18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Ocak 2018 2 [email protected] sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET Oksijen içeri alerji dışarı Alerjik hastalıkların sıklığı tüm dünyada giderek artıyor. Özellikle astım ve aler jik rinit çocuklar ile erişkinlerde en fazla artış gösteren hastalıklar ara sında yer alıyor. Bu hastalıkların te davisinde son yıllarda geliştirilen ye ni ilaçlar sayesinde olumlu gelişme ler sağlanıyor. Uzmanlar, hastalık kontrolünün sağlanmasında ilaç te davisinin düzenli kul lanılması kadar hasta lığa neden olan aler jenlerden korunmanın da önemine dikkat çe SİBEL BAHÇETEPE kerek “Çevresel kontrol ne kadar iyi sağlanırsa bu hastalıklar için ihtiyaç duyulan ilaç miktarı da o kadar az olacaktır” diyor. Korunmak mümkün Koç Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Alerji ve İmmunoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ayşe Bilge Öztürk, deri testleri ya da çeşitli kan testleriyle hangi alerjenlerden korunmamız gerektiğini öğrenmenin mümkün olabileceğini söyledi. Hava yolu alerjenlerinin dış ortam alerjenleri (polen, mantar sporları vb.) ve iç ortam alerjenleri (ev tozu akarları, kedi, köpek, hamam böceği vb.) olarak ikiye ayrıldığını anımsatan Öztürk, “Özellikle dış ortam alerjenlerine karşı önlem alınması daha zor Uzmanlar uyardı: Alerjik hastalıkların sıklığı artıyor. Hastalık kontrolünün sağlanmasında ilaç tedavisinin düzenli kullanılması kadar hastalığa neden olan alerjenlerden korunmak da önemli kaşıntı ve kızarıklığa yol açar l Polenler: Polenler (çiçek tozları) çiçekli bitkilerin çoğalmasına aracılık eden protein yapısında maddelerdir. Farklı bitkilerin polenleri, farklı zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Bu polenlerin solunum yolu ile alınması duyarlı kişilerde burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık, gözlerde akıntı, kızarıklık vb. alerjik belirtilere sebep olmaktadır. Polenlerin yoğun olduğu ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde özellikle sabah ve öğle saatlerinde, kuru ve rüzgârlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkmayın. Sportif faaliyetler için açık hava yerine kapalı alanları tercih edin. Dışarıya çıktığınızda güneş gözlüğü kullanın. Eve gelince giysilerinizi değiştirin ve havalandırın. Mümkünse her gün duş alın veya saçınızı ve yüzünüzü bol su ile yıkayın. Çamaşırlarınızı polen mevsiminde ev içerisinde kurutun. Kapı ve pencerelerinizi özellikle polenlerin yoğun olduğu saatlerde kapalı tutun. Evde ve arabanızda polen filtreli klima kullanabilirsiniz. dur. Ancak kişisel olarak alacağınız önlemler yine de bu tetikleyicilerle olan temasınızı azaltacaktır” dedi. Alerjen korunma önlemlerinin sürekliliğinin önemli olduğuna dikkat çeken Öztürk, yaşamın bu önlemlere uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini de anlattı. Öztürk, başlıca alerjenler ve korunma yöntemleri hakkında özetle şu bilgileri verdi: Yastıklardaki tehlike l Akarlar: Ev tozu akarları en önemli ev içi alerjendir. Ortalama büyüklükleri 0.33 mm olup gözle görülemeyecek kadar küçüktürler. 68 hafta canlı kalabilirler. Bulundukları yerdeki insanların deri artıkları, tüy, iplik kırıntılarıyla besle nirler. Akarların dışkı artıklarında, insanlarda alerji oluşturabilen maddeler bulunur. Ilık ve nemli ortamları seven akarlar, deniz kıyısındaki bölgelerde ev içlerinde oldukça fazla sayıda bulunur. Ev tozu akarları, ev içinde en yoğun olarak yünlü eşyalarda, özellikle yatak, yastık, yorgan, halı, kumaş kaplı eşyalar, perde, örtü, pelüş oyuncaklarda ve ev tozu içinde bulunur. Akarları evden tamamen yok etmek mümkün değil. Bazı önlemlerle sayılarını azaltmak mümkün. Evinizi sık sık havalandırın. Buhar makinelerini kesinlikle kullanmayın. Yatak takımlarınızı haftada en az bir kez değiştirin ve yıkayın. Yün, kaz tüyü veya kuştüyü yatak, yastık ve yorgan kullan mayın, mümkünse bunları akar geçirmeyen tıbbi özel kılıflarla kaplayın. Halıyı mümkünse kaldırın. l Evcil hayvanlar: Hayvanların yalnızca tüyünde değil, salyasında, tükürüğünde, deri döküntülerinde ve hatta idrarında bulunan proteinlere karşı alerjik reaksiyon görülebilir. Bu alerjenler hava yoluyla alınırlar ve hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için mutlaka hayvana dokunmak gerekmez. Ayrıca evcil hayvanlar ortamdan uzaklaşsa bile tüyleri havada asılı kalacağından belirtiler devam edebilir. Evcil hayvanlar özellikle yatak odasından uzak tutulmalıdır. Havalandırma sisteminin filtreleri sıklıkla temizlenmelidir. Yaşamın şifreleri genlerde 21. yüzyılda ölümlerin başlıca sebebi olan kompleks ve kronik hastalıkların başında kalp hastalıkları, kanserler, diyabet, osteoporoz (kemik erimesi), beyin ve damar hastalıkları geliyor. Bu hastalıklar hem genetik, hem yaşam tarzı, hem de yaşadığımız çevre ile ilgili faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Dr. Serdar Savaş, genetik yatkınlığın bilinmesi halinde önceden önlem alınabileceğini savunarak “Bazı hastalıkların genetik temellerini analiz ederek riskleri öngörmek, hastalıklardan korumak mümkün” dedi. Nutrigenetik ve Kişiye Özel Tıp Derneği Başkanı Dr. Savaş, her bir insanın diğerlerinden farklı olduğunu belirterek, “Her insanın genetik yapısı, ana rahmine düştüğü anda oluşur. Kişiliğimizin oluşması, hastalıklara yatkınlıklarımız, sevdiğimiz, sevmediğimiz şeyler, biyolojik olarak yönelimlerimiz, yeteneklerimiz gibi durumların hepsi genetiğimizde kayıtlı. Ama genetik tek başına belirleyici değildir. Genetiğin üzerine eklenen yaşam tarzı, eğitim, kültür gibi faktörlerle genlerimizde, taşıdığımız özellikler hayata yansır veya yansımaz” dedi. ‘Genetik saatimiz olacak’ Sağlıklı yaşam, hastalıklardan korunma ve sağlıklı yaşlanma konularında çalıştıklarını kaydeden Savaş, şöyle devam etti: “Genetik testler önümüzdeki yıllarda hayatımızda daha çok yer edinecek. Dünyada artık her şey kişiselleşiyor. Örneğin süpermarkette kolunuzdaki genetik saati, süt makinesine tuttuğunuzda makine sizin genetiğinize uygun sütü verecek. Eczaneye gideceksin, genetik saatinize göre ilaç verilecek. Bu testler doğuştan yapılacak. Çocuk ana rahminden doğduğunda bir damla kan alınacak, bunlar yapılacak, genetik saat koluna takılacak. Gelecek 20 yıl sonra bütün ilaçlar ve dozlar bireyin genetik özelliğine göre yapılacak.” Otizmli kardeşlerİN BAŞARISI Erzurum’un lisanslı kayak sporcuları 14 yaşındaki otizmli ikiz kardeşler Aliye Zeynep ile Muhsin Murat Bingül, başarıdan başarıya koşuyor. Polonya’da yapılacak “Zihinsel Engelliler Özel Sporcular Dünya Kayak Şampiyonası’”na Palandöken’de hazırlanan Bingül kardeşler, Erzurum’da okullararası düzenlenen şampiyonada öğrencisi oldukları Ömer Nasuhi Bilmen Ortaokulu’nu temsil etti. Kızlarda ilk dörde giren Aliye Zeynep, Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Erzurum’daki okullararası yarışmada 24 sporcu arasında 19’uncu olan Muhsin Murat Bingül ise Türkiye Şampiyonasında pist açıcı olarak görev yaptı. Baba Ünal Bingül, “Çocuklarımızın Polonya’da Tük bayrağını göndere çekeceğine inanıyorum” dedi. l ERZURUM/DHA Obezitenin önlenmesi için kanun teklifi CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tehdit edici boyutlara ulaşan obezitenin önüne geçilmesi amacıyla “Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda” ken Gürer, 2010’da yüzde 30 olan artış oranının günümüzde yüzde 32’ye ulaştığını belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Bilim insanlarının bu alanda ça Zambiya’da 58 kolera salgını ölü Zambiya Sağlık Bakanı Dr. Chitula Chilufya, 6 Ekim’de ortaya çıkan kolera salgınında bugüne dek yaşamını yitirenlerin sayısının 58’e yükseldiğini açıkladı. Hükümet otoyol ücretli geçişlerinden elde edilen gelirin bir bölü değişiklik yapılması için lışmalarının artırılması münü kolerayla mücadeleye aktaracağını duyurdu. TBMM Başkanlığı’na Ka nın yanında, obeziteyi ar Chilufya, kolera vakalarının sayısının 2 bin 426’dan nun Teklifi verdi.   Obezitenin ü lkemizde hızla yayıldığına dikkat çeken Gürer, bu konuda ciddi önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti. Obezite artış oranlarındaki yükselişe dikkat çe tırıcı unsurların değerlendirilmesi gerekmektedir. TV kanalları, radyo ve basın yoluyla sorunun bütün unsurlarıyla ele alınarak, gerekli önlemlerin alınması kaçınılmaz hale gelmiştir.” 2 bin 451’e yükseldiğini söyledi. Salgını kontrol altına almak amacıyla, ülkedeki tüm bar ve klüplerin 11.00’den 19.00’a kadar açık olacağını belirten Chilufya, “Bu saatler dışında tüketim yalnızca evlerde olmak üzere kısıtlandırıldı” dedi. Güvenlik güçlerinin çalışmalarının engellenmemesi için bu saatler dışında tüm ticaretin ve vatandaşların hareketinin kısıtlandığı açıklandı. lDHA İdrar rengini dikkate alın İdrar rengi, böbrek sağlığı hakkında önemli bilgi veriyor. Türk Böbrek Vakfı (TBV) Memorial Hizmet Hastanesi’nden Nefroloji Uzmanı Yard. Doç. Dr. Bilal Görçin, idrar renginin verdiği ipuçlarının, her tuvalete gidişte idrarın rengi ve kokusunu gözlemlemenin erken teşhiste önemli olduğunu söyledi. Bulanık idrar Görçin, idrara rengini veren maddenin “ürokrom” olduğunu belirterek, idrar renginin gıdalarla veya ilaç Dr. Bilal Görçin larla değişebileceğini kaydetti ve şöyle devam etti: l Parlak sarı idrar rengi normaldir. l Koyu sarı idrar rengi de normal olarak sınıflandırılır. B vitamini içeren gıdaların aşırı tüketimi durumunda görülebilir. l Çok açık renk, aşırı sıvı yüklenmesi veya böbreğe aşırı sıvı gelmesi durumunda su gibi idrar görülebilir. l İdrar renginin pembekırmızı olduğu gözlemleniyorsa ve sorun eğer idrara kan karışmasına bağlıysa, durum ciddidir ve anormaldir. l Yeşil renkli idrar ise Psodomonans bakterisinin sebep olduğu üriner enfeksiyonu akla getirir. l Koyu kahverengi idrar; baklagillerin aşırı tüketimi, sıtma ilaçları, bazı antibiyotikler, kas gevşetici ilaçların kullanımı gibi durumlarda ortaya çıkar. l Bulanık kırmızıpembemsi kirli renk idrar ise en ciddi böbrek iltihaplarında görülür. l Koyu bordo renkli idrar ise yine nefrit adı verilen böbrek iltihabının veya ciddi ilerleyici böbrek hastalığının belirtisi olabilir. l Kanlı idrar veya idrara kan karışması ise her zaman anormaldir, aciliyetle ilgilenilmesi gereken bir sorunun varlığını gösterir. l İdrarda köpük görülmesi, böbrekler yoluyla protein kaçağının belirtisidir. Genellikle tek başına fark edilir. Devamlı ve artarak sürmesi ciddi böbrek hastalığı belirtisidir. İyileşmeyen yara tehlikeli Kronik yaraların tedavisinde geç kalınması uzuv kayıplarına, hatta ölümlere neden olabilir Bir yara 3 ay gibi bir süre içerisinde iyileşmiyorsa tıpta bu tarz yaralar “kronik yara” olarak adlandırılıyor. Bu grup hastaların büyük çoğunluğunu ise şeker hastalığına bağlı ayak yaraları oluşturuyor. Bu yaralar özellikle açlık kan şekeri düzensizliği olan, ayak bakımını yapmayan, şeker hastalığına bağlı damar tıkanıklığı gelişmiş kişilerde meydana geliyor. Ölümcül olabilir Türk Cerrahi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, kronik yaraların belirli bir zaman içinde iyileşmeyen ve genellikle tekrar etme eğiliminde olan yaralar olduğunu, genellikle ileri yaş grubundakiler ile şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlendiğini vurguladı. Şahin, bu hasta grubunda yaraların genellikle eşlik eden hastalıkları ile birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırladığını kaydetti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle