25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazar 24 Eylül 2017 Adana’da Banksy’nin 5 duvar resmi 15 milyon TL’ye satıldı Başta İngiltere olmak üzere sokak duvarlarına yaptığı grafiti resimleriyle dikkat çeken sanatçı Banksy’nin Liverpool’daki 5 duvar resmi 3.2 milyon Pound’a satıldı. Aralarında ünlü “Liverpool Faresi”nin de bulunduğu 5 resim, Sa muel Beilin danışmanlık şirketi ve partnerleri tarafından adının açıklanmasını istemeyen Katarlı bir girişimci tarafından alındı. Banksy, “Liverpool Faresi”ni 2004 yılında, Whitehouse isimli terk edilmiş bir barın dışına çizmişti. EDİTÖR: EMRAH KOLIKISA TASARIM:ZARİFE SELÇUK [email protected] derin çatlak 15 Yarın başlayacak olan 24. Adana Film Festivali’nde danışma kurulundan üç kişinin istifası festivalde neler oluyor sorularını da beraberinde getirdi 24. Adana Film Festivali’nin başlamasına sayılı saat kala festivalin danışma kurulundan üç kişinin yazılı bir açıklama yayımlarak festivale katılmayacaklarını duyurması akla soru işaretleri getirdi. Prof. Dr. Selahattin Yıldız, Prof. Dr. Özer Kanburoğlu ve Tunca Arslan imzalı açıklamada “Mayıs 2017’den itibaren festivalin danışma kurulunu oluşturan bizler, gelinen nokta itibarıyla görev ve sorumluluklarımızın işlevsiz kaldığına inanıyoruz” deniliyor ve şu ifadelere yer veriliyor: “Üzüntüyle belirtmek zorundayız ki festival bünyesinde, başlangıçta belirlenen bazı programların keyfi biçimde iptaliyle başlayan kaotik ortam ne yazık ki bugüne dek kontrol altına alınamamıştır. Ulusal Yarışma Ana Jürisi’nin belirlenmesinde, ayrıntılarına girmeyi uygun bulmadığımız çeşitli müdahaleler ve etik olmayan pazarlık yön temleri; kurumsal davranış hassasiyetinin gösterilmemesi, Adana Büyükşehir Belediyesi ile festival yönetimi arasındaki yaşanan kimi sorunlar ve danışma kuruluna karşı sürekli yanıltıcı bilgilerin verilmesi, bizim açımızdan sağlıksız bir ortama yol açmıştır.” “Profesyonellik dışı...” Telefonla ulaştığımız danışma kurulu üyesi ve sinema yazarı Tunca Arslan gazetemize şunları söyledi: Tunca Arslan “Profesyonellik dışı uygulamalarla karşılaştık. Ulusal yarışma filmlerinin belirlenmesinde çok gecikildi ve bu filmleri seçen ön kurulun oluşturulmasında bize danışılmadı. O isimler de açıklanmadı. Kim ne yapıyor belli değil. Yönetim değişti, yeni gelen yönetim bize danışmadan değişiklikler yaptı, kaotik ortamdan kastımız bu. Çocuk filmleri Yarışması olacaktı mesela ama kaldırıldı. Kısa film bölümünün direktörü görevden alındı. İlk yola çıkıl dığında belgesel filmlerin de bir yarışması olacaktı ama o da yok şimdi. Bunların hiçbirinde danışılmadı bize, işlevimiz kalmadı açıkçası.” ‘Berlin’de olmaz, Adana’da olur’ 4 kişiden oluşan kurulda Oğuz Makal’ın da olduğunu belirten Arslan bir başka noktanın altını çizdi: “Mesele şu: Daha önce bu festivali düzenleyen Altın Koza AŞ çok fazla borcu olduğu için bu yıl ihaleye giremedi ve festivali bir başka şirket devraldı. O şirket de festivalin yarısını uçurdu attı.” Arslan’ın şu sözleriyse özellikle dikkat çekici: “Bakın, ulusal yarışma jürisindeki isimlerden biri (Murat Hasarı) festivalin yapımcılığını üstlenen şirketlerden birinin ortağı. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Venedik’te, Berlin’de olur mu bu? Adana’da oluyor.” l Kültür Servisi ‘Allahaısmarladık Cumhuriyet’ Çankaya’da sahnelendi Tiyatro Tatavla’nın usta yazar Selim İleri’nin 20 yıl önce yazdığı “Allahaısmarladık Cumhuriyet” adlı oyunu, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde sanatseverlerle buluştu. Selim İleri’nin 50. yazarlık yaşını kutladığı döneme denk gelmesiyle yazara saygı duruşu niteliği de taşıyan oyunda, yakın tarihin dört önemli kadını Halide Edip, Afife Jale, Latife ve Fikriye’nin bireysel dramları sahneye taşındı. ‘kSuerndiuıks,tısraakpılnaruımnuıztlmaa’ Yönetmenliğini Eraslan Sağlam’ın yaptığı Can Ertuğrul, Hale Akıncı, Tuba Zehra Sağlam ve Cansu Diktaş’ın oynadığı oyun, Cumhuriyetin kuruluş mücadelesinde kendi hayatlarından, kişisel özlemlerinden, düşlerinden vazgeçmiş kadınların hayatları üzerinden Cumhuriyet vurgusunu işliyor. Cumhuriyet tarihine başka bir açıdan tanıklık eden eser Afife Jale ve Avni Dilligil tiyatro ödülleri jürilerince en iyi oyun seçilmesiyle de dikkat çekiyor. Çankaya Belediyesi’nin Yılmaz Güney Sahnesi’nde sanatseverlere ücretsiz sergilediği “Allahaısmarladık Cumhuriyet” adlı oyunun son sahnesinde oyuncuların “Seni ıstıraplarımızla kurduk, sakın unutma” sözü gelecek kuşaklara bir mesaj niteliği taşıyor. Siyasetçi karikatürleri, Kadıköy Karikatür Evi’nde Türkiye tarihinin önemli siyasetçilerinin, usta karikatüristler tarafından çizilen ve çokça konuşulan karikatürleri Kadıköy Belediyesi Karikatür Evi’nde sergilenecek. Sergide; İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Erdal İnönü, Deniz Baykal gibi siyasetçilerin karikatürleri görülebilecek. Atölye ve çeşitli söyleşilerin gerçekleştirileceği “Karikatür Günleri” kapsamında, Kadıköy Belediyesi ve Karikatürcüler Derneği tarafından organize edilen “Siyasetçiler ve Karikatür” sergisi, 30 Eylül Cumartesi saat 16.00’da açılacak ve 27 Ekim Cuma gününe kadar ziyaret edilebilecek. “Bugün çizilse acaba ne olur?” sorusunu sorduracak sergide Cemal Nadir Güler, Necmi Rıza, Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Ali Ulvi, Bedri Koraman, Semih Balcıoğlu, Orhan Alev, Oğuz Aral, Tan Oral, Zafer Temoçin gibi pek çok usta karikatüristin çizimleri yer alacak. Bodrum’da sıra sinemanın Bodrum’da düzenlenen 7’nci Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda sinema sektörüne emek veren sanatçı ve sektör çalışanlarına emek ödülleri verildi. Gecede ödül alan Eşref Kolçak, “Antalya Film Festivali iptal edildi. Lütfen Türk sinemasının değil, dünya sinemasının film festivalini Bodrum’da yapın” diyerek tavsiyede bulundu. Bodrum Trafo Hakan Aykan Kültür Merkezi’nde düzenlenen Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Ödül Töreni’nde konuşan SİSAY Başkanı Cenk Sezgin, Bodrum’un dostluk, doğa pek çok cevheri ve güzelliği bulunduğunu anlatırken şöyle dedi: “Bodrum’da kültür ve sanata büyük ilgisi, sevgisi olan bizler de bu küçücük imânlarımızla küçücük boyumuzla bir kıvılcım çaktık. Bir anda öyle bir parlayıverdi ki bu kıvılcım şu anda alev alev yanıyoruz.” Ödüller sahibini buldu Gecede SİSAY Başarı Ödülü Taner Birsel’e, SİSAY Yaşam Boyu Onur Ödülü Türkan Şoray’a, Emek Ödülleri Deniz Göçer, Tarık Ünlüoğlu, Eşref Kolçak, Yılmaz Gruda’ya, Büyük Onur Ödülü ise Osman Sınav’a verildi. SİSAY Medya Özel Ödülü ise NTV Gece Gündüz Programı ile Gülay Afşar’a verildi. Ayrıca haftanın düzenlenmesine destek veren sponsor firmalara da teşekkür plaketi verildi. Eşref Kolçak ‘Festivalleri burada yapın’ Emek Ödülü alan Eşref Kolçak, böyle güzel bir organizasyon yapıldığı için emeği geçenlere teşekkür ederken şöyle dedi: “Antalya Film Festivali iptal edildi. Lütfen Türk sinemasının değil, dünya sinemasının film festivalini Bodrum’da yapın. Bana fazla güvenmeyin, ben bir daha bu kadar yaşamam ona göre. Harikulade güzel bir şey olur. Çünkü Bodrum buna çok daha layık. Antalya Film Festivali iptal edilmiş, ben memnun oldum iptal edildiğine. Çünkü Türk sinemasına hiçbir zaman gereken ilgiyi göstermediler. Dünya Film Festivali’ni lütfen Bodrum’da yapın, ben bir daha görür müyüm görmez miyim bilmiyorum ama lütfen bunu yapın.” Bodrum Türk Filmleri Haftası 24 Eylül’de sona erecek. l DHA Bay 45 Numara... “Onun adını ağzıma alamıyorum. Yeni başkana 45 Numara diyorum. No 45 başa geçtiğinden beri, bizim ülkede işler çok tuhaflaştı... Henüz sanatçılar tehlikede değil, çünkü sanat onun ilgi alanına girmiyor. Henüz hiçbir şair yazdığı şiirden dolayı hapsedilmedi. Ancak belli de olmaz... No 45, bencil, kendine hayran, yalnız kendi için, kendi egosunu doyurmak için yaşıyor... ‘Basın, halkın düşmanıdır’ dedi, diyebildi. Sadece cahil değil, aynı zamanda aptal. Cahil insan öğrenir ama aptal, öğrenemez... 45 Numara’nın tek derdi kendi hakkında ne dendiğini izlemek. Televizyon seyrediyor ama kitap okumuyor, kitapların pis koktuğunu söylüyor... İşin kötüsü çevresini de kendi gibilerle dolduruyor. Okullara inanmayan eğitim bakanımız; emeğe inanmayan çalışma bakanımız var. Bugün gerçeğe gözlerini kapayan, örneğin küresel ısınma yoktur diyen bir hükümetimiz var... Tek temennim bu 4 yılın en az hasarla ve zararla geçip gitmesi...” Bir an için polisler sahneye dalıp konuşmacıyı yakalayıp hapse atacak endişesine kapıldım... Tanrı korusun benim ülkemde bir yazar, devlet başkanı için böyle konuşacak olsa... Neyse ki Türkiye’de değildik. Sahnede ünlü Amerikalı yazar Paul Auster konuşuyordu. hakkında konuştuğu kişi de ABD’nin 45. Başkanı Trump’tı... Propaganda çağında gerçek? Ukrayna’nın Lviv kentinde uluslararası PEN’in 83. genel kongresindeydik. Bu yılın teması “Propaganda Çağında Gerçeğin Peşinde” başlığını taşıyordu. Kongrenin odağında ABD ve Rusya vardı. Ancak her iki konuşmacıdan biri mutlaka Türkiye’den söz ediyordu. Ülkemdeki yetkililer istedikleri kadar, bizde hapiste hiç gazeteci yok desinler, buna kimse inanmıyor. “Türkiye, gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” diye adımız hâlâ liste başında. Üstelik son zamanlarda yabancı uyruklu gazeteciler de risk altında olduklarından, hele hele interpol aracılığıyla gazeteci avı başlatıldığından, dikkatler daha da Türkiye’ye çevrilmiş durumda... Kongrenin onur konuklarından merkezi Viyana’daki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Derneği Basın Özgürlüğü Direktörü Harlem JeanPhilippe Désir, “Basın Özgürlüğü” konuşmasına, Cumhuriyet gazetesini örnek vererek başlayacaktı. Kadri Gürsel’den Ahmet Şık’a, bunlar gazeteci değil mi diye soracaktı... Siz, bu yazıyı okuduğunuzda PEN kongresi sona ermiş olacak ama hiç kuşkunuz olmasın, kongreye katılan 80 ülkeden 200’ü aşkın yazarın ve temsilcinin gözü yarın ki Cumhuriyet yazarlarının ve çalışanlarının duruşmasında olacak. Propaganda çağında gerçeği saklamanın, gerçeğin yarısını ya da bir bölümünü söylemenin, yalanın, en büyük savaş nedeni olduğu ortaya kondu. Gazetecilerin bundan nasıl korunabileceği tartışıldı. Lviv’den izlenimler “Kiev, Ukrayna’nın kalbiyse, Lviv ruhudur” diyor konuştuğum bir şair... Galiçyalılar, AvusturyaMacaristan İmparatorluğu, Polonya ve Rus İşgali... Hepsi izini bırakmış bu küçük ama görkemli kente. İşte kuşbakışı izlenimler: Bir zamanlar başkent... Bugün “ahı gitmiş vahı kalmış” ama DNA’sına işleyen Barok ve “Art Nouveau” zenginliği hâlâ göz alıcı! Parklar, yeşilin her türü, kestane ve çınarlar dar sokakları, geniş meydanları sarmalamış... Gençlerin kenti. Üniversiteleri ünlü. Her 7 kişiden biri öğrenci. Nüfusu 900 bin ama Avrupa’nın en görkemli opera binasına sahip (Ağla İstanbul ağla ve utan!). Avrupa’da ilk kez sokaklarında gaz lambaları ve elektrikli tramvay kullanılan kent olmakla övülüyor... Her ikisi de yerli yerinde. Gazın yerini elektrik almış ama cam fanuslar muhteşem. En ünlü üç ürünü: Kahve, çikolata ve bira... (Bence votka da eklenebilir!) Kahve, lokanta, bardan geçilmiyor. Daha sonra “Mosaşizm” adını alacak akıma isim babalığı yapan Leopold Ritter Von Sacher Masoch; daha sonra Hürrem Sultan adına alacak Roxana, Liev doğumlu... Sokaklarda Türkiye’den bol turist var, vize gerekmiyor... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle