Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumartesi 20 Ocak 2018 10 1 yılda 920 başvuru için karar Komisyondan sadece ‘40 göreve iade’ SİNAN TARTANOĞLU OHAL Komisyonu, kurulduğu günden bu yana, 1 yıl içinde, 104 bin 789 itiraz başvurusunda sadece 3 bin 110’unu inceleyebildi. Ancak bunlardan 1984’ü zaten dana sonra çıkarılan KHK’lerle iade edildi. Komisyona yapılan 206 başvuru ise adli işlemlerin devam ettiği mahkemelere gönderildi. Kurulduğundan bu yana 1 yıl geçen komisyon sadece 920 başvuru üzerinde karar verdi. 880 itiraz başvurusu reddedildi, sadece 40 adalet arayışına olumlu yanıt verildi. 1.5 yıl süren OHAL rejiminde; KHK’lerle alınan ihraç ve kapatma kararları için “adalet arayışı” hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hem de Anayasa Mahkemesi açısından gözleri yine bir KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na çevirdi. Komisyon, kuruluş KHK’sinden ancak 4 ay sonra çalışmalarını başlatabildi. KHK’leri hazırlayan Başbakanlığa bağlı olarak kurulan komisyon, çalışma usul ve esaslarını ancak kuruluşundan 6 ay sonra belirleyebildi. Bu da, “adalet arayışı” açısından somut bir sonuç vermedi. Çünkü komisyonun, itiraz başvurularını kabul etmeye başlaması bile, 17 Temmuz 2017’yi buldu. OHAL KHK’leri ile birlikte 107 bin 175 kamu görevlisi ihraç edildi. KHK’ler ile toplamda 111 bin 895 idari tedbir kararı alındı. Bünyesindeki 80’i raportör olmak üzere 200 personele 104 bin 789 itiraz başvurusu iletildi. Bir yılda 3110 dosya Komisyon, kurulduğu günün üzerinden yaklaşık 1 yıl geçmesine karşın, 104 bin 789 başvurudan sadece 3 bin 110’unu ancak inceleyebildi. Bu dosyaların 1984’ü için daha sonra çıkarılan KHK’lerle iade kararı verildi. 206 başvuru ise adli makamlara havale edildi. 880 ret, 40 kabul 920 dosya üzerinde karar veren komisyon, 880 “adalet arayışı”nı reddetti. Bu kişi ve kurumların itirazı için mahkeme yolu açılmış oldu. 40 itiraz başvurusu ise kabul edildi. Bu kişiler hakkında verilen komisyon kararının Devlet Personel Başkanlığı’na iletilmesi, kişilerin kamu görevine başlaması bekleniyor. Komisyon ayrıca, binlerce OHAL mağduru için, “OHAL Komisyon Başvuru Takip Sistemi” kurdu. Sistem şubat ayının ilk haftasında erişime açılacak. Mağdurlar, takip sistemi üzerinden sadece “Başvurunuzun incelemesi devam etmektedir” ya da “Başvurunuz hakkında verilen karar ilgili kuruma gönderilmiştir” ifadelerini görebilecek. l ANKARA Ölen kırmızı fularlı kıza hapis Antalya’da Gezi Parkı protestolarına ka tıldığı için tutuklanan, tahliye olduktan sonra PKK’ye katılan, geçen sene Suriye’nin Rakka kentinde IŞİD ile girdiği çatışmalarda ölen Ayşe Deniz Karacagil, 55 ay hapse mahkum edildi. “Kırmızı fularlı kız” olarak tanınan Karacagil’in nüfus kayıtlarında “sağ” göründüğü kaydedildi. Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen karar duruşmasında Karacagil’in avukatı Hakan Evcin, “Kanunlar kişinin ölmesi halinde davanın düşürülmesini hükmeder. Mahkemeye nüfus idaresinden gelen yazıda müvekkilim sağ gözüktü. Bu nedenle de ceza verildi” dedi. l DHA KCK davasında olaylı duruşma 46Kürt gazetecinin “terör örgütü yö neticiliği” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuksuz yargılandığı KCK basın davasının 13. duruşması, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık avukatı Gülizar Tuncer, mahkemenin gazetecilerin yargılandıkları tüm dosyaları istemesine tepki gösterince mahkeme başkanı Hakan Türkön, Tuncer’in sözünü kesti. Tuncer, “Herkesi men edemezsiniz. Savunmaya saldırıdır bu” dedi. Tuncer, mahkeme başkanı Türkön’ün konuşturmaması üzerine salondan çıktı. l İSTANBUL / Cumhuriyet TRT’nin işgaline 23 müebbet 15Temmuz darbe girişimi sırasında TRT’nin Ankara Ulus’taki yerleşkesi ve Digiturk binasının işgaline ilişkin 93 sanığın yargılandığı davada, mahkeme heyeti, 23 sanığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. 57’si tutuklu 93 sanığın yargılandığı davada mahkeme heyeti, “Anayasayı ihlal” suçundan 23 sanığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı, 35 erin de beraatına karar verdi. Bazı sanıklar da değişik oranlarda hapis cezalarına çarptırıldı. Kararın açıklanmasının ardından sanık yakınları tepki gösterdi. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Bahaneleri kalmadıANAYASA MAHKEMESİ, ALTAN ve ALPAY KARARININ GEREKÇESİNİ AÇIKLADI Anayasa Mahkemesi, tutuklu yazarlar Mehmet Altan ve Şahin Alpay ile ilgili verdiği hak ihlalli kararının gerekçesini 8 gün içinde, dün Resmi Gazete’de yayımla dı. Böylece yerel mahke melerin, “Karar Resmi Gazete’de yayımlanma dı” bahanesine sığına rak tahliye taleplerinin ALİCAN ULUDAĞ reddetmesinin gerekçesi ortadan kalktı. Bu aşamadan itibaren, İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin resmi niteliğe bürünen ve emsal niteli ğindeki Anayasa Mahkemesi ihlal ka rarını uygulamaması hukuki sorum luluk doğuracak. Öte yandan karar la birlikte, muhalif üyelerin de görüş leri ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Tay yip Erdoğan’ın atadığı Kadir Özkaya ve Rıdvan Güleç ile TBMM’nin seçti ği Recai Akyel, ortak açıkladıkları kar şı oy yazısında olağanüstü dönemler de tutuklama için “somut olgular” yeri ne “kuvvetli olarak nitelenebilecek suç şüphesine işaret eden bazı belirtilerin bulunmasının ilk tutuklama bakımın dan yeterli olduğunu öne sürdü. Anayasa Mahkemesi; Mehmet Altan, Şahin Alpay ve Turhan Günay’ın baş vuruları üzerine 11 Ocak’ta hak ihlali kararı vermişti. Altan ve Alpay’ın ba sın ve ifade özgürlüğü ile kişi hürriye ti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği ne hükmeden Yüksek Mahkeme, ihla lin sonuçlarının kaldırılması için kara rın bir örneğini aynı gün İstanbul’daki yerel mahkemelere gönderdi. AYM’nin ihlal kararını yerine getir meyerek Şahin Alpay’ın tahliye tale bini reddeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, anayasanın 153. madde sinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının gerekçeli ola rak Resmi Gazete’de yayımlanmasın dan itibaren hüküm ve sonuç doğura cağı hükmünün düzenlendiğini savun du. Alpay’a ilişkin gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini belirten mahkeme, AYM’nin de tedbir mahiyetinde bir ka rar vermediğini kaydetti. Heyet, tahli ye için kısa kararın kendisine gönde rilmesini ve gerekçenin de AYM’nin internet sitesinde yayımlanmasını ye terli bulmadı. Mehmet Altan’ın tahli ye talebini reddeden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi de gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanmadığı ge rekçesiyle tahliye talebini reddetti. 8 günde çıktı Anayasa Mahkemesi, dün Altan, Alpay ve gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile ilgili verdiği hak ihlalleri kararını, dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Daha önceki ihlal kararlarının aksine AYM, kararı daha hızlı şekilde 8 günde yayımlayarak tartışmalara nokta koymak istedi. AYM, yasa iptallerinin aksine bireysel başvuru kararlarının uygulanması için kararın Resmi Gazete’de yayımlanması şartı bulunmuyor. AYM’nin yasasında mahkemeler, ihlal kararının kendisine bildirilmesiyle birlikte kararı uygulamak zorunda. Ancak AYM’nin kararı Resmi Gazete’de yayımlamasıyla, artık yerel mahkemelerin bir bahanesi kalmadı. Bu aşamadan sonra 13 ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri, anayasa uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararını uygulayarak Altan ve Alpay’ı tahliye etmesi gerekiyor. AYM’ye sınır eleştirisi Öte yandan kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla muhalif üyelerin gerekçeleri de ortaya çıkmış oldu. Basın ve ifade özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilen Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararına muhalefet eden 6 üyeden Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel, ortak karşı oy yazısı açıkladı. Muhalif üyeler, ye Gerekçenin açıklanmasının ardından AYM’nin ihlal kararı resmileşti ve herkes için bağlayıcı hale geldi. Karara muhalif kalan yandaş üyelerin ise tutukluluğu skandal ifadelerle savunduğu ortaya çıktı MAHKEMELER YİNE DİNLEMEDİ CANAN COŞKUN Anayasa Mahkemesi’nin haklarında hak ihlali vermesinin ardından yargılandıkları mahkemelerin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmadığı gerekçesiyle tahliye etmediği gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın avukatları, kararın dün Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra yeni başvurularda bulundular. Altan’ın avukatları tahliye talebinde bulunurken, Alpay’ın avukatı hem tahliye hem de reddi hâkim başvurusunda bulundu. Altan’ın avukatlarının İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dün sunduğu dilekçede, AYM’nin hak ihlali kararından sonra ihlalin ortadan kaldırılması için kısa kararı yerel mahkemeye yolladığı, aynı zamanda avukatlar tarafından da mahkemeye sunulduğu anımsatıldı. Yerel mahkemenin gerekçeli karar yazılıp mahkemeye gönderildiğinde tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği konusunda re’sen değerlendirmede bulunulacağını belirtilerek tahliye talebini reddettiği hatırlatıldı. Söz konusu karara yapılan itirazın ise üst mahkemece gerekçeli kararın henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamış olması gerekçe gösterilerek reddedildiği belirtildi. Gerekçeli kararın muhalefet şerhleriyle birlikte dün Resmi Mehmet Altan Şahin Alpay Gazete’de yayımlandığı kaydedilerek, Altan’ın kişilik haklarının daha fazla tahrip edilmesinin önlenmesi için kararın gereğinin yapılması ve tahliye edilmesi istendi. Mahkumiyet veremeyiz Mahkeme de başvuruya ilişkin kararında, AYM’nin muhalefet şerhlerini de içeren gerekçeli kararının 18 Ocak’ta UYAP üzerinden mahkemeye gönderildiğini, görüşü sorulan savcının da mütalaasında tutukluluk durumu konusunda takdiri mahkemeye bıraktığını belirtti. AYM’nin yargılamayı yapan mahkemenin yerine geçerek delil değerlendirmesi ve yerindelik incelemesi yapmasının bireysel başvuru incelemesinin kapsamı içerisinde olmadığını savunan mahkeme, aksi takdirde yargılamayı yapan mahkemenin AYM’nin tespit ve değerlendirmesi aksine bir karar verme imkânı kalmayacağını ifade etti. AYM’nin Altan kararında da mahkemenin yerine geçerek delil değerlendirmesinde bulunduğunu savunan mahkeme, AYM’nin kanuna aykırı şekilde yerindelik incelemesi yaptığını öne sürdü. Mahkeme, AYM’nin kararına uyulması durumunda yargılamayı yapan mahkemenin mahkumiyet kararı veremeyeceğini ifade etti. AYM yetkisini aştı Yerel mahkemenin sadece iddianamede belirtilen deliller ile bağlı olmadığını savunan mahkeme, “Dosyada tutukluluk halinin devamını gerektirir olguların olup olmadığını takdir etme yetkisi mahkememize aittir. Ayrıca vermiş olduğu ihlal kararında tahliyeye yönelik bir hüküm bulunmamaktadır” yorumunda bulundu. Mahkeme, AYM’nin kararına göre sanığın tahliyesi sonucunu doğuracağı nı kabul etmenin, hukukun genel ilkelerine, mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceği ve telkinde bulunulamayacağı yönündeki düzenlemelere, doğal hâkim güvencesi olmak üzere birçok yargılamaya dair ilkenin ihlali sonucunu doğuracağını savundu. Mahkemenin esastan inceleme yapan temyiz merci kararına dahi direnme hakkı olduğunu belirten mahkeme, darbe tehdidinin büyüklüğü, kaçma ihtimali ve dosyanın gelmiş olduğu aşama gibi gerekçelerle Altan’ın tahliye talebinin oy çokluğu ile reddine karar verdi. Karara muhalif kalan üye hâkim Recep Kurt ise, şerhinde, AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağını belirterek, ihlalin sonucunun ortadan kaldırılması için Altan’ın tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Alpay’ın avukatı Aynur Tuncel Yazgan da, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede, müvekkili hakkında “tutukluluğun devamı” ve tahliye talebi ile ilgili “karar verilmesine yer olmadığı” kararlarına katılan yargıçlar Fahrettin Düzalan ve Abdullah Ok’un reddini talep etti. Yazgan, bu süreçte Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından Mehmet Uçum ve Başbakan Binali Yıldırım ve hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ’ın AYM’nin kararını değerlendiren bazı yorumlarının basına yansıdığını söyledi. Avukat Yazgan, mahkemenin 12 Ocak tarihli ret kararında AYM’nin, kendisini, davaya bakmakta olan mahkeme yerine koyarak, delil değerlendirmesi yaptığı ifadelerini anımsatarak, “Mahkemenizin bu gerekçesi, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a ait olan açıklamalarla neredeyse sözcüğü sözcüğüne paralellik taşımaktadır” dedi. Bağımsız olmayan bir mahkemenin tarafsız olmasından söz edilemeyeceğinin altını çizen Yazgan, şunları kaydetti: “Yargıçlar, bağlayıcı olan AYM kararına karşı direnerek, AYM’yi adeta bir kâğıttan kılıç durumuna düşürmüş, hukuk sistemimizde eşi benzeri görülmemiş bir kriz çıkmasına neden olmuşlardır.” l İSTANBUL rel mahkeme gibi düşünerek AYM’yi şöyle eleştirdi: “Bireysel başvuru sistemi içerisinde, Anayasa Mahkemesinin, somut olayın koşullarını dikkate almak suretiyle, özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden bir denetim yetkisi bulunmakla birlikte, özellikle ilk tutuklamalarda, her somut olayda tutuklamanın önkoşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas halinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesi’ne kıyasla daha iyi konumdadırlar.” OHAL varsa şüphe yeter OHAL döneminde somut delil yerine şüphe üzerine tutuklama kararı verilebileceği mesajı verilen yazıda, şöyle devam edildi: “Özellikle olağanüstü hal döneminde, olağanüstü hal ilanına sebebiyet veren olaylarla ilgili olarak yürütülen bir soruşturma kapsamında uygulanan tutuklama tedbirinin hukukiliği değerlendirilirken, suçun işlendiğine dair kuvvetli bir belirtinin bulunup bulunmadığının tespitinde tutuklama tedbirinin uygulandığı her bir somut olayın koşullarının ve olağanüstü hal ilanına sebebiyet veren olayların özelliklerinin ve ağırlığının da gözardı edilme mesi gerekir. Darbe teşebbüsü gibi ülkenin bütününü etkileyen bir gelişme sonrasında başvurulan tutuklama tedbiri bakımından, soruşturma makamlarınca suça ilişkin şüpheyi doğrulayan tüm somut olguların (belirtilerin) ayrıntılarıyla birlikte tedbirin uygulandığı sırada tespit edilmesi ve yargı organlarının ilk tutuklama kararında bu somut olgulara dayanması her zaman mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda, bazı hallerde olayın niteliğine göre kuvvetli olarak nitelenebilecek suç şüphesine işaret eden bazı belirtilerin bulunması ilk tutuklama bakımından yeterli görülebilir.” ‘Yazıları suç belirtisi’ Soruşturma mercilerine ve tutuklamaya karar veren sulh ceza hâkimliğine göre, başvurucu Alpay’ın, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu, hatta ona ait olduğu bilinen medya organlarında bu yapılanmayı öven, bu yapılanmanın faaliyetlerini meşru göstermeyi ve yapılanmaya yönelik yürütülen soruşturmaları sonuçsuz bırakmayı hedefleyen yazılar yazdığı savunulan yazıda, “Bu tutumunu, söz konusu gazetelerden birisinin yöneticisi hakkında ‘silahlı terör örgütü üyeliği’nden soruşturma başlatılmış olmasına rağmen darbe teşebbüsüne kadar devam ettirmiştir. Sulh ceza hâkimliğine göre bu durum yazar ve gazeteci olan başvurucu açısından suçun işlendiğine dair kuvvetli bir belirtidir. Hal böyle olunca, yukarıda yer alan tespit ve de ğerlendirmeler karşısında, soruşturma mercilerinin ve tutuklamaya karar veren sulh ceza hâkimliğinin, suçun işlendiğine dair belirtileri somut olarak ortaya koyamadıklarını ve değerlendirmelerinin temelsiz ve keyfi bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün görülmemiştir” görüşüne yer verildi. İnandırıcı delil varmış Üç üyenin muhalefet yazısında, Şahin Alpay’ın FETÖ/PDY’nin medya yapılanmasına yönelik olarak yürütülen bir soruşturma kapsamında, darbe teşebbüsünün savuşturulmasından 15 gün sonra tutuklandığı dikkate alındığında soruşturma süreci bakımından tutuklamanın ölçülülük ilkesinin bir unsuru olarak gerekli olmadığı sonucuna varılması için herhangi bir nedenin bulunmadığı öne sürüldü. İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin, isnat edilen suçlar için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfi ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceği ifade edilen yazıda, başvurucunun tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelendiğinde başvurucunun suç işlemiş olabileceğinden şüphelenilmesi için inandırıcı delillerin bulunduğu kaydedildi. Hak ihlali olmadığını öne süren aynı üyeler, Mehmet Altan’la ilgili hak ihlali kararına da aynı gerekçelerle karşı çıktı. l ANKARA Tek tip kıyafetler gönderildi ALİCAN ULUDAĞ Adalet Bakanlığı, 24 Aralık’ta KHK ile getirilen tek tip kıyafet düzenlemesinin uygulanması için bir ay içinde çıkması gereken yönetmelik yayımlanmadan, tek tip kıyafetleri tüm yurttaki cezaevlerine gönderdi. Cezazevleri, yönetmelik yayımlanır yayımlanmaz darbe ve terörden yatanları duruşmalara tek tip kıyafet giydirerek getirecek. Ankara’daki darbe davalarındaki tutuklular, tek tip kıyafet giydirilerek görüntü verilecek. 24 Ocak 2017’de Resmi Gazete’de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, cezaevlerinde tek tip kıyafet uygulaması yasallaştı. Buna göre darbe ve Cumhurbaşkanına suikast suçları sanıklarının, badem kurusu rengi, terör üyeliği suçundan yatanların ise gri tulum giyerek duruşmalara getirilmesi düzenlendi. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar bir ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenecekti. Madde hükümleri, yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından uygulanacaktı. KHK ile tanınan süre 24 Ocak’ta doluyor. Bu tarihe kadar tek tip kıya fet düzenlemesinin şartlarını içeren yönetmelik yayımlanmak zorunda. Ancak Adalet Bakanlığı, yönetmeliği beklemeden tek tip kıyafetlerin hazırlıklarını tamamladı. Alınan bilgiye göre bakanlık, tek tip kıyafetler tüm yurttaki cezaevlerine gönderildi. Cezaevleri, tutuklu ve hükümlülere tek tip kıyafet giydirmek için yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanmasını bekliyor. Yönetmelik yayımlanınca özellikle Ankara’daki darbe davalarındaki sanıklar, tek tip kıyafet giydirilerek yeniden basının önüne çıkarılacak ve görüntü alınmasına izin verilecek. l ANKARA SAVCI: YÖNETMELİK BEKLENİYOR Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, dün düzenlediği 2017 yılı bilgilendirme toplantısında, 696 sayılı KHK ile getirilen tek tip elbiselerin Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildiğini ve genelge çıktıktan sonra da uygulamaya koyacaklarını söyledi. Güre, “D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda 923 kişinin kıyafet giyebileceği, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda ise 58 kişinin tek tip kıyafet giyebileceği tespit edilmiştir” dedi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B