18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 31 Ocak 2018 10 Selam sana ‘yerli ve milli’ ÖSO!.. Farkında mısınız (farkındasınız tabii) bir ÖSO tartışmasıdır gidiyor. Aslında tartışmaya Reis dün nokta koydu sayılır. “Özgür Suriye Ordusu terör örgütü değil. Kendi vatanlarını savunan, içinde her meşrepten insan bulunan milli bir yapıdır. Tamamı Suriyeli kardeşlerimizden oluşan ÖSO… Tıpkı Kurtuluş Savaşımızdaki gibi bir sivil oluşumdur” buyurdu. Böylece fotoğraflarına baktığımızda “Suratlarının rabbiyesi kalmamış adamlar” demek geliyor içimden ama bugünlerde bunu göze alamam. ÖSO yiğitlerine övgüler düzülen günlerdeyiz. Neme gerek… Nitekim bir meslektaş Reis’in fetvasını beklemeden ÖSO’nun terörist filan olamayacağını, makbul bir savaş örgütü olduğunu ilan etti. (“Savaş örgütünün makbulü nasıl olur” diye sormayın. Bilmiyorum. Oluyormuş işte…) Meslektaş sordu: Trump, Pentagon ve Beyaz Saray sözcüleri “ÖSO terör örgütüdür” diyorlar mı? Cevabı kendi verdi: Demiyorlar. Devam etti: AB sözcüleri diyorlar mı? Demiyorlar. Rusya, İran, Arap dünyası “ÖSO bir terör örgütüdür” diyorlar mı? Demiyorlar… Sonra noktayı koydu: Dünyanın hiçbir köşesinden...“ÖSO teröristtir, Türkiye teröristlerle birlikte hareket ediyor” falan diye tek bir ses gelmezken... İkna oldum… Bu kadar güçlü, bu kadar itibarlı tanıklara kim itiraz edebilir ki? Nedense ve nasılsa ABD’ye başkan olmuş Trump, büyük oligark Putin, İran’ın ince siyaset ustası kesilmiş mollaları, Arap dünyasının petrol içip petrol yiyen emirleri, prensleri, kralları böyle diyorlarsa elhak doğrudur. Benim gibi sorgulamayı meslek ilkesi bellemiş sıradan bir gazeteci parçasına susmak düşer. Bu çok değerli tanıklara itibar etmeyeceğim de Ortadoğu’yu avucunun içi gibi bilen, bildiğini de kırk kez doğrulatmadan tek satır yazmayan Fehim Taştekin arkadaşıma mı itibar edeceğim?.. O da eninde sonunda sıradan bir gazeteci parçası işte… Yok neymiş, ÖSO’yu oluşturan belli başlı örgüt, grup ve koalisyonlar “Cephet el Şamiyye, Feylak el Şam, Ahrar el Şam, Hamza Bölüğü, Ceyş el Nasır, Nureddin Zengi Tugayları, Sukur el Cebel, Semerkand Tugayı, Muntasır Billah Tugayı, Sultan Murat Tümeni, Fatih Sultan Mehmet Tugayı” gibi çok saygın kuruluşlar imiş. Eee, n’olmuş? Mesela ÖSO’yu oluşturan örgütlerden biri Ahrar el Şam, 11 Eylül ikiz kuleler kahramanı Usame bin Ladin’in Suriye’deki adamı Ebu Halid el Suri gibi El Kaide kadroları tarafından kurulmuş. Nureddin Zengi Tugayları ise adını kurucusundan almış. Nurettin Zengi önceleri “CIA’nın adamı” olarak tanınmıştı. Şimdilerde El Kaide’nin Suriye uzantısı Nusra Cephesi ile birlikte Heyet Tahrir el Şam’ın oluşumunda yer aldı. Nurettin Zengi’yi hatırlayacaksınız, Filistin mültecisi, 12 yaşındaki Abdullah Taysir el İsa’nın kafasını keserek ünlenmişti… Eee, n’olmuş? ÖSO içindeki örgütlerden biri de Türkistan İslam Partisi. Kendilerini Taliban ve El Kaide bağlantılı bir örgüt olarak tanımlıyorlar ve Orta Asya’dan cihat için Suriye’ye gelmiş Uygurlar’dan oluşuyor. Eee, n’olmuş? ÖSO içinde Özbek Türklerinden oluşan bir grup daha var. Olabilir. Niye olmasın? Özbekistan eskiden bir Sovyet cumhuriyeti idi. Demek o günlerden bir şeyler kalmış kafalarında ve “enternasyonal dayanışma” için Suriyeli Sünni Arap kardeşlerinin yardımına koşmuşlar… Fehim Taştekin unutmuş, ÖSO içinde bir de küçük ama etkili çünkü deneyimli bir Çeçen grup var. Kafa kesmiyorlar(mış), ama attılar mı vuruyorlar(mış). Daha çok örnek var ama bu kadarı yetsin… HHH Bu konuyu fazla kurcalamayın, konuyu inceltmeyin, Reis’in sesine kulak verin. Ne dedi: ÖSO tıpkı Kurtuluş Savaşımızdaki gibi bir sivil oluşumdur. Tutup “Sivil ve askeri güç aynı anda nasıl olabilir” diye teröristlere hizmet eden sorular sormayın. Reis söyledi itiraz etmeyin: ÖSO yerli ve milli bir güçtür. Onlara selamün aleyküm olsun… EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Doktorları susturma operasyonuErdoğan hedef gösterdi, İçişleri Bakanlığı suç duyurusunda bulundu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TTB Merkez Komitesi üyesi 11 hekimi gözaltına aldırdı Afrin harekâtına karşı “barış” çağrısı yapan Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) dün şa fak vakti operasyon düzenlendi. An kara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ta limatıyla Terörle Mücadele polisleri, TTB Genel Merkezi’ni basarak ara ma yaptı. TTB Merkez Konseyi Baş kanı Raşit Tükel’in arasında bulun duğu 11 yönetici, “terör örgütü pro pagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” iddiasıy la gözaltına alındı. Savcılığın gözaltı kararında, bildiride, “PYD unsurları nın gerçekleştirdiği silahlı eylemleri meşru gösterici mahiyette ibareler” bulunduğu öne sürüldü. TTB Merkez Konseyi, 24 Ocak’ta, Afrin harekâtına karşı “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” başlıklı bir bildiri yayımlamıştı. Açıklamada, Polis: O“Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, do ğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı so karıyı al!runudur... Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşa mı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz” ifadeleri kullanılmıştı. Bakanlık düğmeye bastı Bu açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak TTB merkezinde arama yapılırken bina girişi çevik kuvvet ekipleri tarafından kapatıldı. Binanın merdivenlerinde beklemek isteyen kurum temsilcileri, polis tarafından yapılan müdahale ile uzaklaştırıldı. Müdahale sırasında bir polisin, “O karıyı al” demesi dikkat çekti. TTB önünde üzere iktidar temsilcileri, TTB’yi he def almıştı. Erdoğan, TTB yöneticileri hakkında “terörist seviciler” ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığı ve SağlıkSen, TTB hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. ları İbrahim Kara ve Gönül Erden, Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, TMMOB yöneticileri bina önüne gelerek TTB’ye destek veren isimler oldu. Polis ekipleri, milletvekillerinin bütün görüşmelerine kar Savcılık harekete geçti Suç duyurusunu işleme koyan başsavcılık, TTB hakkında soruş şın önüne çevik kuvvet barikatı kurdukları binaya girişe izin vermedi. ‘İfade veririz dedik’ turma başlattı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Muhammed Akif Ongun, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak, 11 TTB yöneticisi hakkında gözaltı, arama ve el koyma kararı talep etti. Savcılığın talep yazısında bildirinin tam metnine yer verildi, “TTB Merkez Konseyi şeklindeki bildirimde Türkiye’nin Afrin’de gerçekleştirdiği meşru müdafaa kapsamındaki operasyonları tezyif edici (aşağılayıcı), PYD unsurlarının gerçekleştirdiği silahlı eylemleri meşru gösterici mahiyette ibareler bulunan bildirinin yayımlandığının bildirildiği, bunun üzeri TTB merkezinde yaklaşık 8 saat süren aramanın ardından işlemler 14.30 sularında tamamlandı. açıklama yapan TTB Hukuk Müşaviri Mustafa Güler, “Dün (önceki gün) Ankara Emniyet Müdürlüğü ve başsavcılık ile yaptığımız görüşmede soruşturma açıldığına ilişkin bir bilgi vardı. Herhangi bir bilgi ihtiyacı varsa gelip kendilerine bilgi verebileceğimizi Merkez Konsey’deki arkadaşlarımızın da ifadeye hazır olduklarını kendilerine belirttik. Ancak buna karşın gözaltı kararı çıkartıldı” dedi. ne başlatılan soruşturmada TTB’nin adresinin (...) Ankara olduğu tespit edilmiştir” ifadeleri kullanıldı. ‘TTB çalışamaz halde’ Arama süreci hakkında da bilgi veren Güler, “Bütün kayıtlarımız, Gözaltı zorunlulukmuş Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği, 29 Ocak’ta gözaltı ve arama kararı verdi. Savcılığın Emniyet’e gönderdiği gözaltına alma kararında soruşturmanın “Silahlı terör örgütü PKK/KCK/PYD/ YPG’nin propagandasını yapmak, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçlarından yapıldığı” belirtilerek, şüphelilerin soruşturmanın tamamlanması için, atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu göz önüne alınarak, soruşturma yönünden zorunluluk bulunması ve şüphelilerin atılı suçu işlediğini düşündürecek emareler bulun belgeler araştırıldı. Çeşitli derneklerden afişler, Gezi döneminde çekilmiş fotoğraflara el koydular. Bilgisayarın hard diskleri sökülerek alındı. Sadece imajlarının alınması gerekiyordu. İtirazlarımız üzerine cumhuriyet savcılığından ek karar çıkartıldı. Bu kararla birlikte bütün bilgisayarların hard disklerine el konuldu. Şu anda TTB’de faaliyet yürütme imkânı ortadan kalktı. Emniyet’ten beklentimiz bu dijital verilerin bir kopyasının alınarak hard disklerimizin bir an önce bize geri verilmesi” dedi. ması dikkate alınarak, şüphelilerin 7 gün süreyle gözaltına alınmalarına karar verildiği ifade edildi. Çilingirle girildi ‘Anlamıştık...’ Aramanın tamamlanması sonrasında TTB Genel Merkez binasında bir araya gelen hekimler süreci tartıştı. Kararla birlikte dün saat 06.30 sıralarında Ankara, İstanbul ve Eskişehir’in arasında bulunduğu 8 Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut, “O açıklamada herhangi bir suç yok. Biz o açık ilde TTB Merkez Konseyi üyesi 11 lama yapıldığında böyle bir bek kişinin ev ve işyerleri basıldı. Anka lentimiz yoktu. Cumhur ra Emniyeti Terörle Mücadele Şube başkanının bir meydan Müdürlüğü ekipleri, aramaların ar daki söyleminin ardın dından TTB yöneticilerini gözaltına dan biz o zaman an aldı. Aranan yerler arasında TTB Ge ladık ki sinyal bu nel Merkezi de yer aldı. Genel mer raya doğru gidi kez binasına polis ekiplerinin TTB yor. Arkasın avukatlarını beklemeden bina görevlisi ile birlikte çilingir çağırılarak girmesi dikkat çekti. TTB avukatlarının aramaya 20 dakika geç kalarak eşlik etmeye başladıkları öğrenildi. dan algı yönetimi ile bir takım gruplar oda önlerine yön Vekillerinden destek Sabah yapılan operasyonu haber alan partiler, sendika ve sivil toplum örgütü üyeleri TTB’nin Ankara’daki merkezine gelerek gözaltılara tepki gösterdi. CHP’li milletvekilleri Selin Sayek Böke, Aytuğ Atıcı, Ali Şeker, Candan Yüceer, Orhan Sarıbal, Şenal Sarıhan, Niyazi Nefi Kara, HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Filiz Kerestecioğlu ve Osman Baydemir, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, TMMOB Baş lendirildi. Onlara OHAL yokmuş gibi serbestçe eylem yaptılar. TTB çalışamayacak hale getirilmek istendi. Burası aynı zamanda hekimlerin soruşturmalarını yürütüyor ve o dosyaların gitmesi bilgi gizliğini ihlal eden bir ayrı suç konumunda” dedi. kanı Emin Koramaz, SES eşbaşkan l ANKARA / Cumhuriyet NECATİ SAVAŞ toplananlar basın açıklamasıyla, gözaltı ve aramalara tepki göstermek istedi. Ancak bina önünde toplanan çok sayıda doktor ve sivil toplum örgütü temsilcisine karşı polis ekipleri, OHAL ve Ankara Valiliği’nin yasakları gerekçesiyle desteğe izin vermedi. Polis ekiplerinin slogan atılmasına karşı tepkisi grubu uzaklaştırmak için müdahale etmek oldu. Yaşanan gerilimde STK temsilcileri ile polis arasında yaşanan gelişmede TTB’ye destek vermek için gelen bir çok temsilcinin binanın yanındaki merdivenlerden ezilme tehlikesine karşın itilerek uzaklaştırıması dikkat çekti. Doktorları bırakın hastaları bekliyor Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik operasyona her kesimden büyük tepki geldi. CHP Ankara Milletvekili Selin Sayek Böke, “Halk sağlığını korumak çağrısı ile savaşa hayır demiş olan bu açık çağrı, bugün Türkiye’de yaşanan otoriter rejimin düşmanlaştırarak bizleri birbirimizden ötekileştirerek yaratmak istediği korku ikliminin bir yansıması” dedi. Böke, bugün herkese düşenin yaşam hakkını savunan hekimlerin yanında yaşam hakkını savunan vatandaşlar olmak olduğunu belirtti. Görevleri yaşatmak CHP’nin doktor vekillerinden Dr. Niyazi Nefi Kara ile Dr. Ali Şeker yaptıkları açıklamada, “Görevi insanı yaşatmak olan bir meslek örgütüne savaş açan iktidarın, öncelikle izlediği Suriye politikası nedeniyle hesap vermesi gerektiği ortadır. Eğer bir suç duyurusu yapmak gerekiyorsa şehitlerimize ‘kelle’ diyenler, IŞİD’i öfkeli gençler olarak görenler hakkında işlem yapılmasını bekliyoruz” denildi. CHP milletvekili Barış Yarkadaş “Gözaltına alınan doktorlar, meslek onuruna sahip çıkan aydınlardır. Onları talimatla gözaltına aldırtmak, iktidarın acizliğinin göstergesidir. Doktorları serbest bırakın; hastaların onlara ihtiyacı var” dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Söz konusu bildiri yönetim kurulumuz tarafından incelenmiştir. Bildiri, bir düşünce açıklamasıdır. Düşünce açıklamalarına karşı sözle cevap verilmelidir. Düşünceyi açıklama özgürlüğü yargı eliyle bastırılmamalıdır. Tam aksine yargı, düşünceyi açıklama özgürlüğünün güvencesi olmalıdır” ifa deleri yer aldı. KESK’ten yapılan açık lamada, da TTB’ye yapılan operasyonun “12 Eylül’de bile görülmediği” belirtilerek “Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz” denildi. TMMOB Yürütme Kurulu, TTB’nin toplumsal sorumlu TTB’de yapılan aramada binlerce belge ve bütün bilgisayarların harddisklerine el konuldu. luğu olduğunu anımsatarak “Bu operasyonun nedeni bellidir: Ülkede yaratılan korku atmosferini perçinlemek ve bütün muhalefetin sesinin kısılmasıdır” ifadeleriyle yapılan operasyonu kınadı. İnsan Hakları Derneği yaptığı açıklamada, hekimlerin amacının yaşatmak olduğunu vurgulayarak yaşam hakkını savunan TTB yöneticilerinin gözaltına alınmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Açıklamada, “Gözaltı sürecinden önce TTB’ye yönelik karalama kampanyası yürütülmesi de insan hak ve özgürlükleri bakımından kaygı vericidir. İnsan hakları savunucuları olarak diyoruz ki TTB yöneticileri derhal serbest bırakılmalıdır” ifadeleri kullanıldı. Varlık sebepleri Halkevleri Eşbaşkanı Dilşat Aktaş, TTB’ye yönelik saldırının, halkın bir arada yaşama arzusu ve barış hakkına yapılmış bir saldırı olduğunu belirterek, “Asıl suç işleyenler bu ülkede kavgayı, savaşı, insan haklarına yönelik her türlü saldırıyı işleyenlerdir” dedi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan yapılan açıklamada, “Doğrudan kendi varlık sebeplerinin gereğini yerine getiren TTB yöneticilerinin herkesin tanıklığında hedef haline getirilmesi, esas olarak bir suçtur. Bu kabul edilemez, hukuk dışı uygulamalara hep birlikte son vereceğimizden kuşkumuz yoktur” denildi. Evrensel bir ilke 19661984 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı yapan gazetemiz yazarı Dr. Erdal Atabek ise şunları söyledi: “İnsan hayatını korumak hekimlik andının temelidir. Hekimler ant içerken insan hayatını korumaya insan sağlığını tehdit eden zararlara karşı çıkmaya meslekleri adına söz verirler. Bu nedenle de hekimlerin barışçı olmaları, evrensel bir ilkedir. Görüşlerini açıklamak ise her vatandaşın olduğu gibi hekimlerin meslek kuruluşunun da hakkıdır. Ve hekimler görüşlerini bildirdikleri zaman anasayal haklarını kullanmış olurlar. Biz, hekimlerin anayasal hakları olan görüşlerini ifade etmek hakkının devletin ve demokrasinin teminatı altında olmasını bekliyoruz.” Eski Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “12 Eylül karanlığında bile kelepçe takıp gözaltına almamışlardı, e bu zamana kısmetmiş” ifadesini kul landı. HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, sosyal medyadan yaptığı açıklamada; “TTB yöneticileri evlerinden gözaltına alınıyor. Barışı savunmanın bedeli! Artık herkes savaş yanlısı doktor arasın! Ya da Diyanet personeline reçete yazma yetkisi verilsin” dedi. Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Dünya Tıp Birliği etik ilkelerinin öngördüğü biçimde görevi politikacıları silahlı çatışmanın olası sonuçları konusunda uyarmak olan ve bu taleple bildiri yayımlayan hekimlerin hastane odasında kitap, kalem ve kâğıttan başka suç unsuru olamayacağını düşünüyoruz” denildi. l Haber Merkezi ‘Bir şey ima eder gibi’ suçu AKP’li bakanlar, Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik soruşturma ve gözaltı kararını savundu. Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, TTB yöneticilerine yönelik soruşturma ve gözaltı kararına ilişkin “Türkiye’nin böyle büyük bir terör belasıyla kendi savunma hakkını kullandığı bu operasyonda, ülkenin, devletin yanında olması gerekirken Türk Tabipleri Birliği’nin, bu konuda bir şeyler ima eder gibi bir bildiri yayımlaması önce bizi yaraladı” ifadelerini kullandı. Böyle bir zamanda, böyle bir açıklamanın hukuki sorumluluğu olduğunu öne süren Demircan, “Buradan ötesi hukukun işidir. Tabipler Birliği, Türk tabiplerini temsil eder noktada de ğildir. Böyle bir açıklamayı yapmaya hakkı yoktur. Büyük yanlış yapmıştır. Gereken de hukuk önünde yerine getirilecektir” diye konuştu. Tek kelime ile hainlik Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Siz, ordumuzun meşru hareketinin arkasında duramıyorsanız, bu hareket uluslararası camiada da meşru olarak görülürken terör örgütlerini destekler vaziyette açıklamada bulunulmasının elbette bir bedeli olması, yargı tarafından soruşturulmasını gerektirir” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TTB’nin açıklamalarıyla Türk milletine karşı aidiyet bağının olmadığını gösterdiğini ileri sürerek, “Teröriste karşı verilen mücadele karşısında yapılan çıkış, ifade özgürlüğü değil bilakis terörü arkalamak, onlara arka çıkmak anlamına geliyor. Bunu zaten kınadık, kınamanın ötesinde ne söylenebilirse hepsini söylüyorum. Bu yapılan, tek kelimeyle bir hainliktir” dedi. Siyasetin işi değilmiş AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın ise yargı süreci başlamış bir meseleyle ilgili mülahazalarda bulunulmasının doğru olmayacağını, bunun siyasetin konusu olmadığını belirtmesi dikkat çekti. Onemli işler yaptılar Gözaltına alınan TTB Merkez Konseyi yöneticilerinin birçoğu, üniversitelerde çalışmalarını sürdürüyor, hasta bakmaya devam ediyor. Prof. Dr. Taner Gören kardiyoloji, Prof. SİBEL BAHÇETEPE Dr. Raşit Tükel psikiyatri, Prof. Dr. Sinan Adıyaman ortopedi ve travmatoloji, Prof. Dr. Funda Obuz ise radyoloji alanında önde gelen hekimler arasında yer alıyor. Prof. Dr. Gören ve Prof. Tükel, Güneydoğu’daki çatışmalı sürecin sonlandırılması talebiyle hazırlanan barış bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle, 7.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Prof. Raşit Tükel 1983 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Tükel, uzmanlığını 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalından aldı. 1993 yılında psikiyatri doçentliğini alan Tükel, 2000 yılında profesör oldu. 20042009 Türkiye Psikiyatri Derneği Yeterlik Kurulu Başkanı olan Tükel, 20142016 yıllarında TTB Merkez Konseyi II. Başkanlığı yaptı. Pek çok bilimsel makalesi bulunan Tükel, 2012 ve 2015’te yapılan seçimlerinde de İstanbul Üniversitesi rektörlüğü için aday oldu. Tükel, 12 Mart 2015’te yapılan seçimde 1202 oyla en çok oyu aldığı haldeYÖK tarafından ikinci sıraya konuldu ve seçimden 908 oyla ikinci olan ve YÖK’ün Cumhurbaşkanı’na önerdiği Mahmut Ak, rektör olarak atandı. Tükel, ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisini imzalayan Tükel yargılanıyor. Prof. Taner Gören 1952 Rize Pazar doğumlu Gören, 1969 yılında İstanbul Vefa Lisesi’nden mezun oldu. 1975 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Gören, 1983 yılında iç hastalıkları; 1996 yılında ise kardiyoloji uzmanlığını aldı. 1991 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden doçentlik unvanını alan Gören, 1998 yılında profesör oldu. Gören, İstanbul Tabip Odası, Türk Kardiyoloji Derneği ve Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin de üyesi. Halen İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi olan Gören, 20102014 yılların arasında İstanbul Tabip Odası Başkanlığı yaptı. Gören, Gezi Parkı Direnişi sırasında da oda başkanlığı yapmış, daha sonra oda yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması için dava açılmıştı. Gören ve yönetim kurulu üyeleri beraat etmişti. Prof. Sinan Adıyaman 1983 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Ortopedi ve travmatoloji ve el cerrahisi uzmanı olan Adıyaman, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi. 20002002 Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği yapan Adıyaman, 20022004 Ankara Tabip Odası Başkanlığı görevini yürüttü. Adıyaman, 20062008 yıllarında TTB Merkez Konseyi 2. Başkanlığını yaptı. Dr. Hande Arpat 1984 Ankara doğumlu olan Hande Arpat, 2002 Ankara Fen Lisesi mezunu. 2008 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Arpat, pratisyen hekim. Arpat, 20142016 Türk Tabipleri Birliği Büyük Kongre delegesi. Aynı zamanda 20142016 Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi olan Arpat, Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu aktivisti. Dr. Şeyhmus Gökalp 1977 Nusaybin doğumlu olan Gökalp, 2002 Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Pratisyen hekim olan Gökalp, işyeri hekimliği yapıyor. Diyarbakır Tabip Odası İnsan Hakları, İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği, Basın Yayın, Olağandışı Durumlar Komisyonları üyeliklerinde bulunan Gökalp, Diyarbakır Tabip Odası 20042008 Denetleme Kurulu üyesi ve TTB 20142016 Büyük Kongre delegesi ve Merkez Konsey üyesi. Prof. Funda Obuz 1968 İzmir doğumlu olan Obuz, 1990 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı . öğretim görevlisi olan Obuz, 20092013 Türk Radyoloji Derneği İzmir Şube Genel Sekreterliği ve Başkanlığı yaptı. 20122014 İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi Üyesi olan Obuz, 20142016 İzmir Tabip Odası Onur Kurulu Üyeliği de yaptı. Dr. Selma Güngör 1962 Uşak doğumlu Güngör, 1989 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Aile hekimi olan Güngör, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Kurucusu ve aktivisti. İBSÜTYAÜNKBUDLE’DSTAENK Dr. D. Yaşar Ulutaş 1989 Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Aile hekimi olan Ulutaş, Sağlık Kurumları İşletmeciliği Ön Lisans Programı ve İş Sağlığı ve Güvenliği Ön Lisans Programını tamamladı. 20042006 Adana Tabip Odası Genel Sekreteri olan Ulutaş, 20062010 TTB Denetleme Kurulu üyesi, 20102012 ve 20142016 TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi, 20122016 TTB Aile Hekimliği Kol Sekreterliği görevlerinde bulundu. Dr. Bülent N. Yılmaz 1967 Malatya doğumlu olan Yılmaz, 1993 Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Pratisyen hekim olan Yılmaz, 20082010 TTB Denetleme Kurulu üyeliği yaptı. Yılmaz, 20122016 Eskişehir Tabip Odası Başkanlığı yaptı. Dr. M. Sezai Berber 1961 Denizli doğumlu olan Berber, 1986 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Psikiyatri uzmanı olan Berber, serbest muayenehane hekimi. Berber, Ankara Tabip Odası’nın 20082012 Büyük Kongre delegesi ve TTB 19961998 İkinci Başkanı, 20122016 Yüksek Onur Kurulu üyesi. Dr. Selma Güngör 1976 Balıkesir doğumlu. 2001 Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezunu. Aile Hekimi. 20122016 Van Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi. 20162018 Van Tabip Odası Onur Kurulu üyesi. ‘BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’ İstanbul Tabip Odası üyesi hekimler, TTB Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmasını beyaz önlükleriyle alkışlarla protesto etti. Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda dün düzenlenen basın açıklamasına Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Emek Partisi MYK üyesi Levent Tüzel, mimar Mücella Yapıcı’nın yanı sıra DİSK, KESK, TMMOB, CHP, HDP, ÖDP, ESP, Eğitim Sen, Alevi Bektaşi Federasyonu gibi çok sayıda kurum katıldı. Basın açıklamasının yapıldığı salon, destek için gelenlerle dolup taştı. Açıklamanın yapılacağı sokakta ise polis geniş güvenlik önlemi aldı. Tabip odası binasına, dev “Hekimlik Andı”nın yazılı olduğu pankart asıldı. İstanbul Tabip Odası’nın basın açıklamasını okuyan Dr. İncilay Erdoğan, “Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak insan yaşamını, sağlığı, barışı, demokrasiyi her zaman ol duğu gibi bugün de, yarın da savunmaya devam edeceğiz” dedi. İÜ Demokratik Üniversite Girişimi adına konuşan Hatice Kurtuluş ise “İktidarın TTB’yi hedefine alması boşuna değildir. TTB yıllardır süren yanlış sağlık politikalarının topluma maliyetini ortaya koymaktadır. Türkiye’de hak ihlallerine karşı yaşam hakkını savunan bir örgüttür. Savaş ölüm, açlık, hastalık, sakatlık demektir. Bu nedenle hekimlerin savaşa hayır demesi meslek doğalarının gereğidir” diye konuştu. DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çer kezoğlu ise şunları söyledi: “Bugün Çapa’da Prof. Dr. Taner Gören’in odasında polisler arama yaparken koşup gittik. Buradan açıkça söylüyorum siyasal iktidara, siz ki Prof. Dr. Taner Gören’in, bu ülkede binlerce hekim yetiştirmiş, insanların hayatını kurtarmış, bu ülkenin en hümanist, en fedakâr hekimlerinden birisinin eline kelepçe taktınız ya, sizin sonunuz geldi.” l İSTANBUL ‘Evet vatan hainiyim, siz vatanperverseniz...’ Akademisyenler, gazeteciler, hukukçular ve şimdi de doktorlar... Tarih, gelecekte bugünleri, “Ülkede bir aydın katliamı yapılıyordu” diye yazacak. “Ve herkes susuyordu çünkü herkes çok korkuyordu” denecek. “Savaşa hayır” eylemi sırasında eylemcileri tekme tokat döverek dağıtmaya çalışan ve aynı anda şiddet içeren korkunç bir sesle “Dağılın ulan” diye bağıran sivil polisleri görür görmez başını yere indiren... Ve kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak oradan hemen uzaklaşmak isteyen insanlar... Bundan bir yıl öncesine kadar göstericileri alkışlar ve onları hırpalayan polislere çıkışırlardı. O sokaktaki cesur insanlar artık yoklar, suskunlar, korkuyorlar. Hayatlarının her anını, üzerlerine bir suç sıçrar endişesiyle yaşıyorlar. Yandaşlığını haykırmayan herkes hedefte ve korunmasız ve yapayalnız. Bu ülke bugüne kadar çok vatan haini gördü ama hiç bu kadar sinmiş, sindirilmiş bir halk görmedi. Olan biten bunca şeye sesini çıkaramayan bir ülkede yaşamak... Artık herkes için çok tehlikeli. Bir sorun kendinize, gerçekte nedir vatan hainliği? Vatan hainleri... Zamanında darbeler yaptılar, anayasalar hazırladılar, insanları astılar, laikliği gözden çıkarttılar, Cumhuriyeti içten yıktılar. O vatan hainleri, vatanı, çağdaş bir sömürgeci sisteme parsel parsel sattılar. Bu ülke niyeti en baştan belli, yöntemleri ortada bir dini cemaatin her yere sızmasına göz yuman hainleri de gördü, onlara katlananları, onları alkışlayanları, onların rüzgârına binip iktidara gelenleri de gördü. Bugün de hukuku yok sayan, devleti yeni cemaatlere peşkeş çeken, aydınları hapislerde çürüten, iktidara yaranmak için savaş çığırtkanlığı yapan hainler görüyor. Barıştan yana olan herkesin çığlık çığlığa anlatmaya çalıştığı bir gerçek var. Ortadoğu’daki bu fırtına, büyük parayı yönetenlerin paylaşamadığı rezil bir servet için kopuyor. Yıllardır bu coğrafyada insanlar bu yüzden ölüyor. Halklar birbiriyle bu yüzden dövüşüyor. Bu savaşta ne birileri özgürlüklerini kazanacak ne de bir vatan kurtarılacak. İnsanlar yine birbirleriyle düşman olduklarıyla kalacak. Bugün bir liderin dilinden çıkıp lümpenin diline yerleşen; Ve önüne geleni vatan hainliğiyle fişleyen egemen tehdit... Bu ülkeyi yıllarca Amerikan emperyalizmine pazarlayanların ve palazlandıktan sonra azılı bir antiemperyalist kesiliverenlerin vatan haini olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. HHH En güzel şiirlerindendir Nâzım’ın. “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ” diye başlar. “Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim” diye devam eder. Kimin elinin kimin cebinde olduğu belirsiz topraklarda, daha dün iktidar katında liderlerinden “sayın” diye bahsedilen teröristlerle bugün savaşarak Amerika’ya kafa tutmanın antiemperyalist bir tavır olduğunu savunanlar... Bu kirli ticaretten kâr kapmak için bahaneler uyduranlar... Kendi bağımsızlıklarına değer vermedikleri gibi başka ülkelerin bağımsızlığını da umursamayanlar... Buyursunlar, buradan yaksınlar: Savaşa her koşulda hayır diyenler, vatan hainliğine sonuna kadar devam edecekler. Çünkü... “Savaşa hayır” çığlığı atan bir avuç aydına “Fikir soytarısı” diyerek hakaretler yağdıran bir cumhurbaşkanının aklıyla girdiğimiz bu savaştan nasıl çıkacağımız belirsiz... Ama ülkede gerçek hainlerin kim olduğu gayet net. DÜNYA TABİPLER BİRLİĞİ: Yapılan açıklamayı tam olarak destekliyoruz Dünya Tabipler Birliği (WMA), Türk Tabipleri Birliği (TTB) yöneticilerine yönelik operasyona sert tepki göstererek, gözaltına alınanların bırakılması çağrısında bulundu. WMA Başkanı Dr. Yoshitake Yokokura, yaptığı açıklamada, gözaltıları, fiziksel şiddet tehditlerini ve TTB hakkında yapılan suç duyurusunu şiddetle kınadı. “WMA, Türk meslektaşlarımızın savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu yönünde kamuoyuna yaptıkları açıklamayı tam olarak desteklemektedir. Doktorların ve ulusal tabip kuruluşlarının savaşın ve silahlı çatışmaların yol açacağı insani sonuçlar konusunda hükümetleri uyarma görevi WMA’nın açık politikasının bir parçasıdır” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türk Tabipleri Birliği’nin insan haklarını ve barışı destekleme görevi vardır; son gözaltılar ve suç duyurusu bu açıdan bizi derin kaygılara sürüklemiştir.” l Haber Merkezi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle