25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 18 Eylül 2017 14 ‘Parlak beyin’ Geçen hafta sonu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, İslam dünyasının en parlak beyinlerini Batı’ya kaptırdığını söyledi. Saptama çok doğru; ya nedenleri? Parlak olmayan sicil… AKP’nin bilim insanları sicili hiç de parlak değildir. Anımsatalım. AKP iktidarının başlarında öldürülen ve öldüreni bulunmayan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu; kurumlarının sarsılmasına da yol açan ve kumpas kurularak yıllarca hapsedilen rektörler, Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, Malatya İÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Ergenekon sürecinde yaşamını yitiren Prof. Dr. Türkan Saylan unutulmaması gerekenlerin başında geliyor. Bunları, son dönemde Demokrasi ve Barış Bildirisi’ne imza atan ilk 1373’ün önemli bir bölümünü de içeren 4 bin 500 dolayında bilim insanının KHK ile görevlerinden uzaklaştırılması ve çoğunun tutuklanması izliyor. Ya 6.5 aydır açlık grevi yapan ve ilk duruşmalarına çıkarılmayan iki eğitimci? Bütün bu yapılanların ülkenin bilimi üzerinde yaptığı yıkım sayılara sığmaz. Ek olarak, Evrim Kuramını ders programlarından çıkaran; eğitimi bütünüyle dinselleştiren AKP’nin uygulamalarının bir sonucu olarak, bu ülkenin eğitim ve bilimde son on yıl boyunca ne kadar gerilediği, PISA, OECD ve THE başta olmak üzere tüm uluslararası ölçümlerde açıkça görüyor. AKP ile parlak beyinler arasında çok büyük bir düşünsel uyumsuzluk var. Gerçekte, AKP bağımsız düşünmeye hoşgörü ile bakamaz. Ancak, bu durum hiç de yeni değil, Osmanlı yenileşmesinin öncülerinden şair ve yazar Şinasi, parlak beyinlerin Osmanlı yönetimi karşısındaki çilesini şöyle betimliyor: Bedbaht ana derler ki elinde cühelanın Kahrolmak için kesbi kemali hüner eyler Bedbaht=kötü talihli; cühela=cahiller; kesp=kazanmak; kemali hüner= tam uzmanlık. Hakkı yenmesin, Osmanlı yeniliklere daha açıktı; AKP, geçmişte yandaşı olan bilim insanlarının uyarılarına bile kendini kapatıyor. Cumhuriyet gerçeği… Bazı yazar ve yorumcular, ülkeden beyin kaçışı tarihsel olarak hep vardı, diye genelleme yapıyor; bu hiç doğru değil. Batı’nın özellikle de Almanya’nın en parlak beyinleri, 1930’larda üstelik çok sayıda, bilimsel bilginin yol göstericiliğini ilke edinmiş olan Türkiye’ye geliyor; ünlü bilim insanı Einstein, Atatürk’e teşekkür mektubu yazıyordu. Bırakın İslam dünyasını bir tarafa, bu ülkede, çocuğun ve gencin, aileden başlayarak yaratıcı yeteneklerini geliştirecekleri bir düşünce ve araştırma özgürlüğü ortamı oluşturursanız; insan eliyle yaratılan ormanını sürekli tırtıkladığınız ve geçenlerde gece karanlığında üzerinden dozer geçirdiğiniz ODTÜ’nün 1980’lerde, yani YÖK öncesi geçerli olan kurumsal yapısını diğer üniversiteleri geliştirmek için örnek alırsanız; TÜBİTAK ve TÜBA gibi bilim kurumlarından siyasetin elini çekerseniz; eğitimlerini tamamlayanların devlet bürokrasisinde uzmanlıklarına ve becerilerine göre çalışmalarını, yükselmelerini sağlarsanız bu ülkeden kimse kaçmaz; tersine dünyanın en parlak beyinleri, 1930’lar ve 1960’larda ODTÜ örneğinde olduğu gibi buraya gelir. Aslında parlak beyinleri kimse kapmıyor; parlak olanlarla birlikte parasal olanak bulan beyinler de kaçıyor. Bu kaçışın birincil nedeni İslam ülkelerinde düşünce özgürlüğünün ve onu güvence altına alan yasal ve kurumsal yapıların olmayışıdır. Türkiye’yi İslam ülkelerine benzetmek için çalışanların, beyinlerin kaçışından yakınmak yerine önce bunun hesabını vermeleri, sonra da eğer yapabilirlerse özgür düşünceye en azından hoşgörü ile bakabilmeleri gerekir. 18 EYLÜL 2017 SAYI: 33584 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.11 04.59 05.24 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.39 13.06 16.33 06.24 12.50 16.18 06.48 13.13 16.41 Akşam 19.20 19.03 19.25 Yatsı 20.41 20.22 20.42 Okurlarımız anımsayacaktır; kısa bir süre önce Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’nin tartışmaya açtığı “İsimlerin Kodlanması ve Fotoğrafların Buzlanması Kılavuzu”nu yayımlamıştım. Gazete yönetimi de, okurlarımız da konuya ilgi gösterdiler. Okurumuz Yakup Çolkesen’in çocuklarla ilgili suçlarda kodlama konusundaki iletisini dikkate alan Bildirici, bir maddenin kapsamını daha anlaşılır hale getirdi. Maddenin yeni hali şöyle oldu: “Çocuklarla ilgili suçlarda ve cinsel saldırılarda sanık, tanık ya da mağdur olan 18 yaşından küçüklerin isimleri, okul, adres gibi kimlik bilgileri, yakınlarının açık isimleri ile fotoğrafları hiçbir şekilde yayımlanmaz. Bu tip vakalarda illüstrasyon, kolaj, arşiv fotoğraf ve görüntüleri de kullanılmaz.” Bu arada yeni bir gelişme de özel olarak trafik kazası haberlerinin yazımı konusunda yine Bildirici’nin çabası ile gerçekleşti. Hazırlanan ve tartışmaya açılan metin Anadolu Ajansı’nın da katkısıyla kesinleşti. Gazeteler, TV kanallları ve haber ajansları da bu bu metni onayladılar. Cumhuriyet gazetesi de onay verenler arasında yer aldı. Metne destek veren kuruluşlar şöyle: Hürriyet, Cumhuriyet, Sabah, Posta, Sözcü, BirGün, Milliyet, Habertürk, Yeni Şafak, Star, Vatan, Akşam, Hürriyet Daily News, Daily Sabah, AA, DHA, CNN Türk, NTV, Habertürk TV, Halk TV, Kanal D, A Haber, TV Net, Kanal 7, Ülke TV, TRT. Böylece habercilerin gerçekten işlerine yarayacak ve kamu yararını gözetecek haberler yapmalarına Trafik Kazalarını Nasıl Haberleştirelim? katkı yapacak bir ilkeler metni ortaya çıkmış oldu. Muhabir ve editör arkadaşlaramızın bu kılavuzu dikkate alacaklarından hiç kuşku duymuyorum: Trafik kazası haberleri yazım kılavuzu 1 Trafik kazası haberlerinde kamu yararı esas alınır; yansız, nesnel ve yalın bir dil kullanılır; sansasyonel, peşin hüküm içeren ifadelerden kaçınılır. 2 Ölümlü kazaya karışan taşıtın/otobüsün firmasının adı, firma ya da sürücüyü suçlamadan; kazanın oluş şekli ile ilgili kesin ifadeler kullanmadan yazılır. Fotoğraf ve görüntülerde firma ismi ve plaka buzlanmaz. 3 Kazaya karışan taşıt/otobüs sürücülerinin kusur oranı yazılmaz; bu konuda yorum yapılmaz. 4 Kazaya karışan taşıt/otobüs firmasının yetkililerinin kazayla ilgili görüşüne başvurulur; varsa açıklamalarına haberde mutlaka yer verilir. 5 Görgü tanıkları ya da yolcula rın kazanın oluş şekliyle ilgili tanıklıkları nesnel bir dille ve iddia olarak verilir. Abartılı, suçlayıcı ifadeler haberde kullanılmaz. 6  Kaza haberlerinde kaynağı belirsiz açıklama ya da demeç kullanılmaz. Yetkililerin açıklama ya da demeçlerine isim ve unvanlarıyla birlikte yer verilir. 7 Trafik raporu ve kazayla ilgili diğer belgeler de takip edilerek haber yapılır. 8 Trafik kazalarında yaşamını yitiren ya da yaralananların isimleri, yakınlarının öğrendiğine emin olunmadan haber yapılmaz. 9 Trafik kazası haberlerinde kanlı ve insan onurunu zedeleyici fotoğraf ve görüntü kullanılmaz.  Ölülerin yakın plan fotoğraflarına yer verilmez; uzak plan fotoğraflarda yüzler mutlaka buzlanır. 10 Trafik kazası haberlerinde firmalar ile yetkililerin kazaları engelleyecek önlemler almalarını sağlamaya ve toplumu kazalara karşı bilinçlendirmeye özen gösterilir. Eğitici, öğretici uzman görüşlerine de haberlerde yer verilir. Kaynak neden belirtilmez? Gazetemden ve video kanalından iki haber: Her ikisinde de Kılıçdaroğlu’nun Fox TV’ye konuştuğu belli. Ancak gazetemin basılı nüshasını elime aldığımda sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili iki haber görüyorum ve haberlerde “Bir televizyon kanalında yaptığı konuşma” deniliyor. Anımsatmak isterim ki, Halk ve Ulusal kanalları dışında her sabah ve akşam Cumhuriyet çalışanlarının tutuksuz yargılanması gerektiğini, tutukluluk halinin cezaya dönüştüğünü, savunmalarla iddianamenin itibar sız hale geldiğini söyleyen tek kanaldır. Ve Başkan gazetenize konuştuğunda bunu aktaran tek kanaldır. Sürekli izleyicisi olmamakla birlikte bu kanala en hafif terimle haksızlık, aslında saygısızlık yapıldığını düşünüyorum. Dr. Adnan Yüce Yazıişleri, okurumuzun bu haklı yakınmasını şöyle yanıtladı: “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamaların kaynak belirtilmeden aktarılması bizim açımızdan ciddi bir editöryal ha ta. Bu nedenle hem okurlarımızdan hem de sayın İsmail Küçükkaya’dan özür dileriz. Haberlerimizin, internet siteleri tarafından kaynak belirtilmeden kullanılması uzunca bir süredir bizi de rahatsız eden bir konu. Bu durumdayken bir meslektaşımıza ‘bilinçli’ olarak aynı sıkıntıyı yaşatmak en son isteyeceğimiz şey olurdu. Sayın okurumuzun mesajı editör arkadaşlara iletildi ve bu konuda daha dikkatli olmaları konusunda uyarı yapıldı.” yorum TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KISA KISA ‘Orkestra şefi bir robot’ haberiniz 14  Eylül 2017 Cumhuriyet gazetesi arka sayfasında “Orkestra Şefi Bir Robot” başlığı altındaki fotohaberde “: ....Lucca  Filarmoni Orkestrası konserde Alman Besteci Verdi’nin eserlerini çaldı....”  diye yazmışsınız, Haberler denetlenmiyor mu? Bu haberi yazan müzik bilgisi sınırlı kişi hiç mi danışmıyor. Saygılar… M. Orhan Öztürk Okur Temsilcisi’nin notu: Sevgili Editör kardeşim! Gazeteci her şeyden önce genel kültür sahibi olan kişidir. Giuseppe Verdi Alman değil İtalyandır. Ama diyelim ki, bir konuda yetersiz kaldınız; arkadaşlarınız vardır, olmadı internet diye doğru kullanılırsa devasa bir kaynak var, o da olmadı, ansiklopediler hâlâ başvuru kaynağı olarak kullanılabiliyor. Lütfen bana “haberi aldığımız kaynakta böyle yazıyordu” deme, özrün kabahatinden büyük olur. Bu arada yazıişlerindeki arkadaşlarıma da kısa bir not: Israrlı hata, hata olmaktan çıkar; en sonunda hataların sorumlusu zaten sizsiniz ama bir şekilde dur demezseniz, sorumlusu olmaktan çıkar sahibi olursunuz. Mimar, besteci gibidir 50 yıllık okurunuzum. 14.09.17 günü “İstiklali kucaklayan bina” haberiniz. Böyle bir haberde binanın mimarından söz etmemek sizce de büyük eksiklik degil mi? Nedense yerli ansiklopedilerimizde bile binalar anlatılır ama mimar adı verilmez, sanki gökten zembille iniyorlar. Şarkılar bestecilerin değil, şarkıyı söyleyenlerin adı ile anılır. Gelin siz Cumhuriyet olarak bu kadir bilmezliği kırın. Güven Birkan Fındığa adalet, emeğe saygıOlaylar ve GOrUSler EDİTÖR:NAZANÖZCAN [email protected] ŞÜKRÜ KARAMAN / Gazateci Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) alımlara başlaması 500 bine yakın fındık üreticisinin derdine çare olmadı. Karadenizli üretici, tek geçim kaynağı olan fındık fiyatının düşüklüğü karşısında bu yıl da hayal kırıklığı yaşıyor. Rekolteden yüzleri gülmesine karşın, umduğunu bulamayan fındık üreticisi deyim yerindeyse kan ağlıyor. CHP üreticinin derdini görünür kılmak ve çözüm bulmak için bugün Ordu’dan “Fındığa İçin Adalet Yürüyüşü” başlatıyor. Yürüyüş, 20 Eylül’de Giresun’da bitecek. Borcundan ötürü ürününü erkenden pazara indiren fındık üretici, zorunlu olarak fındığını tüccara 89 lira arasında satıyor. Oysa fındığın maliyeti 8.75 lira. Yani el elde baş başta. 8 liradan satılan fındık, maliyetini bile karşılamıyor. Geçen sezon piyasaya geç müdahale ettiği gerekçesiyle bir hayli eleştirilen TMO’nun bu yıl için açıkladığı 1010.5 liralık taban fiyat, üreticide soğuk duş etkisi yarattı. Binbir emek ve zahmetle ürettiği ürününe en az 13 lira taban fiyatı bekliyordu Karadenizli üretici. TMO üreticiye parayı peşin de vermiyor. Üretici piyasaya olan borcunu bir an önce ödemek amacıyla sırf peşin para alacağı için KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] zorunlu olarak tüccarın yolunu tutuyor, fındığını ucuz fiyattan satıyor. Piyasayı belirleyen üç beş tekel firma ile alivreciler de üreticinin çaresizliğinden istediği rakamdan alım yapıyor. Karadenizli üreticinin tekel firmalarının insafına terk edilmemesi için TMO önceden açıkladığı taban fiyatı, mutlaka revize ederek en az 13 liraya çıkarmalı. Devlet babalığını göstererek üreticinin yüzünü güldürmeli. Hem Tarım Bakanı Fakıbaba, “Fındık üreticisini ezdirmeyeceğiz” dememiş miydi? Son olarak da “TMO bütün fındıkları alacak, ödemeleri de bir hafta içinde yapacak” demedi mi? Şimdi sıra bu sözlerin yerine getirilmesinde. Bu fiyatı vermediğiniz takdirde ne kadar açıklama yaparsanız yapın, ne kadar gönülleri okşayacak vaatlerde bulunursanız bulunun boşuna. Tehlike kapıda Siyasi iktidar hala fındıkçının isyanını ciddiye almıyor. Fakıbaba, yürüyüşe katılacak üreticilere “Kendinizi yormayın, yürümeyin” diye sesleniyor sadece. Bilinmeli ki, üretici umudunu yitirirse bahçesindeki fındık ağaçlarını kesmeye başlar, diğer tarım ürünü yetiştiriciliğine başlar. Zaten bazı çiftçiler ağaçlarını kesmeye, ürününü yakmaya başladı. Eğer yaygınlaşırsa asıl tehlike o zaman başlar. Çünkü fındık üretiminde dünyada ilk sırada yer alan Türkiye, dış satımından kazandığı dövizden olduğu kadar bu alandaki egemenliğini yitirir. İçeride ne denli düşük fiyattan satılsa, üretici mağdur olsa da Türkiye, dünya fındık piyasasında hala söz sahibi bir ülke. Eğer bu özelliğini kaybederse hem ülkeye hem de üreticiye çok yazık olur. Üreticinin eline geçecek para, bir yıllık geçiminin sağlanması, oğlunun kızının düğün, eğitim harcamalarının karşılanması demektir. Yani üreticinin yüzü ne denli gülerse, esnafın yüzü de o denli güler, piyasanın üzerindeki ölü toprağı atılarak canlanır. Artık duyun Karadenizli çileli üreticinin sesini! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle