07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 3 Ağustos 2017 4 Bekir Bozdağ doğru söylemiyor Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ il ve ilçe müftülerine resmi nikâh yetkisi veren kanun tasarısını eleştirenlere çatmış ve “Bu değişiklik, laiklik ilkesine aykırı değildir, aksine tam da laiklik ilkesinin gereğidir” buyurmuş. Bekir Bozdağ yine doğruyu söylemiyor. Başbakan Yardımcısı’nın doğruyu söylememesinin aslında bir haber değeri de yok. Çünkü bu onun alışılmış davranış biçimidir. Önce, çok tepki çeken girişim dolayısıyla neyin tartışıldığı konusunu açıklığa kavuşturalım. Türkiye’de evlenme akdini kıyma yetkisi 17 Şubat 1926 tarih ve 743 sayılı “Medeni Kanun”un 97. maddesi gereğince belediye bulunan yerlerde belediye başkanına veya onun bu işle görevlendireceği kişiye aittir, köylerde ise bu yetki muhtarlara verilmiştir. 1982 Anayasası’nın halen yürürlükte olan “İnkılap Kanunlarının korunması” başlıklı 174. maddesinin 4. fıkrası, bu maddeyi, “anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz” diyerek güvenceye almıştır. Türkiye’nin çağa uyum yasalarından biri olan Medeni Kanun’un böylesine özel bir önemle korunması boşuna değildir. 1926’da kabul edilen ve yürürlüğe giren Medeni Kanun sayesinde yargı alanında mutlak egemenliğin önkoşulu olan tek hukukluluk demek olan kanunların mülkiliği ilkesi Türkiye’de tam olarak yürürlüğe girmiştir. HHH 17 Şubat 1926 tarih ve 743 sayılı Medeni Kanun 30.12.1999 tarihinde değişti. Ama aile hukuku ile ilgili düzenlemelerin dini otoriteler dışında sivil otoriteye tabi olması yolundaki özü değişmedi. Bütün laik düzenlerde aile hukuku ile ilgili düzenlemeler dini kurallara tabi olmayıp sivil otorite tarafından düzenlenmektedir. Sivil nikâh da bu kuralın doğal bir gereğidir. Yeni Medeni Kanun da 134. maddesiyle 1926 tarihli kanunun 97. maddesindeki hükmü aynen muhafaza etmiş bulunmaktadır. Burada bir noktaya dikkat etmek gerekiyor. Aile hukuku ile ilgili düzenlemelerde, bu arada evlenmede de, dini merciilerin herhangi bir yetkisi yoktur, yetkili olan sivil otoritedir. Ama bu demek değildir ki, dileyen kendi dinsel inancına göre, sivil nikâhın yanı sıra, dinsel nikâh da kıydıramaz. Kişi dilerse, sivil nikâhın yanı sıra imamın, hahamın ya da papazın önünde dinsel nikâh kıydırarak, dini vecibesini yerine getirebilir. Ama bu onun kanun önündeki medeni durumunu belirleyen bir eylem değildir. Resmen hüküm ifade eden kanunun öngördüğü sivil mercilerin kıydığı nikâhtır. Durum böyle iken, yetkileri ilgili yasada “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek” olarak tanımlanmış olan DİB’e bağlı müftüleri aile hukukuna ait bir hukuki muamelenin oluşturulmasında sivil otoritenin yetkilerine ortak etmek, Bekir Bozdağ’ın dediği gibi “tam da laiklik ilkesinin gereği” olmayıp aksine tümüyle laiklik ilkesine aykırıdır. HHH Üstelik de aile hukukuyla ilgili bir hususta dini otoriteyi yetkili kılan söz konusu girişim bu yönüyle laiklik ilkesini çiğnerken aynı zamanda devletin inançlardan birini diğerlerine tanımadığı hukuki yetkilerle donatarak, inançların birini öbürlerinden daha avantajlı kılarak da laiklik ilkesini bir kez daha ayaklar altına almaktadır. Eğer bu girişimin amacı, toplumda herkese Sünni İslamın inanç ve yaşam biçimini dayatmak olmasaydı, müftülerin yanı sıra, hahamlar, papazlar da nikâh kıyma yetkisiyle donatılırlardı. Ama AKP o kadar fütursuz ve ceberut davranıyor ki, bu konuda en ufak bir özene dahi gerek duymuyor. Biz de zaten bu hususu onlardan bir şey beklediğimizden değil, laikliğe karşı saldırılarını yutmadığımızı anlatmak için belirtiyoruz. Yoksa, İhvancılardan, bütün dinler, mezhepler ve inançlar karşısında aynı mesafede durmalarını, hepsine aynı saygıyı ve özeni gösterip aynı güvenceleri sağlamalarını bekleyecek kadar saf değiliz. Konunun Osmanlı ve Cumhuriyet açısından tarihi önemi ve gelişmesi de, cumartesiye... Demirbaş’a 22.5 yıla kadar hapis istemi Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Silahlı terör örgütü kurma ve yönetmek’ iddiasıyla 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede Demirbaş’ın Sur Belediye Başkanı olduğu dönemde, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclis üyesi olduğu, 20 ayrı eylem ve terörist cenazesine katıldığı kaydedildi. Demirbaş, önümüzdeki günlerde tutuksuz olarak yargılanacak. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Baskıya ve zulme kötülük ekliyorlar’ HDP’nin ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ abluka altında sürüyor. Nöbete CHP de dün destek ziyaretinde bulundu. HDP’li Sancar, Türkiye’de adaletin çöktüğünü söyledi HDP’nin Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda gerçekleştirdiği “Vicdan ve Adalet Nöbeti” ikinci gününde de devam etti. Yurttaşların alana girişine dün de izin verilmedi. HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Türkiye’de adaletin çöktüğü bir dönem yaşandığını ve adaletten söz etmenin kara bir ironi olduğunu belirterek, “Adalet mazlumların şiarı haline gelmiştir” dedi. Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde, Sancar dün bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya HDP milletvekillerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri ve HDP ilçe örgütleri ve çalışanları katıldı. Açıklamanın yapıldığı alana “Faşizmin panzehiri adalettir”, “Demokratik siyaset tasfiye edilemez”, “Toplumsal barıştan vazgeçilmez”, “Emekçilerin sosyal hakları gasp edilemez” pankartları asıldı. Sancar, Yoğurtçu Parkı’nda hafriyat kamyonunun çarpması sonucu yaşamını yitiren Şule İdil Dere’yi anımsatarak, “1 yıl geçti sorumlular hakkında işlem yapılmadı. Mağdurları ezerek, suç işleyenleri koruyarak ayakta kalıyorlar. Sürekli suç işleyen insanlar birbirlerine daha çok sarılarak ayakta kalabileceklerini düşünüyorlar. Her adaletsizlik yeni bir adaletsizlikle unutturuluyor. Bizler suçlulardan hesap sormak için adalet istiyoruz” dedi. ‘Kötülük de yapıyorlar’ Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevi eylemlerine de değinen Sancar, “146. gününde büyük bir inançla sürdürdükleri bir açlık grevi var. Haksızca açlığa mahkum edilmek istendiler. Son çare kendi bedenlerini açlığa yatırarak direnmek istediler. Nuriye ve Semih’i suçlar uydurarak gözaltına aldılar hapishaneye tıktılar. Hapishanede işkenceye devam ettiler. Sadece haksızlık yapmakla kalmıyor devlet, aynı zamanda kötülük yapıyor. Baskıya ve zulme kötülük ekliyorlar. Nuriye ve Semih’i zorla hastaneye götürdüler ve eziyet ettiler. Onları mutfağa yakın bir koğuşa koymuşlar bunun adı kötülüktür” diye konuştu. ‘Yasak, baskı, zulüm’ Sancar, Van’ın Edremit Belediyesi’ne atanan kayyımın Ermeni Mezarlığı’nın bulunduğu yere tuvalet inşa ettirdiğine dikkat çekerek, “Ermeni soykırımı demeyi yasaklıyorlar, kimliklere baskı yapıyorlar ama bununla da tatmin olmayıp üzerine kötülük ekliyorlar. Bunların birçok örneği var, en başta kadının yaşam sahiplenişinin mekânlarını kapattılar kayyımlar. Anadilde eğitim yapan çocuk yuvalarını kapattılar. Mesela Uğur Kaymaz’ın Kızıltepe’de heykelini kaldırdılar. Tahir Elçi’nin adını parktan çıkarttılar. Bütün bunları yaparken bütün bu haksızlıkların suçların hesabının sorulmasına asla izin vermek istemediklerini gösteriyorlar” dedi. ‘Adalet’ dayanışması HDP’nin Yoğurtçu Parkı’nda gerçekleştirdiği “Vicdan ve Adalet Nöbeti”ne dün CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin ve CHP İstanbul İl Örgütü dayanışma ziyaretinde bulundu. CHP’lileri HDP Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Mithat Sancar karşıladı. Canpolat, Yoğurtçu Parkı’nın polisler tarafından kapatılmasına dikkat çekerek, “Ülkenin adalete ve özgürlüğe ne kadar ihtiyaç duyduğunu buraya gelirken bir kez daha gördük. Adalet talebi bütün yurttaşlarımızın ortak talebi haline gelmiştir. Bu zemin bizim paydamızdır” dedi. Canpolat, parkta yaptığı açıklamada adalet ile ilgili eylem ve etkinliklerin herkesin ortak eylemi olması gerektiğini söyledi. Canpolat dayanışmayı büyütmek için ça ba içerisinde olacaklarını vurgulayarak, ‘’Ülkemizin geçtiği süreçte bu sorunun kan ve gözyaşı ile çözülemeyeceğinin, barış, demokrasi ve dayanışma için bir çözüm sürecine girmemiz gerektiğinin kanısındayız. Bugün biz arkadaşlarımızın yürüttüğü adalet ve vicdan nöbetinde dayanışmak için buradayız. Bu eylemi destekliyoruz’’ diye konuştu. ‘Zor süreçten geçiliyor’ Sezgin Tanrıkulu ise ülkenin zor bir süreçten geçtiğini söyledi. Tanrıkulu Türkiye’nin daha önce böyle bir süreç yaşamadığına dikkat çekerek, ‘’Türkiye yakın tarihin değil, tarihin en zorlu sürecinden geçiyor. Demokrasi, özgürlük, adalet sınavından geçiyor’’ dedi. CHP’nin yapmış olduğu Adalet Yürüyüşü’ne de değinen Tanrıkulu şunları söyledi: ‘’O yürüyüşte Türkiye’nin bütün demokrasi güçleriyle dayanışma içerisinde olduk. Bugün aynı dayanışmayı göstermek için buradayız.’’ ‘Ellerimizi bırakmayalım’ Filiz Kerestecioğlu da destek ziyareti için CHP’lilere teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: “Bizler yaptığımız iki şey karşılaştırdığında, HDP’nin daha fazla çevrildiğini görüyoruz. Biz buna 2015’te Cizre’de baskıya dur demek istediğimizde tanık olmuştuk. Son yıllarda da tanık olmaya devam ettik. Bunun için bu dayanışma çok önemlidir. Belki bizle başlamıştır ama bundan sonra da durmayacaktır. Muhalif olan insanların, hak, hukuk, barış ve demokrasi isteyen insanların birbirinin elini bırakmaması gerekir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Sancar, şöyle devam etti: “Çeper çeper barikatlarla çevrilmiş etrafımız, binlerce polis etrafta bize verilen dar bir alan var. Parkın tek kuru ağacının olduğu yeri seçmişler. Yasak, baskı, zülüm var. Ama bununla tatmin olmuyorlar üstüne kötülük ekliyorlar. Sokakları, parkları kapattılar. Kadıköy vicdanın ve adaletin mekânıdır. Bu haksızlığa Kadıköy halkının itiraz etmesini bekliyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a terörist dediğini anımsatan Sancar, “Yargı ve adalet çöktü artık bağımsız yargıdan söz etmek mümkün değil. Eş Genel Başkanımız hakkında hüküm veriyor Cumhurbaşkanı. Kendisini ispata davet ediyoruz susuyor. Eğer Cumhurbaşkanı böyle bir konuşma yapabiliyorsa yargıya talimatını vermiş demektir. Sevgili hâkimler ve savcılar bu nöbet sizin içindir aynı zamanda vicdanınızın kararmasını önlemek içindir. Kendi yüzünüze bakamayacağınız gibi çocuklarınızın da yüzüne bakamaya caksınız” dedi. HDK ve ESP’den ziyaret Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Bileşenleri, Yeşil Sol Parti İl Eş Başkanı Yasemin Kipkurt, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi MYK üyesi Turhan Yıldırım nöbetteki HDP’lileri ziyaret etti. Ziyaretlerde HDP’nin nöbetine destek dile getirildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ZDİYEASTREEKTİ KESK de Yoğurtçu Parkı’na misafir oldu Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) dün akşam saatlerinde Kadıköy’de Boğa Heykeli önünde bir araya gelerek Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin tutulduğu Yoğurtçu Parkı’na yürümek istedi. Polisin yürüyüşe izin vermemesi üzerine KESK üyeleri parka teker teker gittiler. Bariyerlerle kapatılan park girişinde ise polisle KESK’liler arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Tartışmanın ardından az sayıda kişi parka alınırken diğer kişiler park dışında bekletildi. Parkta KESK’lileri HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu karşıladı. Kerestecioğlu, KESK’lilere teşekkür ederek, “Sizlerin ne kadar onurlu insanlar olduğunuzu biliyoruz. Yanımızda olduğunuzu, yan yana olduğumuzu biliyoruz. Sizlerle onur duyuyoruz” dedi. KESK İstanbul Şubeler Platformu Sözcüsü Özlem Yolu ise “Adaletsizliğin kol gezdiği bir dönemde ‘herkes için adalet’ demek için geldik. Bu karanlık ve zor süreçte, KHK’lerle yönetiliyoruz. Toplumun bütün kesiminden sadece bir bölümümüz, emeğin haklarını savunmaya çalışan bizler; adaletin sesini yükseltmeye, safları sıklaştırmaya, güçlendirmeye geldik. Mutlaka kazanacağız. Bir kâğıt parçasıyla işlerimizden edildik. Mücadele etmekten geri durmayanlar olarak ihtiyaçların yaşandığı günden beri sokaklarda olmaya devam ettik” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle