiğin yoktan var etme bilincinle ülkeyi düştüğü çürümüşlükten kurtarmanın yollarını ara... “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle