24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 31 Ocak 2018 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET LODOS UYARISI Meteoroloji, “Orta Karadeniz’de bu hafta hızı kuvvetli olmasa da rüzgârın yönü lodos ve güneyli. Bu nedenle soba ve baca gazı tehlikesi bulunmaktadır” dedi. Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 11/5 Ankara 8/1 İzmir 18/8 Antalya 19/10 Mersin 16/8 Trabzon 11/7 Kars 0/1 Diyarbakır 12/1 Bursa 130/5 0 Adana 170/6 0 Artvin 50/1 0 Çanakkale 140/6 0 Balıkesir 140/3 0 Sivas 40/ 5 0 Erzurum 10/ 6 0 Eskişehir 90/ 1 0 Aydın 170/5 0 Gaziantep 130/2 0 Konya 60/ 1 0 Atina 160/8 0 Berlin 90/1 0 Girne 180/9 0 Londra 90/6 0 Moskova 10/ 1 0 Paris 100/8 0 Madrid 140/2 0 Amsterdam 90/1 0 Roma 150/6 0 New York 60/1 0 Tokyo 50/0 0 TARİHTE BUGÜN 1729: İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi tarafından İstanbul’da kurulan matbaadan ilk basılı eser Vankulu Lugatı çıktı. 1765: Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de ortalama insan ömrünün 33 yıl olduğunu açıkladı. Otur oturduğun yerdeMilli Eğitim Bakanlığı ve AKP hükümetinden yoksul ailelerin çocuklarına: Liselere geçiş için getirilen yeni sistem, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını seçeneksiz bı rakıyor. Yerleştirme de uygulanacak olan “çember” sistemi, sınıf sal, kültürel ve sosyo lojik duvarlar yarata cak.Eğitim Sen, “10 so FİGEN ATALAY ruda çember sistemi ve giderilemeyen belirsizlikler” başlıklı bir 1çalışma hazırladı. TEOG kalktı, yerine ne getiriliyor? AKP’nin ve MEB’in TEOG’u kaldır maktaki amaç ve hedefleri dışında, yeni getirilecek sistemin nasıl işleye ceğine dair belirsizlikler sürüyor. Ke sin olan tek şey, yeni sınav sistemiy le beraber, öğrencilerin yoğun olarak, hatta kimi zaman da zorunlu biçim de imam hatip liselerine, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirileceği. Bu nedenle MEB bürokratlarının ye ni sisteme dair yaptığı “çember siste mi” ya da “adrese dayalı yerleştirme” açıklamalarına daha yakından bak 2mak gerekiyor. TEOG yerine yeni bir merkezi sınav geliyor mu? Evet, yeni bir merkezi sı nav sistemi geliyor. 20172018 öğre tim yılında kamu okullarının ve özel okulların 8. sınıfında bulunan yakla şık bir milyon iki yüz bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 10’u, yani 120 bin öğrenci, Milli Eğitim Bakanı tara fından “nitelikli okul” olarak tarif edi len 600 liseye merkezi sınavla yerle şecek. Sınavdan yüksek puan alan öğ renciler, bu okullarda okuyabilmek için il değiştirmek zorunda kalacak ya da ekonomik koşulları el vermedi 3ği için bu okullara gidemeyecek. Sınavla öğrenci alacak liseler açıklandı mı? Hayır, yarıyıl bitmiş olma sına rağmen hâlâ açıklanmadı. Ba kan İsmet Yılmaz, bu okulların mayıs ayında açıklanacağını belirtti. Bu li selerin hangi kriterlere göre seçilece ği ise hâlâ belirsizliğini koruyor. Sa nılanın aksine, bu liseler sadece fen liseleri ya da akademik başarısı yük sek liselerden oluşmayacak. Yetkili ler tarafından söylenen tek şey, bu okulların “fen lisesi, sosyal bilimler lisesi ve proje okulları” olacağı. An cak bu okulların hükümetin siyasi ta sarrufuyla belirleneceği ve çok sayıda imam hatip lisesine “proje okulu” sta tüsü verildiği dikkate alınırsa, sınav la öğrenci alacak 600 lisenin neredey se yarısının imam hatip lisesi olaca ğı söylenebilir. Böylelikle Türkiye’nin en “başarılı” öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirilerek imam hatip lerin kötü olan başarı grafiği iyileşti 4rilmek isteniyor. Sınavda yüksek puan alamayan öğrenciler ne olacak? 20172018 öğretim yılın da kamu okullarının ve özel okulla rın 8. sınıfında bulunan yaklaşık bir milyon iki yüz bin öğrencinin yüz de 10’u, yani 120 bin öğrenci, merke zi sınavla öğrenci alacak olan ve Mil li Eğitim Bakanı tarafından “nitelikli” olarak tarif edilen liselere sınavla yer leşecek. Geriye kalan yaklaşık 1 mil yon öğrenci ise “çember sistemi” ola rak tarif edilen sistemle öğrenim ha yatına devam edecek. 5‘Çember Sistemi’ nasıl olacak? Öğrencinin adresi esas alınarak üç çember (Eğitim Bölgesi) belirlenecek. Her çemberde üç okul türünden (Anadolu Lisesi, meslek lisesi, imam hatip lisesi) birer tane bulunacak. Her öğrenci adresine göre belirlenmiş olan üç çemberdeki toplam 9 okuldan (3 Anadolu lisesi, 3 meslek lisesi, 3 imam hatip lisesi) 5’ini mutlaka seçecek. Çünkü 5 tercihten az ya da fazla tercih yapılamayacak. Örneğin öğrencinin 3 Anadolu lisesi tercih edip başka tercih yapmama olasılığı yok. Dolayısıyla öğrenci zorunlu olarak 4. ve 5. tercihlerine ya imam hatip lisesi ya da meslek lisesi yazmak durumunda kalacak. Bundan dolayı da “öğrenciler istemedikleri okula yerleşmeye 6cek” yaklaşımı geçerliliğini yitirecek. Neden 3 çember çiziliyor, tek çember olsa olmaz mı? Aslında çember sisteminin mantığı, AKP’nin temel hedef ve amaçlarını ele veriyor. Eğer yandaki gibi değil de, tek bir çember içerisinde 9 lise olmuş olsaydı, MEB’in okul türlerine göre yönlendirme amacı etkisini yitirirdi. Şöyle ki, MEB’in bu sistemi ileri sürmesin deki temel amacı, özellikle yoksul ailelerin çocuklarına, “evine en yakın liseye gidebilirsin” propagandası yapmak. Bu makyaj ve pazarlama tekniği ile velilerde özellikle servis ücreti vb. maddi külfetten kurtulma(!) fırsatı algısı yaratılmak isteniyor. Dolayısıyla “evine en yakın” Anadolu lisesine yerleşemeyen öğrenciye, zorunlu olarak “evine en yakın” meslek lisesi ve imam hatip lisesi işaret ediliyor. Aksi halde, tüm liseler tek bir havuzda toplandığında söz konusu okulların kontenjanlarının dahi dolmama ihti 7mali karşımıza çıkıyor. Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz? Örneğin alttaki şekilde bulunan A ve B noktaları birer semti ifade etsin. A semtinde de tercih ya pacak 120 öğrencinin bulunduğunu ve A semtinin etrafındaki en küçük çemberde ise 150 kontenjanı olan bir Anadolu lisesi olduğunu düşünelim. Bu durumda A semtinde oturan sadece 120 öğrencinin, istedikleri durumda evlerine en yakın olan Anadolu lisesine gidebilmeleri ve diğer liselerin konten janlarının boş kalması gerekir. (Örneğin Ankara’nın Ayaş ilçesi) Dolayısıyla MEB açısından bir başka semtteki öğrencinin de A semtindeki liseleri tercih etmesinin sağlanması ve böylelikle de kontenjanın doldurulması gerekmekte. Hal böyle olduğunda “öğrencinin evine en yakın okula gideceği” sözü de gerçeği yansıtmayacaktır. Kaldı ki çok sayıda ilçede tercih edilebilecek 9 lise dahi bulunmadığı bilinmektedir. Özetle daha işletilmeden çember sisteminin makyajı bozulmuş, ortada sadece kocaman bir belirsizlik kalmıştır. Üstelik yerleştirmenin tercih sırasına göre mi, yoksa adrese dayalı çemberlerin kontenjanlarının dol durulması esasına göre mi yapılacağı da bilinmemekte. Örneğin sistemde birinci çemberde bulunan okulların kontenjanları dolmadan ikinci çembere yerleştirmeye başlayacak mı, yoksa tercih sırasına göre okulların kontenjanlarının doluluk oranına göre mi diğer okullara yerleştirme yapılacağı da hâlâ belli değil. SEÇME HAKKINI KISITLIYOR 8Öğrencinin ‘evine en yakın okula gitmesi’, okullar arasındaki eşitsizlikleri göz önüne aldığımızda ne tür sorunlar yaratabilir? Adrese dayalı çember sistemi, öncelikle öğrencilerin seçme hakkını kısıtlıyor. Sanki tüm okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir ön kabul ile öğrencileri kendi bölgelerinde bulunan okullara gitmeye zorlamak, sınıfsal eşitsizliklerin devamı ve öğrencilerin ait olduğu toplumsal sınıfa göre eğitim almaya zorlanması anlamına gelecektir. Yani AKP ve MEB, alt sınıfların, yoksulların çocuklarına “otur oturduğun yerde” demektedir. Dolayısıyla çemberler bir nevi sınıfsal, kültürel ve sosyolojik duvarlar olarak karşımıza çıkacaktır. Çocuğunu bu duvarlardan kurtarabilmek için ekonomik koşulları el veren veliler ise harcama larından kısarak çocuğunu özel okula gönderebilmenin peşine düşecektir. Öğrencinin ilk 5 tercihine yerleşememesi durumunda ise pansiyonu bulunan okullardan 5 tercih hakkı daha tanınacağı ifade edilmektedir. Ancak pansiyonlu liselerin büyük bölümü yine imam hatip liselerinden oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle tercihlerine yerleşemeyen veya bulunduğu yerleşim yerinde gidebileceği okul bulunmayan öğrencilere gösterilen adres ‘pansiyon 9lu imam hatip okulları’ olmaktadır. Özel liselerin bu sistemdeki yeri nedir? Özel okulların kontenjanlarının belli olmaması ve TEOG sonrasının kaosa dönüşmesinden dolayı bu konu belirsizliğini koruyor. Bilinen tek şey, AKP ve MEB’in özel liselerin sayısını artırmak için öğrenci başına 7 bin liraya varan teşvikler vermesi ve bu liselerin sayısını artırması. Özel okul tercih ve yerleştirmelerinin devlet okullarının tercih ve yerleştirmelerinden 15 gün önce başlayıp bitecek olması bu okullara öğrencilerin yön 10lendirilmek istendiğinin açık kanıtı. Ne yapılmalı? ‘Her öğrencinin istediği okula gitmesi’ en doğal hakkı olmalı. Sınavsız ve her öğrencinin istediği okulda eğitim alması savunulması gereken en temel yaklaşım olmalı. Bu nedenle eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve dolayısıyla ailelerine dayatmada bulunmamalıdır. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi doğrultusunda hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim sistemi oluşturmayı hedeflemeden atılacak her adımın, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı unutulmamalı. Cübbeli’nin damadının cephane ile pozu Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün dama dı işadamı Esat Palazoğlu ve Palazoğlu ağabeyi Muhittin Palazoğlu tatil için gittikleri Bolu’da otomatik silahlarla atış yaparken, onlarca silahın fotoğrafını da sosyal med yada paylaştı. Palazoğlu’nun paylaştığı fotoğrafta çok sayıda tabanca ve tüfeğin yan yana bulunması ise dik kat çekti. l Haber Merkezi Bir kadın daha katledildi Gaziantep’te 30 yıllık eşi Tayfun Beyoğlu (55) ile bir süredir geçimsizlik yaşayan Semye Beyoğlu (50) boşanmak istediğini söyleyerek 2 gün önce kızının evine gitti. Tayfun Beyoğlu, kızının evine giderek, eşini dönmeye ikna ettti. Çift arasında dün öğleden sonra boşanma nedeniyle yeniden tartışma çıktı. Eşinin boşanma isteğini kabul etmeyen Tayfun Beyoğlu, evdeki tabancayla eşini öldürüp yaşamına son verdi. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Eve giren sağlık görevlileri, çiftin yaşamını yitirdiğini belirledi. l DHA Asker ziyareti yolunda feci kaza: 8 ölü, 2 yaralı Van Gürpınar’da asker ziyaretine gidenlerin içerisinde bulunduğu minibüs, kamyonla çarpıştı. Kazada, 7’si akraba, 8 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi de yaralandı. Kaza, saat 08.00 sıralarında VanBaşkale karayolunun 70’inci kilometresinde meydana geldi. Van’dan yüklediği sebze ve meyveleri Hakkâri’ye götüren Muzaffer Korkmaz yönetimindeki kamyon, karşı yönden gelen minibüsle çarpıştı. Kazada, minibüs sürücüsü ile yanındaki Cengiz Korkmaz, Cevdet Genco, Zübeyde Çanak ve kimlikleri henüz tespit edilemeyen 3 kişi ile kamyon şoförü yaşamını yitirdi. Minibüste bulunan Zübeyde Çevir ile kamyonda bulunan Sinan Bayhan ise yaralandı. Minibüs yolcularının Ağrı’ya asker ziyaretine gittikleri ifade edildi. l DHA haber 3 Vatanseverlik tekeli Suriye’de olup bitenleri bırakalım sıradan bir vatandaşı, uluslararası ilişkilerle ilgilenenlerin dahi anlaması güç. Ortada çok sayıda aktör ve sürekli değişen güç ilişkileri var. Barzani güçlerinin Türkiye üzerinden Kobani’ye PYD’ye desteğe gitmesini medyasında “kardeşlik koridoru” diye kutlayan, Salih Müslim’i Ankara’da ağırlayan iktidarın bugün ABD’nin PYD’ye verdiği desteğe sinirlenmesi... Rus uçağını düşürüp Türkiye’deki terör saldırılarının sorumlusu olarak Rusya’yı gösterip Demirtaş, Moskova’ya ziyarete gittiğinde “vatan haini” diye bağıranların bugün Rus muhibbi kesilmesi... Elbette en başta, Suriye rejimini indirmek için savaşanlara destek olup bundan ötürü Şam’ın otoritesi sarsılınca, ortaya çıkan boşluğu PYD’nin doldurmasına şaşırmak. Herhalde işin başından bu yana Türkiye’nin Suriye politikasının doğru bir yön tutturduğunu ileri sürmek mümkün değil. Her fırsatta birilerinin kendilerini aldattığını, kandırdığını itiraf edenler tarafından yönetiliyoruz. Dış politikadaki karnesi belli, kandırılmaya müsait kişilerin hayati konularda aldıkları kararların eleştirilmesi ülkenin çıkarlarını düşünen herkesin görevi. Gelgelelim en hafif eleştiriyi seslendirmenin bile bir cesaret sınavına döndüğü baskıcı bir dönemdeyiz. Bu baskı ortamı, ÖSO meselesi için de geçerli. ÖSO’yu oluşturan çeşitli örgütlerin geçmiş faaliyetleri, ilişkileri ve ileride yapabilecekleri hakkındaki eleştirilere cevap verilmiyor. Bunun yerine ÖSO “yerli ve milli” ilan edilip alnından öpülüyor. ÖSO gibi grupların faaliyetlerinin uluslararası sorumluluğunun Türkiye’ye atfedilebilmesi ihtimalinden ise bahsedilmiyor. Oysa, paramiliter ya da milis güçlerinin faaliyetlerinden doğan uluslararası sorumluluğun devletlere atfedilmesi çeşitli uluslararası yargı organlarının kararlarında ele alınmış bir konudur. İlgilisi için konu hakkında yabana atılmayacak bir akademik çalışma da mevcut. Uluslararası Adalet Divanı’nın, eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında konu değerlendirilmiş. UAD devletin sorumluluğu için böyle grupların doğrudan denetimini ararken, UCM genel bir denetimin yeterli olduğunu hükme bağlamıştır. AİHM ise etkin bir genel denetim kriterini getirmiştir. Her halükârda Türkiye’nin ÖSO üzerinde komuta ve kontrolü olduğu sürece, ÖSO’nun faaliyetlerinin uluslararası sorumluluğunun Türkiye’ye atfedilebilmesi ihtimali yüksek. Türkiye’nin Suriye’de askeri varlığının bulunduğu yerlerde  “etkin denetimi” olduğu gerekçesiyle bu faaliyetlerin AİHM’de dava konusu olma ihtimali de öyle. İçişleri Bakanı’nın Suriye’de kaymakamlarımız var demesi, açıklamalarıyla devleti hukuki açıdan doğrudan bağlayan Cumhurbaşkanı’nın ÖSO’yu TSK’den ayrı görmeyen söylemi de bu ihtimali artırmaktadır. Bütün bunları dillendirmek vatana ihanetin değil, vatanseverliğin gereğidir. Vatanseverlik tekeli kimsenin elinde olmadığı gibi, ülkenin çıkarlarının en iyi nasıl savunulacağı konusunda da iktidarın elinde sınırsız bir yetki bulunmamakta. Şeriat isteyen tacizci öğretmene iyi hal Diyarbakır’da 16 yaşındaki kız öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla hakkında dava açılan ve mağdurun babasına, “Şeriata gidelim, cezam ölüm de olsa razıyım” diye mesaj çektiği iddia edilen imam hatip lisesi öğretmeni A.B.’nin (34) yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme heyeti, sanık A.B.’yi “Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı” suçundan, önce iki kez ceza artırımı yaparak 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Sanığın geçmişi, yargılama sürecinde gösterdiği davranışlar ve cezanın geleceği üzerindeki etkisini dikkate alan mahkeme heyeti, iyi hal indirimi yaparak A.B.’nin cezasını 4 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çevirdi. Sanık A.B., olayın basında yer almasının ardından Kulp Kaymakamlığı tarafından idari soruşturma açılarak, açığa alınmıştı. l DHA Denizli’de işsiz kalan genç intihar etti Denizli’nin Pamukkale ilçesinde, bir süredir maddi sıkıntılar yaşadığı öğrenilen Tolunay C. (24), yalnız yaşadığı evinde, ‘Buraya kadar’ yazılı intihar notu bırakıp, kendini tavana asarak intihar etti. Satış temsilcisi olarak çalıştığı kuruyemiş firmasından geçen hafta ayrıldığı öğrenilen Tolunay C., dün saat 15.00 sıralarında arkadaşları tarafından yalnız yaşadığı Anafartalar Mahallesi’ndeki evinde iple tavana asılı halde ölü bulundu. Arkadaşlarının durumu bildirmesi üzerine gelen ekipler, Tolunay C’nin intihar ettiğini belirledi. Polis, soruşturma başlattı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle