05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Açıkhava buluşmaları 29. Yıl ENKA Kültür Sanat Açıkhava Buluşmaları sona eriyor. Etkinlik kapsamında Oscar Ödüllü “La La Land” 8 Ağustos akşamı izleyiciyle buluşacak. Cuma 4 Ağustos 2017 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: eMİNE BİLGET [email protected] 15 YaşıyorHNDuiçPr’iiLnyİ ekÖıvNseDaESfRei’lmDmiEhN KHK ile mesleklerinden ihraç edilen ve başlattıkları açlık grevi eylemi sürerken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için, bir kısa film daha yayınlandı. “Yaşıyor” adlı filmin senaristliğini Tufan Taştan, yönetmenliğini ise HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yaptı. Filmde, bugün açlık grevinin 149’uncu gününde olan Gülmen ve Özakça’nın, gece yarısı hücrelerine giren gardiyanlar tarafından “yaşıyor mu, ölmüş mü” diye kontrol edilmesi anlatılıyor. Gazetemize konuşan Sırrı Süreyya Önder filmin hikâyesini şu sözlerle ifade ediyor: “Öncelikle Nuriye ve Semih’in direnişi kişisel ya da kendileriyle sınırlı bir iş değil. Bu ülkede onbinlerce insan aşından ekmeğinden edildi. Bunların pek azı darbecilikle alakası olan insanlar. Yani hükümet muhaliflerini kamusal alandan bu şekilde darbeyi de bahane ederek tasfiye etme girişimine başladı. Örnek olsun kendi ailemde kamuda çalışan insan bırakmadılar. Dolayısıyla bu büyük bir toplumsal sorundu. Bu iki arkadaşımızın direnişi de bunların tümünün dertlerini görünür kılma çabasıydı, zaten kendileriyle sınırlı bir talebin de sahibi değiller.” Direnişin yabancısı değil Süreyya, açlık grevi direnişinin yabancısı olmadığını belirtiyor: “Benim de geçmişte cezaevlerinde günlerce yaptığım bir şey. Ve ne denli güç bir şey olduğunu bilen birisiyim. Bu itirazın toplumsallaşma potansiyelini gördükle rinde o güne kadar akıllarına gelmeyen bunlara bir suç uydurma telaşına düştü hükümet. Ve belki de son zamanlarda yapılan tutuklamaların içinde en vahim, en hukusuz olanını yaparak, bu insanları bir de yetmezmiş gibi yaptıkları cezaevine attılar. Bütün bunlar bu ülkede genel zulmün bir parçasıydı fakat; gece ‘öldüler mi yaşıyorlar mı’ diye uykularından edilmeleri beni çok sarstı. Çünkü açlık grevinde hele de ilerleyen günlerinde en zor şey uykuya dalabilmektir.” Süreyya, Tufan Taştan’ın bu durumla ilgili bir senaryo yazdığını, çekip çekemeyeceğini kendisine sorunca büyük bir onurla kabul ettiğini vurguluyor: “Dertlerinin taleplerinin biraz daha görünür olmasına, toplumsal vicdanın başta aydın ve sanatçıların bu konuda biraz daha hareketlenmesine vesile olur umuduyla çektik ve yayınladık.” Kavşaktaki karabasanlar... 70. Locarno Festivali, Fransız oyuncu yönetmen Noémie Lvovsky’nin ‘Yarın ve Bütün Diğer Günler’ (Demain et tous les autres jours) adlı trajik ama hafif filmiyle başladı. Çocuklar gerçeklerin sert çelişkilerini, iç dünyalarının sınırsız düş gücüyle harmanlayarak tutunurlar yaşama. Masallar gizemli yol fenerleridir. Anne ve babalar ise, ellerinden geldiğince rehber... İlkokul öğrencisi Mathilde’in yol göstericisi, iç sesini ancak kendisinin (ve tabii “Demain et tous les autres jours”un izleyicilerinin) duyduğu baykuştur. Pek arkadaşı olmayan kızını çılgınca seven annesi hediye etmiştir bu evcil baykuşu Mathilde’e, yalnız hissetmesin kendini diye. Ancak Noémie Lvovsky’nin son derece duyarlı bir yorumla canlandırdığı anne gerçekten çılgın bir kadındır. Aklına estiğinde çekip gider uzaklara. Zaman ve coğrafya ötesi iç dünyasının kaçınılmaz son durağı geniş bahçeli akıl hastanesi olacaktır... 2012’de yine çocukluk anılarına eğilen “Camille redouble” ile Locarno’da Gümüş Leopar kazanan Noémie Lvovsky, bu zor dramatik konuyu oldukça hafif, yer yer neşeli, alabildiğine duyarlı fantezilerle bezenmiş özgün bir dille işlemeyi başarıyor. Küçük oyuncu Luce Rodriguez’in şaşırtıcı derecede olgun yorum gücüne; parçalanmış ailenin sevgi do lu ama çaresiz baba karakterini başarıyla canladıran Fransız sinemasının başka bir kendine özgü oyuncu yönetmeni Mathieu Amalric’i de eklersek, 70. Locarno Festivali’nin, sinefil popüler etkinlik kimliğine yakışan bir filme başladığı kolayca anlaşılacaktır. Altın Leopar yarışında ilk gün göz dolduran Almanya/Slovakya ortak yapımı “Freiheit” (Özgürlük), güncel Avupa gerçekleriyle; umutsuzluğa sürüklenen Avrupalıların bireysel ideallerinin, kişisel beklentilerin çatıştığı kavşaklarda yaşanan karabasanları, günlük yaşamın çok ‘Yarın ve Bütün Diğer Günler’ renkli yansımaları eşliğinde, iddiasız bir dille gözler önüne seriyor. İlk filmi “Die Vermissten” ile beş yıl önce Berlin’de ilgi gören Jan Speckenbach’ın ikinci filmi olan “Özgürlük”, birçok temaya, parçalanan bir ailenin sıradan hikâyesi eşliğinde derinlemesine el atıyor: Yükselen ırkçılık, sığınmacı akınıyla körüklenen yabancı düşmanlığı, bin bir çelişki içinde bocalayan mutsuz bireylerin çırpınışları gerisindeki karşı konulmaz özgürlük arayışı... Günümüz sinemasının geniş biçimsel ve temasal yelpazesi, daha ilk gün sereserpe açıldı... B‘AosdtraumnaKaBleaslei’nsdi’e Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Bodrum Bale Festivali; Küba, İspanya, Kazakistan ve Rusya’dan katılan dans topluluklarını ağırlamaya devam ediyor. Festivalde bu akşam, kareograflığını Ricardo Amarante’nin yaptığı “Gaya” ve “A Fuego Lento” performansları seyirciyle buluşacak. Festivale Kazakistan’dan katılan Astana Balesi tarafından sergilenecek performans ise saat 21.45’te başlayacak. Açılış Fazıl Say’dan Fransa’nın önde gelen klasik müzik etkinliklerinden Menton Müzik Festivali’nin 568’incisi ünlü piyanist Fazıl Say’ın konseriy le açıldı. Akdeniz kıyısında, Fransız Riviera sı da denilen AlpesMaritimes’de düzenlenen festival birçok ünlü ismin sahne alacağı zen gin programıyla dikkat çekiyor. 1997 yılından beri bu festivalde defalarca konser vermiş Astana Balesi olan Fazıl say’ın açılış gecesindeki konseri ön ce sanatçının İpek Yolu Konçertosu ile başla dı. Le Monde gazetesinde konserle ilgili çıkan yazıda Say’a Hong Kong Sinfonietta’nın eş lik ettiği belirtildi. Konserin ikinci bölümünde ise Fazıl Say, Mozart’ın 23 numaralı piyano konçertosunu icra etti. Avrupa’nın en kök lü ve en prestijli festivallerinden biri olarak bi linen etkinlikte önümüzdeki günlerde Jörg Widman Quatuor Hagen, lars Vogt, Nelson Freire ve MarieNicole Lemieux gibi isimler sahne alacak. 68. Menton Müzik Festivali Silifke 13 Ağustos’ta sona erecek. Edebiyat ‘Homeros Okuması’ Gazeteci yazar Prof. Dr. Haluk Şahin tarafından, bu yıl 16’ncısı düzenlenecek “Ozan’ın Günü ve Homeros Okuması” yarın Bozcaada Salhane’de gerçekleşecek. Troya kazıları, Homeros incelemeleri ve Bozcaada konularını Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın ele alacağı etkinlikte; Ege kültürü konusundaki kitaplarıyla tanınan ressam Gürol Sözen de bir sunum yapacak. Etkinlikte daha sonra, Prof. Dr. Cevat Çapan, yılın ozanı seçilen Mahmut Temizyürek’i tanıtacak. Etkinlikte bu yıl şafak okumaları olmazken, Homeros okumaları gün batımında yapılacak. Festivali başladı Silifke Belediyesi’nce gerçekleştirilen 1. Edebiyat Festivali başladı. Anıt Meydanı Göksu Parkı’nda düzenlenen festival bugün Remzi Karabulut ve Hüseyin Güney söyleşisiyle devam edecek. Yarın gazetemiz yazarı Özgür Mumcu, CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar ve şair Küçük İskender’in söyleşilerinin olacağı festivalde 5 Ağustos’ta Nedim İnce, CHP Mersin Milletvekili Aykuğ Atıcı, öykü yazarı Seray Şahiner ve yazar Emrah Serbes; 6 Ağustos’ta CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, İhsan Eliaçık, Cezmi Ersöz yer alacak. Festival 6 Ağustos saat 21.30’da Tolga Sağ konseriyle sona erecek. Rumî’nin peşinden Halen Harvard Üniversitesi Ortadoğu Tarihi Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Cemal Kafadar’ın 10 yıl önce kaleme aldığı “A Rome of One’s Own: Reflections on Cultural Geography and Identity in The Lands of Rum” adlı makalesinin genişletilmiş ve gözden geçirilmiş hali olan “Kendine Ait Bir Roma: Diyarı Rum’da Kültürel Coğrafya ve Kimlik Üzerine” kitabı, Metis etiketiyle raflarda. Kafadar, kitapta “Diyarı Rum neresidir? Bir tür vatan mıdır?”, “Anadolu Roma mıdır? Kimlere Rumî denmiştir?”, “Roma kimliğinin ve kültür mirasının tapusu Bizans’tan Batı’ya mı geçmiştir?” sorularının yanıtını arıyor. Kitap, Diyarı Rum’da “bir yer’in insanı olmanın” hikâyesine odaklanıyor. Selçuk Ural’a saygı gecesi Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantıları 7 Ağustos Pazartesi akşamı “Selçuk Ural’a Saygı Gecesi” ile devam edecek. 1960’lı yıllardan bu yana sahnelerde olan ve ilk 45’liğinin bu sene 50’inci yılını kutlayan Selçuk Ural için düzenlenen etkinlik, saat 21.00’de Beşiktaş Abbas Ağa Parkı’nda başlayacak. Selçuk Ural’ın dostlarını bizzat sahnede ağırlayacağı etkinliğe Ali Rıza Binboğa, Bedri Baykam, Prof. Dr. Bingür Sönmez, Çetin Soysal, Ersan Başbuğ, Ferhat Göçer, Nilgün Belgün ve Salim Dündar katılacak. “Ustalara Saygı Toplantıları” 21 Ağustos’ta “Bilgen Bengü’ye Saygı Gecesi” ile devam edecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle