14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Kadıköy’de Çocuk Tiyatro Festivali Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği 16. Çocuk Tiyatro Festivali 7 Temmuz’da başlıyor. Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda 21 Temmuz’a kadar sürecek festivalde 15 farklı oyun ücretsiz izlenebilecek. Ayrıntılı bilgi için: www.kadikoy.bel.tr Pazar 2 Temmuz 2017 EDİTÖR: eZGİ ATABİLGEN TASARIM: eMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr 15 sanatçı yKeotpişytairceıcdeeğğizilSOMEKELHUÇMLUUKETA’TÇAAAKHCSEOAYKYK:EL İzmir’in Selçuk ilçesinde kuracağı Efes Heykel ve Tasarım Okulu için ilk kazığı çakan heykeltıraş Mehmet Aksoy, ‘hayalim’ dediği okul projesini anlattı Heykeltıraş Mehmet Aksoy, 17 senedir yaşadığı Cumhuriyet köyündeki ‘Böcek Ev’inden taşınmaya karar vermiş. Köy ve çevresinin İstanbul’un sayılı piknik alanlarından birine dönüştüğünü; hem ses, hem araba, hem de çevre kirliliğine tahammülünün kalmadığını anlatıyor, Aksoy. Söylediğine göre, İstanbul’dan gitme kararında Türkiye’deki kaEZGİ otik durumun ve kenATABİLEN di köklerine dönüş özleminin de etkisi var. “Yaşla da ilgilidir belki, bilmiyorum” diye ekliyor. Bir yandan da ilerleyen yaşla birlikte gelen umutsuzluğun onda olmadığını, hâlâ enerjisinin ve çok büyük hayallerinin olduğunu söylüyor. Zaten bizim buluşma vesilemiz de İstanbul’dan gidişi değil, aslında hayalinin peşinden gidişi... ‘hMeeyzkuenltıvraarş, yok’ Ne mi o hayal? Koca bir heykel akademisi. İlkçağdan bugüne taş tekniklerinin anlatılacağı, Türkiye mermer ve taşlarını dünyaya tanıtacak, öğrencilerine sadece sanatsal bir bakış açısı değil dünya görüşü de kazandıracak; emperyal kültürün içi boşaltılmış sanatına karşı, ‘put’ olarak görüldüğü için öldürülmeye çalışılan heykel sanatını yaşatacak yeni nesillerin yetiştirileceği bir okul... Aksoy zaten Böcek Ev’de de yıllar içinde birkaç öğrenci yetiştirerek piyasaya kazandırmıştı. Malik Bulut, Kazım Karakaya ve Ali Dirier bu heykeltıraşlardan. Aksoy, şimdi onların piyasadaki en iyi isimlerden biri olduklarını ve ekmeklerini ‘taş’tan çıkardık Efes Heykel ve Tasarım Okulu’nun proje çizimleri. ‘Hayır Partisi kurulsun’ “Toplumda bir bilinçlenme, bir reaksiyon olmaya baş ladı. Referandumdaki ‘hayır’ oyları için yüzde 48.5 deniyor ama ben onun en az yüzde 56 olduğunu biliyorum. Bütün bu seçim hileleri bir kenara, çoğunluk despotizmden yana değil. Cumhuriyet’ten, öz gürlüklerden, insani yaşamdan yana... Aslında ‘hayır’ bir örgütlenme biçimi olsa, Hayır Partisi olsa mesela, o zaman iş zaten biter. Kamuoyu muhalefetin ‘hayır’da birleşmesinden yana olduğunu gösterdi. CHP’nin, MHP’nin ve HDP’nin bunu anlaması gerekiyor. En çok anlayan AKP aslında. Anında tedbir almaya başladılar. Hayırda birleşilmezse bir 20, 30 sene daha gider bu kaotik durum...” larını söylüyor. Öte yandan Güzel Sanatlar Fakülteleri’nde ders veren hocaların heykel bilmediğini, heykel dersine bazen resim hocasının, hatta bazı yerlerde kaymakamın bile girdiğini; ayrıca her sene heykel bölümlerinden yaklaşık bin kişinin ‘mezun’ olduğunu ama hiçbirinin ‘heykeltıraş’ olup piyasada kalamadığını belirtiyor. 20 dönümlük arazi İşte İzmir’in Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi’nin de bulunduğu Selçuk ilçesinde yer alacak Efes Heykel ve Tasarım Okulu büyük bir zeytinlik ve incir ağaçlarıyla kaplı 20 dönümlük araziye kurulacak, yine böcek formuna sahip olacak bir heykel eğitim merkezi. Aynı zamanda müze olacak bu okul için Hatay’da Hititler’den kalma Yesemek Heykel Okulu’nu örnek alıyor, Aksoy. Bir de Aydın’daki Afrodisias Heykel Okulu ile Efes Heykel Okulu’nu. “O dönemden buraya gelene kadarki bütün süreçleri süzerek bir eğitim vermek istiyorum. Taş kasabı olmamayı öğreteceksin. Alet elin uzantısı haline gelecek. Taşın etine batmayacak murç, kabuğunu alacak... Bütün bunlar birer öğreti. Yesemek’te diploma törenleri olurmuş her sene, el verme törenleri bunlar. Hititler zamanında beş dilde eğitim yapılıyor, bakın. Her yerden gelen heykeltıraşlar orada beş, altı ay çalışıyorlar, sonra bir tören yapılıp onlara el veriliyor. İşte ben de bunu yapmak istiyorum” diyor. “Biz kopyacı değil sanatçı yetiştireceğiz” diye de ekliyor. Destek aranıyor Bu yazıyı okuyup da Mehmet Aksoy’un dönemin başbakanı Erdoğan’ın ‘ucube’ dediği Kars’taki İnsanlık Anıtı heykelinin sanatçısı olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. O dönemi izleyen süreçte Erdoğan’a karşı verdiği mücadeleden, görülen davalardan, aldığı tazminatlardan da haberdarsınızdır. Dolayısıyla “Bunun şu anda resmi bir okul olma olanağı yok. Beni duman ederler çünkü, yaptırmazlar. Destek değil, köstek olurlar” demesinin sebebini de anlarsınız. O yüzden liyakata bakılarak seçilecek öğrencilerin diploma değil, ancak Efes Heykel ve Tasarım Okulu beratı alabileceklerini, ayrıca her dönem imkânı olmayan birkaç öğrenciye burs vereceklerini söylüyor, Aksoy. Buradan kâr elde etme amaçları olmadığını da ekliyor. Efes Heykel ve Tasarım Okulu şu an proje aşamasında. Ana konsepti Mehmet Aksoy’a ait. Mimari projeyi Cengiz Eren yapıyor. İlk kazık birkaç hafta önce çakıldı, bir yandan da eğitim sistemi planlanıyor. Aksoy ayrıca, bu okul projesinin kamu yararına bir eğitim hizmeti olduğunu ve gerekliliğini anlayacak, hem kapital açısından hem de manevi olarak ona yardımcı olacak insanlar aradığını söylüyor. Vadim Repin, Şili konserinde İDSO’yla beraber. İDSO, Güney Amerika turnesinin son konserini Şili’de verdi GÜLÇİN GÜLAN İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) 1830 Haziran tarihleri arasında çıktığı Brezilya, Peru, Arjantin, Şili’yi kapsayan Güney Amerika turnesinin son konserini 28 Haziran’da Pablo Neruda’nın ülkesinde, başkent Santiago’da verdi ve önceki akşam yurda döndü. Şili’ye ilk kez gelen keman virtüözü Vadim Repin, görkemli konser salonu Grandes Concertos Internacionales’da İDSO eşliğinde J. Sibelius’un “Keman Konçertosu” nu seslendirdi. Milan Turkoviç yönetimindeki orkestra Nevit Kodallı’nın “Telli Turna”sı ile başladığı konseri A. Dvorak’ın “8. Senfoni”sini seslendirerek sürdürdü. Ardından da W.A. Mozart ve Ferit Tüzün’den iki bis yaparak konseri tamamladı. Şili Büyükelçimiz Naciye Gök çen Kaya ve konuğu büyükelçimiz Serra Kaleli konseri gururla izleyerek sanatçıları kutladılar. Konser sabahı düzenlenen dinleyiciye açık genel provaya da müzikseverlerin ilgisi büyüktü. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) cuma günleri saat 11.00’de düzenlenen genel provaları anımsatan, öğretmenleri eşliğinde otobüslerle gelen öğrencilerin de izlediği bu son provada şef Turkoviç dinleyiciler huzurunda orkestraya teşekkür ederek veda ederken, “yüksek seviyeli ve candan bir orkestra” ifadelerine yer verdi. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” yazılı bir Atatürk büstüne sahip Santiagolular’ın, Şili Portekiz milli maçının olduğu, üç gol attıkları akşam düzenlenen konserde salonu doldurup, üstüne bir de orkestraya iki bis yaptırması ise İDSO’yu çok mutlu etti. Ferhan Şensoy’dan haksızlığa isyan Türk tiyatrosunun usta isimlerinden Ferhan Şensoy, açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için bir mesaj yayımladı. Gülmen ve Özakça’nın derhal işlerine geri dönmelerini istediğini söyleyen Şensoy çağrısında şu ifadelere yer verdi: “Nuriye ve Semih’e yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa isyan ediyorum. Tezelden işlerine geri dönmelerini istiyorum ve herkesin bunu istemesini istiyorum.” 4. Mitoloji Günleri başlıyor Düşünbil Akademi’nin bu yıl dördüncüsünü düzenlediği Mitoloji Günleri adlı sempozyum, 19 ve 20 Ağustos tarihlerinde Ankara’da gerçekleşecek. Mitoloji konusunda çalışmalar yürütmüş, ders vermiş akademisyen ve yazarların konuşmacı olarak katılacağı sempozyumun bu yılki teması ise “Yaşamımızdaki Mitler ve Felsefe”. Sempozyumda Prof. Dr. Nevzat Kaya, Doç. Dr. Yücel Dursun, Doç. Dr. Merih Taşkaya, Yrd. Doç. Dr. Fırat Çalkuş gibi isimler konuşacak. Ayrıntılı bilgi için: www.dusunbilakademi.com Sivas katliamı anısına sergi Galeri Çankaya, Sivas katliamının 24. yıldönümünde Mehmet Özer’in fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Çankaya Belediyesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin desteğiyle açılan sergi, 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yaşanan katliamda yaşanan olayları gösteren fotoğraflardan oluşuyor. Sivas katliamının tanığı fotoğraf sanatçısı Mehmet Özer’in objektifinden günümüze taşınan karelerden oluşan “Hasretiniz Sel, Acınız Öfke, Öfkeniz İsyan Olsun” adlı serginin açılışına katliamda can verenlerin yakınları da katıldı. Sivas şehitlerinin anısına saygı duruşuyla başlayan açılışta bir konuşma yapan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, “Tekçi anlayışa karşı demokratik toplumun tesis edilmesi ve güçlendirilmesi için çalışmalıyız” dedi. Sergi, 5 Temmuz’a kadar görülebilecek. OT’UN 45’LİĞİ ÇIKTI Edebiyat ve mizah dergisi OT, “Maksat hatıra olsun” sloganıyla OT 45’lik adlı özel bir sayı yayımladı. Dergisinin hafızalarda yerini alan yayımlanmış sayfalarından seçmelere yer verilen bu özel sayıda Ara Güler, Aysel Gürel, Menderes Samancılar, Ercan Kesal gibi imzaların yanı sıra; “Çizgilerle İhsan Oktay Anar karakterleri” başlıklı bir derleme ve “Kendi Çizimleriyle Orhan Pamuk” adlı desenler toplamı gibi pek çok içerik de okurlarla paylaşılıyor. Emre Kula / ‘Theory of Change’ / Kala Müzik Tam bir enstrümantalist albümü Çaldığı yerler saymakla bitmez; sidik kokulu salaş barlarda, tozlu ve karanlık sahnelerde çalan, sayısız biranın devrildiği gecelerin cover toplulukları, ardından Kara Kutu, Kes, Can Bonomo, Ceza, Sertab Erener... Hayatını eşin dostun yanında elektrik gitarın sert soundlarına adamış olan Emre Kula ilk kez gerçek manada ev sahibi olarak ağırlıyor bizleri, tamamı İngilizce şarkılardan oluşan ilk solo albüm “Theory of Change” ile. Blues çizgili, yumuşak parçalar bulunsa da, hardrock etkili sert bir ‘guitar player’ albümü “Theory of Change”. Emre ise bu okulun vokal de yapanlar sınıfından; çaldığı müziği Amerika’da doğup büyümüş biri kadar içinde hisseden bir ruh. Tam bir enstrümantalist albümü, oldschool. Damarlarında rock müzik akan, içinden geleni içinden geldiği gibi çalan müzisyenin kişisel yolculuğu. Bugüne kadar hiçbir yerde çalmadığı kadar güzel gitar soloları yapıyor Emre; özellikle “Find The Will” adlı parçada. “Father’s Hand” sadece albümü kapatmakla yetinmiyor; Emre’nin önümüzdeki yıllarda yürüyeceği yolun kapısını açıyor. En eski beste 2003 tarihli, o yüzden şarkıları geçmişinin özeti gibi. Hadi diyelim Jimi Hendrix’i kaçırdık; kim demiş ki “bizim bir Joe Bonamassa’mız bile yok” deyi... muratbeser@muratbeser.com Nejat Dimili / ‘Ambivalans’ / Timezone Records Bedenden ayrılan ruh misali Kapak resmi size anlatıyor: Nejat Dimili yalnız, kalabalığın içinde tek başına, kentli bir adam. Utangaç ve içine kapanık. Mütemadiyen varoluşunu sorgulayan derin bir ruh, tüm meselesi de “ben”. Şarkıları da aynası. Sözlerini yazıp bestelediği şarkılarından oluşan, yapımcılığını da üstlendiği ilk albümü “Ambivalans”, “aynı anda iki zıt düşünceyi veya duyguyu yaşama; karşıt duyguları bir arada taşıma hali” anlamına gelen adını bir psikoloğun teşhisiyle almış. Sözleri arafta bir gündüz düşü kadar karanlık tasvirler içinde, karmaşık bir ruh hali ve ruhsal çalkantılar arasında fısıldanıyor. Beden den ayrılan ruh misali çıkıyor içinden şarkılar Nejat’ın. Sarsıcı durumları kelimelere bindirilen ağır yükler aracılığıyla basitçe ifade edebilen şarkıları, karanlığın içindeki minik tebessümler ve büyük mutluluklara dair hüzünlerin elçisi. Bu üzerine bir buçuk yıl titizlikle çalışılan albümün elektronik tınılı slow şarkıların soundu da minimal ve kendine has. Esrarengiz biçimde vızıldayan synthesizer, aradan başını gösteren mazlum trompet bu dünyanın güçlü sesleri. O kadar çok güzel tarafı var ki “Ambivalans” albümünün, Nejat’ın Teoman’ı çağrıştıran okuyuş tarzını rahatlıkla görmezden gelebiliriz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle