05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Ağustos 2017 haber 4 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN AKP’de MHP rahatsızlığı ‘Selaokutmama’ cezası bozuldu Birçok konuda MHP’yle ortak hareket eden AKP’de kaygılar artıyor. Politikalar birlikte belirleniyor, ancak MHP’nin sorumluluğu yok Anayasa değişikliğinin ardından AKP’nin içtüzük değişikliğinden HDP’li milletvekille rinin vekilliğinin düşürülmesine ka dar pek çok konuda ortak hareket et mesi, bundan sonraki süreçte seçim mevzuatı gibi kritik konular baş ta olmak üzere politika larda MHP’nin belirleyi ci konumda olması AKP EMİNE KAPLAN içinde rahatsızlık ve endişe yaratıyor. AKP ku lislerinde, anayasa deği şikliğinin ardından MHP’nin fiili ola rak koalisyon ortağı gibi bir konuma yükselmesiyle ilgili şu değerlendirme ler yapılıyor: MHP belirleyici ama sorumluluğu yok: İçtüzük değişikliğinin yanı sıra yasa tasarılarında da MHP’nin itiraz Kürdistan sokakta serbest, Meclis’te yasak Anayasa değişikliğinin ardından her konuda MHP ile birçok konuda kararlar birlikte alınıyor. Bunun son örneği TBMM İçtüzüğü’nde yapılan değişiklikler. MHP’nin isteğiyle “Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine, anayasanın ilk dört maddesinde çerçevesi çizilen anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlama lar yapmak” fiillerine geçici çıkarma cezası getirildi. Bu düzenlemeyle ‘Kürdistan’ ifadesi başta olmak üzere Amed ya da Dersim gibi ifadeleri kullanan milletvekillerine ceza verilmesinin yolu açıldı. Dışarıda bu ifadeleri kullanırsa ceza yok, ama Meclis’te var. Milletvekili, kürsüde konuşamayacaksa nerede konuşacak? HDP’li 2 milletvekilinin vekilliği devamsızlık gerekçesiyle MHP’nin de desteğiyle düşürüldü. Bazı AKP’li milletvekilleri, gerek içtüzük değişikliği gerekse HDP’lilerin vekilliklerinin düşürülmesine yönelik itirazlarını AKP yönetimine iletti. Ancak içtüzük değişikliği MHP ile birlikte hazırlandığı için bu itirazlar dikkate alınmadı. Bazı AKP’li milletvekilleri, HDP’li 2 milletvekilinin oylamasına katılmadı. Hükümetin MHP ile ortaklık görüntüsü, bölgede “AKP Kürt seçmeni terk ediyor’ gibi bir görüntü ortaya çıkarıyor. Bu durum 2019 seçimlerinde partiye zarar verir, bölgedeki gücünü yitirmesine neden olur. ları dikkate alınarak değişiklik yapılıyor, MHP’nin önergeleri kabul ediliyor. Önümüzdeki dönemde seçim mevzuatı gibi anayasaya uyum konularında da kararlar yine MHP ile ortak alınacak. MHP’nin itiraz ettiği konular getirilmeyecek. MHP, fiili olarak iktidar ortağı gibi, hükümetin politikalarında belirleyici bir rol üstleniyor ama sorumluluğu yok. Başarısızlık AKP’ye, başarı ise MHP’ye yazılacak. Kadrolarda MHP etkin: İki parti arasındaki ortaklığın bozulmaması, MHP’nin küstürülmemesi için bürok rasiye yapılan atamalara dikkat ediliyor. MHP’li milletvekillerinin taleplerine AKP’li milletvekillerinden daha çok hassasiyet gösteriliyor. MHP’liler, “Tabii ki taleplerimizi yerine getireceksiniz” gibi bir anlayış içinde tavır sergiliyor. l ANKARA 2 YIL SONRA AYM, sözlü aramaya iptal kararı verdi ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi, Mart 2015’te yürürlüğe giren ve polise olağanüstü yetkiler veren, toplumsal gösterilere müdahaleyi sertleştiren, cezaları ise arttıran “iç güvenlik” yasasının iptali istemiyle CHP’nin açtığı davayı 2 yıl sonra karara bağladı. Yüksek Mahkeme, yasa değişikliğinin bir maddesi hariç, tümünün iptal istemini reddetti. Mahkeme, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 4/A maddesinin 6. fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin “...kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir” bölümünün, anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi. Mahkeme, iptal kararının 6 ay sonra yürürlüğe girmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde, yazılı emir olmadan verilecek sözlü emirle önleme araması yapılmasının anayasanın 20. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğu vurgulandı. İptal edilen düzenlemenin, kişilerin üzeri veya araçlarının acele hallerde hâkim kararı olmadan aranmasına imkân tanıdığına işaret edilen kararda, “Anayasanın 20. maddesinin hükmü açık olup, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmaksızın usulüne uygun verilmiş hakim kararı dışında başka bir merciin kararıyla arama yapılması mümkün değildi. Dolayısıyla bu kural, anayasanın 20. maddesiyle çelişmektedir. Anayasanın 20. maddesi uyarınca gecikmesinde sakınca bulunan hallerde dahi kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça arama yapılamaz” denildi. ARSLAN’DAN KARŞI OY YAZISI Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine “kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örtenlere” 2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası verilmesi hükmünün iptal talebini oy çokluğuyla reddetti. Kararın gerekçesinde, “kanun koyucunun anılan tedbiri kitlesel olaylar sırasında çıkacak ağır tehlikeleri önlemeye yönelik aldığı”, kuralın “kamu düzenini ciddi şekilde bozan bir şekilde tehlikeye sokan terör ve şiddet eylemlerini önlemek amacıyla öngörüldüğü” savunuldu. Karara, mahkeme başkanı Zühtü Arslan, Engin Yıldırım, Osman Paksüt ve Hasan Tahsin Gökcan karşı oy kullandı. Söz konusu düzenlemenin iptalini isteyen Başkan Zühtü Arslan, muhalefet şerhinde, barışçıl toplantı ve gösteri için tehlikeliliği konusunda tereddüt oluşturmayan silahlı katılımdan farklı olarak, genel ve kategorik bir yaklaşımla yüzü örterek katılıma yasak ve müeyyide getirildiğini belirterek, “Sonuç olarak, herhangi bir istisnaya yer vermeyen ve ağır yaptırım öngören kuralın, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşüne meşru ve haklı kaygılarla kimliğini gizleyerek katılmak isteyenler üzerinde caydırıcı bir etki yaratacağı açıktır. Bu ağır yaptırım, demokratik toplum düzeninde gerekli ve ölçülü değildir” dedi. l ANKARA Dün savunma yapan Çiçek, suçlamaları reddederken duruşmada söyledikleri nedeniyle şehit yakınları ve gazilerin tepkisini topladı. Sivil imam kardeşliği! Akıncı davasında savunma yapan Hakan Çiçek’in Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş ile benzer yöntemler kullandığı ortaya çıktı ALİCAN ULUDAĞ 15Temmuz darbe girişiminin yönetim merkezi Akıncı Üssü’nde yaşananlara ilişkin açılan davada kurmay subayların abisi olduğu iddia edilen Anafartalar Koleji sahibi Hakan Çiçek’in şüpheli halleri çapraz sorguda ortaya çıktı. Buna göre Çiçek, Adil Öksüz gibi 15 Temmuz öncesinde ailesini ABD’ye gönderdi, Öksüz ve Kemal Batmaz gibi Akıncı’ya taksi ile geldi. HTS kayıtlarında FETÖ’nün üst yönetimi ile telefon görüşmeleri ortaya çıkan Çiçek’in Akıncı’dan kaçarken yakalandığı sırada el konulan telefonunun fabrika ayarlarına döndürülmesi dikkat çekti. Çiçek’in Bank Asya’da hesabı ve Bylock’u da çıktığı anlaşıldı. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Tüm bunların çakışmasını, bütünü nasıl görüyorsun” diye sordu. Çiçek, “Çok güzel görüyorum” dedi. Sincan Cezaevi Kampusu içerisindeki salonda Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Akıncı Üssü davasının 3. duruşmasında sivil sanık Hakan Çiçek savunmasına devam etti. Bank Asya’da hesabının olduğunu kabul eden Çiçek, hesabının sadece ticari amaçlı olduğunu öne sürdü. Milyonlarca TL parası olmasına karşın 17 Aralık’tan sonra Bank Asya’ya para yatırmadığını söyleyen Çiçek, “Bu kavga hükümetin FETÖ ile kavgası değildir. Bu kavga demokrasi kavgasıdır. FETÖ ile mücadele eden hükümetin ellerinden öperim. FETÖ ile mücadele eden tek bir kişi vardır. Onun ismini yalakalık olur derler diye söylemeyeceğim. Başımızın tacı bir kişi var” dedi. 6 milyon dolar gelmiş Çiçek, kendisine villa alımı için 6 milyon 700 bin dolar gönderen ve FETÖ’nün Medine İmamı olduğu öne sürülen Muaz Güngören’le alışverişini doğrularken, “Ben bu şahsın FETÖ’cü olduğunu bilmiyorum” iddiasında bulundu. Mahkeme başkanının, Çiçek’e SALONDA ARBEDE ÇIKTI Çapraz sorgu sırasında müşteki avukatı Emrullah Beytar, Çiçek’in Fethullah Gülen’den alıntılar yaparak savunma yaptığını söyledi. Çiçek, müşteki avukatının bu sözlerine, “Ben Gülen’in kitaplarını okumadım, bilmiyorum. Siz ayrıntılı bildiğinize göre okumuşsunuz galiba. Bu tür kitapları okuduğunuz için hakkınızda suç duyusunda bulunuyorum” karşılığını verdi. Çiçek’in bu sözlerine diğer sanıklar alkış tuttu. Çiçek’in sözlerine ve sanıkların alkış tutmasına tepki gösteren şehit yakınları ve gaziler, sanıklara su şişeleri fırlattı. Duruşma salonunda güvenliği sağlayan çevik kuvvet polisleri ve jandarmalar kalkanları kaldırarak şişelerin sanıklara doğru gitmesini önlemeye çalıştı. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmaya ara verdi. yakalandığı sırada el konulan telefonunun fabrika ayarlarına döndürülmüş ve tüm rehberinin silinmiş şekilde olmasını sordu. Çiçek, “Çocuğumun indirdiği programlar benim telefonuma geliyordu. Ben de bunları silmek için fabrika ayarlarına döndürmüştüm” dedi. Çakışma rastlantı mı? Başkan Giray, Çiçek’e, “FETÖ’nün tepe yöneticileriyle telefon irtibatlarınız, ByLock kullanmanız, Bank Asya’da hesabınız bulunması, tanık ifadeleri... Bunlarla yolunuzun bir yerde çakışması tesadüf mü? Bütün genele, bütüne baktığınızda nasıl görüyorsunuz” diye sordu. Çiçek, “Çok güzel değerlendiriyorum” dedi. Bozdağ’ın yeğeni de vardı Çiçek, Anafartalar Koleji’nin FETÖ’nün gizli okulu olduğu iddiasını kabul etmedi. Çiçek, Ankara İl Milli Eğitim Müdürü’nün okulu Ankara’nın en başarılı 4 okulu arasında gösterdiğini ve “Atatürkçülüğü yaşatıyor olmalarından” örnek verdiğini iddia etti. Balyoz mağduru, arasında halen görevde olan generallerin olduğu 9 kişinin çocuklarının Anafartalar Koleji’nde okuduğunu öne süren Çiçek, hatta cezaevinden bu askerlerin kendisine mektup yazdığını öne sürdü. Çiçek, bunun yanı sıra Bekir Bozdağ’ın yeğeni ile bir Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Yardımcısı ile TÜRGEV Yönetim Kurulu üyesi nin de çocuklarının okullarında okuduğunu söyledi. ‘Belgesel için gittim’ Hakan Çiçek’in ardından bir diğer sivil sanık Nurettin Oruç savunma yaptı. Film yapımcısı olduğunu söyleyen Oruç, hayvan yetiştiriciliği ile ilgili belgesel projesi için 16 Temmuz’da Kazan’a gittiğini öne sürdü. Sabah 08:00’de evden çıktığını, iki araç değiştirerek Kazan’a ulaştığını, burada otostopla Akıncı Köyü yakınlarına gittiğini söyleyen Oruç, araçtan indikten sonra jandarma tarafından gözaltına alındığını öne sürdü. Oruç, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın, “Darbe girişimi yaşanırken neden böyle riskli bir işe girdin” sorusuna o gece orada kameramanların görev yaptığını söylemekle yetindi. Savcılık ifadesinde üç otostopla Kazan’a gittiğini anlatan Oruç, mahkemede ifade değiştirdi. Oruç, Kazan’a iki belediye otobüsüne binerek gittiğini iddia etti. ‘O kişi ben değilim’ Başkan Giray, 16 Temmuz saat 02:50 civarında Oruç’un Akıncı Üssü’ndeki 143. filo koridorundaki görüntüsünü izletti. Oruç, “O kişinin ben olmadığımı düşünüyorum. Bir film yapımcısı olarak bu tür şeyleri üretmek, montaj yapmak çok zor değil. Görüntüler kumpas. Ürün yerleştirmek, kişi, kıyafet yerleştirmek çok basit. Sanki Ergenekon, Balyoz sürecini yeniden yaşıyor gibiyiz” iddiasında bulundu. l ANKARA İstinaf mahkemesi, darbe girişimi gecesi sela okuyan imamı engellediği gerekçesiyle bir yurttaşa verilen para cezası kararını bozdu. 15 Temmuz gecesi sela okuyan Küçükçekmece Gültepe Camii imamı Mustafa Baki’ye hakaret ettiği öne sürülen Kenan Gülşen ve sela okumasını engellediği öne sürülen Nait Yılmaz, şubat ayında yargılandıkları İstanbul 22’nci Ağır Ceza mahkemesi tarafından 6 bin lira para cezasına çarptırıldı. İstinaf Mahkemesi ise yerel mahkemenin Yılmaz’a verdiği para cezasını ‘yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğu’ gerekçesiyle bozarak, dosyayı yerel mahkemeye iade etti. Ancak Gülşen’e verilen 7 bin liralık para cezası ise usul ve yasaya uygun bulunarak onandı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Gülen’in yazıları incelenecek Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ davasına eski İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, eski İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar ve eski Vergi Dairesi Başkanı İbrahim Saydam, eski İl Sağlık Müdür Yardımcısı Yusuf Ziya Leventoğlu ile tutuksuz sanıklar K.B, F.Ö, A.M.A. ve Y.Y. ile avukatları katıldı. Eski İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, “İlk duruşmada da söylemiştim; evimde bulunan, Gülen’in bana yazdığı iddia edilen not benim değil, bu bir komplodur. Gülen’in yazı örneklerini talep ediyorum” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, bu konuda resmi kurumlarda bulunan Gülen’e ait yazı örneklerinin ellerine ulaştığını, gerekli incelemenin en kısa sürede yapılacağını belirterek duruşmayı bugüne erteledi. l İHA Eski hâkime 15 yıl hapis istemi Meslekten ihraç edilen Erzurum Bölge İdare Mahkemesi üye hâkimi H.T. hakkında FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemi ile dava açıldı. Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) Cumhuriyet Başsavcılığı’nda hazırlanan iddianamede, cemaat tarafından üyelerine H.T’nin ziyaret edilmemesi ve telefon ile aranmaması söylenerek, kripto olarak belirlendiğine işaret edildi. Gizli tanık “Defne” ifadesinde H.T’nin hâkimlik sınavlarına hazırlık döneminde cemaat evlerinde kaldığını, Muğla’da görev yaptığında örgütün sohbetlerine katıldığını, daha sonra Yargıtay üyesi H.U.’nun baldızı ile evlendiğini anlattı. Gizli tanık, H.T’nin Danıştay’a tayin olduğu zaman cemaatin kripto hakim ayarladığı dönem olduğunu bildirdi. Bilinçli bir şekilde H.T’nin cemaatle bağlarını kopardığını savunan Defne, cemaat tarafından üyelerine H.T’nin ziyaret edilmemesi ve telefonla aranmamasının söylenerek “kripto” olarak belirlendiğini söyledi. l DHA İtirafçı FETÖ ablasına tahliye Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 10 aydır tutuklu bulunan sanık S.G. ve avukatı hazır edildi. 20052009 yılları arasında Yozgat’ta FETÖ’ye ait örgüt evlerinde ablalık yapan sanık S.G., etkin pişmanlıktan faydalanmak üzere itirafçı oldu. Öğrencilik yıllarında Yozgat’ta 5 evden sorumlu olduğunu belirten S.G., “Bölge ev ablası S.T. isimli kadındı, il ablası ise Zeynep isimli ev hanımı olduğunu bildiğim kadındı. Soy isimlerini bilmiyorum” dedi. Mahkeme, sanığın tutuklulukta kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağı ile tahliyesine karar verip duruşmayı erteledi. l İHA 9 adliye çalışanına 15’er yıl istendi Adliye çalışanlarının ByLock davasında mütalaa veren savcı, “ByLock”u kullandıkları iddiasıyla 9 adliye çalışanı hakkında, “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası talep etti. İtirafçı olan iki kişi hakkında ise etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını istedi. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, 7 tutuklu sanık ile 4 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmada söz alan cumhuriyet savcısı, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu. Duruşma, tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunmak için ertelendi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle