24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 2 Temmuz 2017 4 Arap husumeti Arap muhipliği Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, diplomatik incelikten, politik esneklikten yoksun “ismiyle müsemma” kalın açıklamalar yapıyor. İktidarın, tüm bölgeye yaklaşımına, hatta tüm dünyaya bakışına damgasını vurmuş şaşkınlıkla malul Katar politikasını savunurken şöyle bir söz sarf etmiş: Birileri bu süreçte Arap husumeti yaratmaya çalışıyor. Daha sonra hızını alamayarak, boyunu aşan “analizler”e de yeltenmiş, Arapların 1. Dünya Savaşı’nda İngilizlerden yana olduğu, Türkiye’yi sırtından hançerlediği iddiasının gerçeği yasıtmadığını, İttihat ve Terakki’nin bu iddialara malzeme taşıyan yanlış politikalar izlediğini söyledikten sonra, Araplarda bir zamanlar “Türkiye Batı sisteminin içine girdi, İslamı terk ederek gâvurlaştı” gibi önyargılar çıktığını, ama “Cumhurbaşkanımızın liderliğinin en önemli sonuçlarından birinin de bu efsanenin yıkılması olduğunu” söylemiş. Neresinden bakarsanız bakın tutarsızlıklarla dolu olan bu sözler, yine de iktidarın yanlış, Ortadoğu ve Arap politikasının hangi şaşkın zihniyetten kaynaklandığını göstermesi açısından ilginçtir. HHH Arap ülkeleriyle ilişkilerimizde, Arap husumeti yaratmaya kalkışmak ne kadar saçma ise, ayran budalası gibi bir Arap hayranlığ peşinden koşarak, Kurtuluş Savaşı dönemi İngiliz muhipleri benzeri bir acınası Arap muhipliğine saplanmak da o denli biçareliktir. Aklı başında hiç kimse, bizimkiyle eşzamanlı olan Arapların uluslaşma sürecini, bunların İngilizler ile bir olarak bizi sırtımızdan bıçakladıkları yollu yorumlarla açıklamaya kalkmaz, çağın akımı olan bir sürecin normal sonucu olarak karşılar. Ama bu olayın, Osmanlı’nın son döneminde boy gösteren İslamcı ve Arapçı akımların bir çare olmadığını gösterdiğini de görmezden gelemez. İbrahim Kalın’ın iddia ettiği gibi, 1. Dünya Savaşı sırasında Arapların İngilizler ile bir olup Osmanlı’ya karşı cephe aldıkları gerçeğini yadsımak da, ancak acınası bir Arap muhipliği ile mümkündür. Osmanlı’nın Abdülhamit ile başlayan, Arap yanlısı ve Panislamist politikası da, bugünkü iktidarın Arap politikası gibi ideolojik saplantılardan değil, zorunluluklardan doğmuş, ama gelişen olaylar karşısında geçerli olmadığı anlaşılmış bir politikadır. Abdülhamit uzun süren saltanatı sırasında, Osmanlı’nın o güne kadar öncelik verdiği Rumeli’de barınamayacağını anlamış, Arap nüfusun çoğunlukta olduğu topraklar ve Anadolu’yu kapsayan bir Osmanlı İmparatorluğu’nun daha mümkün olduğunu düşünmüş ve önceliği Arap ülkelerine kaydıran yeni bir politika oluşturmaya çalışmıştır. Tıpkı, olayların itmesiyle yönelinen Alman yanlısı politika gibi, pro Arap siyaseti de, İttihatçılar Abdülhamit’ten tevarüs etmişler ve iktidarlarının ilk yıllarında, imkânsızlığını kavrayana kadar sürdürmeye çalışmışlardır. HHH Abdülhamit’in Pan İslamist politikası ise, Padişah’ın hilafeti İngiliz emperyalizmi karşısında, elinde tehdit olarak kullanabileceği bir koz olarak düşündüğü, pragmatist bir öğedir. Nitekim hilafet kozunu hep Demokles’in kılıcı gibi İngilizlerin başında sallayan ama tehdidi uygulamaya koymayan Adülhamit kendi yerine tahta geçen Mehmet Reşat’ın, Büyük Savaş başladığında, sancağı şerifi çıkararak, cihat ilan etmesini tarihi bir hata olarak yorumlamıştır. Diyeceğim o ki, Osmanlı’nın Arap dünyasına bakışı bile bugünkü iktidar kadar yanlış bir ideolojik saplantıdan doğmuş değildi. Bugünkü iktidarın bölgenin bütün çıkmazlarına balıklama dalmış gırtlağına kadar batmış ve tüm aktörleri kendi çıkarları karşısında birleştirmiş görünüşte afur tafurcu, ama gerçekte aciz politikasını eleştirenler, bunu “Arap husumeti” yaratmak için yapmıyorlar. Onların haklı eleştirilerinin odak noktası, bu polikanın temelinde yatan acınası Arap muhipliğidir. Aklı başında her TC iktidarı, Arap “husumeti”nden de “Arap muhipliği”nden de uzak durur. AKP’li ilçe başkan yardımcısı öldürüldü Diyarbakır’ın Lice ilçesinde evli ve 4 çocuk babası AKP İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan’a (34) önceki gece saat 23.30 sıralarında evine giderken pusu kuran teröristler ateş açtı. Ağır yaralanan Mercan, Lice Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Saldırının ardından yürütülen soruşturma kapsamında 19 kişi gözaltına alınırken, gözaltına alınanlar arasında bulunan 2 kişinin saldırı olayıyla direkt ilgili oldukları öğrenildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker de Lice’ye giderek Mercan’ın yakınlarına başsağlığı diledi. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Bu yürüyüşten Türkiye kazanır’ ANAR Genel Müdürü Uslu, henüz ‘Adalet Yürüyüşü’yle ilgili bir ölçümleme yapmadığını ancak AKP’ye yakın kişilerin bile yürüyüşü olumlu bulduklarını söyledi AKP’nin karar alıcılarının ‘teröristlere destek’ düzeyinde sert bir tutum takındığı Adalet Yürüyüşü’ne AKP yaklaşımı içinde yer alan bir isimden ‘adaletli’ denebilecek farklı bir bakış açısı geldi. AKP ile ya kın çalışan ANAR Araştırma Genel Mü dürü İbrahim Uslu, yürüyüşü, “Çok ba rışçıl, iyi düzenlen miş, medeni, demok ratik bir eylem. Ben çok insanla konuşu yorum, yürüyüşün ülkeye de demokra simize de iktidara da EGrüdlem kazandırdığı düşünülüyor” sözleriyle değerlendirdi. Adalet Yürüyüşü, bugün itibarıyla 18. gününde. Rotasın daki yürüyüşün temposu düşürülme den hedefi olan İstanbulMaltepe açı sından da son haftaya girildi. Yürüyüş hedefine doğru giderken en çok AKP iktidarının tavrının ne olacağı ve bu anlamda yürüyenlerin İstanbul finalini sorunsuz tamamlayıp tamamlamayaca ğı merak ediliyor. Müdahale edilecek mi? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP sözcülerinden gelen ‘teröristlere destek yürüyüşü’ suçlamaları, yürüyüşün Maltepe’de tamamına erdirilmesine izin verilmeyeceği yorumlarına neden oldu. AKP’ye yakın kesimler den gelen belli bir aşama nı anımsattı. Uslu’nun mesa da yürüyüş kolunun kesi jı şöyle: “Hukuki tarafını bile lip, İstanbul’a sembolik bir mem, ama Berberoğlu kararı, grubun alınacağı açıklama CHP’nin ve yüzde 48.5’in siya ları da bu yorumları besle si enerjisini diri tutmaya ya di. Ancak tüm bu yorum rar.” lar, AKP’nin eyleme müda Uslu’nun yürüyüşe ilişkin hale edip etmeyeceği ko düşünceleri de şöyle: nusunda, bir süredir yap l Anket için bitmesini tırmaya başladığı anketler bekliyorum: Yürüyüş için biz den gelen sonuçların belirleyici olacağı bilgileri çer İbrahim Uslu, bir anket, bir ölçüm yapmadık. Çünkü bu, sıradan bir yü çevesinde anlamlandırıldı. rüyüş değil, toplumsal, siyasal Anketlerde adalet sonuçları olacak bir eylem. O yüzden, toplumun buna bakışını ölçmek için AKP, 15 yıllık iktidarında adımla bitmesini beklemek gerekiyor. Biz, top rını sürekli yaptırdığı anketlere gö lumda destek alıp almadığı, nasıl so re atan bir parti olduğu için CHP çev nuçlar yaratıp yaratmadığı konusunda relerinden, “Sürekli anket yaptırıyor ki ölçümlerimizi yürüyüşün belirlendi lar. Anketlerde adalete ihtiyaç da yü ği tarihte bitmesinden sonra yapacağız. rüyüşe destek de çok yüksek çıkıyor” l Olumlu yaklaşım var: CHP, bu yü açıklamaları geldi. 15 yıllık süreçte rüyüşle, özellikle Berberoğlu’nun tu AKP’ye anket yapan kuruluşlardan bi tuklanmasıyla ortaya çıkan durumu ri de ANAR Araştırma firması. İbrahim çok iyi okuduğunu gösterdi. Ben, anket Uslu, kuruluşun Genel Müdürü olarak yaptırmadım ama çok fazla insanla gö ‘Adalet Yürüyüşü’nü yakından izliyor. rüşüyorum. Bu insanlar da yürüyenler AKP sözcülerinin görüşleri bilinmesine le yakın insanlar değil. Onlarla siyasal karşın partiye destek veren mahallenin olarak uzaklığı olan insanlar. Ama be yürüyüşe bakış açısını anlamak için nim bu konuştuğum çevrelerde bu yü Uslu’nun görüşlerine başvurduk. rüyüşe bir öfke, olumsuzluk değil, ter Uslu, öncelikle Kılıçdaroğlu’nun, sine daha olumlu yaklaşımlar var. Çok “Bıçak kemiğe dayandı” diyerek medeni, barışçıl, iyi düzenlenmiş, Tür Güvenpark’ta yürüyüşü başlatma kiye gündemini iyi okuyan bir yürü sına neden olan CHP milletveki yüşle karşı karşıyayız. O yüzden be li Enis Berberoğlu’nun tutuklandığı nim konuştuğum çevrelerdeki insanlar 14 Haziran’da attığı bir tweet mesajı da yürüyüşü, hak vermese bile yönte mi olarak doğru ve makul buluyor. l Kırk sekiz buçuğu şarj etti: Ölç medik ama bu yürüyüş, CHP’nin oylarını patlatır mı? Hayır patlatmaz. Ama bu yürüyüşün anlamı zaten bu değil. Bence bu yürüyüş kararı ve eylemiyle Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan referandumundaki yüzde 48.5’in enerjisini şarj etti. Bu şarj, 2019’a kadar olan sürece yansıyacak sonuçlar doğuracak. Çünkü kendi partisi içindeki muhalifleri bile yürümek zorunda kalıyor. Ama asıl önemlisi, referandumda yüzde 48.5 ortaya çıkmıştı ama Kılıçdaroğlu bunun yüzde 25’iyle diyalog kurabiliyor, konuşabiliyordu. Şimdi bu yürüyüşle yüzde 48.5’le diyalog kurma, konuşabilme imkânını yakaladı. l İktidara da yarar: Huzur ve barış içinde demokratik hakların kullanılması, muhalefetin eylem biçimi olabilir ama sonuçları itibarıyla iktidarlara da yarar. Bu yürüyüş, inşallah başladığı gibi barışçıl, kimsenin burnunun kanamayacağı bir şekilde sona erer. Hepimizin dileği bu. Demokrasimiz de bundan kazançlı çıkacaktır. Ama iktidar da öyle. Çünkü dışarıda muhalefete baskı olduğu suçlamalarına bu yürüyüşten sonra iktidar ‘hayır’ diyecektir. Kimsenin Adalet Yürüşü yapanları tutuklamayı düşünmediğini anlatabilecektir. Hukuk içinde, demokratik olgunluk ve medeni bir şekilde sonuçlanacak yürüyüş, muhalefetiyle iktidarıyla tüm ülkeye kazandıracaktır. l ANKARA Ona herkes terörist Erdoğan, adalet için yürüyen Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Yürüyenleri, terörist olmak ve teröristlere destek vermekle suçlayarak ‘Rüzgâr eken fırtına biçer’ dedi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Adalet Yürüyüşü’nü sürdüren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Açlık grevleri hedefte ve yürüyüşe katılanları, ‘teröre destek vermek’le suçlayıp, ‘Rüzgâr eken fırtına biçer’ tehdidinde bulundu. Erdoğan, 1052 günlük aranın ardından partisinin il başkanları toplantısına başkanlık yaptı. Seçim döneminde CHP tarafından hedef alındığını savunan Erdoğan, “Bugün FETÖ ihanet çetesine ve onların dümen suyuna girerek ülkesine iftira atanları korumak için yolları arşınlayanları o dönemde de aynı çetenin ayakçılığını yapar görüyorduk. O dö Cezaevinde açlık grevini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı ‘örgüt emriyle’ açlık grev yapmakla suçlayan Erdoğan, CHP’nin de bu isimlere sahip çıkarak teröre destek verdiğini ileri sürdü. Erdoğan, “Bunların hiçbirinin derdi demokrasi ve özgürlükleri savunmak değil, kendi suçlarını bastırmaktır” dedi. Erdoğan, 15 Temmuz’un resmi tatil ilan edildiğini anımsatarak, “15 Temmuz’u Türkiye’de bir daha kimsenin darbe teşebbüsünde bulunmamasını sağlamanın sembolü haline getireceğiz” dedi. Erdoğan, Boğaziçi Köprüsü ve Meclis’teki anmalara bizzat katılacağını bildirdi. Parti teşkilatlarına yönelik değişim sinyalleri de veren Erdoğan, bazı teşkilatlarda ‘metal yorgunluğu’ olduğu görüşünü yineleyerek, tüm teşkilatlarda ‘yorgunluk, atalet, çözülme’ tespit ettikleri yöneticileri daha dinamik, gayretli olanlarla değiştireceklerini ifade etti. nemde sergilenen haysiyet cellatlığına milletimizin itibar etmemesinin, tam tersine oynanan oyunu görerek güçlü bir şekilde arkamızda durmasından birilerinin hiç ders çıkarmadığı anlaşılıyor” görüşünü savundu. Adliyede tahliye krizi Erdoğan, Can DündarErdem Gül kararı nedeniyle “Mahkeme kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” sözleriyle hedef aldığı Anayasa Mahkemesi’ne dünkü açıklamasında ise sahip çıktı. Erdoğan, “Güya, adalet diyen ama adaleti sağlamakla görevli ilk derece mahkemelerinden Anayasa Mahkemesi’ne kadar tüm kurumlara saldıran bir zihniyetin derdi asla adalet olamaz, hukuk olamaz” derken, CHP’nin, teröristler ve onlara yardım edenler için ‘adeta dünyayı ayağa kaldırdığını’ savundu. Erdoğan şunları söyledi: “CHP’nin temsil ettiği çizgi, artık siyaseten muhalif olma, siyaseten farklı duruş sergileme, farklı söylemde boyu ALİCAN ULUDAĞ Eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem’in FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan eşi Gülümser Erdem’in tahliyesine karar verilmesi kriz yarattı. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği, Erdem’in tahliyesine karar veren hâkimin kararını ‘yok hükmünde’ saydı. Gülümser Erdem bu nedenle cezaevinden çıkamadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan Başbakanlık Müşaviri Birol Erdem ve eşi Gülümser Erdem, 16 Haziran’da adliyeye sevk edildi. Örgüt yöneticiliği ile suçlanan Birol Erdem, hâkimin dosyayı 10 saat incelemesi sonunda adli kontrol kararı ile serbest kaldı. Örgüt üyeliği ile suçlanan Gülümser Erdem ise tutuklanarak Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’ne konuldu. Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararına Gülümser Erdem’in avukatı Hayrettin Küçüksoy tarafından itiraz edildi. âakimlerin izinde olması nedeniyle perşembe günü nöbetçi olan sulh ceza hâkimi Yunus Süer, dosyayı o gün inceledi, tahliye etme yönünde karar aldı. Ancak Süer, kararı cuma sabahı yazmayı tercih etti. Tahliye gerekçesinde dosyanın geldiği aşama, delil durumu ve Erdem’in delilleri karartma şüphesi bulunmadığına dikkat çekildi ve tutukluluğun bu aşamada gereksiz olduğu vurgulandı. Tahliye kararı cuma günü yazılarak cezaevine gönderildi. Ancak başsavcılık, Süer’in nöbetinin perşembe olduğunu, cuma günü yetkisinin olmadığı gerekçesiyle tahliye kararına itiraz etti. Cuma günü nöbetçi olan 3. Sulh Ceza Hâkimi Ali Ramazan Bilgisiçok, Süer’in kararının yok hükmünde olduğuna karar vererek tahliye talebini reddetti. l ANKARA tunu aşmış terör örgütleriyle ve onla rı özellikle ülkemizin üzerine kışkırtan güçlerle birlikte hareket etme noktasına geldiğini görmek durumundayız. Geçmişlerindeki millete rağmen siyaset yapma anlayışları sebebiyle demok Demirtaş için HDP’li Ziya Pir’e bir fezleke daha ‘merDİVEN’ fezlekesi rasi sicilleri zaten bozuk olanlar şimdi işi bir adım daha ileriye götürüp millete karşı siyaset yapmaya başlamışlardır. Unutmayınız ki gül diken gül derer, rüzgâr eken fırtına biçer. Onun için buradan diyoruz ki ‘darbecileri bırakıp darbeye maruz kalanları suçlayanlara yazıklar olsun. Teröristleri bırakıp terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere yazıklar olsun.” l ANKARA /Cumhuriyet HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında DBP’li belediyelere kayyım atanmasına tepki olarak 15 Ağustos 2016’da Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde yaptığı basın açıklaması nedeniyle fezleke hazırlanarak TBMM Başkanlığı’na gönderildi. Dokunulmazlıklarının kaldırılması halinde Demirtaş ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ ve ‘suç işlemeye alenen tahrik etmek’ suçlarından 1 yıl 10 aydan, 10 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir hakkında hazırlanan fezlekede13 Ekim 2016’da partisinin il binası merdivenlerinde oturduğu ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ihlal ettiği’ gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması istendi.  Hakkında hazırlanan fezlekenin ardından sosyal medya hesa bından bir açıklama yapan HDP’li Pir, “Son fezlekem. Komik değil artık ama yine de gülebilirsiniz. Bu arada, emniyet yetkilileri merdivende oturmamızda sakınca yok demişti. Polis izin verse bile Amed’de sakın evinizin ya da iş yerinizin merdiveninde oturmayın. Başsavcılıkça yassakkk” ifadelerini kullandı.  C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle