25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 15 Ağustos 2017 10 289 gündür özgürlüğünden yoksun... CADI AVI SÜRÜYOR Önce ihraç et, sonra suç uydur İBB’deki işinden edilen Nail Güler’in sosyal medyadaki paylaşımları gerekçe olarak mahkemeye sunuldu. ZEHRA ÖZDİLEK Kanun Hükmünde Kararname ile geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki (İBB) görevinden ihraç edilen TMMOB’un eski yönetim kurulu üyesi ve Harita ve Kadastro Mühendisi Nail Güler’in ihraç gerekçesi İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca hazırlanan ‘Personel Değerlendirme Formu’nda sosyal medyadaki paylaşımları gösterildi. Güler, “Bizi açığa aldıklarında gerekçesini bilmiyorduk. İdari Mahkeme’ne dava açtık, darbe günü yaptığım paylaşımları savunma olarak göndermişlerdi. Öyle bilgi edindik. Bir suç isnat edemedikleri için en son o gerekçeyi sonradan oluşturuyorlar. Sayfada da duruyor paylaşımlar. Darbe eleştirisi ve uyarılar darbe destekçisi gibi değerlendirildi” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Planlama Müdürlüğü’ndeki görevinden ihraç edilen Nail Güler’in sosyal medyadaki “komedi belli oldu”, “gaza gelmeyin”, “demek ki neymiş demokrasi gerekliymiş” paylaşımları gerekçe olarak mahkemeye sunuldu. ‘Komisyona başvuracağım’ Güler, sosyal medya paylaşımları nın uydurulmaya çalışılan bir gerek çe olduğunu belirterek, “Ben uzun yıllar TMMOB Harita ve Kadastro Mü hendisleri Oda sı değişik kade melerde görev yaptım... Benim görev aldığım dönemdeki sü reç TMMOB’un en etkin ve ikti darla karşı kar Nail Güler, TMMOB’nin alanlardaki etkin şıya geldiğimiz bir döneme rast isimlerinden. geliyor. Bizim değişik yerler de yaptığımız basın açıklamaları, ko nuşmaların tümü birikmiş. Bunlara dayandıramadıkları için bu facebook paylaşımları gerekçe olarak yazdılar. Tüm hukuki yolları denedik reddedil di. Şimdi de komisyona başvuru hazır lığındayım” diye konuştu. AİHM’ye gidebilirler Güler’in avukatı Mahir Ay, müvekkilinin sosyal medyada yazdığı söylemlerinin sanki darbe yanlısıymış gibi İBB tarafından tutanak altına alındığını dile getirerek “Önce görevden uzaklaştırıp sonrada KHK ile ihraç kararı verdiler. Uzaklaştırma için İdare Mahkemesi’ne dava açtık. Daha sonra ihraç edildiği için ‘karar vermeye yer olmadığı’ dair mahkeme karar verdi. Daha sonra ihraç için dava açtık, 15 gün öncesine kadar mahkemenin gerekçeli kararı geldiğinde davayı mahkeme reddetti. Davayı bir üst mahkemeye taşıdı” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin başvurlarını ‘iç hukuk yolları tüketilmediği’ gerekçesiyle reddettiğini belirten Ay, “Uzaklaştırma kararı içinde İdare Mahkemesi, ‘Kovuşturmaya yer olmadığına, dosyanın OHAL komisyonuna gönderilmesine’ diye karar verilmiş. Müvekkilim demokrasi yanlısı, darbe karşıtı söylemleri sosyal medyada mevcut zaten. Sanki darbeyi destekliyormuş gibi bir tutanak düzenlemiş ve işine son verildi. İç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’ye başvurmayı düşünüyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hakikat yolcularını şekillendiremezler Sevgili Ahmet, Walter Benjamin yürünerek katedilen yolun, uçakta seyredileninkinden farklı bir gücü olduğunu söyler. Bu cümleler emeğin kutsallığı adına paha biçilmez bir değerdir. Şimdiye kadar farklı zamanlarda ve yerlerde bir şekilde sizi bugüne getiren emeğinizi gördük, izledik ve takdir ettik. Yürüyerek geldiğiniz bu yolda, yola nelerin hükmetmeye çalıştığını elbette menzilsiz uçakla gidenlerden çok daha iyi deneyimlediniz ve teşhir ettiniz. Devletler her zaman ken disini en fazla teşhir edenleri tehlike olarak algılamış, hedef almış ve sonrasında yargılamaya kalkışmıştır. Ancak devletler ve o mekanizmayı yürüten belleklerin unuttuğu bir nokta vardır; hakikat savunucuları, korkmazlar ve yılmazlar. Çin atasözünde ifadesini bulmuş “tuhaf zamanlarda yaşıyor olmanın” faturası bu zamanları tuhaflaştıranlar tarafından siz/biz hakikat yolcularına kesilmek isteniyor. Oysa hakikat yol cuları, düşünce ve yaşam biçimlerini bulundukları veya bulundurulmak zorunda kaldıkları mekânsal gerçeklik üzerinden şekillendirmezler. Yattıkları hapishaneler olsa bile buraları birer edebiyat salonuna, sanat merkezi ne, siyaset arenasına hülasa çözüm mekânlarına çevirmeyi hep bilmişlerdir. Hakikat yolcuları kendilerini yargılamaya kalkan mahkemeleri ve arkasındaki güçleri teşhir ederek, yargılayarak tarihe not düşerler. Onlar sadece adaletten/ hakikatten kopmuş siyasal yargıyı değil, onun temsil ettiği bütün bir düzeni kar şısına alıp yargılarlar. Bizim için siz bir hakikat savunucusu ve yolcususunuz. Yapmış olduğunuz savunma ile düzeni bu kadar teşhir ettiğiniz ve cesareti içeriden dışarıya yaydığınız için size teşekkürü bir borç olarak biliyorum. Cesaret en çok böyle zamanlarda gereklidir ve siz cesareti topluma bulaştırıyorsunuz. En yakın sürede ve özgür zamanlarda, görüşmek ve sohbet etmek dileğiyle sizi Meclis Grubumuz adına içtenlikle selamlıyorum. Çelikkan cezaevinde Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin bir günlük nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasına katıldığı için 1 yıl 6 ay hapis cezası almıştı Gazeteci ve insan hakları savunucusu Murat Çelikkan, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin bir günlük nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasına katıldığı için “terör örgütü propagandası” gerekçesiy le verilen 1 yıl 6 ay hapis cezası nedeniyle dün cezaevine girdi. Avukatları ve ar kadaşları ile birlikte gittiği Kırklareli’nde cezaevine giren Çelikkan, 45 gün cezasını ceza infaz kurumunda geçirdikten sonra denetimli serbestlikten yararlandırılmazsa, infaz yasası gereği 13 ay boyunca Türkiye’nin mahpus gazetecilerinden biri olacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen 16 Mayıs’ta görülen duruşmada, Çelikkan’e verilen ce zade diğer yargılamalarda olduğu gibi indirime ve ceza ertelemesine gidilmemişti. Kararda,“duruşmalarda yeteri kadar pişmanlık göstermediği, bu nedenle de indirim uygulanmadığı” ifadesi yer almıştı. Ceza ertelemesi yok Gazeteciler ve hak örgütlerinden arkadaşları Murat Çelikkan için geçtiğimiz günler de bir uğurlama düzenlemişti. Geceye Çelikkan gibi Özgür Gündem’in Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yapan gazeteciler Nadire Mater, Tuğrul Eryılmaz, Yıldırım Türker, Mehmet Güç ve sanatçı Deniz Türkali, Çelikkan’ın direktörü olduğu Hakikat, Adalet, Hafıza Merkezi çalışanları, hak savunucuları ve gazeteci arkadaşları katılmıştı. l Yurt Haberleri Murat Çelikkan Destek eyleminde yine gözaltı Yüksel Caddesi’nde 279 gündür devam eden “İşimizi geri istiyoruz” eyleminde Acun Karadağ’ın da aralarında olduğu üç kişi darp edilerek gözaltına aldı. Polis ablukası altındaki İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yapmak isteyen Acun Karadağ, Veli Saçılık ve destekçiler Konur Sokak’ta toplandı. “Nuriye ve Semih’in açlık grevi 159. gününde, Nuriye Semih serbest bırakılsın” yazılı pankart açan eylemciler “Nuriye Semih onurumuzdur” ve “Emekçiyiz haklıyız” sloganları attı. Pankartlarını açar açmaz polisin müdahalesine maruz kalan direnişçi Acun Karadağ’ın üzerine onlarca polis çöktü. Polis, Simge Gençay ve Sultan Aydoğdu’yu da gözaltına aldı. Ev hapsini tanımayarak eylemini sürdüren Karadağ ile birlikte bulunan iki kişi önce Terörle Mücadele Şubesi’ne sonrasında savcı talimatıyla Siyasi Şube’ye götürüldü. CHP’Lİ SARIHAN’DAN HÜKÜMETE: GÖREVLERİNE İADE EDİN CHP’den Gülmen ve Özakça çağrısı CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için hükümete çağrıda bulundu. Sarıhan, “İnsan hakları sına vından geçmek için henüz va kit varken, iktidarı iki eğitim ciyi görevlerine iade etmeye çağırıyoruz” dedi. Sarıhan, “işimi geri istiyo rum” diyerek 159 gündür aç lık grevine devam eden Gül men ve Özakça’nın acilen gö reve iade edilmesini istedi. Açlık grevindeki eğitimcilerin sağlık durumlarının her geçen gün kötüleştiğini ve onların yaşam hakkını korumaya ça Gülmen ve Özakça’nın zorla götürüldükleri Sincan Ceza İn lışanlara yönelik ağır hak ih faz Kampusu hastanesinde ağır tecrit koşullarında tutulduğunu aktaran Sarıhan, ‘Nuriye ve Semih Yaşasın’ diyenlere yönelik gözaltıların bir rutin halini aldığını söyledi. lalleri artarak devam ettiğini belirten Sarıhan, Gülmen ve Özakça’nın acilen göreve iade sini isteyerek “OHAL ile birlikte kendinin hukuktan muaf olduğunu zanneden iktidarın insan haklarıyla sınavının adı; Nuriye ve Semih olmuştur. İçişleri Bakanı’ndan Adalet Bakanı’na, emniyetinden valisine dek neredeyse tüm yetkililerin anayasayı yok saydığı, bir ortamda Türkiye’nin insan hakları sınavında başarılı olmasının her geçen gün biraz daha olanaksızlaştığını anımsatarak yetkililere bir kez daha ulusal ve evrensel hukuk kurallarını hatırlatıyoruz. Yaşam hakkını korumak devletin asli görevidir! İnsan hakları sınavından geçmek için henüz vakit varken,  iktidarı iki eğitimciyi görevlerine iade etmeye çağırıyoruz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet İşin peşini bırakmadılar Mermer ocaklarının kapatılması için çabalarken evlerinde ölü bulunan Büyüknohutçu çiftinin mücadelesini çevreciler devam ettiriyor. İzinsiz çalışan bir mermer ocağı kapatıldı Antalya’nın Finike ilçesinde, mermer ocaklarının kapatılması için çabalarken, geçen mayıs ayında evlerinde öldürülen Ali Ulvi Aysin Büyüknohutçu çiftinin mücadelesini Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TORAÇDER) sürdürüyor. TORAÇDER’in şikâyeti üzerine izni iptal edildiği halde faaliyetini sürdüren bir mermer ocağı, BİMER’e yapılan şikâyetle kapatıldı. İki yıldır izinsiz Büyüknohutçu çifti öldürülmeden yaklaşık 1 yıl önce, ruhsat süresi dolduğu halde çalışmaya devam eden Bahçeci Mermer firmasına ait mermer ocağının kapatılması için Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’ne başvuruda bulundu. Orman Genel Müdürlüğü, 1 Şubat 2017 tarihli resmi yazısıyla, firmanın uzatma talebinde bulunmaması nedeniyle izinlerini iptal ettiğini bildirdi. Biri 2007, yedisi de 2009 yılında alınan izinlerin tamamının Ekim 2015’de dolduğu, izin süreleri uzatılmayan mermer ocağının, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nün izin iptal kararına rağmen faaliyetini sürdürdüğü tespit edildi. TORAÇDER yönetimi, avukat İsmail Doğan Tunçbilek aracılığıyla, izni uzatılmamasına rağmen faaliyetini devam ettiren mermer ocağı hakkında BİMER’e şikâyette bulundu.Şikâyet üzerine Bahçeci Mermer’in Alacadağ’daki ocağındaki faaliyeti bu hafta itibarıyla durduruldu. TORAÇDER: Vazgeçmeyiz TORAÇDER’den yapılan açıklamada, “Ali Ulvi Büyüknohutçu ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin başlattığı bu kutsal mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye için olumlu bir örneği Finikelilerle yaratmakta kararlı yız. Ardıç, katran, çam ve sedir ağaçlarını, çevreyi ve ormanı korumaya devam edeceğiz. Ayrıca bu olay yetkili ve görevli makamların takip edilmesi gereken ÇED sürecini takip etmediklerini ve belgenin bir formaliteden ibaret olduğunu göstermektedir” denildi. TALANA SAVAŞ AÇMIŞLARDI Ali UlviAysin Büyüknohutçu Finike ilçesi Kızılcık Yaylası’ndaki evlerinde geçen 9 Mayıs’ta eşi Aysin Büyüknohutçu (61) ile birlikte öldürülen çevreci Ali Ulvi Büyüknohutçu (61), asırlık sedir ve çam ağaçlarının bulunduğu Alacadağ, Gökçeyaka, Kızılcık ve Adala gibi bölgelerdeki taş ve mermer ocaklarına karşı bölge halkının da desteğiyle yaklaşık 6 yıl hukuk savaş verdi. Büyüknohutçu, Alacadağ Kızılcık Yaylası’nda bir mermer ocağına valilikçe verilen “ÇED gerekli değildir” raporu ve maden arama izin belgesinin mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle bölge sakinleriyle dava açtı. Davayı kazanan Büyüknohutçu, Bartu Mermer firmasına ait ocağı kapattırdı. Büyüknohutçu çifti, bölgede faaliyet sürdüren diğer taş ve mermer ocaklarının kapatılması için mücadele ederken cinayete kurban gitti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle