22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 24 Eylül 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Bir YAĞMUR damlası düştü... Bundan tam 12 sene evvel 24 Eylül 2005 günü ılık bir sonbahar sabahında bir YAĞMUR damlası düştü dünyamıza. Kocaman gözlerini açmış merakla bakıyordu küçücük, sakin, sevecen bir YAĞMUR damlası. Yağmurum hâlâ seni gördüğüm her anda ilk günkü o heyecan ve mutluluk sarıyor yüreğimi. Bugün tam 12 yılı geride bıraktık sevinciyle, üzüntüsüyle. Seni ilk gördüğümde hayattan bir şey diledim. Gözbebeğim ömrünü nasıl yaşayacaksa Tutuklu arkadaşımız Emre İper, doğum gününde yanında olamadığı kızı Yağmur’un yeni yaşını Silivri Cezaevi’nden yazdığı mektupla kutladı yaşasın. yeter ki hayatının her anında iyi bir insan olsun. Çünkü iyi bir insan olmayacaksan, hayatta yanına koyduğun artıların hiçbir önemi yok güzel kızım. Seninle beraber yaşadığımız on iki yılda unutamadığımız ya da unutmak istediğimiz bir sürü günlerimiz oldu. Fakat bu son ayrılık bize şunu anlattı, hayat beraberken yaşadığımız anlarla çok güzel. Senin anlam veremediğin, haksızlık olarak gördüğün şeyleri en güzel Orhan Kemal anlatmış kızım, “Bunu insana yapan gene insan”, bunu hiçbir zaman unutma. Onun için insani değerlerden, insan haklarından hiçbir zaman ayrılma. En mutlu ve gurur duyduğum anlardan bir tanesi ise sana sorulan “Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna verdiğin cevap. “İnsan olacağım” demiştin. Ne kadar doğru yolda olduğumuzun göstergesi bu, güzel kızım. Ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. O küçük YAĞMUR damlası artık bir genç kız olma yolunda. Hayat sana hep mutluluklar getirsin. Ama unutma ki zor günlerin de olacak. Dayanacaksın, güçlü olacaksın. Annenle ben her zaman verdiğin kararlarda arkanda, çizdiğin hayat yolunda da yanında olacağız. Seni çok seviyoruz. Hep dışarıdakiler, içeridekilerin doğum gününü kutlayacak değil ya, güzel kızım. Hayat devam ediyor! Annenle beni doğumunla mutlu ettiğin ilk andan itibaren bir ömür boyu nice mutlu ve sağlıklı yılları sevdiklerinle bir arada yaşaman dileğiyle. Benim yanında olamadığıma aldırma, kalbim hep senin yanında. Doğum günün kutlu olsun. Seni çok seviyorum. Baban... BARO BAŞKANI TÜYSÜZ: ‘O polisler ceza almazsa bu koltukta oturmam’ Ahmet Tüysüz Şanlıurfa Baro Başkanı Ahmet Tüysüz’ün önceki gün Viranşehir Adliyesi’nde polisler tarafından darp edilip kelepçelenerek gözaltına alınmasıyla ilgili Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Tüysüz, “Bu polisler hak ettikleri cezayı alamazlarsa bu koltukta oturmayı kendime haram sayarım” dedi. Baro Başkanı Ahmet Tüysüz, müvekkilinin duruşmasına katılmak için cuma günü gittiği Viranşehir Adliyesi’nde görevli polis memurlarıyla tartıştıktan sonra kelepçelenip gözaltına alındı. Tüysüz, savcılık tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Tüysüz’ün hastaneden darp raporu alarak polisler hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Kabul etmiyorum Tüysüz, konunun takipçisi olacağını belirterek, şöyle dedi: “Valimiz ve başsavcımız beni arayarak ‘geçmiş olsun’ dileklerinde bulundu. Bir Baro Başkanı’na böyle bir şeyin yapılmasını asla kabul etmiyorum. Bu polislerin özür dileyip dilememesi önemli değil. Özürlerini de kabul etmeyeceğim. Şanlıurfa Barosu’nun onuruna leke sürdürmeyeceğim. Sonuçları ne olursa olsun, ben katlanmaya hazırım. Bu polisler hak ettiği cezayı alamazlar ise bu koltukta oturmayı kendime haram sayarım.” Feyzioğlu’ndan kınama Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu olayı yazılı açıklamayla kınadı. Feyzioğlu, saldırının avukatlık mesleğine yapıldığını belirterek, şunları kaydetti: “Bu saldırı, Tüysüz’ün şahsında avukatlık mesleğine yapılmıştır. Söz konusu çirkin olayı en ağır şekilde kınıyoruz. Polis gibi değil, ‘Üniformalı kabadayı’ gibi davranarak görevlerini kötüye kullanan ve polisliğin itibarına da zarar veren kişiler hakkında baro başkanımız suç duyurusunda bulunmuştur. Bu suç duyurusunu yakından ve sonuna kadar takip edeceğimizi başta sorumlular olmak üzere herkesin bilmesini isteriz.” Barolardan açıklama Ağrı Barosu’nun ev sahipliğinde yapılan Bölge Baro Başkanları toplantısında, Tüysüz’e yapılan saldırı ortak açıklamayla kınandı. Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, KarsArdahan, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa, Tunceli ve Van Baro Başkanlarının toplantısının ardından yapılan açıklamada, “Şanlıurfa Baro Başkanımıza yapılan bu çirkin saldırı onun şahsında tüm savunma meslektaşlarına yapılmıştır. Talebimiz, hukuk dışı muameleyi gerçekleştiren polis memurları başta olmak üzere sorumluluğu ve ihmali bulunanların derhal açığa alınarak haklarında etkin bir soruşturmanın başlatılmasıdır” dendi. l DHA Dilekler tutuklu gazeteciler için Mediha Olgun, doğum gününü cezaevi çıkışında kutladı, gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini söyledi Mediha Olgun’u cezaevi önünde yakınları, dostları ve meslektaşları ile CHP’li vekiller Yarkadaş ve Yedekçi karşıladı. Tahliye edilen Sözcü gazetesi İnternet Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun, doğum gününü, cezaevi önünde kutladı. Pastasındaki mumları, tutuklu gazetecilerin serbest kalması dileğiyle üfledi. Olgun, tahliye kararının ardından önceki akşam saat 22.00’de Bakırköy Kadın Cezaevi’nden çıktı. Olgun’u karşılamaya oğlu Arda Karaca, ablası Zahide Henzel, CHP İstanbul milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Gülay Yedekçi, Sözcü Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ferda Ongün, Sözcü gazetesinin avukatları İsmail Yılmaz ve Ceren Yakışır ile çalışma arkadaşları geldi. UYAP’ta yaşanan teknik bir sorun yüzünden Olgun’un tahliyesi yaklaşık bir saat gecikti. Cezaevi çıkışında oğlu Arda ve ablası Zahide ile arkadaşlarına sarılan Mediha Olgun gözyaşlarını tutamadı. ‘Gökmen de olsaydı’ Olgun, cezaevi çıkışında “Keşke Gökmen (Ulu) de burada olsaydı. Güzel ülkemin tarihi karanlık cezaevi hikâyeleri ile dolu. Birçok insan kahrından öldü. İntihar edenler oldu. Ben üç dört ay yattım diye sıkıntı yapacak değilim. ‘Adalete güveniyorum’ dedim hala güveniyorum. Tutuksuz yargılanma esas olmalı diye düşünüyorum. Özellikle gazetecilerin tutuksuz yargılanması lazım diye düşünüyorum. Bir süreçten geçiyoruz ve bu süreç bitecek” diye konuştu. Olgun için cezaevi önünde doğum günü pastası kesildi. Barış Yarkadaş ise “Mediha’nın doğum günü aslında pazara denk geli yor. Bu pastayı kendisine pazar günü getirecektim. Ancak Mediha’nın bu gece sürpriz bir şekilde tahliye edilmesi üzerine pastayı şimdi kesecek ve mumları tutuklu gazetecilerin serbest kalması dileğiyle üfleyeceğiz. Gazeteciler artık tutuklanmasın” dedi. Gülay Yedekçi ise “Türkiye’nin bağımsız, düşünebilen insanlara ihtiyacı var. Gazetecilerin tutuklu yargılanmasına karşıyız” diye konuştu. Kılıçdaroğlu aradı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tahliye edilen gazeteci Mediha Olgun’u arayıp “Geçmiş olsun” dileklerini iletti. Kılıçdaroğlu’nun Olgun’a, “Dilerim tüm meslektaşların da bir an önce özgürlüğüne kavuşur” dediği öğrenildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Cem Dinlenmiş çizdi... haber 11 Oyun içinde oyun Televizyon haberlerini sunanlar, “Sular ısınıyor” deyip duruyor. Irak Kürdistan Bölgesi referandumu, muhtemelen bugün gerçekleşecek. Ankara, uzun süre bu referandum konusunda pasif kaldı. Daha düne kadar iktidar çevrelerinde Irak Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye için değerli bir müttefik olduğu ve Irak’tan kopmasının “dünyanın sonu olmadığı” düşüncesi hâkimdi. (Bana sorarsanız aslında çok yanlış da değildi bu fikir.) Ama ne olduysa son dakikada, biraz da Devlet Bahçeli’nin bastırmasıyla, farklı bir üslup gelişti. Her vakada olduğu gibi, yine duygusal bir refleks gelişti. “Vay yıllardır beslediğimiz Barzani bizi nasıl dinlemez” dendi. Ankara, son saniyede referandumu engelleme gayretine girdi; ancak bunun için tehditler savurarak yanlış taktik uyguladı. “Kürt inadı” diye en başta Kürtlerin sevdiği bir ifade vardır. Bu hesaba katılmadı; Barzani’ye referandumu yapmak dışında açık kapı bırakılmadı. Bu işlere biraz da tarihsel pencereden bakmak lazım. Dün Başbakan Binali Yıldırım’ın 90’lı yıllardan hepimize çok tanıdık gelen “Barzani Efendi” ifadesiyle seslendiği Mesud Barzani, Molla Mustafa Barzani’nin oğlu. Hayatını bağımsızlık davasına vermiş, yarım asırdır Bağdat’la mücadele eden bir aileden söz ediyoruz. Birkaç yıl önce Ankara uçağında Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eski başbakanlarından Barham Salih’e rastladım. O dönem, Irak Kürtlerinin Tayyip Erdoğan’a büyük hayranlığı vardı. Konu konuyu açtı, Salih hiç unutmadığım şu cümleyi sarf etti: “Biz Kürtler, geçen yüzyılın kaybedeni olduk. Bu yüzyıl bizim olacak.” Irak Kürdistan Bölgesi’ni her ziyaretimde, bu hissin toplumun farklı kesimlerince paylaşıldığını gördüm. Kürtler önce SykesPicot, sonra Sevr, sonra Mahabat Cumhuriyeti, sonra Kissinger dönemi ve tabii Saddam döneminde Batı tarafından “aldatıldıklarını” düşünüyorlar. Bölgedeki tüm aktörlerin kendilerine kazık atmaya hazır olduğunu düşünüyorlar. Bu anlamda Barzani ve Ankara arasında kurulan güven ilişkisi iki taraf için de değerliydi. Şimdi olan, bu hissin kaybedilmesi. Tabii son süreçte Barzani’nin de hataları oldu. Geçen yazımda da değindiğim nedenlerle Kerkük’ü referandum dışı bırakmalıydı. Ayrıca Erbil yönetimi, Türkiye’yi yanlış okudu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dışarıdan göründüğü kadar “mutlak hâkim” olmadığını kavrayamadı. Bugün MHP, tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü. Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası devlet içinde ittifak yapmak zorunda kaldığı diğer güçler ise, bambaşka öncelikler taşıyor. Ankara’da paylaşılan bir iktidar var ve bu paylaşımın ortak dili, Türk milliyetçiliği. Tüm bunlar Türkiye’yi, stratejik anlamda akılsızca da olsa, Barzani’ye meydan okumaya itiyor. Ancak Barzani, ne Ankara, ne de AKP açısından kaybedilemeyecek kadar değerli bir müttefik. Zira Irak Kürdistan Bölgesi, Almanya ve İngiltere’den sonra Türkiye’nin en yoğun ticaret yaptığı ülke. Stratejik anlamda bölgede İran’ın güdümündeki bir Şii kuşağına karşı önemli bir denge unsuru. Daha da önemlisi, içeride Kürt politikası namına bir şey bırakmayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendi propagandasına temel oluşturan “Bakın biz bütün Kürtlere değil teröre karşıyız” tezinin yegâne dayanağı. Şunun şurasında AKP’de hâlâ birkaç milyon Kürt oyu kaldıysa, bunun nedeni iktidarın Barzani’yle dostluğu ve bunun getirdiği ekonomik çıkar paylaşımı. İktidarın bütün bunları tehlikeye atacağını sanmıyorum. MGK kararının sert üslubuna rağmen, sınırda 35 uçak uçurmak, bir dönem sınır ticaretini durdurmak ötesinde bir yaptırım da beklemiyorum. Türkiye aynı anda hem Erbil’de Barzani, hem Sincar’da PKK, Suriye’de IŞİD, Afrin’de YPG ve İdlib’de El Nusra ile savaşmaya niyetlenirse, bilin ki oyunun içinde oyun var. Bunu ben görüyorsam, herhalde Ankara’dakiler de görüyordur... İçki içen AKP’li başkan görevden alındı Bartın’ın Kurucaşile ilçesinde ailesi tekel büfesi işleten Handan Birgücü, AKP Kadın Kolları Genel Başkanı Lütfiye Selva Çam tarafından 1 Eylül tarihinde AKP Kurucaşile İlçe Kadın Kolları Başkanı olarak atandı. Birgücü’ye görev, Bartın Kadın Kolları İl Başkanı Yasemin Dora Kurtkaya ile birlikte gittiği parti genel merkezinde Genel Başkan Lütfiye Selva Çam tarafından verildi. AKP Kurucaşile İlçe Kadın Kolları Başkanı Handan Birgücü’nün, bu atamadan önce 2014, 2015, 2016 yıllarında sosyal paylaşım sitesi Facebook sayfasında içki içerken fotoğrafları ve paylaşımları yerel basında yer aldı. Birgücü, yerel basında çıkan haberlerin ardından Facebook sayfasında yer alan elinde şarap şişeli fotoğraflar ile diğer paylaşımları sildi. Ancak Birgücü, 20 Eylül’de parti kadın kolları genel başkanlığınca görevden alındı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle