Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 2 Temmuz 2017 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Sırtta ter dereleri akarken Tam da yazının başlığındaki gibi. Sırtımdan ter dereleri akıyor; kafa pelteleşmiş gibi ve bugün yazı günüm. Üstelik bir Tırmık kotarmakla iş bitmiyor. Gazetenin bazı ıvır zıvır işleri benim omuzuma bindi ve “ıvır zıvır”lar bitmiyor, artıyor. Bu koşullarda meslek hilesine sığınıp güne uygun üç dört fıkrayı alt alta sıralayıp günü kurtarmak var. Gel gör ki gün, o gün değil. Sen masa başında sıcaktan yakınıp yazıyı kotarmaya çalışıyorsun. Üşenmezsen dolaplardan birindeki eski vantilatörü çıkarır, fişe takıp az da olsa serinlersin. Zaten açıkta da değilsin; yani güneş tepende değil... Yani yakınma!.. Ayıp... Çünkü şu dakikalarda, birkaç ay sonra 69’u bitirip 70’ine basacak bir adam ardında on binlerle Adapazarı dolaylarında, kızgın asfalt üstünde yürüyor. “Klavye şövalyeleri” güneşten ve boğucu sıcaktan uzak “Bu yürüyüşün neden desteklenmemesi” gerektiği üstüne fetva üstüne fetva düzerken, önceki gün 18’lik bir genç kız endamıyla 88’lik bir kadın, Gülriz Sururi o kızgın asfaltta Kılıçdaroğlu’na eşlik ediyordu. Dün kızgın asfalt üstünde, çöl sıcağının boğuntusunda yürüyenlere 17 barodan 300’ü aşkın avukat katıldı. Umut yeşertiyorlar. “Ne çok Akın Atalay, ne çok Bülent Utku, ne çok Mustafa Kemal Güngör varmış” dedirtip parmak ısırtıyorlar. Dün çevre katillerinin karabasanı yeşile ve doğaya vurgun kadın ve erkek çevreciler, o kızgın asfaltta adalet arayışına omuz verdiler. İlerici kadınlar, sosyalist kadınlar, demokrat kadınlar “Kadınlar adalet istiyor” bayrağını açmış sıcağa da, “Kâbesi borsa, duası para olmuş”lara da meydan okuyarak yürüdüler. Halkevleri’nden kadınlar “Eşitliği de, adaleti de kazanacağız” pankartlarını yükseltip eşitlikle adaletin ikiz kardeş olduklarını vurguladılar. Dün İhsan Eliaçık arkadaşım yanında “Antikapitalist Müslümanlar”, el ele tutuşmuş ve küresel kapitalizmle nikâh kıymış zalimlere inat “adalet ile kapitalizmin uzlaşmaz çelişkisini” ele güne, bilene bilmeyene sergilediler... Sırtta ter dereleri akarken, sıcak beyni pelteleştirirken kızgın asfaltta yürüyenler bu yazıyı gürül gürül akıtıyor; yazıyı adeta onlar yazdırıyor. Bana sadece kâtiplik düşüyor. HHH Aslında bu yazı burada biter. Ama Silivri’nin mapus damındaki 12 arkadaşım için de birkaç satır yazmazsam çatlarım. İlle de Murat Sabuncu kardeşime “Dayan müdürüm, sık dişini müdürüm” demezsem bu yazıya nokta koyamam. O Murat Sabuncu ki karakışın ortasında bile bizim yazıişleri masasının yakınındaki klima cihazını “serinden soğuğa” çevirmeden çalışamaz; biz de ona çaktırmadan “Bu adam bizlerle değil kutup ayılarıyla arkadaş olsa daha mutlu olacak” diye dalga geçeriz. Dalga geçerdik... Oysa o şimdi üç kişilik bir F tipi mapushane hücresinde Reis’in devletine ve çöl sıcağına tutsak. Ne diyeyim? Dayan müdürüm, dayan benim aslan arkadaşım. Dışarıda, kızgın asfalt üstünde on binler durmadan artarak, büyüyerek, çoğalarak yürüyorlar. Bilesin, onlar senin için de yürüyorlar... KESK’ten destek Adaleti mumla arıyoruz KESK Diyarbakır Şubeler Platformu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”ne destek verdi. KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Yapı Yol Sen Şube Eşbaşkanı Siraç Çelik, “Adaleti mum ile aradığımız kaotik bir süreçten geçiyoruz. Hukuksuz ve adaletsizlik üstüne bina edilmek istenen baskı ve zor rejimi ile siyasi parti eş genel başkanlarından milletvekillerine, belediye başkanlarından gazetecilere, KHK’lerle sorgusuz sualsiz işten atılan yüz bini aşkın kamu emekçisine, grevi yasaklanan işçisine kadar toplumun tüm kesimleri sindirilmek istenmektedir. Ayrıca kentsel dönüşüm projesi adı altında on binlerce insanın yerinden yurdundan göç ettirildiği ve şehirlerin yok edildiği, yargının siyasallaşması, OHAL’in amacından saptırılarak, muhalif kişi ve kurumlara karşı bir baskı ve infaz aracı haline dönüştürülmesi demokrasilerde asla kabul edilebilir bir durum değildir” dedi. Adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükleri savunan tüm kesimlerle ortak mücadele ettiklerini ifade eden Çelik, “Toplumun tüm kesimleri için başlatılan ‘Adalet Yürüyüşü’nü desteklediğimizi tekrar belirtmek istiyoruz” diye konuştu. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet Birlikte yaşamanın temeli adaletAdalet Yürüyüşü, rekor seviyeye ulaşan sıcaklıklara karşın hız kesmeden devam ediyor. Yürüyüşün 17. gününe Bergamalı çevreciler, Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, görme engelliler, 78’liler Vakfı, Demokrasi İçin Boğaziçililer Grubu da katıldı. Sloganlar atan, marşlar ve şarkılar söyleyen katılımcılar adalet isteklerini haykırdı. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Kimlik, inanç, yaşam tarzı ayrımı yapmaksızın, birlikte, kardeşçe, huzur içinde yaşayalım. Bunun en temel yolu adalettir’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankitapikalist Müslümanlarla birlik te Nahl Suresi’nde yer alan “Ada let, Allah’ın Emridir” yazılı pan kartla poz verdi. Kılıçdaroğlu, “Allah’ın yarattığı kâinatın kendi içinde dengesi ve adaleti var İKLİM ÖNGEL dır. Bu adaleti ve dengeyi bozan in sanoğludur. Adalet duygusu yediden yetmişe herkes tarafından kabul edil sin. Adalet duyusunu yüceltelim, ada letli davranalım. Kimlik, inanç, yaşam tarzı ayrımı yapmaksızın hep birlikte, kardeşçe, huzur içinde yaşayalım. Bu nun en temel yolu adalettir’’ dedi. Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Ada let Yürüyüşü 17. günü tamamladı. Sa bah saat 8.00’de Akyazı Kızılcıkorman mevkiinden başlayan yürüyüş önce sinde Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, aynı zamanda Çevre Günü olduğunu belirterek Allah’ın yarattığı kâinatın GAZETECİLER kendi içinde dengesi ve adaleti olduğunu ancak bu adaleti ve dengeyi boza SERBEST KALMALInın insanoğlu olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz isteriz ki adalet duygusu yediden yetmişe herkes tarafından kabul edilsin. Adalet duygusunu yüceltelim, adaletli davranalım. Kimlik, inanç, yaşam tarzı ayrımı yapmaksızın hep birlikte, kardeşçe, huzur içinde yaşayalım. Bunun en temel yolu adalettir” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, “Bir ağacın baharda çiçek açmasının insanın ruhuna ver Yürüyüşe katılan Antikapitalist Müslümanlar’ın temsilcisi İhsan Eliaçık ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül bir süre Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüdü. Eliaçık, “Adalet bizim için çok yüce bir kavram. Adalet Yürüyüşü’nde parti bayrağı ol maksızın yan yana gelen insanlarda yeryüzü sofrası ruhu görüyorum. Kılıçdaroğlu, bireysel olarak parti bayrağı olmadan yola çıktı ve gelen gelsin dedi. Daha geniş katılım olmalı, bütün hayır bloğunu Kürtleri de MHP’li muhalifleri hatta referandumda evet diyenleri kapsamalı bu yürüyüş. Cumhuriyet yazarları, Ali Bulaç, Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak bütün gazeteciler ve milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalılar. Bu yürüyüş inşallah buna da vesile olur diye temenni ediyorum” dedi. Adalet Nöbeti, Adalet Yürüyüşü’nde diği esintiyi, güzelliği emin olun kim se başka bir olayda hissedemez. O açıdan adalet için birlikte yürüyoruz. Beni yalnız bırakmayan, adaleti özleyen tüm dost, kardeş, arkadaşlarıma, deği İstanbul’da 6 Nisan’dan beri gazetemizin tutuklu avukatları Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör özelinde tüm haksız tutuklular için Çağla kış açımızla örtüşüyor. Biz de adalet talebiyle yola çıktık. Bu gerçekçi bir istek ve karşılığını buluyor. Gerçekçi olmasa bu kadar insan bu öldürücü sıcakta ol linde. Maalesef içinden geçtiğimiz süreçte çok ciddi sıkıntılar var. Tutukluluk artık bir cezalandırma biçimi haline geldi. İnsanlar masumiyetlerini ispatlamak zorun şik siyasal partilerden vatandaşlarıma, yan Adliyesi’nde 13 haftadır Adalet Nöbe mazdı ama buradalar. Bu da halkımızın öz da bırakılıyorlar. Yok yere suçlar üretilmi hiçbir partiye üye olmayan vatandaşla ti tutan avukatlar da Kılıçdaroğlu ile birlik gürlüğe olan duyarlılığını ve adalet tale yor, insanların eşleri, çocukları cezalandı rıma yürekten teşekkür ediyorum” di teydi. Yaklaşık 500 avukat kortejde cüp bini bize gösteriyor” dedi. Avukat Nil Ye rılıyor. Bir hukuk garabetiyle karşı karşıya ye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının ardından adalet korteji “Hak, hu peleriyle yürüdü. Avukat Kemal Aytaç, “Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü de aslında bizim taleplerimizle, ba şilyurt ise “Memlekette adalet can çekişiyor. Bunun farkındalığının artması önemli. Adalet ekmek kadar su kadar ihtiyaç ha yız ve biz de avukatlar olarak bu garabetle mücadele etmek boynumuzun borcu” diye konuştu. kuk, adalet” sloganlarıyla hare ket etti. Yürüyüşe Antikapitalist Müslümanlar’dan İhsan Eliaçık, kadın yazarlar, gazetemiz tutuklu İcra Ku rulu Başkanı Akın Atalay’ın eşi Ada let Dinamit, Grup Abdal, 78’liler Vakfı Başkanı Celalettin Can ve arkadaşları, Liberal Parti Genel Başkanı Gültekin Tırpancı, Tahir Elçi’nin eşi Türkan El çi, Çankaya Halk Meclisi Kadın Gru bu, Kadın Dernekleri Federasyonu, Beşiktaşlı taraftarlar, Barış İçin Aka demisyenler Antalya Grubu’yla tutuk lu muhabirimiz Ahmet Şık’ın ağabe yi Bülent Şık, Projeniz Değiliz Grubu, Demokrasi İçin Boğaziçililer Grubu, Anadolu Kadın Hareketi, Halkevci Ka dınlar ve Bergamalı çevreciler katıldı. Hava sıcaklığının 45 dereceye ulaş ması nedeniyle sabah konaklama ala nından çıkış saati değiştirildi. Adalet korteji ilk kez 18. güne saat 07.00’de başlayacak. 15 Temmuz’a direniş babanızın malı değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Adalet Yürüyüşü’ne dönük eleştirilerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan yanıt verdi. Tezcan şunları söyledi: “Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın Adalet Yürüyüşü’nden rahatsız olduğunu biliyoruz. Bizi FETÖ ayakçısı diye tarif etmiş. Biz FETÖ’ye çete derken onlar övgüler düzüyordu. Bu millet kimin FETÖ’nün ayakçısı, kimin FETO’nün kıyakçısı olduğunu çok iyi biliyor. Ayakçı da kıyakçı da kendileriydi yıllarca. MHP gibi muhalefet istiyor. Majesteleri muhalefeti yaratma çabasını iktidar açısından anlarım.” 15 Temmuz’a direnişin “kimsenin babasının malı olmadığını” ve hep birlikte direnildiğini belirten Tezcan, “Ankara’ya neden 4 gün sonra geldiniz? Benim genel başkanım ertesi gün Ankara’daydı. Sen neredeydin AK Parti Genel Başkanı? Devletin koruma ordusu seni koruyordu, neden gelmedin?” diye sordu. gCeldumamevhkausirsıintyeaertim Yürüyüşe katılan “Dışarıdaki Gazeteciler” adına Kılıçdaroğlu’nu karavanında ziyaret eden Elif Ilgaz, görüşmeye ilişkin şunları söyledi: “Kılıçdaroğlu, 17. günün sonunda. O çok iyi görünüyordu. Oysa bizler sıcaktan perişan haldeydik. Fotoğraf İsteğimi kabul etti. Espriyle üzerimde Ahmet Şık’ın siluetinin olduğu ve “Hakikate özgürlük” yazılı tişörte bakarak “Biraz çatık kaşlı olmuş orada Ahmet Şık ama...” diyerek gülümsedi. 24 Temmuz’daki Cumhuriyet davasına davet ettiğimde “Bakalım 24 Temmuz’da ne olup biteceğini bilmediğimiz için. Gelmek isterim tabii ama ben şimdiden bir şey söyleyemiyorum. Arkadaşlarımız gelecekler tabii” dedi. Karavandan ayrılırken elimi sıktı ve “Ahmet Şık’a çok selamlarımı iletin. Bizden bir grup arkadaş ziyaretlerine gidiyor, ilgile niyor zaten” diyerek yolcu etti. Umut dalgası yaratabilir Gazetemiz tutuklu muhabiri Ahmet Şık’ın ağabeyi Bülent Şık da Antalya Barış Akademisyenleri grubuyla birlikte yürüyüşe katıldı. Bülent Şık, “Adalet Yürüyüşü bittiğinde bugünden yarına hemen bir şeyler değişmeyecektir ama değişim imkânlarına işaret etmek bile bazen büyük bir umut dalgası yaratabilir. Biz KHK ile işten çıkarıldık, AKP iktidarı bizleri birer medeni ölü haline getirmek için her şeyi yapıyor ama her ne olursa olsun biz barış talebimizin arkasındayız, kimsenin anası ağlamasın, kimsenin anasının ölüsü sokakta kalmasın istiyoruz. Bu toplum şiddete, acı ve yıkıma mahkum edilmemeli, barışı sağlamak mümkündür. Dikkat çekmek istediğimiz bir başka konu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi idi. Bu insanların sağlığı çok ciddi bir noktada artık, hükümet bu insanların taleplerine kulaklarını tıkamaktan vazgeçmeli.” En sıcak gün, en uzun bayrak Belki de yürüyüşün en sıcak günüydü dün. Sabahın ilk saatlerinde Sakarya Ovası’nın Akyazı Ormanköy mevkiinde başlayan mesai, akşam saatlerinde Adapazarı girişinde tamamlanırken, on binlerin katıldığı günden geriye termometreleri patlatan sıcak hava, 1011 metrelik dev boyutlardaki Türk bayrağı, hukukçu lar, Antikapitalist Müslümanlar, Be şiktaşlı taraftarlar ve Halkevci Kadınlar Grubu’nun verdiği yürekli destek kaldı. Her ne kadar ısı 36 derece civarı olarak açıklansa AKırzifılyalın da asfaltın etkisiyle hissedilen sıcaklığın 45 derecelere vurduğu 17. gün sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu değil, on binlerce ki şiyi de etkiledi. Öyle ki Kılıçdaroğlu dahil herkes, 3 zorlu etap boyunca ellerinden su şişelerini eksik etmediler. Kılıçdaroğlu, bir ara kendisine sunulan ‘şemsiye’yi geri çevirirken Erenler mevkiinde Kadıköy ve Murat Paşa be lediyelerinin çay, soğuk karpuz ve ıslak havlu ikramı, binlerce kişinin imdadına yetişti. Özellikle 2. etabın sonlarında zorlandığı görülen ancak planlanan 10 kilometreyi tamamlayan CHP Genel Başkanı; karavan girişinde, “Bu hava da bizimle beraber yürüyen herkese şükranlarımızı sunuyorum. Bu be nim, senin değil, hepimizin yürüyü şü” ifadesini kullanırken, “Spor yapı yoruz, sağlıklı kalıyoruz” esprilerine de tebessümle yanıt verdi. İlaç takvi yesi almayan, doğal C vitamini ağırlıklı bir mönüyle yoluna devam eden Genel Başkan’ın dünkü favori yiyeceği ise yaklaşık 20 bin kişiye ikram edilen 10 ton Adana karpuzuydu. Kendisi için plastik tabakta karavana getirilen karpuzdan 2 dilim yiyen Kılıçdaroğlu’nun portakal suyuyla da vücudundaki mineral dengesini sağladığı öğrenildi. CHP Genel Başkanı, danışmanları aracılığıyla kendisine iletilen, “Yürümüyor, dublör kullanıyor, geceleri otelde konaklıyor” iddialarına karavanın kapılarını medyaya açarak yanıt vermişti. Dün içerlediği konu ise yürüyüş için yapılan çirkin yakıştırmalardı. Kılıçdaroğlu’nun akşam saatlerinde, “Sesimizi dağlar, ovalar, altında yürüdüğümüz gökler duydu; adaleti yok edenler duymak istemiyor” açıklaması Adalet Yürüyüşü’nün niçin yapıldığını özetler gibiydi. Aşırı sıcaklar nedeniyle öğle molasının 6 saate çıkarıldığı 17. güne damgasını vuran gruplar ise hukukçular, Halkevci kadınlar ve Beşiktaşlı taraftarlardı. CHP’li vekillerden Erdoğan Toprak, Engin Altay, Okyay Sındır, Sibel Özdemir, Ali Şeker, Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal, Aykut Erdoğdu, Aytuğ Atıcı ve Hilmi Yarayıcı halkla yürürken, Tanal ve Yarkadaş’ın 1011 metrelik bayrağın altına girdiği ve taşı Taşlı provokasyon: 1 yaralı Adalet Yürüyüşü’nün 17. gününde, Sakarya girişinde aracıyla yoldan geçen bir kişi gruba pet şişe fırlattı. Olayın ardından hareketlenen küçük bir grup, yürüyüşteki yurttaşlara taş attı. Saldırıda Sami Can Otakın adlı kişi başından yaralandı. Otakın, “Karşı yoldan arabaya taş dolduran saldırganlar tarafından saldırıya uğradım. Anlatılanlara göre bayağı taş atmışlar. Bir tanesi bize geldi. Taş atanları görmedik. Sürekli olarak yürüyüşü ‘teröristler yürüyor’ olarak adlandırılıyor. Ama bu saldırıyla terörist niyetlerin hangi cenahta olduğunu da görmüş olduk” ifadeleriyle yaşadıklarını anlattı. Güvenlik güçleri kısa sürede olaya müdahale ederek gerginliği sonlandırdı. Konaklama alanında ise 50 kişiye yakın bir grup Erdoğan posteri ile bozkurt ve Rabia işareti ile korteji protesto etti. Sami Can Otakın başından yaralandı. Asfaltın etkisiyle hissedilen sıcaklık 45 derecelere ulaşırken adalet arayanlar ellerinden su şişelerini eksik etmediler. Yürüyüşte açılan 1011 metrelik Türk bayrağı binlerce kişi tarafından taşındı. Beşiktaş Belediyesi bu bayrağı ilk olarak Atatürk’ün ölüm yıldönümü 10 Kasım’da açmıştı. dığı görüldü. Özgür Özel ise yürüyüşün disiplinini oluşturmak için megafondan yaptığı anonslar ve uyarılarla kafileyi yönlendirdi. Adalet Yürüyüşü’ne çArşı adı ile katılmalarına engel çıkartılan, daha sonra forma ve atkılarındaki logolar nedeniyle eleştirilen SiyahBeyazlı taraftarlar, adalet yürüşüyüne Beşiktaş Taraftarları ismi altında katıldı. “Gücüne güç katmaya geldik, formanda ter olmaya geldik..” tezahüratı ve “SiyahBeyaz adalet” sloganları dikkat çekti. 17 farklı baroya kayıtlı 300 avukat, cüppeleriyle Kılıçdaroğlu’nun hemen arkasındaki grupta yer alırken, ellerindeki ‘Herkese adalet’ ve ‘Adalet mülkün temelidir’ yazılı dövizler ilgi çekti. Anikapitalist Müslümanlar’ın ‘Allah adaleti emreder (Nahl suresi)’ pankartı güne damgasını vurdu. Halkevci Kadınlar Grubu ise ‘Erkek adalet değil, gerçek adalet’ türü dövizler taşırken, CHP’li vekillere mor fular hediye etmekten geri kalmadılar. Günün son etabında kafileye taş atılması, bir katılımcının başından yaralanmasına neden olurken, milletvekilleri bu tür provokasyonlara yanıt verilmemesini istedi. KADINLAR İÇİN ADALET Birçok kadının yanı sıra kadın örgütlerinin de 17. günde korteje katılmasıyla renkli görüntüler oluştu. Kadınlar; “Eşitlik olmadan adalet olmaz”, “Eşitliği de adaleti de kazaracağız”, “Adalet tekmecilerin yargılanmasıdır” dövizleri taşıyarak yürüdü. Aslı Erdoğan, Aslı Perker, Ceren Sözeri, Belma Fırat, Hacer Yeni, Ilgın Sönmez, Nazlı Karabıyıkoğlu, Ayşegül Tözören, Ruhan Bilkay, Ebru Nihan Celkan, Şafak Pavey ve Ayşe Önal’dan oluşan kadın yazarların bulunduğu grup da Adalet Yürüyüşü’nün on yedinci gününde Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüdü. Bezmuyacağız Kadın yazarların Kılıçdaroğlu’na mor renkte adalet yazılı şapka hediye etmesiyle Kılıçda roğlu ilk kez on yedinci güne özel olarak her zamanki gibi kırmızı değil mor adalet yazılı şapkayla yürüdü. Molada kadın yazarları karavanında ağırlayan Kılıçdaroğlu, Bilkay’ın bluzunda yazan “Bezdum”u görünce Kılıçdaroğlu’nun “Bezmuyacağız’’ dediği öğrenildi. Turhan Ağabey kalbimizde yürüdük Yürüyüşe katılan Ayşegül Tözören, “Tutuklu gazeteci ve yazarlar konusu içimizi yakıyor, yürürken gönlümüzde tutuklu gazeteci ve yazarlar vardı, onların adalet sesi olmak istedik. Tur han (Günay) Ağabey’in kadın yazarlar olarak hepimizin üzerinde çok büyük emeğinin olduğunun farkındayız. Kalbimizde Turhan Ağabey ile yürüdük. Eminim o da bizimle yürüdü” dedi. Aslı Erdoğan ise “Türkiye korkutucu bir dönemden geçiyor. Sözün değerine inanan herkes bu hukuksuzluğa tepki vermeli. Son bir yılın mahkemelerinde farklı kesimlerden pek çok mağdur yaratıldı. Bu mağdurlardan biri de benim. Toplu cezalandırma, intikam anlayışıyla seçildik ve yargılanıyoruz. Susturulanlar bu toplumun ses Kadın yazarları karavanında ağırlayan Kılıçdaroğlu, ilk kez on yedinci güne özel olarak her zamanki gibi kırmızı değil mor adalet yazılı şapkayla yürüdü. telleri. Sabah çok yorgun ve hastaydım canlanmış dönüyorum. Biz çoğunluyuz ve bu çoğunluk rahatsızdı ve bir araya gelebilecek bir mecra yoktu. Bu nedenle çok önemli bir çaba” dedi. Belma Fırat ise “Bu yürüyüş spesifik bir olaya karşı yapılan bir eylemi aştı, hepimizi adalet talebiyle birleştiren bir eyleme dönüştü” ifadelerini kullandı. Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı Canan Güllü ise “Erkek adaletin olduğu yerde de gerçek adalet yok ve biz bunların takibi için de yollara düştük” diye konuştu. Adalet Yürüyüşü’nün somut etkisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü, yaz sıcağında iyice uyuşan, karamsarlığa bürünen siyasette, tüm beklentilerin ötesinde bir ivme yarattı. Kemal Bey’in mülayim üslubu ve hem adımlarını hem de kelimelerini dikkatle seçmesi, hayli acımasız sayılabilecek mevcut ortamda çok hayatiydi. Bir tık daha sert, bir tık daha isyankâr bir üslup, günümüz siyasi realitesinde duvara toslardı. Hemen önlem alınır, “darbe teşebbüsü” yaftası yer, bir şekilde engellenirdi. Ancak Kemal Bey, içinde sadece “adalet” geçen cümlelerle öyle dikkatli bir ara formül buldu ki, her türlü protestonun yasak, açlık grevi dahil her cins hak arayışının yasadışı sayıldığı mevcut ortamda, sesini duyurmayı başardı. Kimse bunu küçümsememeli. Peki, CHP’nin Adalet Yürüyüşü, memleketin makus talihini değiştirir mi? Kısa vadede gerçekçi olmalıyız. Bu yürüyüş, kendi içinde siyasette bir kırılma yaratmaz. Bugünden yarına Türkiye’de büyük bir paradigma değişikliği olmaz. Ancak bana sorarsanız, Adalet Yürüyüşü’nün kısa vadede iki mühim etkisi olur. Birincisi, referandum sonrasında çok çalışıp büyük bir hayal kırıklığı yaşayan CHP tabanının yeniden ayağa kalkmasına, yeniden dinamizm kazanmasına imkân verir. CHP, Türkiye’deki tek değil ancak en önemli muhalif damarı temsil ediyor. Referandum sonuçları, CHP tabanında derin bir yılgınlık yaratmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü, günbegün o tabanın silkelenmesine, umutlanmasına, yeniden enerji kazanmasına neden oluyor. Bu ortamda azımsanamayacak bir sonuç. Adalet Yürüyüşü’nün ikinci önemli etkisi, iktidar bloku içinde gidişattan rahatsız olan “ılımlı AKP’liler” üzerinde yarattığı sessiz utanma duygusu. Birkaç hafta önce iktidar bloku içinde gidişattan memnun olmayan, Türkiye’nin normalleşmesi, demokrasiye dönmesi gerektiğini düşünen hatırı sayılır bir kitle olduğunu yazmıştım. Söz ettiğim, son dönemde partinin dışında kalmış “muhalif” kimliğiyle öne çıkan isimler değil; bizzat iktidar ya da parti yönetiminde yer alan, parti aidiyetine sahip çıkan, Tayyip Erdoğan’ın liderliğini kabul eden ancak sessiz sedasız olan biteni içine sindiremeyenler. Gelin bu kitleye “muhalif” değil de “mahcup” diyelim. Kamuoyunun önünde konuşmuyorlar; ancak kendi aralarında mevcut düzenin aşırı baskıcı unsurlarından rahatsız olduklarını, gidişatın yanlış olduğunu fısıldıyorlar. Ben bu kitledeki sessiz mutsuzluğun, orta vadede Türkiye’deki siyasetin geleceği açısından önemli bir dinamik olduğunu düşünüyorum. Kemal Bey’in yürüyüşünün de, sadece CHP tabanına değil, bilerek ya da bilmeden, bu kesimde de bir hissiyatı tetiklediğini düşünüyorum. Dedim ya, bunlar kısa vadede değil ancak orta vadede etki yaratabilecek unsurlar. İktidar bloku içindeki “şahinler” ve “ılımlılar” arasındaki gölge dansında, şu anda ibre şahinlerden yana. Asla ve asla taviz verilmemesi gerektiğini, en ufak tavizin bile iktidarı tehlikeye atacağını savunuyorlar. Ancak eninde sonunda “Çok baskıcı olduk. Yanlış yapıyoruz. Fabrika ayarlarına dönelim” diyenlerin de sırası gelecek... Ya seslerini yükseltecek ve partinin rotasını değiştirecekler ya da zaman içinde partiden uzaklaşacaklar. Fazla iyimser bulabilirsiniz; ancak unutmayın Türkiye’de hiçbir baskı dönemi ilelebet sürmedi. Eninde sonunda vicdan ve adalet bu topraklara geri dönecek... Olmayan adaleti tesis etmeye çalışıyoruz CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklu bulunduğu Maltepe Ceza ve İnfaz Kurumları önünde tutulan Adalet Nöbeti 16. günü geride bıraktı. Adalet Nöbeti’ni dün CHP Sultanbeyli İlçe Teşkilatı devraldı. CHP Sultanbeyli İlçe Başkanı Murat Kantekin ülkede bir adalet krizi yaşandığını söyleyerek, “Ortada olmayan adaleti tesis etmeye çalışıyoruz. Siyasal iktidar ülkeyi götürmek istediği antidemokratik süreç içerisinde ülkenin ve demokrasinin var olmasının önkoşulu olan adaleti katletti. Adalet siyasetin güdümüne girince toplumun bir arada durma koşulu ortadan kaldırılıyor” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B C MY B