18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Zeman bir dönem daha koltukta Çek Cumhuriyeti’nde ikinci turu dün gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinde kıl payı farkla ipi göğüsleyen isim halihazırda bu koltukta bulunan Milos Zeman (73) oldu. Rusya ve Çin’le yakınlaşma yanlısı görüşleriyle bilinen, göç, sı ğınmacı karşıtı politikalarıyla tanınan Zeman, resmi olmayan sonuçlara göre AB yanlısı akademisyen Jiri Drahos’a karşı oyların yüzde 51.55’ini aldı. Ülkede 1213 Ocak tarihlerinde yapılan seçimlerin ilk turundan yüzde 39.24’lük oy oranıyla Zeman ilk sırada çıkmıştı. İlk turda mutlak çoğunluğu elde eden aday olmadığı için ikinci tura gidilmişti. sAamçtbıulalar nsla ölümPazar28Ocak2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÂBİL’DE TALİBAN SALDIRISI: EN AZ 95 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ Afganistan’ın başkenti Kâbil dün bir kez daha kanlı eylemle sarsıldı. Taliban’ın üstlendiği intihar saldırısında en az 95 kişi yaşamını yitirdi, 158 kişi yaralandı. Başkentte güvenliğin üst düzeyde olduğu, aralarında İçişleri Bakanlığı, elçilikler, AB ile Yüksek Barış Konseyi ofislerinin bulunduğu bölgede bomba yüklü ambulansın patlamasıyla birlikte ortalık adeta savaş alanına döndü. İçişleri Bakanlığı sözcüsü içine bomba yerleştirilen ambulansı kullanan intihar eylemcisinin başkentin kalbi sayılan bölgedeki en az bir güvenlik noktasından “acil hasta var, hastaneye yetiştiriyorum” diyerek geçtiğini, bir diğerinde ise fark edilince aracını havaya uçurduğunu belirtti. ‘İnsanlığa karşı suç’ Uluslararası Kızılhaç Komitesi, ambulansın saldırı için kullanılmasının kabul edilemez olduğu tepkisini gösterdi. Afganistan Devlet Başkanlığı ofisi saldırıyı “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirirken NATO, Türkiye, ABD ve Britanya’nın da aralarında olduğu pek çok ülkeden kınama, başsağlığı mesajları yükseldi. Bölgede faaliyet gösteren İtalyan yardım örgütü Emergency yöneticisi Dejan Panic, “Bu bir katliam” ifadesini kullandı. Fransa’nın başkenti Paris’in Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Twitter hesabında Eyfel kulesinin ışıklarının saldırının kurbanlarını anmak için kapatılacağını kaydetti. Gözler Hakkani’de Geçen hafta başkentte bir oteli hedef alan, en az 25 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıyı üstlenen Taliban, bu son kanlı eylemin de sorumlusu olduğu iddiasını sosyal medya üzerinden duyurdu. Afganistan İçişleri Bakanlığı da saldırının arkasında Taliban bağlantılı Hakkani örgütünün olduğu görüşünü dile getirdi. Saldırıyla birlikte halihazırda savaş, yokluk döngüsündeki Afganistan’da güvenliğin nasıl sağlanacağı yönünde tartışmalar da alevlendi. Kimi yerel kaynak dün sabah için Kâbil’de IŞİD’in özellikle yabancıların gittiği market, dükkân, otellere saldırı düzenleyebilir ihbarına karşı güvenlik alarmı verildiğine işaret etti. Yoğun önlemlere karşın saldırının nasıl düzenlendiği sorusunun yanıtının bulunması gerektiği çağrıları bir kez daha yinelendi. Saldırı ABD’nin Afganistan’a Taliban ve IŞİD’le mücadelede Kâbil yönetimine destek gerekçesiyle ek asker gönderme, militanlara yönelik operasyonları genişletme adımlarının sürdüğü dönemde geldi. Geçen mayıs ayında da Kâbil’de Almanya elçilik binası yakınlarında bomba yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda 150 kişi yaşamını yitirmişti. Yetkililer kurbanların çoğunun siviller olduğunu duyururken saldırı sonrasında bölgedeki hastaneler yaralılarla dolup taştı. Birçok kişi yakınlarından haber almak için yollara döküldü. Patlamanın etkisiyle çevredeki araç ve binalar da hasar gördü. Yüksek Müzakere MuhalefettenKomitesi: Suriye Ulusal Kongresi’ne Soçi boykotukatılmayacağız Viyana’da protesto Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaklaşık 8 bin kişi, hükümet ortağı aşırı sağcı Özgürlük Partisi tarafından düzenlenen geleneksel Akademisyenler Balosu’nu protesto etti, “Naziler dışarı” sloganları attı. Merkel’den ırkçılık uyarısı Uluslararası Holokost Anma Günü kapsamında kurbanlar dünyanın pek çok yerinde çeşitli törenlerle anılırken Almanya Başbakanı Angela Merkel, yükselişe geçen antisemitizme yönelik uyarılar yaptı. “Irkçılığın bugünlerde eskisinden daha çok gündemde olduğuna” işaret eden Merkel, Holokost kurbanlarını anmanın daha da önem kazandığına dikkat çekti. Avusturya’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) ile gerçekleştirdiği koalisyon tepki çeken muhafazakâr Halk Partili başbakan Sebastian Kurz ise Holokost günü ile ilgili Twitter hesabından, “Avusturyalılar yeni hükümetin açıkça tanıdığı tarihi bir sorumluluk taşımaktadır” mesajını paylaştı. Bu arada Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander van der Bellen’in Aşağı Avusturya’da bugün yapılacak eyalet seçimlerinde FPÖ’nün listebaşı adayı Udo Landbauer’in dağıttığı marş defterinde, Nazi dönemini öven ve Hitler’in ordusuyla ilgili marşlar çıkması üzerine Landbauer’in istifasını istediği haberleri gündeme yansıdı. Trump’a BM’den eleştiri geldi Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Davos Zirvesi’nde yaptığı konuşmayı eleştirdi. Hüseyin, “Trump’ın bütün ülkeleri kendi çıkarlarını takip etmeye çağırmasının dünyayı 1. Dünya Savaşı dönemine geri götüreceğini” savundu. BM Komiseri, “Bu 20 yüzyılın senaryosu, Trump bunu yaptıkları takdirde ülkelerin çıkarlarının birbirleri ile çatışacağına değinmeden herkese kendi çıkarlarınının peşine düşme çağrısı yaptı. Bu dünyayı 1913’e geri götürür” ifadelerini kullandı. Zeyd, bu yönde bir siyasetin “dünyanın kontrolden çıkmasına ve insanların büyük acılar çekmesine” neden olacağı uyarısında bulundu. “Etnik milliyetçilik, şoven milliyetçilik, ırk ve renk temelinde halklar arasında üstünlük olduğu hissi her zaman insanlığın başını belaya soktu” dedi. Zeyd, Avustarya’da muhafazakâr Halk Partisi’nin aşırı sağcı Özgürlük Partisi ile kurduğu koalisyon hakkında endişelerini de dile getirdi. Gözler Suriye’deki krizin çözümü için önemli bir dönüm noktası olan yarın Rusya’nın Soçi kentinde başlaması planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ndeyken muhalif grupların oluşturduğu Yüksek Müzakere Komitesi, kongreye katılmayacağını duyurdu. Suudi Arabistan destekli Yüksek Müzakere Komitesi’nin twitter hesabından yapılan açıklamada, “Birleşmiş Milletler (BM) ve Suriye ile bağlantısı olan ülkelerle ya pılan müzakere maratonunun ardından Soçi’deki toplantıya katılmamaya karar verdiği” belirtildi. Komite Genel Koordinatörü Nasr Hariri, Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Suriye görüşmelerinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bağımsız ve şeffaf bir oylama sonucunda kongreye katılmama kararı aldık” dedi. Hariri, “Ancak kongrenin faydalı olmasını umuyoruz. BMGK’nin 2254 numaralı kararının uygulanmasına YAŞAM SAVAŞI... Yaklaşık yedi yıldır süren savaş Suriye’yi yerle bir ederken çok sayıda sivil yerinden yurdundan oldu. Golan Tepesi bölgesi yakınlarında kurulan derme çatma kamplarda yaşam soğuk kış koşullarıyla birlikte daha da ağırlaştı. Koalisyondan ‘dost ateşi’ Irak’ın başkenti Bağdat yakınlarında Irak güvenlik güçleri ABD liderliğindeki koalisyonun “dost ateşinin” hedefi oldu. IŞİD’le mücadele koalisyonuna bağlı güçlerin, Bağdat’ın batısında düzenlediği hava saldırısında 10 Irak güvenlik gücünün öldüğü belirtildi. Koalisyonun IŞİD militanları sanarak “yanlışlıkla Irak güçlerini hedef aldığı” savunuldu. Koalisyondan bir yetkili bölgedeki tüm hava operasyonlarına Irak güçleri tarafından talep edilmesiyle karar verildiğini söylerken olayın aydınlatılmasına ilişkin soruşturmanın başlatıldığı açıklaması yaptı. katkıda bulunursa bunu olumlu karşılarız” ifadesini de kullandı. Rus basınına konuşan Rus Dışişleri kaynağı ise “Muhaliflerin boykotu kongrenin gerçekleştirilmesine etki etmeyecek. Biz herkesi davet ettik. İstemeyenler katılmaz” dedi. ‘Kürtlerden temsil var’ Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG/PYD’nin kongreye katılımına muhalefeti biliniyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova dün Kürtlerin kongreye katılacağını söyledi ancak yine kimler olduğuna ilişkin detay vermedi. Suriyeli kimi Kürt grup daha önce “Afrin’e yönelik saldırı devam ederken kongreye katılmayacakları” iddiasında bulunmuştu. 1600 davetli Bu arada BM’yi de toplantıda Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın temsil edeceği açıklandı. Rusya, 1600 kişinin katılacağı kongreye BM’yi gözlemci olarak davet etmişti. Öte yandan Sputnik’in haberine göre Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde Şam hükümeti ve muhalif heyetleriyle anayasal reformların hazırlanması için bir komisyon kurulmasının planlandığı belirtildi. Haberde kongrenin taslak bildirisinde, “Suriye hükümeti ve geniş bir muhalif heyetinin katılımıyla anayasa reformlarını hazırlamak için bir komisyon kurma konusunda anlaştık” denildiği aktarıldı. Bildiride ayrıca “Suriye’nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığına saygı duyulması ve ülkenin içişlerine dışarıdan müdahale edilmemesi gerektiği” ifadelerinin kullanıldığı belirtildi. Parayı verdi, serbest kaldı Jet sosyete hayatıyla tanınan mülti milyarder prensin kilo verdiği gözlemlendi. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın (MbS) emriyle kasım ayındaki yolsuzluk operasyonlarında gözaltına alınan en üst düzeyden yüzlerce isimden biri olan Prens el Velid bin Talal serbest bırakıldı. Üst düzey bir Suudi yetkili, Talal’in yetkililer ile “mali bir anlaşmaya varmasının ardından serbest bırakıldığını” duyurdu. ‘Yanlış anlama’... Aile üyelerinin evine döndüğünü bildirdiği, dünyanın en zengin kişilerinden olan Prens Talal, bırakılmadan birkaç sa at önce üç ay boyunca tutulduğu otel suitinde Reuters’e demeç verdi. Ritz Carlton Oteli’nde tutulduğu suiti gezdiren Talal, işkence gördüğü iddialarını yalanladı. Çok iyi muamele gördüğünü, iyi vakit geçirdiğini, spor yapma imkânının olduğunu, telefonla bütün işlerini yönetebildiğini savunan Talal, hakkında resmi suçlama bulunmadığını, bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu ve hükümetle işbirliği yaptığını da söyledi. Suudi Arabistan’da yolsuzluktan gözaltına alınanların servetlerinin bir bölümü karşılığında serbest bırakıldıkları haberleri daha önce gündeme yansımıştı. [email protected] 7 Davos’un ‘uyurgezerler’i Davos kürsüsünden büyük bir dünya liderinin çıkıp, savaş tehdidinden bahsetmesi alışılagelmiş bir şey değil. Üstelik de büyüme trendlerini yakalayan ABD ve büyük Avrupa ekonomilerinin iyimserlik coşkusu ile başlayan bir Davos atmosferinden söz edilirken... AB’nin en güçlü ekonomisinin başındaki Merkel oysa isim vermeden atıf yaptığı Trump korumacılığı ve yükselen korumacılık akımlarından hareketle Davos çevrelerini “Aman ha dikkat edin!” diye uyardı: “Dünya 20. yüzyıl başındaki Büyük Savaş’a da, tam böyle ulusal egoizmlerin tavan yaptığı bir ortamda sürüklenmişti.” Merkel, herhangi bir eksik anlamaya mahal vermemek adına büyük devletlerin I. Dünya Savaşı’na hiç farkına varmadan sürüklenişlerini anlatan Christopher Clark’ın ünlü “Uyurgezerler” kitabına da referans verdi. “Yüz yıl öncesinde olduğu gibi böyle hiç ayırdına varmaksızın sürüklenirsiniz!” dedi ve “tarihten ders çıkarılmadığını” üstüne vura vura ekledi. “İyimserlikten” beslenen bankacıların, yatırımcıların, iş dünyasının önde gelen CEO’larının bulunduğu bir ortamda konuşan bir hükümet başkanından çok, kaygılı bir entelektüelin konuşmasını andıran Merkel’in söylemlerini, bu sıradışı niteliğinden ötürü çarpıcı ve ilginç buldum. “Economist” dergisinin bu haftaki sayısını elime aldığımda, boşa konuşan bir retorikçi olmayan Alman şansölyesinin Davos’ta neredeyse alarm boyutlarına varan bu konuşmayı neden yapmış olduğunu anladım. “Bundan Sonraki Savaş / The Next War” kapağıyla çıkan 1.5 milyon tirajlı etkili uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisi, iri puntolarla gene kapağına “Büyüyen büyük güçler çatışması tehdidi” sözlerini de yerleştirmişti. Jeopolitik kayma Başyazıda “Büyük güçler arasında çıkabilecek bir savaş nicedir düşünülen bir şey değildi. Ama durum değişti” diyen “Economist” şöyle devam ediyor: “Pentagon geçen hafta Çin ve Rusya’yı ABD’nin bir numaralı tehdidi gören yeni savunma stratejisini yayımladı. Bu içinde bulunduğumuz haftada da Britanya Silahlı Kuvvetleri bir Rus saldırısı tehdidinden söz etti. Jeopolitik ve teknolojideki büyük kayma ve değişikliler, yeni bir büyük güçler çatışması tehdidini çıkarıyor. II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez dünyanın kendisini görülmemiş şiddette bir çatışmada bulması, artık tasavvur edilebilen bir olasılık haline geldi.” “Economist”in değerlendirmesini görünce, Davos’un bu yıl neden iş dünyası, finans ve teknoloji konularından çok ki “4. Sanayi Devrimi” adı altında tabii bunlar da konuşuldu “jeopolitik kozların paylaşıldığı” bir foruma dönüştüğünü anladım. Geçen yıllardan farklı olarak bu yıl Davos, “insani yüzlü küreselleşmeyi” savunanlarla (Macron ve Merkel); “küreselleşme karşıtı Trump” kürsüsü arasında bölündü. Trump’ın cangılı Trump, İsviçre Alpleri’ne gerçi “pro business populism / iş ve yatırıma açık popülizm” sözleriyle tanımlanan yeni bir yaklaşım içinde gelmiş ve agresif “Önce Amerika” diskurunu “Önce Amerika ama yekten tek başına da değil!” sloganıyla yumuşatmıştı. Bununla Amerika’nın içe kapanması yerine, “alakart / seçmeli” ittifaklar ve ikili ilişkiler düzeyinde ticari atılımlar ve yatırımlarla yola devam edeceği anlatılıyordu. ABD Başkanı, sadece kuralları önceden belirlenmiş, pazarlık dışı, kurulu ittifak ve yerleşik kurumlara itiraz etmekteydi. BM’den Dünya Ticaret Örgütü’ne, NATO’ya uzanan bu uluslararası kurumların gerçekte hepsi II. Dünya Savaşı sonrasında bir yeni savaşın çıkmasını önlemek için ABD tarafından kurulan örgütlerdi. Trump, bu kurumlara meydan okumakla bizzat ABD düzenine karşı çıkmakta ve ABD liderliğini tartışmaya açmaktaydı. Atlantik ötesi bağlar zayıflayıp, böyle küreselleşmenin hızlı çağı da arkada kalırken, bildiğimiz kurallar geçerliliklerini yitiriyor. Bu bir taraftan sadece güçlünün borusunun öttüğü yeni “cangıl” koşullarını doğururken, bir taraftan da “yeni dünyanın lideri kim olacak” bahsini açıyor. Özetle yeni bir jeopolitik boşluğun doğduğu bir kavşaktayız. 48. yılını arkada bırakan son Davos buluşması, işte bu büyük kavşağı sergileyen bir toplantı oldu. Bu yüzden salt “bando”yla karşılanan ilk devlet başkanı “Trump şov”uyla değil, yeni kavşağın cangıl ortamıyla hatırlanacak. ‘Selman istenmiyor!’ Britanya’da insan hakları aktivistleri, Başbakan Theresa May’in Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a yaptığı ülkeye ziyaret davetini geri çekmesi için bildiri yayımladı. Bildiride, Prens Selman, Yemen’deki savaş ve insani krizden sorumlu tutuldu, insan hakları karnesinin kötü olduğu vurgulandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle