18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 10 Ocak 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 13 Dışarıda tutukluyuzÇALIŞAMAYAN GAZETECİLER, 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’NDE KONUŞTU: Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Parmaklıkların ardındaki 145’i aşkın gazeteci, mesleğini yapamıyor. Birçok gazeteci ise iş bulamadıkları için ya yurtdışına çıkıyor ya da farklı mesleklerde ayakta durmaya çalışıyor. ZEHRA ÖZDİLEK Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, üniversite mezunu olup en çok işsiz kalan kesim gazeteciler. 2014’te Türkiye genelinde işsizlik oranı yüzde 9.9 olurken gazetecilik alanında işsizlik yüzde 29.1 olarak gerçekleşti. Çalışan Gazeteciler Günü’nde işsiz kalan, farklı sektörlerde çalışan basın mensuplarıyla konuştuk. Gazeteciler, “Bugün gazetecilik büyük zorluklarla yapılıyor. Bedeni olarak özgürüz ama mesleki olarak tutukluyuz” dedi. CYmAüuPzaIaLmImeYlOlıeRsi Cezaevinde 400 günü aşkın süre kalan ve şu an işsiz olan Murat Aksoy, tahliye olan gazetecilerin iş bulmakta zorlandığını belirterek “Tutuklulukla birlikte bir anlamda gazetecilik de bitti. Şu anda sadece kendi internet sitemizde aklımıza gelirse fikrimizi yazabiliyoruz. Özgürüz, evet tahliye olduk özgürüz ama mesleki olarak ne yazık ki tutukluluğumuz sürüyor” diye konuştu. Kendi durumunda olanlara cüzamlı muamelesi yapıldığını belirten Aksoy, “Kimse ne yanaşmak istiyor ne iş vermek istiyor. Bu biraz da davayla ilgili. İşin diğer yönü de ‘Acaba yazsam mı?’, ‘Kalemi ne kadar sivriltsem?’,‘ Eleştirsem mi?’ Davanın süreci de var. Suç vasfı değişebilir, tahliye vs. onun getirdiği bir şey de var. Ama asıl hikâye dediğim gibi birinci kısım. Mesleğimizi icra edebilecek, hayatımızı sürdürecek, idame ettirecek şekilde sürdürmemiz mümkün değil. O açıdan evet, bedeni olarak özgürüz ama mesleki olarak da tutukluluğumuz sürüyor” dedi. Aksoy, Türkiye’deki gazeteciliği değerlendirerek “Türkiye’de iki tür medya var artık. İktidarla kordineli çalışan, varlığını tamamen ona borçlu olduğunu düşünen ve iktidar bittiğinde de kendi varlığı yok olacak diye düşünen bir medya grubu var. Diğer taraftan her şeye rağmen, mesleğini yapmaya çalışanlar var. Bu ikisi arasında da haberlere bakış, yorumlar vs. 180 derece fark var. Bu normal bir demokraside olabilecek bir şey değil ne yazık ki. Ama Türkiye’de her şeyi artık normalleşiyor. Sadece medyada değil, her alanda böyle bir kutuplaşma var. Bu kutuplaşmanın da bir araya gelmesi neredeyse imkânsız” diye konuştu. Buruk kutlayacağız Aksoy konuşmasını şöyle sürdürdü: “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayacağız belki ama buruk olacak. Bu tıpkı 3 Mayıs’taki Basın Özgürlüğü Günü gibi. Sadece kutlayacağız, temennilerde bulunacağız ki arkadaşlarımız biran önce tahliye edilsin, tutuksuz yargılansın. Ama bir taraftan da bir tür dayanışmaya vesile olacak, onu hatırlayacağız. İçerideki gazetecileri bir kez daha hatırlayacağız. Haksız yere içeride olan büyüklerimize, küçüklerimize üzüleceğiz” dedi. Murat Aksoy ‘ÇALIŞAMAYAN GAZETECİLERİZ’ Gazetemizi susturmaya yönelik 31 Ekim 2016’da başlatılan operasyon kapsamında tutuklu bulunan gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başka nımız Akın Atalay ve muhabirimiz Ahmet Şık, Çalışan Gazeteciler Günü’nü ikince kez cezaevinde karşıladı. Dava kapsamında yöneltilen asılsız suçlamaların çürütülmesine karşın Sabuncu ve Atalay 437, Şık ise 376 gündür tutuklu bulu nuyor. 25 Aralık 2017’deki son duruşmada savunma hakkının da kısıtlanmasının ardından mahkeme heyeti reddedilmişti. Reddedilen heyet, arkadaşlarımızın hem tutukluluklarına hükmetmiş, hem de duruşmayı 9 Mart’a ertelemişti. Cezaevinden bir mesaj gönderen Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’dür. Biz çalışamayan gazeteciler, türlü zorluğa ve baskıya direnen bir avuç namuslu, yürekli çalışan gazetecilerin gününü kutluyoruz” dedi. Mçoesklöeğzilmeidim Emrah Ürün Cesurlar içerİde Kapatılan IMC TV kameramanı Emrah Ürün de 2010 yılında mezun olduktan sonra IMC TV’de işe başladığını belirterek, “Geçen aylarda IMC TV kapatılana kadar orada kameramanlık yaptım. Ardından ‘iş arıyorum’ diye arkadaşlarıma haber gönderdim. Fakat hiçbir yerden geri dönüş olmadı. Şu an mesleğimden çok farklı bir iş yapıyorum. Küçük şirin bir kafe açtım ve işletiyorum. Çok yoruluyorum, bütün zamanımı alıyor. Kameramanlık yaparken de çok yoruluyorduk . Saatlerce kamera omuzda koşup çalışıyorduk. Bazen düşüp darp alıyorduk. Ama tüm bunlara rağmen kameramanlık mesleğini IMC TV’de 6 yıl boyunca çok severek yaptım” dedi. Ürün konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gazeteciliği bırakıp başka bir işi yapma kararını almak kolay olmadı. KHK mağduru bir sürü insan ekmeğini kazanmak için mesleklerinden alakasız işler yapıyor. Ben de ayakta durmak için bu işe girdim. Kafe işletmek aslında dışarıdan göründüğü gibi pek keyifli değilmiş. Tek başıma çalıştığım için her şeyi ile ben ilgileniyorum. Tüm günüm kafede geçiyor. IMC TV’de çalıştığım zaman sık sık sinema ve konserlere giderdim. Ama artık sinema ve konsere zaman ayırmak pek mümkün olmuyor... Gazetecilik gerçekten zor meslek. Cesaret gerektiren bir meslek. Cesur olanlar da ya içerde ya da işsiz. Umarım 10 Ocak hem içeride hem dışarıdaki tüm gazetecilere özgürlük getirir.” BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada bugünün gazeteciler için bayram değil, sorunların dile getirildiği bir gün olduğunu söyledi. Gazetecilerinin sorunun işsizlik olduğunu söyleyen Olcayto şöyle devam etti: Biz 10 Ocak’da iktidara ve muhalefet partilerine, ‘basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırın, gazetecilerin özgür kalmasını sağlayın, gazetecilik mesleğini suç gören anlayıştan vaz geçin’ çağrısını yapıyoruz.” Basın Konseyi Yüksek Kurulu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde tutuklu gazetecileri destek vermek için bugün Silivri’de toplanıyor. Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merrkezi’nde saat 11.00’de yapılacak etkinlikte basına karşı giderek ağırlaşan baskılara dikkat çekilecek. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilciliğinde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle dün basın açıklaması yapıldı. TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, “10 Ocak, ancak tüm meslektaslarımız özgür kalıncaya, sendikalı oluncaya kadar ve güvenceli çalışmaya başladıkları zaman bayram olacaktır” dedi. Kapatılan IMC TV muhabiri Halime Aktürk, kanal kapanma dan 2 ay önce Kanada’ya gittiğini be lirterek “Kapatılana kadar burada an ve an izledim, çalışma arkadaşları mın direnişine buradan destek ver meye çalıştım ancak ekran karardı ğında acı ile karışık bir boşluğa düş tüğümü hissettim. İnanmak önce güç geldi ama Türkiye’de televizyoncu lukta iyi işler yapan günden güne iz leyenleriyle birlikte çalışanlarının arttığı, binbir emekle çalıştığın ka nalın bir anda KHK denen bir karar la kapanmıştı. Geriye yüzlerce işsiz gazeteci ve haber alma hakkı gasp edilmiş izleyici kaldı” ifadelerini kul landı. Kanal kapatıldıktan son ra Kanada’da kalmaya ka rar verdiğini belirten Aktürk şöyle devam etti: “Hem eği timim hem de IMC TV için Kanada’ya geldim. Döndü ğümde kaldığım yerden daha iyisini yaparak de vam edecektim. Olma dı. 10 Ocak gazeteci lik yapamayan gaze teciler günü aslında. Kanada’da geçimimi Halime Aktürk sağlamak için pas tanede çalışmaktan sınav gözetmen liği yapmaya kadar birçok iş yaptım. Burada bu işleri yaparken Türkiye’de Cizre’de yaptığım haberlerden dolayı ödül aldım ama orda olamadım. Bun ları yaşamak biraz zor ama bu durum bir yandan da sizi besliyor, daha çok güçlendiriyor, yaptığınız işin ne ka dar doğru ve siz orda olmasanız bile birilerinin yaptığınız işin farkında ol ması asıl amacınızın yerine ulaştığı anlamına geliyor. Çoğu zaman buna benzer durumları düşünüyorum ama gazetecilik yapmayı çok özlediği mi de söylemeliyim... Gazetecilik ve Türkiye. Birbirine çok uzak iki keli me. Bu iki kelimeyi bir arada duydu ğumda aklıma ilk gelen cezaevi olu yor ne yazık ki. Sanırım, bu sadece benim ilk düşündüğüm değil, bura da da yeni tanıştığınız birisine gaze teci ve Türkiye’den olduğunuzu söy lediğinizde size ilk sözü ‘Türkiye’de gazetecilere çok baskı var değil mi?’. Evet var ama biliyorum dışarıda hâlâ gerçeklerden taviz vermeyen gazete ci arkadaşlar da var; Türkiye’yi ay dınlığa çıkaracak olan bu haklı mü cadele olacaktır.” Gazeteciler yan yana durmalı Mezopotamya Ajansı’nda editörlük yapan Ömer Çelik ise, “Her ne kadar 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olsa da son yıllarda daha çok işsiz gazetecinin ‘kutlamak’ zorunda kaldığı bir gün haline geliyor” diyerek bu durumun basın üzerinde uygulanan siyaseti ortaya koyduğunu söyledi. 150’yi aşkın gazeteci arkadaşının cezaevinde olduğuna değinen Çelik, “Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Nedim Türfent, Zehra Doğa gibi nice arkadaşımız mesleklerini yapamamanın ötesinde, ce zaevi duvarları arasında bugünü karşılıyor. Gerçekten bu durumu her birimiz iyice düşünüp tartışmalıyız. Gazeteciler eğer mesleklerine sahip çıkacaksa, böylesi günlerin anlam ve önemini büyütecekse baskılara karşı dayanışmalı, yan yana durmalı. Yan yana durabilmeyi başarabildiğimiz ölçüde mesleğimiz üzerindeki baskıları ortadan kaldırabiliriz” diye konuştu. Çelik şöyle devam etti: “Bugün gazetecilik büyük zorluklarla yapılıyor. Birçok arkadaşımız mesleği terk etmek zorunda kaldı. Fa kat bu mesleği ısrarla sürdürenler için ko şullar gerçekten kolay değil. En küçük eleş tiri taşıyan haberiniz bile tutuklama konu su yapılıp sizi cezaevi duvarlarının ötesine taşıyabiliyor. Çalıştığınız yerlerin ka pısına KHK ile kilit vurulabiliyor ve işsiz kalabiliyorsunuz. Bunların karşısında pes etmek ya da korku iklimine katılmak bu toplumun her kesiminden önce gazeteciler nezdinde terk edilmesi gereken bir tavır.” Ömer Çelik Simit ve hürriyet Bugün bu ülkede Çalışan Gazeteciler Günü. Bugün bu ülkede “çalışan” gazetecilerin en kötü günleri. Gazetecilik de gazeteciler de iktidarın hedefinde ve tehlikede. İktidar, “çalışan” gazetecileri tek tek topluyor. Her birine bir suç yakıştırıyor. Onları süresiz zindanlara tıkıyor. Bitmek bilmez dava süreçleri boyunca tutuklu yargılıyor. “Çalışan” gazeteciler... Çalışmasınlar istiyor. “Çalışan” gazeteciler, kendisi için çalışmadıkça gazeteciden sayılmıyor. Bugün bu ülkedeki gazeteciler için önemli bir gün. Onların yasal haklarını düzenleyen 212 sayılı yasanın kabulünün yıldönümü. Çalışan gazetecilerin işveren karşısında sosyal güvenceleri sağlama alan bu yasa 4 Ocak 1961 yılında düzenlendi. Yasanın kabulüyle birlikte ülkede ilk kez ve son kez gazete patronları birleşerek ayaklandılar. Ve yasayı protesto için gazetelerini üç gün kapatarak bir çeşit grev ilan ettiler. Buna karşılık gazeteciler, dizgicisinden muhabirine bir araya geldiler ve o üç gün boyunca “Basın” adlı bağımsız ve patronsuz bir gazete çıkarttılar, kendi haklılıklarını anlattılar. 1961’de... Bundan tam 57 yıl önce... Bambaşka bir Türkiye’de... Bambaşka gazeteciler ve her şeye rağmen bambaşka bir hukuk devleti vardı. Basın tarihine gazetecilerin ve hukukun zaferi olarak kazınan ve “Dokuz patron olayı” adı verilen meselenin üzerinden yıllar geçti. Bu süreçte gazeteciler ve patronlar ve devlet ve hukuk... Hepsi o zamanlar asla hayal edilemeyecek kadar korkunç bir noktaya geldi. Bugün... Bir avuç gazeteci “Patronsuz” bir gazetede “gazetecilik” yaptığı için tutuklanan arkadaşlarını iktidarın elinden kurtarmaya çalışıyor. Onların gazeteci olmadıklarını iddia eden iktidarın ele geçirdiği ve rezil ettiği hukuku her şeye rağmen işletmeye çalışıyor. Bugün o bir avuç gazeteci... Sendikal haklarını, sektördeki gelir adaletsizliğini, çalışma şartlarını ya da meslek etiğini masaya yatıracaklarına... Basın emekçilerinin aradan geçen yarım asırda neler kazanıp neler kaybettiklerini tartışacaklarına... Hep birlikte davranıp sisteme karşı yeni başarılar kazanacaklarına... Basın tarihine yeni zaferler yazmak için dişlerini tırnaklarına takacaklarına... Nefeslerini tutmuş... Gazetecilikten yargılanan arkadaşlarını, onların gazetecilikten yargılanmadığını iddia eden bir iktidarın elinden kurtarmaya çabalıyorlar. Başka gazetecileri bu hukuksuz yargıya kurban vermemek için uğraşıyorlar. Çalışan Gazeteciler Günü’nde... Çalıştırılmayan gazetecilerin, tehdit edilen gazetecilerin, işsiz bırakılan gazetecilerin, susturulmaya çalışılan bir gazeteciliğin... Yılmadan hesabını soruyorlar. Ve kasten susan... İktidarın dediğini yapan... Meslek etiğini hiçe sayan soysuzlaşmış bir basının yasını tutuyorlar. 1961 yılında... Patronlarına karşı sokaklara dökülen gazetecilerin ellerinde pankartlar vardı. Pankartlardan birinde şu yazılıydı. “Simidimiz ve hürriyetimiz için.” Bugün hâlâ gerçekten gazetecilik yapan ve bu uğurda bildiğinden şaşmayan tüm gazetecilerin alnında, bir fazlasıyla aynı şey yazıyor. Simidimiz ve hürriyetimiz için. Ve... Sizin simidiniz ve hürriyetiniz için. l KÜTAHYALI İCRALIK OLUNCA... Kendine çalışan ‘gazeteci’ Aldığı mobilyaların parasını ödemediği gerekçesiyle hakkında Kütahyalı icra takibi başlatılan yandaş gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı, dava dilekçesinde Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen bir gazeteci olduğunu savundu. CNN Türk’ün aktardığına göre, 2015 yılın da yaklaşık 28 bin TL’lik bir mobilya alışve rişi yapan Kütahyalı, borcunu ödemediği ge rekçesiyle mobilya şirketi tarafından dava edildi ve hakkında icra takibi başlatıldı. De vam eden davanın son duruşması geçen gün lerde gerçekleşirken, duruşmaya katılmayan Kütahyalı’nın dava dilekçesi ortaya çıktı. Di lekçede, Kütahyalı’nın “Cumhurbaşkanı Re cep Tayyip Erdoğan’a yakın bir gazeteci oldu ğu ve itibarını sarsmak amacıyla icra takibi başlatıldığı” ifadeleri yer aldı. Mobilya şirketinin avukatı Cevat Kazma müvekkilinin alacağını tahsil etmek için ic ra takibi başlattığını belirterek bu girişim üzerine Kütahyalı’nın mobilya şirketini FETÖ’cü ilan etmekle tehdit ettiğini iddia etti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle