23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Ocak 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ECE KURTULUŞ Naki’ye silahlı saldırı haber 11 HDP’li Paylan’ın ‘suikast’ iddialarının ardından Amed’li futbolcunun aracına ateş açıldı Amed Sportif Faaliyetler Kulübü oyuncusu Deniz Naki, Almanya’nın Aachen otobanında önceki gece silahlı saldırıya uğradı. Otobanda seyir halindeyken aracına ateş açıldığı belirlenen futbolcu, saldırıdan yara almadan kurtuldu. Alman savcılığı öldürme teşebbüsü üzerine soruşturma başlatırken ateş açan ya da açanların kimliğini ve olayın perde arkasının henüz belirlenmediği açıklandı. 28 yaşındaki futbolcu Die Welt gazetesine yaptığı açıklamada, otobanda sağ şeritte seyir halindeyken silah sesleri duyduğunu ve ardından sol şeritte seyreden siyah kombi tipi bir aracın yanından uzaklaştığını ifade etti. Kimlerin ateş ettiğini görmediğini söyleyen Naki, olayın ardından polisi aradığını ve saldırıyı MİT’in yapmış olabileceğinden şüphelendiğini bildirdi. Silah seslerinin ardından otomobilini yolun sağ şeridine çektiğini ve araç içinde eğildiğini aktaran Naki, “Ölüm korkusu yaşadım” dedi. Olayın ardından otomobilinin fotoğrafını çeken Naki, camda ve lastikte kurşun izi olduğunu söyledi. Naki, Ağustos 2017’de Amedspor’un Mersin İdmanyurdu ile karşılaştığı deplas GARO PAYLAN: ARAŞTIRILSIN HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Türkiye merkezli bir yapının özellikle Almanya’da bulunan, ‘vatan haini’ olarak yaftalanan kişilere yönelik suikast girişiminde bulunacağına ilişkin teyitli istihbarat aldığını açıklamıştı. Deniz Naki’ye yönelik saldırı Paylan’ın açıklamasını gündeme getirdi. Konuyla ilgili konuşan Garo Paylan, dün saldırının açıkladığı dinamiklerle ilişkisinin olup olma dığının araştırılması gerektiğini söyledi. Paylan, “Deniz Naki de Türkiye’de ‘nefret söylemine’ maruz kalmış, hedefe konulmuş bir sporcu. Naki’ye yapılan saldırının istihbaratla bir ilgisi var mı yok mu hem Almanya, hem Türkiye soruşturmalı, tedbir alması gerekli” dedi. l Haber Merkezi man maçında yumruklu saldırıya uğramıştı. Naki, sosyal medya hesaplarından “terör propagandası yaptığı” suçlamasıyla 18 ay hapis cezasına çarptırılmış, mahkeme Naki’nin 5 yıl süreyle suça karışmamış olduğu gerekçesiyle hakkındaki hükmün açıklanmasını geri bırakmıştı. Avukatı: Çete işi DW Türkçe’ye konuşan futbolcunun avukatı Soran Haldi Mızrak, soruşturmanın “ırkçı, Türkçü” çeteler üzerinde yoğunlaştığını söyledi. Mızrak, müvekkilinin sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle Türkiye’de yargılandığı dava sonrasında, hedef haline getirildiğini ve Türkiye’deki “ultra milliyetçi, ırkçı ve Türkçü” çevrelerden sosyal medya üzerinden tepkiler aldığını hatırlattı. Mızrak, Deniz Naki’nin ifadesinde aynı zamanda kısa süre önce HDP Milletvekili Garo Paylan’ın öne sürdüğü Avrupa’daki Türkiye kökenlilere yönelik bir suikast listesi olduğu iddiasını da polise anlattığını belirtti. Ancak Naki’nin kendisine yönelik silahlı saldırıda birebir suikast iddiasıyla bağlantı görmediğini belirten Mızrak, “Doğrudan o olayla ilintili olduğunu düşünmüyor ama irtibatlı olabileceğini düşünüyor kendisi” dedi. l Haber Merkezi Almanya doğumlu Deniz Naki Amed Sportif Faaliyetler Kulübü’nden önce Almanya’nın FC St Pauli ve SC Paderborn takımları için oynamıştı. ‘Hepimiz birer Metin’iz’ 22 yıl önce katledilen Metin Göktepe’yi ailesi ve gazeteci arkadaşları mezarı başında andı. ‘Göktepe gazeteciliği’nin sürdüğü ve 150’nin üzerinde gazetecinin cezaevinde olduğu belirtildi Polisler tarafından 22 yıl önce gözaltında katledilen Metin Gök tepe, ölüm yıldönümünde İs tanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığı’ndaki meza rı başında anıldı. Sık sık “İna dına hepimiz birer Metin’iz” sloganın atıldığı anmada “Tu tuklu Gazeteciler Serbest Bı rakılsın”, “Gazetecilere özgür lük”, “Ahmet çıkacak yine ya zacak”, “Gazetecilik suç değil dir” dövizleri ve Evrensel ga zetesi taşındı. Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe oğlu nun mezar ta ZEHRA ÖZDİLEK şını öperek gazetecilerin, avukatların, milletvekillerinin kendilerini yalnız bırakmadığını belirtti. Göktepe “Avukatlarımız, baş kanlarımız, gazetecilerimiz cezaevinden çıksın istiyoruz. Ahmet Şık, Fatih Polat ve Me tin üçü kardeş gibilerdi. On lar yanımdaydı Metin de ya nımda. Hepimiz birer Meti niz. Ben barış istiyorum. Ada let istiyorum. Çocuklarımız cezaevinden çıksın istiyorum. Ben iyi bir devlet istiyorum. Çocuklar ölmesin, analar ağ lamasın istiyorum” dedi. ‘Şık hep yanındaydı’ Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Metin Göktepe anmaları bizim için ağıt zamanları değil. Metin gözaltına alındığında yanında Ahmet Şık vardı. Ahmet, Metin’in davasının en kararlı takipçisiydi. Metin’in arkadaşı ve mahkemelerde tutumu ve dik duruşu ile gazetecilik dersi veren Ahmet Şık ve tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için mücadele edeceğimiz sözünü veriyorum. Metin’in gazeteciliği bir kuşağın kararlı gazeteciliğidir. 150’nin üzerinde gazeteci tutuklu ise, bu aslında güçlü bir gazeteciliğin olduğunun kanıtıdır” diye konuştu. DİSK Basın İş Genel Baş MEZARINA KIRMIZI KARANFİL BIRAKTILAR Göktepe’nin anmasına, annesi Fadime Göktepe, kardeşi Meryem Göktepe, Cumartesi Anneleri, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi’nden Vural Nasuhbeyoğlu, gazetemizin tutuklu muhabiri Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, avukat Kemal Aytaç, Efkan Bolaç, Makina Mühendisleri Odası Başkanı Battal Kılıç, Evrensel gazetesi çalışanları, Göktepe ailesi ve çok sayıda yurttaş katıldı. Göktepe’nin mezarına Evrensel gazetesi ile karanfiller bırakıldı. kanı Faruk Eren, “Metin’i 22 yıl önce kaybettik, arkadaşımızdı, meslektaşımızdı. Metin ne yazık ki bu ülkede öldürülen tek gazeteci değildi. Metin’den sonra da gazetecileri kaybettik. Yaşadığımız durum o dönemden farklı değil. Gazeteciler ölümle tehdit ediliyor, hapishanelere atılıyor, öldürülüyor. Karan lık bir dönemdeyiz. Bu karanlık dönemi daha çok Metin olarak aşacağız. Daha çok Metin olacağız. Hepimiz birer Metin’iz” diye konuştu. ‘Göktepe gazeteciliği’ Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Vural Nasuhbeyoğlu, “Gerçekle Metin Göktepe ri yazmak istediği için, sesi duyulmayanların sesi olduğu için öldürüldü. Onun izinden yürüyen bir çok gazeteci yetişti. Yüzlerce gazeteci bugün cezaevinde olmasına rağmen gerçeklerin peşini bırakmayacak gazeteciler var. Yani Metin Göktepe gazeteciliği var” ifadelerini kullandı. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, “Meslektaşları bu cinayetin örtülmesine izin vermedi. 22 yıl sonra da, OHAL ve KHK’lerle tek adam diktatörlüğü kendinden farklı düşünen ve kendine muhalif olanlara benzer muamelede bulunuyor” dedi. ‘Ahmet’le olurdu’ CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, “Metin’in en yakın arkadaşı bir komplo ile cezaevinde. Metin yaşıyor olsaydı, Ahmet ile aynı cezaevinde olurdu” dedi. “Gazetecilerin kaderi ya mezar ya hapishane olmamalı” diyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “Mutlaka bu değişecek” diye konuştu. Anma Evrensel Gazetesi Haber Müdürü Ercüment Akdeniz’in İspanya iç savaşında devrimcileri uğurlarken söylenen şiiri okumasıyla sonlandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Anlamak istenmeyen durum berrak Size açıkça söyleneni anlamaya çalışmak istemediğinizi ifade etmek, o söyleneni duyup, anladığınız, ama bunu kabul etmek istemediğinizi ima etmenin bir biçimidir. Bunun mantıklı sonucu, kabul etmek istemediğiniz olguyu değiştirecek etkili girişimlere başlamaktan veya devam etmekten geri kalmamaktır. Hiçbir şey olmamış, size hiçbir şey söylenmemiş gibi eski yolunuzda devam etmek, anlamak istemediğinizi söylediğiniz şeyi, bilinçli ya da bilinçsiz kabul ettiğinizi gösterir. Fransa Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhurbaşkanı’na Türkiye’nin AB’ye aday üye statüsünün sona erdiğini ortak basın toplantısında son derece açık biçimde ifade etti. Açılmayan fasıllardan şikâyet eden Tayyip Erdoğan’a, bu koşullarda hiçbir fasıl açılamayacağını söyleyerek yanıt verdi. Koşullardan kast ettiği gayet somuttu. Türkiye bugün Kopenhag kriterlerini yerine getirmiyordu. Benimsediği yön, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin temelini oluşturduğu hukuk devleti anlayışının tersi istikametteydi. Bunun Türk halkının egemen seçimi olabileceğini, saygıyla karşıladığını ama AB üyeliği için gerekli koşullara zıt olduğunu, diplomaside olabilecek en net biçimde ifade etti. Son anayasa referandumuyla getirilen, 2019’da resmen yürürlüğe girecek olan, şimdiden fiilen uygulanan “cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi”ne açıkça işaret etmedi. Kast ettiği oydu. Tayyip Erdoğan’ın, yüzüne karşı ve kamuoyu önünde, AB’nin kurucu ve güçlü üyesi bir devletin başkanı tarafından “bu iş bitti” dendiğini elbette anladı. Anlamak istemediği, bu işin bitiş nedeninin Avrupa ile olan kültürel mesafe, coğrafi konum veya büyük demografik baskı değil, bu kez, Kopenhag kriterlerinin yerine getirmiyor olmak gibi somut, nesnel ve siyasal bir gerekçeye dayandırılmış olması. Bu kriterleri yerine getirme amacını bile artık dile getirmeyen, tam tersine AİHS çerçevesi dışına çıkmayı “yerli ve milli” bir gerek olarak sunan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran bir rejim tesis eden Türkiye’de iktidardaki gücün siyasal zihniyetini aynı basın toplantısında Tayyip Erdoğan mükemmel biçimde sergiledi. Fikir her şeyden önce fikirdir, suça açıkça teşvik etmedikçe, ifade özgürlüğü hukuk devletinin temelidir, diyen Fransa Cumhurbaşkanı karşısında Türkiye Cumhurbaşkanı, “evet öyledir ama…” bile demeden, düşünce ve terör arasında doğrudan ilişki kurdu. “Terörizm bahçıvanı” benzetmesi, Macron’un ileri sürdüğü Türkiye’nin AB üyeliğinin sona ermesi gerekçelerinin onaylanması için sanki dile getirilmiş gibiydi. Bu ikili görüşmeden Türkiye ne kazanarak döndü? Tayyip Erdoğan kendi kamuoyu nezdinde imaj pekiştirmesi elde etmiş olabilir. Ama ülke ölçeğinde bakınca, tablo her bakımdan kazananın Fransa olduğunu gösteriyor. Yolcu uçağı, nükleer santral, füze savunma sistemleri anlaşmalarını sayarken, hatta biraz toptancı hali üslubuyla “5 bin 700 ton et” sattığını basın toplantısında söyledi Fransa Cumhurbaşkanı. Ad belirtmeden, cihatçı terör eylemcilerine karşı alınan ortak önlemler konusunda memnuniyetini dile getirdi. Suriye’de çözüm için yöntem konusunda görüş ayrılıklarını belirtti. Ve Türkiye’nin üyeliğinin artık gündemde olmadığını belirtirken, AB içinde Türkiye konusunda verilecek zor kararın inisiyatifini üzerine aldığını ilan ediyordu. Bu da, Emmanuel Macron’un AB içinde birçok çetrefilli konuya neşter atma girişiminin bir devamı olarak değerlendirilebilir. Artık AB Komisyonu Türkiye’yi genişleme değil, “iyi komşuluk” programı içinde ele alıyor. Macron da özetle bunu ifade etti. Anlamak istesek de istemesek de, durum bu. HAK İHLALİ İDDİALARI ARTTI ‘Mahkumlar yerde yatıyor’ MAHMUT ORAL Bitlis’in Ovakışla Belediyesi’nin DBP’li Belediye Başkanı Ahmet Demir’in tutuklu bulunduğu Erzurum Oltu T Tipi Cezaevi’nde aralarında Cumhuriyet’in de olduğu bazı gazetelerin mahkumlara verilmediği belirtildi. Oğlu Mehdi Demir, “Avukatlar da bu konuda tutukluların kendilerine bilgi verildiğini aktardılar. Bu nedenle de görüşe çıkmama kararı aldıklarını söylediler. Sadece 15 günde bir telefon etmeleri mümkün. Onun dışında cezaevlerinden haber almamız mümkün değil” dedi. Bitlis Mutki’nin 7 yıl 6 ay hapse mahkum edilen DBP’li belediye başkanı Özcan Birlik’in ağabeyi Yılmaz Birlik de, Erzincan T Tipi Cezaevi’nde kalan tutuklu ve hükümlülerin, yatakları dönüşümlü olarak paylaştıklarını, kimi zaman da yerlerde yattıklarını söyledi. Birlik, “10 kişilik koğuşlarda 22 kişi kalıyor. Eşi ve oğlu hastalığı nedeniyle uzun yolculuk yapamıyor. Raporlarını da sundular ve yakın bir yere nakledilmesini talep ettiler. Annesi yatalak, babası ise yaşlı ve gözleri iyi görmüyor. Nakilleri yapılmadı” diye konuştu. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle